![]() |
#1 |
![]() Biliyor muydunuz, Türkçe ezanda ALLAH kelimesi dâhil her kelimeyi değiştirmişler, sadece bir kelimeye dokunmadan olduğu gibi bırakmışlardı.
Hangi kelime olduğunu izah edeceğim. Ama önce gelin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, 18 Temmuz 1932 tarih ve 636 sayılı genelgesiyle ezan ve kametin Türkçe okunacağını bildiren kararının ardından, tam 18 yıl boyunca Türkçe okunan ezanın ilk defa Arapça okunduğu gün Edirne’den Artvin’e, Sinop’tan İskenderun’a kadar tüm Türkiye’yi gözyaşlarına boğan günün hikâyesine bir göz atalım. Tarih 16 Haziran 1950. Yani tam 57 yıl öncesi. Yer Sultanahmet Meydanı. Bir dönem Diyanet İşleri Başkan Vekilliği de yapan, 2006 yılı mayıs ayında kaybettiğimiz Yaşar Tunagür Hoca verdiği bir röportajda o günü şöyle anlatıyor: “Ezanın Türkçe okunduğu günlerdi. Cuma namazlarını Sultanahmet Camisinde kılmayı kendime adet edinmiştim. Cuma namazlarını meşhur Hafız Saadettin Kaynak kıldırırdı. Yani ilk defa Türkçe ezanı okumuş olan Hafız… Yine böyle bir Cuma günüydü ve Sultanahmet camisine namaz kılmaya gidiyordum. Fakat her zamankinden farklı olarak caminin avlusunda büyük bir kalabalık ve telaş vardı. Ben ve yanımdaki arkadaşım, merakla cami avlusuna doğru ilerledik. Baktık ki caminin içinden çok, avluda insan var. Onlar bir şeyler duymuşlar ama biz henüz bilmiyoruz. Girdik içeri. Avluda baktık ki herkes yukarı bakıyor. Camiye giren falan yok. Herkes yukarı bakıyor. Birden cami minarelerinin bütün şerefelerinden, “ALLAHu Ekber! ALLAHu Ekber!” diye Arapça Ezan okunmaya başladı. Meğer caminin imamı olan Saadettin Kaynak, her bir şerefeye bir müezzin yerleştirmiş, birbiri ardına nasıl ezan okuyacaklarını da onlara güzelce tembihlemişti. Durumdan haberi olmayan caminin içindeki cemaat da Arapça Ezanı duyar duymaz kendilerini dışarı attı. Avlu hıncahınç doluydu. Herkes İstanbul semalarını inleten Arapça Ezanı dinliyordu. 14 müezzin 6 minarenin 14 şerefesinden biri başlıyor, öbürü bitiriyor, yarım saate yakın sürdü ezan. Bunu, İstanbul’un diğer camileri takip etti… İstanbul’un bütün minarelerinden, yıllardır özlemini çektiğimiz ezan sedaları yükseliyordu göklere… Bir an için rüyada olduğumu sandım. Fakat bu bir rüya değil, gerçekti. Minarelerden Arapça Ezan okunuyordu. (Duygulandı ve gözlerinden akan yaşları sildikten sonra devam etti): Arapça Ezan sesini duyan herkes olduğu yerde durmuştu. Sanki yere çivilenmiştik; ben ve Sultanahmet Meydanı’nı dolduran bütün insanlar… Sokakta oynayan çocuklar bile oyunlarına ara verip, ALLAHu Ekber, ALLAHu Ekber’leri dinler oldular… O an anlatılmaz, yaşanır ancak… Büyük bir daüssıladan sonra, öz vatanımıza kavuşmuş gibiydik… ALLAH bir daha göstermesin o günleri…” Türkiye ayakta… O gün ülkenin dört bir yanında benzer manzaralar yaşandı. Ezanın Arapça okunmasına imkân kılan Meclis kararı o gün radyolardan ilan edilince, Türkiye'nin dört bir yanında halk sevinçten sokaklara döküldü. Tüm gözler minarelere çevrildi ve ilk ezan sesi beklenmeye başlandı. Halk sevinçten çılgına döndü. Gözyaşları tüm Türkiye'de sel olup aktı. Yasanın 17 Haziran 1950 tarihli resmi gazetede yayınlandığı gün, aynı zamanda Ramazan ayının da ilk günüydü. Bu durum halktaki duygu yoğunluğunu daha da artırdı. Gelelim yazıya başlık olan ayrıntıya. Aralarında Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi isimlerin bulunduğu komisyonun çevirisini yaptığı "Türkçe ezan" metni şöyleydi: ''Tanrı uludur, Tanrı uludur Şüphesiz bilirim, bildiririm Tanrı'dan başka yoktur tapacak. Şüphesiz bilirim, bildiririm Tanrı'nın elçisidir Muhammed. Haydin namaza, haydin namaza Haydin felâha, haydin felâha Tanrı uludur, Tanrı uludur Tanrı'dan başka yoktur tapacak.'' İşte o kelime… Ezanın Türkçeye çevrilmeyen tek kelimesi ‘felâh’ oldu. Sebebi, halkın felah kelimesinin ‘kurtuluş’ anlamına geldiğini bilmemesini sağlamak ve ezan okunurken, “haydin kurtuluşa” manasına gelecek bir çağrıda bulunmamaktı. ALLAH’a ulaşmak özgürlüklerin en güzelidir. O an tüm dünyevi ayak bağlarından sıyrılır ve başka bir boyuta geçer insan. Namaz bu duygunun en yoğunluklu yaşandığı andır. O an kendine gelir ve her şeyiyle Rabbine döner insan. Kula kul olmaktan kurtulur. Hani Milli Şairimiz Mehmet Akif, “O rükû olmasa dünyada eğilmez başlar…” der ya… İşte namaz insana, ALLAH’tan başka kimseye boyun eğmemeyi talim ettirir. İşte ezanı Türkçeye çevirenler, ‘felah’ kelimesini de Türkçeye çevirip “haydi kurtuluşa” anlamına gelen bir çağrıya zemin hazırlamamakla, namazın temel fonksiyonunu acaba nasıl etkisizleştirebiliriz düşüncesinde olmuşlardır. Şimdilerde ara ara aynı düşünceyi seslendirip “millet anlamıyor, Türkçe okunsun” diyenlerin amacı milletin anlaması değil, değerlerinden kopmasının kapısını aralamaktır. Milletin değerleriyle cebelleşmeyi kendine vazife edinen dünyanın başka neresinde bu tür insanlar vardır acaba? Çok yazık. Çok şükür o günler geride kaldı. Geri getirme heveslilerinin çabaları da kursaklarında kalmaya mahkûmdur. ALLAH bugünlerimizi aratmasın. Osman Özsoy..
![]() |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Allah gördüklerimizden geri eylemesin bizi Bu millete bir daha Türkçe Ezan zulmü yaşatmasın . Çünkü dini motifler değiştirilir o ülkenin sosyal değerleride yokolur. Sosyal değerleri kaybolan bir millet yokolmaya aday bir ulusdur.
Ve Ziya Gökalp'in dediği gibi " "MİNARELER SÜNGÜMÜZ KUBBELER MİĞFER BU İLAHİ ORDU DİNİMİ BEKLER "" |
|
![]() |
#3 |
![]() Bu konu hakkındaki yüzlerce, hatta binlerce makaleyi düzenleyip kendi yazısı gibi göstermiş sayın yazar!
Fakat bilmeliki bu konular hakkında araştırmalar yapan, o günkü olaylara tanık olanları dinleyen sadece kendisi değil! Kitaplara konu olan yazılar bunlar! Aralarında bir farkta yok! Hepsi aynı! Ha unutmadan yazarımıza şu mesajıda iletmek istiyorum: Ezanda değiştirilmeyen bir kelime yoktur! İki kelime vardır! "Felah ve Muhammed!" Muhammed yerine peygamber denmemiştir! Yazarımızın analiz yeteneğini gözden geçirmesini öneririm! |
|
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
Mesajınızın hiddet seviyesinin neden yüksek olduğunu anlayamadım.. Bence de sadece Felah kelimesi değiştirilmemiştir.. Muhammed, isimdir zaten. Ahmet ismi Mehmet yapılırsa değişmiş olur. Ahmet'i değiştirip; İyi biri diye bir ekleme yaparsanız saçma olur.. Aslında uygulama zaten başlı başına saçma orası ayrı konu belki Muhammed(sav) ismi de dediğin gibi değiştirilip Peygamber yapılabilirdi ama öfkeyle yazılı birşeyi okuyunca doğru birşey arayamıyorum.. |
||
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
Bu sizin hüsn-ü kuruntunuzdur! Burada sadece yazarı ve analiz yeteneğini eleştirdim! Ahmed - Mehmed ilişkisi çok farklıdır! burada kişiler değişir! Oysa ben Muhammed yerine peygamber kullanılabileceğinden bahsettim! Bunu görmenize rağmen "kıytırıktan" bir örnek vermişsiniz! Anlamadan "yazmış olmak için" yazmışsınız! |
||
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
,, '' Ben hiçbir zaman öfke ile mesaj yazmam! '' - Kendinizi ilk cümlede yalanlamışsınız. Cümle sonundaki ünlem hiddetten geliyor belli.. '' Bu sizin hüsn-ü kuruntunuzdur! Burada sadece yazarı ve analiz yeteneğini eleştirdim! '' - Hayır hâkâîkâşinâlığımdır! Yazarın başkalarından alıntıladığını kendi yazısı gibi göstermiş olmasına eleştiri uygun olur, ama vurmuşken illa devireyim maksadıyla bir de bir değil ikidir yarışına girmenin adı; eleştiriyi geçer, 'Öfkedir' . '' Ahmed - Mehmed ilişkisi çok farklıdır! burada kişiler değişir! '' - Kişiler değişir de, devamını getirmişsiniz; '' Oysa ben Muhammed yerine peygamber kullanılabileceğinden bahsettim! '' - E o zaman ezan da namaz yerine Farz olan şey, Haydinin yerine haydi-koş, Şüphesizin yerine sakıncasız gibi kelimelerde getirilebilirdi değil mi ? Eş anlamlısı ne de olsa! di mi?!.. '' Bunu görmenize rağmen "kıytırıktan" bir örnek vermişsiniz! '' - Yanlışınızı savunuyorsunuz, anladık da; doğru olduğuna inandığınız bir şeyin aksi her zaman ''kıytırıktan'' olur. Yani örnek ne olurs aolsun kıytırıktır. Siz şimdi kıytırıktan bir örnek vermişsiniz deyince hani normal olan örnek var da ben verememişim gibi olmuş.. Eh varsa kendinizi -yine- yalanlayacak daha güzel örneğiniz verin kendinize benimkini mâruz görün!.. '' Anlamadan "yazmış olmak için" yazmışsınız! '' - Bence siz beni anlamamışsınız. 1 değil 2 lafınızla da; yemeği yaktık bari kimse anlamasın diye gülücük saçayım mantığı güdmüşsünüz.. - Bırakalım havuzlarda balık aramayı. Hiç bi mesajınızda yer vermediğiniz(!) öfkenizde size kalsın ... |
||
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
Dikkat ettimde hala yazmış olmak için yazıyorsunuz! Farkındamısınız bilmem ama benim bütün mesajlarımda ünlem işareti çok fazla kullanılır! Hepsinde hemde! Selam cümlelerim dahil! Buyrunuz profilime tıklayarak mesajlarımı aratınız! Ondan sonra kendimi yalanladığımı iddia ettiğiniz saçmalıklarınıza devam ediniz! Her ünlem öfke anlamına gelmez! ************************************************** ********* Yazarın yanlışını gün yüzüne çıkarmam ile "öfke" tabiri arasında en ufak bir akrabalık dahi yoktur! Bilakis her ikisi çok farklıdır! Ancak siz bunu hala kavrayamamışsınız! Yazdıklarım hakikatten başka birşey değildir! Bu konudaki yüzlerce kitaptan alıntılar yapılmış! Hatta aynı anılardan bahsedilen bi ton kitap var! Bahsi geçen kitapları okumuş iseniz ne demek istediğimi çok güzel bir şekilde anlamışsınızdır! Okumamışsanız bilmedğiniz şeyleri savunmuşsunuzdur! ************************************************** ********* Yanlış yapmadığım için yanlışımı savunmak gibi bir lüksüm olamaz! Konuyu anlamadan mesajımı okuduğunuzdan ve dar kalıplarda tıkılıp kaldığınızdan açıklama gereksinimi hissediyorum! Burda yazar ne diyor! Orjinal arapça ile okunan ezan türkçeleştirilirken değiştirilmeyen sadece bir kelime var diyor! Ve bu kelimenin: "Hayya alel felâh" da geçen felah olduğunu iddia ediyor! Bende bunun yanlış olduğunu, Allah kelimesini değiştiren zihniyetin "Eşhedü enne Muhammed'en Resûlüllah" cümlesinde geçen Muhammed kelimesini de değiştirmediğini iddia ediyorum! Orjinal arapça ezanda "namaz" diye doğrudan bir kelime olmadığından yukarıdaki "kıytırık" mesajınızın içeriğinde bulunan saçma sapan cümleler hükmen geçerliliğini yitirmiş oluyor! ************************************************** ********* Dilerim ilkokul 2 seviyesine inip, renk renk vurgularla anlatmış olduğum ve farklı cevaplar olduğunun anlaşılması için yaptığım parçalı açıklama size yeterli gelmiştir! Ha şimdi dersenizki bana hakaret ettin! Bende kesinlikle öyle bir cümle kurmadığımı, açıklamayı herkes anlasın diye o seviyede yaptığımı belirtmek isterim! Ve tekrardan yorum yapmış olmak için yorum yapmamaya davet ediyorum! Konu Katil tarafından (10-22-2008 Saat 03:38 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
#8 | |
![]() Alıntı:
Farkındamısınız bilmem ama benim bütün mesajlarımda ünlem işareti çok fazla kullanılır! Evet farkındayım öfkenizden gözünüz kararmış gibi yazıyorsunuz.. Her ünlem öfkeden değilmiş.. Eee sizin ki nedendir onuda yazıverseydiniz bi zahmet.. Şaşırdığınızdan mı?!.. Yazarın yanlışı yada doğrusu, benim yazara kalkan olduğumda yok ki, çıkın iyi okuyun yazdıklarımı. Öfkeniz kapamasın gözünüzü! Benim ''okumayıp'' sizin 'hatim' ettiğiniz(!) kitaplardan derleme olup olmayacağına bir sözüm olmadığını görürsünüz.. (Öfkeyle bağdaşmasa!..) Sonra renklerle felan uğraşıp bişeyler anlatmaya çalışmışsınız.. Sanırım ''1-2'' meselesi!.. İyi de çık bak daha ilk yorumumda ne demişim: '' Aslında uygulama zaten başlı başına saçma orası ayrı konu belki Muhammed(sav) ismi de dediğin gibi değiştirilip Peygamber yapılabilirdi ama öfkeyle yazılı birşeyi okuyunca doğru birşey arayamıyorum.. '' Yani siz öfkenizden kaybediyorsunuz demişim.. Ama siz bu sefer de; 'öfkem yok al bak' deyip olmadığına dair yine ve bu sefer ayrı ''1-2'' meselesine girmişsiniz... Kıytırıklıktan bahsetme meselesi.. Çıkın son cevapladığım mesajda kıytırık meselesinde sorduğum soruyu okuyun(cevaplayında demiyorum dikkat!) sonra tekrar kusarsınız öfkenizi.. Ama sakin kafayla oku bi!.. Orjinal arapça ezanda namaz diye doğrudan bir kelime yokmuş.. Biliyordum zaten bu kadar çok şey bildiğini!... Ama orda verdiğim, örnekten ibaretti hatta -alay ederek- böle bölede olur o zaman di mi dermişçesine! Ama siz malesef hiddetten o kadar ciddisiniz ki hemen cümlelerimin geçerliliğini yitirttiniz..! ****** (birazcık yıldızda sonlamadan önce benden olsun) Bende dilerim ki bir genç olgunluğuyla(!-bu ünlem sizin için-) -renksizce!(bu da)- yazılan -parçasız- yorumumu bu sefer anlarsınız. Öfkenizle okumazsanız, yorum yapmak için yorum yapmadığımı anlarsınız. Okurken bir kaç pencere açık olsun derim!.. Yorum yapmayıpda altta kalmak gibi olmasın sonra! Konu FarukARSLAN. tarafından (10-22-2008 Saat 04:16 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
#9 | |
![]() Alıntı:
Kusura bakmayın ama bu mesajlarınıza vereceğim tek cevap: can havliyle yapılan çırpınış saçmalıklarıdır! Eğitim seviyenizi bilemeyeceğim ama her ünlemin öfke içermeyeceğini dahi kavrayamamış, aksine bilmediğiniz şeyleri savunmayı büyük bir haz sanar olmuşsunuz! Bir cümlenin öfke içerip içermediğini noktalama işaretlerinden ziyade içeriği belirler! Çıkıpta "aha lan bu ünlem kullanmış ne sinirli, öfkeli adam!" denilmesini cehaletten başka hiçbir kelime tanımlayamaz/kaldıramaz/taşıyamaz! Eğer ünlem yerine nokta koyarak okumayı akıl edebilseydiniz cümlenizin %70 gibi devasa bir oranını "papağanlaşmışcasına" "öfke de öfke, öfke de öfke" deyip devam etmezdiniz! Selam alırken öfkelenemeyeceğimi hesaba katmadan talihsiz saçmalıklar "zırvalamışsınız"! Velevki öfkeyle yazılmış olsun! Daha önce yanlış anlamış olabilirmiyim diyerek değinmekten kaçındığım "Öfkeyle yazılmış birşeyi okurken doğru birşey aramıyorum" cümlesini ısrarla yineliyorsunuz! Bu sizin hayata ne denli dar kalıplarda baktığınızı tasdikleyen en önemli cümlelerinizden olsa gerek! Zinhar bizler, bize küfürlerle cevap veren insanlardan dahi doğru ve iyi şeyler arayan insanlardanız! Mesajın manasına bakıp, kalıbında takılı kalmayan, dar düşünmemeye çalışanlardanız! Oysa siz koca cümleleri atlayıp sonundaki bir ünlem işaretiyle kafayı öylesine bozmuşsunuzki mesajın tamamı ünlem işaretiyle yazılmış gibi tepki veriyorsunuz! Varın aramızdaki "seviye" farkını siz hesaplayın! ************************************************** ********* Sizde mesajlarımı tek okumayla anlama kapasitesi görmediğimden en az dört kere okumanızı öneriyorum! Yoksa hiçbir zaman örnek vermememe rağmen ısrarla örnekler istemezdiniz benden! (Sadece Muhammed kelimesi yerine Peygamber kullanılabilinirdi dedim. Onunda bu durumla akrabalığı yok!) Çıkmış Muhammed ismi dediğiniz gibi değiştirilebilirdi diyorsunuz! Bu durumda konunun esas amacı çerçevesinde haklı olduğumu görüyor, ancak buna rağmen Deniz Baykal gibi işi densizleştirmekten kendinizi alamıyorsunuz! Belki büyük bir hakaret oluyor ama sizde Deniz Baykal sendromu görüyorum! Diyorunuzki: Kıytırıklıktan bahsetme meselesi.. Çıkın son cevapladığım mesajda kıytırık meselesinde sorduğum soruyu okuyun(cevaplayında demiyorum dikkat!) sonra tekrar kusarsınız öfkenizi.. Ama sakin kafayla oku bi!.. Orjinal arapça ezanda namaz diye doğrudan bir kelime yokmuş.. Biliyordum zaten bu kadar çok şey bildiğini!... Ama orda verdiğim, örnekten ibaretti hatta -alay ederek- böle bölede olur o zaman di mi dermişçesine! Ama siz malesef hiddetten o kadar ciddisiniz ki hemen cümlelerimin geçerliliğini yitirttiniz..! Bu ne talihsiz bir kelimeler topluluğudur böyle! (üzgünüm cümle diyemeyeceğim!) Hala hiddetli olduğumu "sanmanız" bir yana, "Biliyordum bu kadar çok şey bildiğini" diyerekten küçümseyici tavrınız sizi insanların gözünde yerin dibine geçirecek derecede seviyesiz bir yazı olmuş! Ayrıca size gayet düzgün cümleler kurarak sizi "adam" yerine koyan ve gayet ciddi cevaplar veren birine, alay ettiğinizi kendi mesajınızda "itiraf" ederek kişiliğiniz ve adamlığınız hakkında derin bilgileri altın tepside tüm forum ehline sunmuş oluyorsunuz! Zira tüm forum ehlinin bildiği gibi: "Küp içindekini sızdırır!" "Kelimeler ise kişiliğin aynasıdır!" |
||
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Yahu.. öfke kelimesini çok kullanıyorum kullanacağımda. Çünkü sizi bu kadar gıdıklayan şey en başta o huyunuza çektiğim dikkat.. Öfkeniz yüzünden uzatıp duruyorsunuz. Deniz Baykal ben olmuşumda benim sizi buralara getiren sözüm öfkeniz olmadı mı?.. İşte tam sizsiniz laf ebeliği yapıp her seferinde kendini üstün görüp.. Yok yorum böyle yok talihsiz kelimeler topluluğu..
Tartışmayı bile bilmiyorsunuz, öfkenin yanında mağrursunuz bide.. "Biliyordum bu kadar çok şey bildiğini" diyerek küçümseme tavrımı da anlamışsınız.. Evet daha daha çok şeyler bildiğinizide biliyordum! hadi bu küçümseyici tavır: - "kıytırık" mesajınızın içeriğinde bulunan saçma sapan cümleler - - Oysa siz koca cümleleri atlayıp sonundaki bir ünlem işaretiyle kafayı öylesine bozmuşsunuzki mesajın tamamı ünlem işaretiyle yazılmış gibi tepki veriyorsunuz! - - Sizde mesajlarımı tek okumayla anlama kapasitesi görmediğimden en az dört kere okumanızı öneriyorum! - Varın aramızdaki "seviye" farkını siz hesaplayın! - - Selam alırken öfkelenemeyeceğimi hesaba katmadan talihsiz saçmalıklar "zırvalamışsınız"! - - Dilerim ilkokul 2 seviyesine inip, renk renk vurgularla anlatmış olduğum ve farklı cevaplar olduğunun anlaşılması için yaptığım parçalı açıklama size yeterli gelmiştir! - Eee bunların geldiği mana ne oluyor? Siz yazdıklarınızı mı okumuyorsunuz yoksa yazıp, okuyup unutuyor musunuz? İleri gittiğinizi üstte mini mini harflerle yazarak şimdi diyeceksin ki bana hakaret ettin.. falan diyerek zaten kendiniz belirtmişsiniz.. İleri gitmişsiniz, yada öle bi durum ortada ki uyarı eklediniz ufak tefek! Ünlem başka manalarda da kullanılıyormuş.. Bunu bana eğitim düzeyimi sorarak söylemeniz sizi yakadan ele veriyor zaten.. Geçen mesajda açık açık demişim, Her ünlem öfkeden değilmiş.. Eee sizin ki nedendir onuda yazıverseydiniz bi zahmet.. Şaşırdığınızdan mı?!.. Allah aşkına ne anlıyorsunuz şu harflerden( cümle demiyorum dikkat edin, cümle olabilmesi için sizin tasdikinizi alacak ki öyle cümle olacak -malum aramızda seviye farkı da varya-!) Selama bile ünlem kullanıyormuş.. Yahu ya şizofrensindir, ya selamda dahi ÖFKE kusacak kadar hiddetlisindir, ya her nefeste bişeylere şaşırıyorsundur.(Yada ünlemin o bi türlü açıklamadığın diğer manalarından biridir, o diğer manalarda sanırım okşayıcı, her lafa mecbur bir noktalama işareti, klavyede kullanılmazı zorunu bir ifade biçimi gibi bişeydir!) (1)Orjinal arapçada "ezan" diye doğrudan bir kelime olmadığından yukarıdaki "kıytırık" mesajınızın içeriğinde bulunan saçma sapan cümleler hükmen geçerliliğini yitirmiş oluyor! (2) Bu durumda konunun esas amacı çerçevesinde haklı olduğumu görüyor İki mesajdır da taraftara oynuyorsunuz. Senaryo benim aktör ben kompleksi.. Haklı ben senin cümleler geçerliliğini yitirmiş falan.. Buyrun sinema sektörü sizin olsun - da öfkenizi bi yenin emi?- .. Biliyordum zaten bu kadar çok şey bildiğini!... Ama orda verdiğim, örnekten ibaretti hatta -alay ederek- Burda yazdıklarımı gökkuşağına vererek yanıtlamışsınız ama sizi asıl gıdıklayan mavileştirdiğiniz yer olmuş. Ama ayrı renk vermenize gerek yoktu ki ben zaten özellikle vurgulamışım onu orda.. Niye özellikle vurguladığımı anlaamışsanız da hala çıkın yukarıyı bir daha okuyun ( Kusura bakmayın yine cümle olmayabilirler.. Siz af buyurup biraz da zahmet edip okuyun.. Belki zatıâlimin kuramadığı, sizin cenk ettirdiğiniz cümlelerinize bi katkısı olur!!!) Çıkmış Muhammed ismi dediğiniz gibi değiştirilebilirdi diyorsunuz! Yahu bu kadar tartışma içerisine Efendimizin adının maya olmasına gönlüm el de vermiyor.. Ama ne yapayım.. Ben belki haklı olabilirsiniz demiştim orayı bi güzel atlamışsınız ondan taraftara oynamışsınız. Ama orda yine anlamamışsınız. Ezanımızda diyelim iki tane peygamber ismi geçiyordu.. Farz-ı misal.. Mesela İsa Peygamber'in ismi.. Hem Muhammed hem İsa... Sen, yüksek kültürlü kardeşim(!), bunları türkçeye peygamber diye mi uyarlayacaktın?.. Karışmasın diye peygamber 1 peygamber 2 mi diyecektin? Ahmed Mehmed ismi değişince kişiler değişiyor oluyordu bu sefer nası olacak.. Mesela Efendimiz Peygamber sıfatı olaraktan ele alınıyor.. Misal Ahmed-mesleği, yada tanınma ismi çöpçü.. Değiştirilecek olan arapça metninde öyle geçiyor.. Ahmed ismini çöpçü mü yapacaksın.. De ki çöpçü yaparım. Al ''konunun esas çerçevesinde'' haklı ol.. ! Yok yani zaten dediğin şeyin manası bu, ama açıkça de bunu diyorum/ derim. Al cidden esas çerçeve falan senin olsun! Bu durumda konunun esas amacı çerçevesinde haklı olduğumu görüyor, ancak buna rağmen Deniz Baykal gibi işi densizleştirmekten kendinizi alamıyorsunuz! Densizlik.. Deniz Baykal... Bende geçireyim bi kılıf.. Kılıçdaroğlu gibi, göz göre göre inkarsınız ama ''sidik yarışından''da geri durmuyorsunuz... (Yani bilmiorm kendinizi alabilir musunuz alamıyor musunuz, ama böylesiniz) Zira tüm forum ehlinin bildiği gibi: "Küp içindekini sızdırır!" "Kelimeler ise kişiliğin aynasıdır!" Top tribünlere atılmış sahiden.. - Küp içindekini sızdırır evet çok doğru. Kelimeler de kişiliğin aynası, ama malum benim cümleler sizin tasdikinizden sonra cümle yada kelime olacak. Ona şimdilik bişey demeyeyimde.. Sizin aynanız koskoca bi ünlem işareti.. Kişiliğinizde beraberinde gelen öfkeniz.. Ben öfke dedikçe saldırganlaşıyorsunuz bide.. Ama işte dediğiniz gibi; "Kelimeler ise kişiliğin aynasıdır!" Ben öfke dedikçe saldırganlaşıyorsunuz bide.. ÖFKE. Buyurun ... Konu FarukARSLAN. tarafından (10-23-2008 Saat 02:59 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|