![]() |
#1 |
![]() Zindâbâd Pakistan!...
Biz, dünyayı tanıdığımızda iki Pakistan vardı. Doğu Pakistan ve Batı Pakistan. Daha daha evvelinde bunların hepsi Hind Müslümanlarıymış. Hind Müslümanları içinde, Mazharı Cânı Cânân, Abdullahı Dehlevî, hele hele eşsiz, emsalsiz âlim İmamı Rabbanî gibi sayılması zor miktarda çok âlim, evliya çıkmıştı. Timur Oğulları, İngiliz işgaline kadar burada upuzun yıllar hükümran oldular. İslamî Hind medeniyeti insanlığa Türk mimarlar eliyle Tâc Mahal gibi aşk âbideleri sunmuştu. Sonra İngilizler girdiler bu ülkeye. Her şey, her şer, her mel’anet, her fitne onların burada 250 Sene kalmaları, 250 sene boyunca buraları yer altı ve yer üstüyle talan etmesiyle başladı. O şartlarda bile kadınlar, kollarındaki bilezikleri çıkartıp göndermeye varıncaya dek Hind Müslümanları, İstiklal harbimize yardım ettiler. Nihayetinde İngilizler, o coğrafyayı önce “Hindistan” ve “Pakistan” diye ikiye ayırdılar. Sonra onları birbirilerine düşman ettiler. Bu düşmanlık sonucu kin ateşleri yükseldi. Keşmir diye bir ihtilaf tezgâhlandı. Pakistan’ın başına İngiliz dizaynı bir isim oturttular, M. Ali Cinnah. Dünya gizli güçleri, 1970’lerin başında Doğu Pakistan’ı batı Pakistan’dan ayırmaya karar verdiler. Çok niza çıktı. İki Pakistan, Hindistan’a asılmış heybeye benziyordu. O sıralarda Zülfikâr Ali Butto, Pakistan hariciye nâzırı idi. BM Genel kurulunda ağlayarak ülkesinin birliğini savundu. Mahalli kıyafetleri içinde yakışıklı bir Pakistanlı devlet adamıydı. Ama göz yaşları tefrikayı önleyemedi. Hindistan’ın iki yanındaki heybenin bir gözüne Pakistan yazıldı, diğerine Bangladeş. İkincisi şu gün dahi sefaletlerin sefaletinde. Pakistan ise bölünmeden sonra da durulmadı. Yolsuzluklar, katliamlar birbirini takip etti. Zülfikâr Ali Butto, artık başbakandı. Ancak bir zaman sonra darbeyle indirildi. Dünya araya girdiği halde infaz yapıldı. O yakışıklı adam, idam edildi. Onun ahından mıdır nedir? Bilahare Pakistanın başına gelen, şuurlu, uyanık ve güzel Müslüman Ziya’ül Hak, tertiplenmiş bir uçak kazasıyla hayatından oldu. Bir suikastı bekliyordu. Amerikan askeri ataşesini de uçağa sürüklediği halde havada infilak meydana geldi. Benazir Butto başbakan oldu. Yolsuzluklar, kargaşa tekrar başını alıp gitti. Sürgünlere gitti-geldi. Uzun zamandır, dışarıdaydı. Sonunda Nevaz Şerif’le birlikte Pervez Müşerref’e karşı seçime girerek demokrasi bayrağını yükseltmek için Pakistan’a gelmeye çalıştılar. Evvela yolları kesilmek istendi. Sonra nâçar razı oldular. Mahkumiyetleri vardı. Kargaşalar sürüyor, dünya general Müşerref’e baskı yapıyordu. Nihayet, 8 Ocaktaki seçimler için mitingler başladı. Ama, 27 Aralık günü Rawalpindi son durak oldu. Kimin kasdı olduğu şimdilik bilinmeyen, belki de hiç bilinmeyecek bombalarla onlarca insanla birlikte Benazir Butto da hayatını kaybetti. Çünkü... Pakistan, atom bombası yapmıştı. Onun için kargaşa durmayacaktı. Bunlar aslında bir millete cezaydı. Birkaç ay evvel bir suikast daha olmuş, 138 kişi ölmüş, Butto kurtulmuştu. Hadise, batıya rağmen atom bombasına malik olmanın faturasıdır. Teşhisi doğru koyalım. Buna rağmen “yaşasın Pakistan!” deme günüdür. -Zindâbâd Pakistan!...Yaşasın Pakistan. Entellektüel Boyut Rahim Er
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|