![]() |
#1 |
![]() Herkesin dilinden aynı kelimer dökülüyor şu son günlerde. Görüş hangi yönde olursa olsun, Türkiye'nin sıkıntılı günler yaşadığı herkesin malumu.Kimilerine göre bu sıkıntının mimarları Hükümet mensupları, kimilerine göre ise muhalefet ... Ama Türkiye'nin gerçekleri kimsenin umrunda değil.
Bu konular üzerinde biraz kafa yoracak olursak, cevapların çorap söküğü gibi ardı ardına geldiğini görmekte zorlanmayacağız. Türkiye 16 Mayıs 2000 yılında, 7 yılda bir başına gelen olaylardan birini yaşadı, yani yeni bir Cumhurbaşkanlığı seçimi.Hükümet kualisyondan oluştuğu için ittifak şart görünüyordu. Yinede partilerin kendi içlerinden birilerine şans vermemeleri belkide en dikkat çekici durumdu. Aslında bu durum bazı partiler için sıkıntı da teşkil ediyordu.Zamanın hükümetinde yer alan partilerden bir tanesi de Mhp idi. Cumhurbaşkanlığı seçimi arafesinde adaylığını koyan Sadi Somuncuoğlu kendi parti arkadaşları tarafından tartaklanıyor ve adaylıktan vazgeçiriliyordu.Yaşanılan ufak tefek sıkıntılar sonrasında Cumhurbaşkanlığına A.Necdet Sezer seçiliyor ve mecliste yemin ederek görevine başlıyordu ... Belkide yüzeysel baktığımızda oldukça doğal karşılayabileceğimiz bir sonuç. Ama şöyle dibini biraz kazımaya çalışırsak bazı gerçekleride gün yüzüne çıktığını görebiliriz. Türkiye tarihinde, millet iradesi sadece belli başlı yerlerde tecelli edebilmiştir.Bunu geriye baktığımızda rahatça görebiliyoruz.Seçilen Cumhurbaşkanlarımızdan herbiri ya asker olarak görev yapmış, yahut devlet kademesinde devlet için çalışmışlardır.Bunların arasına Turgut Özal'ı da katabiliriz, çünkü kendisi 1959 yılında yedek subay olarak görev almış ve komutanık yapmıştır. Yani şöyle bir baktığımızda Cumhurbaşkanlığı yapabilmek için, devletten biri olmak gerekmektedir. Sadece milleti temsil edebilmek bu mekanı kucaklamak için yeterli değildir.Sadi Somuncuoğlu da yüzeysel baktığımızda parti içi ama olayın derinine indiğimizde bu özelliklere sahip olamadığı için adaylıktan vazgeçirilmiştir. Tükiye'de cumhur için belli çizgiler belirlenmiş, bu çizgilerin dışına çıkmak ise imkansızlaştırılmıştır.Türk halkı Başbakan'ını, meclisteki vekilini seçebilir ama, Başbakan'ıda, milletvekili de bazı yerlere ulaşamaz.İşte cumhurun boyunun uzanamadığı bu yerler Cumhurbaşkan'ının boy seviyesine göre ayarlanmıştır.İstediği rafa ulaşır, istediği rafta istediği gibi düzenlemeler yapabilir.Nede olsa Cumhurbaşkan'ı devlete hizmet ediyordur. İşte böyle bir Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yüzünden sıkıntılar yaşıyoruz. 11. Cumhurbaşkanı devletin mi yoksa milletin mi olacak bunu zaman gösterecek. Ama bir terslik olurda Cumhurun başına kendi Başkanı gelirse, işte o zaman devlet - millet birliği gerçekleşecek, dış güçlerin istemediği güzellikler Türkiye'nin avuçlarında olacaktır. Ne dersiniz dostlar, sizce Türkiye'nin yüzü "Gül" - ecek mi? Yusuf Süleyman
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() GÜL'ECEK TABİKİ.HEMDE ÇANKAYADA...
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() şu an ortam o kadar garip ki neyin nasıl olacağı belli değil....
Rabbim hakkımızda hayırlısını nasip eder inşallah... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|