Anketler Tüm anketlerimizi burada paylaşıyoruz. |
Anketimiz: Çözüm Sürecini ve Dolayısıyla PKK Terörünün Bitirilmesini Destekliyor musunuz? | |||
Evet, Kürt sorunu çözüme ulaştırılsın, PKK terör örgütü etkisiz hâle getirilsin ve böylelikle düşük yoğunluklu savaş sona erdirilsin. | 35 | 92.11% | |
Hayır, Kürt sorunu da bu sorundan kaynaklanan etnik terör de bitirilmesin, düşük yoğunluklu savaş sürsün, insanlar ölmeye ve analar ağlamaya devam etsinler. | 2 | 5.26% | |
Ulusalcıların, laikçilerin ve faşistlerin kara propagandalarının etkisi altındayım ve bu yüzden kararsızım. | 1 | 2.63% | |
Katılımcı sayısı: 38. Sizin bu Ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor |
03-11-2013, 23:57 | #31 | |
Alıntı:
Başlatılmış olan çözüm süreci, barış süreci olarak da tanımlanıyor. Sürecin barış süreci olarak adlandırılması bazı toplum kesimleri ve bazı vatandaşlarımız tarafından yadırgandığı için süreç daha çok çözüm süreci olarak nitelendirilmekte diye düşünüyorum. Oysa bu sürece barış süreci denilmesi, çözüm süreci denilmesinden daha çok yakışıyor. Çünkü çözüm süreciyle yapılmak istenen, 100 yılı aşkın süredir ülkemize ve milletimize acı yaşatmış ve acı yaşatan bir sorun olan Kürt sorununu çözüme ulaştırarak Kürtçülerle hatta Kürt halkıyla barışılarak, PKK terör örgütünün etkisiz hâle getirilerek düşük yoğunluklu savaşa son verilip anaların gözyaşlarının dindirilmesidir. Barış denilerek kastedilen, 5.000 civarındaki PKK'lı teröristle barışılması değildir; milyonlarca Kürtçüyle barışılmasıdır. Bu süreç başarıya ulaşırsa inşaallah, devletimiz milyonlarca Kürtçü vatandaşıyla barışmış olacaktır. Kürtçülerin ideolojilerini beğenmeyebiliriz ve desteklemeyebiliriz. Ben de hem Türkçülerin hem de Kürtçülerin ideolojilerini yanlış buluyorum ve onların ideolojilerine karşıyım; ama bu karşıtlığım Kürtçülerin meşru etnik hak taleplerini görmezden gelmem anlamına gelmiyor. Türkiye'de resmî ideoloji tek tip bir toplum oluşturma gayesiyle toplumu ret ve inkâr etti. CHP Zihniyeti; dindarları, Kürtleri, Alevileri, solcuları yok saydı. Halkımızın önemli bir çoğunluğunu oluşturan; dindarların, Kürtlerin, Alevilerin, solcuların yok sayılıp inkâr edilmeleri onların yok olmalarına yol açmadı. CHP Zihniyeti her ne kadar; dindar yok, Kürt yok, Alevi yok, solcu yok dese de bu kesimlerin hepsi varlardı ve baskıcı zalim rejim çözülünce; dindarlar, Kürtler, Aleviler ve solcular apaçık bir biçimde görünür oldular. Biz; dindar sorunu, Kürt sorunu, Alevi sorunu, solcu sorunu var derken, bu kesimler sorunlu kesimlerdir de o yüzden sorun oluyorlar demiyoruz. Aksine, CHP Zihniyeti o kesimlerin varlığını reddettiği ve o kesimlere zulümle ve baskıyla saldırdığı için; dindar sorunu, Kürt sorunu, Alevi sorunu, solcu sorunu oluşturmuştur diyoruz. Olaya madalyonun diğer tarafından bakarsak şöyle de diyebiliriz: Türkiye'nin gerçekte bir tek ana sorunu vardır o da, Azgın İttihatçı Zihniyet sorunu ve onun fikrî tohumu ve devamı olan Azgın CHP Zihniyeti sorunudur. Çünkü o azgın ve akılsız zihniyet son 100 yılda Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne; zalimliği, darbeciliği, katilliği, hırsızlığı gibi pek çok kötülükleriyle çok zulümler yapmıştır. O yüzden diyoruz ki: Kahrolsun İttihatçı Zihniyet! Kahrolsun CHP Zihniyeti! AK Parti iktidarında Türkiye, 100 yıllık bir yanlıştan dönüyor ve faşist resmî ideolojiden demokratik ve özgürlükçü cumhuriyete geçiyor. Kimse Türkiye'nin önünde 2 yol var zannetmesin. Türkiye'nin önünde 2 yol yok; 1 yol var! Türkiye ve Türk Milleti demokrasiyi ve özgürlüğü içtenlikle sevmekte ve benimsemektedir. Türkiye, Kürt sorununu reddederek Çin Komünist Diktatörlüğü, Kuzey Kore Komünist Diktatörlüğü gibi otoriter-diktatöryel bir ülke ve devlet olmayacak; Türkiye, Kürt sorununu kabul ederek ve çözüme ulaştırmaya çalışarak; ABD gibi, İngiltere gibi, Almanya gibi, Fransa gibi, Japonya gibi, Kanada gibi ve benzeri demokratik ülkeler gibi demokratik ve özgürlükçü bir ülke ve devlet olmayı sürdürecektir inşaallah. Konu Cihannur tarafından (03-12-2013 Saat 00:44 ) değiştirilmiştir.. |
||
03-14-2013, 00:00 | #32 | |||
Habur Sınırında Ağlatan Kavuşma
PKK'nın serbest bıraktığı 8 kamu görevlisi aileleriyle buluştu. Buluşma anında duygusal anlar yaşandı. 8 kamu görevlisi Amadiye'den Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'nin tahsis ettiği ciplerle yaklaşık 10 araçtan oluşan konvoyla, sıkı güvenlik önlemleri altında Türkiye sınırına yakın Zaho ilçesine ulaştı. Saat 13:40 sıralarında Zaho'ya gelen konvoy yine sıkı güvenlik önlemleri altında ilçede hiç durmadan İbrahim Halil Sınır Kapısı'na giriş yaptı. Buradaki işlemlerin ardından kamu görevlileri Habur Kara Hudut Kapısı İdare Amirliğ'nde yıllardır ayrı oldukları aileleriyle buluştular. Buluşma sırasında duygusal anlar yaşandı ve aileler gözyaşlarını tutamadılar. 640 gün sonra ailesine sarıldı 9 Temmuz 2011'de Diyarbakır-Lice karayolunda kaçırılan Astsubay Abdullah Söpçeler ve uzman çavuş Zihni Koç, 640 gün sonra aileleriyle buluşurlarken, erler Reşat Çeçan, Hadi Gizli ve Ramazan Başaran, 613 gün sonra ailelerine kavuştular. Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu 607 gün, polis memuru Nadir Özgen, 579, uzman çavuş Kemal Ekinci, 559 gün sonra ailesiyle kucaklaştı. Nadir Özgen'in annesi: Sevdiği bütün yemekleri yaptım Van'ın Çatak ilçesinde görev yaparken 18 ay önce terör örgütünce kaçırılan polis memuru Nadir Özgen'in (30), Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Bağarası beldesindeki annesi Müşerref Özgen (61), "Dualarım kabul oldu. Çok sevinçliyim." dedi. Televizyon başından, aylardır özlemini çektiği oğlunu görmek için bir an olsun ayrılmayan Özgen, tek isteğinin oğlunun artık eve gelmesi olduğunu söyledi: "Çok sevinçliyim, mutluyum. Heyecanla bekliyorum. Oğlumun eve gelişinden önce bütün hazırlıklarımızı yaptık. 18 aydır çok dua ettim, dualarım kabul edildi." Oğlunun sarma, börek ve köfteyi çok sevdiğini belirten Müşerref Özgen, hepsini hazırlayıp yolunu gözlediğini söyledi. Ailenin diğer fertleri de Nadir Özgen'i görmek için televizyon başından bir an olsun ayrılmadılar. Polis memuru Özgen'in evde toplanan akrabaları ve yakınları büyük sevinç yaşarlarken, ''Nadir'im, güzel, tatlı yavrum benim.'' diyen anne Müşerref Özgen, bir süre sonra fenalaştı. Özgen'e, evin önünde hazır bekletilen sağlık görevlileri müdahale ettiler. Müdahale sonrası kendine gelen Müşerref Özgen, gazetecilere, ''Oğlumun kurtulması için hep dua ettim. Bugünü gördüğümüz için çok sevinçliyim, çok mutluyum.'' diye konuştu. ''Allah devletimize zeval vermesin'' Erler Ramazan Başaran, Reşat Çeçan ve Hâdi Gizli, anne ve babalarına sarılarak hasret giderirlerken, sevinçli aileler, terörün son bulmasına yönelik çözüm sürecinin başarıyla sonuçlanması temennisinde bulundular. Polis memuru Nadir Özgen de babasıyla sarılarak hasret giderirken, baba Özgen, ''Allah devletimize zeval vermesin. Dimdik ayaktayız.'' dedi. Uzman çavuş Kadir Ekinci de babası ve ağabeyine sarılarak hasret giderdi. Er Reşat Çeçan'ın ablası: ''İnşallah akşam birlikte oturur yemek yeriz'' Yaklaşık 8 aydır kardeşini beklediklerini anlatan abla Çeçan, akşama kardeşi için sevdiği yemekleri hazırladığını belirterek, ''En çok kuru fasulye pilav seviyor. İnşallah akşam birlikte oturur yemek yeriz'' dedi. Çeçan'ın 50 yaşındaki teyzesi Edibe Demirtaş da bir an önce yeğeninin gelmesini beklediklerini ifade ederek, ''Allah sulhun hayırlısını versin. Gençlerin kanı dökülmesin, anneler ağlamasın barış istiyoruz.'' diye konuştu. Gizli ailesi Terör örgütünce kaçırılan er Hâdi Gizli'nin ailesi de çocuklarının Türkiye'ye giriş yapmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Er Gizli'nin annesi Şeha Gizli, oğlu ile telefonda görüştüğünü belirterek, oğlunun, ''Ben iyiyim; ağlama, geleceğim.'' diye kendisini teselli ettiğini aktardı. Uzman Çavuş Kemal Ekinci'nin evine Türk Bayrağı asıldı Terör örgütünce kaçırılan Uzman Çavuş Kemal Ekinci'nin serbest bırakılmasının ardından, ailesinin yaşadığı Gaziantep'teki mahalleye Türk Bayrakları asıldı. Şırnak'ta 1 Ekim 2011'de terör örgütü tarafından kaçırılan Uzman Çavuş Kemal Ekinci'nin serbest bırakılması memleketi Gaziantep'te sevinçle karşılandı. Ekinci ailesinin, çocuklarını karşılamak üzere Habur Sınır Kapısı'na gitmesi üzerine, yakınları ve komşuları ailenin yaşadığı mahalleyi Türk Bayraklarıyla donattılar. Mahalleye çadır kuran Şahinbey belediyesi de, ''Hoşgeldin Bizim Asker'' yazılı pankart astı.
Kaynak Haber 7 13.03.2013 |
||||
03-14-2013, 01:11 | #33 |
|
|
03-14-2013, 01:52 | #34 | ||||||
Çözüm sürecinin başarıyla neticelendirilip çatışmaların son bulup silahların bırakılıp iç barışımızın sağlanmasıyla; Türk'ün, Kürd'ün, Arab'ın, Laz'ın, Dadaş'ın, Gakkoş'un, Dersimli'nin, Roman'ın, Bektaşi'nin, kısacası güzel ülkemin tüm renklerinin eşsiz memleketimin dağlarında el ele; sevda türküleri, özgürlük türküleri, barış türküleri, kardeşlik türküleri söylemeleri dileğiyle...
İçerde Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere, Yastığım, ranzam, zincirim, Uğruna ölümlere gidip geldiğim Zulamdaki mahzun resim, Haberin var mı? Görüşmecim yeşil soğan göndermiş, Karanfil kokuyor cigaram, Dağlarına bahar gelmiş memleketimin. Ahmed Arif Ahmed Arif - İçerde
Rahmi Saltuk - Dağlarına Bahar Gelmiş Memleketimin
|
|||||||
03-14-2013, 02:19 | #35 |
Nitelendiren kim ? kürtçüler ile pkk. Madem terörist örgüt olduğu gerçeğini değiştirmiyor, terörizmle barış zaten olmaz, akla mantığa aykırı bir şeydir bu. Bir yandan namaz kılarken secdeye varmadan önce bir duble rakı içmeye benzer bu durum.
Neyin çözü mü ortada bir düğüm mü var ? Ortada it köpek domuz takımı var, kolunu ısıran sivri sineğe 'hadi az kan em sonra git' mi diyorsun yoksa yapıştırıp öldürüyor musun sen ? Mutfağındaki ufak sinekleri tek tek mi öldürüyorsun yoksa ona sebep olan bozukmuş çürümüş meyve sebzeyi çöpe atıp kökten çözüm mü sağlıyorsun ? pkk yok edilecekse bu anca israile savaş açmakla, ermenistana girmekle olur, musul kerkek erbili geri almakla olur. Yakışıyormuş :D Zinaya 'aşk' diyorlar daha çok yakıştığı için, hem daha masum oluyor hem insan günah işlememiş gibi durarak kendisini kandırıyor, ne kadar güzel değil mi ? Oldu olacak karşılıklı imzada atalım. Milyonlarca kürtçü ? Başbakan olsun, başkakanı attım bir yana din la din dinimiz ırkçılığı redederken, it köpekle ırkçılarla barış mı olurmuş ? Kürtçülerle, türkçülerle ne barışıdnan söz ediyorsun ? Milyonlarcaymış :D Milyonlarca olsaydı bu kürtçüler, Türkiye çoktan bölünmüştü. Kürtlerin en çok oy verdiği partinin ak parti olduğunu ve ak partinin bu tür ırkçı taraflara karşı olduğunu unutmuşsun belli ki. Irkçılığa karşı faşistçe bakış açısı lazım, hoş görü değil. Barışmış, sen çoktan kendini kürtçülere, diğer ifadeyle pkkya teslim etmişsin haberin yok. Toplumu red & inkar :D Bir yandan hain ırkçı kürtçülerle barış diyorsun öte yandan pkklılar gibi söylemde bulunuyorsun 'yok bizi inkar ettiler yok bilmem ne' vs. İslamcılar neden silahlı örgütü kurmadı ? Adnan Menderese oy verenler neden silahlı örgüt kurmadı ? 28 şubat dönemi sebebiyle neden silahlı örgüt kurulmadı peki ? Bir yandan chpye inkarcı diyip öte yandan köpeklerle 'yok barış yok bilmem ne' demek cahilce bir bakış açısı. Bakış açını süzgeçten geçirmeni tavsiye ederim. chp alevileri solcuları yok saymış :D En çok buna güldüm. Kürt sorunu morunu kalmadı neyine kürt sorunu ? Geçen facede 'TSK askerlik için personel alacak' haberi altına bir ahmak çıkıp 'Katliam yapacaklar' diyip, tabi gereken cevabı aldıktan sonra devamında 'jitem yapmadımı yok köy yok bilmem ne' diye cahilce, kürtçü bakış açısıyla -ki kişi liboş aynı zamanda başörtüsü onların deyimiyle türban fetişti çıktı- yorum yazdı. Aynı mantık. Kürt sorunu morunu kalmadı neyine kürt sorunu ? Özgür cumhuriyet, pkkya kucak açmak olacaksa bu ülke batsın gitsin. Az da olsa Mehmet Akif okumanı tavsiye ederim, bak bakalım bakış açın nasıl değişiyor. Aksi halde dayanamayıp 1-2 gün içerisinde 'yaşasın kuzey kürdistan' diye slogan atmaya başlarsın, kim bilir örgüte bile katılırsın. Şu düşünce yapına göre devlete zararsın, hainliğe bir adım yakınsın. İmzandaki Suriye bayrağını koyup nasıl suriyeci oluyorsan, esat köpeğine nasıl karşı çıkıyorsan, pkklı köpeklere karşı olma cesaretini bulamayıp nasıl yok barış yok bilmem ne demeyi becerebiliyorsun anlamak mümkün değil, mezhebin geniş belli ki. Esatla barış yapılsın de bakalım. pkk sanki özgür bir örgüt, hiç göbek bağı yokmuş algısı yaratılmaya çalışılıyor ya işte buna bitiyorum, asıl hainlik bu düşünce yapısını oluşturmaya çalışanlardır. Konu Cihannur tarafından (03-16-2013 Saat 03:20 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Hakaret. |
|
03-14-2013, 02:33 | #36 | |||
Alıntı:
Alıntı:
Yakın tarihimizde bir dolu savaş ve antlaşma var. Muhtemelen senin şu anda terör örgütüne duyduğun nefretin daha büyüğünü senin gibi düşünen insanlar diğer devletlere duyuyordu. Ve senin gibi düşündüğümüzde mesela Türk-Yunan savaşında Yunanlar topyekun ölümü daha çok hakediyorlardı. Savaş terörden daha büyük kötülüktür. Ama zamanın devlet adamları ateşkes yaptı-antlaşma yaptı. Kimse "nasıl oldu da bu adamlarla barış masasına oturuldu?" demiyor. Bu o kadar basit ki. İki taraf bu savaşın kendi menfaatlerine aykırı gördüğünde ateşkeş yapar. Bu devletler için-örgütler için doğal bir süreç. Bu adamlar ilk fırsatta kan dökecek... Romantik bir cümle. Terör örgütü-bütün örgütler için rasyonel davranmak bir zaruriyettir. Terör örgütünün dayandığı argümanlar altından kaymış, zaafa uğramış, savaşa gücü kalmamış, amaçlarına ulaştığını düşünüyor... olabilir. "Dünyada tek biz kalıncaya kadar insan öldüreceğiz" diyen bir örgüt olamaz. Böyle bir iddia gülünçtür. Din şahıslara kısas hakkı vermez. Meşru siyasi otoriteye hadleri uygulama yetkisi verir. İslam devletler hukukunun temeli barışa dayanır. "Teröristle kesinlikle masaya oturulmaz" çok sıradan bir cümle. Bunu söyleyen birisi Peygamberin azılı Kureyş Müşrikleriyle barış anlaşması yapmasını açıklayamaz. Hudeybiye hadisesi çok açık önümüzdedir. Rahman ve Rahim Allah adıyla: "Onlar, inkâr edenler ve sizi Mescid-i Haram'ı ziyaretten ve (ibadet amacıyla) bekletilen kurbanlıkları yerlerine ulaşmaktan alıkoyanlardır. Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz ve böylece size bir eziyet gelecek olmasaydı, (Allah, Mekke'ye girmenize izin verirdi). Allah, dilediğini rahmetine koymak için böyle yapmıştır. Eğer, inananlarla inkârcılar birbirinden ayrılmış olsalardı, onlardan inkâr edenleri elem dolu bir azaba uğratırdık. " Şu insaniliğe bakın ki Rıdvan ağacının başında ölünceye kadar savaşmaya ant içen müslümanlara "henüz tanımadığımız erkekleri-kadınları" ezmemek için bir kalkışmaya izin vermiyor Allah... Ve burada yapılan antlaşmayı "açık bir fetih" olarak nitelendiriyor: "1. Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik. 2. Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir. 3. Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder." Tabii savaş belirli şartlar içinde ruhsat hatta farzdır. Fakat düşmanın barışa girmesi durumunda düşmanlığı devam ettirmek düşünülemez. Yukarıda söylediklerim ideal manada idi... Somut vakaya dönecek olursak mevcut savaş bana masum olmayan, bir anlamı olmayan, batıl bir mücadeledir. Bu bahs-i diğer... Bu şartlarda daha fazla insanın yok yere ölmesinin önüne geçilmek için her türlü müzakereyi yürütmek devlet için bir yol değil bunun ötesinde bir mecburiyettir. Alıntı:
PKK'yla ya da devrik lideriyle konuşmanın içeriği "barış size göre nedir?" diye entellektüel-felsefi bir şey değil. "Hangimiz haklıyız?", "Kimin suçu bu kadar insanın ölmesi" vs... falan da değil. Yahut A. Öcalan ya da örgütçüler harika insanlar olacak diye de bir beklenti olmasa gerek. "İki taraf açısından da bu sürdürülemez savaş nasıl sona erdirilir?" soru budur. Halkın ve devletin anlamsız kompleksleri, tuhaf refleksleri nedeniyle geç kalınmış bir adımdır. İnşallah hayırlı sonuçlar ortaya çıkar, vesselam. Konu ribat tarafından (03-14-2013 Saat 03:19 ) değiştirilmiştir.. |
||||
03-14-2013, 02:48 | #37 |
"Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın; olur ki, alay edilenler kendilerinden daha hayırlı bulunurlar. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar; belki onlar kendilerinden daha hayırlıdırlar. Hem birbirinizi ayıplamayın ve kötü lâkablarla atışmayın. İmandan sonra fâsıklıkla adlanmak ne kötü isimdir! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." (el-Hucurât, 49/11)
|
|
03-14-2013, 03:53 | #38 | |
Alıntı:
Nasıl din kişilere kısas hakkı vermez hak sahibi kişi eğer hakkından vazgeçmez diyet kabul etmez ise kısas haktır bunu ne A.B müzakereleri nede günümüz hukuk kuralları yok sayabilir. Fikirlerinize saygı duyuyorum katıldığım yönler var katılmadığım yönler var ama ben bu görüşmelerden ortaya kalıcı bir barış çıkabileceğine inanmıyorum çünkü taviz sadece tavizi doğurur bugün muhattap alarak verilen taviz yarın daha ağır olabilir.Bugün pembe gözlüklerle hepimiz kardeşiz türküsünü çağıranlar yarın güvendikleri adamlar(ki bunlar başta öcalan iti olmak üzere tüm pkk ve bdp heyeti oluyor) eyalet sistemi gelsin fedaralizm gelsin katalonya gibi ayrı milli takım ayrı bayrak ayrı devlet dediklerinde yine demokrasi ile yine hepimizzzzzz kardeşiz türküleri ile aslında onlarda eskiden inançlıydı namaz kılardı yalanları ila mücadele ederler.Tarih tekerrürden ibaret ise Osmanlı Devleti bu sorunları rumelide yaşadı sonuç ortadadır..Ama olurda haklı çıkarsak sonuç bellidir beyler iç savaş çıkar ve sizin bu çabulcular sürüsünü yok etmek için bitirmek için hak ettikleri cezaları vermek için çıkartma kudretine sahip iken çıkartmadığınız kanun ve nizamların ve göze alamadığınız bedelin binlerce kat fazlasını öder bu millet ve yine yine söylüyorum yine söylüyorum umarım ben haksız çıkarım umarım paranoyak olan benimdir umarım bu kan biter ama görünen köy kılavuz istemez imralı,oslo,vs vs gibi görüşmelerde en ufak bir prüzde göreceksiniz nasıl gerçek yüzleri çıkacak ortaya. Konu Shaguj tarafından (03-14-2013 Saat 04:15 ) değiştirilmiştir.. |
||
03-14-2013, 18:50 | #39 | ||
Alıntı:
Alıntı:
İşin diğer boyutu Osmanlı'nın Rumeli'de yaşadığı sorunlar bir neden değil bir sonuçtur. Ulusçuluk akımının bir sonucu. Aynı nedenler olursa aynı sonuç olmasına şaşırmak ahmaklık olur. Evet, tarih tekerrürden ibaret, ibret almak lazım. Ulusçu bir paradigmayla siyasi bir ayrılık peşinde koşanlar kürt halkına yazık eder. Bunun olası bir şey olmadığı bence açıktır ama ulusçuluk ulusçuluğu besler, düşmanlık düşmanlığı körükler. "Ayrılırsanız öldürürüz" tehditinin (bu da garip bir tabu, bahs-i diğer) cevabı "iyi bari, o zaman kalalım" olmaz. Tersinden "ayrılmamıza engel olursanız yakarız"ın cevabı "peki ayrılın o zaman" olmaz. Devletçi-örgütçü insanlar kendinde garip bir güç vehmedebilir, hep öyle olmuştur ama Allah adillerle birliktedir. Allah beraber yaşama arzusunu adil bir zeminde kurgulayıp müslüman kardeşini sevmeyi imani bir sorumluluk bilenleri; ulusal menfaatleri, kabile-ırk-soy-milliyet asabiyeti uğruna milyonlarca insanın ölmesini isteyenlere galip getirsin, amin.. |
|||
03-14-2013, 19:28 | #40 |
Peki otorite bize ne diyor 7 tane kardeşini öldüren adamla el sıkış hakkından vazgeç diyor.Bireysel olarak insanların kanun koyma gücünü hüküm verme gücünü kendinde görmelerini doğru bulmuyorum ama sizin doğru buluyormusunuz 7 personeli için koskoca devlet devlet 3-5 çapulcu ile anlaşıp onlara el sıkıştırıyor ?? Yani o koskoca organizma lafa gelince binlerce yıllık gelenekleri olan DEVLET milyarlarca dolar vergi alan dünyanın en büyük 16.ekonomisi kendi personelinin canını koruyamıyor kendi onuruna sahip çıkamıyor ve siz gelip hala bunların barış için kardeşlik için olacağını söylüyorsunuz öylemi ??
İnsanları barışa zorlamaktır sürecin gayesi, bu kadar basit. Evet çok doğru ama nedense zorlanan taraf pkk tarafı bdp tarafı veya örgüt tarafından ziyade vatanı için millieti için bayrağı için yaşayan devlet personeli ve vatandaşı oluyor çünkü burdan bakınca bdp de pkk da halinden baya memnun işin en kötü tarafıda artık vatandaşa öyle bir empoze ettiler ki bazı şeyleri çok normal çok kabul edilebilir görünüyor bazı şeyler... |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|