![]() |
#21 | |
![]() Alıntı:
Başkanlık sisteminde ise yasama kuvveti ile yürütme kuvveti birbirinden sert biçimde ayrılmıştır. Kuvvetlerin sert biçimde ayrılığı ise çift başlılığı getirir. Bu yüzden başkanlık sisteminde gerçek anlamda iktidar olmak için hem başkanlık seçiminin hem de meclis seçiminin aynı parti tarafından kazanılması zorunludur. Başkanlık seçimini kazanan başkanın partisi, yasama seçiminde iktidarı elde edemezse, başkanın meclisten yasa geçirtme gücü olmaz, bütçe geçirtme gücü olmaz. Başkanlık sistemine geçsek ve tek turlu genel seçimlerde şimdiki gibi meclis aritmetiğiyle karşılaşılması ihtimali her zaman mümkündür. Bana şunun cevabını verir misin? Başkanlık sistemine geçtik ve Erdoğan başkan oldu diyelim. Meclis'te Erdoğan'ın partisi olan AK Parti, 7 Haziran 2015 Genel Seçiminden sonra olduğu gibi salt çoğunluk olan 276'dan daha az sayıda milletvekili çıkardı diye varsayalım. Böyle bir durumla karşılaşıldığında, Başkan Erdoğan, 4 senelik ya da 5 senelik başkanlığı boyunca meclisten ihtiyaç duyduğu yasaları nasıl çıkarttıracak? Hadi yasaları da geçtim, Başkan Erdoğan her sene bütçe döneminde istediği bütçeyi meclisten nasıl geçirtecek? Erdoğan'ın, meclisinden yasa çıkarttıramayan, istediği bütçeyi meclisinden geçirtemeyen zavallı bir başkan durumuna düşmesini istemiyorum. Eğer başkanlık sistemine geçersek ve başkana meclisin yetkilerini gasp edecek yetkiler verilmezse, Başkan Erdoğan'ın partisi salt çoğunluğu elde edemediği durumlarda Erdoğan'ın başına gelecek olan da budur maalesef. Çünkü başkanlık sistemi, doğası gereği çift başlı (yasamada bir baş ve yürütmede bir baş) bir sistemdir ve yönetimdeki çift başın ikisini de aynı zihniyetin, aynı partinin kontrol etmediği durumlarda krizlere açık hatta Türkiye gibi sert siyasi çekişmelerin yaşandığı ülkelerde krizlere gebe bir sistem olarak karşımıza çıkar. Ahmet Davutoğlu'nun eleştirilmesine itiraz etmiyorum ki! Onun konumunun sorgulanmasına ve kişiliğine yapılan hakarete itiraz ediyorum. Ayrıca liberal de değilim, Müslüman demokratım. AK Parti'ye göre daha liberal bir çizgideyim. Ne demek yahu Mesut Yılmaz'laşıyorsun gibi sözler?! Ahmet Davutoğlu'nu Mesut Yılmaz'laşmakla itham etmek hem doğru olmayan bir ithamdır hem de hakarettir. Ayrıyetten ondan talep edilen de kişiliksiz olma talebidir. Davutoğlu'ndan istenilen ne? Mesut Yılmaz'laşma! Tamam Mesut Yılmaz'laşmasın, zaten Mesut Yılmaz'laşmıyor da. Sonra? Mesut Yılmaz'laşma da e peki ne yap? Erdoğan'ın emirlerinden çıkmayan bir uydu ol! Var mı böyle bir şey yaa! Ahmet Davutoğlu, emanetçi bir uydu da olmaz, Erdoğan'a cephe alan bir kadir kıymet bilmez de olmaz inşaallah. Davutoğlu'na yapılacak yapıcı eleştirilere evet, ama onun konumunu sorgulayarak ona karşı yapılan hakaretamiz ve gerçekle uzaktan yakından alâkası olmayan söz ve ithamlara hayır! Konu Cihannur tarafından (07-18-2015 Saat 17:36 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#22 | |
![]() Alıntı:
AK Parti - CHP Koalisyonuna ben de karşıyım; ama AK Parti, CHP ile koalisyon kurarsa AK Parti'ye bir daha oy vermem gibi bir düşünce içinde değilim. Öncelikli tercihim AK Parti - MHP Koalisyonu. AK Parti - MHP Koalisyonu kurulabilmesi için ilkelerimizden taviz verilmeden şartlar zorlanmalı. Eğer AK Parti - MHP Koalisyonu kurulamıyorsa AK Parti - CHP Koalisyonu kurulması için uğraşılmadan erken genel seçime gidilmeli. AK Parti - MHP Koalisyonu kurulamazsa kış gelmeden kasım ayının sonlarına doğru erken genel seçime gidilebilir. Eğer milletimiz bu sefer AK Parti'yi tek başına iktidara getirirse yeni hükümeti kurar ve yolumuza devam ederiz. Eğer milletimiz bizi tek başına iktidara getirmezse, oluşacak yeni meclis aritmetiğine göre koalisyon seçenekleri üzerinde çalışabiliriz. Konu Cihannur tarafından (07-16-2015 Saat 04:38 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#23 |
![]() Kişilikli olmak seni onlarca kişi içerisinden seçip Başbakanlığa atayan lidere Sırtını dönmek ve onun arkasından liderlik hesapları yapmak değildir !
Kişilikli olmak vefayı da gerektirir , makamını kendisi sayesinde kazandığın lidere sadakati de... Davutoğlu sanki uzaydan gelmiş , daha önce hiç Erdoğan ın emri altında çalışmamış gibi yazıyorsun... Davutoğlu, Erdoğan ın senelerce danışmanlığını ve Bakanlığı'nı yapmıştır. Dışişleri Bakanı iken başbakan olan Erdoğan dan emir ve talimat alan Davutoğlu nun şimdi devletin BAŞINDA olan ve kendisini Başbakanlığa atayan Erdoğan dan Talimat alması neden kişiliksizlik olsun?! Bu davutoğlu'nun karar ve düşüncelerinin Önemi yoktur demek değildir. Kendisinin karar ve düşünceleri elbet önemli ve değerlidir. Ama şuanki tablonun en büyük sebebi kendisinin etrafındaki dar kadro ile birlikte başına buyruk hareket edip , cumhurbaşkanı ile koordinasyonu ve iletişimi gittikçe azaltmış olmasıdır. Erdoğan Davutoğlu na Önem verdiği , sevdiği , saydığı ve GÜVENDİĞİ için Başbakanlığa onu layik görmüştür. Davutoğlu'ndan beklediğimiz bu güveni Boşa çıkarmamasıdır. Bu konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. Son olarak şunu yazayım: koalisyon hata olur en iyisi erken seçim. Ama illa koalisyon olacaksa paralel yapıyla mücadeleden taviz verilmeden MHP ile Olmalıdır. CHP ile koalisyon yapmak ise hatadan öte siyaseten intihar olur Ahmet hoca için. Bir sonraki seçimde oyu yirmilere düşer ve ak parti nin Başında daha fazla kalamaz. Şimdilik koalisyon görüşmelerini takip edelim. Sonrasını ona göre konuşuruz. Şahsen ben, ak parti Nin, CHP ile koalisyon yapması durumunda bir sonraki seçimde Tereddüt etmeden oyumu MHP ye veririm. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#24 | |
![]() Alıntı:
Konu Cihannur tarafından (07-24-2015 Saat 01:27 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#25 |
![]() Evet, bu konudaki makalenin başlığını şimdi daha bir gururla söyleyebiliriz. 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde AK Parti'yi % 41 oranında oyla 1. parti çıkararak Türk Siyasi Tarihi'nde AK Parti'ye 4. genel seçim 1.liğini kazandırarak Türkiye rekoru kırmasını sağlayan AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1 Kasım 2015 Genel Seçiminde AK Parti'nin % 49.5 oranında oyla toplamda 4. kez tek başına iktidar olmasını sağlayarak AK Partimizin bir Türkiye rekoru daha kırmasını da sağlamıştır.
Bravo Hocam! Bravo! ![]() Konu Cihannur tarafından (11-07-2015 Saat 01:07 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#26 |
![]() 7 haziran dan sonra erken seçime karşı çıkıp koalisyon kurulmasını isteyenlerin bu Zafer'imizi sahiplenmeye çok hakları olduğunu düşünmüyorum.
Maalesef Davutoğlu da koalisyona sıcak bakıyordu veya en azından dışarıdan öyle görünüyordu Cumhurbaşkanı'mızın ve biz seçmenin koalisyon karşıtı tutumu olmasaydı belki de şuan başımızda ak parti - CHP koalisyonu olacaktı Bu konuya eklediğim o yazının da arkasındayım Davutoğlu kendi başına kazanmadı bu seçimi Erdoğan ın manevralarıyla kazanabildi ve ak parti ye oy verenlerin çoğu Recep Tayyip Erdoğan ın partisi diye verdi Cihannur eski defterleri kurcalayıp zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışman da komik oluyor. Erdoğan istese eylül ayındaki kongrede davutoğlunun yerine Binali Yıldırım'ı getirebilirdi o Zaman belki 49 olmazdı oyumuz muhtemelen 45-46 olurdu (belki de daha yüksek olurdu) ama bu yine büyük zafer olarak sayılır ve Davutoğlu nun esamesi okunmazdı Ama siz hala böyle fitneyi körükleyici hareketlerde bulunursanız, ülkemiz ve partimiz için iyi olmaz Davutoğlu Başbakan olmadan önce benim en çok Başbakan olmasını istediğim kişiydi. 2. Sırada Binali yıldırım vardı. Hemşehrim olan Davutoğlu nu eleştirdiysek ve eleştiriyorsak bunun sebebi Başbakan olduktan sonraki bazı hal , tavır ve tutumlarıdır 7 haziran dan önce Arınç ın Cumhurbaşkanı'mıza saldırması ve davutoğlunun bu olaya tepki göstermemesi ayrıca hükümetin Cumhurbaşkanı'mızdan biraz kopuk görüntü sergilemeye başlaması ak parti ye çok oy kaybettirmişti 1 kasım dan önce ise davutoğlunun daha iyi görüntü verdiğini söyleyebilirim. Davutoğlu da umarım 7 haziran öncesi yaptığı hatalardan ders çıkarmıştır Konu Özgür Suriye tarafından (11-07-2015 Saat 19:03 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#27 | ||
![]() Alıntı:
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 1 Kasım 2015 Genel Seçimi kampanyasında meydanlara çıkmadı. Doğrusu da buydu. AK Parti'nin 1 genel başkanı vardır ve o genel başkanı şimdilerde Ahmet Davutoğlu'dur. Binali Yıldırım meselesine gelince... AK Parti'nin başına Binali Yıldırım gelseydi o da kişiliğiyle ve çalışmalarıyla başarılı olurdu ve AK Parti genel başkanlığı görevini başarıyla yürütürdü. Net kanaatim bu. Ahmet Davutoğlu'nu AK Parti genel başkanlığı için mevcut şartlarda en uygun kişi, en doğru seçenek olarak görüyorum; yoksa AK Partili diğer değerli siyasetçilerimiz de başarıyla AK Parti genel başkanlığı ve başbakanlık görevini yürütebilirler. Şöyle de izah edeyim. Mesela AK Parti genel başkanlığı için en uygun kişi kim olmalıdan başlayarak şöyle bir listeleme yapayım: 1- Ahmet Davutoğlu 2- Abdullah Gül 3- Numan Kurtulmuş 4- Binali Yıldırım 5- Ali Babacan... Bu liste böyle gider. Mesela yukarıda isimlerini yazdığım 5 değerli siyasetçi de AK Parti genel başkanlığı ve başbakanlık görevini başarıyla yürütürler. Ama dediğim gibi mevcut şartlar muvacehesinde AK Parti genel başkanlığı ve başbakanlık için en uygun kişinin Ahmet Davutoğlu olduğu kanaatindeyim ve bu kanaatimi yıllardır aynen muhafaza ediyorum. 7 Haziran 2015 Genel Seçimi sonucunu bazıları doğru değerlendiremediler. AK Parti'nin, 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde almış olduğu % 41'lik oyu başarısızlık olarak gördüler. Oysa AK Parti'nin almış olduğu % 41'lik oy oranı ve 2. sırada yer alan ve % 25 oranında oy almış olan CHP'ye 16 puan fark atması başarıydı ve ayrıca bir de rekordu. AK Parti'nin, 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde elde etmiş olduğu rekoru AK Parti Forum'da şöyle anlatmıştım: Alıntı:
Birleşik Krallık'ta 1. partinin aldığı % 37 oy başarı, Polonya'da 1. partinin aldığı % 38 oy başarı, Yunanistan'da 1. partinin aldığı % 36 oy başarı, Türkiye'de ise bütün bu ülkelerin 1. partilerinden daha çok oy alan AK Parti'nin aldığı % 41 oranındaki oy başarısızlık ha! Türkiye'nin acilen seçim sisteminde ve siyasi partiler yasasında değişikliğe gitmeye ihtiyacı var. İşte bütün bu gerçekler sonucunda Ahmet Davutoğlu başarılıydı. Davutoğlu, 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde % 41 oyla AK Parti'yi 1. parti çıkararak AK Parti'ye Türk Siyasi Tarihi'nde 4. kez genel seçim 1. liği kazandırarak rekor kırdırmıştı; şimdi de 1 Kasım 2015 Genel Seçiminde AK Parti'yi 4. kez tek başına iktidara taşıyarak AK Parti'nin, Türk Siyasi Tarihi'nde bir kez daha rekor kırmasını sağladı. Başkanlık sistemini halk istemiyor. AK Parti, başkanlık sistemi diye diye 7 Haziran 2015 Genel Seçimine gitti ve % 41 oranında oy aldı. AK Parti'nin aldığı o % 41 oyun hepsini de başkanlık sistemine destek diye kabul etmek mümkün değil. 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde AK Parti'ye oy veren o % 41'in içindeyim ve başkanlık sistemine karşıyım. Başkanlık sistemi halk oylamasına götürülürse ve oy kullanmam nasip olursa o halk oylamasında hayır oyu kullanacağım inşaallah. Konu Cihannur tarafından (11-19-2015 Saat 13:08 ) değiştirilmiştir.. |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
#28 |
![]() Cumhurbaşkanı 1 kasım öncesi meydanlara çıkmadı dersen yanlış olur çıktı ama daha az
Mesela İst da teröre karşı düzenlenen mitinge katılarak yüzbinlerce kişiye hitap etti Bunun dışında çeşitli açılışlara katıldı zaten Davutoğlu ve diğer parti Başkan'ları da 7 haziran a göre daha az miting yaptılar Erdoğan akıllıca bir strateji izledi meydanlarda çok görünmeyerek muhalefet partilerinin kendi üzerinden halkı kutuplaştırmasına müsaade etmedi Bu yolla daha önce CHP ye oy veren birçok insanın ak parti ye oy vermesini sağladı Yine meseleyi partiler üstünde tutup meselenin memleket ve istikrar meselesi olduğunu söyleyerek ve teröre karşı başkomutan olarak devletin gücünü göstererek çok sayıda MHP linin ak parti ye oy vermesini sağladı Şu yazıyı bi oku istersen Başkanlığı biz ülkenin geleceği için istiyoruz http://haber.star.com.tr/yazar/tamam...NxPYpl.twitter Konu Özgür Suriye tarafından (11-07-2015 Saat 20:56 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#29 | |
![]() Alıntı:
Arkadaşım ben de başkanlık sistemine Türkiye'nin geleceğini düşündüğüm için karşıyım. Halkın önemli bir bölümü gibi belki de çoğunluğu gibi o sistemin ne olduğunu bilmeyen bir insan da değilim. Başkanlık sistemi yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden sert biçimde ayrıldığı çift başlı bir rejimdir. Bu sistemi savunanlar bir zahmet niye yasama ve yürütme kuvvetleri arasında gevşek kuvvetler ayrımını öngören tek başlı parlamenter sistemi bırakıp da yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden sert biçimde ayrıldığı başkanlık sistemini savunuyorlar anlatsalar da dinlesek. Ben medeni bir insanım. Çift başlı başkanlık sisteminin işlerlik anlamında Türkiye şartlarında tek başlı parlamenter sisteme göre daha işlevsel ve iyi bir yönetim olacağına ikna edebilecek bilgileri gösteren olursa ikna olurum; ama yok böyle bir şey! Parlamenter sistemin yönetim istikrarı anlamında başkanlık sistemine üstünlüğünü al işte 1 Kasım 2015 Genel Seçimi sonucunda bir kez daha gördük. Türkiye'de şimdi yasama sorunu var mı? Yok! AK Parti, 1 Kasım 2015 Genel Seçiminde elde ettiği 317 milletvekiliyle 2019 Genel Seçimine kadar geçirmek istediği yasaları TBMM'den geçirtebilecek güce sahip oldu. Peki Türkiye'de şimdi bütçe sorunu var mı? Bütçe sorunu da yok! AK Parti, AK Parti, 1 Kasım 2015 Genel Seçiminde elde ettiği 317 milletvekiliyle 2019 Genel Seçimine kadar; 2016, 2017, 2018 ve 2019 Türkiye bütçelerini istediği biçimde belirleyip TBMM'den geçirtebilecek güce sahip oldu. Yani tek başına iktidardasın, yürütme sende, yasamaya da hâkimsin, istediğin bütçeleri de istediğin gibi yasalaştırabilecek gücün de var. Bir de başkanlık sistemine bakalım. 10 Ağustos 2014 tarihinde başkanlık sistemine geçtik ve ilk başkanımız olan AK Partili Recep Tayyip Erdoğan'ı başkan olarak seçtik diyelim. 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde de yasamayı yani TBMM'yi belirledik ve başkanın partisi olan AK Parti'nin 258 milletvekiliyle TBMM'de azınlığa düştüğünü varsayalım. Hadi bakalım TBMM'de azınlığa düşmüş AK Parti ve onun desteklediği başkanla, çoğunluğu elde etmiş olan; CHP, MHP ve HDP ve onların karşı olduğu AK Partili başkanla yönetimde istikrarı sağla! Mümkün mü, değil elbette. Yasama sorunu var mı? Var! AK Partili Başkan Erdoğan, 2019 genel seçimine kadar istediği yasaları TBMM'den geçirtebilir mi? Kendi partisi dışındaki diğer partileri razı etmeden geçirtemez. AK Partili Başkan Erdoğan, ülkeyi yönetmek için istediği bütçeleri; 2016, 2017, 2018 ve 2019 Türkiye bütçelerini TBMM'den istediği gibi geçritebilir mi? Kendi partisi dışındaki diğer partileri razı etmeden geçirtemez. Çift başlı başkanlık sistemine bilerek karşı çıkıyorum bilmeden değil. Yasama ve yürütme kuvvetleri biribirinden tamamen kopartıldığında Türkiye gibi siyasi parti yapısı bulunan ve sert kutuplaşmanın yaşandığı ülkelerde yasama ve yürütme kuvvetleri aynı zihniyetin aynı siyasi partinin elinde bulunmadığı durumlarda yönetim krizlerine açık bir siyasi ortam oluşur. Yasa çıkartamayan, bütçe geçirtemeyen bir başkan, başkan ile parlamento çoğunluğu arasında kavgalar, çekişmeler... Başkanlık sistemini savunanlar önce kendilerini ikna etsinler. Başkanlık sistemini savunanlara soruyorum: Yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirlerinden tamamen ayrılmasıyla oluşacak çift başlı yönetimi destekliyor musunuz? Çift başlı yönetimin Türkiye'nin lehine olacağını mı düşünüyorsunuz? Çift başlı yönetimde başlardan birinin (mesela yürütme) bir siyasi partinin elinde olduğu (mesela AK Parti) ve başlardan diğerinin (mesela yasama) AK Parti'ye muhalefet eden siyasi partilerin elinde olduğu (mesela; CHP, MHP ve HDP) durumlarda TBMM'den rahatlıkla yasalar çıkartılabileceğini, ülke bütçesinin rahatlıkla yasalaştırılabileceğini umuyor musunuz? Çift başlı başkanlık sistemini savunanlar önce bu sorularıma cevap verip kendilerini ikna etmeliler. Konu Cihannur tarafından (11-07-2015 Saat 21:51 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#30 |
![]() Şunu da ilave etmek isterim: 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde Ahmet Davutoğlu genel başkanlığında % 41 oy alan AK Parti'yi başarısız bulanlar oldu. AK Parti'nin, 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde almış olduğu o % 41 oy ki Türk siyasetinde ana rakibimiz olan ana muhalefet partisi CHP'nin tarihinde serbest ve demokratik genel seçimlerde ulaştığı en yüksek oy oranıdır. CHP, 1957 ve 1977 genel seçimlerinde % 41 oranında oy almıştır ve o % 41 oy, CHP'nin serbest ve demokratik genel seçimlerdeki zirve oyudur.
CHP'nin bir de son dönemlerine bakalım. CHP, 2011 Genel Seçiminde % 26 oranında oy almış, 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde ise % 25 oranında oy almıştır. CHP'nin bütün hedefi % 30'a ulaşmak. CHP o kadar uçuk vaatlerle halkı kandırmaya çalışarak yaptığı kampanyada % 30 oya ulaşabilse bayram yapacak, zil takıp oynayacak; ama o kadar uğraşmasına rağmen bir türlü % 30'a ulaşamadı, ulaşamıyor. Demek istediğim o ki 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde AK Parti'nin almış olduğu % 41'lik oy oranını küçümsememek lazım. Elin oğlu o % 41 oranında oyun yanına bile yaklaşmayı değil de % 30 oranında oy almayı başarı olarak görüyor ama yine de bütün gücüyle çabalamasına rağmen o % 30 oya dahi ulaşamıyor. Konu Cihannur tarafından (11-07-2015 Saat 22:42 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|