04-27-2011, 12:46 | #51 |
Bu linkte çok güzel kritiğini tetkiğini yapmışlar;
http://www.sorularlaislamiyet.com/ar...-nelerdir.html |
|
04-27-2011, 14:35 | #52 | |
Alıntı:
şu yazıyı bir oku derim ..Mevlana Celaleddin Rumi hazretlerinin hakkında: Tasavvuf deryasına dalmış bir Hak âşığıdır. İlmi, teşbihleri, sözleri ve nasihatleri bu deryadan saçılan hikmet damlalarıdır. O, bir tarikat kurucusu değildir. Yeni usûller ve ibadet şekilleri ihdâs etmemiştir. Ney, dümbelek, tambur gibi çeşitli çalgı âletleri çalınarak yapılan törenler ve âyinler, Hazret-i Mevlana’nın vefatından 3-4 asır sonra meydana çıkmıştır. Halbuki o, ney ve dümbelek çalmadı. Dönmedi, raks etmedi. Bunları sonra gelenler uydurdu. 24 binden ziyade beytiyle dünyaya nûr saçan Mesnevî’sine, her ülkede, birçok dillerde şerhler yapılmıştır. En kıymetlisi Mevlana Câmi’nin kitabı olup, bunun da şerhleri vardır. Türkçe şerhlerinden, Ankara vâlisi Âbidin Paşanın şerhi çok kıymetlidir. Âbidin Paşa bu şerhinde, ney’in, insan-ı kâmil olduğunu ispat etmektedir. Mevlevîlik, cahillerin eline düştüğünden, bunlar ney’i çalgı sanarak, ney, dümbelek gibi şeyler çalmaya, dönmeye başlamışlar. İbadete, İslam dininin yasak ettiği çirkin şeyler karıştırmışlardır. Hazret-i Mevlana, bırakın ney çalmayı, oynayıp dönmeyi, yüksek sesle zikir bile yapmadı. Nitekim Mesnevî’sinde diyor ki: Pes zî cân kün, vasl-ı Canan-râ taleb Bî leb-ü gâm mîgû nâm-ı rab. Manası şudur: O halde, Canana kavuşmayı, cân-u gönülden iste Dudağını oynatmadan, Rabbinin ismini kalbinden söyle. |
||
04-27-2011, 19:28 | #53 |
|
|
04-27-2011, 19:41 | #54 | |
Saliha o yazılanın aslı ne? Mevlananın sema etmediğini ilk defa buradan sizden duydum.
O ney icra etti demiyorum ama onların ayinlerinde ney vardı yani icra ediliyordu. Alıntı:
Hepside sansasyonel şeylerle karşımıza çıkıyor bu ne tevafuk. Açık söyleyeyim artık ekranlarda boy gösteren hiç bir hocaya saygım kalmadı desem yeridir. Konu El Emin tarafından (04-27-2011 Saat 19:57 ) değiştirilmiştir.. |
||
04-27-2011, 19:48 | #55 |
|
|
04-27-2011, 19:49 | #56 |
|
|
04-27-2011, 20:01 | #57 |
|
|
04-27-2011, 20:06 | #58 | |
Alıntı:
Hiç bir zamanda bilen biriyim demedim. Sadece yaşamışlığım varsa yaşadım gördüm derim. Her daim dediğim hiç bir şey bilmediğimdir. İmam-ı Azamın sözüne gelince o sözün arkasına sığınmak için paylaşmadım. Çok hoşuma giden bir sözdür. Aklıma geldikçe düşünürüm eğer öyle bilgin biri o sözü kullanıyorsa benim halim nice ola diye. Umarım anlatabilmişimdir. Evet bir çok şeyin farkında olmadığımında farkındayım. Dua niyetine bende inşaallah diyorum. |
||
04-27-2011, 20:19 | #59 | |
Alıntı:
Alime saygini yitirme. Alimi sevmesende, benimsemesende ilmine saygi göster... Bugün sen bu adama din yobazi dersin, yarin bir baskasi cikar x hocaya dil uzatir, bir baskasi Mahmut hocaya, Fethullah hocaya, Ahmet hocaya, Musatafa hocaya.... Elestirin kardesim...bende cahil halimle bir cok hocanin söylediklerini benimsemiyorum. Ama din yobazi demek suretiyle hakarette etmiyorum. Velhasili kelam...ihtilaf noktamiz cok olsada ittifak noktalarimizda bulusmaliyiz... Allah bizleri dil afetinden muhafaza buyursun. |
||
04-27-2011, 20:26 | #60 | |
Alıntı:
İki günlük ortaya çıkıp sansasyonel kelimelerle anılıp sonra ortadan kaybolan kısacası kişilerdir. Hem Alim diyorsunuzda her ilahiyat bitiren alim mi oluyor. Benim bildiğim alim ta küçüklüğünden tutunda hayatı boyunca neredeyse iç içe olmuş insandır. Hayatım boyunca bu ülkede verilen ilahiyat diplomasına itibar etmedim haliyle yetiştirdiklerinede pek itibarım olmuyor.Vesselam!. |
||
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
|
|