04-23-2009, 17:24 | #1 |
Zâtî Muhabbet
Mevlana Cami kuddise sirruh buyurmuşlardır ki:
Zâtî muhabbet, bir kimsenin bir kimseyi sevmesi demektir. Lakin sebebini bilmeden sevmek… Bu türlü muhabbet halk içinde çoktur. Allah’a böyle bağlanmaya zâtî sevgi denir. Muhabbetin bu türlüsü en âlâ olanıdır. Zâtî muhabbet, lâtif (ikram) gördükçe sevmek, kahra uğrayınca da sevgiyi zayıflatmak değildir. Mevlana Cami kuddise sirruh gene buyurdular: Pirimiz Mevlana Sadeddin Kaşgarî halkalarından bir genç var idi ki riyazet, hal ve aşk ifadesinde en ileri derecede idi. O da benim gibi bir güzele tutulmuştu. Böylece batınında biriktirdiği kıymeti bir lahzada o tarafa devretmişti. Altından ve neceften hediyemsi bir şey alıp, o güzelin geçeceği yola bırakmış ve onu geçenlerden birinin almaması için de bir kenara gizlenmişti. Fikrince sevgilisi oradan geçecek ve hediyeyi görüp alacaktı. Fakat kimden ve nasıl geldiğini bilmeyecekti. Ben vaziyeti öğrenince ona dedim ki: -Ne garib bir iş işlemektesin! Türlü zahmetlerle elde ettiğin şeyi onun yolu üstüne bırakıyorsun! Bulsa, görse, alsa bile kimden ve niçin olduğunu bilmeyecek. Bari bir şey yap ki senden geldiğini bilsin!... Gözyaşları ile sarsılarak cevap verdi: -Sen ne diyorsun? Yaptığım işin tuhaflığını bilmiyor muyum ben! Bu işi yaparken karşılık beklemiyorum. Ve o hediyeden bana karşı minnet yükü altına girmesini istemiyorum! Bu cevaptan titredim ve böyle bir muhabbetin ancak zati muhabbetten bir işaret olduğunu anladım. (s. 80-81) Sâdık Dânâ, Sultanü’l-Arifîn eş-Şeyh Mahmud Sami Ramazanoğlu
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |