02-20-2010, 01:39 | #1 |
Ziyaretçiler suçüstü yapılıp derdest olurlarsa şaşmayın! ( Ali KARAHASANOĞLU )
Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu görevinin terki veya yapılmaması” başlığı altındaki 260. maddesi şöyle: “Hukuka aykırı olarak ve toplu biçimde, görevlerini terkeden, görevlerine gelmeyen, görevlerini geçici de olsa kısmen veya tamamen yapmayan veya yavaşlatan kamu görevlilerinin her biri hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Kamu görevlisi sayısının üçten fazla olmaması halinde cezaya hükmolunmaz.” Şimdi, HSYK’ya destek verme adı altında, Yargıtay ve Danıştay’daki hakimlerin, görevlerini terkederek, mesai saati içinde bir başka binaya gidip, orada saatlerce bulunmaları, bu ceza maddesi kapsamında suç mu, değil mi? Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, buyursun vazifesini yapsın. HSYK’ya destek ziyaretinde bulunan tüm üyeleri tespit edip, soruşturma açsın. Açmıyor mu, o da ayrı bir suç. Danıştay Başkanı Mustafa Birden’e de aynı hatırlatmayı yapmak, boynumuzun borcu.. O da, mesai saati içinde vazifeyi terkedip, HSYK’ya giden üyelerini tespit edip, haklarında soruşturma açmalı.. Ve cezalandırılmalarını sağlamalı.. Hem disiplin açısından, hem de cezai açıdan. Bununla da bitmiyor olay... Bir de TCK 277 gereği açılması gereken soruşturma var. Ne deniliyor, TCK 277’de? Aynen şöyle: “Yargı görevi yapanı etkileme Madde 277- Bir davanın taraflarından birinin veya bir kaçının veya sanıkların veya davaya katılanların, mağdurların leh veya aleyhinde, yargı görevi yapanlara emir veren veya baskı yapan veya nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun, adı geçenleri hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kimseye iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir.” Erzurum Başsavcısı şu an bir sanık mı? Sanık. Tutuklu mu? Tutuklu.. Bunun hakkında bir yargılama var mı? Var.. Bu sanığın tutuklanması talebinin yanlış olduğunu tespit ettiğini iddia eden HSYK üyeleri, bu kararları ile “sanık lehine olarak, yargılama yapanları etkilemeye teşebbüs etmiş” oluyorlar mı? Oluyorlar. Bu suç niteliğindeki kararı alan HSYK üyelerine destek vermeye kalkan Yargıtay ve Danıştay üyeleri de, bu suça iştirak etmiş veya en azından “suçu övmüş” oluyorlar mı? Oluyorlar! O halde? Benim gibi, “oluyorlar” demeseniz de, sonuç itibariyle bu yönde bir iddia olduğuna göre, soruşturmayı açmaları, Yargıtay ve Danıştay Başkanlarının zorunlu görevleri.. Diyorlarsa ki; “Biz burada kendi bildiğimizi yaparız. Suç da işlense, kanuna aykırı fiillerde de bulunulsa, biz elimizi kıpırdatmazsak, kimse bu olay hakkında soruşturma açamaz..”, o zaman da kendilerine bekleyin demek, hakkımız olsa gerek. Bekleyin, bir yiğit savcı çıkıp, o ziyaretler sırasında HSYK’yı basarak ziyaretçileri derdest ederse, şaşırmayın. Niye mi? Anlatayım.. Bir savcı çıkıp derse ki, “Ben mesai saati içindeki eylemlerin örgütlü işlendiği kanaatindeyim. Ayrıca buradaki eylemler, hükümete karşı da bir devirme harekâtıdır. Yargıtay Kanunu 46. madde gereği, ağır cezalık ve suçüstü hali olma şartları oluşmuştur. Yargıtay üyesi de olsa, Danıştay üyesi de olsa, yetkiliyim”, ne yapabilirsiniz?.. Yargıtay Kanunu 46. madde şöyle: “Kişisel ve görevle ilgili suçlar: Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkanvekilleri, daire başkanları, üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilinin görevleriyle ilgili veya kişisel suçlarından dolayı haklarında soruşturma yapılabilmesi, Birinci Başkanlık Kurulu’nun kararına bağlıdır. Ancak, ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinin hazırlık ve ilk soruşturması genel hükümlere tabidir.” Genel hükümler nedir? Genel hükümler; sen, ben, o bir suç işlediğimizde, yapılan ne ise, onun uygulanmasıdır. Ayrıcalık tanınmadan, dokunulmazlıktan faydalanılmadan, suçların takib edilmesidir. Yargıtay üyesi imiş, Danıştay üyesi imiş hiç farketmez. Evet; sonuçta yine davanın yargılama aşaması, ayrıcalıklı düzenleme gereği Yargıtay’da yapılır ama, derdest edilme, suçun tespiti ve iddianamenin hazırlanması, savcının yetkisindedir. Dolayısı ile yarın öbürsü gün böyle bir uygulama olursa, kimse şaşırmasın. Esas şaşılacak şey; mesai saatinde yargı vazifesini bırakıp, orada burada gösteri yapmaktır! Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 20/02/2010
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
02-20-2010, 01:41 | #2 |
Keşke Sayın Karahasanoğlu savcı olsaymış...
Yahu KArahasanoğlu iyi bir hukukçudur. Savcılara her gün izleyecekleri yolları ayrıntıları ve dayandığı kanunlarla belirtiyor. Yok mu bunları yerine getirebilecek yürekli savcılar bu memlekete... Yoku memleketin huzuru ve bekası için kendi geleceğini tehlikeye atabilecek yürekli savcılar... |
|
02-20-2010, 19:39 | #3 |
Vardır elbet sevgili Nusret bekleyip görelim...
Onlar bizler gibi yargılanıp hakim önüne çıkamazlar...yıllarca oturdukları koltuklarını çalan kişiler olarak görüyor bizleri bu HSYK...o yüzden hukukun lehine karar veren herkezi rejime düşman bilip köpürüyor...bir laf vardır öfkeyle kalkan zararla oturur.. Ama az kaldı kendi iplerini kendileri çekiyor... Paylaşım için teşekkürler |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|