AK Gençliğin Buluşma Noktası
Darbeler ve Darbe Girişimleri Darbeler ve darbe girişimleri hakkında bütün haber ve duyuruları bu bölümde paylaşalım.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-14-2012, 00:46   #41
Kullanıcı Adı
redyellow
Standart


Meral Akşener hangi valiye dikkat çekti?

Refahyol Hükümeti'nin İçişleri Bakanı olan bugünkü Meclis Başkanvekili Meral Akşener 28 Şubat soruşturmasında hangi valiyi işaret etti?

28 Şubat soruşturması kapsamındaki gözaltıları değerlendiren Refahyol Hükümeti'nin İçişleri Bakanı olan Meclis Başkanvekili Meral Akşener, soruşturmanın işbirlikçilere kadar uzanmasını istedi. Akşener, “O dönemde en derin krizlerden birini çıkaran Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, bugün Ankara Valisi'dir. Bu tür arkadaşlara dikkat çekmek isterim” dedi.

TBMM Başkanvekili Meral Akşener, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde düzenlenen ''Siyasette Kadın Olmak'' başlıklı konferansın ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

28 Şubat sürecine ilişkin yürütülen soruşturma konusundaki soru üzerine Akşener, soruşturmanın bugün ikinci günü olduğunu belirterek, ''İzliyorum. Hayırlı bir adım. Yargılanma konusunu çok başından beri dillendiren bir insanım, çok uzun zamandır, bugün değil'' dedi.

Soruşturmayı olumlu bir adım olarak gördüğünü, ancak ilerlemesine bakacaklarını kaydeden Akşener, şöyle konuştu:

''Dikkat çekmek istediğim konular var. Birincisi, 28 Şubat'ın işbirlikçileri vardı, bu işbirlikçilerin bir kısmı, süreci o gün en şiddetli şekilde alkışlayanlar, nedamet getirdiğini söyleyip, şu anda sosyal ve yazın hayatımızda baş tacı ediliyor. Sayın Çevik Bir ve arkadaşları da 'Ben nedamet getirdim, özür dilerim' dediği zaman baş tacı edilecek midir?

‘ALKIŞLAYAN YARGIÇLAR NE YAPTI?’

İkincisi, yargı mensuplarının brifinge gitmeleriyle ilgili. Korkmuşlardır, gitmişlerdir ona bir şey demiyorum ama 8 dakika ayakta alkışlayan bu yargıçların bugün hangi görevleri yaptığını ve hangi kararları verdiğini bilmek isterim.

‘İŞBİRLİKÇİLERDEN BİRİ ŞİMDİ ANKARA VALİSİ’

Üçüncü konu ise o dönemde devlet ve sivil bürokrasi içinde işbirlikçiler vardı. Bunların bugün hangi konumlarda olduğunu merak ediyorum. Örnek vermem gerekirse, Refahyol Hükümeti'nde, 28 Şubat'ta en derin krizlerden birini çıkaran devrin Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, bugün Ankara Valisi'dir. Bu tür arkadaşlara dikkat çekmek isterim. Bu soruşturmanın, yargı konusunun çok dikkatli bir takipçisi olacağım.''

Akşener, başka bir soru üzerine de soruşturmanın bütün işbirlikçilere uzanması gerektiğini ifade etti.


http://www.gazetea24.com/haber/meral...ti_109785.html
redyellow isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-14-2012, 21:20   #42
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart 28 Şubat'ın ardındaki 'İsrail' gerçeği!
28 Şubat'ın ardındaki 'İsrail' gerçeği!




Çevik Bir, ABD dergisine yazdığı makalede, postmodern darbenin sadece ‘irtica’ya karşı değil, İsrail’le dostluğun sürmesi için de yapıldığını itiraf ediyor.

İşte, önceki gün gözaltına alınan emekli orgeneral Çevik Bir ve İsrailli stratejist Martin Sherman imzalı o yazıdaki ilginç ifadeler:

İsrail-Türk ticaret hacmi 1990’lar boyunca sürekli arttı. Bu bağlar, 1996 yılında Refah Partisi’nin iktidara gelişiyle yıprandı. Necmettin Erbakan, İsrail’le anlaşmaları dondurma sözü verdi. Laik Cumhuriyet’in mirasını korumakla yükümlü olan Ordu, Erbakan’a açıkça şu mesajı verdi: Koltuklarımızda öylece oturup, ülkenin yüzünü İslam’a dönmesini, İsrail-Türk askerî ilişkilerinin tehlikeye atılmasını izlemeyeceğiz.

FORMÜL TÜRKİYE ARTI İSRAİL

Çevik Bir’in, Martin Sherman’la yazdığı makale 2002’de “Middle East Quarterly” adlı dergide yayımlandı. “İstikrar için formül: Türkiye artı İsrail” başlıklı yazıda, Erbakan’ın Başbakanlığı ile İsrail menfaatlerinin tehlikeye girdiği, post modern darbe ile de bunun bertaraf edildiği anlatılıyor.

Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in 2002 yılında Amerika’da yayımlanan bir dergiye yazdığı makalede 28 Şubat darbesi ile İsrail ilişkileri hakkında çarpıcı ifadeler kullanmış. Bir, Middle East Quarterly dergisinin 2002 Güz sayısında İsrailli stratejist ve siyaset bilimci Martin Sherman’la ortak kaleme aldığı makalede Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin 1990’lı yılların ortalarında tam bir bahar mevsimi yaşadığı belirtilirken Necmettin Erbakan’ın başbakanlığı ile İsrail menfaatlerinin tehlikeye girdiği, uygulanan ortak baskı ile bu tehlikenin bertaraf edildiği anlatılıyor.

ERBAKAN SÜRECİ YIPRATTI

“İstikrar İçin Formül: Türkiye artı İsrail” başlıklı makalede 1990’lı yıllardaki Türkiye-İsrail ilişkileri şöyle anlatılıyor: “İkili ticaret iki ülke arasındaki bağda önemli bir faktör olmuştur. İsrail-Türk ticaret hacmi 1990’lar boyunca sürekli olarak artmıştır. İsrail, Türkiye’nin baş Orta Doğu ihracat pazarı bugün. Sivil değişim hacmi (turistik, akademik, mesleki, sportif ve kültürel) de önemli ölçüde genişledi ve Türkiye 1990’ların ortalarına gelindiğinde İsrail’in en popüler turizm merkezi oldu.” Bir ve Sherman’a göre bu ahenk rahmetli Başbakan Necmettin Erbakan’ın iktidara gelmesi ile bozuldu. İşte o dikkat çeken satırlar: “Bu bağlar 1996 yılında İsrail karşıtı ve İslamcı Refah Partisi’nin başkanı Necmettin Erbakan’ın iktidara yükselişi ile yıprandı. Erbakan görevinin ilk günlerinden itibaren iç ve dış politikada İslami bir gündeme girişti. Eğitim sisteminin İslamlaştırılması, Türkiye’nin Arap dünyasına daha yakın hale getirilmesi ve İslam devletlerinin NATO benzeri ittifak oluşumuna girişmesi bu sürecin parçaları.

İLİŞKİLERİ DONDURACAKTI


Erbakan’ın İsrail karşıtı söylemi, geleneksel Yahudi karşıtı motifler ve efsaneler ile dolu idi. Erbakan için, İsrail bir ‘ebedi düşman’ ve ‘Arap ve İslam dünyasının kalbinde bir kanser.’ Erbakan, İsrail ile Ankara’nın ilişkilerini dondurmaya ve iki ülke arasındaki ikili anlaşmaları iptal sözü verdi.” Çevik Paşa makalesinde bu tutumu sert bir şekilde eleştirirken Türkiye-İsrail ilişkilerinin sekteye uğramasına rıza göstermeklerini kaydediyor. “Olmadı. Anayasadan aldığı yetkiyle Türkiye’de ordu laik Cumhuriyet’i korumakla yükümlü. Ordu Erbakan’a açıkça dedi ki: Ülkenin yüzünü İslam’a dönmesini ve İsrail-Türk askerî ilişkilerinin tehlikeye atılmasını izlemeyeceğiz. Erbakan kontrol altında tutuldu. Türkiye ve İsrail MGK baskısıyla İslamcı Başbakan istifasını sundu.”

ANLAŞMALAR İPTAL EDİLECEKTİ


Çevik Bir, “Erbakan, İsrail’i bir ‘ebedi düşman’ görüyordu. İsrail ile Ankara’nın ilişkilerini dondurmaya ve iki ülke arasındaki ikili anlaşmaları iptal sözü vermişti” dedi. (Türkiye)

star
Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-15-2012, 13:32   #43
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart

PKK'yı 28 Şubat'a karıştırdı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "28 Şubat döneminde SSK Genel Müdürü'ydüm. Batı Çalışma Grubu o dönem benimle ilgili raporlar düzenledi. Ben de 28 Şubat'ta mağdur oldum" diye konuştu.

28 Şubat soruşturmasıyla ilgili sözlerinin 'çarpıtılarak' verildiğinden yakınan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Şubat'ın ve o dönemde kurulan Batı Çalışma Grubu'nun (BÇG) bizzat mağduru olduğunu söyledi. Darbelerden hesap sorulmasına destek verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, BÇG'nin kendi hakkında hazırladığı raporun, AKP tarafından aleyhine kullanıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Hem hesaplaşıyoruz diyeceksiniz, hem darbecilerin raporunu seçim meydanlarında kullanacaksınız. Buna nasıl inanayım" dedi.

BÖLÜCÜLERİ İŞE ALMIŞTI

Raporlarda Kılıçdaroğlu'nun PKK'lı yakanlarını işe aldığı belirtiliyordu. Raporların bir kısmı Kılıçdaroğlu'nun örgüt üyeliğinden dolayı yargılanmış yakınlarını işe aldığını yansıtıyordu.

28 Şubat soruşturmasıyla ilgili görüşlerini açıklayan Kılıçdaroğlu, "28 Şubat olayı demokrasi tarihi açısından sorgulanmalı. Hedefi nedir ortaya konulmalı. Kimsenin sağlıklı bir yargılama sürecine itirazı yok. Bütün darbecilere hesap sorulsun. Sadece apoletlilere değil, sivil darbecilere de hesap sorulsun. Bu süreçlerde hukuk ve adalet varsa, yargı işini siyasetin kuşatması olmadan yapabiliyorsa biz bunun her zaman yanında ve destekçisi oluruz" diye konuştu.

Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını en baştan beri savunduklarını anımsatan Kılıçdaroğlu'na göre, bu mahkemelerin yürüttüğü soruşturmalardan sağlıklı bir sonuç beklemek zor. "Bakın iş tam bir intikam çığırtkanlığına döndü" diyen Kılıçdaroğlu, hükümetin de bu soruşturmaları gündem değiştirmek için kullandığını savundu.

28 ŞUBAT MAĞDURUYUM

Radikal'in haberine göre, 28 Şubatçıların yargılanmasına asla karşı olmadıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"O zaman 28 Şubatçıları alkışlayanlar, savunanlar şimdi karşı olmuş. 28 Şubat döneminde ben bir bürokrattım. SSK Genel Müdürü'ydüm. BÇG o dönem benimle ilgili raporlar düzenledi. Başbakanlık, bu hükümet döneminde bu raporu servis etti ve seçimlerde raporda yazılanlar aleyhime kullanıldı. Ben Başbakanlık'a kurum olarak dava açtım. Dava devam ediyor ve Başbakanlık davalı olarak o raporu savunur durumda. Böyle olunca da kimse beni bu hükümetin 28 Şubat'la hesaplaştığına inandırmaya kalkmasın. Buram buram sahtekarlık kokuyor."















habervaktin
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-15-2012, 14:16   #44
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart 28 Şubat'a 3 ayaklı soruşturma!
28 Şubat'a 3 ayaklı soruşturma!


15 Nis 2012 12:37 Samanyolu Haber Savcı Mustafa Bilgili, ilerleyen dönemlerde askeri, ekonomik ve siyasi boyutları da soruşturmaya dahil edecek.
Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce başlatılan 28 Şubat soruşturmasının askerle sınırlı kalmayacağı, dönemin askeri yetkililerine yönelik gözaltı dalgalarınının ardından, soruşturmanın ekonomik ve siyasi boyutuna geçileceği öğrenildi. 1.5 yılı aşkın süredir üzerinde çalışıldığı belirtilen soruşturmaya dayanak oluşturan en önemli kanıtların ise Aralık 2010'da Gölcük Donanma Komutanlığı'nda bulunan belgeler, Savcı Mustafa Bilgili'nin çıkarttığı kararla Seferberlik Tetkik Kurulu'nun kozmik odalarında yapılan aramalarda ele geçirilen belge ve dokümanlarla, Devrimci Karargah davasının sanığı, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın Eskişehir'deki makamında bulunduğu belirtilen ses kasetlerinin olduğu ifade edildi.

Gölcük, Kozmik Oda, ses kasetleri


Alınan bilgiye göre,
28 Şubat soruşturması, Savcı Bilgili tarafından 3 sac ayağı üzerine oturtuldu. Bilgili, soruşturmaya, savcılığa gelen suç duyurularının yanı sıra, farklı soruşturmalarda ele geçirilen belgeler doğrultusunda başladı. Gölcük'teki Donanma Komutanlığı'nda döşemenin altında çıkan belgeler arasında çok sayıda 28 Şubat belgesi bulunması üzerine İstanbul Başsavcılığı, bu belgeleri Ankara'ya gönderdi. Belgelerin tasnifini yapan Bilgili'nin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddiasıyla başlattığı, Seferberlik Tetkik Kurulu'nun kozmik odalarında Hakim Kadir Kayan'ın arama yapmasıyla boyutlanan soruşturmada da konuyla ilgili kritik belgelere ulaştığı ifade edildi.

Kasetlerdeki ayrıntılar


Son olarak, Hanefi Avcı'nın odasındaki aramada bulunduğu iddia edilen 30'a yakın teyp kasetinin büyük bölümünün,
28 Şubat döneminde yapıldığı anlaşılan bazı telefon görüşmelerine ait kayıtların ana soruşturma dosyasında yeraldığı iddia edildi. Avcı, aramanın kamuoyuna yansıması sonrasında odasında bu tür kasetlerin bulunmadığını bildirmişti. Buna karşılık, Devrimci Karargah iddianamesinde, polis tutanağına göre, kasetlerin Avcı'nın makamının dinlenme odasında siyah poşet içinde bulunduğu ifade edilmişti. İddianamede, kayıtların kimlere ait olduğu da ayrıntılarıyla anlatıldı. Siyasetçi, işadamı, gazeteci ve askerlere ait kayıtlarda özellikle 28 Şubat dönemine ilişkin bilgilerin yer aldığı ifade edildi. Ancak hukuki olup olmadığı bilinmeyen kayıtların soruşturma dosyasına “kanıt” olarak sunulup sunulmayacağı netleşmedi.

Kimler tanık, kimler şüpheli


İddiaya göre, Bilgili, soruşturmanın askeri, ekonomik ve siyasi boyutlarının olmasını kararlaştırdıktan sonra her bir aşamada ifadesine başvurulması gereken isimleri belirledi. Kimlerin tanık, kimlerin şüpheli sıfatıyla savcılığa çağrılacağı planlandıktan sonra dönemin 4 Genelkurmay çalışanının ifadesine başvuruldu. Bu süreçte, Genelkurmay'la, elde edilen belgelerin doğruluğu konusunda da yazışmalar yapıldı. İddialara göre, soruşturmanın ilerleyen döneminde, askeri, siyasi ve ekonomik konularda şu gelişmeler yaşanabilecek:


ASKERİ BOYUT:
Soruşturmaya, Batı Çalışma Grubu ve bu grubun çalışmaları ile başlandı. İlerleyen dönemde, BÇG'nin faaliyetlerinin kimin talimatı ile yapıldığı, BÇG'nin Milli Güvenlik Kurulu mu yoksa Genelkurmay'ın bilgisiyle mi oluşturulduğu gibi değerlendirmeler üzerinden operasyonların sürdürüleceği belirtiliyor. BÇG faaliyetlerinin yanı sıra, askerlerin medya ile ilişkileri ve medyayı yönlendirmelerinin üzerine gidileceği, bu kapsamda, dönemin asker-medya ilişkilerinin inceleneceği ifade ediliyor.

Andıç ve Birdal'ın vurulması


Bu doğrultuda Genelkurmay'da Şemdin Sakık'ın ifadesine bazı gazetecilerin ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin isimlerinin eklenerek basında yayımlanmasına yönelik “andıç” olayının üzerine gidileceği, yayımlanan ifadelerin ardından eski İHD Başkanı Akın Birdal'ın vurulmasının inceleneceği kaydediliyor. Soruşturmanın askeri boyutunda, medya, asker ve yargı organlarına verilen brifinglerin, özellikle yargıya yönelik verilen talimatların inceleneceği, bu doğrultuda hareket edilip edilmediğinin araştırılacağı öne sürülüyor. Soruşturmanın bu boyutunun, Sincan'da tankların yürütülmesinden, bazı toplumsal olayları askerin azmettirdiğine kadar uzanacağı, Fadime Şahin-Müslüm Gündüz-Ali Kalkancı olayı, Aczimendilerin eylemleri gibi olayların da araştırıldığı iddia ediliyor.


EKONOMİK BOYUT:
Soruşturmanın ekonomik boyutu kapsamında, ekonomik ortamın bozulması sağlanarak hükümetin yıpratılmasının değerlendirildiği bildirildi. Özellikle başta Türkbank ihalesi soruşturması olmak üzere bazı ekonomik boyutlu adli soruşturmaların mercek altına alındığı ifade edildi. Aynı çerçevede, bu dönemde futbol maçlarının canlı yayınlanmasıyla ilgili açılan ihalede ünlü bir spor adamının ricasıyla yüksek rütbeli bir komutanın devreye girmesi, yine bazı ihalelerde askerin aracı yapılması, bazı üst düzey komutanlar ile MİT mensuplarının borsadaki faaliyetleri, yasaklanan firmalara yönelik uygulamaların masaya yatırıldığı ifade edildi.

SİYASİ BOYUT:
Soruşturmanın siyasi ayağını ise 28 şubat dönemindeki siyasi aktörlerin oluşturacağı ifade edildi. Bu noktada, 28 Şubat dönemiyle ilgili kamuoyuna yapılan açıklamalar, bu konuda medyanın oynadığı rolün değerlendirmeye alınacağı iddia edildi. Aynı dönemde istifa eden bazı milletvekillerinin baskıyla mı istifa ettirildiği, siyasilere yönelik şantaj ve komplo söz konusu olup olmadığı gibi konularda araştırmalar yapılacağı, hükümetin devrilmesi ve hükümeti kurma görevinin Mesut Yılmaz'a verilmesiyle sonuçlanan süreçte yaşananların incelendiği, asker-medya-siyaset üçgenindeki gelişmelerin değerlendirildiği ifade edildi.

Milliyet

Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-15-2012, 14:19   #45
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart 28 Şubat'ta 76 milyar dolarlık vurgun!
28 Şubat'ta 76 milyar dolarlık vurgun!


15 Nis 2012 11:10 Samanyolu Haber “Postmodern darbe” savunmamızı dışa bağımlı hâle getirmiş. 76 milyar dolarlık vurgun yapılmış.


Türkiye bugün Savunma Sanayinde yüzde 80 oranında dışa bağımlı. PKK ile mücadelede kullanılan Heronlar bile yaşanan her uluslararası tartışmada Türkiye’nin ayağına dolanıyor. Oysa Türkiye 1990’ların ortalarına gelindiğinde kendi tankını, heronlarını, savaş uçağını üretme planları yapıyordu. 15 yıl sonra soruşturulan 28 Şubat askeri müdahalesi daha çok günlük yaşama olan etkileri ile ele alınsa da savunma sanayinin bugünkü tablosu o dönemden miras. Savunma Ekonomisi Uzmanı Emekli Binbaşı Yakup Evirgen’e göre 28 Şubat sürecinde özellikle İsrail’in etkisi ile savunma sanayinde büyük vurgunlar yapıldı, yerli tank, yerli heron gibi projeler engellendi, 76 milyar dolarlık rant ekonomisi oluşturuldu, savunma sanayinde 20 yıllık alım planları yapıldı, modernizasyon adı altında İsrail’e büyük paralar aktarıldı.

BÜTÜN İŞLER İSRAİL’E VERİLDİ


Evirgen, TSK’nın savunma malzeme alımlarının terörle mücadele döneminde değiştiğini belirterek, “O dönem İsrail ile ilişkilerin boyutları ve çeşitleri önemli ölçüde genişlemeye başlamıştır. Gelişen siyasi ve ticari ilişkilere yoğun askeri içerikli iş birliği faaliyetleri eklenmiştir. Yapılan 3 ayrı uluslararası anlaşma, İsrail karşıtlığı söylemleri net olan bir partinin iktidarında yapılmış olması, TSK’nin
28 Şubat sürecinde yönetimdeki ağırlığını ve sivil siyasi otoriteden ne kadar bağımsız hareket edebildiğini göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Oluşturulan bu zeminde, F-5 Uçak modernizasyonu, M-60 Tank modernizasyonu ve İnsansız Hava Araçları (Heron) alımları gerçekleştirilmiştir” dedi.

2 FABRİKA PARASI GİTTİ


Yakup Evirgen’e göre tüm bu alımlar ve iş birliği uygulamaları genellikle Türkiye’nin aleyhine işletildi ve bugün de birilerinin çıkıp İsrail’le yürütülen projelerin aleyhimize işletilmediğini ispatlaması gerekiyor. Evirgen iddiasını şöyle örneklendiriyor: “Mesela yurt içinde yapılması mümkün olan M-60 Tank modernizasyonun niçin İsrail’de yaptırıldığı, modernizasyon için ödenen meblağın anormal yüksek olup olmadığı, bu iş için iflasın eşiğindeki bir İsrail firmasının niçin seçildiği, modernizasyonu süresinde tamamlamayan firmaya yaptırım uygulanıp uygulanmadığı hususları açıklanmaya muhtaç konulardır. Türkiye’nin tank modernizasyon programları için bugüne kadar ayırdığı kaynağın, kendi tankımızı yapacak fabrikayı 2 defa kurmaya yetecek miktarda olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.”


İSRAİL’LE 20 YILLIK SAVUNMA PLANI YAPILDI


150 milyar doları bulan 20 yıllık bir savunma alım planı yapılan dönemde, F-5 Uçak modernizasyonu, M-60 Tank modernizasyonu ve İnsansız Hava Araçları (Heron) alımları, ortak deniz ve hava tatbikatları, İsrail Hava Kuvvetlerine sağlanan hava eğitim imkânları, mayın detektörü ve benzeri pek çok alım gerçekleştirildi.


EVİRGEN: SİLAHLARI KENDİMİZ ÜRETİRDİK


İsrail ile gerçekleştirilen askeri iş birliği uygulamaları ile her birine milyon dolarlar ödenen savunma alımlarının hemen hemen tamamının
28 Şubat sürecine denk gelmesinin tesadüf olmadığını kaydeden Savunma Ekonomisi Uzmanı Evirgen, İsrail firmalarından temin edilen mal ve hizmetler için ödenen bedellerin de inceleme konusu yapılması gerektiğini belirtti. Evirgen şunları söyledi: “Söz konusu süreçte yapılan alımların arşiv belgeleri mercek altına alınmalıdır. Bu bilgiler ortaya çıkarıldığında görülecektir ki; 28 Şubat süreci öncesinden başlayarak devamında İsrail’e akıtılan milyar dolarları bulan kaynaklar, ulusal sanayimize aktarılsa yatırıma dönüşse idi, bugün hâlâ dışalıma konu edilen pek çok askeri teçhizatı üretiyor olurduk. Örneğin bugüne kadar geciktirilmiş olan modern tank (ALTAY) projemiz çoktan realize edilmiş olurdu. Böylece Leopard tankları için Almanya’ya, M-60 serisi tanklar için ABD’ye ve İsrail’e sürekli para akıtmak zorunda kalınmazdı. Bütün bu yaşananlara ilave olarak, o dönemde medyaya yansıyan bilgiler içinde 150 milyar doları bulan 20 yıllık bir savunma alım planı da var. 28 Şubat sürecinde yapılan bu alım planını, o dönemin Genelkurmay yetkililerinin emir ve onayları olmadan kim yapabilir?”

Türkiye

Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-16-2012, 08:44   #46
Kullanıcı Adı
Feride
Standart Çevik Bir, Sincan F Tipi Cezaevi'nde
Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin yürüttüğü 28 Şubat Soruşturması kapsamında eski Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de aralarında bulunduğu 9 kişi tutuklandı, 3 kişi serbest bırakıldı.

Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin yürüttüğü 28 Şubat Soruşturması kapsamında mahkemeye sevk edilen 12 kişiden aralarında eski Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de bulunduğu 9'u tutuklandı, 3'ü serbest bırakıldı.
Özel yetkili cumhuriyet savcılarının tutuklanmasını talep ettiği 12 zanlının nöbetçi hakimlik sorgusu sona erdi.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği, zanlılardan emekli Orgeneral Çevik Bir'in de aralarında bulunduğu 9'unun tutuklanmasına karar verirken, 3'ünü serbest bıraktı.

Zanlıların nöbetçi hakimlik sorgusu yaklaşık 5,5 saat sürdü..


ZANLILARA YURTDIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI GETİRİLDİ


Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nin yürüttüğü 28 Şubat Soruşturması kapsamında, nöbetçi hakimlikte serbest bırakılan 3 zanlıya, adli kontrol hükümleri uyarınca ''yurtdışına çıkış yasağı'' konuldu.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği, savcıların tutuklanmalarını talep ettiği 12 zanlıdan Ümit Şahintürk ile Necdet Batıran ve Hamza Özaltun'un, ''mevcut delil durumunu'' dikkate alarak, serbest bırakılmasına karar verdi.


Zaman
Feride isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-16-2012, 11:07   #47
Kullanıcı Adı
_SoN_
Standart
Mynet te çok ilgi çekici bir başlık vardı, "TANKLARI YÜRÜTTÜĞÜ YERDE YATACAK" diye . Düşündürücü.
_SoN_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-16-2012, 12:30   #48
Kullanıcı Adı
_Ednâ_
Standart İşte 28 Şubat soruları

İşte 28 Şubat soruları

Şüphelilere sorulanlar arasında “İran’da da darbe mi yapacaktınız? ABD ve İsrail’den icazet aldınız mı? Medyada kimi, nasıl kullandınız?” da vardı






Dünya Bülteni / Haber Merkezi
28 Şubat soruşturması kapsamında gözaltına alınan şüphelilere sorulan soruların ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı.
Şüphelilere “İran’da da darbe yapacak mıydınız?” diye soran savcılar, medyaya yönelik de çok sayıda soru yöneltti. Şüphelilere sorulan sorular şöyle:

‘İCAZET ALDINIZ MI?’
“RP’nin iktidara gelmesinin hemen ardından ABD ve İsrail’de bir dizi görüşme yapıldığı, bu görüşmelere Orgeneral Çevik Bir’in yanında zaman zaman Orgeneral İlhan Kılıç, Korgeneral Çetin Saner, Tümgeneral Orhan Yöney, Aydan Kodaloğlu ve Onur Öymen’in katıldıkları görülmektedir. Bu toplantılarda RP uygulamaları eleştirildikten sonra TSK’nın üzerine düşeni yapacağı ve yardımistendiği anlaşılmaktadır. Bu görüşmeler planlanan bir askerimüdahaleye yönelik icazet amacımı taşımaktadır?”
Habertürk'ün aktardığına göre, sorguda Batı EylemPlanı’nda İran’da rejimin değiştirilmesini de kapsayan planlar bulunduğu da aktarılıyor ve şu soru yöneltiliyor:

Batı Eylem Planı’nda İran’dan kaynaklanan tehdit ve tehlikenin diyalog yoluylamakul çerçeve içinde tutulamaması halinde alınacak tedbirler sıralanmaktadır. ‘İran’daki rejimin zayıflatılması için alkollü içki ve narkotikmaddelere alışkanlıkları sağlayacak faaliyetleri desteklemek. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti kanalıyla Kuzey İran’a çeşitli şekillerde sızmak. İran’ın yıkıcı faaliyetlerini tırmandırması halinde, İran’daki rejimin değişmesi için gereken yollara başvurulmak’ ifadeleri yer almaktadır. Bu tedbirler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu tedbirlerin yasal dayanağı nedir?”

‘TANKLARI YÜRÜTMÜŞLER, BEN BİLMEM’
Şüphelilerden emekli Binbaşı Salih Eryiğit, savunmasında İran ile ilgili sorulara itiraz etti. Eryiğit şunları söyledi: “Bana kapasitemi aşan, tahayyül bile edemeyeceğimkonularda sorular soruldu. Örneğin şu zat Amerikalılarla görüşmüş, İsraillilerle görüşmüş, Amerikalılar TSK’ya darbe yaptırmak için talimat vereceklermiş, İran’a uyuşturucu sokulacakmış, gençliği zehirlenecekmiş, ben böyle şeyleri aklımdan bile geçirmedim. Genelkurmay Başkanı’nın, 2. başkanın ne düşündüklerini, neyi amaçladıklarını bilemem. Onlar bana ‘Gel binbaşım, sen Çukurca- ’dan geldin’ demediler, hiç fikrimi sormadılar. Ben de onlara hiç fikir babalığı yapmadım. Benim dışımda komutanlar plan kurmuşlar, tankları yürütmüşler. Ben bunları bilmiyorum.”

‘Medyada kimleri kullandınız?’
SAVCILIKTA şüphelilere 28 Şubat sürecinde “hangi medya mensuplarının” ve “ne amaçla” kullanıldığına dair sorular da yöneltildi.
- Batı Eylem Planı’nda; “tarikatlara bağlı ve onların kontrolünde olan özel yurt, vakıf, okul ve dershanelerin zararlı faaliyetleri ile zayıf ve hassas yönlerini ve zaaflarını medyayı kullanmak suretiyle afişe etmek ve halkın gerçekleri öğrenmesini sağlamak” ifadeleri yer almaktadır. Hangi medyadan, kimleri ve nasıl kullandınız?
- Kamuoyunu yönlendirmek maksadıyla gerçekleştirilen faaliyetler ve bu faaliyetler çerçevesinde irtibatlı olunan kişi veya kişiler kimlerdir? Bu kapsamda Genelkurmay Karargâhı’na çağrılan ve irtibat temin edilen medya mensupları kimlerdir?
- Tankların yürütülmesi toplumun büyük kesimi tarafından da hükümete karşı bir eylem olarak algılanmıştır. Bir gün sonra yayımlanan günlük gazeteler bu olayı askeri müdahale belirtisi olarak manşetlere taşıdıkları ve takip eden süreçte hükümetin ayrılmak zorunda bırakıldığı açıkça görülmektedir. Bu konuda ilave edeceğiniz bir husus var mı? - “Basın yayın organları, öğretim üyeleri, aydın din adamlarının yönlendirilmeleri ve yüreklendirilmeleri” ifadesinden kastedilen nedir?

‘Dizilere müdahale ettiniz mi?’
- Batı Eylem Planı’nda “Toplumun büyük kısmı tarafından ilgiyle izlenen yerli dizilerin (Süper Baba, Tatilciler, Bizim Aile vb.) yapımcıları ile görüşerek konular arasına laiklikle ilgili temaların sokulmasını sağlamak” ifadeleri yer almaktadır. Hangi yapımcılarla irtibata geçilmiştir?
- “Basın ve yayın organlarında Aczimendi, üfürükçü hoca vb. konuların sürekli gündemde tutulması” ifadesinden ne anlıyorsunuz? Bu konuda hangi çalışmaları, hangi basın ve yayın organlarından kimlerle yaptınız? Teması kimlerle ve nasıl sağladınız?

Erdoğan’a psikolojik harekât
SAVCI, Batı Eylem Planı’nın siyasi parti ve belediyelere karşı örtülü ve psikolojik harekât tedbirlerinin uygulanmasını öngördüğünü belirtirken, “Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı R.Tayyip Erdoğan, Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak hakkında basında çıkan haberler ve neticesinde gerçekleşen yargılama süreçleri böyle bir çalışmanın sonucu mudur?” sorusunu da yöneltti

Engin Alan’ın ismi de geçti
Şüphelilerin savcılık ifadelerinde MHP İstanbul Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan’ın ismi de geçti. Şüpheli Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) mensubu emekli Albay Abdurrahman Yavuz Gürcüoğlu “Sizi Batı Çalışma Grubu’nda kim görevlendirdi?” sorusu üzerine “ÖKK Komutanı mı yoksa Kurmay Başkanı mı tam olarak hatırlamıyorum. Hiyerarşiye göre Engin Alan Paşa’nın söylemiş olabileceğini değerlendiriyorum. Sözlü bir görevlendirmeydi. Herhangi bir yazılı tebliğ olmadı” yanıtını verdi
_Ednâ_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-16-2012, 13:47   #49
Kullanıcı Adı
dahhak
Standart
Keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner.......
dahhak isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-16-2012, 13:50   #50
Kullanıcı Adı
dahhak
Standart
TSK, basında yer alan bazı haberleri yalanladı.
28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan Emekli Orgeneral Çevik Bir ile ilgili iddialar üzerine Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir açıklama geldi.
Genelkurmay, Çevik Bir'in Ankara'da karşılanmak için Genelkurmay'a başvurduğu ancak "Hayır" cevabı aldığı yönündeki haberleri yalanladı.
Bir gazetede yer alan haberde Emekli Orgeneral Çevik Bir'in gözaltına alındıktan sonra Genelkurmay'ı arayarak Ankara'da karşılanmasını istediği ancak Genelkurmay'ın buna olumsuz cevap verdiği bilgisi yer almıştı.
Genelkurmay Başkanlığı bu haber üzerine bir açıklama yaptı ve Çevik Bir'in böyle bir talebi olmadığını duyurdu.
Yapılan açıklamada yine aynı gazetede yer alan bir haber de yalanlandı.
28 Şubat soruşturması kapsamında Batı Çalışma Grubu'na yönelik savcının istediği belgelerin 3 ayrı yazı ile savcılığa gönderildiği açıklamada yer aldı.
Ancak görevlilerin isim ve rütbelerinin yer aldığı bir CD'nin savcılığa gönderilmediği açıklamada özellikle vurgulandı.
trt haber
dahhak isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
28 şubat, 28 şubat 1997, 28 şubat darbesi, 28 şubat davasının, 28 şubat yargılandı, 28 şubat yargılanıyor, açıklandı, askeri darbe, gerekçeli kararı, mahkûm edildi, postmodern darbe


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi