04-01-2009, 09:37 | #91 |
Seçimin sona ermesiyle birlikte, tüm parti liderleri eminim kendilerini galip ilan edecekler. AKP'ye sorsanız birinci AKP, CHP'ye sorsanız CHP, hatta biraz zorlasanız MHP bile birinci sayılabilir aldığı oy oranlarındaki artış bakımından. Bu sonuçlar aslında kazananın kim olduğundan çok, Türkiye'nin yeni bir döneme girdiğini göstermektedir.
Kamyon kamyon kömür dağıtmakla, evlerin kapısına kadar bulaşık, çamaşır makinesi, buzdolabı, koltuk götürmekle seçmenin kandırılamayacağı genel olarak ortaya çıktı. İstisnalar dışında. "Burayı istiyorum. Biz ceketi koysak seçtiririz. Bana oy vermezsen gününü görürsün" türünden şımarık, ukalaca centilmenlik dışı tavırlar, aba altından sopa göstermeler, seçmeni 'hıyar' yerine koymalar demek ki neymiş? Sökmüyormuş... Başbakanın, sinirden neredeyse ağlamaklı yaptığı konuşmaya "Aslında bugün sevinçliyiz" diye başlaması bile bir dönemin bittiğinin göstergesidir. Başbakan demek istiyor ki, "Bakmayın böyle hüzünlü konuştuğuma, alt dudağımın aşağı doğru büküldüğüne, sesimin titrediğine, aslında bugün sevinçliyiz." Erdoğan ayrıca, "Başarıdan da, başarısızlıktan da ders çıkarmalıyız" dedi. Yüzde 47'lik sonuçtan sonra şımarıklık, yandaşları zengin etme uğraşları, 'benden değilsen hakkın yok' ille de türbanlı olacak tavırları yönünde mesaj çıkaran AKP'liler bakalım bu seçim sonuçlarından sonra nasıl bir sonuç çıkaracaklar. Nasıl olsa önümüzdeki günlerde görürüz. "Milletin verdiği mesajı ele alacağız." Milletin verdiği mesajı anlamak için böyle bir sonuç alınması gerekmiyordu, biraz geç kalmış bir kelime olacak ama, "Günaydın sayın başbakan." Biz en başından beri yırtınıyoruz. Yaptığınız hakkaniyete sığmaz, en büyük ayrımcılığı siz yapıyorsunuz. Milleti inanan ve inanmayan diye siz kamplaştırdınız. Milleti dünden daha fakir hale getirdiniz, sadakaya muhtaç ettiniz. Vatandaşa kömür dağıtırken, yandaşlarınızı zengin ettiniz. İki üniversite bitirmiş pırıl pırıl gençler işsiz gezerken, sizin mahdumlar maşallah şimdiden köşeyi döndü. Gemiciklerle, pırlanta dükkanlarıyla işleri iş. Gariban vatandaşın çocukları ne yapsın? Yine sana mı oy versin? En güzeli de şu cümle: "Milletin emanetini taşırken kimse şımarma hakkına sahip değildir." Belki siz sürekli şakşakçı medyayı okuduğunuz için haberiniz yok ama şımarıklığın daniskasını AKP'liler yapıyor sayın başbakan. "Bize oy verenlerle bize oy vermeyenler arasında ayrım yapmadık yapmayacağız. Hizmet verirken adaleti gözettik, aynı şekilde yola devam edeceğiz." diyorsunuz ama seçimden bir hafta önce Adalet Bakanınız, "Farklı partilerden olanlar projelerini Ankara'dan geçiremiyor" derken, benzer sözleri Devlet Bakanı Murat Başeskioğlu söylerken, hatta siz İstanbul'da, "Belediyelerin merkezi yönetimle dayanışma içinde olması lazım. Farklı yönetmilerle çalışmak kolay değil" türünden sözlerle aba altından sopa gösterirken hangi adalet duyguları içindeydiniz merak ediyorum doğrusu. Lafı uzatmanın bir anlamı yok Başbakan Erdoğan'ın 22 Temmuz seçimleri gecesinde yaptığı konuşmayı da, sonraki tavırlarını da biliyoruz. O yüzden bu seçim sonuçları üzerine edeceği, hamasi lafların, içi boş kardeşlik, birlik çağrılarının hiç mi hiç faydası yoktur. Bunun sorumlusu da bizzat başbakandır. Trakya'yı kandıramazsın... Trakya insanı keyfine düşkündür, aceleye gelmez. Gündöndüyü, çeltiği eker, iki ay çalışır, 10 ay kahveden çıkmaz. Ağzının lezzetini bilir. Etsiz, tavuksuz yemeğe bakmaz bile. Parası varsa mutlaka rakı, olmazsa köpek öldüren şarabı, o da yoksa buz gibi bir Efes, yanında biraz fıstık yeter. Trakyalı moderndir, Türkiye'nin Avrupası'nda yaşadığının bilincindedir. Köylerde bile kızlarla erkekler yanyana gezer. Kimse de dönüp bakmaz. "Siz ne yapıyorsunuz?" diye sorgulamaz. Kızların çoğunun başında tülbent veya yazma türü eşarplar vardır. Kahkülleri yüzüne düşer, arkadan saçlarını serbest bırakırlar. Bir tane sıkmabaş türban göremezsin. Bir gece önce bir büyük rakı devirse bile Cuma namazını asla kaçırmaz. 'Oruç tutmuyor. Yolda sigara içiyor' diye Ramazan ayında dayak yiyen bir kişiyi bulamazsın. Trakya'nın çok inananı da, az inananı da kimseye karışmaz. Kimse kimseyi baskı altına almaya çalışmaz. "Abe bana ne beyav" der geçer. Sen bu insanları, değil 500 kilo, 5 bin ton kömür versen de, kapısının önüne TIR dolusu nohut yığsan da kandıramazsın, oyunu alamazsın. Çünkü hayatlarına müdahale edilmesini sevmezler. |
|
04-01-2009, 09:49 | #92 |
Solun birleşme fikrinin ne kadar yerinde bir tavır olduğunu, Chp'nin yakaladığı başarı yüzdesiyle görülmektedir. Gerçekten çok önemli ve yerinde çalışmalarla, bu düşüş telafi edilmelidir.
Özellikle Doğu vilayetlerinde yerinde çalışmalar yapılmalı, Dtp'nin Doğu'daki bu istikrarlı çöreklenişi engellenmelidir.. .Diyarbakır gençlerini devlete karşı tavır aldırarak, oranın yaşanmaz bir yer haline gelmemesi için, Dtp'nin zihinlere "öteki" kelimesini yerleştirmesini ve oranın gençlerinin kendini "öteki" gibi hissetmemesi için ; AKP Doğu'da elle tutulur çalışmalar yapmalıdır. Çünkü bana göre en tehlikeli olan Dtp'nin oyunu artırmış olmasıdır, elimizde bulunan Doğu vilayetlerini bile Dtp zihniyetine teslim etmek zorunda kalmamız büyük bir yenilgiden başka birşey değildir. Selam ve Dua ile |
|
04-01-2009, 10:00 | #93 |
Cahiliye döneminde yani İslam'dan önce insanlar, kendi elleriyle taştan, ağaçtan putlar yapar ve onlara tanrı diye taparlardı. Müslümanların bugün kutsal mekanı olan Kabe'de bile o zamanlarda 300'e yakın farklı şekillerde put bulunduğu rivayet edilir. İslam ordusunun 630'da Mekke'yi fethinden sonra Hz. Muhammed bizzat kendisi Kabe'ye girerek, putları tek tek kırdı. Böylece Müslüman olmayanlara, kendi elleriyle yaptıkları tanrıların parçalandığını gösterip, tek olan Allah'a tapınmaları gerektiğini gösterdi. Bu davranış, İslam'da putlara yer verilmediğine en güzel örnektir.
Peki bunun niçin anlatıyorum? Son 5 yılda AKP iktidarıyla birlikte toplumda türban cahilleri türedi. Bu kesim bizzat başbakandan aldıkları cesaretle ‘türbanı savunacağım' diye neredeyse türbanı putlaştırmaya başladı. Tartışmalar o haddeye geldi ki, bu kesime göre, İslam=türban. Türban takan Müslüman, takmayan değil. Doğal olarak türbanı eleştirmek, bir anda dinsiz damgası yemek demek. (Anlayan anladı ama, bu kesim için konuyu biraz daha açmakta fayda var.) Türkler, İslam'la tanıştıkları 750'li yıllardan beri tarihin hiç bir döneminde türban takmamıştır. Belki şaşıracaksınız ama 12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce ne türban vardı, ne de türban tartışmaları. Türban, 12 Eylül'ün ürünüdür. Peki 12 Eylül öncesinde Türkiye Müslüman değil miydi? Dini bütün bir tek kadın yok muydu? Kadınlar örtünmüyor muydu? Tabii ki vardı. Başını kapatmak isteyen kadın başörtüsü takar, çenesinin altından da düğümlerdi. O dönem çekilmiş Türk filmlerini izleyin, pek çok örneğini görürsünüz. Kimse de "Sen başörtülüsün" diye eleştirmezdi. * * * Türbanın esin kaynağı Katolik rahibeleridir aslında. 12 Eylül sonrasında farklılık arayışına giren İslami kesim geleneksel başörtüsünden sıkılıp, türbanı icat etmiştir. Bunu fırsat bilen din simsarları ve siyasetçiler de türbanı bir çeşit bayrağa dönüştürmüştür. O gün bugündür de İslami kesim üzerinden nemalanmak, onların duygularını sömürmek için türban konusu, AKP'nin yaptığı gibi siyasete alet edilmiştir. Özetle türban, insanların kendi eliyle yaptığı bir şekildir. Yüce İslam dinini sadece türbana indirgemek, İslam'a yapılan en büyük ihanet değil midir? Türban savunucularına bunları sorun bilmezler. Peki bir başka örnek. İslam'ın şartı nedir? Kaç tanedir? Türban cahilleri bunu da bilmezler o yüzden ben söyleyeyim. İslam'ın şartı 5'tir. Bunlar: 1-Kelime-i Şehadet getirmek. 2-Namaz kılmak. 3-Oruç tutmak. 4-Zekat vermek. 5-Durumu uygun olanların hayatlarında bir kez Hac'ca gitmesidir. Hani türban? Demek ki bir kadın, Kelime-i Şehadet getirecek, namaz kılacak, oruç tutacak, zekat verecek, Hac'ca gidecek ama sırf türban takmadığı için Müslüman sayılmayacak öyle mi? Ama her haltı yiyip, İslam'ın gereklerine yerine getirmeyen, sadece türban taktığı için dindar kabul edilecek bu mudur yani? Türban takmak o insanın dindar olduğunun göstergesi midir? Yoksa siyasi iktidarın pompaladığı modaya ayak uydurması mıdır? Unutmayın ki, para ile imanın kimde olduğu belli olmaz. Her türbanlı dindar olmadığı gibi, her türbansız da dinsiz değildir. * * * Uyanın ey millet! Türkiye AKP ile hızla bir kamplaşmaya doğru gidiyor. Bunu görmemek için kör olmak lazım. Saf, temiz insanların duyguları türbanla sömürülüyor. Kendi çocukları trilyonlarla oynarken, sömürdükleri insanların çocukları hala işsiz geziyor. Bugüne kadar Türkiye'de camiye gidene, "Sen neden camiye gidiyorsun?" Oruç tutana, "Sen neden oruç tutuyorsun" diye sorulmamış. Aynı şekilde gitmeyene, tutmayana da ‘neden' sorusu yöneltilmemiş. Baskı yapılmamış. Türkiye AKP'den önce de Müslümandı. AKP Türkiye'yi bölmek isteyenlerin ekmeğine açıkça yağ sürüyor. Laik-anti laik, türbanlı-türbansız, dindar-dinsiz tartışmaları çığrından çıkmak üzere. Kardeşin kardeşi vurduğu dönemleri yaşadık. Müslümanın, müslümanı vuracağı günler çok uzak değil. İslam dini hoşgörü dinidir. Ama korkarım ki bu hoşgörü, yerini çatışmaya bırakacak. |
|
04-01-2009, 10:17 | #94 | |
ULUSALCI:
Alıntı:
kendi kendine oturmuş fetvalar veriyorsun, kendi kendine olmayan şeyleri varmış gibi gösteriyorsun. Bu ülkede kim BAŞINI ÖRTMEDİ DİYE BİR KADIN MÜSLÜMANLIKTAN ÇIKMIŞTIR demiş? Var mı böyle bir şey? nerenizden uyduruyorsunuz bunları anlamıyorum. Sırf demogoji sırf ajitasyon sırf yalan, sırf dolan. İslamın şartı 5 miş de başörtüsü yokmuş da vs. vs. eee o islamın 5 şartı arasında rakı içme diye bi şey de yok. O zaman müslümanlar rakı içsinler, şarap içsinler! O 5 şartın arasında zina etme diye de bi şey yok. Buyur etrafındakilere nasıl başörtüsü takmayın islamın 5 şartı arasında yok diyorsan 5 şartın arasında zina etmeyin diye bi şey yok buyrun zina edin diye tavsiyede bulun. Saçmalıyorsun... |
||
04-01-2009, 10:18 | #95 |
+ İslami tesettürü savunan bütün insanların savundukları şey BAŞÖRTÜSÜDÜR, TESETTÜRDÜR.
Türban türban diye ağzınıza sakız ettiniz. Açık ve dürüst olun. Biz islama karşıyız, biz müslümana karşıyız, biz dine karşıyız, biz tesettüre karşıyız deyin. takiye yapmayın bırakın. |
|
04-01-2009, 11:08 | #96 | |
Alıntı:
Yavaş yavaş fakültelere girmeye başlayan islami kesinlerin kızlarının başörtüleriyle girmesini engellemek için o zaman BAŞÖRTÜSÜYLE OLMAZ, AMA TÜRBAN İLE OLABİLİR dediler. sırf bu insanların inanç direnişini kırmak için bunu söylediler. İyi oku, iyi araştır. 12 eylülden önce yoktu demişsin. demek ki yaşın küçük. Mesela 1968 desem, hatice babacan desem, mesela ankara ilahiyat fakültesinde başörtülü okumak istediği için atılan desem. Yine 12 eylülden önce yoktu dermisin? Takiyyeyi bırakın ve dürüst olun. Gerçek düşüncelerinizi yazın. |
||
04-01-2009, 11:10 | #97 |
Ha pardon sayın takiyyeci ulusalcı arkadaşın yazılarını nereden arakladğını da ben hatırlatayım.
http://www.medyafaresi.com/?hid=9310&cid=12 |
|
04-01-2009, 11:11 | #98 | |
Alıntı:
Bu konuda da olmayan görüşlerini yazabilir misin? Kırmızı ile tekrar alıntıladığım bölümlere cevabını bekliyorum. İstersen medyafaresinden de faydalanabilirsin |
||
04-01-2009, 11:11 | #99 |
medyafaresinin yazılarına takmayın arkadaşlar site tamamenn akp düşmanı doğan yandaşları ve ergenekon severlerin sitesi..sıkıyorsa kendinden bişeler yazz öle kopyala yapıştırı bir yaşındaki kardeşimde yapar :D
|
|
04-01-2009, 11:13 | #100 |
Şunuda söliyim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmi dini YOKTUR. Türkiye cumhuriyeti LAİK'liktir. Ama islamcılar, hala daha nufus cüzdanının arkasındaki din hanesine bakarak, adeta Türkiye'nin resmi dini islammış yanılgısındalar. Lakin islamcıların, kamusal alana türbanı sokma çabaları her defasında hüsranla sonuçlanması da ülkenin karakterine ters olduğunun göstergesidir. Son yerel seçimlerde de görüyoruz ki, Antalya da haşema kaybetmiş, bikini kazanmıştır. Yani RTE'nin Antalya kaybından sonra, Antalya hocalarına sahip çıkmış (Eskişehirde olduğu gibi), ABDULLAH GÜL'ün birinci sırada olmasına rağmen, rektör atamaması, Antalyalı seçmenin ''siz rektör olarak atamazsanız, biz de belediye başkanı yaparız'' cevabını almasına AKP'nin neden olmuştur. Kaldı ki, çoğu insanın malumali, GÜL'ün türbanı destekleyen rektörlere vize vermesi, karşı görüşte olanları ise görmemezlikten gelmesi, olayı buralara getirmiştir. Hatırlarsınız. Son YÖK Başkanı için Unakıtan'ın mikrofonlar açık iken söylediği söz ise, aslolan gerçeği bir kez daha göstermiştir. Ne demişti Unakıtan: ''sıkıysa söylemesin'' demişti. Bu ve buna benzer söylemler ile AKP'nin iktidar için yapmayacağı şeyin olmadığını gösteriyor hepimize.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|