AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 02-18-2009, 14:46   #11
Kullanıcı Adı
Alem_i Ervah
Standart
Cenaze Namazı Nasıl Kılınır

Cenaze namazı, dört tekbirle kılınır. Bu tekbirlerden birisi terk edilmiş olsa, namaz caiz olmaz. Kâfî´de de böyledir.

Cenaze namazı kılacak kimse, iftitâh tekbirini alır ve süb-haneke´yi okur. Sonra bir tekbir daha alır. Peygamber fS.A.VJ Efen(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dimize salat okur; sonra bir tekbir daha alır. Ölü için ve bütün müs-lümanlar İçin dua eder.

Cenaze namazında okunması mecburi olan bir dua yoktur. Pey-yamber (S.A.V.) Efendimiz´in, cenaze namazında şöyle dua buyurdu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ğu rivayet olunmuştur. (= Ey ALLAH´ım!... Şağ olanlarımızı/ölü bulunanlarımızı; hazır olanlarımızı, gaib bulunanımızı; küçüğümüzü, büyüğümüzü, erkeği(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mizi, kadınımızı bağışla.

Ey ALLAH´ım!... Bizden kimi yaşatırsan, müslüman olarak yaşat. Ve bizden kimi de öldürürsen, onu da imân üzere öMür.)

Ölen küçük bir çocuk ise, İmâmı A zam (R.A.) ´in, onun ce(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nazesini kılarken, şöyle dua ettiği rivayet olunmuştur:

(= Ey Alah´im!... Bunu, bizim için önde gönderilmiş bir hayır kıl.

Ey ALLAH´ım!.1.. Bunu, bizim için, ebedî bir azık, bir menfaat kıl.

Ey ALLAH´ım!... Bunu, bizim için, şefaati kabul edilen bir şefaat(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)çi kıl.)

Bu duaları güzelce bilen kimseler, bunları okur. Şayet bunları iyice bilmiyorsa» bildiği başka duaları okur ve sonra dördüncü tek(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)biri alır. Sonra da iki tarafına selam verir.

Dördüncü tekbirden sonra ve selamdan Önce, hiç bir dua okun(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)maz. Cami´ Şerbi´nde de böyledir. Mezhebin zahiri de budur, Kâfî´de de böyledir.

Cenaze namazı kıldıran kimse, tekbirler hariç, diğerlerini içinden okur. Tebyîn´de de böyledir.

Cenaze namazında Kur´an okunmaz. Ancak, Fâtiha´nm dua niyyeti ile okunmasında bir beis yoktur. Fakat, Fâtiha´nın da Kur´(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)an rayyeti ile —cenaze namazında— okunması caiz olmaz. Çünkü, cenaze namazı dua yeridir; kıraat mahalli değildir. Serahsî´nin Mu-hıyt´inde de böyledir.

Cenaze namazında, iftitah tekbirinden başka tekbirlerde, el kaldırılmaz. Aynî´de de böyledir.

Bu hususlarda, imâm ile cemaat arasında bir fark yoktur. Kâfî´de de böyledir.

îki tarafa selam verirken, —selamda— cenazeye riiyyet edilmez. Ancak, sağ tarafa selam verilirken, sağ tarafta bulunan ce(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)maate, sol tarafa selam verilirken de, so] tarafta bulunanlara -—se(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lam vermeye— niyyet edilir. Sirâcü´l - VeJıhacMa da böyledir.

Şayet, imâm, —cenaze namazında— beş defa ´tekbir alsa, muktedî ona tabi olmaz. O halde, ne yapar İmâm Ebû Hanîfe (R. A.) ´den rivayet edildiğine göre, o kimse, bekler ve imâmla birlikte selam verir. Sahih olan budur. Serahsî´nin Muhıyt´inde de böyledir.

Cenaze namazında, imâm birinci tekbiri aldıktan sonra bir şahıs gelse; bu şâhıs, imâm1 ikinci tekbiri alana kadar bekler ve onunla birlikte tekbir alır. tmâm cenaze -namazını bitirince de, mes-buk, yedşememis bulunduğu tekbiri, cenaze kaldırılmadan önce alır. Bu, İmâmı A´zam Ebû Hanîfe CR.A.) ve İmâm Mıihammed (RA.)´in kavlidir.

tmâma; iki veya üç tekbir aldıktan sonra yetişmiş olan kimse de, keza böyle yapar. Sirâcü´l - Vehhâc´da da böyledir.

Cenaze namazına, imâm dördüncü tekbiri alırken yetişen kimse, eğer imâm selâm vermemişse, Ebû Hanîfe (R.A.)´den gelen bir rivayete göre, bu tekbirle namaza girmez. Esahh olan ise, o kim(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)se bu tekbirle, cenaze namazına girer. Fetva da buna göredir. Muz-marât´ta da böyledir.

Bu şahıs, sonra, cenaze kaldırılmadan önce, arka arkaya ûç defa tekbir alır; dua okumaz. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.

Cenaze namazında, eller kaldırılmış olsa bilet omuzlara kon(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)maz. Zahirü´r - rivâyede böyle zikredilmiştir. Zâhîrîyye´de ise, «böy(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)le´ bir rivayet gelmemiştir.» denilmiştir.

Bir kimse, imâmla beraber bulunmasına rağmen, gaflet edip tekbir almaöuş olsa veya bu tekbirleri sonradan almaya niyyet et(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)se; bu kimse hemen tekbir alır. İmâmın ikinci tekbiri almasını bek(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lemez. Çünkü, âlimlerimizin kavillerine göre, o kimse gücü yettiği müddetçe, imâma iştirak etmiş durumdadır. Kâdîhân´ın Camîmâmla birlikte iftitah tekbirini almış olan kimse, ikinci ve üçüncü tekbirleri almamış bulunsa; onları alır ve sonra da, imâmla birlikte dördüncü tekbiri ahr. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.

Sehven, üçüncü tekbirden sonra selam vermiş bulunan bir imâm, dördüncü tekbiri alır ve yeniden selam verir. TatarhânJyye´-de de böyledir.

Çok sayıda cenazenin toplanmış olması halinde, imâm mu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)hayyerdir, isterse, bunların namazlarını ayrı ayrı kıldırır; isterse de, hepsine birden niyyet ederek bir cenaze namazı kıldırır. Mî´râcü´d-Dirâye´de de böyledir.

Cenazelerin ne şekilde konulacağı hususunda da, imâm ser(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)besttir : İsterse onları, yan yana tek hizaya kor ve kendisi de, onla(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rın en ef dal olanının önüne durur; isterse, cenazeleri, kıble cihetine, bir biri arkasına kor ve bu durumda onları hayatta iken imâmın ar(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)kasında nasıl durur idi iseler, o şekilde sıraya dizer. Yani, en efdal-leri, imâma en yakın olur.

Cenazeler karışık olursa, imâmın önüne erkekler konur. Onların arkasına erkek çocuklar, onların arkasına da hünsalar ve onlar ar(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)kasına ise kadınlar konur. Kadınlardan sonra da, mürâhik kızlar di zilir.

Cenazelerin hepsi de erkek olursa, Hasan´ın Ebû Hanîfe XR.A.) ´-den rivayet ettiğine göre, en ef dalleri ve en yaşlıları öne konur.

Şayet, hür ve köle cenazeleri bir araya gelmiş olursa, meşhur olan kavle göre, hürlerin cenazeleri ön tarafa konulur. Fethül - Ka-dîr´de de böyledir.

İmâm, bir cenazenin namazını kumaya başladıktan sonra, başka bir cenaze gelmiş olsa, imâm, ilk cenazenin namazına devam eder. İkinci cenaze için ise, yeniden cenaze namazı kıldırmaya baş(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lar.

Ve, ikinci cenaze imamının önüne konduğu zaman, ikinci defa tekbir alıp da, cenazelerin ikisine birden niyyet etse, bu durumda alınmış bulunan bu tekbir de, birinci cenaze için alınmış olur. An-; cak imâm, bu ikinci tekbiri alırken ikinci cenazeye niyyet ´etmiş olursa, işte bu durumda, o ikinci tekbir, ikinci cenaze için alınmış olur. Ve bu durumda imâm, birinci cenazenin namazından ayrılmış olur. Sonradan başlamış bulunduğu, ikinci cenazenin namazını bi(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tirdikten sonra, birinci cenazenin namazımı yeniden kılar; Sîrâcü´l -Vehhâc´da da böyledir.

Cenaze namazı kıldırmakta olan bir imâmın, abdesti bozul(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)muş olsa, yerine başkasmı geçirmesi caiz olur. Sahih olan kavil bu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dur. Zahîrîyye´de de böyledir.

Yıkanmadan veya cenaze namazı kılınmadan defnedilmiş olan ölünün, kabri üzerine üç güne kadar cenaze namazı kılmabiîir. Sahih olan kavle göre, bu zarurî olan bir takdir —sınırlama— değil(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir. O cenazenin parçalandığı bilinmediği müddetçe» cenaze namazı kılınır. Sirâdyye´de de böyledir.

Cenaze namazının, namazgahta, açık bir yerde veya evde kı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lınması müsavidir. Muhıyt´te de böyledir.

İçinde, cemaatin namaz kıldığı mescitlerde, cenaze namazı kılmak mekruhtur.

Ölünün de, cemaatin de beraberce mescidde bulunması; cena(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zenin dışarda ve cemaatin mescidin içinde olması; imâmın, cemaatin bir kısmı ile mescidin dışında, cemaatin kalan kısmının mescidin içinde olması; cenazenin, mescidin içinde, imâmla cemaatin de, mescidin dışında olması hallerinin hepside müsavidir. Muhtar olan gö(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rüş budur. Hulâsa da da böyledir.

Ancak, bu haller, yağmur ve benzerî gibi bir öziir sebebi ile olursa, mekruh olmaz. Kâfî´de de böyledir.

Yolda veya bir insana ait olan arazide cenaze namazı kıl(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mak mekruhtur. Muzmarât´ta da böyledir,Cenaze namazı kılmak için Özel olarak yapılan bir mescîd-de cenaze namazı kılmak mekruh olmaz. Tebym´de de böyledir.

Cenazenin peşinden gidenlerin, namazı kılınmadan geri dönmeleri münasip olmaz. Namaz, kılındıktan sonra da, ancak cena(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ze sahibinden izin alındıktan sonra dönülebilir. Fakat, definden Ön(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ce veya sonra, cenaze sahibinden izin almadan dönmeye ruhsat var(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dır. Muhiyt´te de böyledir. [29]



Kabir, Defin Ve Ölünün Kabirden Başka Bir Yere Nakledilmesi


Ölüyü defnetmek, farz-ı kifayedir. Sirâcüİ - Vehhâc´da da böyledir.

Sünnet olan mezar şekli, lahiddir. Serahsî´nin Muhayt´inde de böyledir.

Lahdin şefcli : Mezar kazılıp bittikten sonra, mezarın kıble cihetini biraz daha kazıp, ölüyü oraya koymaktır. Muhıyt´te de böy(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ledir.

Lahid, sanki tavanı olan bir ev gibi yapılır. Babrü´r-Râık-

ta da böyledir.

Yeıyumuşak olduğu zaman, şak yolu ile mezar yapmakta da bir beis yoktur. Fetâvâyî Kâdîhan´da da böyledir.

Şıkkın şekli şudur : Kabrin ortası, bir nehir gibi kazılır. îki tarafı ker(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz) veya benzeri bir şeyle Örülür. Cenaze oraya konularak, üzeri tavan gibi kapatılır. Mirâcü´d - Dirâye´de de böyledir.

Kabrin derinliğinin, erkeğin göğsüne kadar veya yaran boy ka(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dar olması münasiptir. Aslında, kabir ne kadar derin olursa, o kadar efdal olur. Cevheretü´n - Neyyire´de de böyledir.

Hasan bin Ziyâd, İmâm Ebû Hanîîe (R.A.) ´nin şöyle buyur(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)duğunu nakletmiştir : «Kabrin uzunluğu, —gömülecek— adamın uzunluğu kadardır; genişliği ise, yarım boydur.» Muzmarât´ta da böyledir.

Şeyhü´İ - İmâm Ebû Bekir Muhammed bin Fazl: «Yerin yu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)muşak olmasından dolayı, bizim beldemizde tabut edinmek caizdir... Demirden tabut yapılmasında da bir beis yoktur. Ancak, demir tabut içine toprak döşemek, cenazeye yalan yerleri çamurlamak ve lahid yerini tutsun diye ölünün sağma ve soluna birer ker(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz) koymak uy(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)gun olur. Cenazeye dokunması halinde, lahde kiremit koymak mek(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ruhtur.» demiştir. Fetâvâyi Kâdîhân´-da da böyledir.

Cenazeyi, fâsıklann yerine defnetmek mekruhtur. Fethü´I - Ka-dîr´de de böyledir

Cenazeyi mezara indiren kimselerin, kuvvetli, güvenilir ve iyi kimseler olması müstehaptir. Tatarhânİyye´de de böyledir.

Bir kadının cenazesini, rahm sahibi olan bir akrabasının indir(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mesi, diğer akrabaların indirmesinden daha evladır. Uygun oîan bu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dur. Ceyheretü´n - Neyyire´de de böyledir.

Keza, mahrem olmayan akrabanin (rahm sahibi), kadını kabre indirmesi de, yabancıların indirmesinden daha evlâdır. An(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)cak, akrabasından kimse yoksa, kadını yabancıların kabre indirme(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sinde de bir beis yoktur. Bahrü´r - Râık´ta da böyledir.

Cenazeyi indirmek için, hiç bir kadın kabre inmez. Serahsî-´nin Muhıyt´inde de böyledir.

Cenaze, mezarın kenarına indirilir ve mezarın kıblfe tarafına konur. Buradan da alınarak Lehda konur. Mezara inip, yerine koymak üzere cenazeyi alan kimselerin yönleri kıbleye doğru olur. Fethü´I - Kadîr´de de böyledir.

Cenazeyi lahda koyan kimseler, bu esnada : «Bismillah ve alâ milleti Resûliîlah». (= ALLAH´ın adı ile ve ALLAH Resûlü´nün mille(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ti üzere —koyuyoruz.—0»derler. Mutunda da böyledir.

Cenaze, sağ yanı üzerine, kıbleye karşı konur. Kefenin bağ(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lı yerleri çözülür. Mezar, ker(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz) ve kamışla tesfiye edilir; mezara kiremit konulmaz.

fCadm defnedilirken, kabri kapatılır. Erkeğin kabri kapatılmaz; toprak dökülür. Toprağı elfe dökmekte bir beis yoktur. Kabir, bütün imkanlar kullanılarak, toprak atihr ve örtülür. Cevheretii´n - NeyyS-re´de de böyledir.

Kabre, bu kabir kazılırken çıkmış olan topraktan daha faz(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)la toj5rak atmak mekruhtur. Aynî´de de böyledir.

Cenaze defnolunurken hazır bulunan kimsenin, bu ölünün kabrine, avucunun dolusu ile, üç avuç toprak atması müstehaptır. Toprak atan kimsenin, ölünün baş ucunda durması ve birinci defa toprak atarken : «Minhâ halaknâküm (^ Sizi topraktan yarattık)»; ´ ikinci defa toprak atarken : «Ve fihâ nü´ıydükum (= sizi toprağa

döndürürüz) » ve üçüncü defa toprak atarken de : «ve minhâ nüh-ricüküm .târeten uhrâ (= Sizi topraktan ikinci defa çıkarırız.) » la(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)fızlarını okumak da müstehap olur.

Cenazeyi geceleyin defnetmekte bir beis yoktur. Fakat im(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)kan nisbetinde, cenaze gündüz defnedîlmelidir. Sirâcül Vehhâc´da da böyledir.

Kabir, yerden bir karış kadar, yukarı kaldırılır. DÖrtkÖşe yapılmaz. Çamurla sıvanmaz. Kireçle badana edilmez. Kabrin üzeri(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ne su dökmekte bir beis yoktur. Kabrin üzerine ev yapmak mekruh(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tur.

Kabrin üzerine oturmak, uyumak, üzerinde cim´a etmek, üze(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rine abdest bozmak, bevletmek, mezar üzerine yazı ile işaret etmek ve benzeri şeyler yapmak mekruhtur. Tebyîn´de de böyledir.

0 Kabiiüer yıkıldığı zaman, onları çamurla sıvamak veya yap(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)makta da bîr beis yoktur. Tatarhâniyye´de de böyledir. Esahh olan budur. Fetva da buna göredir. Cevâhirü´İ - Ahlâtî´de de böyledir.

Bir kimsenin, sağlığında kendisi için kabir kazdırmasında bir beis yoktur. Bununla sevap kazanır. Tatarhânİyye´de de böyledir.

Bir kimsenin kendisi için kazmış olduğu mezara, bir baş(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)kasını gömmek isteseler, eğer mezar genişse, bu kimseyi defn etmek mekruh olur. Fakat, mezar dar isef defnetmek caiz olur. Ancak, ön(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ceki adama, mezarı kazma masrafım borçlanırlar ve Öderler. Muz-marât´ta da böyledir.

îçinde iyi kimselerin bulunduğu, kabristana defnedilmek en efdal olandır.

Ölü defnedildikten sonra, kabrin başında, bir deve kesilip eti dağıtılacak kadar bir müddet oturup Kur´an okumak ve ölü için dua etmek müstehap olur. Cevheretü´n - Neyyire´de de böyledir.

İmâm Muhammed (R.A.Ve göre, kabrin yanında Kurban okumak mekruh değildir. Âlimlerimiz bu görüşü alıp, kabul etmiş(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lerdir.

Okunan Kur´an ölüye fayda verir. Muhtar olan kavil budur. Muz-marât´ta da böyledir.

Kabrin üzerine mescit veya başka bir bina yapmak mekruh(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tur. Sfcrâcül - Vehhâc´da da böyledir.

Kabrin yanında sünnete uygun olmayan bir şey yapmak; va-siyyet edilmemiş bir iş yapmak mekruhtur.

Ancak, kabir ziyareti ve kabrin yanında ayakta durup dua et(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mek caizdir; mekruh değildir. Bahru´r - RMkta da böyledir.

Zaruret olmadıkça, bir kabre, iki veya üç cenaze koymak mekruhtur.

Zaruret halinde ise, ihtiyaçtan dolayı kabrin kıble tarafına er(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)kek, onun gerisine erkek çocuk, onun gerisine hunsâ ve onun gerisi(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ne de kadın konur; araları da toprakla aynlır. Serâhsî´nin Muhıyt´-inde de böyledir.

Eğer iki erkek bir kabre konacaksa —zaruretten dolayı—, bunlardan efdal olan hangisi ise, o, lahdin ön tarafına konur, Mu-hiyt´te de böyledir.

Keza, iki kadın bir kabre defnolunacağı zaman da, bunlar(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dan efdal olan, kabrin ön tarafına konur. Tatarhaniyye´de de böy(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ledir.

Bir cenaze tamamen çürümüş, toprak olmuş ise, o kabre başka birini defnetmek, Jcabrin üzerine bir şey ekmek ve bina yap(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mak caiz olur. Tebytu´de de böyledir.

Ölen veya öldürülen kimseleri, Öldükleri yerin kabristanına defnetmek müstehaptır. Ancak, defin´den Önce, cenazeyi bir veya iki mil mesafede bîr yere nakletmekte bir beis yoktur. Hulâsa´da da böyledir.

Keza, bir kimse başka bir memlekette Ölürse, onu öldüğü yerde defnetmek müstehaptır. Başka bir şehre nakletmekte de bir beis yoktur. Ancak, defnedüdikten sonra, bir cenazeyi çıkarmak mü(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nasip olmaz. Fakat, defnedilmiş olduğu yer zorla veya şuf´a yolu ile alınmış olursa, bu cenaze kabirden çıkarılır. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.

Bir cenaze, başka bir kimsenin yerine ve yerin sahibinin iz(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ni olmadan defnedilmiş olursa; bu durumda mal sahibi muhayyer(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir : isterse emreder ve cenazeyi çıkarttırır; dilerse o kabri düzleyip üzerinde ziraat yapar. Tecnîş´de de böyledir.

Cenaze kıble tarafına konmamış olsa; sol tarafı ürerine ve(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ya başı ayağının konacağı tarafa konmuş bulunsa, eğer üzerine top(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rak atılıp mezar kapatılmışsa, geri açılmaz. Şayet ölü lahde kon(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)muş, ker(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ler örülmüş ve fakat kabir Örtülmemişse, ker(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ler kaldırılır ve ölü sünnet olan şekilde konulıar. Tebyîn´de de böyle(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir.

Eğer kabre bir şey düşer de, bundan kabir örtüldükten son(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ra haberdar olunursa; kabir açılıp, düşen şey çıkartılır. Fetâvâyi Kâ-dîhân´da da böyledir.

«Kabre düşen şey, bir dirhem miktarında bile olsa, —kabir acılır. —» demişlerdir. Bahrü´r - Râık´ta da böyledir.

Kabristanın otunu koparmak, odununu kesmek mekruhtur. Fakat bunlar kurumuş olursa, kesmekte, koparmakta bir beis yok(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tur. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.

Bize göre, kabristanda ayakkabı ile yürümek mekruh değil(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir. Sirâcü´l - Vehhâc´da da böyledir. [30]



Bu Konu İle İlgili Bazı Meseleler :


Ölü sahibine ta´ziyette bulunmak güzeldir. Zahîrlyye´de de böyledir.

Hasan hin Ziyâd´ın şöyle dediği rivayet olunmuştur : «Ce(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)naze sahiplerine, bir defa ta2İyette bulunmak kâfidir. İkinci defa ta-ziyette bulunmak münasip olmaz.» Muzmarât´ta da böyledir.

Taziyenin vakti : Ölümden itibaren üç gündür. Üç günden sonra taziyede bulunmak mekruhtur. Yalnız, taziyede bulunan veya taziye edilen kimse gaib iseler; taziyenin üç günden sonra olmasında da bir beis yoktur.

Taziyeyi definden önce yapmak —şayet cenaze sahiplerinde, fer-yad-u figan yoksa— definden sonra yapmaktan efdaldir. Yani, bir kimse cenaze sahipüerini sakin görürse, definden Önce taziyede bu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lunur.

Ölünün bütün akrabalarına taziyede bulunmak müstehaptır. Büyük olsun, küçük olsun; erkek olsun, kadın olsun... Ancak, ölü(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nün akrabası olan genç kadınlara, mahremi olmayan kimseler tazi-yette bulunmazlar. Sîrâcü´l - Vehhâc´da da böyledir.

Taziyede bulunurken şöyle demek müstehap olur

Ğaferallehü Teâlâ li meyyitike ve tecâvez anhu. Ve teğmidehû bi rahmetilıî. Ve rezagake´s-sabre alâ musıybetihî. Ve âcereke alâ mevtihî.

ALLAHû Teâlâ, ölünüzü bağışlasın; günahlarını affetsin. Ve ona rahmeti ile muamele etsin. ALLAHû Teâlâ, onun ölümünden dola(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yı sana sabır versin. Ve, onun Ölümüne sabretmenden dolayı, müka(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)fatını artırsın.)

Taziyelerin en güzeli Peygamber (S.A.VJ EfendibnKzin ta-zi-yesidir. Resûlullah (S.A.V.) şöyle derdi :

İnne lillahi mâ ehaze ve lehü mâ a´tâ ve külle şey´in ´indehû bi eceli´m-müsemmâ.

Şübhesiz, aldığı da verdiği de ALLAH´ındır. Ecel´i müsemmâ da onun yanındadır. —kimin ne zaman öleceğini, ancak O bilir.—)

Müslüman bir kinişe, bir kâfire taziyede bulunurken :

´zamellâhü ecreke ve ahsene ´azâeke

ALLAH, ameHiiıin karşılığını büyük kılsın. Ve sana sabır ver(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sin.) der.

Bir kâfir de, müslümana taziyede bulunurken :

ALLAH, sana sabır versin ve ölünü bağışlasın.) der. Kafir : «A´zamellâhü ecreke» demez.

Bir kafir, diğer bir kafire taziyede bulunurken :

(= ALLAH sana sabır versin ve Ölünü bağışlasın) der. Kafir : «A´zajneBahû ecreke» demez.

Bir kâfir, diğer bir kâfire taziyede bulunurken :

Ahlefe´llaheu leyke ve lâ nekasa ´adedeke. C= ALLAH, sana halef versin ve adedini eksiltmesin) der. Sirâ-cü´l - Vehhâc´da da böyledir.

Ölüsü olan kimselerin, insanların gelip taziyede bulunmala(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rı için, bir evde veya bir mescidde oturmalarında bir beis yoktur. Evin kapısında oturmak ise mekruhtur.

Acem memleketlerinde olduğu gibi, bir sergi serip başına diki(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lerek Kur´an okumak ve para toplamak kötülüğün en kötüsüdür. Zâhİrıyye´de de böyledir.

Hızânetü´l-Fetâvâ´da : «Musibetten (bir yalanın ölmesin(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)den) olayı, oturup üç gün bekleme hususunda ruhsat vardır. Ancak, bunun terkedilmesi de daha evladır.» denilmiştir.

Ölünün ardından sesli olarak ağlamak caiz değildir. Kalbin incelmiş, hassaslaşmış olmasından dolayı, sessiz bir şekilde ağla(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)makta bir beis yoktur.

Bir yakını Ölmüş olan erkeklerin, siyah elbise giymeleri ve onu . taziye için yırtıp parçalamaları mekruhtur.

Kadınların ise, siyah elbise giymelerinde bir beis yoktur. An(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)cak, bunların da, yüzlerini karalamaları, yakalarını sırt maları, yüz(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lerini çizmeleri, saçlarını yolmaları, başlarına toprak saçmaları, diz(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lerine ve bağırlanna vurarak dövünmeleri, kabirlerin üzerine ateş yakmaları batıldır; cahüiyye adetlerindendir ve boş bir,aldanmadır. Muzmarât´ta da böyledir.

Ölü sahipleri için, komşularının yemek yapmalarında bir beis yoktur. Tebyîn´de de böyledir.

Ölümü takip eden ilk üç günde, ölü evinin yemek yedirme(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)si, ziyafet vermesi mubah değilidir. Tatarhâniyye´de. de böyledir. [31]
Alem_i Ervah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2009, 14:47   #12
Kullanıcı Adı
Alem_i Ervah
Standart
Şehidlik Ve Şehidlerle İlgili Hükümler

Şehîd : Harbîler veya bağîîer (= âdil devlet başkanına is(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yan edenler) veyahut da yol kesiciler tarafından öldürülen kimse demektir.

Muharebe meydanında yaralı olarak bulunan, gözlerinden veya kulaklarından kan gelen, içinden kan gelen, vücudunda, yanma eseri bulunan, yaya veya binili olduğu halde düşman hayvanları tarafın(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dan tepelenen, veya bunlar tarafından ışınlan veyahut da bu hay(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)vanların ön veya arka ayakları ile tepilen, yani saydığımız bu sebep(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lerden dolayı veya hayvanına vurulmasından dolayı onun kaçması sebebi ile veya ona mani olmak isterken düşüp ölen kimselerle, vu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rulup suya veya ateşe atılan, surdan aşağı atılan, üzerine duvar yı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)kılarak öldürülen; düşmanlar tarafından, başına ateş atılarak veya odun vurularak öldürülen veya suda boğularak Öldürülen kimseler ,şehid$rler.

Bir müslümanın da suda boğarak veya zulmen öldürdüğü fakat ölümü sebebi ile diyet vacip olmayan kimseler de şehiddirler. Şehi(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)din şer´î tarifi budur.

Keza, zımnî veya islâm ülkesinde, eman´Ia bulunan bir kim(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)senin de, —yukardaki gibi— öldürdüğü kimseler de şehirdirler. Ht-dâye Şerlü Aynîde de böyledir.

Sulh ve bir babanın oğlunu öldürmesi sebebi ile, ölen kim(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)seye diyet vacip olmuş olsa büe; o kimsenin şehidliği düşmez. Çün(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)kü, kısas vacip olmuş olmasına rağmen, sulh ve şüphe sebebi ile bu kısas düşmüş olmaktadır. Kenz Şerht Aynî´de de böyledir.

Bir kimse, nefsini veya malım kurtarmak veyahut da müs-lümanlan veya zımmîieri müdafaa etmek için savaşırken, —demir, taş veya ağaçtan olan hangi âletle olursa olsun— öldüriilürse, o kim(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)se şehiddir. Serahsî´nin Muhıyt´inde de böyledir.

Düşman, ateş açarak bir gemide bulunan müslümanlan yak(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mış olsa, ve bu ateş başka bir müslüman gemisine sıçrayıp o gemide bulunanları da yaksa, bu gemilerde bulunup, yanarak ölenlerin hepsi de şehiddir. Hulâsa´d a da böyledir. [32]



Şehidin Hükmü :


Şehidler yıkanmazlar ve üzerlerine, bu durumda, cenaze namazı kılınır. Serahsî´nin Muhıyt´inde de böyledir.

Şehid, kam ve elbisesi ile defnedilir. Kâfi´de de böyledir.

Şayet, şehidin elbisesinde necaset bulunursa, bu yıkanır. Itâbiyye´de de böyledir.

Şehidin üzerinde bulunan şeylerden, kefen hükmünde ol(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mayan silah, ´vükan, deriden yapılmış eşya, mestler ve giydiği başlık gibi şeyler çıkarılır. Şalvar, pantalon ve benzeri gibi şeyler de çıka(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rılır. İmâm Muhammed (R.A.) ise bunu, Siyer´hıden başka bir ese(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rinde zikretmemiştir.

Şeyh Ebû Ca´fer el - Hînduvânî : »Şalvar ve benzerini çıkarmak daha münasip ve daha uygundur.» demiştir. Âlimlerimizin ekserisi de bunu uygun bulmuşlardır. Muhıyt´te de böyledir.

Şehidin üzerinde bulunan fazla elbiseler çıkarılış1; şayet noksan ise, fazlalaştırüarak kef ünnet üzere tamamlanır. Kâfi´(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)de de böyledir.

Ölü için yapıldığı gibi, ^enid için de hanut (= bir nevî gü(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zel koku) yapılır. Bahrü´r - Râık´ ta da böyledir.

Şehid, cünûp olarak Ölmüşse; çocuk veya deli ise İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ye göre yıkanır. Tebyîn´de de böyledir.

Keza, hayızlı veya nifash iken öldürülen kadınlar da yıka(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nırlar. Kâfî´de de böyledir.

Ancak, kadın bir veya iki gün kan gördükten sonra öldürül(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)müş olursa, bil-iemâ ´ yıkanılmaz. Hidâye Şerhi Aynî´de de böyledir.

Yaralandıktan sonra yemek, içmek, uyumak, tedâvî ol(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mak veya harp meydanından sağ olarak ayrılmak gibi bir takım şeylerle, bir müddet vakit geçiren kimseler, bu müddet içinde ha(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yatta kalmış oldukları için— şehid hükmünde olmalarına rağmen, cenazeleri yıkanılır. Bu durumdaki kimselere mürtes denir.

Savaş alanında yaralanıp da, hayvanlar tepelemesin diye şehre taşman veya orada bulunan bir çadır veya haymeye kaldırılan veya-hud da bir namaz vakti geçinceye kadar sağ kalıp aklı başında ya(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)şayan kimse de mürte&tir. Bu gibi kimselerin de cenazeleri yıkanır. Hidâye´de de böyledir.

Harpde yaralanan bir kimse, harbin sonunda alış veriş ya(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)par veya çokça konuşursa, nıürtes sayılır. Harp sona ermeden, bu kimseler mürtes sayılmazlar. Tebyîn´de de böyledir.

Savaşta yaralanan bir kimse, dünyevî şeylerden biri ile va-siyyet ettikten sonra, şehid olursa, bu şehidin cenazesi yıkanır.

Bir kimse, şehirde öldürülür de, zulmen ölidürürüp öldürülme(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)diği bilinmezse, cenazesi yıkanır ve namazı kılınır. Kenz Şerhli Ay-nfde de böyledir.

Keza, yaralandıktan sonra, yerinden kalkan veya başka ta(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rafa dönen ve sonra şehid olan kimsenin de cenazesi yıkanır. Hulâ-sa´da da böyledir.

Üzerlerinde kimse bulunmadığı hatde, müşriklerin atUn ürküp, bir müslümam çiğnerse veya bir müslünıamn kafire attığı bir şey diğer bir müslümana değerse, veya bir müslümamn bindiği müşriklere ait bir hayvan kaçıp, müslümam üzerinden atarsa; veya müslümanlar kaçar ve kafirler onları ateşe veya hendeğe düşmeye zorlarlarsa; veya müslümanlar etraflarına çekilen tel Örgü üzerinde "yürürlerse bu hallerin her biri sonucu ölen kimseler yıkanırlar. Bu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)na, İmâm Ebû Yusuf (R.A.) muhalefet etmiştir. Serahsî´nin Muhit(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)inde de böyledir.İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ´ye göre, harbte, müslümanın bin(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)diği at m ayağı kayar da, o müslümam üzerinden atar ve Öldürürse, bu şahsm cenazesi yıkanır.

Müslümanların hayvanları,—müşrikler kasden ürkütmemeleri(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ne rağmen—, müşriklerin bayraklarından ürküp kaçarlar ve sahip(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lerini üzerlerinden atarak öldürürlerse, İmâmı A´zam (R.A.) ile İmâm Muhammed (R.A.) ´e göre, bunların cenazeleri yıkanır.

Keza, müşriklerin şehirlerinin etrafına çevirmiş oldukları surların üzerine çıkmış olan müslümanlardan birinin ayağı kayıp, o surun üzerinden düşse ve ölse, yine İnıâm-i A´zam (R.A.) ile İmâm Muhammed CR.A.) ´e göre bu şahsm cenazesi yıkanır.

Müslümanlar bozguna uğrasa, sahibi üzerinde bulunan ve bir müslümana ait olan bir hayvan, başka bir hayvanı süren veya çek(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mekte olan bir şahsı çiğnerek öldürse, o kimsenin de cenazesi yıka(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nır.

Keza, harpte bir duvarı delmekte iken, üzerlerine duvar yıkıhp ölen kimselerin de cenazeleri yıkanır, imâm Ebû Yûsuf (R.A.)´a gö(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)re, bunlar da yıkamazlar. Mulıryt´te de böyledir.

İki topluluk bir birlerini görseler ye fakat savaşmasalar, burada ölü olarak bulunmuş olan müslüman, zulmen öldürüldüğü ve demirle öldürüldüğü bilinse dahi yıkanır. Tatarhâniyye´de de böyle(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir.

Muharebe meydanında, ölü olarak bulunan fakat kendi(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sinde yara gibi, boğulmak gibi, vurma gibi, kan çıkması gibi bir öldürme eseri bulunmayan kimse de şehid olmaz. Keza, harici bir tesir olmadan, kendisinden burun kanı gibi. Ön ve arkadan çıkan kan gibi, başından inerek ağzından çıkan kan gibi kan çıkmış plan kimseler de şehid sayılmazlar Bedâî´de de böyledir.

Bu meselede aslolan şudur : Bir kimse, harbîlerle, bağî-lerle veya yol kesenlerle savaşttiğı zaman, düşman tarafından öldü(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rülünce, Ölüm ister bil-fiil olsun, ister bir sebebe bağlı bulunsun, bu kimse şehiddir. Ölümü düşmana izafe edilmeyen kimse ise, şe(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)hid değildir. Mumyt´te de böyledir. [33]



22- SECDELER


Secdelerle ilgili meseleler, şu asıllar üzerine bina edilmiş(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tir:

Yerinde eda edilen secde, niyyetsiz sahih olur.

Yerinde eda edilemeyip, geçirilen secde ise niyystsiz sahih olmaz.

Yerinde eda edilmeyen secde, kendisi ile arasında tam bir rek´-at boşluk bulunan secdedir.

Bir kimse, rek´atin veya secdenin terkinde şüpheye düş(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tüğü zaman, o kimse secde ile rek´atin arasını cem´eder. Böylece, kesin bilgisi sebebi ile üzerinde bulunduğundan çıkmış olur. Bu durumda, secdeyi rek´ate takdim eder; eğer rek´ati secdemin Önüne geçirirse, o kimsenin namazı fasid olur.

Bir kimse, vacip iie bid´at arasında tereddüt ederse, ihti(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yaten secdeyi yapar. Bu kimse, bidatle sünnet arasında tereddüt ederse, secdeyi terk eder.

Bir kimse, terk ettiği secdelerle, eda ettiği secdelere ba-Jcar; hangisi az ise, ona itibar eder. Çünkü, az olana itibar etmek daha kolaydır. Serahsi´nin Muhiyt´inde de böyledir.

Sabah namazım kılan bir kimse, namazın sonunda secde(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nin birini yapmadığını hatırlasa, bu kimsenin secdeyi yapması, sonra teşehhüdü okuyup, selam vermesi ve sehvi için de secde et(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mesi lazımdır.

Şayet, unuttuğu secdenin, birinci rek´ate ait bir secde olduğu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nu bilirse, böyle olduğuna rey´ide varsa, —bu secdeyi— kaza etmeye niyyet eder.

Şayet, bu secdenin birinci rek´ate mi, ikinci rek´ate mi ait ol(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)duğunu bilemez ve bu husustaki taharrisi (=araştırması) da bir netice vermezse veya ikinci rek´ate ait olduğunu bilirse, kazaya niy(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz) eylemez.

Bu kimse, her rek´attan birer secde olmak üzere, iki secde ter-ketmiş olduğunu hatırlasa veya bu^ iki secdeyi de ikinci rek"atta terketmiş olduğunu bilse, bu kimse iki secde yapar, teşehhüd okur ve sonra da sehivden dolayı secde eder.

Fakat, bu kimse, iki secdeyi de birinci rek´attan terk etmiş ol(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)duğunu bilirse, bir rek´at daha namaz kılar.

Bu kimse, terk etmiş bulunduğu bu iki secdenin hangi rek´ate ait olduğunu bilmezse, birinci rek´atin secdeleri diye niyyet eidip, iki secde yapar ve sonra bir rek´at daha namaz kılar.

îmâma ikinci secdede vetişmiş olan kimse, birinci rek´ata yeti-şememiş sayılır. Çünkü iki secde, birinci rek´ati zımmına almış olur. Bu rivayetlerden biridir. Diğer bir rivayette ise, ikinci rükû´u içine alır. Buna göre ise, o kimse birinci rek´ate yetişmiş olur.

Bir kimse, bu secdeleri hangi rek´atten terk ettiğini bilemezse, bu durumda iki secde yapar; teşehhüdü okur; selam verir ve sonra kalkıp bir rek´at daha kılar; teşehhüdü okur ve selam verir; sehvin(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)den dolayı da secde eder.

Bir kimse, şayet üç secde terk ettiğini hatırlarsa, bir secde edip kalkar; bir rek´at daha kılar; sonra teşehhüdü okur; yapmış bulun(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)duğu bu secdede kazaya niyyet etmez.

Bu kimse, dört secdeyi terk ettiğini hatırlarsa, bu durumda iki secde yapar ve bir rivayete göre, buna, önceki rükû´u da ilave eder. Diğer bir rivayete göre ise, hem ikinci rükû´u iiave eder ve hem de ikinci rek´atı kılar. Hulâsa´da da böyledir.

Akşam namazını kılmakta olan bir kimse, secdelerden bi(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)risini terk etmiş olsa, üzerinde olan secdeye niyyet ederek bir secde yapar. Sonra teşehhüdü okur ve selam verir. Daha sonra da sehiv secdesi yapar.

Akşam namazında iki secdeyi terketmiş olan kimse, bunların, bir rek´atin secdesi mi, yoksa iki rek´atin secdesi mi olduğunu bile(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mez ve araştırması da bir netice vermezse, üzerinde bulunana ve ka(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zaya kalmış olana niyyet ederek, iki secde yapar. Sonra teşehhüdü okur ve bir rek´at daha kılar. Sonra, yine teşehhüdü okuyup, selam verir ve sehiv secdelerini yapar. Bundan sonra da, teşehhüdü okuya(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rak selam verip, namazını tamamlar.

Bu kimse, üç secde terk etmiş olursa, yukarıda açıkladığımız gi(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)bi taharride bulunur (araştırır), araştırmasından bir netice hasıl olmazsa, her secdenin arkasından müstahafckı kadar oturarak, üç secde yapar. (Şayet, oturmazsa namazı bozulur.) Sonra kalkıp bir rek´at namaz kılar ve oturup teşehhüdü okuduktan sonra selam ve(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rir. Sehivden dolayı .da secde eder.

Akşam namazım kılmakta olan kimse, şayet dört şedde terk et(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)miş olsa ve bunları iki -rek´atte mi yoksa üç rek´atte mi terk ettiğini bilemese, her secde arasında müstahakkı kadar oturarak iki secde eder. Sonra kalkıp bir rek´at namaz kılar ve oturup teşehhüdü okuduktan sonra yine kalkarak bir rek´at daha kılar. Daha sonra oturup, teşehhüdü okur; selam verir ve sehiv secdesi yapar.

Bu kimse, beş secde terk etmiş olursa, bir secde eder ve ona bir secde daha katar. Sonra bir rek´at namaz kılar; teşehhüdü okur ve sonra da üçüncü rek´ati kılar; teşehhüdü okur ve daha sonrada

sehiv secdesi yapar.

Şeyhü´l - İslâm Hâzerzâde: «Bu, tek secde ile kayıtladığı rek´-aita niyyet edip, o rek´atin rükû´una varana kadar olan zamandadır. Fakat, bir kimse secde ettiği halde niyyet etmez ise, namazı fasid olur.» demiştir.

Dört rek´atli namazların hükmü, iki rek´atli namazların hükmü gibidir. Bir secde, iki secde veya üç secde terk edildiği zaman, üç rek´atli namazların hükmü gibi de olur. ZâMttfyye´de de böyledir.

Bir kimse, dört secde terk eder ve bunları nasıl! terk ettiğini bilmez ise, dört defa.secde eder. Her secde arasında da farz miktarı oturur. (Şayet bunlardan birisini terk ederse, o kimsenin namazı fa(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sid olur.) Sonra, bu kimse, bir rek´at kılıp oturur; teşehhüdü okur; sonra kalkıp bîr rek´at daha kılar. Oturup teşehhüdü okur; selâm verir ve sehiv secdesi yapar.

Bir kimse, beş secde terk etmiş olursa, üç secde yapar ve oturmaz. Sonra iki rek´at namaz kılar ve her rek´atte ihtiyaten otu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rur.Bir kimse, eğer altı secde terk etmiş olursa, iki secde ya(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)par; oturmaz. İki rek´at daha kıldıktan sonra oturur. Sonra, bir rek´at daha- kılar.

Yedi secde terk etmiş olan kimse, bîr secde yapar ve sonra üç rek´at daha kılar. Bu, secde ile kayıtlamış bulunduğu rek´ate niy yet etmiş olduğu zamandır. Eğer, nryyetsiz olarak, unutarak secde eder ve sonra hatırlarsa, iki secde yapar. Bunlardan birine, —birin(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ci rek´ati katana kadar— üzerinde olan secdeye diye niyyet eder. İkinci secde ile de, ikinci rek´ati niyyet eder. Böylece iki rek´at kıl(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mış olur. Sonra üçüncü rek´ati kılıp ve teşehhüdü okur ve daha son(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ra da dördüncü rek´ati kılarsa, namazı caiz olur.

Bir kimse, sekiz secdeyi de terk etmiş olsa, iki secde yapar ve kalkıp üç rek´at daha kılar.

Sabah namazını üç rek´at kılan ve ikinci rek´atte oturma mış olan veya oturduğu, halde secdeyi terk etmiş bulunan ve nasıl terk ettiğini de bilmeyen kimsenin kılmış olduğu bu namaz fesada gider.

Şayet bu kimse, iki secdeyi terk etmiş olursa, durumu hakkın(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)da iki kavil vardır. Bu kavilerden esahh olanı ise, o kimsenin nama(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zının fesada gitmiş olduğudur. Üç secdeyi terk etmiş olan kimsenin durumu da böyledir.

Fakat, bu kimse, dört secdeyi de terk etmiş olursa, namazı fe(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sada gitmez, iki secde yapıp oturur ve bir rek´at daha namaz ki-ar.

Öğle namazını beş rek´at kılıp, secdelerden birini terk et(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)miş olan kimsenin namazı fasada gider. Keza, bu kimse, iki, üç, dört veya beş secde terk etmiş olsa, yine namazı fesada gider.

Bu kimse, şayet altı secde terk: etmiş olsa, namazı fesada git(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mez. Bu durumda, bu şahıs, öğle namazını dört rek´at olarak kılıp, secdelerin dördünü terk etmiş olan kimse gibidir. —Ki bu mevzu yukarıda geçmişti.

Bu kimse yedi secde terk etmiş olursa, yine namazı bozulmaz. Bu kimse, üç secde yapar ve iki rek´at daha namaz kılar.

Bu kimse, sekiz secdeyi de terk etmiş olursa, iki secde yapar ve üç rek´at daha kılar. Serahsî´nin Muhıyt´inde de böyledir.

Öğle namazım beş rek´at kılan bu kimse eğer dokuz secdeyi terk etmiş olursa, bir secde yapar ve bir rek´at namaz kılıp oturur. Bu oturuş sünnettir. Sonra iki rek´at daha kılar ve müstahık-ki Kadar oturur.

Bu kimse, on seode terk etmiş olsa, iki secde yapar ve sonra üç rek´at daha kılar. Sehvinden dolayı da secde eder. Zahîriyye´dc de

böyledir.

Akşam namazını dört rek´at kılmış olan kimsenin namazı fasid oJur. Bir kimsenin bu namazda; iki, üç veya dört secdeyi ter-ketmiş olması halinde, iki kavil vardır.

Şayet, bir kimse, beş secde terk etmiş olursa, namazı bozulmuş olmaz. Bu kimse, üç secde yapar ve bir rek´at kılar.

Bu kimse, altı secdeyi terk etmiş olursa, iki seode yapar ve son(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ra iki rek´at daha namaz kılar. Bu hâl, akşam namazını üç rek´at kı-iıp iki secdeyi terk etmiş olan şahsın durumu gibidir. Serahsî´nin Muhıyt´inde de böyledir. [34]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/457-463.

[2] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/464.

[3] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/464-475.

[4] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/476-479.

[5] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/479-480.

[6] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/481.

[7] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/481-482.

[8] Buradaki zamandan kasıt, eserin teiif-edildiği hicri 10 asırdır.

[9] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/482-488.

[10] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/488.

[11] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/488.

[12] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/488-496.

[13] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/497-504.

[14] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/504.

[15] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/504.

[16] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/504.

[17] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/504-505.

[18] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/505-506.

[19] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/507-508.

[20] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/508.

[21] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/509-510.

[22] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/511.

[23] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/511-518.

[24] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/519-521.

[25] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/522-529.

[26] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/530-533.

[27] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/534-536.

[28] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/537-542.

[29] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/542.546.

[30] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/547-551.

[31] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/551-553.

[32] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/554-555.

[33] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/555-557.

[34] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 1/558-562.

Alem_i Ervah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi