06-18-2018, 20:45 | #21 |
Kaynak mumsema.org
Şuara Süresi Nuzul Sebebi* İbn Abbâs'tan rivayetine göre Sûre, son beş âyeti 224-227. âyetleri dışında Mekke'de nazil olmuştur. İbnu'z-Zübeyr'den ise sûrenin mekkî olduğunu kaydedlmektedir.Şuarâ Sûresi, Vakıa Sûresinden sonra nazil olmuştur.Âyet adedi, iki yüz yirmi yedidir.*197.*İsrail oğullarının bilginlerinin bunu bilmesi de onlar için bir âyet değil midir? İbn Abbâs'tan rivayetle Mekkeliler, Hz. Peygamber hakkında Yesrib yahudilerine birilerini göndermişdi. Yahudiler:*Evet, o peygamberin geliş zamanıdır." deyip vasıflarını saydılar fakat vasıflarını karıştırdılar. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu.204.*azabımızı çabucak istiyorlar? Bu âyet-i kerime "Ey Muhammed, daha ne zamana kadar bizi azâbla tehdit edip duracaksın? Tehdit ediyorsun ama başımıza gelmiyor." diye alay etmeleri üzerine nazil olmuştur.*205.*Gördün mü, şayet Biz Azîmüşşân onları yıllarca yararlandırsak;* 206.*Sonra kendilerine va 'dolunan şey başlarına gelse,207.*Eğlendirilmiş olmaları onlara bir fayda sağlamaz.Ebu Cehdam'dan rivayetine göre Hz. Peygamber rüyasında kendisi şaşkın gösterilmiş ve rüyasını ashabına anlatmış O'na sormuşlar ve Efendimiz Benden sonra düşmanımın ümmetimden olduğunu gördüm."buyurmuş ve bunun üzerine*Gördün mü, şayet Biz Azîmüşşân onları yıllarca yararlandırsak; Sonra kendilerine va'dolunan gelse, Eğlendirilmiş olmaları fayda sağlamaz."* âyet-i kerimeleri nazil olmuş Efendimiz (sa)'in gönlü hoş olmuştur *214.*Ve yakın akrabalarını uyar.Bu âyet-i kerimenin inmesiyle Hz. Peygamber Safa tepesine çıkarak Kureyşlileri çağırıp onları uyarır, Ebu Leheb "Soyu kesilesice bizi bunun için mi topladın." demesi üzerine Mesed Sûresi nazil oldu 215.*Mü'minlerden sana tâbi olanlara kanatlarını ger.âyet-i kerimesi nazil olunca Hz. Peygamber (sa), uyarmaya ehl-i beyti ve ailesi ile başladı bu, müslümanlara ağır geldi.. bunun üzerine Allah Tealâ:*"Mü'minlerden sana tâbi olanlara kanatlarını ger."*âyet-i kerimesini indirdi.*224.*Şairlere gelince; onlara da ancak azgınlar tabi olurlar.* 225.* Görmedin mi onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar.**226.*Ve onlar, gerçekten yapmadıklarını söylerler. Ayetlerin nüzul sebebi ise Biz Muhammed'in söyledikleri gibisini söyleriz." deyip Hz. Peygamber i hicveden şiirler dinlemek üzere bedevilerin toplandığı Abdullah ibnu'z-Ziba'râ, Hübeyre ibn Vehb el-Mahzûmî, Müsâfi' ibn Abdi Menâf, gibi müşrik şâirleri hakkında nazil olmuştur. Ayetteki şairlere tabi olan*"azgınlar"dan maksat Hz. Peygamber (sa)'i ve getirdiklerini hicveden şiirlerini dinlemek üzere toplanan bedevilerdir.İkrime şöyle demiştir:* İki şair karşılıklı birbirlerini hicvediyordu insanlardan bir grub birisini desteklerken diğer bir grup ötekine destek veriyordu. bu âyet-i kerimeler bunun üzerine nazil olmuştur. *227.*Ancak iman etmiş, salih ameller işlemiş, Allah'ı zikretmiş ve zulmden sonra zafer kazanmış olanlar müstesnadır.zulmetmiş olanlar nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını görecek ve bileceklerdir. "Şairlere gelince; onlara da ancak azgınlar tabi olurlar." âyet-i kerimesi nazil olunca Hassan ibn Sabit, Abdullah ibn Revaha Peygamber e ağlıyarak geldiler ve:*Ey Allah'ın elçisi, elbette Allah, âyet-i kerimeyi indirirken bizim şair olduğumuzu biliyordu." diye sızlandılar da bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerimeyi indirdi Hz. Peygamber onları çağırarak kendisine inen*"Ancak iman etmiş, salih ameller işlemiş olanlar müstesnadır..."*âyet-i kerimesini tilâvet buyurdular.*Şairlere gelince; onlara ancak azgınlar tabi olurlar."*âyet-i kerimesinin nüzulü üzerine ağlıyarak Hz. Peygamber e gelenlere Hz. Peygamber âyet-i kerimenin:*"Ancak iman etmiş, salih ameller işlemiş, Allah'ı çokça zikretmiş ve zulme uğratıldıktan sonra zafer kazanmış olanlar müstesnadır..."*kısmını okudu*"İşte bunlar sizsiniz."*buyurdu |
|
06-18-2018, 20:46 | #22 |
Kaynak ülkücüdünya.com
NEML SURESİ Tâ, Sîn. Bunlar sana, Kur'ân'ın ve apaçık kitabın âyetleridir.*İman eden müminler için hidayet rehberi ve müjdeci olmak üzere.*müminler namazı doğru kılar zekatı verir ahirete kesin olarak iman ederler.* Şüphesiz ahirete inanmayanların işlerini süslü gösterdik ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir.* bunlara ağır azab vardır, ahirette en çok ziyana uğrayacaklar onlardır.* Resulüm Şüphesiz Kur'ân, sana hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından indirilmektedir.* Musa as ailesine şöyle demişti: "Gerçekten ben ateş gördüm, size oradan haber getireceğim yahut kor ateş getireyim, umarım ki ısınırsınız."*Oraya geldiğinde şöyle seslenilmişti: "Ateş ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi Allah, eksiklikden münezzehtir Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi Allah'ım Asânı at!" onu yılan gibi görünce arkasına bakmadan kaçtı. Ey Musa korkma! benim huzurumda peygamberler korkmaz."* kim haksızlık yapar, sonra kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim."* Firavun ve kavmine git onlar yoldan çıkmış bir kavimdir âyetlerimize sihirdir" dediler.* zulüm ve kibirden ötürü inkâr ettiler. Bozguncuların sonuna bir bak!* Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a ilim verdik. Onlar: "Bizi mümin kullarından üstün kılan Allah'a hamd olsun" dediler.*Süleyman dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden nasip verildi. bu bir lütuftur."* Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular Süleyman'ın hizmetinde toplandı, hepsi onun tarafından sevkediliyordu.* karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" dedi.* Süleyman dedi ki: "Ey Rabbim! Bana* ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat."* Süleyman Kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: "Hüd-hüd'ü göremiyorum? kayıplara mı karıştı?"* Ya bana mazeretini getirecek, ya da onu şiddetli bir azaba uğratacağım, yahut boğazlıyacağım!"* Hüdhüd gelip: "Ben, senin bilmediğini öğrendim. Sebe'den sana çok önemli bir haber getirdim.* Sebelilere hükümdarlık eden, büyük bir tahta sahip bir kadınla karşılaştım."*Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, yaptıklarını süslü göstermiş doğrudan alıkoymuş. Bunun için hidayete giremiyorlar."* Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizleyi bilen Allah'a secde etmezler."*O büyük Arş'ın sahibi olan Allah'tan başka tapılacak yoktur."* Süleyman Hüdhüd'e dedi ki: "Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, Şu mektubumu götür, kendilerine ver, sonra çekil sonuca bak."* Sebe melikesi Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı Mektup Süleyman'dandır, Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla başlamaktadır. "* Bana baş kaldırmayın, teslimiyetle gelin yazmaktadır Melike dedi ki: "Beyler, ulular bir fikir verin. Onlar, cevap verdiler: "Biz güçlü kimseleriz, savaş erbabıyız, buyruk senindir; emrini düşün taşın."* Melike, "Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi perişan ederler ve halkı hakir hâle getirirler.Onlar böyle yapacaklardır" dedi.*Ben hediye göndereyim bakayım elçiler ne ile dönecekler."* Elçiler, hediyelerle gelince Süleyman şöyle dedi: "Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Allah'ın verdiği, sizin verdiğinizden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz."* Ey elçi Onlar iyi bilsinler ki, kendilerine karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!"* Süleyman müşavirlerine dedi ki: "Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip gelmeden önce, hanginiz Melike'nin tahtını bana getirebilir?"*Cinler Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten gücüm ve güvenim var." dedi.* Kitaptan ilmi olan şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye Rabbimin lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiştir nankörlük eden bilsin ki Rabbim müstağnidir, kerem sahibidir."* Süleyman dedi ki: "Onun tahtını bilemeyeceği bir vaziyete sokun; bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?"*Melike gelince, bize daha önce bilgi verilmiş ve biz teslimiyet göstermiştik."* O'nu, Allah'tan başka taptığı şeyler alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.* Ona "köşke gir!" dendi. Melike onu derin bir su sandı eteğini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! kendime yazık etmiştim. âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."* Andolsun Allah'a ibadet edin diye Semud'a kardeşleri Salih'i gönderdik. birbirleriyle çekişen iki zümre oluverdiler.* Salih dedi ki: "Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'a istiğfar etseniz, belki rahmete ulaşırdınız."*Size çöken uğursuzluk Allah katında yazılı-dır. siz imtihana çekilen bir kavimsiniz" dedi.* O şehirde dokuz çete vardı yeryüzünde bozgunculuk yapıyor iyiliğe yanaşmıyorlardı.* Allah'a and içerek dedilerki Gece baskın yapalım; ailenin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz' diyelim."* Onlar tuzak kurdular, biz de planlarını altüst ettik.* İşte bak! Tuzaklarının akibeti nice oldu: Onları da, kavimlerini de helak ettik.İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Bilen bir kavime elbette ibret vardır.* İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları kurtardık.* Lût'u peygamber olarak kavmine gönderdik O, kavmine şöyle demişti: "Göz göre göre hayasızlık mı yapacaksınız Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz beyinsiz bir kavimsiniz |
|
06-18-2018, 20:46 | #23 |
Kaynak onlinekuraan.net
Neml Suresi Fazilet ve Sırları Resulullah buyurdu ki: "Her kim Neml Suresini okursa,*Hz Süleyman* Hz*Hud*Hz Salih*Hz Şuayb* ve Hz İbrahim*e iman eden ve inkar edenlerin sayısınca, on sevap verilir. Ve kabirden "Lâ ilâhe illallah" diyerek kalkar"*Sureyi okuyan kimse, düşman şerrinden korunur. saygınlığının artmasını isteyen Neml Suresinin 9-11 ayetlerini, Receb ayında Cuma günü üzerinde taşımalı ve sürekli okumalıdır.bereketli yağmura kavuşmak düşman ve kötülükden korunmak için neml suresinin 59-64 ayetleriyle dua edilmelidir.İlim ve Fende ilerlemek ve eşyanın hakikatini tanımak için Neml suresinin 93. ayetini okumalıdır. Kaynak mumsema.org Neml Süresi Nuzul Sebebi* *Sûre Mekkede bazı âyetlerinin Medinede nazil olduğu önce Şuarâ, sonra Neml, sonra da Kasas Sûreleri nazil olmuştur. 93 âyettir. “Neml” karınca demektir. 18. âyetde, Süleyman aleyhisselâmın ordusuna yol veren karıncalardan söz edildiği için sûre bu ismi almıştır.surede Neml karınca Vadisi kıssasının yer alması ve karıncaların birbirine hitaben" "Hz. Süleyman'ın (a.s.) ordusunca çiğnenmeye maruz kalmamaları" için yuvalarına girmelerini tavsiye eden nasihatinin anlatılır Cenab-ı Hakk'ın kendisine kuş ve hayvan dilini öğrettiği Hz. Süleyman (a.s.) karıncanın sözünü anladı tebessüm etti. verdiği nimetden dolayı Rabbine şükretti.**Bu sure önceki suredeki peygamberlerin kıssalarının devamı gibidir. Hz. Davud ve Hz. Süleyman (a.s.) kıssaları anlatılır.Şuara Suresi'nde peygamber kıssaları anlatılmaktadır. Meselâ, Hz. Musa Hz. Salih kıssası Hz. Lût kıssası gibi.Şuara, Nemi ve Kasas sureleri peşpeşe ve bu sırayla, nazil olmuşlardır. üç surenin başlangıcında benzerlik bulunur: ta-sin-mim ile, başlamaktadırlar Nemi ve Şuara surelerinde konu benzerliği bulunmaktadır. Şuara suresinde ayetler kitabın ayetleridir." Kur'an âlemlerin rabbi tarafından indirilmedir. ", ayetler Kur'anın ayetleridir." âlemlerin rabbi tarafından indirilmedir, denmiştir.kavminden gördüğü eziyete ve kavminin kendisinden yüz çevirmesine karşılık Rasulullah(sav) teselli edilmiştir |
|
06-28-2018, 21:32 | #24 |
Kaynak ülkücüdünya.com
Neml Suresi kavminin cevabı sadece: "Lût ailesini memleketinizden çıkarın onlar temiz kalmak isteyen insanlarmış!" demelerinden ibaret oldu.* onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun azaba uğrayanların içinde kaldı Onların üzerlerine öyle bir yağmur indirdik ki, ne kötü idi uyarılanların yağmuru!* Resulüm de ki: "Hamd olsun Allah'a, selam olsun* kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?"* gökleri ve yeri yaratan, gökten su indiren mi onunla, bir ağacına bile gücünüzün yetmediği güzel bahçeler bitirmişizdir. Allahtan başka bir ilâh mı var onlar sapık bir güruhtur. hakikatı bilmiyorlar.*Onlar mı hayırlı yoksa, yalvardığında* karşılık veren sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzüne hakim yapan mı? Ne kıt düşünüyorsunuz! Onlar mı hayırlı yoksa, yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, nehirler akıtan, sabit dağlar yaratan, mı Onlar mı hayırlı yoksa, kara ve denizin karanlığında size yol bulduran, rahmetinin* önünde yağmuru rüzgarı müjdeci gönderen mi? Allah çok yücedir, Onlar mı hayırlı yoksa, önce yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden sizi hem gökten, hem yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir ilâh mı var? De ki: Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ne zaman diriltileceklerini* bilmezler.*ahiret hakkında bilgiler ardarda gelmektedir. Ama onlar* şüphe içindedirler. kördürler.* İnkârcılar dediler ki:* biz ve atalarımız toprak olduktan sonra çıkarılacak mıyız?"*And olsun, bu tehdit atalarımıza da yapılmıştır. Bu masaldan başka bir şey değildir."* De ki: "Hele bir yeryüzünde gezin de, günahkarların sonu nice oldu, bir bakın!"*Habibim Onlara karşı mahzun olma, kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü sıkıntı duyma vaad ettiğiniz azab ne zaman?" derler.* De ki: "Çabucak gelmesini istediğiniz* azabın bir kısmı yakında ensenize binecektir."* Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir insanların çoğu şükretmezler.*Rabbin* onların sinelerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.* Gökte ve yerde* hiçbir şey yoktur ki Lehv-i mahfuzda bulunmasın.* Haberiniz olsun kiKur'ân, İsrail oğullarına, çok şey anlatmaktadır.*o, müminler için hidayet rehberi ve rahmettir.*Rabbin onlara hükmünü verecektir. O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.* sen Allah'a güven. Çünkü sen hakikatin üzerindesin.*sen, ölülere işittiremez* kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın.* Sen körleri sapıklıkdan doğruya getirecek değilsin. Ancak gönülden teslim olana âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.* Söylenen başlarına geleceği vakit, bunlar için yerden bir "dâbbe" çıkarırız ki bu, onlara* âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.* âyetlerimizi yalan sayanlar hesap yerine sevkedilirler.* Allah buyurur: "Siz âyetlerimi, yalan saydınız haksızlıktan dolayı söz gerçekleşmiştir onlar konuşamazlar.* Görmediler mi dinlensinler diye geceyi yarattık ve çalışsınlar diye gündüzü aydınlık yaptık. İman eden bir kavim için elbette* ibretler vardır.* Sûr'a üfürüldüğü gün Allah'ın diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük O'na gelirler.* Sen dağları görürsün yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedir Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan* haberdardır.* Kim iyilikle gelirse, ona daha iyisi verilir ve onlar o gün korkudan emin kalırlar.*Her kim kötülükle gelirse yüzleri ateşte sürtülür.* yaptığınız amellerin cezasını çekeceksiniz." De ki Ben* her şeyin sahibi olan ve burayı kutlu kılan Mekke'nin Rabbine kullukla emrolundum. bana müslümanlardan olmam emredildi."* Kur'ân'ı okumam emredildi." kim doğruya gelirse, yalnız kendisi için gelir* kim saparsa de ki:* Hamd, Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de* görüp tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.* |
|
06-28-2018, 21:32 | #25 |
Kaynak sorularlaislamiyet. Com
KASAS SURESİ Kur'an-ı Kerîm'in yirmisekizinci sûresidir. Mekke'de nazil olmuştur. Seksensekiz âyet bin yüz kırk bir kelime ve sekiz bin beş yüz harftir Hz. Mûsa'nın doğduğu andan itibaren yaşadığı olaylar Firavun'a karşı verdiği mücadeleler, genişçe anlatılır ve 23. âyette "el-Kasas" kelimesi geçtiğinden sûrey'e "el-Kasas" ismi verilmiştir. Kasas dilde, kıssa, hikaye ve rivayet anlamdadır. İbni Abbas tan rivayetle Şuara, Neml ve Kasas sureleri sırayla nazil olmuşlardır. Kasas suresinde Hz. Musâ (a.s)'ın kıssası genişletilerek açıklanmıştır. Şuarâ ve Neml surelerinden sonra, Hz. Musa ve Firavun kıssasına Kasas suresinde de yer verilmesinin sebebi; Firavun'un İsrailoğullarına yaptığı işkence ve zulüm ile Kureyşlilerin mü'minlere çektirdikleri cefa ve eziyetlerin birbirine son derece benzemeleridir. Kasas Sûresi şöyle özetlenebilir. Firavun kavmine karşı egemenliğiyle övünüp, böbürlenir toplumu birbirine kırdırır, şeytan fikirliler* ona: "Senin mülkünü İsrailoğullarından biri yıkacaktır" deyince büyük bir endişeyle, zulümünü arttırır gibi şu emri verir "İsrailoğullarından doğacak erkek çocukları boğazlayın!" Hz. Musa doğar -onu koruyan Cenab-ı Hakk Firavun ve azgınları kendi eştiği çukura düşürür Allah (c.c): "Biz Hz. Musa'nın annesine onu korkmadan suya bırakmasını,* onu kendisine* peygamber seçeceğini vahyetti"* Dalgalar onu Firavunun kapısına getirdi. Karısı çocuğa ısındı* evlatlık edinip boğazlanmasını önledi Yüce Allah'ın zalim tâğutlara karşı ihlasla amel edemi* korur** Hz. Muhammed ve ashabınıda korudu Allah'ın yolundan sapan, azgınlık eden, hidayetten alıkoyanı ise bozguna uğrattı Süt annesi sıfatıyla asıl annesine iade edilen Hz. Musa, Allah (c.c) tarafından, zulüm ve haksızlığa uğrayan sınıfı hâkim kılmak için büyütülüyordu.* zorda kalanlar kendisinden yardım istedi yardım için birisine byumruk vurarak-bilmeden- ölümüne sebep oludu artık İsrailoğullarından olduğu anlaşılmıştı.korkuyla şehirden çıktı. Medyen şehrinde Allah'tan doğru yolu göstermesini* zâlimlerden korumasını diledi Medyen'de evlenip, sekiz sene çalışarak mihrini ödedikten sonra, Mustaz'afları azgınların baskısından kurtarmak için, ailesini de alarak dönüş yoluna koyuldu. Yolculuğunda uzaktan bir ateş gördü ve ailesine* getirmek için "Ateşe doğru gelince, o mübarek* ağaçtan; "Ey Musa, şüphen olmasın ki ben, âlemlerin Rabbı olan Allah'ım" asânı yere atıver, denildi. Musa asânın yılan gibi hareket ettiğini görünce uzaklaştı, Allah Teâla Yâ Musa beri gel, korkma. emniyetle olanlardansın!" buyurdu "Elini koynuna sok kusursuz beyaz* çıksın Korkudan kollarını toparla. İşte bu mûcize Firavun ve cemaatına, Rabbinden belgedir, çünkü onlar fasıklar topluluğudur" denildi" Kardeşi harun Peygamber ile Firavun'a giden Hz. Musa, "... Bu büyüden başkası değildir. Biz atalarımızdan* işitmedik" cevabıyla karşılaşır. Firavun Kavmini* hidayetten engellemekle birlikte Rabbü'l-âlemin ile alay etme küstahlığını da gösterir: '...Ey Haman! Haydi benim için çamurun üzerine ateş yak bana büyük bir kule yap. Belki ben Musa'nın tanrısına* bakarım. onu yalancılardan sayıyorum Bunun üzerine Biz onu askerlerini* yakalayıp denize fırlatıverdik... Bak zalimlerin âkıbeti nice oldu İşte Yüce Allah'ın kanunu budur. Allah (c.c) Hz. Musa'yı Firavundan su ve dalgalarla korumuş, Firavun'u inkâr edeni suda boğmuştur. vündüğü sular kendini yutuvermiştir Firavun'u iktidardan uzaklaştıran çocuk, Firavun'un ve karısının yardımıyla büyümüş, Firavun kimi beslediğinin farkına aramamıştır. Öyleyse kim Allah'a başkaldırıp plânlarını bozabilir? Hz. Muhammed (s.a.s)'den* ikibin sene önceki târihî olayların Kasas Sûresinde* anlatılmasının bir sebebi de, onun peygamberliğine delil olmasıdır. o, okuma-yazma bilmeyen bir ümmî idi. Mekkeli müşrikler Hz. Muhammed'in ikibin yıllık bilgileri öğrenebileceği kaynak olmadığını biliyorlardı. Öyleyse nereden öğreniyordu? Hz. Musa ve İsrailoğullarını Firavun'a galip getiren Allah Hz. Muhammed (s.a.s) ile ashabını da güçlü müşriklere karşı galip getirecektir* Kârun kıssasında ise mal ve bilgilerle övünmenin, anahtar taşımanın* kötü sonucu açıklanmaktadır İlâhi kudret Kârun'u da hazinelerini de yere batırır İsrailoğullarını ezen Firavun'un bilgi ve mal varlığını sömüren Karun ilâhi kudret ile helâk olmuşlardır. Her ikisinde askerî* güç,vardır ihlaslı insanlar acze düşünce, meseleyi* ilâhî kudret halletmiştir. Kasas suresinin son bölümünde müşriklerin Rasûlüllah'a niçin inanmadıkları ele alınmaktadır: "Tevhid inancını benimseyerek, dinî, siyasî ve ekonomik üstünlüğümüzün sonu olur bu!.. Gidebileceğimiz bir yer kalmaz." Allah (c.c) derin hastalıklara şu çareyi teklif etmiştir: "İşte Âhiret yurdu.. Biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyi ve bozgunculuk çıkarmayı istemeyenlere armağan kılarız. Güzel sonuç takva sahiplerinindir" Allah ile birlikte başka bir ilaha* tapma... O'ndan başka ilah yoktur. O'ndan başka her şey helâk olacaktır. Hüküm O'nundur. Ve O'na döndürüleceksiniz" Kaynak onlinekuran.net Resulullah sav. buyurdu ki: "Her kim Kasas suresini okursa, Hz*Musa*as ’a iman eden ve inkar edenlerin sayısınca sevap verilir. Yerde ve gökte tüm melekler o kişinin inancında sadık olduğuna kıyametde şahidlik ederler.Azap ve esaretten kurtulmak için okunur.Karın veya karaciğer hastalıklarından şifa bulmak isteyen Kasas Suresinin 22-28. ayetlerini okumalıdır. bu ayetler yolculukta her türlü kaza ve bela gibi musibetlerden korur Zulmünden korkulan bir kişinin şerrinden korunmak için o kişilerin yüzüne* kasas Suresinin 23-25. ayetleri okunmaldır. Öğrendiği ve ezberlediğini unutmamak isteyen kişi kameri ayın ilk Perşembe günü başlayarak 3 gün oruç tuttuktan sonra Kasas suresinin 51-55 ayetlerini cam bir kaba yazıp üzerine zemzem suyu koyarak sabah aç karnına içmelidir.Yalancı şahitlerin şerrinden korunmak isteyen kişi, Kasas Suresinin 68-70 ayetlerini* okumalı* üzerinde taşımalıdır. |
|
06-28-2018, 21:33 | #26 |
Kaynak ülkücüdünya.com
KASAS SURESİ Tâ, Sîn, Mîm.*Bunlar, apaçık kitabın âyetleridir.* İman edecek bir kavim için Musa ile Firavun'un haberlerinden bir*kısmını okuyacağız.* Firavun, Mısırda azmış, halkını parça parça etmişti. bir zümreyi güçsüz buluyor oğullarını boğazlıyor, kızlarını sağ bırakıyordu.* o bozgunculardandı.* Biz istiyorduk ki,güçsüz düşürülenlere lütufta bulunalım, onları önder yapalım, onları hakim kılalım, Firavun ordularına, çekinmekte oldukları şeyi gösterelim.* Musa'nın anasına "Onu emzir, zarardan kaygılandığında onu denize bırakıver, hiç korkup kaygılanma, biz onu tekrar sana vereceğiz ve onu peygamber yapacağız" diye bildirdik.* Firavun ailesi onu aldı. o, kendilerine düşman ve bir tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun Hâmân ve askerleri yanılıyorlardı.Firavun'un karısı sepetin içinden çocuk çıkınca kocasına gözün aydın! Onu öldürme* bize faydası dokunur, evlad ediniriz" dedi. sonunu sezemiyorlardı.* anasının yüreği* bomboştu. vaadimize inananlardan olmasaydı meydana çıkacaktı.* biz onu, gözü aydın olsun, gam çekmesin* Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin, diye anasına geri verdik. yiğitlik çağına girip olgunlaşınca, hikmet ve ilim verdik. güzel davrananları* mükafatlandırırız.* Musa, şehre girdi. biri kendi tarafından diğeri düşman tarafından iki adamı döğüşür buldu. Kendi düşmana karşı olan yardım diledi. Musa ötekine* yumruk indirip* ölümüne sebep oldu. "Bu, şeytan işidir. O,* saptırıcı, bir düşmandır" dedi.* Musa, "Rabbim! kendimi ziyana uğrattım. Beni bağışla!" dedi; Allah onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olan ancak O'dur.* Musa, "Rabbim! Bana lutfettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara arka olmayacağım" dedi.*Şehirde korku içinde, sabahladı. Bir de ne görsün, dün yardım isteyen kimse feryadla yardım istiyor. Musa dedi ki: "Doğrusu sen, azgınsın!" Musa, düşmanı yakalamak isteyince, adam dedi ki: "Ey Musa! Dün cana kıydın, bana da mı kıymak istiyorsun? arabuluculardan olmak istemiyor* yaman bir*zorba olmayı arzuluyorsun sen!"* Şehrirden bir adam geldi dedi ki: "Ey Musa!* gelenler seni öldürmek istiyorlar. buradan çık! İnan ki senin iyiliğini isteyenlerdenim."*Musa korka Rabbim! Beni zalimlerden kurtar" Umarım Rabbim beni doğru yola iletir." dedi.* Musa, Medyen suyuna varınca, hayvanlarını sulayan insanlar buldu. iki kadına Derdiniz nedir?" dedi. cevap verdiler: "Çobanlar çekilmeden biz sulamayız; babamız* yaşlıdır. "*Musa, onların davarlarını suladı.* gölgeye çekildi Rabbim! indireceğin her hayra muhtacım" dedi.* iki kadından biri utana utana "Babam, dedi, bizim yerimize hayvanları sulamanın karşılığını ödemek için seni çağırıyor." Musa, Hz. Şuayb'a gelip başından geçeni anlatınca korkma, o zalim kavimden kurtuldun" dedi.* Hz Şuayb'ın iki kızından biri: "Babacığım! Onu ücretle çoban tut. Çünkü ücretle istihdam edeceğin en iyi kimse, bu güçlü ve güvenilir adamdır" dedi.* Hz Şuayb* sekiz yıl çalışmana karşılık kızımı sana nikahlamak istiyorum.on yıla tamamlarsan sana ağırlık vermek istemem. İnşaallah beni iyi* bulacaksın."*Musa cevap verdi: "Bu seninle benim aramdadır. süreyi doldurursam* ki, bana karşı husumet yok. Söylediklerimize Allah vekildir."* Musa süreyi doldurup ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş gördü. Ailesine: bekleyin; size ısınmanız içinbateşten bir parça getiririm" dedi.* mübarek vâdide ağaç* seslendi: "Ey Musa ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım."* Asânı at!" denildi. Musa asâyı yılan gibi* görünce, dönüp kaçtı. "Ey Musa!i gel, korkma.* sen emniyette olanlardansın." buyuruldu.Elini koynuna sok, bembeyaz çıkacaktır. kollarını kendine çek. bu Firavuna karşı Rabbinin delilidir.* onlar, yoldan çıkan bir kavim olmuşlardır Musa dedi ki: "onlardan birini öldürmüştüm, beni öldürmelerinden korkuyorum."*Kardeşim Harun'un dili benimkinden düzgündür. Onu beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder. bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum."* Allah buyurdu: "Seni kardeşinle destekliyeceğiz ve size öyle bir kudret vereceğiz ki, âyetlerimiz sayesinde onlar size erişemeyecekler. Siz ve size tabi olanlar üstün geleceksiniz."* Musa apaçık âyetleri getirince, "Bu,* uydurulmuştur sihirdir. dediler.*Musa* dediki: "Rabbim, kendi katından kimin hidayet rehberi getirdiğini* hayırlı akibetin kime nasip olacağını en iyi bilendir. Muhakkak zalimler, kurtuluşa eremezler."* Firavun: "Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilâh tanımıyorum. Ey Hâmân, haydi ateş kule yap Musa'nın ilâhına çıkayım; ama , o mutlaka yalan söyleyenlerdendir." dedi.* O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten döndürülmeyeceklerini sandılar.*Biz onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bir bak, zalimlerin sonu nice oldu!* Onları ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü görmeyeceklerdir.*arkalarına lanet taktık. Onlar, kıyamet gününde kötülenmişler arasındadır.* Andolsun ki biz, nesillerini yok ettik Musa'ya olur ki düşünür, öğüt alırlar diye, insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ı Tevrat'ı vermişizdir.*Resulüm Musa'ya vahyettiğimizde sen* bulunmuyordun hadiseyi görenlerden değildin.* biz nice nesiller var ettik de, uzun zamanlar geçti. Sen Medyen halkından* değildin;* biz başka peygamber göndermiştik.*Musa'ya seslendiğimiz zaman Tûr'un yanında değildin. senden önce peygamber gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak* bildirdik ola ki öğüt alırlar.* başlarına musibet geldiğinde, "Rabbimiz! Ne olurdu bize bipeygamber gönderseydin âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık" diyecek olmasalardı seni göndermezdik onlara hak gelince, "Musa'ya verilen mucizeler ona da verilmeli değil miydi?" dediler. Peki Musa'ya verileni* inkâr etmemişler miydi? "sihir" demişler ve şunu söylemişlerdi: "Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz."*Resulüm De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz, Allah katından* bir kitap getirin de uyayım!"* onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir? Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.* Onlar Kur'ân okunduğu zaman "O'na iman ettik. o, Rabbimizden gelmiş hakikattir. derler.*onlara, sabretmelerinden ötürü mükafatları iki defa verilecektir. kötülüğü iyilikle savarlar,* verdiğimiz rızıktan* Allah rızası için harcarlar.*boş sözden* yüz çevirirler "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size.* selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz" derler.* Resulüm Sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin; Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.* Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız" dediler. Biz onları,* katımızdan bir rızık olarak her şeyin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere yerleştirmedik mi? onlar bilmezler.* Biz, şımarmış nice memleketi helak etmişizdir Rabbin, âyetleri okuyan bir peygamber göndermedikçe, helâk edici değildir. biz, ancak zalim memleketleri helâk etmişizdir.* Size verilen şeyler, dünya hayatının* vasıtası ve debdebesidir. Allah katında olanlar daha hayırlı ve* kalıcıdır.* buna aklınız ermeyecek mi?* güzel vaadde bulunduğumuz, ve ona kavuşan kimse, dünya hayatının geçici zevkini yaşattığımız ve kıyametde azab için huzurumuza getirilenler arasında bulunan kimse gibi midir?* O gün Allah onları çağırarak, ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz, nerede?" diyecektir.*O gün* azab hükmü gerçekleşen kimseler, "Rabbimiz! Biz nasıl azmışsak, azmışları da azdırdık. Onların suçlarındanbberi olduğumuzu arzederiz. Zaten onlar bizlere tapmıyorlardı." derler.* Allah'a koştuğunuz ortaklarınızı çağırın onlar cevap vermezler karşılarında azabı görürler. Ne olurdu dünyada doğru yola girselerdi O gün Allah onları çağırıp "Peygamberlere ne cevap verdiniz?" diyecektir.*o gün onlar kapkaranlık olmuştur; onlar birbirlerine de soramayacaklardır.*Fakat tevbe ederek, iman edip iyi işler yapan kimse kurtuluşu umabilir.* Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir şanı yücedir.*Rabbin, onların, sinelerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını* bilir.* İşte O, Allah'tır. O'ndan başka* yoktur.* hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz.* Resulüm De ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer Allah üzerinizde geceyi kıyamete kadar* devam ettirse, Allah'tan başka size ışık getirecek* kimdir? işitmeyecek misiniz?"* De ki: eğer Allah üzerinizde gündüzü kıyamet gününe kadar devam ettirse, Allah'tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek kimdir? görmeyecek misiniz?"* Rahmetinden dolayı, Allah, geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz gündüzün O'nun lütuf ve kereminden rızkınızı arayasınız.* şükredesiniz.* o gün Allah onları çağırarak:* ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz hani, nerede?" diyecektir.*O gün her ümmetten bir şahit çıkarılır, "Haydin,* delilinizi getirin!" deriz. bilirler ki, hakikat Allah'a aittir ve uydura geldikleri putlar kaybolmuşlardır.* Karun, Musa'nın kavminden idi* azgınlık etmişti. Biz ona hazineler vermiştik ki, anahtarı kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona demişti ki: "Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez."* Allah'ın sana verdiğini O'nun yolunda harca ahiret* yurdunu gözet, dünyadan nasibini unutma! Allah'ın sana ihsan ettiği gibi sen de insanlara iyilik et. bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz* Allah, bozguncuları sevmez."* Karun ise: "O servet bana bilgim sayesinde verildi." demiştir. Bilmiyordu ki Allah, önceki nesillerden, daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helak etmişti. Günahkarlardan günahları sorulmaz Allah* hepsini bilir Karun, ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünyayı arzulayanlar, "Keşke Karun'a verilen biz de olsaydı. o, çok büyük devlet sahibidir" dediler.* Kendilerine ilim verilmiş olanlar dedilerki: " İman edip iyi işler yapanlara Allah'ın mükafatı üstündür. Ona* ancak sabredenler kavuşabilir."* biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek taraftarları olmadığı gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden değildi.* dün karunun yerinde olmayı isteyenler* Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı çok da, az da verir. Şayet Allah* lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkârcılar iflah olmazmış" ahiret yurdu!nu böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. En güzel akıbet, takva sahiplerinindir.* Kim iyilik getirirse ona ondan* üstünü vardır kim kötülük getirirse, kötülükleri işleyenler, yaptıkları kadar ceza görürler.* Resulüm Kur'ân'ı okumayı, tebliğ etmeyi ve* uymayı sana farz kılan Allah, elbette seni dönülecek yere döndürecektir. De ki: "Rabbim, kimin hidayetle geldiğini ve kimin* sapıklık içinde olduğunu en iyi bilendir."* bu kitab* Rabbinden bir rahmettir. sakın kâfirlere arka çıkma!*Allah'ın âyetleri indirildikten sonra,* seni âyetlerden alıkoymasınlar. Rabbine davet et. Asla müşriklerden olma!* Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapıp yalvarma! O'ndan başka ilah yoktur. O'nun zatından başka her şey helak olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz.* |
|
06-28-2018, 21:33 | #27 |
Kaynak sorularlaislamiyet.com
ANKEBUT SÛRESİ Kur'an-ı Kerîm'in yirmi dokuzuncu suresi. Mekke'de nazil olmuştur. Altmış dokuz ayet, yedi yüz seksen beş kelime, dört bin ikiyüz onbir harftir Fâsılası mim, nûn, râ harfleridir. Adını kırk birinci ayetde geçen "Ankebût" kelimesinden alır. Ankebût, örümcek demektir. Ayetin bütünü içinde şu şekilde kullanılır Allah'tan başka veliler liderler edinip onlara bağlananlar kendisine ev edinen örümceğe benzerler. Evlerin en çürüğü örümcek evidir. Keşke bilselerdi. " kâfirlerin kurdukları düzen ve sistemler, yönetimleri son derece zayıf ve yıkılmağa çökmeye hazırdır en zayıf yapı örümcek ağına benzetilir Örümcek ağı bir ev ve barınak olarak ne kadar çürük ise, kâfirlerin tapındığı putlar, tutundukları tâğût ve düzenler o kadar aciz ve zayıftır. Ankebût suresi Mekki surelerdendir. baştaki onbir ayet Medine'de nazil olmuştur. cihad'dan ve münâfıklardan söz edilmektedir. sekizinci ayetin Ebi Vakkâs hakkındadır Mekke'de hicrete yakın bir zamanda indiği görüşündedirler surenin başındaki cihat kıtal" anlamında değil, müşriklerin işkence ve zulümlerine karşı sabredip insanın nefsiyle cihat etmesi anlamındadır Ammâr b. Yâsir, Ayyâş b. Ebi Rebîa, Mekke'de işkence çekiyorlardı. Ammâr'ın annesi, Ebu Cehil tarafından dövülmüş, sıcak günde demir zırh giydirilerek güneşin altında eziyet edilmişti. Sure eziyetlere sabredilmesi gerektiği hakkındadır Mekke'de insanlar İslâm'a girmişdi. Hicret ayeti nazil olunca ashab-ı kirâm Medine'den "Hicret etmedikçe ikrarınız kabul olunmayacak, derhal Medine'ye geliniz" diye haber gönderdi. Bderhal Medine'ye doğru yola çıktılar. Müşrikler bunları takib ederek geri çevirdiler. Medine'den "hakkınızda ayetler nazil oldu" diye haber gönderdiler. yola çıktılar. Müşrikler onları takib ettiler. çarpışma çıktı. Müslümanlar şehît oldu, kimi kurtuldu. Bedir savaşında ilk şehit Mihca' b. Abdullah hakkında nazil olduğu rivayet edilir.iman ve imtihandan söz etmekte, iman mükellefiyetlerine değinmektedir. iman dille söylenen değil, zorluklara ve sıkıntılara karşı dayanmak ve sıkıntılarla ilâhî emirleri sabırla taşımaktır. surenin temel ekseni budur. Bir gün Resulullah (s.a.s.) Aziz ve Celîl olan Allah bana dünya hazinelerini ve arzuları emretmedi. Ben ne altın ve gümüş biriktirmedim. rızık ayırmadım." buyurdu. Bir topluluk Resulullah'a gelip: "Ey Allah'ın Resulü, sana inanırız. Fakat sayıca azız. Bedeviler çoktur. sayımız onlara eriştiği vakit sana inanır ve rızka kavuşuruz." dediklerinde ankebut suresinin 67.ayeti indi: "Çevrelerinde insanlara zulmedilirken, Mekke'yi mukaddes ve emin bir belde yaptığımızı görmüyorlar mı? Yoksa batıla inanıp Allah'ın nimetine küfür mü ediyorlar?" Ankebût suresinde Cenâb-ı Hakk'ın emirleri şöyledir Allah'dan başkasına ibadet edenlerin amelleri örümcek ağı kadar dayanıksız ve amelleri boşunadır Mü'minler kâfir toplum ve yönetim altında yaşarken sıkıntıya uğramaları kaçınılmazdır ancak Allah ahirette müminleri mükâfatlandıracaktır Allah'a iman yolunda çekilen sıkıntılar mihverdir dönüyor. Sure İnsanlar, "inandık" demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?" diye başlar Sıkıntı zulüm ve işkenceye dayanılmalıdır Eğer insanların işkencesi mazeret gösterilecek olursa, Allah'ın azabı daha şiddetlidir Allah Resulleri Allah'ın rızasını elde etmek için katlandılar onları yalanlayan ve inananlara işkence eden zâlimler helâk oldu Cenâb-ı Allah, iman edenleri teselli için, insanlıktan misaller verir ilk önce Hz. Nuh'u örnek gösterip Allah yolunda 950 yıl mücadele ettiğini tüm çabasına rağmen az sayıda insanı yola getirebildiği ifade ediliyor. Hz. İbrahim, Hz. Lut ve Hz. Şuayb'i zikredip hayatlarından, mücadelelerinden misaller veriyor. Salih müminlerin ahireti kazandığını; Âd, Semûd gibi kâfir ve zalim kavimlerin, Firavûn, Kârûn ve Hâmân gibi düzenbaz kimselerin helâk olduklarını bildirip, müminleri, Allah yolundaki mücadelelerinde direnmeye davet ediyor. Allah'ın diniyle çelişen isteklerde bulunmaları hâlinde, ana-babaya itaat edilmemesi gerektiği, Kur'an-ı Kerîm'in Rabbimiz'in yüce mucizelerinden olduğu, İslâm'a düşmanlık edenin uğrayacağı kötü sonun hak olduğu; Müminlerin Allah'u Teâlâ tarafından sonsuz nimete kavuşacakları, Allah yolunda mücadele edenlerin emeklerinin kayıp olmayacağı,dünya hayatının oyun ve eğlence olduğu ve geçici bir hayat ile insanların varacakları ahiret hayatının devamlı ve müminlere ikram edilecek uhrevî nimetlerinin ebedî olduğu, Allah'a iftira edenlerin acıklı azabı hak ettikleri düstûrlarla belirtilir.Ankebût Hz. Peygamber'in Hicret'inde Sevr Dağı'ndaki Hıra Mağarası'na Hz. Ebû Bekir ile birlikte sığındığında mağarayı ördüğünden dolayı İslâm tarihinde ayrı bir kavram olarak geçmektedir. Mekkeli müşrikler Resulullah'ı Mekke'den çıkıp Hıra Mağarasına vardığını gördüler.develerin izini takip ederek oraya ulaşırlar Fakat Mekkeliler Hıra Mağarası'na geldiklerinde kapının örümcek tarafından örülmüş olduğunu ve bir çift güvercinin orada yumurtladıklarını görmüşlerdi. Kureyşli müşrikler mağarada kimsenin olabileceğine ihtimal vermeden döndüler. Ankebût (örümcek) İslâm tarihine bu şekilde geçmiştir. Kaynak onlinekuraan.net Ankebut Suresinin Faziletleri Resulullah (Sav) buyurdu ki: "Her kim Ankebut suresini okursa,yeryüzündeki mü’minler ve münafıklar sayısınca sevap verilir."*Ruhi bunalımda okunursa, şifa bulur. sure yazılıp, hastaya içirilirse, Allah’ın izni ile şifa bulur. 1 kere suya okunup içenin hafızası güçlenir. kötülük yapacağı bilinen bir topluluğa Ankebüt Suresinin 30. ayeti Besmele ile okunmalıdır.Çare bulunamayan maddi ve manevi hastalıklara karşı Ankebüt suresinin 46. ayeti ile Rum suresinin 17-20. ayetleri 72 kere okunmalıdır. |
|
06-28-2018, 21:34 | #28 |
Kaynak ülkücüdünya.com
ANKEBUT SURESİ Elif, Lâm, Mîm.*İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılacaklarınımı sandılar Andolsun imtihandan geçirmişizdir. Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları mutlaka ortaya koyacaktır.* kötülük yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü ve yanlış hüküm veriyorlar!* kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa bilsin Allah'ın tayin ettiği vakit gelecektir. O her şeyi bilendir.* Cihad eden ancak kendisi için cihad etmiştir Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnidir.* İman edip iyi işler yapanların kötülüklerini örteriz onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.* Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. onlar, seni, bana ortak koşman için zorlarlarsa, itaat etme. Dönüşünüz banadır. size yaptıklarınızı haber vereceğim.* İman edip iyi işler yapanları, muhakkak salihler zümresine katarız.* İnsanlardan kimi vardır ki, "Allah'a inandık" der; fakat Allah uğrunda eziyete uğratıldığı zaman, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutar. Rabbinden bir yardım gelse sizinle beraberdik" derler. Allah, elbette iman edenleri de, iki yüzlüleri de bilir.* Kâfirler, iman edenlere, "Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı yüklenelim" derler. onların günahını yüklenecek değillerdir. onlar, yalan söylemektedirler.* elbette kendi yüklerini, ve nice yükleri taşıyacaklar uydurdukları şeylerden kıyamet günü sorguya çekileceklerdir.* Andolsun ki Nuh'u kendi kavmine gönderdik , o dokuz yüz elli yıl onlarla kaldı. Sonunda, onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.*biz onu ve gemidekileri kurtardık ve âlemlere ibret yaptık.* İbrahim as kavmine şöyle demişti: "Allah'a kulluk edin, O'na karşı gelmekten sakının. Eğer bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır."* Siz Allah'ı bırakıp putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah'ı bırakıp taptıklarınız, size rızık veremezler. rızkı Allah katında arayın. O'na kulluk edin. Ancak O'na döndürüleceksiniz."* Eğer tebliğ edileni yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki milletler de yalan saymışlardı. Peygambere düşen yalnız açık bir tebliğdir.* Allah'ın mahlukunu ilk baştan nasıl yarattığını, sonra bunu tekrarladığını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a kolaydır.* De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın Allah nasıl yaratmış bakın. Allah ahiret hayatını da yaratacaktır." Gerçekten Allah her şeye kadirdir.* O, dilediğine azab eder, dilediğine rahmet eder. O'na döndürüleceksiniz.*Allah'tan başka dost ve yardımcı bulamazsınız.* Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler var ya, işte onlar rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azab vardır.* Kavminin İbrahim'e cevabı Onu öldürün, yahut yakın!" demelerinden ibaretti. Ama Allah onu ateşten kurtardı. bunda, iman eden kavim için ibretler vardır.* İbrahim dedi ki: "Siz, dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp putlar edindiniz. kıyamet günü kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir. hiç yardımcınız da yoktur."* Lut iman etti. İbrahim de dedi ki: "Ben Rabbime hicret edeceğim. Şüphe yok ki O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir."*O'na İshak ve Yakub'u bağışladık. Peygamberliği ve kitapları, soyundan gelenlere verdik. Onu dünyada mükafatlandırdık. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir.* Lut'u kavmine demişti ki: siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz!"* siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?" Kavminin cevabı ise, Doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını getir bize!"* Lut:Ey Rabbim! Şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle" dedi.*Elçilerimiz İbrahim'e iki oğul müjdelediklerinde şöyle dediler: "Biz bu memleketi helak edeceğiz. oranın halkı zalim kimselerdir."* İbrahim dedi ki: orada Lut var!" Şöyle cevap verdiler: "Biz oradakileri çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. karısı azabda kalacak Elçilerimiz Lut'a gelince, tasalandı. takatten düştü. O'na: "Korkma, tasalanma! biz seni de, aileni de kurtaracağız. Yalnız azabda kalacak karın müstesna" Biz şüphesiz yoldan çıkanlara feci bir azab indireceğiz Andolsun biz, aklını kullanan kavim için ibret nişanesi bırakmışızdır.* Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik Şuayb, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe ümit bağlayın, bozgunculuk yapmayın!" dedi.*onu yalancılıkla itham ettiler. kendilerini sarsıntı yakaladı yurtlarında diz üstü çökekaldılar.* Ad ve Semud'u da helak ediverdik. Sizin için, onların başına nelerin geldiği anlaşılmaktadır. Şeytan onlara*yaptıklarını güzel gösterip onları yoldan çıkardı. Oysa görebilecek durumdaydılar.* Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı helak ettik Andolsun ki, Musa apaçık deliller getirmişti onlar büyüklük taslamışlardı. Halbuki azabımızı aşacak değillerdi.* onlardan günahlarıyla suç üstü yakaladık: üzerine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, onlar kendilerine yazık ediyorlardı.* Allah'tan başka dost edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. evlerin en çürüğü şüphesiz örümcek*yuvasıdır. Keşke bilselerdi.* Allah, onların kendisini bırakıpta hangi şeye yalvardıklarını şüphesiz bilir. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.* İşte temsilleri insanlar için getiriyoruz; onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.*Allah gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Şüphesiz, iman edenler için bir nişane bulunmaktadır.* vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir. |
|
06-28-2018, 21:34 | #29 |
Kaynak islam ansiklopedisi android programı
Hz. ADEM İLE HAVVA Allahü Teala, varlığını bilsin, ibadette bulunsun yer yüzünü imar etsin diye insanı yaratmayı mürad etti Meleklerine:*Ben yer yüzünde muhakkak halife tayin edeceğim kendi irademden kudret ve sıfatımdan selahiyetler vereceğim ki, o mahlukatım üzerinde bir takım tasarruflara sahip olacak, benim namıma hükümler icra edecek, vekilim olarak emirlerimi, kanunlarımı tatbike memur bulunacak. onun arkasından gelenler ona halef olacak vazifeyi icra edecekler buyurdu.* Melekler bundaki şerefi takdir ettiler, yeryüzündeki bir mahluka böyle yüksek bir irade bahşedilmesinde ki şer ihtimalinden korktular. Allahü Tealanın ghikmetlerini de bildirmedikleri için:*Ey Rabbimiz! Yer yüzünde onu fesada Verecek, onda fesadlar çıkaracak kanlar dökecek bir mahluk mu yaratacaksın? biz hep sana hamdederek, daima seni tesbih ve takdis edip dururken,» dediler.*Ve maksatları —haşa itiraz olmayıp hikmetini sormak olduğunu bildirdiler, Allahü Teala cevaben:*ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim,» buyurdu. Melekler sustular ve birbirlerine:*Elbette rabbımız her şeyi bilir, faydası olmayan bir mahluk yaratmaz,» dediler.* Allahü Teala, Meleklere: .* ben, kuru çamurdan, şekillenmiş bbalçıktan bir beşer yaratacağım, ben, onu insan kıvamına koyup içine ilahi emrim ruhtan feyiz verdiğim vakit, onun için secdeye kapanın,» dedi.*Melekler, secde ettiler, iblis, kibrine yediremedi ve secdeden kaçındı. Çünkü o- kendisini en üstün mahluk kabul ediyordu.* Allahü Teala:*Ya iblis! Sen niçin secde edenlerle beraber olmadın?» dedi. iblis Benim kuru çamurdan, bir suretlenmiş balçıktan yarattığın beşere secde etmem mümkün değildir. ben ateşten yaratıldım, Ateş topraktan üstündür,» dedi ve itaat dairesinden çıkarak kafir oldu.*Allahü Teala: çık oradan, çünkü sen tard olundun. lanet ceza gününe kadar üzerindedir.» Şeytan:*Rabbim! öyle ise bana onların tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver,» dedi.* Allahü Teala da ecel günü yani birinci sürün üfürülmesine kadar mühlet verdi Şeytan:* Ya rabbi! benim azgın ve asiliğime yemin ederim ki, ben, insanlar için yer yüzünde ziynetler yapıp onları kandırarak hepsini yoldan çıkaracağım, ancak içlerinden ihlaslı Kulların müstesna. Allahü Teala, Şeytana buyurdu ki:*İşte bu dediğin, sahiplerini azıtamayacağını itiraf ettiğin ihlas ve tevhid, bana kavuşturan dosdoğru bir yol, hak kanundur. kullarım üzerine musallat olacak kudretin yoktur. Ancak sana uyan azgınlar müstesna. onları sürükleyebilirsin. o da senin hükmün ile değil, onların iradeleri sana uymaları ve arkana düşmeleri sebebiyledir. Şüphesiz Cehennem de sana uyan azgınların vaad olunan yerleridir.»*Allahü Teala, insanın şerefli, itibarlı ve halife olmaya layık bir mahluk olduğunu göstermek üzere Hz. Ademi ilim ve kelam sıfatlarına mazhar kıldı, i Meleklere işaret ederek:* Haydin, siz iman ile hilafete layık olma davanızda isabetli iseniz; isimleri güzelce haber veriniz, buyurarak onları, acziyetlerini isbat için imtihan etti.*imtihana karşı Melekler:*Subhansın ya Rab! Senin bize bildirdiğinden başka bizim hiç bir ilmimiz yoktur, her şeyi bilen daima bilen alim, hakim, hakikat Sensin diyerek acziyetlerini tesbih eylediler.* Melekler acziyetlerini izhar edince, Allahü Teala: .* Ya Adem! Meleklere şunların isimlerini haber ver, dedi, hitabı ile halifenin kim olacağına işaret buyurdu vMeleklerden sonra Hz. Adem'i imtihan etti. Hz. Adem o arz olunanı haber verince, Allahü Teala, Meleklere:*Ben size arz ve semanın gaybını bilirim, demedim mi? siz ne açıklıyorsunuz ne gizliyorsunuz, biliyorum, buyurdu.*Allahü Teala Hz. Adem'e eş olarak kendi kaburga kemiğinden Havva validemizi yarattı ve:*Ya Adem, sen ve zevcen Cennette rahat yaşayınız. Nimetlerimden bol bol yiyiniz. Ancak şu bur ağaca yaklaşmayınız, meyvesinden yemeye kalkışmayınız haddi aşanlardan olursunuz, buyurdu.Şeytanın kendilerine düşman olduğunu bildirerek onun sözüne kanmamalarını istedi.* Allahü Teala onlara yalnız bir meyveyi yasaklamıştı ki insana, iradesini kullanmayı ve nefsine hakim olmayı öğretiyordu.*Onlara verilen nimetler üzerine insanoğluna düşmanlığını ilan eden Şeytan, ilk olarak örtülü yerlerini meydana çıkarmak; avretlerini açmak için vesvese verdi Hz. Adem ve Havvayı Hakk Teala örtmüş ve gizlemişti.*Şeytan yaklaştı Ey Adem! seni devleti haber vereyim mi? Diyerek, Allahü Tealanın yasak ağacını gösterdi.*Hz. Adem, Şeytana aldırış etmedi, yılgınlık göstermedi Rabbimiz sizi ağaçtan iki Melek olacağınız veya Cennette ebedi kalacağınızdan dolayı nehyetti. bundan yerseniz ya Melekler gibi yemek, içmek ihtiyacından müstağni olursunuz, ölüm yüzü görmez burada ebedi kalırsınız, dedi. Kendisine inanmaları için yemin ederek, «ben sizin nasihatçınız ve hayrınızı isteyicinizim» diye emin olmalarını istedi.* Hz. Adem ve Havva hiç kimsenin yalan yere Allaha yemin etmeyeceğini düşünerek yanıldı ağaca meyletti Hz. Adem ağacın meyvesinden yemekte mahzur görmedi Allahü Teala'nın yasak ağacının meyvesinden tattıkları vakit örtülü ve gizli avret mahalleri açıldı. hayalarından üzerlerine Cennetin incir yaprağından yamalar yamadılar. Allahü Teala şöyle nida etti:*Ben sizi o ağaçtan nehyetmedim mi idi? Şeytan düşmandır demedim mi Hz. Adem ile Havva cevaben:*Ey rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer sen bize rahmet ve mağfiret etmezsen, en büyük zarar ve felaketin içinde kalanlardan olacağız, diye tevbe ve niyazda bulundular.* Allahü Teala, Hz. Adem, Havva ve Şeytan'a hitap etti:* Haydi, bazınız bazınıza düşman yer yüzüne inin. Size orada bir müddet i nasiplenmek ve geçinmek vardır. Orada yaşayıp ölecek ve yine ondan çıkarılacaksınız.*Hz. Adem ve zevcesi, insan gibi yer yüzünde mekan tuttu ve Şeytanla mücadele eddi Rabbından tevbe ve istiğfarda bulundu. Allahü Teala'nın emirleri ile amel etti ve tevbeleri kabul olundu. Çünkü Allahü Teala esirgeyici ve bağışlayıcıdır.*Hz. Adem beş şeyi ile bahtiyar olmuştur:*Hatasını itiraf, pişmanlık, nefsini kötülemek, tevbeye devam ve rahmetten ümidi kesmemek.*iblis beş şey ile bedbaht olmuştur Günahını ikrar etmemek, pişmanlık duymamak, kendini kötülemeyip azgınlığını Allahü Teala'yı suçlamak etmek ve rahmetten ümidini kesmek.* — Adem aleyhisselama vefat emri geldiği zaman; «Ya Rab, düşmanım iblis, beni görünce kıyamet gününe kadar mühlete kavuşmakla sevinecek, bana şamata edecek,» dedi. Cevap verildi «Ya Adem, sen Cennete iade olunacaksın, o mel'un ise evvelkilerin ve sonrakilerin adedi kadar ölüm acısını tatacak.»*Hz. Adem, Azraile: «— Ona ölümü nasıl tattıracaksın? anlat,» dedi.*Onun ölümü anlatıldığı zaman, Hz. Adem: «— Ya Rabbi! Kafi» dedi*Allahü Teala, birinci sur'un ufürülmesinde Azrail'e diyecek ki:*Sana yedi Sema ve yedi Arz ahalisinin kuvvetini verdim ve bugün sana bütün gadap kisvelerini giydirdim. Şiddetli gadabımla in, o tard olunmuş İblis'e ölüm acısını tattır, İblise evvel ve ahirlerin acılarını illet ve hastalıkları yüklet. gayz ve gadapla dolu yetmiş bin zebani, her biriyle de Cehennem zincirlerinden zincirler, bulunsun. Cehennem kancalarından yetmiş bin kanca ile o mel'unun kokmuş canını çıkarın. Malik'i çağırın Cehennem kapılarını açsın.» Azrail öyle bir suret ile inecek ki ona Sema'ların ve Arz'ların ahalisi baksa korku ve dehşetlerinden ölürlerdi, ya habis! sana ölümü tattıracağım, çok ömür sürdün. Nice nesilleri azdırdın, yoldan çıkardın. vakit geldi.» diyecek. Mel'un Şeytan Doğuya kaçacak, bakacak Melekül'mevt gözleri önünde, Batıya kaçacak bakacak denizlere dalacak denizler kabul etmeyecek, yer yüzüne kaçacak, sığınacak kurtulacak hiç bir yer bulamayacak, sonra Dünyanın ortasında, Hz. Adem'in kabri yanında duracak Şeytan Doğudan Batıya Batıdan Doğuya topraklarda sürünecek, Adem aleyhisselam'ın yer yüzüne indiği mevziye varınca Arz, kor gibi olacak Zebaniler kancaları takıp didikleyecekler Allahü Teala'nın dilediği zamana kadar can çekişip azap içinde kalacak. O can çekişirken Hz. Adem ve Havva'ya'da:*Kalkınız düşmanınız ölümü nasıl tadıyor, bakınız» denecek. Kalkacaklar, onun çektiği azabın şiddetine bakacaklar da:* Ya Rab, bize nimetini tamamladın» diyecekler.* |
|
01-28-2019, 18:01 | #30 |
Kaynak ülkücü dünya .com
* * *ANKEBUT SURESİ deyin ki: "Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur."* (Resulüm!) sana (önceki kitapları tasdik eden) bu kitabı indirdik kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. ona iman eden nice kimseler vardır. Ayetlerimizi ancak kâfirler bile bile inkâr eder.* Sen bundan önce, ne bir yazı okur, ne de elinle yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı.* Kur'ân kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde yer eden apaçık âyetlerdir. Ayetlerimizi ancak ve ancak zalimler bile bile inkâr eder.* de ki: "Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise bir uyarıcıyım."* Sana indirdiğimiz ve okunmakta olan kitapta iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır.* De ki: Benimle şahit olarak Allah yeter. Allah göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp inkâr edenler ziyana uğrayacaktır Senden azabı çabuk getirmeni istiyorlar.önceden tayin edilmiş bir vade olmasaydı, azab onlara çatmıştı. azab hiç farkına varmadıkları bir sırada kendilerine mutlaka gelecektir.* cehennem, hiç şüpheleri olmasın, kâfirleri kuşatacaktır. O gün azap, onları hem üstden, hem ayaklarının altından saracak ve Allah Yaptıklarınızın cezası diyecektir.* Ey iman eden kullarım! Şüphesiz benim yarattığım yeryüzü geniştir. O halde yalnız bana kulluk edin.* Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.* İman edip güzel işler yapanları muhakkak ırmaklar akan cennet köşklerine yerleştireceğiz. iyi işler yapanların mükafatı ne güzeldir!* onlar, sabretmiş olup yalnız Rablerine güvenip dayanmaktadırlar.* Nice hayvanlar var onların ve sizin rızkınızı Allah veriyor. O, her şeyi işitir ve bilir.* Andolsun ki onlara, nasıl haktan çevrilip döndürülüyorlar?* Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan "Allah" derler. Allah, kullarından dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.* Andolsun ki onlar Allah " derler. Gökten su indirip, onunla ölümünün ardından*yeryüzünü canlandıran kimdir?" hamd Allah'a mahsustur. Fakat çokları akıllarını kullanmazlar.* Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.* gemiye bindiklerinde, dini yalnız Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, Allah'a ortak koşarlar Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler.* Çevrelerinde insanlar götürülür öldürülür ve esir edilirken bizim Mekke'yi güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hâlâ batıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?* Allah'a karşı yalan uyduran, yahut hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok?* yolumuzda cihad edenleri, elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.* Rum Suresi Elif, Lâm, Mim.* Rumlar yenildi. yenilgilerinin ardından mutlaka galib geleceklerdir.* önce de sonra da emir Allah'ındır o gün müminler, sevineceklerdir.* Allah'ın yardımıyla Allah dilediğine yardım eder, galip kılar. O çok güçlüdür, çok merhamet edicidir.* Allah, vaadinden caymaz. Fakat insanların çoğu bilmezler.* Onlar, sadece dünya hayatının dış yüzünü bilirler. Ahiretten gafildirler.* hiç düşünmediler mi Allah göklerde, yerde ve ikisi arasındaki her şeyi ancak hak ile belirli bir süre için yaratmıştır? Gerçekten insanların çoğu, Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler.* Onlar, yeryüzünde gezmediler mi , kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş baksınlar? Onlar, güçlüydüler. Toprağı sürüp imar etmişlerdi. Onlara peygamberleri delillerle gelmişdi. Allah onlara zulmetmiyor onlar, kendilerine zulmediyorlardı.* o kötülük edenlerin sonu çok kötü oldu. Onlar, Allah'ın âyetlerini yalan sayıp alay ediyorlardı.* Allah yaratmayı yapar, sonra da çevirir, yeniden yapar. Sonra döndürülüp O'na götürüleceksiniz.* Kıyamet saatinin gelip çattığı gün suçlular, her ümidi keserler.* Allah'a ortak koştuklarından, kendilerine şefaat edecekler bulunmaz. Onlar, Allah'a koştukları ortakları inkâr ederler.* Kıyamet saatinin çattığı gün inananlarla inanmayanlar ayrılırlar.* iman edip salih amel yapanlar gelince, bir bahçe içinde neşelenirler.* Âyetlerimizi ve âhireti yalan sayıp küfredenler azab içinde hazır bulundurulurlar.* akşama ve sabaha girdiğiniz zaman tesbih Allah'ındır. daima O tesbih edilir Göklerde ve yerde, ikindi erdiğiniz zaman hamd O'na mahsustur.* O, ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız.* O'nun âyetlerinden ve kudretinin delillerindendir ki, sizi bir topraktan yarattı. Sonra yeryüzünde yayılan insanlar oluverdiniz.* O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratmış, aranıza bir sevgi ve merhamet koymuştur. Şüphesiz düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.* göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz bilenler için nice ibretler vardır.* gecede ve gündüzde uyumanız ve lütfundan nasib aramanız O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz dinleyecek bir kavim için nice ibretler vardır.* O'nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için şimşeği gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Şüphesiz ki bunda aklını kullanacak bir kavim için nice ibretler vardır.* göğün ve yerin, emriyle durması O'nun âyetlerindendir. sizi bir tek çağırışla çağırdığı zaman bir de bakarsınız ki yerden diriltilip çıkarılıyorsunuz Göklerde ve yerde kim varsa hepsi O'nundur. Hepsi de O'na itaat etmektedirler.* yaratmayı ilkin yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur Göklerde ve yerde en* yüksek şan ve şeref O'nundur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.* zulmedenler, bilgisizce hevalarına uydular. Artık Allah'ın şaşırddığını kim yola getirebilir? Onların yardımcıları yoktur.* yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur Başkasından geçerek hep O'na gönül verin ve O'ndan sakının. Namaza devam edin ve müşriklerden olmayın.* O müşrikler dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır. Her grup kendilerininkine güvenmektedir.* insanlara bir keder dokunduğu zaman her şeyden geçerek Rablerine yalvarır, dua ederler sonra bir rahmet tattırıverdiği zaman Rablerine ortak koşarlar.* insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona güveniyorlar da; ellerinin yaptığı şeyler sebebiyle başlarına fenalık gelirse, hemen ümid kesiyorlar * Onlar görmediler mi Allah dilediği kimseye rızkı serer ve daraltır. Şüphesiz iman edecek bir kavim için ibret vardır. * O halde akrabaya da hakkını ver, yoksula da, yolcuya da... Bu, Allah'ın rızasını dileyenler için daha hayırlıdır. Kurtuluşa erecek olanlar işte onlardır.* İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz faiz, Allah yanında artmaz. Allah'ın rızasıyla verdiğiniz zekat işte onlar, malları kat kat artmış olanlardır.* Allah, O'dur ki, sizi yarattı, sonra da size rızık verdi, sonra sizi öldürür, sonra sizi diriltir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir.* Yaptıklarının bir kısmını tatsınlar diye insanların kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat çıktı. Umulur ki onlar hakka dönerler.* De ki, yeryüzünde bir gezin de bakın, bundan öncekilerin sonu nasıl olmuş! Onlar müşrik idiler.* Allah'tan geri çevrilmesine çare olmayan bir gün gelmeden yüzünü dosdoğru, sabit dine çevir. kim inkâr ederse, inkârı aleyhinedir Kim salih amel işlerse, onlar kendilerine rahat bir yer hazırlarlar.* O, iman edip salih amel işleyenlere lütf ve mükafat verecektir. O,kâfirleri sevmez.* Rüzgarları müjdeciler olarak gönderip size rahmetinden tattırması, emriyle gemilerin gitmesi ve lütfundan rızık kazanmanız O'nun âyetlerindendir. gerek ki şükredesiniz.* Andolsun senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik onlara delillerle vardılar. günah işleyenlerden intikam aldık. Müminlere yardım ise, bizim nezdimizde bir hak oldu.* Allah O'dur ki, rüzgarları gönderir de bir bulut savururlar.onu gökyüzünde nasıl dilerse öyle serer, Allah dilerse parça parça eder. Allah yağmuru kullarından kimlere diliyorsa dökü verdi mi derhal yüzleri güler.* onlar, daha önce üzerlerine yağmur indirilmeden evvel ümidi kesmişlerdi.* Şimdi bak Allah'ın rahmetinin eserlerine Allah yeryüzünü ölümden sonra nasıl diriltiyor? Şüphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir. O her şeye kâdirdir.* Andolsun ki biz, bir rüzgâr göndersek de onu rahmetin eseri olan ekini sararmış görseler, mutlaka nankörlüğe başlarlar.* sen ölülere işittiremezsin. O daveti, arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın.* Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun da onlar müslüman olur, selâmeti bulurlar.* Allah sizi güçsüz yaratır, sonra kuvvet verir kuvvetin arkasından güçsüzlüğe ve ihtiyarlığa getirir. Allah dilediğini yaratır. Ve O, her şeyi bilir, her şeye gücü yeter.* Kıyamet günü günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler. Onlar önceden de haktan çevriliyorlardı.* Andolsun ki, Allah'ın kitabında takdir edilen dirilme gününe kaldınız. bu, dirilme günüdür siz bilmiyordunuz o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermeyecektir. dertlerinin çaresine bakılmayacaktır.* Andolsun ki, biz insanlar için bu Kur'ân'da her türlü meselden örnekler getirdik. İşte bilmeyenlerin kalblerini Allah böyle mühürler.* Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vaadi mutlaka haktır. Sakın imanı sağlam olmayanlar seni hafifliğe sevketmesinler.* LOKMAN SURESİ Elif, Lâm, Mîm.*Bunlar, o hikmetli kitabın âyetleridir.* O, güzellik ve iyilik yapanlar için bir hidayet ve rahmettir.* Onlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, âhirete de kesin olarak inanırlar.* bunlar, Rableri tarafından bir hidayet üzeredirler. Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır.* onlar için aşağılayıcı bir azab vardır.* Ona âyetlerimiz okunduğunda sanki işitmemiş, sanki kulakda ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. onu, acı verecek bir azab ile müjdele.* iman edip de salih amel işleyenlere nimet cennetleri vardır.* Allah'ın vaadi çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir Allah gökleri direksiz yarattı, Yeryüzüne de sizi çalkalar diye ağır ve sabit büyük dağlar bıraktı biz gökten bir su indirdik de her güzel çiftten hoş çeşit bitkiler yetiştirdik.* İşte bu, Allah'ın yarattığıdır Haydi gösterin bana O'ndan başkaları ne yaratmıştır? o zalimler, apaçık bir sapıklık içindedirler.* Andolsun ki biz, Lokman'a "Allah'a şükret!" diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Allah muhtaç değildir daima övülmeye layıktır.* bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, Allah'a ortak koşmak şirk ve büyük bir zulümdür. biz insana, anasına ve babasına itaati tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması iki yıl içindedir. Biz insana "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır.* bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. dönüşünüz ancak banadır. ben size yaptıklarınızı haber vereceğim.* Yavrucuğum! Haberin olsun ki, yaptığın hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kaya veya göklerde gizlense de Allah onu getirir, mizanına kor. Allah en ince şeyleri bilir, her şeyden haberdardır."* Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir."* insanlara karşı kibirlenme ve çalımla yürüme. Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.* sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir.* Görmediniz mi Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize vermiş, Allah gizli ve açık olarak nimetlerini üzerinize yaymıştır. insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürşide dayanmaksızın Allah hakkında mücadele ediyor.* Allah'ın indirdiğine tabi olun dendiğinde Hayır, biz atalarımızı neyin üzerinde bulduksa, onuna gideriz." diyorlardı Ya şeytan onları cehennnem azabına çağırıyor idiyse ona mı uyacaklar kim iyilik yaparak yüzünü tertemiz Allah'a tutarsa, o gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. bütün işlerin sonu Allah'a dayanır.* Kim inkâr ederse, onun inkârı seni üzmesin. Onlar dönüp bize gelecekler. biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz. Allah, kalblerin özünü bilir.* Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini ağır bir azaba zorlarız.* Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette "Allah" diyecekler. "Allah'a hamd olsun." de. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye lâyıktır.* yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa, deniz de arkasından mürekkep olsa, yine de Allah'ın kelimeleri yazmakla tükenmez. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.* Sizin yaratılmanız da tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Allah her şeyi işitir ve görür.* Görmedin mi ki, Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü geceye sokuyor. Güneş ile ayı emrine boyun eğdirmiştir. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.* Allah hakkın ta kendisidir. İnsanların taptıkları mutlaka batıldır. Şüphesiz ki Allah, çok yücedir, Görmedin mi Allah, âyetlerini size göstersin diye gemiler, Allah'ın nimetiyle denizde akıp gidiyor. Şüphesiz çok sabredenler ve çok şükredenler için nice ibretler vardır.* Onları kara bulutlar sardığı zaman, Allah'a yalvarırlar. Onları kurtardığı zaman ise giden de bulunur. Bizim âyetlerimizi nankör ve gaddarlardan başkası inkâr etmez.* Ey insanlar! Rabbinizden sakının ve o günden korkun ki, baba çocuğuna hiçbir fayda veremez. Çocuk da babasına fayda sağlayacak değildir Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o çok aldatıcı şeytan sizi Allah'ın affına güvendirerek aldatmasın.* Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır.* SECDE SURESİ Elif, Lâm, mim.*Kendisinde şüphe olmayan bu kitabın indirilişi, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafındandır.* onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? Hayır, uyarıcı gelmemiş olan kavmi korkutman için, Rabbin tarafından gelen bir haktır. Gerek ki, hidayeti kabul ederler.* Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra Arş üzerine istivâ buyurmuştur Sizin için O'ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi! Artık düşünmeyecek misiniz?* Allah gökten yere, kadar tüm işleri düzenler, o işler, O'na yükselir.* Allah görüleni ve görülmeyeni bilir, her şeye gücü yeter, çok merhametlidir Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan O'dur.* onun soyunu süzülmüş bir özden, değersiz bir sudan yaratmıştır.* sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az şükrediyorsunuz!* Onlar: "Biz yerde kaybolup gittikten sonra, gerçekten yeni bir yaratılışta bulunacağız?" dediler. onlar Rablerine kavuşmayı huzura varacaklarını inkâr eden kâfirlerdir.* De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize götürüleceksiniz."* Ey Muhammed! Günahkârlar Rableri huzurunda başları öne eğik olarak: "Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, bizi geri çevir de salih bir amel işleyelim, biz artık inanıyoruz." derlerken bir görsen!* biz dilemiş olsaydık her nefse hidâyetini verirdik. Bütün insanlar ve cinlerden cehennemi elbette dolduracağım." sözü hak olmuştur.* unuttuğunuzdan dolayı tadın azabı! İşte biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduğunuz işler yüzünden tadın ebedî azabı!"* âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar Rablerine hamd ile tesbih ederler büyüklük taslamazlar.* Onların korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve rızıklardan hayıra sarfederler.* Öyle ya iman eden kimse, fâsık olan gibi olur mu? Onlar eşit olamazlar.* iman edip de salih amelleri işleyenlere bir konukluk yeri olarak cennet vardır.* fâsıklık etmiş olanların barınakları ateştir. her çıkmak istediklerinde oraya çevrilirler Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!" |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|