AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-09-2008, 19:03   #11
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
Evliya Çelebi ve Selimiye


Evliya Çelebi'nin kendine özgü dili ve anlatımıyla Selimiye Camii...i

"...Hz.Peygamberi Selim Han rüyasında görüp camiyi şu kavak meydanında bina eyle'diye caminin temelini ve kıblesini bizzat Hz.Peygamber işaret ettiğinden Edirne şehrinde Selim Han Camii mihrabında dürüst ve eski camiden doğru kıble gah yoktur. 3000 adet kurban kesip temeline başlanmıştır.

Edirne şehrinde geniş bir tepe üzerinde kesme taş ile inşa olunmuş dört köşe bir güzel camidir. Kıble kapısından mihraba varıncaya kadar cami içi uzunlamasına ve genişlemesine 180 ayaktır...Büyük kubbe İstanbul'daki Ayasofya kubbesinden tam altı zira-ı mülki daha derindir. Kubbe çevresi de 14 zira geniştir. Hatta ben yine inanmayarak...ayaklayıp kubbenin çevresini Ayasofya'nınkinden daha fazla buldum. Bütün camilerden yüksek kubbedir fakat biraz yassıcadır.

Selimiye minberinin benzeri yeryüzünde yapılmamıştır. Caminin tam ortasında sütunda üzerinde bina edilmiş dört köşe müezzinler mahfili güzel bir makamdır. Bu mahfilin altındaki şadırvan devamlı akmaktadır...bu büyüklükte havuz bir burada, bir de Bursa’daki Yıldırım Beyazıt Han'ın Ulu Camii’nin içinde vardır. Caminin dört köşe duvarlarında 250 adet cam billur ve necef movan vardır. Her pencerede çeşitli sanat eserleri vardır. Burada bulunan sanatlı avizeler ve çeşitli kıymetli askılar pek pahalıdır. Mübarek gecelerde onikibin adet kandil yakılarak cami aydınlatılırdı.

Selimiye’deki Karahisarı Hasan Çelebinin yazıları meğer İstanbul'daki Süleymaniye Camii’nde ola.. Ama zavallı hattat Hasan Çelebi bu camii kubbesinin tam ortasına ayet yazarken gözünün birine kireç tozu kaçmış “ah gözüm” diye can havliyle yanında hazır olan kap iğinden kalemleri yıkadığı kireçli su ile gözünü yıkayınca öteki gözü de pişip kör olmasına sebep, bu kubbede gösterdiği mahareti olup sanatkarlığı orada son bulmuştur.

Selimiye Caminin avlusu baştanbaşa beyaz mermerdendir. Derinliğine ve genişliğine 180'er ayaktır. Dört tarafında yirmialtı adet çeşitli sütunlar vardır ki çoğu Mora'ya yakın Atina'da 'Temaşalık denilen yerden gelmedir. Kıbrıs adasından ve bazısı Hüdavendigâr sancağındaki Aydıncık adlı kasabadan gelmiştir.Cami avlusunun yan sofaları üzerine dizilmiştir bu sütunların üstünde yirmidört adet yuvarlak kubbeler vardır.

Avlunun üç tarafında on tane sanatlı kapı vardır. Her birinden beşer, altışar basamak merdivenle çıkılır. Ve yine üç tarafında yirmialtı adet pencereleri vardır ki dışarıdaki büyük avluya bakar.

Selimiye minarelerinin kubbeye olan uzaklıkları hep aynıdır. Minarelerden iki yan kapıları dibindeki iki minare üçer yolludur. Kıble duvarı köşelerinde olan minarelerin ikisi birer yolludur dört minare üçer şerefeden oniki tabaka eder. Bu da II.Selim Han'ın XII. Osmanlı Padişahı olduğuna işarettir. Dördüne de ikiyüzotuzar basamaklı merdivenler ile çıkılır.

Edirne şehrine girmek için dört taraftan dört tane büyük cadde vardır. Hangisinden Edirne'ye girsen Selimiye Camii’nin dört minaresini iki ve şerefesini de altı görürsün."
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-09-2008, 19:04   #12
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
Selimiye Camii’nin Mimari Yapısı


Mimar Koca Sinan Selimiye'de, dış yapı biçimine iç mekân tasarımı kadar ağırlık vermiştir.

Selimiye Camii öncesinde Yıldırım Bayezid’in sarayını yaptırdığı Sarıbayır’da, Kavak Meydanı denen düzlükte kurulmuştur. Camii medrese ve Dar-ül Hadis, dört yanı duvarlarla çevrili, 190 x 130 metre boyutlarında büyük dikdörtgen avlunun içine, ortada cami ve güneydeki köşelerde ikiz eğitim yapıları olmak üzere, simetrik bir düzende yerleştirilmiştir.

Çok uzaklardan göze çarpan dört minaresiyle tüm dikkatleri üzerine çeker. Selimiye bu yönüyle, büyük bir mimar olmasından başka Mimar Sinan'ın aynı zamanda şehircilikte de uzman olduğunu gösteren bir eserdir.


Külliyesinin 22202 m² alanı ile “Kapladığı yer bakımından en geniş cami” olarak mimarlık tarihine geçen Selimiye Camii, tümüyle 2475 m², iç bölümüyle 1.575 m² alanı kaplar.

Duvarları kesme taştan yapılmıştır. Duvarlarla çevrili bir avlunun ortasında yer alan cami, yaklaşık 40 metre boyunda, 60 metre eninde bir ibadet yeri ile, buna kuzeyden bitişen, hemen hemen aynı ölçülerde bir şadırvanlı avludan oluşur. Bu avlunun çevresi üstü örtülü, önü açık olan ve revak ya da sundurma denen yapılarla çevrilidir.

İbadet yerine bitişik olan revaklar caminin son cemaat yerini oluşturur. Bu revakları örten kubbeler, öbür revakları örtenlerden daha büyük ve yüksektir. Avlunun ortasında 16 köşeli, üzeri açık bir şadırvan vardır.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-09-2008, 19:05   #13
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
Kubbe


“Bütün dünya halkının "Olabilirlik ölçülerinin dışındadır" demelerinin bir nedeni şudur: Ayasofya kubbesi gibi büyük bir kubbe İslam Devleti'nde yapılmamıştır diye, kâfirlerin mimar geçinenleri "Müslümanlara karşı galebemiz vardır." derlerdi.

Selimiye Camii, yüksekliği 43,25 metre,çapı 31,25 metre olan muazzam kubbesiyle dikkat çeker. Bu büyük kubbe, 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan ve fil ayağı denen dev sütunlar üzerine oturur. İki tanesi kıble duvarına bitişik olan fil ayaklarının öteki altı tanesi ikişer ikişer doğu, kuzey ve batı duvarlarının önünde yer alır. Böylece ibadet yerinin içinde tek ve büyük kubbeyle birlikte görkemli bir bütünlük sağlanmıştır.

31,25 metre çapında muazzam kubbenin ağırlığı 2000 ton olup bu ağırlık, payanda kemerler ile karşılanmaktadır. Kubbe üzerindeki kurşunun ağırlığı ise 18 tondur. Bu muazzam eserin kilit taşı ise 5 ton olup, taşın üzerinde beş metrelik altın kaplı alem bulunur. Bir bütün halinde toplanmış olan iç mekân dünya mimarisinde eşi olmayan bir etki ve mana kazanmıştır.


Sinan‘ın Anlatımıyla Selimiye Kubbesi

Sai Çelebi tarafından Mimar Sinan’ın ağzından yazıldığı düşünülen eserde Mimar Koca Sinan Selimiye camii kubbesi hakkında aşağıdakileri aktarmakta ve Ayasofya Kubbesi ile kıyaslamaktadır.

"Bütün dünya halkının "Olabilirlik ölçülerinin dışındadır demelerinin bir nedeni şudur: Ayasofya kubbesi gibi büyük bir kubbe İslam Devleti'nde yapılmamıştır diye, kâfirlerin mimar geçinenleri "Müslümanlara karşı galebemiz vardır." derlerdi. Yanlış görüşlerince, o kadar büyük bir kubbeyi durdurmak son derece zordur. "Benzerini yapmak mümkün olsa yaparlardı." dedikleri, bu zavallının yüreğinde bir ukde olup kalmıştı. Sözü edilen cami binasında çalışıp çabalayarak, ihsan sahibi Allah'ın yardımıyla, Sultan Selim Han'ın zamanında kudret gösterip bu yüce kubbeyi Ayasofya kubbesinden altı zira daha yüksek ve çevresini dört zira daha geniş yaptım.

Bu kıyaslamadan da anlaşılacağı üzere Mimar Sinan veya onun adına Sai Çelebi bu işi onur meselesi yapmış gözükmektedir. Ancak aşağıda da aktarılacaktır ki Ayasofya’nın kubbesi Selimiye’den daha büyüktür.

Ancak hocaların hocası Prof. Dr. Doğan Kuban’ın "Sinan’ın Sanatı ve Selimiye" adlı eserinde değerlendirmesi bu konu için oldukça açıklayıcıdır. "Sinan’ın Ayasofya kubbesi çapını ya da çevresini doğru ölçmemiş olması olanaksızdır. Gerçekten Ayasofya kubbesinden daha büyük bir kubbe yapmak isteseydi, bunu gerçekleştirmemesi için, statik ya da yapı tekniği açısından, bir neden yoktu. Kanımca Sinan Ayasofya büyüklüğünde bir kubbe tasarlamış, fakat bir yarış içine girmemiştir. Bu boyutları ve anlatımı Sai Çelebi eklemiş olmalıdır."


Ayasofya ve Selimiye Kubbelerinin Kıyaslanması

Ayasofya'nın kubbesi çeşitli dönemlerde yapılan onarımlar yüzünden tam yuvarlak olmaktan çıkmıştır. 1990-93 yılları arasında yapılan lazerli okumalarda Ayasofya kubbesinin çapı kuzey-güney ekseni üstünde duvardan duvara 34,709 metre (galeri kornişleri arasında 31,805 metre) ve doğu-batı ekseninde 33,092 metre (galeri kornişleri arasında 30,855 metre) olarak saptanmıştır.

Selimiye'de Prof.Dr. Doğan Kuban'ın teodolitle yaptığı ölçümlerde, kubbe genişliği kuzey-güney aksında 31,7 metre,doğu-batı aksında 31,2 metre olarak saptanmıştır. Buna karşın Selimiye kubbesi, yarım küre profiliyle daha basık profilli Ayasofya kubbesinden 20-30 cm. daha yüksektir. Buna karşılık kubbenin yerden yüksekliği Ayasofya'da çok daha fazladır. Camilerin yerden kubbe yükseklikleri Ayasofya da 55,60 metre, Selimiye de 42,25 metredir.

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-09-2008, 19:07   #14
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
Minareler


Edirne'nin en hakim yerlerinden birinde inşa edilen ve Mimar Sinan'ın ustalığının son şaheseri olan dört minareli Selimiye camiinde, caminin genel kompozisyonunda gayet ahenkli birer unsur olarak rol oynayan minareler gerek miktar ve gerekse binaya yerleştirilmiş tarzları bakımından eşi yoktur. Selimiye’nin büyük kubbesinin dört köşesinde üçer şerefeli dört minarenin ahenkli duruşu diğer camilerde görülmeyen tarzdadır. Edirne şehrine giriş yollarından bakıldığı zaman dört minare sanki iki minare imiş gibi simetrik olarak oturtulmuştur. Mimar Sinan nasıl ki bu cami için “ustalığımın eseridir” demişse minareler de hakikaten bu ustalığın verdiği birer şaheserlerdir.

Selimiye caminin dört minaresinin de kürsüleri gayet sadedir. Bu Sinan'ın eserlerinde bariz olarak görüldüğü gibi burada sadelik hâd safhadadır. Minarelerin kapıları hepsi dışarıya açılır. Gövdelerin daha ince gözükmesi için dış satıhlar dik çubuklarla süslenmiştir. Her minarede bu yukarıdan aşağı çubuklar ayrı tarzda işlenmiştir. Bu dahi Sinan'ın bir hususiyetidir. Çubuklar aşağıda ve yukarda birbirini bağlayan kaşlarla birleşir. Şerefeler devrin klâsik üslûpta şebekeli korkuluklarıyla süslüdür.



Minarelerin kubbenin birer köşesine yerleştirilmesi

Mimar Sinan büyük eserlerinden biri olan Süleymaniye camisinde böyle bir uygulama yapmamıştır. Bu iş evvelâ toprağın veya zeminin sağlamlığı ve bir de mevki olarak düşünülmüştür. Çünkü Şüleymaniye’ de minarelerin eserden uzaklığı toprağın kalitesi ile yerin yamaçlı olmasından ileri gelmiştir. Bu ise tabii bir afet olan depremi dikkate almaktır. Halbuki Selimiye camisinin zemin toprağı çok sağlam ve üstelik yer olarak bir tepede inşa edilmiştir.

Gerek zeminin sağlamlığı gerekse gösteriş ve yükseklik olarak düşünülürse Selimiye cami, kubbeye yakın bu dört minare ile yani eser heyeti umumiyetiyle bir Taç, kıymetli bir ziynet eşyası tesiri bırakılmak istenmiştir. Nitekim Edirne'nin neresinden bakılırsa bakılsın cami ve minareler insana bu intibahı rahatlıkla hissettirir.

Sinan bu yönlerden giderek harice başka kubbeler kullanmayarak 4 minareyi tek bir kubbeye bağlamış hem görünüş hem de yapı olarak dengeyi sağlamayı bilmiştir. Selimiye cami minarelerinin uzunluğu 70,89 metre aleme kadar yüksekliği 84 metre, gövde kalınlığı 3,80 metredir. Minare temelleri 22,73 metre derinliğindedir.

Avlunun kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerindeki minareleri üçer merdivenlidir. Birinci merdivenle birinci ve üçüncü şerefeye, ikinci merdivenle ikinci ve üçüncü şerefeye, üçüncü merdivenle doğruda doğruya üçüncü şerefeye çıkılır. Aynı anda çıkan üş kişi birbirinin sesini duysa bile birbirlerini göremezler. Minareler kesme taştan yapılmış olup, önde olan iki minarenin taş oymaları çukurdur. Arkadaki minarelerin ise kabarıktır.


Evliya Çelebi Selimiye Camii Minareleri için şu bilgileri yazmaktadır;

"Bu emsalsiz ve cennet âyinli mabet öyle bir cennettir ki, dört köşesindeki dört adet Minareleri dört büyük rükün gibidir. Mavi renkli bu Minarelerin ta ortasında olan Kubbeye bir Minare diğerinden uzak değildir. Hesap, pergelle yapılmış bir çırpıda olup dördü dahi üçer şerefeli boyu yüksek minarelerdir. Bu dört minareden iki yan kapıları dibindeki iki minare üçer yolludur.

Yani aşağıdaki kapıdan üç Müezzin girip her biri birer yolla çıkarak üç tabakada birden (Esselâ) dedikleri halde biri birlerini göremezler. Böyle iken öyle ince minarelerdir ki her birini ikişer genç adamlar kucaklasalar kucaklamak mümkündür. Tâ bu derece incedir. Ama kiple duvarı köşelerinde olan minarelerin ikisi sadece birer yolludur. Lâkin boy, bos, iş ve sanatta emsalsizdirler.

Dört Minare üçer şerefeden oniki tabaka eder. Bu da II inci Selim Hanın onikinci Osmanlı Padişahı olduğuna işarettir. Her şerefesinin duvarları öyle oymadır ki güya üstat, makasla hatay kâğıdını oymuş!. Dördüne ikişeryüz otuzar basamaklı merdivenin çıkılır. Ama iki minaresi üç yolla olmakla her birinin ikişer yolu ziyade olup tabii diğerlerinden dörteryüz altmışar ayak fazlaları olur. Bu takdirde üç adet yolunda bir minarenin altıyüz doksan basamağı olur.

Garabet bunda ki Edirne'ye girersen bu Selimiye Caminin dört minaresini iki ve şerefesini de altı görürsün, yakına gelsen bile mademki şehran üzeresin, böyle göreceğin şüphesizdir. Bu çeşit bir hendese üzere tarh edilmiş binalardır. Ama şehir içindeki caddeler eğri büğrü olmakla oralardan dörder görünür. Hasılı dünyada misli yok, taklit dahi kabul etmez seçilmiş eserlerdir ki her gören (bin takdir sana ey iş ve resim meydanının ustası!) mısraını söylemekten kendisini alamaz.”


Mimar Sinan, Tezkeret-ül Bünyan adlı eserinde inşa ettiği Cami için şöyle yazmaktadır;

"Bir Cami binasına emrü hümâyûnları oldu ki, bir rüzgârda emsali olmaya. Bu hakir dahi bir resm-i alî eyledim ki Edirne içinde menzuru halk ola. Dört minaresi kubbenin dört canibinde vaki olmuştur. Ol mukaddema bina olunan üçer şerefeli bir kula gibidir, gayet kalındır. Amma bunun minaresi hem nazik hem üçer yolları olmak gayet müşkül olduğu ukalâya malûmdur..."
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-09-2008, 19:08   #15
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
İç Avlu ve Şadırvan

Şadırvan Avlusu

Selimiye Camii'nin şadırvan avlusuna üç büyük kapıdan girilir. Üçü de çok ince işlenmiş işlemeli ve somakili’dir. Zemini beyaz mermerdir. Kapılarının kanatları geçmelidir. Resim ve şekilleri çok sanatlıdır. Aynaları çok zarif ve zengindir. Orta kapının en üstünde caminin başlanma ve bitirilme tarihini gösteren kitabe gözleri kamaştırır.

Şadırvan avlusunu saran küçük kubbeler 18 adettir. 16 sütun üzerine kurulmuş ve bağlanmıştır. Sütunlar tek parçadır. Araştırmacılar bu sütunların Mısır’dan, Kıbrıs’tan, ve Kapıdağı Yarımadası civarından, Aydıncık ve Suriye harabelerinden getirildiğini belirtmektedir. Sütun başlıklarının içleri çok ince ve usta işçilikle yapılmıştır. Şadırvan avlusunun pencereleri üzerindeki koyu mor çiniler yine çini ile yapılmış beyaz yazılar revakları ve duvarlarını süslemiştir.


Türk-İslam Mimarisinde Şadırvanlar

Su, Türk-İslâm mimarîsinde, başlangıcından beri birinci derecede rol oynayan bir öğe olmuştur. Bir yeri imar etmek, oraya su götürmekle eşdeğer anlam taşımış, cami olsun, medrese, Darüşşifa, kervansaray olsun her tür yapının avlusunda şadırvana yer verilerek suyun önemi her zaman belirtilmiştir.

Şadırvanlar genellikle cami avlusunun ortasında yer alır. Ne var ki, Anadolu Selçuklu ve erken Osmanlı dönemlerine tarihleşen, bazı avlusuz camilerde, şadırvanın camiin içine kaydırılarak, tepesi açık bir gözün ortasına konulduğunu görürüz. Bu türün örnekleri arasında sayabileceğimiz Divriği Ulu camii ya da Niğde Alaeddin camiinin içinde bugün şadırvanı yoktur; çünkü bunlar kaldırılarak yerleri camiin namaz kılma alanına katılmıştır. Diğer yandan, Bursa Ulu camiinin şadırvanı yerinde durmakta, tepesi delik bir kubbeyle örtülü ve camiin döşeme düzeyinden bir kaç basamak aşağıda yer alan bu şadırvanlı göz, dün olduğu gibi günümüzde de iç avlu işlevini sürdürmektedir.


Selimiye'de Şadırvanlar

Beyaz mermerden ve onaltıgen planlı olan Şadırvan, çok kıymetli ve oymalı olup, bordürler ve muslukları çok zariftir. Şadırvanın üstü kubbesiz ve açıktır. 1808 yılında cami onarılırken Dağdevirenzade Ahmet Ağa tarafından bu şadırvanın üstüne sekiz ahşap sütunlu bir çatı yaptırılsa da 1960’da kaldırılarak Sinan’ın yaptığı hale getirilmiştir.

Edirne Selimiye camiinin ana şadırvanı ön avlunun ortasında bulunan şadırvandır. Fakat buna ek olarak, kubbeli ana hacmin ortasına da bir küçük şadırvan koymak suretiyle Sinan, bir yandan geleneksel bir Anadolu motifine yer verirken bir yandan da Selimiye'de muazzam kubbenin yarattığı merkezî mekân duygusunu daha güçlü biçimde vurgulamak istemiştir.

Başka türlü söylersek, nasıl Selâtin camilerde kubbe cümle kapısı ile mihrabın merkezinden geçen kıble ekseniyle belirtiliyor ise, büyük kubbenin göbeğinden geçen dikey ekseni de belirleyecek bir düzenleme düşünmüş ve kubbenin bir âyetle noktalanan merkezinin tam altına şadırvan ve üstüne mahfil yerleştirerek yer-gök eksenini somutlaştırmıştır.

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-09-2008, 19:09   #16
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
Hünkar Mahfili


Hünkar mahfilinde bulunan eşsiz çinilerden bir kısmı 1878 (H.1294) Rus işgalinde Edirne'de bulunan Rus generallerinden İskoblef tarafından söktürülmüştür.

Hünkâr mahfili, camiinin mihrap kısmının sol tarafında bulunmaktadır. Hünkâr mahfilinin bulunduğu yer, dört mermer sütuna dayatılmış olup sütunlar dört kemerle birbirine bağlanmıştır.

Hünkâr mahfili’nin duvarları döneminin en değerli çinileri ile kaplanmıştır. Burada sonradan kesilip yerlerine konmuş gibi görünen meyve vermiş iki elma ağacı bütün Osmanlı çinilerinde tek orijinal dekor olarak karşımıza çıkmaktadır. Elma fidanının kökü karanfil, lale ve sümbüllerle zenginleştirilmiştir. Bahar açmış erik fidanı da birkaç defa tekrarlanarak Hünkâr mahfilinde taze bir bahar havası estirilmiştir.


Hünkâr mahfilinin bütün duvarlarını yarıya kadar kaplayan bu çiniler kalite itibariyle mihrap kısmı çinilerinden yüksek fakat kompozisyon ve abidevi büyüklük bakımından onlardan daha sade ve mütevazıdır. Hünkâr mahfilinin alt kısmında camiye bakan tavanda orijinal kalem işleri, yapıldığı zamanki renklerinin bütün tazeliğini muhafaza etmektedir.
Bu çinilerden bir kısmı 1878 (H.1294) Rus işgalinde Edirne'de bulunan Rus generallerinden İskoblef tarafından söktürülmüştür. Bugün bu çinilerin yerlerine boya ile taklit nakışlar yapılmıştır. Mahfilde sultanlara ait mihrabın içine rast gelen pencerelerin kanatları Osmanlı oymacılığının gelişmiş güzel eserlerindendir. Bu pencerenin tavanındaki nakışlar ise caminin yapılışı sırasındaki iç süslemelerinin bozulmaktan kurtulmuş son parçasıdır.

Mahfilin kıble yönünde mihrabın sol tarafındaki zarif kapı küçük bir odaya açılıp abdest tazelemek için yapılmıştır. 1838 (H.1253) tarihinde küçük odanın penceresi genişletilerek kapıya dönüştürülmüş ve mihrabın soluna rastlayan minare yanına ve dışa doğru ahşap bir abdesthane yapılmıştır. Mahfelin ahşap kafesleri de sonradan eklenmiştir.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-09-2008, 19:10   #17
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
Müezzin Mahfili


Mahfelin sol köşesinde mermer sütun üzerinde, kabartma olarak yapılmış olan ters bir lale motifi yer almakta olup, bir çok söylenceye konu olmuştur.

Müezzin mahfillerinin büyük camiler de yapılmasının asıl amacı, ibadet esnasında arka saflarda ve cami dışında bulunan son cemaat yerindeki bulunan cemaate imamın sesini aracılarla duyurmaktır. Osmanlı camilerinde müezzin mahfili genelde caminin arka kısmında yapılmasına rağmen Selimiye'de namaz kılınan mekanın tam ortasında bulunmaktadır. Bu durum çeşitli tartışmalara yol açmaktadır. Selimiye'de müezzin mahfelinin kubbenin ortasında yer alması ise caminin simetri düzenini bozmaması açısından Sinan tarafından bulunan bir çözüm olduğu düşünülmektedir.

Müezzin mahfili büyük kapı karşısında ve ana kubbenin tam altında yer almaktadır. Mahfil, 2,4 metre yüksekliğinde, 6x6 boyutlarında olup, 2 metre yüksekliğinde 12 adet mermer sumak ve ince işli başlıklı sütunlar üzerinde durmaktadır. Mahfelin etrafı ceviz korkuluklarla çevrili olup, mahfilin korkuluklarında elma ağacından kakma fletolar ve açık yeşil, açık kırmızı, koyu yeşil, gri boyalar görülmektedir.

Mahfilin hemen altında küçük bir mermer iç şadırvan bulunmaktadır. İç şadırvan örneği Erken dönem Osmanlı camilerinde ve Selçuklu dönemi camilerinde de kullanılmıştır.
Şadırvanın, kenarları ve köşeleri rengârenk mozaiklerle işlenmiş mermer döşelidir. Ortasında kenarları oymalı ve tırtıllı mermer taştan su fışkırmaktadır.

Müezzin mahfilinin tavanlarında ahşap üstü lake işçiliği ile yapılan edirnekârinin en güzel örnekleri görülmektedir. Mahfelin sol köşesinde mermer sütun üzerinde, kabartma olarak yapılmış olan ters bir lale motifi yer almakta olup, özellikle ziyaretçilerinin ilgisini çekmektedir.

Tavanın ortası altın kaplı ince çubuklarla küçük bölümlere ayrılmış ve her bir bölmenin göbeğine gül, lâle, karanfil çiçekleri işlenmiştir. Yine bu tavanın dört kenarını saran ve yapılışındaki durumunu bu gün hiç kaybetmemiş olan pervazlardaki kalem işleri görülmeye değerdir.


Ahşap Üzeri Kalem işleri

Selimiye Camii Müezzin mahfilinin ahşap tavan kaplaması 1982 yılına, kadar dış formlarının bilinmesine rağmen üzerindeki gri boyalar nedeniyle süslemesi hakkında bir fikir edinilememişti. 1982 yılında tüm bu boyalar sökülerek alt katmandaki devrinin kalem üslubu çıkarılmıştır. Müezzin mahfilinde tavan, tavan altı bordürü, kemerler, dış konsol ve merdiven sahanlığı altı olmak üzere çeşitli bezeme kompozisyonları vardır.



Tavan Süslemeleri

Müezzin Mahfilinin tavanlarında iki ayrı biçimde kompozisyon vardır. Ortada kare bir çerçeve içinde bir çarkıfelek vardır. Sadece ahşap parçalarla yapılan çarkıfeleğin kenarları eğrisel olarak dilimlenmiş, geniş yüzeyler kırmızı, araları altın varak ile bezenmiştir. Kareye tamamlanan ara boşluklar siyahtır.
Tavanın diğer kısımları kare olarak çıtak tavan olarak yapılmıştır. Altın varaklı boyanmış çıtaların arasında kalan alanda oniki dilimli bir rozet bulunmaktadır. Rozet ortası yarım küre bir çıkıntı, onun çevresinde yine bir rozet ve bu rozetten çıkan yaprakların çarkıfelek oluşturacak şekilde döndürülmesiyle oluşturulmuştur. Yaprakların üzerinde atlamalı olarak konulan penciler bulunmaktadır. Siyah konturlu tüm motiflerin arası ile içerideki kırmızı yüzeylerin arası altın varak ile süslenmiştir. Rozet iç zemini mercan kırmızısı rengindedir.


Tavan Bordürü

Sapları sinüs eğrisi çizen siyah konturlu çiftli rumilerin aralarındaki boşluklar nar çiçeği ve rozetlerle doldurulmuştur. Rozetlerden çıkan hançer yaprakları bir sonraki rozete kadar uzanır. Yer yer bahar dalları ile süslenen kompozisyonda ana zemin siyah, motifler sarı, toprak rengi, yeşil ve altın varakla bezenmiştir.

Yan Tavan Silmesi

Sarıya çalan kirli beyaz zemin üzerine siyah rumilerle yapılmış rumi- palmet üslubunda bir kompozisyondur. Atlamalı olarak yerleştirilmiş ve agraflardan çıkan dilimli rumilerin oluşturduğu palmetli formlardan meydana gelir. Kapalı palmetlerin içi, agrafların içi yer yer kırmızı bezenmiştir. Enlemesine gelişir dört tarafa dönerek tamamlanır.

Kemer Üçgenleri (İç Taraf)

Üçgenin tam ortasına çok iri bir şakayık konmuştur. Bu motifin altından çıkan enli saplar üçgenin köşelerine kadar sinüzoidal şekilde kıvrılarak uzarken yaprak ve rozetlerle bezenmiştir. Kirli sarı bej rengi zeminin üzerindeki motifler ve rozetler sarı, saplar ve yapraklar ise yeşil boyanmıştır. Bezemenin diğer boşlukları tamamıyla kırmızı rengin hakim olduğu dal, yaprak ve rozetlerle süslenmiştir.

Korkuluk Altı Silmesi

Siyah zemin üzerinde çok iri rozetlerden çıkan dallar ve o dalların üzerindeki nar çiçekleri, hançer yaprakları bahar dalları ile oluşmuş çok yoğun bir kompozisyondur. İki iri rozetin tam arasında altın varaklı çin bulutlarıyla bezenmiş motifler bulunmaktadır. Nar çiçeklerinin asıl renkleri altın varak, toprak rengi, sarı ,yeşil ,gri ve mercan kırmızısıdır. Çin bulutları ile rozetlerin arasındaki ince saplarla oluşan bahar dallan yine rozetlerle hançer yapraklarıyla ve nar çiçekleriyle doldurulmuştur.

Silme Altı Bordürü

Zemin rengi olarak kullanılan mercan kırmızısı üzerine yapılan rumili ve şakayıklı bir kompozisyondur. Sinüs eğrileri çizerek uzayan rumilerin araları rozet ve şakayıklarla doldurulmuştur. Birbirine ters yönde giden rumiler zaman zaman agraflarla kesilir. Çeşitli motiflerden çıkan kıvrık dallar üzerinde rozetler, penciler ve hançer yaprakları vardır. Altın varakla bezenen asıl motiflerin zaman zaman yeşil, sarı ve toprak renkleriyle bezendiği görülür.

Kemer Üçgenleri (Dış Taraf)

Yeşil zemin üzerine işlenmiş olan rumi, hatayili bir süslemedir. Bütün alanın ortasına yerleştirilen Rumi- palmet motiflerin tam ortasında bir nar çiçeği vardır. Altta yarım rozetten başlayıp üstte tepelikle sonuçlanan çiftli rumilerin yan kolları geriye dönerek motifin kenarında biterler. Diğer boşluklar altın varaklı nar çiçeği, şakayık gonca hançer yapraklar ile süslenmiştir. Kompozisyonun kenarlarında yarım rozet, yarım şakayık ve yarım narçiçekleri vardır. Bunlardan çıkan ince saplar hançer yaprakları ile sonlanır.

dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-09-2008, 19:11   #18
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
Minber


"Padişahım! Bu devirde altının alıcısı çoktur. Bir bıçak tedarik edip, aza zamanda bu minberi harap eder çalarlar. Ben öyle bir minber yapayım ki altından kıymetli olsun.".

Sultan Selim, cami yapımı sırasında Mimar Sinan'dan çeşitli isteklerde bulunmuştur. Bu isteklerinden biri de cami minberinin altından yapılması hakkındadır. Sinan, Sultanın isteğine cevaben ; "Padişahım! Bu devirde altının alıcısı çoktur. Bir bıçak tedarik edip, aza zamanda bu minberi harap eder çalarlar. Ben öyle bir minber yapayım ki altından kıymetli olsun" der. Ve dünyada benzerleri arasında eşi bulunmayan bir eser meydana getirtir


Selimiye'deki minber tek parça mermerden işlenerek yapılmış olup, 25 basamaklıdır. Minber üzerindeki geometrik örgü ustaca işlenmiştir. Mermer minber işçiliği ile caminin en belirgin elemanlarındandır.

Minberin, prizma şeklinde çiniden yapılma bir külahı vardır. Kıble duvarı nişiyle birleşen büyük ayakların cami merkezine dönük yüzlerine de mermer kürüler yerleştirilmiştir.

Minber işçiliğindeki incelik, yükseklik ve eşi bulunmayan çinileri, eşsiz güzellikleri bakımından Osmanlı eserleri arasında önemli bir yere sahiptir.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-09-2008, 19:12   #19
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
Mihrap

Mihrap, duvar içine oyulmuş tamamı tek parça mermerden yapılmıştır.

Mihrap, duvar içine oyulmuş tamamı tek parça mermerden yapılmıştır. Mihrabın etrafı kabartma çiniler ile süslenmiş olup, bu çinilerin üstünde lâcivert zemin üzerine iri beyaz harflerle Amen er Resulü ile Fatiha sureleri yazılıdır.

Mihrabın sağ ve soluna konmuş çiniler Rüstempaşa dönemi çinileri olup, üzerindeki yazılar da Mevlanâ Ahmet Karahisâri'nin manevi oğlu ve çırağı Hasan Çelebiye aittir.

Mihrap duvarındaki büyük çini panoların renk ve komposizyonları, bunlara Osmanlı ve dünya çiniciliğinin şaheserleri arasında özel bir yer vermektedir.


Mihrap Yarım Kubbesi


Mihrabın yer aldığı çıkıntılı bölümün üzeri yarım kubbe ile örtülmüştür. Mihrap yarım kubbesinin eski resimlerine bakıldığında bütün camide olduğu gibi Barok süslemenin hakim olduğu açıkça görülmektedir. Daha sonraki restorasyonlarda bu bezemeler değiştirilmiştir.
Şimdiki halde ortada bir yarım daire göbek motifi zencerekle sonuçlanır. Bunun dışında mavi zeminin hakim olduğu iri rumilerle yapılmış kahverengi bezeme gelir bu bezemenin barok etkisi açıkça gözlenmektedir.Bunun dışında bir zencerek, onun hemen ardında ise celi sülüs yazı gelmektedir.

Bu kubbe kırmızı zemin üzerine beyaz celi sülüs hat ile Tevbe Suresi'nin 18. ayeti yazılıdır. Bunun hemen ardından gelen yeşil zeminli bordur eksedralarda olduğu gibi çin bulutlarıyla yapılmış, içleri kırmızıyla doldurulmuştur. En dıştaki tığ işlemesi yine eksedralardaki siyah rumili tığların aynısıdır.

Yapıyı kubbenin eteklerindeki 32 küçük pencere ile caminin dört yüzünde yer alan ve üst üste altı sıra oluşturan pencereler aydınlatır. Mihrap bu özellikleriyle Selimiye'ye eşsiz bir güzellik kazandırmaktadır.


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-09-2008, 19:15   #20
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Selimiye Camii
Pencereler


Söylentilerin aksine Selimiye Camii’nde avlu pencereleriyle birlikte 999 değil, 384 pencere mevcuttur.

Mimar Koca Sinan, pencereleri duvar yüzlerini değişik ritim ve biçimlerle canlandırmanın en usta tasarımını Selimiye'de gerçekleştirmiş ve Selimiye’nin pencerelerine özel bir önem vermiştir. Selimiye Camii için sergilediği sanatının bütün güzellikleri, caminin pencerelerinde de görülmektedir.

Her mevkiin gereğine göre ayrı ayrı resim ve şekillerde yapılan bu pencereler camiye görsel bütünlük kadar ayrı bir iç huzurda katmaktadır. Bu özellikleriyle Selimiye, Ayasofya ve Süleymaniye’den daha aydınlıktır. Burada ışık camiye bütün ve paralel bir halde nüfuz ettirilmiştir, Ayasofya ve Süleymaniye’de olduğu gibi bazı bölümlerde dalgalı ve az ışıklı değildir.

Selimiye’de pencerelerin her çeşidine yer verilmiştir. Yuvarlak, kafesli, kanatlı ve dolaplı pencereler, Selimiye’nin her tarafına büyük bir zevk ile yerleştirilmiştir. Büyük kubbenin etrafına dizilen pencereler içli dışlı hepsi alçıdan yapılmış, yuvarlak ve fil gözü tabir edilen şekildedir. Mihrap üstündeki yarım kubbe ile köşelerdeki kubbelerin pencereleri dokuz tanedir. Bunlarda içli dışlı ve aynı örnekte alçıdan meydana getirilmiştir.


Mihrap alanında dördü cephede ve ikisi yanlarda olmak üzere altı büyük pencere gözleri kamaştırır, bunlara (elvan pencere) denilir, çok ince işlidir. Camlarının kırmızı, yeşil, mavi, mor sarı renklerinin iyi seçilmiş olması büyük bir zevk ürünüdür. Altlarında birer dikdörtgen içinde çok güzel bir yazı ile inci gibi işlenmiş Kelime-i Tevhid ve Allah’ın güzel isimleri bulunur.
Yüksek mahfillerin aydınlık pencereleri de iki taraflıdır, yuvarlak ve alçıdandır, kuzey tarafındaki mahfillerinin etrafında bulunan ve kafesli tabir olunan alçı pencereler o tarafı çok güzelleştirmiştir. Mahfillerin en üstünde sıralanan yarım alçı aydınlık pencerelerinin resimleri büyük mihraptan alınmış olup, camiye daha bir zarafet kazandırmıştır.

Cami içinin en altında caminin dört tarafını saran kanatlı pencereler vardır, bu kanatlar çok ince oyma işli geçmeli ve görünüşleri çok güzeldir. Bu pencerelerin sırasında kalın duvarlar içinde oniki tane gömme dolap olup, bunların çift kanatlı kapaklarında tıpkı pencere kapakları gibi aynalı ve geçmelidir. Kanatlı pencere ve dolapların üstünde alçı ile doldurulmuş ve çok kıymetli geometrik şekiller vücuda getirilmiş yarım daire pencere aynaları vardır, bunlardaki incelik görülmeye lâyıktır.Selimiye Camii Müezzin mahfilinin ahşap tavan kaplaması 1982 yılına, kadar dış formlarının bilinmesine rağmen üzerindeki gri boyalar nedeniyle süslemesi hakkında bir fikir edinilememişti. 1982 yılında tüm bu boyalar sökülerek alt katmandaki devrinin kalem üslubu çıkarılmıştır. Müezzin mahfilinde tavan, tavan altı bordürü, kemerler, dış konsol ve merdiven sahanlığı altı olmak üzere çeşitli bezeme kompozisyonları vardır.


Şadırvan avlusunda ve kubbelerin altında üst sırada yirmi dört adet alçıdan kafesli pencere ve bunların altında da on sekiz kafesli pencere vardır. Son cemaat yeri denilen cephe pencereleri üstü yarım daire şeklinde çini kaplı ve çok güzel yazılıdır. Bunların on tanesi tam cephede iki tanesi yanlardadır. Sağ tarafta çini ile Besmele-i şerife ve Ayet-el Kürsi, sol tarafında da Fetih sûresinin son ayeti kerimesi yazılıdır. Şadırvan avlusundaki kapaklı pencerelerin üstünde de yine yarım daire şeklindeki aynaların kalem işleri ve muntazam şekilli dizilişleri çok nefistir.
Selimiye Camii’nde avlu pencereleriyle birlikte toplam 384 pencere mevcuttur.


Pencere Ve Pencere İçleri (Ana Kubbe)

Restorasyon öncesi ana kubbenin pencerelerinde barok üslubun hakim olduğu görülmekteydi. Pencerelerin üstünden yukarıya doğru uzayan ve tepelik gibi tamamlanan kemerlerin iç yüzleri tamamıyla mavi boyanmış idi. Bunların arasındaki boşluk barok yapraklarla bezenmiş ve pencere araları ise üst seviyelerde flatolu bir bezeme ile alt kademede yine barok kandillik bulunmaktadır.
1982 yılında yapılan restorasyonda ise buluntular kesin olmadığından barok bezemelerin izlerine sadık kalınarak bir bezeme üretilmiştir.Bu bezemelerde sarı ,mavi ve sülyen renkler kullanılmıştır. Pencere kemeri içinde birbirine geçme rumili ve ortada birleşerek palmet oluşturan sülyen renkli kompozisyon vardır.


Pencere Çevreleri

Pencere çevreleri de restorasyon öncesi aynı barok süsleme olmasına rağmen daha sonra basit tepelik benzeri içleri boş olan siyah sivri yaprakların enlemesine tekrarıyla yeniden yapılmıştır.

Pencere Altı Silmeleri

Pencere altlarında silmelerden önce natüralist çiçeklerle ve servilerle yapılmış bezemeler vardır. Ancak bunlar klasik motifler değil daha çok çiçek tarzı süslemeleri andırmaktadır. Yapıldığı devirle ilgili kesin bir bilgi yoktur. Üç ayrı silmede ayrı motif vardır. En üsttekinde atlamak lotus siyah zeminli beyaz bir bezeme, ortadakinde damarlı yaprak motifleri kullanılmış, en alttakinde ise ters ve düz olarak işlenmiş kırmızı ve beyazlı lotuslar bulunmaktadır.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi