AK Gençliğin Buluşma Noktası
AK Gençlik Münazara AK Parti Gençliğin fikir akımı yaptığı bölüm.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-26-2007, 01:01   #1
Kullanıcı Adı
loneliness
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Konu: Özgürlüklerin sınırları olmamalıdır..


Hükümet :Evet.. Sınırsız Özgürlük... FİKİR AKIMI (AKzeinebu - Aga - bilgekral) Saat= 20:00--24:00

Muhalefet :Hayır.. Sınırları Olmalı... ehl i münazara (Selahattin_Ay---TÜRK EVLADI---ümitli_bekleyiş)
Saat= 23:00--03:00

Lütfen takımlar yukarıda yazılı saatler aralığında mesajlarını eklesinler... Bu saatler dışında mesaj eklemek kabul edilmeyecek.. Eklenirse mesaj silinecektir..

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-27-2007, 23:03   #2
Kullanıcı Adı
akzeinebu
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Öncelikle herkese yeniden selamlarımızı sunuyoruz. Kısa bir aradan sonra tekrar beraberiz arkadaşlar. Paylaşımlarımızın yararlı olacağını umut ediyoruz.
Sayın jüri ekibimize de selamlarımızı sunduktan ve muhalefet ekibimize başarılar diledikten sonra paylaşımlarımıza başlıyoruz…


Konumuz “Özgürlüklerin sınırları olmamalımıdır?” Biz şahsi özgürlüklerin sınırlarının olmamasından yanayız. Özgürlüğün tanımını yaparak başlayalım istedik…
Özgürlük nedir?
Özgürlük Türk dil kurumunun hazırladığı sözlüğe göre;
*Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestlik.
*Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet.
Şekillerinde tanımlanıyor.
Kişilere göre ise özgürlük farklılık gösterebilir. Mesela biri özgürlüğü, ekonomik olarak istediği tercihi yapabilmek olarak görürken, diğeri hayallerini gerçekleştirebilmek olarak görebilir. Yine biri düşüncelerine istediği doğrultuda yön vermek, beyan etmek olarak görürken, bir diğeri içinden geldiği gibi davranmak olarak görebilir. Bazıları nefes almayı özgürlük olarak görürken, bazıları yaşamak olarak görebilir…
Bu görüşlere bakarsak, özgürlüklerin temelini düşünce sisteminin oluşturduğunu rahatlıkla görebiliriz ki herkesin ortak özgürlüğü düşüncedir. Kişiler özgürce düşünebilir.
Bizde düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünden başlamak istedik…
Genel tanımıyla düşünce özgürlüğü kişinin hiç bir engele maruz kalmadan bilgi edinmesi, edindiği bilgiler ışığında bir kanaate varmasıdır. Kişi düşünceleri sebebiyle toplum hukuk vs tarafından kınanmamalıdır. İfade özgürlüğü de kişinin düşüncelerini özgürce yayabilmesi, beyan edebilmesi olarak nitelendirilebilir.
İnanç özgürlüğü ise; bireylerin istedikleri dini seçmesi, inanması dinin gerektirdiği vazifeleri yerine getirmesi ya da getirmemesidir. Ayrıca inanç özgürlüğü ibadet yapma hakkını da kapsamaktadır. Bireyler dini inançlarını tek başına veya toplu olarak açıkça veya özel olarak ibadet, öğretme, uygulama veya ayin yolu ile açıklama hakkına sahiptirler. Bu hak aynı zamanda başkalarını kendi dini inancı yönünde ikna etme hakkını da içermektedir
Avrupa insan hakları sözleşmesinin, Avrupa İnsan Hakları Mevzuatının ve Türk Mevzuatının ortak düşüncesi şudur:
Herkes, düşünce, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. İbadetlerini özgürce yapabilir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Yine diğer hususlarda özgürlükleri ele alırsak kişilerin sınırsız eğitim özgürlükleri vardır. Bu hiçbir şekilde sınırlandırılamaz. Kılık kıyafet konusunda insanlar sınırlandırılmamalıdır. İstedikleri gibi, özgürce giyinme hakkına sahiplerdir. Sonra şahıslar sağlık konusunda sınırsız yardım alma özgürlüğüne sahiplerdir. Bu özgürlükler kesinlikle sınırlandırılamaz.
İfade, hareket özgürlüklerine gelirsek;
İnsanlar başkalarının özgürlüklerini sınırlamamak kaydıyla sınırsız özgür olabilirler. Zaten savunduğumuz konuda bu ölçüdedir bir diğer insanın özgürlüğünü sınırlandırmayacak özgürlükler. Çünkü eğer bir diğer şahsı kısıtlayacaksa bu özgürlük sınırsız özgürlük olmaktan çıkar. Yukarıda da belirttiğimiz gibi şahsi özgürlükler kesinlikle sınırsız olmalıdır.
Tabi kişilerin haklarına, devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı olmayacak ölçüde sınırsız olmalıdır.
Zaten insan yaradılış itibariyle, Yaradan tarafından sınırlı yaratılmıştır. Vicdan olarak nefis olarak ki birde buna dini inancınız eklenince kendinizi istediğiniz ölçüde sınırlandırmış oluruz. Vicdanınız tamamen özgürdür bir bakıma sınırlandırılmamıştır. Biz ancak yüce yaratıcının müsaade ettiği ölçülerde sınırsız özgür olabiliriz tam olarak ta savunduğumuz bu aslında…

Teşekkürlerimizi ve saygılarımızı sunuyoruz…
Sözü muhalefet ekibimize bırakıyoruz…

AKZEİNEBU&AĞA
akzeinebu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-28-2007, 03:50   #3
Kullanıcı Adı
ümitli_bekleyis
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Sevgili arkadaşlar;

Devam etmekte olan münazaramıza katkıları olan, bizlerle birlikte aynı öğrenme heyecanını yaşayan arkadaşlarımıza ve Değerli jüri üyelerimize saygılarımı sunarak yazımıza geçiyorum.




Özgürlük Derler

Savaş açıp kan dökmenin
Adına da özgürlük derler
İsyan edip düzen yıkmanın
Adına da özgürlük derler

Alevi, Suni, Kürt kardeş
Ayırman bizi arkadaş
Kim çekerse ayrı baş
Adına da özgürlük derler

Özgürlük istiklal marşı
Değiliz biz buna karşı
Meydanda baş yarar taşı
Adına da özgürlük derler

Hocayım der söyler dinden
Çalar her gün başka telden
Vatan, namus gider elden
Adına da özgürlük derler

Özgürlük yürekte saklı
Kim demiş ki temel farklı
Kullanmaz bunlar aklı
Adına da özgürlük derler

Milleti bir birine katan
Haince pusuda yatan
Sana lanet okur atan
Adına da özgürlük derler

Devran böyle düzen kurmuş
Bazen sağmış bazen solmuş
Özgür olmak başka şeymiş
Adına da özgürlük derler


Savunduğumuz konunun içeriğine böyle bir şiir ile giriş yapmayı uygun bulduk.Anlatmak istediklerimizin ön özeti olarak kabul edebilrsiniz.Evet konumuz özgürlükler sınırlandırılmalı şöyle ki:

Arkadaslar butun sistemler, sosyal yasamin duzenini saglayan hukuki yaklasimlar ozgurlukleri sinirlandirmak icin vardir. Sinirsiz ozgurluk bir avuntudur. Oyle olmasa idi biz su anda istedigimiz saatte yazimizi ekleme ozgurlugune de sahip olurduk. Ozgürluk insanlarin caninin istediklerini istedigi zaman yapmasidir.


Peki oyle yapalim istedigimizi istedigimiz zaman yapalim. Her ulkeye pasaportsuz, kontrolsuz girelim, hic bir kirmizi isikta beklemeyelim, hic bir vergiyi odemeyelim…v.s.

Hayir olmaz demeyin arkadaslar bunlarda benim ozgurluklerim. Dikkatli bakin hicbirinde kimseyi oldurmuyorum, bicaklamiyorum da ..

Arkadaslar takdir edersiniz ki bizim ozgurlugumuz, muhatabimizin ya da muhatabimiz olabilecek bir kisisinin ozgurlugu ile cakistigi zaman olay cigirindan cikar.

Sinirsizlik ozgurluk soylemleri ile Peygamber efendimize hakaret eden Karikaturisti hepimiz hatirlariz.

Sadece bugunu tartisirsak da olaya yanlis bakmis oluruz. En guzel ornegi, kuresel isinmadir. Ben bugun isiniyorum, klima kullaniyorum, deodorant kullaniyorum. Bunlar benim ozgurlugum, hic kimse benim isinmama karsi degil. Peki oyle bir gucum olsa da sizin torunlarinizi 1 gun kuzey kutbunda yasatmak istesem ne dersiniz ?
Herkes karsi cikar "sen kim oluyorsun da benim torunumu soguk havaya birakiyorsun ?" derler.

Dogru da derler haklilar cunku. Goruldugu uzere sinirsiz ozgurluk istediginiz tarafa cekilebilir.


Mubalaga yapmiyoruz. Guncel bir ornek ile olaya biraz daha aciklik getirelim isterseniz. Malumunuz "kamusal alan" diye bir sey varmis. Bu alani ulkemizde herkes kendi isine geldigi tarafa cekiyor. Arkadaslar bunun onlenmesi bir yasa ile hallolur. Ama insanlarin yanlis dusuncelerine, ozgurluk ugruna kotuye meyletmelerine de seyirci kalamayiz.
Bunlari yaparken yasalardan faydalanmak dogrudur. Ama insanin ozgurluklerini sinirlandirmaktan ziyade o insana ozgurlugun baskasina zarar vermek olmadigini, sinirsiz ozgurluk olmadigini anlatmamiz daha etkili bir cozumdur.


İnsanlarin bir cok ozgurlukleri baskasinin ozgurlugunun basladigi yerde biter.Çunku ozgurlugun kendisi zaten sinirli bir terimdir.

Siz gelin bize inanin cunku bizim inandigimiz. Hz Adem ile Hz Havva dan itibaren bugune kadar geliyor.Allah u Teala tek basina Hz Adem i ya da Hz Havva yi yaratmadi. Insanlar sifirdan, yaratilistan itibaren baskalarina saygili olma , onun hak ve hukukunu gozetmek mecburiyeti ile yaratilmistir. Ve bu kural dunya da bir tek insan kalana dek devam edecektir.

Peki o zaman hersey hallolacak mi?

Hayir, o zamanda tek basimayim istedigimi yaparim diyemeyecektir. Cunku bu duzenin bir sonu vardir. Ben ozgurum istedigimi istedigim zaman yerim derse yarina yiyecek bir sey bulamayabilir.

Sayin Basbakanimizin bu konuda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde ki konusmasindan bir alinti yapmak istiyoruz.

"Sınırsız özgürlük asla olamaz. Bir başkasının özgürlük sınırına tecavüz etmek önce kin ve nefreti, ardından bireysel terörü doğurur. Bu kin ve nefret toplumlar arası olursa toplumlararası terörü doğurur"

"Farklı kültürlerin dışlandığı toplumlarda zaten özgürlük bir sorun da değildir. Demokrasi özgürlüklerin ittifakıdır"


Örnekler çoğaltılabilir.Neticede varacağımız sonuç, Özgürlükler SINIRLI olmalıdır!!!

...

Şu an için sözlerimize son verirken,yararlı bir bilgi akışı olmasını diliyorum ...


Saygılarımla ...
ümitli_bekleyis isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-28-2007, 22:15   #4
Kullanıcı Adı
akzeinebu
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Öncelikle, muhalefet ekibimizin şiirini ne kadar çok beğendiğimizi söyleyerek başlamak istedik. Ama özgürlüklerin sınırlandırılması adına yazılan bu şiirin içinde; inançlarının gereği olan başörtüsünü taktıkları için eğitim özgürlüğü sınırlandırılan bacılarımızı, kardeşlerimizi göremedik. Sonra sayın başbakanımız şiir okudu ve sonrasında düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlandırılıp, üstüne birde bu olaydan ötürü 4 ay yaşama özgürlüğü sınırlandırıldı. Bunu da göremedik… Özgürlükler sadece bu şiirdekilerden ibaret değildir.

“Arkadaşlar bütün sistemler, sosyal yaşamin duzenini saglayan hukuki yaklasimlar ozgurlukleri sinirlandirmak icin vardir.” Diyorsunuz ama yanılıyorsunuz.
Hukuk düzeninin, insanın doğal yapısına ve bundan ileri gelen ihtiyaçlarına, uygun olma zorunluluğunun olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu hukukun, sosyal yarar fonksiyonunun açılımıdır.

Hukukun düzen fonksiyonu, insanların barış ve güvenlik içinde bir arada yaşamaları sağlamaktadır. Örneğin; bahsettiğiniz, kırmızı ışıkta geçmemenin bir özgürlük sınırlaması olduğu tabiri, bu sosyal düzen fonksiyonunun bir tezahürüdür. Hukukun özgürlükleri sınırlamak için olduğu tabiri, hukuku kendi içinde, kendini var eden fonksiyonları ile yok saymaya eşdeğer bir yaklaşımdır. Doğal hukuk; belli bir toplumda, belli bir dönemde uygulanan değil, fakat uygulanması gereken, toplumun adalet anlayışını, sosyal gereksinimlerini en iyi karşılayacağı düşünülen hukuk dalıdır ve hukuk; birey ile toplum, birey ve birey arasındaki kuralları düzenleyen bir bilimdir. Amacı da; bireylerinin, adalet kavramı ekseninde yaşamasına olanak tanımaktır. Hukukun temel amacı bireysel özgürlükleri sınırlamak değildir!

“Peki oyle yapalim istedigimizi istedigimiz zaman yapalim. Her ulkeye pasaportsuz, kontrolsuz girelim, hic bir kirmizi isikta beklemeyelim, hic bir vergiyi odemeyelim…v.s.
Hayir olmaz demeyin arkadaslar bunlarda benim ozgurluklerim. Dikkatli bakin hicbirinde kimseyi oldurmuyorum, bicaklamiyorum da ..”

Kimse hukuk kurallarının, yanlız başına bir tür yaptırım oluşturduğu gerçeğini değiştiremez. Ama bu da kural ve suç ilişkisinin, kendiliğinden bir düzen içerisinde gerçekleştiğini de düşünmek çok mantıklı olmaz. Hukuk kuralları, suç işleme eğilimini engellemekte yanlız başına etkili değildir. Kaldı ki kırmızı ışıkta geçilmeyeceğine dair kuralın varlığı ya da vergi ödeme zorunluluğuna dair kurallar bunların mutlak olarak uygulanmasını gerektirmez. Yani kırmızı ışıkta geçme özgürlüğünüz hukuk kuralı tarafından engellendi demek bunu yapamayacağınız anlamına gelmez. Eğer yaptırımını göze alıyorsanız ya da bir aracın size çarpmasını göze alabiliyorsanız, bu özgürlüğünüzü kullanmak elinizdedir. Kaldı ki yine de kırmızı ışıkta geçme türü bir özgürlük, adam öldürme türü bir özgürlük ya da teröre destek verme türü bir özgürlükle eşdeğerdir. Sanırım bu tür bir özgürlüğün var olmadığı konusunda hepimiz aynı fikirdeyiz ?

“Arkadaslar takdir edersiniz ki bizim ozgurlugumuz, muhatabimizin ya da muhatabimiz olabilecek bir kisisinin ozgurlugu ile cakistigi zaman olay cigirindan cikar”

Biz zaten ilk yazımız da şunu belirtmiştik sizlere;
“İnsanlar başkalarının özgürlüklerini sınırlamamak kaydıyla sınırsız özgür olabilirler. Zaten savunduğumuz konuda bu ölçüdedir bir diğer insanın özgürlüğünü sınırlandırmayacak özgürlükler…” diye.
“İnsanlarin bir cok ozgurlukleri baskasinin ozgurlugunun basladigi yerde biter.Çunku ozgurlugun kendisi zaten sinirli bir terimdir.
Siz gelin bize inanin cunku bizim inandigimiz. Hz Adem ile Hz Havva dan itibaren bugune kadar geliyor.Allah u Teala tek basina Hz Adem i ya da Hz Havva yi yaratmadi. Insanlar sifirdan, yaratilistan itibaren baskalarina saygili olma , onun hak ve hukukunu gozetmek mecburiyeti ile yaratilmistir. Ve bu kural dunya da bir tek insan kalana dek devam edecektir.”
İlk yazımızda bu konuya da değinmiştik.
“Zaten insan yaradılış itibariyle, Yaradan tarafından sınırlı yaratılmıştır. Vicdan olarak nefis olarak ki birde buna dini inancınız eklenince kendinizi istediğiniz ölçüde sınırlandırmış oluruz. Vicdanınız tamamen özgürdür bir bakıma sınırlandırılmamıştır. Biz ancak yüce yaratıcının müsaade ettiği ölçülerde sınırsız özgür olabiliriz tam olarak ta savunduğumuz bu aslında…” şeklinde…
Bireysel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasının normal olduğunu, düşünen düşünürlere şunu sormak sanırım faydalı olacaktır. Özgürlüğün boyutunun nerede başlayıp, nerede bittiğini hepimiz az çok düşünebiliriz. Peki hukuk pratiği ile özgürlükler ne kadar ve kim tarafından sınırlanmalıdır? Devlet, hangi özgürlükleri sınırlamalıdır ya da sınırlanacağı varsayılan özgürlükler düşünürler tarafından özgürlük olarak mı adlandırılmaktadır?

Örneğin sözde kırmızı ışıkta geçme özgürlüğünün sınırlandırılması ile düşünce özgürlüğünün sınırlandırılması aynı şekilde mi düşünmektedirler?
Biz sınırsız özgürlükten, bireylerin özgürlük alanlarına müdahale durumu arasındaki geniş alanı anlıyoruz ve bu konuda bir sınırlamanın olmamamsı gerektiğini düşünüyoruz.

Özgürlükler sınırlandırılmalıdır türü bir düşünce bu alanı kapsıyorsa, ben buna karşıyım kaldı ki, öldürme özgürlüğü tek basına bir özgürlük değildir. Benim için bunu da sınırlandırmak, kuramsal olarak aslında özgürlüklere bir engel koymayacaktır.
Eğer siz özgürlüklerin sınırlandırılmasından yanaysanız; düşünce, ifade, inanç özgürlükleri kısıtlanıp suçlu bulunan insanlarada karşı olmuş oluyorsunuz ki bunları bu yazımızın başında belirttik.

Yazımızı burada tamamlıyoruz ve muhalefetin görüşlerini heyecanla bekliyoruz. Ayrıca ilk yazımızda düşünce, ifade ve inanç özgürlüğünden bahsetmiştik onunla ilgili düşüncelerini merak ediyoruz…
SAYGILARIMIZLA…

AKZEİNEBU&AĞA
akzeinebu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-29-2007, 03:46   #5
Kullanıcı Adı
ümitli_bekleyis
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Sevgili arkadaşlar;

İzninizle hemen konumuza geçmek istiyorum.

Sayın hükümet kanadının yaptığı açıklamalardan başlayalım isterseniz.



"Kimse hukuk kurallarının, yanlız başına bir tür yaptırım oluşturduğu gerçeğini değiştiremez. Ama bu da kural ve suç ilişkisinin, kendiliğinden bir düzen içerisinde gerçekleştiğini de düşünmek çok mantıklı olmaz. Hukuk kuralları, suç işleme eğilimini engellemekte yanlız başına etkili değildir. Kaldı ki kırmızı ışıkta geçilmeyeceğine dair kuralın varlığı ya da vergi ödeme zorunluluğuna dair kurallar bunların mutlak olarak uygulanmasını gerektirmez. Yani kırmızı ışıkta geçme özgürlüğünüz hukuk kuralı tarafından engellendi demek bunu yapamayacağınız anlamına gelmez. Eğer yaptırımını göze alıyorsanız ya da bir aracın size çarpmasını göze alabiliyorsanız, bu özgürlüğünüzü kullanmak elinizdedir. "

İnsanda vicdan mevcuttur.Bu da dolaylı yoldan insana öngörülen bir kısıtlama değil midir? Kendini frenlemeye ve daha realist düşünmeye yönlendirmez mi? İnsanın doğduğu andan itibaren buna ihtiyacı olduğu bir gerçektir ve bu olgu bizi destekler niteliktedir.


"Kaldı ki yine de kırmızı ışıkta geçme türü bir özgürlük, adam öldürme türü bir özgürlük ya da teröre destek verme türü bir özgürlükle eşdeğerdir. Sanırım bu tür bir özgürlüğün var olmadığı konusunda hepimiz aynı fikirdeyiz ?"


Hepimiz aynı fikirde isek, biz burada neden tartışıyoruz.Bizim savunmaya çalıştığımız konuya katılıyorsunuz.Peki ama bu arada siz neyi savunacaksınız? Bunu biz çok merak ettik.İsterseniz konuları değiştirelim.Böylelikle konular gerçekten Hükümet-Muhalefet arasında geçmiş olur.Ya da biz yazmayalım nasılsa siz bizi savunuyorsunuz.

"Bireysel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasının normal olduğunu, düşünen düşünürlere şunu sormak sanırım faydalı olacaktır. Özgürlüğün boyutunun nerede başlayıp, nerede bittiğini hepimiz az çok düşünebiliriz. Peki hukuk pratiği ile özgürlükler ne kadar ve kim tarafından sınırlanmalıdır? Devlet, hangi özgürlükleri sınırlamalıdır ya da sınırlanacağı varsayılan özgürlükler düşünürler tarafından özgürlük olarak mı adlandırılmaktadır?"


Sanırım yazımızı yeterince dikkatli okumaya vaktiniz olamadı.Şöyle ki biz zaten,

Bunlari yaparken yasalardan faydalanmak dogrudur. Ama insanin ozgurluklerini sinirlandirmaktan ziyade o insana ozgurlugun baskasina zarar vermek olmadigini, sinirsiz ozgurluk olmadigini anlatmamiz daha etkili bir cozumdur.


demiştik.


"Ayrıca ilk yazımızda düşünce, ifade ve inanç özgürlüğünden bahsetmiştik onunla ilgili düşüncelerini merak ediyoruz…"
Diye belirtmişsiniz.Hemen bu konulara değiniyoruz.


İnanç özgürlüğü ile başlayalım.Allah u Teala yı düşünme özgürlüğümüzü bize açıklayabilir misiniz? Biz Allah u Teala yı tasvir etme özgürlüğüne bile sahip değiliz. Allah bize o gucu vermemis.Burada nasıl bir sınırsızlıktan bahsedebilirsiniz?



Düşünce ve ifade özgürlüğü konusuna gelelim.Bu konuda yakın zamanda yaşadığımız (maalesef) üzücü ve moral bozucu olaylar mevcut.Örneğin ;Youtube’ da yayınlanan M.Kemal Atatürk’ e hakaret içeren video.Bunu yapan kişiye sorsanız, bu benim kişisel görüşürüm diyerek savunma yapar.Ona göre bu da bir özgürlüktür.Ama yaptığının özgürlük olmadığının sizler ve bizler gayet iyi bilincindeyiz.


Yine internet kullanımında da sınırlamalar mevcut.Bazı erişimi engellenen sayfalar görüyoruz.Engellenene göre özgürlük olan ama sonucuna hepimizin katlandığı durumlar..Takdir edersiniz ki, bu kısıtlamanın olmaması toplumsal sorunları da beraberinde getirecektir.



Yorumlarımız ve örneklerimiz toplumsal yapının gerektirdiği kısıtlamalara dayalıydı.Daha bireye indirgersek kendimiz bile özgürlüklere kısıtlamalar uyguluyoruz.Örneğin; düşünün siz bir ebeveynsiniz.Çocuğunuz gün geçtikçe büyüyor ve hayatı tanımaya başlıyor.Siz onu eğitirken yine sınırsız özgürlükten bahsedebilir misiniz? (Sonra biricik yavrunuz Turkcell reklamlarında ki “özgür kız“ gibi amaçsız,hayalsiz bir insan olup çıkar .Sadece ben özgürüm diyebilir… )
Yaşayış tarzı ,bakış açısı farklı,hayat onun diyebilir misiniz? Bir yaştan sonra düşüncelerine ve tavırlarına çeşitli kısıtlamalar getirirsiniz..Yapmaması gereken şeyler için uyarırısınız.O her ne kadar yapmak istese ve devam etse de..Ona zararı olacağını düşündüğünüz ,toplum yaşayışına aykırı bulduğunuz,inancınıza ters düştüğüne inandığınız konularda mutlaka müdahale edersiniz.Bu da bizim gün içinde uyguladığımız özgürlük sınırlamaları değil midir? Ayrıca bunlar ihtiyaçtan doğmuş ve gerekli değil midir?


Verdiğimiz örnekler de çeşitli özgürlüklerden yola çıkılarak oluşmuştur.Ama görüyoruz ki sınırsız özgürlük nelere mal oluyor

Sinirsiz ozgurlugun olmadigini, olamayacagini anlatmaya diger yazimizda devam edecegiz…

Değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ediyor,yazımıza burada şimdilik son veriyoruz.

Saygılarımızla




ümitli_bekleyis isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-29-2007, 21:11   #6
Kullanıcı Adı
akzeinebu
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
YENİDEN MERHABALAR ARKADAŞLAR!

Öncelikle bugünkü yazımıza başlarken şunu belirtmek istedik; demişsiniz ki aynı şeyi düşünüyorsak, burada neden tartışıyoruz? Neyi kastettiğimizi biliyorsunuz böyle ağız oyunlarına hiç gerek yok. Biz bir insana zarar vermenin özgürlük olmadığında hem fikir olduğumuzu ifade ettik size…

“İnsanda vicdan mevcuttur.Bu da dolaylı yoldan insana öngörülen bir kısıtlama değil midir?”
Sanırım bu tabir hukuki yaklaşımlar, "özgürlükler sınırlandırmak için vardır" yaklaşımı kadar yanlış bir yaklaşımdır. Bu açıklamaya göre bir ülkede iyi ya da kötü yazılı bir hukuk sistemi varsa, bir de vatandaşlarda az çok vicdan, o zaman aynı yaklaşıma göre sistem kendi kurallarını işletmeye başlayacak ve bizim sınırlanan ya da sınırlanmayan türü özgürlük kavramını tartışmamız gereksiz olacaktır. Vicdan kurallarını da sadece bireysel otokontrol mekanizmasını indirgemek baslı basına bir problemi de içinde taşır.
Peki varsaydığımız sistemde yine varsaydığınız vicdan öğelerinin yok sayılması daha acık bir tabirle bahsi gecen hukuk kuralları ile bireylerin vicdani tercihlerini yok sayarsa örneğin vicdanen hayvan öldürmeyi kabullenemeyen birine zorla kurban kestirmek veya vicdanı silah kullanmayı reddeden birini yasalar zoru ile polis veya diğer kolluk kuvvetlerinde görevlendirmek ne kadar vicdanıdır? Görülüyor ki vicdan, kuralları dediğiniz de, hukuk kuralların da olduğu gibi Allah(c.c)’ın buyruğu değil ve vicdan kavramı bireysel bir durumu ifade ediyor. Bunların herkesi aynı şekilde sınırlamasını beklemek de sanırım çok mantıklı olmayacaktır.
Şimdi daha önceki yazıları okumamış yada okuyup da anlamamış dostlarımız için çok daha net yazacağız yaşayan bir bireyin yaşamını sona erdirmenin yasaklanması gerektiği sizin için özgürlüğün sınırsız olması kuramına bir örnek teşkil ediyorsa siz şu anda adam öldürme fiilinin bir özgürlük olduğunu düşünüyorsunuz demektir…
Ayrıca hiç merak etmeyin yazılarınızı gayet ilgili bir biçimde, imla hatalarına kadar inceliyoruz. ;)
“İnanç özgürlüğü ile başlayalım.Allah u Teala yı düşünme özgürlüğümüzü bize açıklayabilir misiniz? Biz Allah u Teala yı tasvir etme özgürlüğüne bile sahip değiliz. Allah bize o gucu vermemis.Burada nasıl bir sınırsızlıktan bahsedebilirsiniz?”
Felsefi anlamda bir kavram kargaşası içindesiniz. Ama biz daha net bir soru ile sorunumuzu biraz daha netleştirmek ve belirli bir konuya yönlendirmek istemiştik. Sorumuza net cevap alamadık. Eğer buraya kadar mutabıksak, sorumuzu tekrarlıyoruz. Özgürlükler kim tarafından sınırlanmalıdır ve nereye kadar sınırlanmalıdır. Özgürlükler önündeki en büyük engel nedir? İnanç özgürlüğünden anladığınız şey sadece Allah’ı düşünmek onu tasvir etmek midir? Bu mantıkla birey yaratıcısını istediği gibi düşünemez mi? Siz sıkça atıfta bulundurunuz için, ben de değinmekte bir sakınca görmüyorum tefekkür İslam kültürü açısından başlı başına bir olgu iken, nasıl olur da bu tür bir özgürlüğün bile sınırlanmasını yine aynı ahlak olgusuna atıfta bulunarak savunabiliyorsunuz? Hayretler içinde kaldık. Bir önceki yazımızda başörtülü öğrencilerin, eğitim özgürlüklerinin sınırlandırılması hakkındaki görüşlerinizi sorduk. Bu konu hakkında görüşlerinizi hala alamadık. Eğer siz şahsi özgürlüklerin kısıtlanmasından yanaysanız, başörtülü öğrencilerin çektiği sıkıntıları doğru buluyorsunuz demektir…Mesela biz inanç özgürlüğünden bu ve benzeri kavramları anlıyoruz.
“Örneğin ;Youtube’ da yayınlanan M.Kemal Atatürk’ e hakaret içeren video.Bunu yapan kişiye sorsanız, bu benim kişisel görüşürüm diyerek savunma yapar.Ona göre bu da bir özgürlüktür.Ama yaptığının özgürlük olmadığının sizler ve bizler gayet iyi bilincindeyiz.” Demişsiniz...
Bunun bir özgürlük olmadığını söylüyorsanız eğer adam öldürmenin, cana kastetmenin de daha ciddi bir olay olduğunu ve bunlarında özgürlük olmadığını ve burada sınırlı yada sınırsız diye tartışılamayacağını da biliyorsunuzdur umarım.
Zira bize göre adam öldürmek zaten bir özgürlük değildir.
“Örneğin; düşünün siz bir ebeveynsiniz.Çocuğunuz gün geçtikçe büyüyor ve hayatı tanımaya başlıyor.Siz onu eğitirken yine sınırsız özgürlükten bahsedebilir misiniz? (Sonra biricik yavrunuz Turkcell reklamlarında ki “özgür kız“ gibi amaçsız,hayalsiz bir insan olup çıkar .Sadece ben özgürüm diyebilir… )”
Bir ailenin çocuğunu kısıtlaması yine aynı derecede kötü bir örnek… Her birey çocuğunu aynı derecede kısıtlamaz. Konuda bahsettiğiniz özgür kız motifini benimseyen ailelerin olabileceğini de düşünüyoruz.

Ve yazımıza son verirken şunu belirtiyoruz; insanlar istedikleri ölçüde sınırsız özgür olabilirler. Siz onlara sınırsız özgürlük verdiniz diye, durup dururken başka birine zarar verecek bir eylemde bulunmazlar. Tabii aklı dengelerinde bir problem yoksa…

TEŞEKKÜR EDİYORUZ…
SAYGILARIMIZI SUNUYORUZ… :

AKZEİNEBU&AĞA
akzeinebu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2007, 04:11   #7
Kullanıcı Adı
selahattin_ay
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Merhabalar !!!

Arkadaslar hic zaman kaybetmeden yazimiza basliyoruz.

”Şimdi daha önceki yazıları okumamış yada okuyup da anlamamış dostlarımız için çok daha net yazacağız yaşayan bir bireyin yaşamını sona erdirmenin yasaklanması gerektiği sizin için özgürlüğün sınırsız olması kuramına bir örnek teşkil ediyorsa siz şu anda adam öldürme fiilinin bir özgürlük olduğunu düşünüyorsunuz demektir…

Bunun bir özgürlük olmadığını söylüyorsanız eğer adam öldürmenin, cana kastetmenin de daha ciddi bir olay olduğunu ve bunlarında özgürlük olmadığını ve burada sınırlı yada sınırsız diye tartışılamayacağını da biliyorsunuzdur umarım.”


Görülüyor ki siz bizi yeterince anlamak istemiyorsunuz.Tekrar baştan alalım.Bunların adı özgürlük olmamalıdır.Fakat biz bunu tartışmıyoruz.Ama çıkarlarına göre kullananlar tarafından özgürlük olarak algılanıyor.Peki bu aşamada yapabileceğiniz nedir? O kendini bilmezlerin özgürlük diye tabir ettikleri durumun siz de uygun bir yöntemle hakkından gelebilirsiniz.Bu da sınırlamadır.Onların bilinçsizce özgürlük dediklerine siz başka hangi yöntemle karşı durabilirsiniz? Bir de bunun cevabını verin isterseniz.Sadece eleştirmek yetmez.Üzerinde mantıklı düşünmekte gerekir…

Arkadaslar bastan beri savundugumuz sey, bizi takip edenler cok iyi bilir, kavramlarin yanlis amaclar ile kullanilmasidir. Bunu inanc ozgurlugunde de bulabilirsiniz. Laiklik tartismalarinda da "kamusal alan" tartismalarinda da. Zaten su an ulkemiz ne cekiyorsa bu kavramlardan cekiyor.

Ozellikle bizi cekmek istediginiz nokta, cinayet islemek ile ozgurlukleri ayni cati altinda toplamaktir. Bizim savundugumuz bunlarin ayni cati altinda olmamasidir. Her hangi bir kavrami yanlis amacla bu tur kotu islere alet etmemektir.
Biz bunlar ayni cati altinda olmamalidir diyoruz siz israrla oraya cekmeye calisiyorsunuz. Bu oyunda biz yokuz, affiniza siginiyoruz.



“Felsefi anlamda bir kavram kargaşası içindesiniz. Ama biz daha net bir soru ile sorunumuzu biraz daha netleştirmek ve belirli bir konuya yönlendirmek istemiştik. Sorumuza net cevap alamadık. Eğer buraya kadar mutabıksak, sorumuzu tekrarlıyoruz. Özgürlükler kim tarafından sınırlanmalıdır ve nereye kadar sınırlanmalıdır. Özgürlükler önündeki en büyük engel nedir? “


Kim ve nereye kadar sorularını verdiğimiz çeşitli örneklerle açıklamaya çalıştık.Tekrar etmekte her zaman fayda vardır.En başta sizinde kabul ettiğiniz hukuki sınırlamalar mevzusuna değinirsek, yeterli olmayacağını söylemiştiniz.Demek ki varlığını ve işlevselliğini inkar etmiyorsunuz bu da güzel. Ornegin bunun gibi açık örneklere bakarsanız, kimin, ne kadar ,nasıl kısıtladığını ve bunun gerektiğini anlayacaksınızdır.

Ozgurluklerin sinirlandirilmasini kimin yapabilecegini konusunda her ulkede ozel bir birim kurmaya gerek yoktur. Insanlarin kendileri kavramlari karistirmaz ise, kavramlari amaclarina uygun hale cekmez ise bu sorun ortadan cozulur. Ulkemizde ”Laiklik Kavramini Duzgun Anlatma Cemiyeti” mi kuralim? . ”Ozgurlukleri Sinirlandirma Cemiyeti”
Biraz olsun kalici, somut ornekler verebilir misiniz? Batakligi kurutmadan sinek avlamayalim diyoruz biz.


"Allah’ı düşünmek onu tasvir etmek midir? Bu mantıkla birey yaratıcısını istediği gibi düşünemez mi?"

İnsan yaratıcısını tabi ki düşünebilir ve düşünür de.Ama bir zaman sonra buna sahip olduğu özelliklerin yetmediğini,sınırların olduğunu görecektir.İfade etmeye çalıştığımız budur.
Bu soruyu sorarsaniz sizin ne yapmak istediginiz aleyhinizde ortaya cikar. Biz inanc ozgurlugunden insanlarin istedigine inanabilmesi anliyoruz. Siz yoksa istediginin karikaturunu cizmek mi anliyorsunuz? Size cok guncel bir ornek vermek isterim. Bugun haberler bolumumuzde de paylastim. Islam dusmani bir Hollandali yuce kitabimiz Kur an karsiti bir film yapiyor. Nasil saldirilarda bulunmustur, nasil hakaretler etmistir. Isterseniz birlikte izleyelim bu "sinirsiz ozgur" filmi sevgili hukumet.

İnsan, birçok yönden özgür değil, kadere mahkum olarak doğmuştur. Ne cinsiyetini [erkek-kız oluşunu], ne boyunu (uzun-kısa oluşunu), ne de akıllı-deli oluşunu kendisi tayin edemez. Kör, sağır, dilsiz, felçli, çolak, sakat olarak doğmasına engel olamaz.

Demek ki, insanın doğuşunda özgürlük yoktur. Doğuşunda yok da, hayatı boyunca özgürlük elinde midir? Kız ise, kendisini erkek yapabilir mi? Cüce ise boyunu uzatabilir mi? Hiç uyumadan ömür boyu uykusuz kalabilir mi, aç, susuz durabilir mi? Ehliyetsiz şoförlük, diplomasız hakimlik, doktorluk yapabilir mi? Kendi kendine vali, bakan olabilir mi?

Kisacasi sinirsiz ozgurluk diye bir sey yoktur. Utopik, ici doldurulamayan batili bir avuntudur. Bu gercegi goren cesitli filozoflar olmustur. Bunlara en iyi ornek Faucault dir. O, pek çoklarının, kişinin özgürlük alanını genişlettiğini düşündüğü mekanizmaları, aslında tutsaklığı besleyen süreçler olarak değerlendirmiştir. Böyle olunca, tam özgürlüğe kavuştuğunuzu sandığınız anda, aslında tutsaklığınızın arttığını keşfedersiniz.



Nihayetinde sunu belirtmek isterim. Yazinizda israrla batili akimlarin etkisinde kalmis bir hava sezinledik. Individualizm (bireyselcilik) akimi su an avrupaya ne kadar buyuk bir yuk getiriyor bunu anlamak hic de zor degil. Yuce dinimiz islam bu akima karsidir. Bu akim ile yogrulan beyinlere birlik olmayi, cemiyet olmayi ogretmektedir dinimiz. Sevgili hukumet kanadi kac tane ozgur kiz gordunuz sokakta? Sadece bir kac zengin azınlığın (!) yaptigini savunmayin lutfen istirham ediyoruz. Peki bu ozgur kizlarin gelecekleri, ulkemizin gelecegi ne olacak?

Sinirsiz hic bir sey yoktur. Sinirsiz olan her sey zararlidir, once kendine, sonra topluma en nihayetinde de gelecege, gelecegimize.


Arkadaslar jurimizin israrli elestirilerine ragmen yazimiz biraz uzun oldu. Takdir edersiniz ki her konu iki paragraf ile anlatilmiyor, her soru tek cumle ile cevaplanmiyor. Bu konuda sizi sıktık ise affiniza siginiriz.


TESEKKURLER
selahattin_ay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2007, 21:56   #8
Kullanıcı Adı
akzeinebu
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Merhaba arkadaşlar!
Hemen konumuza geçelim istiyoruz…

“Ozellikle bizi cekmek istediginiz nokta, cinayet islemek ile ozgurlukleri ayni cati altinda toplamaktir. Bizim savundugumuz bunlarin ayni cati altinda olmamasidir. Her hangi bir kavrami yanlis amacla bu tur kotu islere alet etmemektir.
Biz bunlar ayni cati altinda olmamalidir diyoruz siz israrla oraya cekmeye calisiyorsunuz. Bu oyunda biz yokuz, affiniza siginiyoruz.”


Biz sizi bir yere çekmeye çalışmıyoruz. Endişe etmenize gerek yok bu kadar sayın muhalefet. Buraya çekmeye çalışıyorsunuz demişsinizde ilk yazılarınızda ve sonrakilerde hep bu konuda üste çıkmışsınız bizde bu yüzden açıklama yapma gereği duyduk.

“Ozgurluklerin sinirlandirilmasini kimin yapabilecegini konusunda her ulkede ozel bir birim kurmaya gerek yoktur. Insanlarin kendileri kavramlari karistirmaz ise, kavramlari amaclarina uygun hale cekmez ise bu sorun ortadan cozulur. Ulkemizde ”Laiklik Kavramini Duzgun Anlatma Cemiyeti” mi kuralim? . ”Ozgurlukleri Sinirlandirma Cemiyeti” Biraz olsun kalici, somut ornekler verebilir misiniz? Batakligi kurutmadan sinek avlamayalim diyoruz biz.”
Yeterince somut örnekler verdik sizlere, ama siz yazılarınızda bu örneklere hiç değinmediniz sayın muhalefet! Örneklerimiz gayet açık ve net anlamanız gerek. Bir kez daha tekrar edelim ozaman…
Başörtülü öğrencilerin eğitim özgürlüğünü malum “ŞEY” sınırlandırıyor. Bir anlamda hem eğitim özgürlüğünü hem de inanç yansıtma özgürlüğünü sınırlıyor. Başbakanımızın ifade özgürlüğü 4 ay da olsa yaşam özgürlüğü sınırlandırıldı şiir okudu diye… Bu iki örneğin mağdurları çok fazla bunlardan da bahsedin lütfen yazılarınızda veriyoruz örnekleri işte gayet salt ve somut örnekler bunlar… Fazlasını isterseniz verelim, sayın Merve KAVAKÇI başındaki örtü yüzünden meclisten dışarı çıkartıldı ve rahmetli Bülent Ecevit’ten ağır sözler işitti. Halkın seçtiği biri siyasi özgürlüğünden mahrum edildi, inanç özgürlüğü sınırlandırılmış oldu. Sonra üniversiteli öğrenciler miting yaparken açıklama yapan kız öğrencilerden birinin ağzı polis tarafından kapatıldı. Bunlar medyaya yansıyan örnekler. Bu özgürlüklerinde mi kısıtlanmasından, sınırlandırılmasından yanasınız yoksa?

Gördüğümüz kadarıyla iki kez sorduğumuz soruya tatmin edici bir yanıt vermemişsiniz. Biz yine sormayacağız. Yanıtı biz versek sanırım daha doğru olacak. Özgürlükleri kim sınırlamalıdır ?
Hukuk kurallarının olmadığını düşünen aklı basında bir kişi var mıdır? Onu da takdirinize bırakıyoruz. Şimdi hukuk dediğiniz sizin için özgürlüğü kısıtlayan kuralları da birileri yazıyor yani bir fikir hareketi bir ideoloji yazıyor değil mi?
Biz, insanların doğuştan getirdikleri özelliklerin özgür olmadıklarına bir delil olarak sunulmasını saçma olduğu kadar komik de buluyoruz,

Biz “özgürlük yoktur, sınırsız bir özgürlük hiç yoktur, sınırsız her şey zararlıdır” türü genellemelerin üzerine hiç bir şey söyleyemiyoruz doğrusu… İnsanların sınırsız İbadet özgürlüğü yok mudur? Sınırsız eğitim alma özgürlüğü, sınırsız müzik dinleme, dans etme, sınırsız yemek yeme, sınırsız mal, mülk edinme, sınırsız aşık olma özgürlüğü yok mudur? Dahası bunlar birer özgürlük değil midir? Yoksa doğuştan kız, erkek, uzun, kısa, akıllı, özürlü olması bunlara engel midir?

“ İnsan, birçok yönden özgür değil, kadere mahkum olarak doğmuştur. Ne cinsiyetini [erkek-kız oluşunu], ne boyunu (uzun-kısa oluşunu), ne de akıllı-deli oluşunu kendisi tayin edemez. Kör, sağır, dilsiz, felçli, çolak, sakat olarak doğmasına engel olamaz.”
Bunu da size her yazımızda belirttik, yine belirtelim; Biz yüce yaratıcının bizleri yarattığı ölçüde sınırsız özgürlüğü savunuyoruz… Haşa ondan gelene, doğuştan olana, özgürlük dersek ona karşı gelmiş oluruz.

Faucault gibi fikirlerine hep Marx'a ve Nietzsche gibi ırkçılarla birlikte atıfta bulunulan bir düşünürden atıfta bulunmanız, ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konu bize kalırsa. Neyse…

Son olarak bireyciliğin karşıtı kolektivizmdir. Hani şu insanları açlığa, yamyamlığa mahkum etmiş, marksist ideolojinin de temeli olan ideoloji… Artık siz hangisini tercih edersiniz biz bilmiyoruz.

“Sinirsiz hic bir sey yoktur. Sinirsiz olan her sey zararlidir, once kendine, sonra topluma en nihayetinde de gelecege, gelecegimize.”Sorarım size, siz acıktığınızda istediğiniz kadar yemek yemiyor musunuz? Susadığınızda istediğiniz kadar su içmiyor musunuz? O zaman, biz sizin bu özgürlüklerinizi de sınırlandıralım. Her gün 1 dilim ekmek ile bir yudum su için madem özgürlükleri sınırlandırmak istiyorsunuz sizin bu özgürlüklerinizden başlayalım…

Birde unutmadan şunu da söyleyelim; Topluma ve şahsa zararlı olarak gördüğünüz, misal: bu örneği ısrarlı buluyorsunuz gerçi ama en güzeli de bu… Adam öldürmek yaralamak vb şeyler. Bunlar için kısıtlama yapmak yerine caydırıcı yaptırımlar uygulanabilir. Yani bunları yapabilecek insan yaptırımlarını kabul ediyorsa, alacağı cezayı kabul ediyorsa bir anlamda sıkıyorsa yapsın diyoruz.

Yazımıza burada son veriyoruz…
Yazımızda çok fazla konuya değindik. Umarım okuyucular için kafa karıştırıcı olmaz diyoruz ve sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Saygılarımızla

AKZEİNEBU&AĞA&BİLGE KRAL
akzeinebu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-01-2007, 01:55   #9
Kullanıcı Adı
selahattin_ay
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Merhabalar !!!

Sevgili jurimizi ve bizleri takip eden arkadaslari saygiyla selamliyoruz.

Arkadaslar bugun yazimizda konumuzun ne oldugunu anlatmaya calisacagiz degerli hukumet kanadina. Bizlere tarif ettikleri sinirsiz ozgurlugun ne kadar sinirli oldugunu anlatacagiz.

Oncelikle Turk Dil Kurumu nun sozlugune gore ”sinirsiz” ve "özgürlük" ne demektir, ne demek degildir birlikte bakalim.

Sinirsiz: Sınırı olmayan, bir sınırla ayrılmamış olan, hudutsuz.
Özgürlük: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî:

Simdi arkadaslar ikisini birlestirir isek sinirsiz ozgurlugun nasil bir kavram oldugunu anlariz. Sinirlari olmayan, hudutlari olmayan bir serbestlik, basibosluktan bahsediyoruz.


Biz yüce yaratıcının bizleri yarattığı ölçüde sınırsız özgürlüğü savunuyoruz… Haşa ondan gelene, doğuştan olana, özgürlük dersek ona karşı gelmiş oluruz.


Sevgili hukumet kanadinin cizdigi sinirsiz ozgurluk tablosuna birlikte bakalim. Ozgurluklerimizi sinirlandiran Allah u Teala nin yaratilis hikmetidir. Sonra dogada da bir duzen soz konusudur. Ayrica bu duzen evimizde de soz konusudur. Sizin kendinizin bize ogrettigi cozum yolu ile de hukuk kurallarini katalim bu tablonun icine. Vicdanimizi da unutmayalim onu da koyalim. Arkadaslar, cevre derken mahalle baskisi olmasin diye onlari da koyalim. Geride bir seyler kaldi mi? Butun bunlari yaptiktan sonra bakalim karsimiza ne cikacak? “SINIRSIZ OZGURLUK”

Sevgili hukumet sirkte oyun seyretmiyoruz lutfen ama istirham ediyoruz. Siz herseyi sinirlandirarak sinirsiz ozgurluk yaratmaya calisiyorsunuz. Sevgili jurimiz ve degerli arkadaslar, uc adet yazimiz yayinlandi. Bu dorduncusu olacak insallah. Tam dort yazidir hukumet kanadina sinirsiz ozgurlugu anlatmalari cagrisinda bulunuyoruz. Her koldan sinirlandirip, hukuk kurallari, doganin yaratilis hakikatleri ile hudutlar koyup sinirsiz ozgurluk savunulmaz. Umariz bu cagrilarimiz jurimizin gozunden kacmiyordur.

Arkadaslar aslinda onlar da ellerinden geldigi kadar anlatmaya calisiyorlar. Avrupali birisinin inandigi, sahiplendigi gibi sahiplenemiyorlar konularini. Munazaranin getirilerinden bir tanesi de insanlarin empati yapma yetenegini gelistirmesidir. Hukumet kanadinin burada eksiklikleri seziliyor alenen.

Gelelim akimlar ile ilgili soylemlerinize. Bireyciligin karsiliginin kolektivizm oldugunu savunmussunuz. Biz her iki akimi da desteklemedik. Biz yuce dinimiz Islam ’in ahlakini destekledik. Bireycilik hakkinda da sinirsiz ozgurlugu savunan, bati toplumunda olusan bir akim oldugunu. Bunun da zararli oldugunu anlattik. Eger merak ederseniz bu konuda ayrintili aciklama da yapabiliriz. Neticede biz ikisini de tercih etmiyoruz ama sizin savundugunuz utopik kavram bireycilige goturuyor insanligi.

Akil, suur, idrak tabiatta sadece insanlara Allah tarafindan verilen ozelliklerdir. Hayvanlar ise bunlardan mahrumdurlar. Sinirsiz ozgurluk insanlarinin nefsini tatmin etmeleri icin uydurduklari ici bos bir kavramdir. Tek amaci caninin istedigi seyi istedigi vakitte yapmaktir.

Daha once vermis oldugumuz cevaplari farkli dilden bir kez daha anlatalim. Teker teker sorulariniza cevap veriyoruz.

Insanlarin sinirsiz ibadet ozgurlugu yoktur. Cunku insanlar sinirsizliktan anlasildigi uzere canlari istediginde ibadet yapamazlar. Dinimizden ornekler ile aciklik getirelim. Neden gunde 5 vakit namaz kiliyoruz? Isine gelmeyen birisi sabah namazi kilmadigi takdirde ozgurlugum bu benim demesin diye. Her ibadetin, yeri, vakti, siniri, miktari bellidir. Hatimler yapiyoruz, kandil gecelerinde tesbihatlar cekiyoruz. Tum bunlari, ben ozgurum deyip bir azaltabilir ya da bir cogaltabilir misiniz? Sanirim Zekeriya Beyaz dan etkilenmissiniz. O da sinirsiz ozgur bir insan istedigi hayvani kesiyor kendileri.

Sinirsiz muzik dinleme ozgurlugu yoktur. Cunku sizin yuksek sesteki muziginiz ev icindekileri, komsularinizi rahatsiz edebilir. Ben cok otobus yolculugu yaptim bu ozgurlugun olmadigina, olamayacagina bizzat sahit oldum. Gecenin ortasinda o rahatsiz edici pozisyonda baskasinin sinirsiz ozgurlugu nedeni ile uyuyamadigim anlari hatirladim sayenizde.

Sinirsiz yemek yemek ozgurlugu yoktur. Sihhatiniz acisindan iyi degildir.

Sinirsiz asik olma ozgurlugu yoktur. Muhatabinizin kalbi, kendi akli ve vicdaniniz vardir.

Biz susadigimizda istedigimiz kadar degil vucudumuzun sinirli duzeni ne kadar gerektiriyorsa o kadar iciyoruz. Susama merkezimiz de sinirli yani. Ayrinti isterseniz soylemeniz yeterli.

Bu ve buna benzer ornekler vermeye devam etmenizi umit ediyoruz curutmesi cok kolay oluyor. ;)

Faucault da bir filozoftur. Sizin yaklastiginiz gibi on yargili yaklasmaktan ziyade biz dusuncelerini anlamaya, anlatmaya calistik.

Eğitim almak bir haktır.Evet ama bu da belli kurallar çerçevesinde oluşur.Herkes gelişi güzel okumuyor farkındaysanız.Belli sistemler mevcut.Daha önceki konumuz olan ÖSS gibi…Okumak özgürlüktür ama sınırlıdır.Nasıl sınırlandırılır?Birey kendini düşünse de,toplumsal baktığınız anda iş değişir.Hadi ben özgürüm,okumaya gidiyorum deyip üniversite kapısından giren kaç öğrenci tanıyorsunuz?

Gördüğümüz kadarıyla iki kez sorduğumuz soruya tatmin edici bir yanıt vermemişsiniz. Biz yine sormayacağız. Yanıtı biz versek sanırım daha doğru olacak. Özgürlükleri kim sınırlamalıdır ?
Hukuk kurallarının olmadığını düşünen aklı basında bir kişi var mıdır? Onu da takdirinize bırakıyoruz. Şimdi hukuk dediğiniz sizin için özgürlüğü kısıtlayan kuralları da birileri yazıyor yani bir fikir hareketi bir ideoloji yazıyor değil mi?


Bu sozunuz gercekten cok hosumuza gitti. Ozgurluklerin sinirlandirilmasi konusunda hem fikir oldugumuzu hatta sizin bu konuda sinirlandirmanin yontemini bile ogretmeye calistiginizi gorduk. Sevgili hukumet tekrar tekrar soyluyoruz. Sinirlandirmadan ”sinirsiz ozgurluk” sizin savunmaniz gereken. Sayenizde kavramlar icinde boguluyoruz.

Dış güçlerin resmi baskısını kabul etmiyorsunuz.Peki bir de şöyle düşünün felsefede bahsi geçen Toplumsal ahlak yasası sizce günlük hayatta karşımıza çıkmıyor mu? Bunlar toplumsal bilinçte kendiliğinden oluşur ve kamuoyu gücüyle yaptırım niteliği taşır.İnsanı sınırsız özgür bırakın ve bu olgunun olmadığını düşünün; birçok sapkınlığın,dengesizliğin sayısının artacağını inkar etmezsiniz herhalde.

Gelelim son bolume… Burada bir onceki yazimizda yeterince degindigimizi sandigimiz kavramlarin yanlis kullanilmasina deginecegiz. Hanimlarimizin basindaki ortuden rahatsiz olan, onu hazmedemeyen kisilerin yaptigini anlatmissiniz. Sorarim sizlere bu insanlar ben istedigim icin mi bu ahlaksiz tavirlari surduruyor? Cevabimiz gayet aciktir. Onlar da kendi sinirsiz ozgurluklerinin oldugunu dusundukleri icin bunu yapiyorlar. Onlar da sinirsiz ozgurluk avuntusu ile buyuduklerinden oturu, bu bos kavramin zararlarini masum hanimlarimiz, kizlarimiz cekiyor. Vermis oldugunuz ornekte bir ozgurluk soz konusu degildir. Bir azinligin masum insanlara zulmu soz konusudur. Bakiniz Basbakanimiz Sayin Erdogan ’ in da yasadiklari. Bu kendisini sinirsiz ozgurluk yalanlari ile avutan kesimin saldirisi sonucu olmustur. Arkadaslar bu kavramlarin istedikleri alana cekilmesine, yeni anayasa, yeni ak icraatlar ile son verilecektir insallah.

Saglicakla kalin

Ehl-i Munazara
Umitli Bekleyis - Selahattin AY
selahattin_ay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-01-2007, 21:41   #10
Kullanıcı Adı
akzeinebu
Standart 2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Yazımızı eklemeden önce herkesi yeniden selamlıyoruz…
Öncelikle şunu belirtmek istedik,


"Sevgili hukumet sirkte oyun seyretmiyoruz lutfen ama istirham ediyoruz. Siz herseyi sinirlandirarak sinirsiz ozgurluk yaratmaya calisiyorsunuz. Sevgili jurimiz ve degerli arkadaslar, uc adet yazimiz yayinlandi. Bu dorduncusu olacak insallah. Tam dort yazidir hukumet kanadina sinirsiz ozgurlugu anlatmalari cagrisinda bulunuyoruz. Her koldan sinirlandirip, hukuk kurallari, doganin yaratilis hakikatleri ile hudutlar koyup sinirsiz ozgurluk savunulmaz. Umariz bu cagrilarimiz jurimizin gozunden kacmiyordur.”
“Arkadaslar aslinda onlar da ellerinden geldigi kadar anlatmaya calisiyorlar. Avrupali birisinin inandigi, sahiplendigi gibi sahiplenemiyorlar konularini. Munazaranin getirilerinden bir tanesi de insanlarin empati yapma yetenegini gelistirmesidir. Hukumet kanadinin burada eksiklikleri seziliyor alenen.”
Demişsiniz…

Biz öyle sanıyoruz ki bu türden eleştiri yapma hakkınız yok. Lütfen size verilen, sizi ilgilendiren konu neyse onun savunuculuğunu yapın. Jurilik yapmak sizin göreviniz değil kanaatimizce…

Böyle bir giriş yapmak istemezdik. Fakat herkesin amacı neyse o amaca sadık kalması gerektiğini düşünüyoruz.

Yazılarımızı yazarken Zekeriya beyaz gibi gereksiz ve bilgi sahibi olduğunu düşünen zavallıların görüşlerini asla örnek almayız bunu bilin. Kaldı ki böyle düşünmeniz gerçekten üzdü bizleri…

Verdiğimiz örnekleri çürütmenize gelince, açıklamalarınız ve verdiğiniz cevaplar basit olmuş bizce en azından bizi ikna edemedi…
Yani inanç, ibadet özgürlüğü yoktur demişsiniz…5 vakit namazın azamiye indirgenmiş halidir. Bir insan 24 saatini ibadetle geçirme özgürlüğüne sahip değimlidir? Bunu sınırlandırmak ne derece doğrudur? İslam dininde zorlama yoktur. Yüce yaratıcı ibadetlerle ilgili yaptırımları koymuştur, uymak ya da uymamak kişiye bağlıdır. Kaldı ki 24 saat ibadetinde olumlu yaptırımları vardır.
Ya da yeme, içme özgürlüğü tabiî ki fazla yiyecek tüketmek, fazla su içmek bünye için zararlıdır. Ama bizim kastettiğimizi siz bizce anladınız. Bu tür yaklaşımlarla lütfen savuşturmaya çalışmayınız. Kastettiğimiz anlamadık diyorsanız eğer; siz bir insanın istediği kadar altını çiziyoruz, istediği kadar, dilediğince, canı ne kadar istiyorsa o kadar yeme, içme özgürlüğüne karışamaz, onu sınırlandıramassınız diyoruz. Siz susayınca “ aa benim vücudumun 1 bardak suya ihtiyacı var” diye düşünüp, bir bardak su mu içiyorsunuz? Yoksa susuzluğunuzu giderene kadar mı?

Ben başkalarının özgürlüklerini sınırlandırmayacak şekilde, zarar vermeyecek biçimde istediğimi yapmakta özgürüm, istediğim akdar müzikte dinlerim, dinliyorum da… sadece şahsımın bulunduğu bir alanda son sesle de müzik dinlerim siz bunu kısıtlayamassınız.

Aşık olma konusuna gelince, insan istediği kadar aşık olur, istediği kişiye aşık olur. Gönlü kimi isterse ona aşık olur. Siz insanların bu özgürlüğüne yok deyipte onların bu özgürlüklerini sınırlandıramassınız.
Sonra başörtülü öğrencilerin okula alınmaması resmen eğitim ve inanç özgürlüklerinin sınırlandırılmasıyla eşdeğerdir.

Konuşmamıza, fazla uzatmamak adına burada son veriyoruz. Forum arkadaşlarımıza ve sayın jürimize bir nebze olsa da, şahsi özgürlüklerin sınırlandırılmamasının gerekli olduğunu ifade edebilmişsek ne mutlu bizlere diyoruz…
Hepinize teşekkürlerimizi ve saygılarımızı sunuyoruz…

Fikir akımı
AKzeinebu&Ağa&Bilgekral


akzeinebu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi