![]() |
#21 |
![]() Başkurdistan Federe Cumhuriyeti
Yüzölçümü : 143.600km2 Nüfusu : 3.944.000 Başkenti : Ufa Coğrafi Konum Başkurdistan Cumhuriyeti, Güney Urallardan batıya doğru Belaya ve Kama nehirlerine kadar uzanır. Güney Urallar'ın en yüksek doruğu olan Yamantau Dağı'ndan batıya ve güneye doğru gidildikçe, yükseklik azalır. Ormanlarla kaplı dağlar yerlerini, genellikle yaprak döken ağaçlardan oluşan yeşilliklerle bezeli bir bozkıra ve Belaya ırmağının geçtiği ovalara bırakır. Tarihçe 1552'de Kazan Hanlığının yıkılmasından sonra her iki Türk boyu (Tatar-Başkurt) Ruslara karşı birlikte ayaklanmış ancak, 18. yy'ın sonlarında Rus egemenliğine girmek zorunda kalmışlardır. Dört asırlık bir devrede birlikte yaşayan Tatarlarla Başkurtlar birbirleriyle tamamen kaynaşmışlardır. Nitekim Kazan şehrindeki medreselerle, Başkurt ülkesindeki Orenburg, Kargah, Ufa, Troyskiy, İsterlibaş v.b. şehir ve kasabalardaki medreseler arasında eğitim ve öğretim usulleri bakımından hiçbir fark yoktu. Öğretim elemanları arasında Kazanlılar bulunduğu gibi bir çok Başkurt da bulunuyordu. Hiçbir zaman ayrılık ve yadırgama olmamıştır. Böylece son devirlerin tanınmış yazar, tarihçi ve şairlerinden Habibünneccar, Zeki Velidi Togan ve Şeyhzade Babiç ve diğerleri eserlerini Başkurt lehçesiyle değil, Kazan yazı dili ile kaleme almışlardır.Ancak bu eserler Bolşevik ihtilalinden sonra suni olarak güney-batı Başkurt lehçesine aktarıldı ve ihtilalden 9 yıl sonra 1926'da ilk Başkurtça kitap yayınlandı.Tatar- Başkurt Sovyet Cumhuriyetini kurma projesi suya düşünce 23 Mart 1919'da SSCB'ye dahil bir Başkurt SSC kuruldu. Başkurtlar etnik yapı itibariyle Tatarlara yakındırlar. Tarihi kaynaklara göre Tatar-Başkurt ilişkileri tahmini on bin yıl önceden başlamıştır.Başkurt halkının hayatında mitolojinin ve destanların ayrı bir yeri bulunmakladır. Ural-Batır destanı bunların en önemlileridir. Asker Nüfusun Etnik Yapısı Yaklaşık 4.000.000 nüfusa sahip olan Başkurdistan'da nüfus oranı: Başkurtlar: % 24 Tatar: % 21.3 Rus: % 36.7 Ukrain, Belarus ve diğer:% 18 İdari Yapı Ülke, Asya ile Avrupa'nın birleştiği bölgedir. Başkenti Ufa şehridir. Başkurdistan idari olarak 5 eyalet ( Ufa, Sterlitamak, Beloret, İşimbay, Sibay, Belebey ) ve 17 şehre ayrılmıştır. Ayrıca bu şehirlere ait 53 rayon ( ilçe- küçük bölge ) vardır. Başkurtlar daha çok şehirlerde değil kırsal bölgelerde yerleşmişlerdir.Başkurtların % 68'i Başkurdistan Özerk Cumhuriyetinde yaşamakta olup, geriye kalan % 32'si Ural bölgesindedir. Başkurtlar, Başkurdistan'ın dışında, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Ukrayna ve Rusya Federasyonunun diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar. Ekonomi Başkurdistan'ın ekonomik yapısı tarım, hayvancılık ve sanayiye dayalıdır. Ülkede 647 kolhoz ve 95 sovhoz bulunmaktadır. Başlıca tarım ürünleri, çavdar, yulaf, darı, keten, şeker pancarı, patates, ayçiçeğidir. Başkurdistan önemli petrol, doğal gaz ve boru hatlarına sahiptir. Rafineriler ve petro-kimya fabrikaları ekonominin ana unsurudur. Ülkede ayrıca, kömür, bakır, boksit, altın, manganez krom vardır. Yılda 40 milyon ton petrol, 3.5 milyon m3 doğal gaz üretilmektedir. İmalat sanayii gelişmiş olup, petrol, doğal gaz, demir-çelik, kömür, elektrik, çimento, şeker, kereste, pamuklu ve yünlü dokuma ekonomide önemli yer tutmaktadır. Uçak imalatı, gübre, deri, tütün, gemi inşa, demir ve karayolu taşıtları yapılmaktadır.Ufa, Sterlitamak, İsinbay, Kumertau, Karmavoua'da büyük enerji santralleri bulunmaktadır. Ulaştırma demir, deniz, kara ve hava yolu ile sağlanmaktadır. Eğitim Başkurdistan'da, diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi eğitim gelişmiştir. Eğitim Rusça ve Başkurt Türkçesi ile yapılmaktadır. Anaokulları ve 10 yıllık ortaokulları bulunmaktadır. Anaokulu: 71 adet 65.000 öğrenci, Ortaokul 3175 adet 563.00 öğrenci, Üniversite: 9 adet, 54.000 öğrenci eğitim görmektedir. _________________ ![]() |
|
![]() |
![]() |
#22 |
![]() Saha (Yakutistan) Federe Cumhuriyeti
Yüzölçümü: 3.103.200 km2 Nüfusu: 1.381.000 Başkenti: Yakutsk Coğrafi Bilgiler Kuzeydoğu Sibirya'da Kuzey Buz Denizi'ne dökülen Lena, Yana, İndigirka ve Kolıma ırmaklarının havzasında yer alır. Ülkenin % 40'dan fazlası kutup dairesinin kuzeyindedir. Ülkenin % 20'si kuzey kutbundadır ve 2/3'ü dağlarla kaplıdır. ![]() Tarihçe Yakutistan arazisinde en eski insan izleri yukarı Paleolite ( M.Ö. 20-10 bininci yıllar ) aittir.M.S. 6-10'uncu yüzyıllarda güneyden gelerek yerleşen bir Türk boyu olan Yakutlar ( Sahalar ) 17'inci yüzyılın ilk yarısında Rus Çarlığının denetimine girdi. Yakutistan'ın en büyük kenti olan Yakutsk eyaleti 1632'de kuruldu. 1638'de Yakutsk eyaleti ( Voyevodstvo ) oluşturuldu ve bu topraklar Rusların yerleşimine açıldı. Ruslar özellikle Lena nehrinin orta kesimi boyunca sıralanan şehirlere yerleştiler. Yüzyıllar boyunca göçebeliğe dayalı bir hayat tarzı sürdüren Sahalar 19'yy.da yerleşik düzene geçtiler.Saha ( Yakut ) Türklerinin milli bilinçleri gözle görülür derecede artmaya başlamıştır. 27 Eylül 1950'de "Yakut Saha Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Egemenlik Deklarasyonu" ilan edildi. 20 Aralık 1991'de cumhuriyet tarihinde doğrudan başkanlık seçimi yapıldı. Başkan göreve gelir gelmez birinci iş olarak cumhuriyetin adını "Saha Cumhuriyeti" olarak ilan etti.Yakutlar Orhun kitabelerinde de Kurıkan adıyla geçmektedir. Daha sonra kuzeye çekilen Yakutların ana Türk kütlesiyle bağları kopmuştur. Bu yüzden Saha ( Yakut ) Türkçesi Türkiye Türkçesinden ve diğer Türk lehçelerinden biraz uzaktır.Sahalar'ın tarihte 10 asra yakın bir süre varlıklarını sürdüren İskit (Saka) Türklerinin bir uzantısı oldukları da uzmanlarca belirtilmektedir. Kendilerine Saha demeleri de, buna bir delil sayılmaktadır. Nüfusun Etnik Yapısı 1998 tahminlerine göre 1.381.000 olan Yakutistan nüfusunun % 50.5'i Ruslardan % 36.9'u Saha ( Yakut ) lardan oluşmaktadır. Geriye kalan yaklaşık % 13'lük kısım ise Ukrain, Kazak, Tatar ve Azerilerden müteşekkildir.Başkent Yakutsk'un nüfusu 270.000'dir. Yakutların % 95' i Yakutistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamaktadır. İdare ve Devlet Yapısı Hükümet, cumhurbaşkanı ve onun yardımcılarından oluşmaktadır. Yardımcıların kendi bölümleri vardır ve çeşitli konulardan sorumlu olarak çalışırlar. Halen Saha cumhuriyetinde 14 bakanlık vardır. Bunlardan 12'sinin başında Saha Türkleri vardır.Ülkenin parlamentosu (İl Tümen)ise 200 kişiden oluşmaktadır. Bunların da % 83'ü Saha Türk'üdür. Cumhuriyetin sembolü beyaz turnadır.Ülkede Yakutsk, Aldan, Verkoyansk, Mirnıy, Olyokminsk adlı oblastların (eyaletlerin) dışında 32 rayon vardır. Nüfusun % 90'ı merkezdeki bölgelerde, Yakutsk ve Vilüysk şehirleri civarında yerleşmiştir. Moskova sömürgelerinin hepsinde olduğu gibi burada da yerli ahalinin yüzdesi yıllar geçtikçe düşmekte, kolonize etmek için getirilen Rus nüfusu artmaktadır. Siyasi Yapı 1990'lı yılların başında Cumhuriyette milli hareketler oluştu. İlk ortaya çıkan hareket "Saha Omuk" hareketidir. Daha sonra " Saha Keskile" hareketi ortaya çıktı.Glasnost ve Perestroika ile birlikte Moskova merkezli olarak ortaya siyasi partiler çıkmıştır. Bunlardan Sosyal Demokrat Parti Rusya'ya yönelerek Rusya ile tam bir birlik oluşturmak istemektedir. Bir diğer parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Bu partinin kurucusu Moskova'da yaşamaktadır ve faaliyetlerinde merkeze bağlıdır.Yakutistan Halk Partisi ise bağımsız bir devlet kurmayı amaç edinmiştir. Partinin başkanı genç bir Saha Türkü olan İ.Miroslav'dır. Ekonomi Halkın geçim kaynakları arasında kürk avcılığı ve balıkçılık önemli yer tutar. Ülkede bulunan samur, kutup tilkisi ,sincap, tilki ve nadir balık çeşitleri ; avcılar ile maceraperestleri kendine çeker. Bu avcılar sayesinde üretilen kaliteli kürklerin ve balıkların şöhreti bütün dünyada meşhurdur. Yakutistan'ın en önemli kaynaklarından biri de yer altı zenginlikleridir. Ülkede elmas, altın, gaz, kömür, gümüş ve bakır çıkarılmaktadır. Mendeleyev tablosundaki bütün elementler Yakutistan'da bulunmaktadır. Elmas Saha yurdunda çok önemli bir yere sahiptir . Bunların en değerlilerinden biri de Moskova'da müzede bulunan ve 342,5 karatlık pırlantadır. Yakutistan'ın hemen her bölgesinde elmas çıkarılmaktadır. |
|
![]() |
![]() |
#23 |
![]() Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti
Kuzey Kafkasya'da , Kafkas sıradağlarının orta bölgesinde yer almaktadır. Güneyinde Karaçaylı'ların "Tav ardı-Dağ arkası" adını verdikleri Kafkas ötesi ülkelerinden Abaza ve Gürcistan Cumhuriyetleri, Batı ve kuzeyinde Rusya Federasyonu, Doğusunda Kabardey-Balkar Cumhuriyeti yer almaktadır. Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti'nin yüz ölçümü 14.100 km2dir. Cumhuriyetin güneyi baştan başa Büyük Kafkas sıradağları ile kaplıdır. Kuzey bölge ise yayla ve geniş düzlükler halinde uzanmaktadır. Büyük Kafkas sıradağları ve Avrupa'nın en yüksek tepesi olan Elbruz Dağı (Mingi Tav) 5633m. yükseklikte Kabardey-Balkar Cumhuriyeti ile güneydoğu sınırını teşkil etmektedir. Bu dağlar 3000 m. den sonra buzullarla kaplıdır. Cumhuriyetin orta bölgesi Büyük Kafkas sıradağlarının eteklerini ihtiva etmekte olup geniş yaylalarla kaplıdır. Karaçay şehrinin kuzeyindeki Biyçe Sın yaylası en önemli yayladır. Kuzeyde yer alan düzlükler, Büyük Kafkas sıradağlarından doğan Hurzuk, Ulu Kam, Uçkalan nehirleri ve bunların birleşmesinden meydana gelen Kuban Nehri ile, daha sonra Karaçay Dağlarından doğan ve Kuban Nehrine katılan Duvut, teberdi, Arhız, Maruka, Zelencuk, Urup ve Lapa nehirleri ile sulanmaktadır. Göl yönünden fakir olan ülkede sadece tuz gölü bulunmaktadır. Kuzeyde step, güneyde çam, ladin, köknar ormanları ülkeye hakimdir. Büyük Kafkaslar'ın 2500m'den sonrası alp tipi otlaklarla kaplanmıştır. Kuzey Kafkasya'da yaşayan halklar arasında Türk unsurunun en önemli bölümünü meydana getiren Karaçaylı ve Malkarlı Türkleri birbirinden ayırmak mümkün değildir. Yüzyıllardan beri Kuban Nehri bölgesinde yaşayan Karaçaylı ve Malkarlı Türkler hakkında yapılan tarihî, antropolojik, arkeolojik ve sosyo-lingustik araştırmalar sonucu Karaçaylı ve Malkarlılar'ın bölgede uzun yıllar hakimiyet kuran Türkler'in torunları olduğunu ortaya çıkartmıştır. Hunlar, Bulgar Türkleri, Hazarlar, Kuman (Kıpçak) Türkleri Karaçaylı ve malkarlılar'ın atalarıdır. Avar ve Peçenekler'in de Karaçaylı ve Malkarlılar'ın kökenlerinde önemli rol oynadıkları bilinmektedir.1800'lü yıllara kadar bölgede kurulan Türk devletleri idaresinde yaşayan Karaçaylı ve Malkarlı Türkler 1806-1812 Osmanlı-Rus savaşı sonrası yapılan Belgrad anlaşması ile Ruslar'ın idaresi altına girmişlerdir. 1822, 1835-1837, 1845-1846 ve 1853-1855 yıllarında Ruslar'a karşı yapılan isyanlar kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Bütün Kuzey Kafkasya'yı ele geçiren Ruslar, 1860 yılında bölgede özel bir idarî sistem kurmuşlar, bu sistemle Karaçay-Malkar halkını da ikiye bölmüşler, Karaçaylılar'ı Kuban, Malkarlılar'ı Terek eyaletine bağlamışlardır. Baskı rejimini devam ettiren Ruslara karşı 1873 ve 1900 yıllarında tekrar isyan eden Karaçaylılar'ın toprakları elinden alınmış, bir kısmının Türkiye'ye göç etmesine izin verilmiştir. 1905 ihtilalinden sonra bazı kültürel haklar elde eden Karaçaylılar, 1917 ihtilalinden sonra bolşeviklerin verdikleri bağımsızlık sözünün tutulmaması üzerine Kafkasy'daki diğer halklarla isyan ederek 1918 yılında kurulan Kuzey Kafkasya Birleşik Cumhuriyeti'ne katılmışlardır. Kafkasları tekrar ele geçirmek isteyen bolşeviklere karşı direnen Karaçaylılar 1920 ve 1922 yılları arasında büyük mücadele vermişler, 1922 yılında Ruslar tarafından tamamen işgal edilen ülkede Sovyet hükümeti Karaçay-Malkar halkını ikiye bölerek Karaçaylılar'ı Çerkezler'le, Malkarlılar'ı Kabardey Çerkezler'i ile aynı yönetim altında toplayarak, güçleri bölmüştür. 1926 yılında Çerkezler'i ayırarak kurdukları Karaçay Özerk Bölgesinde 1926 yılında Rusya'nın başlattığı zorunlu kollektifleştirme, 1932-1934 yıllarında zorla yapılan kolhozlaştırma çalışmaları sonucu Karaçaylılar ayaklanmış bunun sonucu isyana dönüşmüş, Karaçaylılar'ın %40'ı öldürülmüş ve Sibirya'ya sürülmüştür. İkinci Dünya Savaşı'nda Alman işgaline uğrayan Karaçay'da Almanlar çekilir çekilmez 1943 yılında tekrar Kızıl Ordu'nun hücumuna uğramış, şehirler yok edilmiş, 2 Kasım 1943 günü bütün Karaçay halkı Orta Asya ve Sibirya'ya sürgüne gönderilmiştir. 1957 yılında Kruçev hükümeti Karaçaylılar'a yurda dönme izni vermiştir. Nüfusu 415.000 olan Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti'nin %31'i Karaçaylı Türk, %42'si Rus, %10'u Adıge, %7 Abazin, %3'ü Nogay Türkü, % 7'si ise diğer topluluklardır. Türkler güneyde özellikle Kuban havzasında yaşamaktadır. Ayrıca 30-35 bin civarında Orta Asya'da yirmi bin civarında Türkiye'de yaşayan Karaçaylı bulunmaktadır. Başşehri Çerkessky'dir. Diğer önemli şehirleri Uçkalan, Karaçay, Teberde ve Zelençuktur. Ana çizgileri tipik bir Kıpçak Türkçesi olan Karaçay lehçesi Türk-kuzey grubuna dahildir. Ülkede okuma-yazma oranı %99'dur. Ülkenin dağlık ve yaylalık olması nedeniyle temel ekonomik yapısı büyük ölçüde hayvancılığa dayanmaktadır. Koyun, keçi, sığır, at yetiştiriciliği önemli bir yer tutmaktadır. Ekilecek arazi az olduğundan ziraat vadilerde ve güneydeki yaylalarda yapılmaktadır. Arpa, darı, mısır, patates, yulaf ve pirinç ile sebze yetiştiriciliği yapılmaktadır. |
|
![]() |
![]() |
#24 |
![]() Kabardey-Balkar (Malkar) Cumhuriyeti
Kuzey Kafkasya'da , Büyük Kafkas sıradağlarının kuzey eteklerinde Rusya Federasyonu'na bağlı özerk bir cumhuriyettir. Kuzeyinde Rusya federasyonu, doğusunda Kuzey Osetya, güneyinde Gürcistan, batısında Karaçay-Çerkes Cumhuriyetleri yer almaktadır. Kuzey Kafkasya'da yaşayan Türk unsurunun en önemli bölümü olan Karaçay ve Malkarlılar'ı birbirinden ayırmak mümkün değildir. Karaçay ve Malkarlılar'ın esas unsurunu, Bulgar Türkleri, Hazarlar ve Kıpçak Türkleri meydana getirmiştir.Türkler'in Orta Asya'dan başlayan Büyük Göçleri sırasında İdil boylarına oradan Kuzey Kafkasya'ya gelen bu Türkler yüzyıllar boyu bölgede büyük imparatorluklar kurmuş, bir kısmı bölgeye yerleşirken diğer bir kısmı ise Balkanlar ve Avrupa içlerine doğru gitmişlerdir. Bölgede kalan Hun, Bulgar, Hazar, Kıpçak, Avar ve Peçenek Türkleri'nin bugünkü Kafkas Türkleri'nin ataları olduğu yapılan tarihî, antropolojik, arkeolojik ve sosyo-linguistik araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Kuzey Kafkasya'da Kuban Nehri Boylarına yerleşen bu Türkler, 1223 yılında Cengiz Han ordularının taarruzu ile Büyük Kafkas sıradağlarının yüksek zirvelerine çekilerek bugünkü Karaçaylı ve Malkarlılar'ı meydana getirmişlerdir. Yapılan araştırmalar Kıpçak Türkleri'nin Karaçay ve Malkar halkının esas unsurunu teşkil ettiğini ortaya çıkarmıştır. Başlangıçta Elbruz Dağı'nın doğusunda Bashan, Çerek bölgelerinde Karaçaylılar'la birlikte yaşayan Malkarlar, XVI ncı yüzyılda bölgede Kabar Çerkezleri ile yaptıkları savaş sonrası büyük bir kısmı Elbruz Dağı'nın batısına, Kuban Nehri vadisine göç ederek ana kitleden ayrılmışlardır. Başlangıçta birlikte yaşayan iki toplum böylece ikiye ayrılmış, Elbruz Dağının doğusunda yaşayan Türkler'e Bashan vadisinden dolayı Balkarlı, Batısına göç edenlere de bulundukları yer itibariyle Karaçaylı denmiştir. Bölgede Karaçaylı Türkler'le bitişik bölgede yaşayan Balkarlı (Malkarlı) ve Karaçaylı Türkler, bu defa da SSCB'nin Türkler'i birbirinden ayırma politikasının kurbanı olmuşlardır. Bu iki Türk boyu Ruslar tarafından birbirinden ayrılmaya zorlanarak Balkarlı Türkler Kabardeyler'le, Karaçaylı Türkler ise Çerkesler'le devlet kurmaya zorlanmışlardır. Bunun sonucu bölgede iki ayrı devlet ortaya çıkmış, Balkarlılar'ın Kabardeyler'le kurduğu devlet ise muhtar bölge olarak günümüze kadar gelmiştir. Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nin yüz ölçümü 12.500 km2dir. Büyük Kafkas sıradağlarının orta bölgesini güney sınırları içerisine almaktadır. Bunun için güneyi dağlık, kuzeye doğru gidildikçe ovalık bir görünüm arz etmektedir. Büyük Kafkas sıradağlarının en yüksek tepesi olan Elbruz dağı Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti ile hudut teşkil etmektedir. 5.633m. yüksekliğindeki Elbruz dağı en büyük yükseltidir. Bu sıradağlar 3.000 m.'den sonra buzullarla kaplıdır. Kuzeye doğru alçalan arazi orta bölgede 1000-3000 m. yüksekliğinde yaylalara, daha kuzeyde Terek Nehri ve kollarının meydana getirdiği geniş ovalara dönüşmektedir.En önemli nehri Terek nehridir. Terek nehri Büyük Kafkas sıradağlarının buzulları ile beslenmektedir. Malkadere, Guzdelendere, Baksav-dere, Cbeyan dere, Çerek dere hep bu buzullardan beslenmektedir. Nüfusu 674.000 olan (1979) Cumhuriyette Balkarlı Türkler 88 binin üzerinde bir yoğunluğa sahiptir. Cumhuriyetin Başkenti Nalçık şehri olup, Türkler çoğunlukla dağlık ve vadilik bölgeler olan Çerek, Ceğem, Baksan, Malki ve Terek civarında yaşamaktadırlar. Kendi aralarında Mezengi, Bezingil, Hulamlı, Çezimli, Baksamlı gibi kollara ayrılan Balkarlılar Müslüman olup, Türk dil grubunun Altay koluna bağlıdırlar. Kendilerine Dağlı "Tavlu" da diyen Balkarlılar İkinci Dünya Savaşı'nda Stalin'in kanlı sürgününe tabi tutulmuşlar, sürgün yıllarında binlerce şehit vermişler, 1950'li yıllarda affedilerek ülkelerine dönebilmişlerdir |
|
![]() |
![]() |
#25 |
![]() Çuvaş Cumhuriyeti
Daha önce Kazan ve Ulyanovsk eyaletlerine bağlı olan Çuvaş coğrafyası, 24 Haziran 1920'de Çuvaş Özerk Bölgesi'ne, 21 Haziran 1925 yılında da Çuvaş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne (ÇASSR) dönüştürüldü. 1992 yılında da Çuvaş Özerk Cumhuriyeti oluşturuldu. Çuvaş Özerk Cumhuriyeti'nin oluşturulmasından sonra Rusya Federasyonu'yla yapılan antlaşmaya göre Uzay araştırmaları, askerî teşkilat, polis teşkilatı, sınır koruması, adalet ve maliye birlikte yönlendirilecek, bunların dışında kalan alanlarda Çuvaşistan bağımsız bir cumhuriyet gibi hareket edebilecektir. 1992 yılında yapılan anayasaya göre Çuvaşistan'ın Rusça ve Çuvaşça olmak üzere iki resmî ve eğitim dili vardır. Çuvaşistan Cumhuriyeti'nde devlet ve politika kurumları oluşturulmuştur. Halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı tarafından parlamento dışından atanan Bakanlar Kurulu ve dar bölge seçimleriyle oluşturulmuş bir parlamento iş başındadır. Çuvaşistan'ın Anayasası, bayrağı ve arması mevcuttur. 21 Ocak 1994 yılında seçilen ilk Cumhurbaşkanı N. V. Fedorov halen görevini yürütmektedir. |
|
![]() |
![]() |
#26 |
![]() Gagavuz Özerk Bölgesi
Yüzölçümü: 1.831 km2 Nüfusu: 171.500 Başkenti: Komrat Komşuları :Kuzeyde Ukrayna, batıda Romanya, güneybatıda Bulgaristan. Kültür Yapısı Gagavuz Türkçesi, yaşayan Türk lehçelerinden biridir. Gagavuz Türkçesi; Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle birlikte Türk dilinin Oğuz grubunu teşkil etmektedir. Bu üç lehçeden Türkiye Türkçesine en yakın olanı Gagavuz Türkçesidir. Bu dil, Osmanlı Türkçesinden etkilenerek Türkçe, Arapça, Farsça kelimeler alarak zenginleştiği gibi, birlikte yaşadığı Yunan, Bulgar, Romen, Moldova ve Rus dillerinden de birçok kelimeyi bünyesine almıştır. Bugün edebi Gagavuz Türkçe'sinin içerisinde çok sayıda Slav asıllı kelime bulunmaktadır.Gagavuzlar Osmanlı alfabesini öğrenmemiş ve Osmanlı yazılı edebiyatını okumamışlardır. Osmanlı döneminde ve ondan sonra uzun zaman Kiril alfabesi ile yazılmış bulunan Türkçe kitapları okumuşlardır. 1957 yılına kadar Gagavuzların kendilerine ait bir alfabeleri olmamıştır. Gagavuzlar değişik zamanlarda Rumca, Bulgarca, Rusça ve Romence öğrenmek ve bu dillerin alfabelerini kullanmak zorunda kalmışlardır. 1918'den 1932 yılına kadar Kiril alfabesini, 1932'den 1957'ye kadar Latin Alfabesini kullanmışlardır. 1957 yılında Moldova S.S.C.B. Yüksek Sovyeti'nin kararıyla Rus Alfabesine birkaç harf ilave edilerek, Kiril esaslı Gagavuz Alfabesi hazırlanmıştır. 1957'den 1996'ya kadar tekrar Kiril Alfabesini, 1996'dan sonra ise Latin Alfabesini kullanmaya başlamışlardır.Gagavuz Türkçesini bir yazı dili haline getirme mücadelesinde Rusça'dan etkilenilmiştir. Gagavuz Türkçesi morfoloji, fonetik ve sentaks açısından değerlendirildiğinde Slav etkisinde kalmıştır. Gagavuz Türkçesinin bu gün yaşayan iki diyalekti vardır. Birisi merkez diyalekti (Konrat ve Çadır), diğeri ise güney (Vulkaneş) diyalektidir. Kanuna göre Gagavuz Yeri'nin resmi dili "Gagavuzca, Rusça ve Romence"dir.Özerklik süreciyle birlikte Gagavuzların anadillerini her alanda kullanabilme imkanı doğmuştur. XI. Yüzyıla kadar Hıristiyan kiliseleri arasında bir takım teolojik problemler olmasına rağmen bu problemler kiliseler arasında büyük bir ayırıma sebep olmamıştı. Ancak 1054 yılında Hıristiyan kilisesi Ortodoks ve Katolik olmak üzere iki ana mezhebe ayrıldı. Eskiden olduğu gibi günümüzde de Gagavuzlar arasında Babtist ve Adventist gruplar ve bunlara ait kiliseler mevcuttur. Gagavuzların uzun bir süre yazılı edebiyatları olmamıştır. Çeşitli zamanlarda farklı alfabeler kullanmak zorunda kalan Gagavuzlar yaşadıkları ülkenin alfabesiyle Türkçe kitaplar yayınlamışlardır. Çağdaş Gagavuz edebiyatının gelişmesinde Mihail Çakır'ın oldukça büyük rolü vardır. Çakır daha 1934 yılında Gagavuz Türkçesiyle ilk gazeteyi çıkarmış ve bu dilin bir edebî dil haline gelmesi için ilk meşaleyi yakmıştır. 1934 tarihinde Gagavuz Türkçesiyle Besarabyalı Gagavuzların İstoryası adlı kitabını bastırmıştır. Bu kitap bir Gagavuz tarafından yazılan ilk Gagavuz tarihidir. Yine Çakır 1939 yılında Gagavuzca-Romence sözlüğü neşretmiştir ve İncil'i anadiline çevirmiştir. 1957 yılından günümüze kadar Gagavuz Türkçesi ile 25-30 civarında edebi eser yayınlamıştır. |
|
![]() |
![]() |
#27 |
![]() Hakaslar ve Hakasya (Hakas Cumhuriyeti)
Türkistan'da Sibirya'nın güneyinde, Sayan-Altay dağları ve Yenisey nehri yanında ve Altay Cumhuriyeti'nin kuzeyinde yer alan Hakasya, 62.400 km2 lik bir yüzölçümü ile Rusya Federasyonuna bağlı özerk bir cumhuriyettir.Hakasya Sayan-Altay dağlarının bir parçasıdır. Üzerinden dünyanın en büyük nehirlerinden biri olan Yenisey (Kim Suyu) ırmağı geçmektedir. Başkenti Abakan şehridir. Ülkenin üçte ikisi dağlık olup halkın çoğu Abakan ve Yenisey Nehirlerinin kenarında yaşamaktadır.Türkçe konuşan Hakaslar'ın asıl adı Koraylar (Hooraylar)'dır. Hakaslar, Kaçinler (Haaş, Haas), Sogaylar, Kızıllar ve Koybollar (Hoybollar) olmak üzere dört boy olup bu dört grubunu ortak ismi Hakastır. Hakas dili Türk dilinin Uygur-Oğuz grubuna dahildir. Öz diline, öz kültürüne ve geleneklerine bağlı olan Hakasya'da üniversite, teknik enstitü, dil, tarih ve edebiyat araştırmaları enstitüleri bulunmaktadır.Çeşitli kültür ve sanat kuruluşları, 4 tiyatrosu, kütüphane ve müzeleri ile, müzik ve sanat okulları mevcuttur. Uygur Türkçesine yakın bir dille konuşan Hakas Türkleri Hıristiyan olmakla birlikte Şamanist inanış ve adetlerine devam etmektedirler. Zengin ormanlar, göller, bozkır ve dağların birleştiği bölgede yer alan Hakasya, uygun tabiat şartları, yer altı kaynakları, çeşitli metaller ile ilginç bir Türk ülkesidir. Hakasya güçlü bir ekonomi ve ziraate sahiptir. Bölgede tarım, hayvancılık ve kerestecilik yapılmaktadır. Özellikle buğday, meyve ve sebzecilik önem kazanmaktadır. Koyun, at, sığır ve arıcılık önemli geçim kaynağıdır. Ülkede zengin kömür, altın, bakır, barit, tutya ve demir çıkarılmakta olup, ülkenin büyük bir kısmı ormanlarla kaplıdır. Madencilik, kerestecilik ve gıda sanayi önemli iş kollarıdır.Hakaslar, Güney Sibirya'da yaşayan en eski Türk halklarındandır. Hakaslar'ın ikibin yılı aşan tarihleri onların bir Kırgız grubu olduğunu göstermektedir. Bugünkü Tanrı Dağı Kırgızları da dahil bütün Kırgız Türkleri'nin bilinen ilk yurtları Yenisey Nehri civarıydı. Tanrı Dağı Kırgızlar'ının dünyaca ünlü büyük destanları Manas da bu tarihi hadiseden bahsetmektedir. Manas Destanı'nın anlattığına göre Tanrı Dağı Kırgızları Yenisey civarından bugünkü vatanlarına Manas Han önderliğinde göç etmişlerdir. Bu göçe katılmayıp Yenisey civarında hayatını sürdüren Kırgız Türk toplulukları ise Yenisey Kırgızları olarak hayatlarını devam ettirmişlerdir. IX-X. yüzyıl Çin kaynakları Kırgızlar'dan "Heges" ismiyle veya diğer bazı kaynaklara göre ise "Kie-kia-se" adıyla bahsediyorlardı. Sonraki yıllarda Tanrı Dağı Kırgız gruplarının Müslümanlaşması ve yaşanılan bölgeler arasındaki mesafenin uzak olması Yenisey Kırgızlar'nın ayrı bir kimlik benimsemesini ve Hakas adını kabulleriyle sonuçlandı. Hakaslar'ın bu ismi kabul etmelerinde Rus istilasından sonra yaşanan sürecin de etkisi büyük oldu. Ruslar bu bölgeleri istila edene kadar ve daha sonraki uzun yıllar Hakaslar'a, diğer Rus hakimiyetindeki Türk halklarında olduğu gibi "Tatar" demekteydiler. Diğer yandan Ruslar tarafından yıkılan Hakas Devleti'nin hanedanlığını ise "Hırgız Soyu" (Kırgız) sürdürmekteydi. Bölge halklarını tanıyan Rus Türkolojisi, Hakas Türkleri'ni hem Kırgızlar'dan hem de Tatarlar'dan ayırt ederek bölgede Hakas kimliğinin yerleşmesini başarmıştır. Bütün Çarlık döneminde Hakaslar, Açin, Minusin, veya Abakan Tatarları olarak adlandırılmıştır. 1718 yılında Rus kaynaklarında bölgeye "Kırgız Yeri" veya "Hongoroy" tabirleri kullanmışlardır. Bu ismi benimsemekte Hakaslar da hiç güçlük çekmemişlerdir. Çünkü ikibin yıldır Çin kaynaklarında bahsedilen bu adla bütün Kırgız Türk grubunun tarihinin asli sahibi olmak gibi bir his ve moral değerle süreci kolaylaştırmışlardır. Hakas adı ilk olarak Sovyet Birliği'nin kuruluş döneminde resmi olarak kabul edilmiştir. Böylelikle M. Ö. II. yüzyıla kadar uzanan Hakas Türkleri'nin tarihinde Hakas adının oluşumunu üç önemli dönemde incelemek mümkündür. Birinci dönem Hun ve Kırgız Devletleri dönemidir ki, bu dönemde Hakaslar Yenisey Kırgızları olarak isimlendiriliyorlardı (M. Ö. II. yy. - M.S. XIII. yy.) Türkistan'ın en eski halklarından olan Yenisey Kırgızları yalnızca Hakaslar'ın kökenini oluşturmuş değillerdir. Onlar aynı zamanda bugünkü Kırgızistan Kırgızları veya diğer adıyla Tanrı Dağı Kırgızları'nın da kökeninde önemli yer alırlar. İkinci dönemi ise Hooray Devleti (XIV-XVIII. yy.) oluşturur ki bu dönemde Hakaslar'ın diğer Türk Halklarına göre kendilerine has özellikleri oluşmaya başlar. Üçüncü dönemi ise Rus istilasındaki dönemdir ve 18. yüzyılın ikinci yarısından başlayan yeni dönemin özellikle Sovyetler devri sürekli ve bilinçli yapılan propagandalarla Hakaslar, yeni bir kimlik etrafında toplanmıştır. _________________ |
|
![]() |
![]() |
#28 |
![]() Sincan/Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan)
Yüzölçümü: 1 828 418 km2 Nüfusu:30 milyon (Yaklaşık) Başkenti: Urumçi Coğrafi Konumu Sincan Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan), Çin Halk Cumhuriyeti içerisinde ve ülkenin batı bölgesinde yeralmaktadırlar. Tarihçe Uzun tarihi boyunca Doğu Türkistan, İç ve Orta Asya'da kurulmuş olan Türk devletlerinin ve hanlıklarının merkezi olmuştur.M.Ö. 8-3 asırlarda İskitlere; M.Ö. 300- M.S. 93 yıllarında Hunlara; 522-744 döneminde Göktürk İmparatorluğuna; 744-840 devresinde Uygur devletine; 751-870 Karluk ve Karahanlılar İmparatorluğuna ve Saidiye Hanlığına merkez olan (1509-1679) bu Türk yurdu, tarihte daima önemli olmuş ve dikkatleri üzerine çekmiştir. 8. ve 18. asırlar arasındaki bin yıllık dönem, Çin İmparatorluğu ile önemli derecede kültürel ve siyasî işbirliğinin gerçekleştirildiği bir barış dönemi olmuştur. Ancak bu barış dönemi, Doğu Türkistan'ın 1759 yılında Çin Mançu İmparatorluğu'nun işgali ile son bulmuştur. 1759'dan bu yana Doğu Türkistan'da 200'den fazla silahlı ayaklanma olmuş ve Doğu Türkistan halkı 3 defa hürriyetin tadını tatma fırsatı bulmuştur.1863'te bağımsızlığına kavuşan Doğu Türkistan'da Yakup Han başkanlığında "Doğu Türkistan İslâm Devleti" kurulmuş ve bu devlet; Osmanlılar, İngiltere ve Rusya tarafından resmen tanınmıştır. Ancak bu bağımsız Türk devletinin ömrü kısa sürmüş ve 1876 yılında Çin-Mançu devletince yeniden işgal edilmiş ve 1884'te Sincan "Yeni Toprak" adıyla Çin İmparatorluğuna bağlanmıştır.20. asrın başlarında Ortaasya'da oluşan milliyetçilik akımı neticesinde 1933 yılında Kaşgar'da Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti kurulmuştur. Bu Cumhuriyetin ömrü 1937'de sona ermiştir. 1944'de Gulca şehri Çinlilerden temizlenmiş, "Üç Vilayet İnkılâbı" olarak bilinen bu ayaklanmalar neticesinde Doğu Türkistan Türkleri, Ali Han Töre başkanlığında Doğu Türkistan Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Bütün Çin'e hakim olan Komünist Çin Kuvvetleri, 1949'da Stalin'in de onayı ile Doğu Türkistan'a girerek bu tarihi Türk ülkesini resmen işgal etmiştir. Yönetim Biçimi Özerk bölge içinde etnik grupların dağılımına göre 8 Ağustos 1952'de 10 ayrı muhtar bölge tesis edilmiştir. Sincan (Uygur) Özerk Bölgesi bunlardan biri ise de, yönetim hakları, Pekin yönetimince çiğnenmektedir. Tüm idarede bütün yetkiler Çinlilerdedir. Özerk yönetim organlarında görevlendirilen etnik unsurların siyasî, ekonomik ve askerî karar verme, denetleme yetkileri Çin Komünist Partisi kontrolü altındadır. İdari Yapı Çin Komünist Partisi tarafından bölgeye vali görevlendirilmektedir. Valinin mutlaka Çin Komünist Partisi üyesi olması şart koşulmaktadır. Doğu Türkistan'da Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nden başka aynı haklara sahip 7 organ daha vardır. 1- Sincan Askeri Bölge Komutanlığı 2- Sincan Askeri Üretim ve İnşaat Bölge Komutanlığı 3- Sincan Komünist Partisi 4- Sincan Halk Kurultayı Daimi Komitesi 5- Disiplin Kontrol Komitesi 6- Siyasî Danışma Konseyi 7- Sincan Devlet Savunma Güçleri Genel Komutanlığı Demografik Durum Çinliler:16 890 000 Uygurlar:12 500 000 Huiler: 600 000 Kazaklar:1 100 000 Mançular:90 000 Kırgızlar:150 000 Dongkianglar:40 000 Tacikler:33 000 Tibetliler:5 000 Özbekler:15 000 Davaniler:5 000 Sarı Uygurlar:11 000 Salar :3 000 Tatarlar:5 000 Ruslar:3 000 Boanlar:300 |
|
![]() |
![]() |
#29 |
![]() DOĞU TÜRKİTSAN'I İYİCE OKUYUN ÇÜNKÜ ONLAR SESİNİ DUYURMAK İSTİYOR..
Bakın Çin zılmü altında ki TÜRKLER nasıl bir mücade içindeler bu olayları gördkten sonra bir kez daha düşünmeli daha çok bağlanmalı ve ayrılıkçı nifak tohumları ekilmesine son verilmeli müsade edilmemeli! Çin Zulmü Altında İnleyen Doğu Türkistan "Doğu Türkistan olmasa, Çin bir gün bile ayakta duramaz. Doğu Türkistan gerçek bir hazinedir. 410 bin 790 km karelik petrol yataklarında 8.2 milyar ton ham petrol, 2,5 milyon metre küp doğalgazı ile S. Arabistan'dan daha zengindir." İmparatorluk kuran Hunlar'a, Göktürkler'e, Karahanlılar'a, Karluklar'a, Uygurlar'a ve Moğollar'a ve irili ufaklı çeşitli bağımsız Türk Devletleri'ne merkez olan: İslam dinine ve Türk j kültürüne büyük hizmetler yapan '' çok sayıda mümtaz şahsiyetler yetiştiren ve bugünkü Türkler'in ilk ana vatanı olan Doğu Türkistan, Çin zulmü altında inlerken, Türk ve İslam Dünyası adeta bu 40 milyonluk çilekeş Müslüman Türkleri unutmuş durumdadır. Tarih boyunca Türk Dünyası'nın en medeni, en kültürlü ve en mert topluluğu olarak bilinen Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler, kendi öz vatanında parya, köle ve esir muamelesi görmektedirler. Asya'nın merkezinde 9 ülke (Çin-Moğolistan-Kazakistan-Kırgızistan-Tacikistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan ve Tibet) arasında yer alan jeopolitik, stratejik durumu, fiziki coğrafyası, şanlı tarihi, etnik yapısı, kültürü ve yeraltı-yerüstü zenginlikleriyle Türk Dünyası'nın kalbi durumundadır. Ama maalesef esaret altında kalan ve en büyük soykırım ve zulme maruz kalan tek ülkedir. Doğu Türkistan'sız Türk Dünyası düşünülemez. Çağdışı metotlar ve zulümle idare edilen ve devrini tamamlamış ilkel Çin İmparatorluğu da yakında yıkılacaktır. Çin Bilimler Akademisi tarafından hazırlanan 89 sayfalık raporda, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde Çin'in dağılacağı ifade edilmektedir. Raporda: "Güçlü adam Deng'in ölümü ile, Yugoslavya'da Tito'dan sonrakine benzer bir durum ortaya çıkabilir. Deng'in ölümünü takip eden bir kaç yıl içinde en geç 10-20 yıl sonra ülke önce ekonomik bir çöküntüye uğrayacak, ardından da siyasi parçalanma ve bölünme gelecektir..." görüşü yer almaktadır. Doğu Türkistan, Tibet, Mançurya, Gonhov ve Guardurg bağımsızlık hareketi hızlanmıştır. Tarih boyunca dünyada hiçbir ülke Çinliler kadar soykırımda aşın gitmemişlerdir. Hiçbir ülkede asimle edilemeyen Yahudileri bile Çinlileştirmişlerdir. Çin, şu anda Türk Dünyası için en büyük tehlikedir. Çin, Doğu Türkistan gibi Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini işgal için gizli hazırlıklar içindedir. 250 milyonluk Slav ve l milyarlık Çin tehlikesine karşı, Türk Dünyası bütünleşmeye mahkumdur. Doğu Türkistan davası, bütün Türk Dünyası'nın davasıdır. Doğu Türkistan kurtulmadan; Türk Dünyası'nın kurtulduğundan bahsedilemez. Türk Yurdu (Türkistan), sömürgeci Rusya, Çin ve Hıristiyan Batı tarafından üçe bölünmüştür. Batı Türkistan (Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Kazakistan ve Özbekistan) kısmen de olsa hürriyetlerine kavuşmuştur. Doğu Türkistan, Çin işgali altındadır. Güney Türkistan, Afganistan sınırlan içindedir. Dünya’nın hiçbir bölge ve ülkesinde Doğu Türkistan'da olduğu gibi asırlarca süren bir bağımsızlık savaşına rastlamak mümkün değildir. Ama Doğu Türkistanlılar, asırlarca Türk ve İslam Dünyası tarafından yalnız bırakılarak bu ilgisizlik sebebiyle Çin esareti altında ezildiler. Çin esareti altındaki Budist Tibet'in durumu son 10 yıl içinde 3 defa Birleşmiş Milletler gündemine getirildiği halde; Çin'i kırmamak uğruna Doğu Türkistan'a hiç kimse sahip çıkmamıştır. Ama zalimin hasmı Allah'ü Teala'dır (C.C.) Çin de bir gün yıkılacak ve dağılacak, Doğu Türkistan bağımsızlığına kavuşacaktır. 90'nı aşkın yaşına rağmen manen, aklen fevkalade genç ve bedenen dinç olan İsa Yusuf Alptekin Bey (Doğu Türkistan Devletinin Sabık Genel Sekreteri) hayatını Doğu Türkistan'a ve bütün Türk Dünyası'na vakfetmiştir. Yıllardır Türk Dünyası'nın ve Doğu Türkistan'ın kurtuluşu için mücadele vermiştir. Dünya kamuoyuna unutturulan ve gözlerden saklanan Doğu Türkistan'ı dünya kamuoyuna tanıtmak için olağanüstü faaliyet göstermiş bir milli kahramandır. Hayatının tek hedefi Rıza-i İlahi olup, esaret altında mahkum ve sahipsiz Doğu Türkistan'ın Çin esaretinden kurtulmasını sağlamak için her türlü gayreti sarf etmiştir. Yalnız Türkiye'de değil, dünyanın her köşesinde lider ve politikacılara Doğu Türkistan meselesini anlatmak için bütün dünyayı dolaşmıştır. Doğu Türkistan; M.Ö. 210 yılından M.S. 1218'e kadar 1428 yıl bağımsız Türk İmparatorlukları'nın ve devletlerinin merkezi idi. 1218-1679 arasında ise 461 yıl Cengiz ve Çağatay sülalesine ismen bağlı fakat bağımsız Türk Devleti olarak varlığını devam ettirdi. Çin'e 1644 yılında Mançu sülalesi hakim olunca, Doğu Türkistan'a Çift saldırıları başladı. Çin'e 1644-1911 arasında hakim olan Mançu sülalesi, Çin sarayında bulunan İngiliz danışmanlarının kuklası idiler. İngilizlerin Türk ve İslam düşmanlığını en pahalı bir şekilde ödeyen Doğu Türkistan'a saldırmaya başladı. Bitmek bilmeyen bu saldırılar neticesi 1760'da Doğu Türkistan tamamen Çin işgali altına girdi. 1760-1869 arasında 103 sene Mançu Hanedan'ına karşı çok büyük 9 ayaklanma oldu. 3 ayaklanmada Doğu Türkistan'daki işgalci Çin ordusu tamamen imha edildi. 1862 de Doğu Türkistan bağımsız oldu. Ama Cungarya ile Kalmuk Türk Devletleri'nin arasındaki mücadele Çin işgal ve saldırılarını kolaylaştırdı. Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler, 1757 den bu yana 200 den fazla silahlı ayaklanmada bulundular. İngilizler'in teşviki ile 1878-1911 arasında Çinliler Doğu Türkistan'ı işgalle yetinmeyip asimilasyon politikası ile Çinlileştirmeye çalıştılar. 1911 'den sonra biraz nefes aldılarsa da 1949 da Stalin, Doğu Türkistan'ı Mao'ya hediye ederek, 12 Kasım 1933 te bağımsız olan Doğu Türkistan'ın işgali ile tarihinin en korkunç soykırımı başladı. Şu anda Doğu Türkistan Çin'in imha ve asimile politikası ile karşı karşıyadır. Müstemleke tarihinde hiçbir ülke Doğu Türkistan kadar zulüm, baskı, katliam, soykırım ve asimilasyona maruz kalmamıştır. Doğu Türkistan bir açık hava hapishanesidir. Bu ülkeye turist ve gazetecilerin girmesi yasaktır. Hatta telefonlar dış dünyaya ke******. Dini eğitim ve İbadet kesin olarak yasak olup, yapanların cezası ölümdür. Başkent Urümçi, Kaşgar ve diğer şehirler yasak şehirlerdir. Doğu Türkistan'a gizli olarak giren Washington Times'in 30.12.1985 tarihli sayısında Kaşgar’ı ziyaret eden bir gazetecinin haber ve yorumlarında Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler'e ait şu satırlar aynen yer alır; "Doğu Türkistan'a hergiin 7 bin Çinli göçmen geliyor. Doğu Türkistan'da, ekonomi ve politikayı yalnız Çinliler idare ediyorlar. Sanayi ve tarımdaki bütün işçiler Çinli'dirler. Uygurlar ve diğer Türkler ise işsizdir. Çinliler, en modern evlerde ve lüks içinde yaşarken, çoğumuz sokaklarda yatıp kalkıyoruz. Biz perişan, onlar ise rahat bir hayat sürüyor. Doğu Türkistan'da doğup büyüyen Çinliler bile Uygurca bitmiyor. Bizi ise, Çince Öğrenmeye zorluyorlar. Durumumuz çok kötü. Pek çok kişi milli ve manevi değerlerini unuttu. Şu anda kendi vatanımızda yabancı ve köle gibiyiz..." "Türk dili ü/erinde büyük tahribat yapıldı. Türkçe kelimeler yerine Çince kullanmaya mecbur ediliyoruz. Çinli kızlarla evlenenlere köyden şehire göç ve iş imkanı vererek ve ayrıca 400 dolar (Çin için servet sayılır) vererek Çinlileştiriyorlar. Doğan çocukları ise, Komünist Partisi nezaretinde Çinli gibi yetiştiriyorlar. Doğu Türkistan, 30-40 milyon şöyle dursun 400 milyonu besleyebilir. Türkler'e karşı doğum kontrolü tatbik ediyorlar. Böylece Türkler'in nüfusunu azaltıyorlar. Doğu Türkistan'da, 40 milyona yakıtı Türk'e karşın 20 milyon Çinli yerleştirdiler. Yeni hedef Doğu Türkistan'a 100 milyon Çinli yerleştirerek Türkleri azınlığa düşürmektir." Ayrıca I953'te Doğu Türkistan'ın yüzde 80'ni Türk iken bugün Türkler'in sayısı yüzde 40'a yaklaşmıştır. Nükleer denemelerle Türklerin doğan çocukları sakat doğmaktadır. (Aynı şey Kazakistan'da da mevcuttur.) 1952 yılında Çin'de eğitim seviyesi en yüksek Doğu Türkistan iken bu gün en geri durumdadır. Türkler'in tahsili her çareye başvurularak önlenmektedir. Doğu Türkistan olmasa, Çin bir gün bile ayakta duramaz. Doğu Türkistan gerçek bir hazinedir. 410 bin 790 km karelik petrol yataklarında 8.2 milyar ton ham petrol, 2,5 milyon metre küp doğalgazı ile S. Arabistan'dan daha zengindir. Sadece Doğu Türkistan'ın "Tarım" isimli bölgesinde, 74 milyar varil petrol rezervi mevcuttur. Bundan, Cungar ve Turfan bölgelerindeki zengin petrol yatakları hariçtir. Halbuki Çin'in kendi petrol rezervi 24 milyar varildir. Ve Çin'in yüzde 40 petrolünün çıkarıldığı Dağ'ın Shınlı bölgesindeki petrol bitmek üzeredir. Çin, Doğu Türkistan petrolünü pazarlamak İçin Japonya ile Ölüm Çölü (Taklamakan Çölü) üzerinde 280 km. uzunluğunda 8 metre genişliğinde oto yol ile; 5 bin km uzunluğunda petrol boru hattı inşa etmektedir. Çin'deki 162 madenden 122'si Doğu Türkistan’da dır. (% 75.3) Doğu Türkistan'daki kömür rezervi 1 trilyon 28 milyar tondur. 100 den fazla göldeki tuz ise Çin'e 200 yıl yeter. Çin'in otlak ve merasının yüzde 23'ü 50 milyon hektar Doğu Türkistan'dadır. 100 bin hektarlık bahçelerde 900 çeşit meyve yetişir. Cungar ili ve Altay'da zengin altın yatakları vardır. Evet bu zengin ülkenin sahipleri aç, perişan ve mekanları sokaktır. Doğu Türkistan'ın kurtulması için mübarek üç aylarda dua ediniz. |
|
![]() |
![]() |
#30 |
![]() KOSOVA TÜRKLERİ
Kosova'da başta Prizren ve Priştine olmak üzere 20.000'e yakın Türk yaşamaktadır. Prizren belediyesinin merkezi olan şehrin nüfusu yaklaşık 165.000'dir. Şehir nüfusunun büyük bir kısmı Arnavuttur. Prizren'de 15.000 civarında Türk yaşamaktadır. Osmanlılar devrinde Kosova vilayetine bağlı bir sancak olan Prizren I Balkan Savaşı sırasında Sırpların eline geçti. Priren Yugoslavya ve NATO arasında 1999 yılında meydana gelen savaştan sonra BM'nin kontrolüne geçti. Prizren'de her ne kadar sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte 15.000 - 20.000 Türk yaşamaktadır. Ancak nüfusun çoğunluğunu oluşturan Arnavutlar'ın büyük bir kısmı da kentte Türkçe konuşur. Türkçe dilini bilmekle Prizrenli olmak neredeyse özdeşleşmiştir. Ayrıca kentin 10 km'lik etrafında Gora ve Zupa denilen iki ayrı Boşnak bölgesi bulunmaktadır. Bu bölgelerde yaklaşık 15'er Boşnak köyü mevcuttur. Bu açıdan Prizren çok kültürlü ve çok dilli bir prototipi oluşturmaktadır. Kentte ayrıca sadece 30 ar metre aralıklarla Sinan Paşa Camii, Sırp Ortodoks Kilisesi ve Katolik kilisesi yan yana bulunmaktadır. Bu da kentin %95 gibi bir oranının müslüman olmasına rağmen çok dinli ve hoşgörülü bir ortam olduğunu göstermektedir. Osmanlı zamanından kalan ve şehir merkezini teşkil eden Şadırvan Prizrenin eğlence merkezidir. Burada eğlenmeye gelen bir yabancı Arnavutça, Türkçe, Boşnakça konuşulduğunu duyar ve kozmopolit bir özelliği hisseder. Gecenin ışıkları altında Prizren Gecenin ışıkları altında Prizren Prizren Osmanlı zamanından kalma çok sayıda tarihi esere sahiptir. Bunların başında Merkezde yer alan Türk Hamamı, Taş Köprü, Sinan Paşa Camii, Bayraklı Camii, Saat Kulesi gibi eserler bulunmaktadır. Kentin en yüksek tepesinde bulunan kale Bizans'tan kalmıştır ve Osmanlı zamanında da kullanılmıştır. Şu anda bakımsız durumdadır. |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|