|
![]() |
#1 |
![]() ... ![]() Bu milletin çocukları, ezanı, bayrağı ve ata yadigârı toprağı savunmak için, kimi zaman karlı dağlarda, (Sarıkamış Harekâtı gibi), kimi zaman çöllerde (Medine Müdafaası gibi), kimi zaman Trablusgarp’ta, kimi zaman Balkanlar’da, kimi zaman Çanakkale ve Sakarya’da el ele, gönül gönüle savaştı yıllar boyu... Kimi Türk, kimi Kürt, kimi Laz, Çerkes, Abaza, Arnavut, Arap kökenliydi, ama kimse kökenine bakmıyor, herkes ortak bir “ümmet” bilinci içinde savaşıyordu... Biliyorlardı ki, “Osmanlılık” kavramı çökerse devlet de çökecek, herkes enkaz altında kalacaktı. Bu bakış açısıyla bu topraklar savunuldu ve altıyüz sene bir büyük devlet ayakta tutuldu. Bu devlette ne Türk’ün Kürd’e, ne Kürd’ün Türk’e bir üstünlüğü vardı... Hangi etnik kökene mensup bulunursa bulunsun, herkes onurlu bir “vatandaş”tı. O kadar ki, Mustafa Kemal, Çerkes Edhem’in ağabeyi Reşid Bey’e 07 Ocak 1920 tarihinde Ankara’dan çektiği telgrafta, “İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitle” olmanın erdemini vurguluyor: “Bu din ve devletin sağlam bir uyruğu olan Çerkes kardeşlerimiz, hepimizin övdüğümüz baş tacımızdır... Bugün düşmanlarla çevrili Türk, Çerkes ve diğer din kardeşlerimizin el ele vermeleri, sarsılmaz bir bütün oluşturmaları, namus ve yaşamımızı kurtarmak için bir zorunluluktur...” Ne var ki, İstiklâl Savaşı şekillenip zaferin ucu gözükmeye başlayınca, durumlar değişiyor... İşgali kırmak için canını ve malını ortaya koyanlar çevreden uzaklaştırılıyor. Boşluklar, işin başında Milli Mücadele’ye sıcak bakmayanlarla dolduruluyor. Bu arada iç isyanları bastıran Çerkes Edhem’le ağabeylerine de “farklı” gözle bakılmaya başlanıyor. Başta İsmet Paşa olmak üzere, “icra”nın başında bulunan “Ankara Ekibi”, Çerkes Edhem’in BMM Genel Kurulu’nda coşkuyla karşılanmasını ve dakikalarca alkışlanmasını içlerine pek sindiremiyorlar... Çerkes Edhem ise sürekli alkışlar karşısında çok sıkıldığını, hatta terlediğini yazıyor hatıralarında... İlk kez karşılaştığı İsmet Paşa hakkında ise şu tespitleri yapıyor: “İlk defa karşılaşıyorduk. Daha sonra hayatımdaki menfilik ve haksızlıkların kaynağı olan bu zatın ilk anda üzerimdeki intibaının derin olmadığını, çehresinin ve hareketlerinin bariz hususiyet ifade etmediğini itiraf ederim. “Fakat konuştukça ve fikirlerini dinledikçe, onu birçok meziyetleri bulunan erkân-i harp hususiyetleri taşımakla birlikte hiçbir zaman zaferi temsil edecek kumandanlık vasfına sahip bulamadım.” Belli ki, İsmet Paşa da ondan hoşlanmamıştı. Zira, herkesin “Edhem Bey” olarak bilip alkışladığı kahramana İsmet Paşa ısrarla “Çerkes” diyor. Araları açıldıktan sonra, Mustafa Kemal de Edhem Bey’i bu lâkapla anıyor ve “Nutuk”una geçiriyor. Ancak Edhem Bey etnik kökeniyle anılmaktan rahatsızdır: “Hepimiz Osmanlı’ydık... Eğer milliyet ve ırk tefriki (ayırımı) yapılmaya kalkışılsaydı, bu vatanda şeceresi karışmamış kim kalırdı?” diye soruyor. Aznavur Ahmed isyanıyla Yozgat İsyanı gibi iç isyanları maharetle ve hızla bastıran Edhem Bey git gide yıldızlaşmış, ancak hased okları da üzerine çevrilmiştir. Meclis’in ve halkın son derece sevip sayarak güvendiği bu adam, “Ankara Ekibi” tarafından nedense hep “kuşkuyla” izleniyor. Nihayet “defteri dürülmeye” karar veriliyor. Ama önce Edhem Bey’in ve ağabeylerinin son derece güvendikleri Ali Fuat Paşa Garp Cephesi Kumandanlığı’ndan alınıyor. Yerine İsmet Paşa getiriliyor. Edhem Bey ise bu değişikliği, kendisinin bertaraf edilmesine karar verildiği şeklinde yorumluyor: “İsmet ve Refet beylerin benim için düşündüklerini tatbik etmeye Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmeleri ve yolda vaziyeti müsait bulmalarıdır” diyor. Haklıdır: Zira gerçekten de Ankara, Edhem Bey’in tasfiyesine karar vermiş, bu iş İsmet Paşa’ya ısmarlanmıştır. Edhem Bey son anda oyunu bozmaya çalışıyor... Maiyetiyle birlikte İsmet Paşa’nın Eskişehir’deki karargâhını basıp aniden İsmet Paşa’nın yanına giriyor... Fakat İsmet Paşa yalnızca bir asker değildir. Aynı zamanda kafasında, kuyrukları bir birine değmeyen kırk tilki dolaştırdığı söylenen bir siyasetçidir... Edhem Bey’le karşılaşır karşılaşmaz hissettiği derin endişeyi anında yeniyor ve gülümseyerek yanına gidiyor... YAVUZ BAHADIROĞLU ...
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() lakin sonraları zalim birisi olmuştur bildiğim kadarıyla çerkez ethem...
|
|
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() tc bunu kötülediyse bilin ki o bir mübarektir başka bişi demiyorum.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
#7 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() YAKIN TARİH YAZARLARI ÇERKES ETHEM HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR ?
Çerkes Ethem'in yasal olarak AFFI sözkonusu değildir, zaten bu karar TBMM tarafından alınmıştır.Türkiye'ye dönmesi istendiğinde ki; “Herkesin beni hain bildiği memleketime af yoluyla dönmem, ihaneti kabul etmem demektir, hakkımdaki gerçeği umuyorum ki, tarihçiler yazacaktır.”Sözleri, kendisinin ne kadar "son vatan"ına düşkün olduğunun ve onurlu bir şekilde memleketine dönmek istediğinin en somut ifadesidir. Yakın tarih yazarları bu konudaki kararını vermiştir; PROF DR. MÜMTAZER TÜRKÖNE;21-9-2006 ZAMAN GAZETESİ ………Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında Çerkes Ethem’in payını kimse inkâr edemez. Öyleyse bir borcu yerine getirmeli; tarihimizle barışmak adına bu adamın itibarını iade etmeliyiz. …………Tıpkı Enver Paşa’nın mezarının İstanbul’a nakledilmesi gibi, Çerkes Ethem’den kalanlar da Amman’dan Türkiye’ye getirilmeli ve Bandırma’da bir anıtmezara defnedilmelidir. ……...Bu eski yaranın sarılması da, Çerkes Ethem’in şahsında Millî Mücadele’nin ateşten günlerinde “son vatan”ı savunanlara, sonrasında yolları ayrı düşmüş olsa da itibarlarının iade edilmesiyle mümkündür. AVNİ ÖZGÜREL RADİKAL GAZETESİ Çerkes Ethem, “Elinin altında hayli maddi kaynak olmasına rağmen Yunanlılara teslim olma kararını verdiğinde cebindeki üç-beş kuruş dışında yanına bir şey almadı. Nitekim Atina'ya götürülüp tedavisine Almanya'da devam edilmesi kararı üzerine oradan ayrıldığında günlerce pekmeze ekmek banarak karnını doyurmaya çalıştığını da biliyoruz.” “Şurası kesindir ki Ethem'e 'Çerkes' lakabını takan İsmet Paşa'dır. Kendisine sorulduğunda bunu 'övgü' olarak kullandığını söyler; ama Ethem öyle anılmaktan rahatsızdır: "Hepimiz Osmanlı'ydık... Eğer milliyet ve ırk tefriki yapılmaya kalkışılsaydı bu vatanda seceresi karışmamış kim kalırdı." “Ethem'in Yozgat isyanlarını büyük bir maharet ve süratle bastırması da onu aynı yerde daha önce başarısız olmuş bazı kumandanların kıskançlık ve rekabet hislerine hedef haline getirdi.” “Ancak Milli Mücadele şekillenmeye başladığında bir gelişme oldu ve Mustafa Kemal'in yakın çevresinde değişiklik yaşandı. Lider yola birlikte çıktığı kişilerden ayrıldı, mücadeleye sonradan hatta bir bakıma fazlaca inanmadan- katılan 'emir/kumanda adamları' ön plana geçti. Bu değişimin Mustafa Kemal'in arzusu olmaktan çok 'yeni gelenlerin manevrası' olduğu yolunda işaretler var.” PROF. DR. TOKTAMIŞ ATEŞTBMM meclisi daha Ankara da çalışmaya başlamadan önce, Salihli cephesinde Yunan ilerlemesinin durdurulması ve İç ayaklanmaların bastırılmasında fevkalede önemli hizmetleri vardır. Hatta hiç abartmadan şunu söyleyebiliriz ki, Eğer Çerkes Ethem ve onun kuvvetleri olmasa idi, Ulusal Kurtuluş mücadelesi başlamadan ortadan kaldırılabilirdi. KAYNAK;Çerkes Ethem Belgeseli YAVUZ BAHADIROĞLU TARİHÇİ ….Çerkes Ethem’in yok edilmesine karar verilmişti de, formül aranıyordu aslında. Çerkes Ethem’de kendini feda etmemek için direniyordu… …Burada Çerkes Ethem in davranışını, hıyanetle değil olsa olsa, bir büyük fedakarlık, kendi varlığını feda eden bir oluşum olarak değerlendirmek olduğuna inanıyorum. KAYNAK;Çerkes Ethem Belgeseli MUHİTTİN NALBANTOĞLU Çerkes Ethem çok büyük bir vatansever, kurtuluş savaşının ilk günlerini düşünün, bir tek kişiye ihtiyaç duyulduğu günlerde, bu adam Yunanlıları sahillere çakılı bırakıyor, Anadolu ya bırakmıyor. KAYNAK;Çerkes Ethem Belgeseli İSMET BOZDAĞ TARİHÇİ ….Nerede bir yangın varsa oraya yetişen bir Çerkes Ethem kuvvetleri vardı…. … Batı cephesi komutanlığına atanan İsmet İnönü nün ilk işi Çerkes Ethemin ünvanını değiştirmek olmuştur. KAYNAK;Çerkes Ethem Belgeseli CEMAL KUTAY …..Mondros mütarekesinden sonra ta meclisin kurulmasına kadar, ne Erzurum kongresinde, ne Balıkesir kongresinde, ne Alaşehir, ne Sivas kongresinde bulunmamış insanlar, İstanbul un işgalinden sonra sığınacak yerleri kalmadığı için, mecbur kaldılar Anadolu ya geldiler. Mücadele bunun mücadelesidir. Milli mücadelede öncekiler ve sonrakiler mücadelesidir….. …. Ethem iki şık arasında tercihe mecbur bırakılmıştır; Ya üzerine sevk edilen askerlere karşı koyacak kardeş kanı dökülecektir, veyahutta bırakıp gidecektir. Nereye gidebilir? Yunana. Hayır en büyük tarihi hakikat şimdi size söyleyeceklerimdir. Ethem Yunan a iltica etmemiştir.Ethem geciş hattı istemiştir. …..İnsanlara Hain demek kolay,kaldiki kendini müdafa etme hakkından mahrumsun, Kahraman demekte kolay, çünkü kimse kendisine kahraman denilmesini tekzip etmez. Bizim milli mücadelemiz kronolojisi sıhhatle yazılmamış olan bir buhran dönemidir. Ethem yayına kimseyi almadan gitmiştir, ve yanındakiler gelelim diye dayatmışlardır, dövüşelim demişlerdir, ikisini de reddetmiştir. Bir kulübesi bile olmayan bir nehir kıyısında kalbi duran bir adamın, layık olmadığı halde hain damgasıyla damgalanması vicdanları rahatsız etmektedir. KAYNAK;Çerkes Ethem Belgeseli PROF DR. MİM KEMAL ÖKE …..Merkezi otoritenin Çerkes Ethem den sıkıntı duyması kaçınılmazdı, çünkü Anadolu da sadece bir milli direniş, sadece bir kuvayi milliye hareketi değil, bunun yanı sıra bir liderlik döğüşü de veriliyordu.İşte bu çerçevede Çerkes Ethem in büyümesi halk arasında muazzam bir kahraman olarak her girdiği yerde alkışlarla karşılanması, bazı kişileri tedirginliğe sevk etmiştir. İsmet İnönü nün her zamanki tavrıyla Çerkes Ethem ve ağabeyleri aleyhinde bazı propagandalarda bulunduğunu da söyleyebiliriz….. …İşte bu çerceve içinde Çerkes Ethem arkadaşları ile, Yunan ordusu ve Türk Ordusu arasında kalır İşte orada o önemli kavşakta, bir ikilem içindedir. Ne yapacaktır? İşte bu Yiğit Adam saflarında döğüştüğü Anadolu insanıyla kılıç kılıça gelmekten çekinerek, Yunanlılarla görüşerek sadece bir çıkış noktası istemiştir. Anadolu daki mücadeleyi akamete uğratmamak ve bir savaşa dönüştürmemek için yurtdışına gitmek için bir geçit noktası istemiştir.Hatta arkadaşlarına döner derki; Siz silahlarınızı bırakıp Kuvayi Milliyeye döneceksiniz, onlarla birlikte savaşacaksınız. KAYNAK;Çerkes Ethem Belgeseli |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|