08-27-2008, 11:58 | #1 |
Zemzem rakıyla yan yana olur mu?
Yazının başlığına bakıp da, "Hoca mı kesildin başımıza?!.." demeyin. Ne böyle bir niyetim var, ne de İmam Hatip kapısından geçmişliğim…
Lakin "Yarın zemzem ile rakı yan yana içilecek. Benim öngörüm bu..." diyebilen bir İmam Hatipli var. Bunu söyleyen sıradan bir İmam Hatipli değil. Din felsefecisi, TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi, Ak Parti milletvekili Prof. Necip Taylan… Hürriyet'in adı lazım değil bir köşe yazarına, "Bakın farklı kesimler artık bir araya geliyor. Başı açık kızlarımız başörtülü kızlarımızla kol kola gezebiliyor. Sizler içki içerken, 'akademik' konuları konuşabiliyoruz. Yarın zemzem ile rakı yan yana içilecek. Benim öngörüm bu..." demiş. Görüldüğü gibi değerli akademisyen milletvekilimizin çok enteresan görüşleri var. Her şeyden evvel, 'akademik' konularla alakasız siyasî dedikodu yazıcılığı yapan bir köşe yazarıyla hangi 'akademik' konuları konuşabildiği büsbütün muamma… Belki de, 'akademik konuları' mezkur köşe yazarı ve benzerleriyle konuşabilmek apayrı bir akademik başarı olsa gerek. Neyse, pek önemi yok. Geçelim. Önemli olan; değerli din felsefecimizin "öngörü"sünün sadece öngörüden ibaret olmaması... Çünkü yarınlarda zemzem ile rakının yan yana içileceğini dillendirirken öngörüden ziyade bir dilek, bir arzu ve hatta bir hedef koyuyor ortaya. Yani, zemzem ile rakının yan yana içilmesini ulaşılması gereken ve ulaşılacak olan bir aşama olarak görüyor. Muhterem hocamıza haksızlık yapacak halimiz yok; bu tuhaf örneği durduk yere değil, toplumsal mutabakat adına veriyor elbette. Ertuğrul Bey'ciğim (portakal suyuyla da olsa) Sayın Başbakan'dan nasıl ki kadeh kaldırmasını bekliyor, Sayın Taylan da zemzem ile rakının yan yana içilmesini hayal ediyor. Maksat? Uzlaşmak, normalleşmek, gerginlikten uzaklaşmak… Bana sorarsanız; hocamızın hayali hem daha fantastik, hem daha eğlendirici. Zemzem ile rakıyı yan yana, aynı masada düşünsenize… "Bari susuz ijme haji…" "Bu zaten su muhterem…" "Gel seni bi öpiim…" "Öp ama, yüzüme ağzından rakı bulaştırıp da abdestimi sakatlama…" "Haji, bak jok içiyorsun, hık, çarpar sonra…" "Böyle konuşursan bu zemzem asıl seni çarpar…" "Uzatma haji, hadi şerefe… yarasın…" "Şerefe muhterem… Bismillah…" Yanlış anlamayın; diyaloglarla yansıtmaya çalıştığım bu manzara, rakıya zemzem katarak içmekten evladır yine de. Bu da nerden çıktı demeyin. Zemzemle rakıyı katıp karmakla, helale haram katmanın arasında keyfiyet bakımından fark var mı? Din felsefecisi muhterem hocamızın, "Mülk Allah'ındır" diye diye helal haram gözetmeden enva-i çeşit hokkabazlıkla semiren alçakların hac, namaz, oruç gibi ibadetleri yapmasıyla, mini etek veya g-string giyen bir kadının türban takması arasındaki benzerlikler üzerine çarpıcı örnekler verseydi, vatana millete daha faydalı olabilirdi. En azından "Başı açık kızlarımız başörtülü kızlarımızla kol kola gezebiliyor" gözlemindeki müspet gelişmeden hareket ederek zemzemle rakıyı yan yana "öngörecek" kadar tuhaf sonuçlara ulaşmazdı. Muhterem hocam beni bağışlasın ama, başı açık kızlarla başörtülü kızlarımızın kol kola gezmesiyle, zemzemin rakıyla yan yana gelmesi arasında nasıl bir bağlantı kurmuş, hâlâ anlayabilmiş değilim. Bir de… Değerli hocam rakı ile zemzemi yan yana koyarsa, bir başkası da genelevle… Töbe, töbe… Yahu her şey yerli yerinde dursa, herkes yerli yerinde durana kendi yerine tecavüz etmediği sürece saygı gösterse olmaz mı?! Salih TUNA yeni şafak
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|