02-24-2009, 11:16 | #1 |
Yürek Mektuplar (Yavuz Bahadıroğlu)
Halit Babür;
“Bediüzzaman ve Mehmed Âkif gibi veli kişiler, veli ve müceddit seviyesinde bulunan Sultan II. Abdülhamid’i tahttan indirmeye çalıştılar mı? Bu iddia doğru mudur? * Halitçiğim, elektronik postamdan hemen her gün soruların çıkıyor. Bu konuları düşündüğün, durmadan soru üretmenden belli. Ama bunu yaparken politikacılara dini duygularla yaklaşma olmaz mı? Politikacılar zaman zaman siyasetin gereğini yapmak, dindarlar ise her zaman inançlarının gereğini yapmak zorundadırlar. Politikacı, inandığını yaşamak istese bile, bazen inancı ile devletin gerekliliği arasında paramparça olmak zorunda kalabilir. İşte o zaman siyasetin gerekliliği neyse onu yapar. Bu yüzden politikacının “siyasi” kimliğini dini kişiliğinden ayrı tutmak gerekiyor. Yani Sultan II. Abdülhamid’in yönetim tarzı kimi zaruretlerin de bir gereği olarak bir hayli “baskıcı” idi. Bu da Bediüzzaman gibi “Ekmekten vaz geçerim hürriyetten vaz geçemem” diyen yahut Mehmed Âkif gibi bir bülbülün özgürce kanat çırpmasına bile sevdalanıp şiirler yazan (meşhur “Bülbül” şiiri) özgürlükçü insanları yürekten rahatsız edip o konuda eleştiriye yöneltebilir. Sultan Abdülhamid elbette inancı sağlam bir Padişah’tır. Zaten bu yüzden Bediüzzaman “Veli Padişah” ve “Şefkatli Hükümdar” demiştir. Buna rağmen istibdadını tenkit etmiştir. Çünkü insanın dini anlamda “veli” olması, siyasi anlamda “insan” olmasına mani değildir. Ve her insan hata yapar. Buna rağmen ne Bediüzzaman, ne de Âkif, onu tahttan indirmeye filan çalışmadılar, sadece yönetim tarzının, özellikle de politikalarının “istibdat” taraflarının aleyhine yazdılar... Ayrıca sanırım senden başka Sultan II. Abdülhamid’e “müceddid” diyen de yoktur sevgili Halit. Bu konuya şu yakınlarda geniş bir cevap yazdığım için daha fazla uzatmıyorum. B. K.; “Abi ben dayanamadım en sonunda dedim ki bu abiye bi yazı yazayım, isterse kızsın. Sizin bazan yazılarınızı okuyorum ama maalesef çok sıkıcı buluyorum.nedeni ise vaakayla (aynen yazıldığı gibidir) çok uyumsuz yazılarınız var. Neden böyle yapıyorsunuz anlamadım. Ümmet kan ağlarken sizin yazdığınız yazılara bak. genellikle çok uzak meseleler . “Filistinde kardeşlerimizin katledildiği bir zamanda hemde en kanlı bir katliam günü bile hiç alakasız yazılarınızı okuyorum. “Siz bir kanaat önderisiniz. topluma yön veren insan olarak hiç iyi yapmıyorsunuz.mesela en son 31 ocak 2009 günü okuduğum yazınızda da aynen o uyumsuzluğu yapmışsınız. “Dünyanın konuştuğu konu Filistin veya Davos ken siz hikaye anlatmışsınız. hikaye derken abartmış olmam herhalde çünkü gelelim hikayeye demişsiniz yazınızda. “Biz bu gazetenin okuyucusu olduğumuz için bu yazıyı yazmadan edemedim.hayırlı günler dilerim.” * Size de hayırlı günler Baki Can... Kızmayın ama, ben izninizle “hikaye” anlatmaya devam edeyim... Siz de okumamaya çalışın olmaz mı? Bir sürü yazar her gün “günlük” olayları kaleme alıyor... Bütün gazetelerin yazarları aynı gün aynı konuyu aşağı yukarı aynı cümlelerle yazıyorlar. Onları okuyun olmaz mı? Hem de sıkılmamış olursunuz! Ama unutmayın: Kur’an da “güncel”i anlatmıyor. İçinde “kıssa”lar (sizin tabirinizle hikayeler) var. Merak etmeyin size hiç kızmadım. Çünkü benim yazılarım “anlayana”... Fatoş Ertekin; “Yazılarınızı ilgiyle ve beğeniyle takip ediyoruz.. Hayatın içinden bize dair yaptığınız o güzel, hoş yorumlar lezzetli bir sohbet tadı bırakıyor. Sizin gibi öngörülü insanların yol göstericiliğine çok ama çok ihtiyacımız var. İyi ki varsınız! “Hayatın rutinliği ve sınır tanımayan fitne-fücuru arasında ruhumuzu kemiren endişeler, korkular, bizi hayattan soğuturken, siz her sabah hayata daha sıkı sarılmamızı söylüyor, umut ve amaç veriyorsunuz. “Hayatın engebeli yolları, Allah’ın bize bahşettiği nimetleri bazen ıskalatabiliyor ve mutsuz edebiliyor; neyse ki siz ve sizin gibi ağabeylerimiz, ablalarımız var. Yanıbaşımızdaki güzellikleri fark etmemizi sağlamanız inanılmaz bir güzellik. Bazen dağılsak bile sayenizde toparlanıyoruz. Teşekkürler efendim.” * Benden de sana teşekkür Fatoş Hanım. Övgüleriniz dua yerine geçsin inşallah ve söyledikleriniz içimizde yer etsin. Dualaşalım, olur mu? Yavuz Bahadıroğlu Vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|