10-27-2009, 14:30 | #1 |
Cem, cezaevinde din dersi alıyor
Cem’in sürekli masa tenisi ve basketbol oynadığı; vaizlerden de din dersi aldığı ortaya çıktı. Kız arkadaşı Münevver Karabulut’u öldürdüğü gerekçesiyle polise teslim edildikten sonra tutuklanan Cem G., İstanbul Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nde 40 gününü doldurdu. Cezaevinde tutuklu bulunan 60 çocuk zanlıdan farklı olarak kimseyle görüştürülmeyen Cem G.’nin sadece cezaevi görevlileriyle görüşebildiği, onlarla masa tenisi ve basketbol oynadığı, ayrıca vaizlerden de din dersi aldığı açıklandı. Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi Müdürü Mustafa Kemal Çelik, Cem G.’nin durumunun özel olduğunu belirterek, “Güvenlik nedeniyle tek başına tutmak durumundayız. Ama sportif faaliyetlerini yapıyor, havalandırmaya çıkıyor. İnfaz koruma memurlarıyla masa tenisi, basketbol oynuyor, infaz koruma memurunun bulunduğu kaleye de şut çekiyor” dedi. 18 YAŞINA GİRECEK Cezaevi psikoloğu Mustafa Tığlı ise Cem G.’nin soyutlanmasındansa toplum içinde bulunmasının gerekliliğine dikkat çekerek, “Geldiğinde kendine güveni vardı ama giderek güvenini kaybetti. Kuruma adaptasyonunu sağlıyoruz” dedi. Cinayet suçundan tutuklandığı için okuduğu okuldan tastiknamesini alan Cem G.’nin açık öğretime devam etmek için dilekçe verdiği ve öğrenimine cezaevinde devam edeceği de öğrenildi. Bu arada Cezaevi Müdürü Mustafa Kemal Çelik, 29 Ekim’de Cem G.’nin 18 yaşını dolduracağını ve cinayet suçunu işlemekten tutuklu bulunan diğer 18 yaşını doldurmuş çocuklar gibi Silivri Cezaevi’nin 5. koğuşuna gideceğini söyledi. KAPTAN DİNLENDİ Bu arada tutuklu Cem G’nin amcası Hayyam Garipoğlu’na ait “Fulia” isimli teknede kaptan olarak çalışan A.S. “tanık” sıfatıyla dinlendi. Kaptan A.S.’nin, teknede olağanüstü bir hareketliliğe ya da erzak yüklendiğine tanık olmadığını söylediği öğrenildi. HABERTÜRK
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-27-2009, 14:39 | #2 |
Deniz Sekiden sonra sıra Ceme mi geldi? Dini işin içine katarak ne yapmaya çalışıyorlar acaba?
|
|
10-27-2009, 14:47 | #3 |
o kadar yüssüzlüklerinden...kendilerine bir kılıf uydurmaya çalışıyorlar....ne yapsınlar...bunada dini alet ediyorlar
|
|
10-27-2009, 14:53 | #4 |
Nedense hep böyle olur..Dışarıda iken ALLAH gelmez akıllarına,içeriye girince sofi kesilierler.Lakin yinede umut ediyorum,inş samimidirler bu konuda..Tuğba özay örneğine bakınca hiçte ümitvar olmadığımıda söylemek isterim..Cezaevinde iken Kur-an-a kitaba sarılıp,çıkıncada aynı tas aynı hamam olanları çok gördük...
|
|
10-27-2009, 14:55 | #5 |
abim hiç umut etme...asıl adalet içerde...
bunların üstü Allah Allah altları Yallah Yallah...kurban olsun bunlar dine kitaba |
|
10-27-2009, 15:23 | #6 |
Hayırdır bu ceza evlerinde nedense giren şuçluya bir din merakı sarıyor..
|
|
10-27-2009, 16:07 | #7 |
"Testi kırılmadan önce" bazı hakikatlerin insanlara anlatılması gerekiyor. Ama bununla beraber, hata cezaevlerinde vaizlerin eğitim vermesi bence olumlu bir gelişme.
BAzı hatalar var ki geri dönülmesi zor hatalardır bunlar. Artık "insan"ların bunu unutması kolay olmaz. Hele bu suçlar "bin aleme bedel" insanı öldürmek ise.. Bu suçun mahkumu olanlar eğer "hata"sının farkında ise ve pişman ise cezasını çekmekle beraber ruhunun tedavi edilmesine de ihtiyaç duyacaktır.. Bu tedavinin dinden başka reçetesi yoktur. Evet, keşke düşmeden önce görülse hakikat.. Çamur yüze bulaşmadan insanı kirlettiği farkedilse... |
|
10-27-2009, 16:10 | #8 |
Ağaç yaş iken eğilir...
kurumuş ağaç eğilmez... Kırılır...!!! |
|
10-27-2009, 16:22 | #9 |
Samimi olsunda önemli değildir.Nice evliyaullah vardırki bataklıktan çıkmışlardır.Kimi eşkiya idi kimi sarhoş.Önemli olan toplumumuz için şudur:Sadece içerdekilere DİN dersi verilmemeli.Sadece o da değil Din dersleri yaşanmalıdır.Yoksa öğretmenlerimizden duyduğumuz gibi Din dersinde değiliz müziği kesemem ben dememek ve dedirtmemektir.
|
|
10-27-2009, 16:28 | #10 | |
Alıntı:
Eyvallah bu söz doğrudur ama yerine göre.. Cem garipoğlu için demiyorum ama pekçok insan var ki yaptığı işten pişman olup yeni bir hayatın kapılarını aralayabiliyorlar.. Yeter ki özlerine dönebilsinler.. Unutmayın, Mekke de herşey kuruydu.. MEdine'ye gidildiğinde ise "yğmurun" herşeyi yeşerttiği görüldü.. Yeter ki, irşadı yapan kamil olsun, dinleyen gönlünü açsın.. |
||
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|