AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 09-23-2010, 18:39   #1
Kullanıcı Adı
Asi_isyankar
Arrow Devlet İmralı’da masaya oturdu
Ankara kulislerine göre, Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile MİT,
Genelkurmay ve Jandarma’dan üst düzey yetkililer,
PKK lideriyle nitelikli görüşmelere başladı




Kürt sorununa çözüm arayan devletin, İmralı’da tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’la bazı bakanlıklar ve kurumlardan üst düzey yetkililerin “nitelikli görüşmeler” yaptığı belirtiliyor. Ankara kulislerine göre, Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile MİT, Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’ndan istihbarat uzmanı yetkin isimler bir süredir Öcalan’la temas halindeler. Taraf’a konuşan kaynaklar, Öcalan ile görüşmelerin artık nitelik değiştirdiğini ve bu temasların salt ateşkesin sağlanması ya da uzatılması üzerine yoğunlaşmadığını dile getiriyorlar. Aynı kaynaklara göre, devlet katında yetkili üst düzey isimler, Öcalan ile PKK’nın silahları bırakması, af koşullarının neler olabileceği, anadilde eğitim gibi nitelikli müzakereler yapıyorlar.


Balıkçı da söylüyor zaten

Ankara’da yetkin bir kaynak Taraf’a şu değerlendirmeyi yaptı: “Günümüze kadar ara ara ateşkes ilanı ile süren bir süreç var. Bütün bunların hepsinin aşamalarında Öcalan ile görüşmeler oldu. Sizin ‘Balıkçı devlet’ söylüyor zaten. Şimdi daha nitelikli olduğu anlaşılan Öcalan ile görüşmelerin sağlıklı bir duruma evrilmesi için siyasetin, Meclis’in, sivil toplumun etkili âkil insanların hep bir bütün olarak devreye girmesi lazım. Başka türlü sağlıklı bir gelişme mümkün değildir.”


Hükümet DTK’yı sindirmeli

Öcalan ile görüşmelerin nitelikli hale geldiği Ankara kulislerinde konuşulurken, hükümetin Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un eşbaşkanlığında kurulan ve 600’e yakın sivil toplum örgütünü temsil eden Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ile görüşmeye yanaşmamasının barış sürecine zarar verdiği savunuluyor. Adının açıklanmasını istemeyen bir Kürt aydını, Öcalan ile görüşmelerin sağlıklı bir duruma evrilmesi için DTK’nın da dışlanmaması gerektiğini belirtiyor.
Aynı kaynağa göre, “Yukarıda bahsedilen bütünlüğün sağlanmasını sindiremeyenler, tahammül edemeyenler, onu anlamayanlar var. Bu bakış açısına hükümet sahip. DTK’nin dışlanmaması gerekiyor. Bu Kürt halkını, BDP’yi dışlamak anlamına geliyor. DTK, çok geniş bir şemsiyedir, sivil toplumu temsil eder. DTK 600’ü aşkın sivil toplumu temsil ediyor. Böyle bir anlayış kabul edilemez.”


Batılı kaynakların öngörüsü

Her ne kadar Öcalan ile temasın, müzakere niteliğine büründüğü savlansa da olası bir barış ümidinin uzun yıllar alabileceğine de dikkat çekiliyor. Ancak Batılı diplomatik kaynaklar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması ile birlikte kendini daha güçlü hissedeceğini ve şimdi başlayan diyalog sürecinin somut adımlarla olgunlaşacağını belirtiyorlar.


Kaplan: 99’dan beri görüşülüyor

Öte yandan BDP Şırnak Milletvekili ve geçmişte Öcalan’ın avukatlığını da yapan Hasip Kaplan önceki gün NTV’ye yaptığı açıklamada, “Öcalan devletle yıllardır görüşüyor” demişti. Devletin 1999’dan bu yana İmralı ile görüştüğünü belirten Kaplan, Öcalan’ın, o dönem, “Savaş buraya kadardı. Bundan sonra demokratik çözüm” dediğini aktarmıştı.


LALE KEMAL/ANKARA - Istanbul - 23.09.2010- Taraf

 

Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 09-23-2010, 18:44   #2
Kullanıcı Adı
Özgür Çağrı
Standart
Halklarımız ve memleketimiz için hayırlısı olsun.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 09-23-2010, 18:47   #3
Kullanıcı Adı
Asi_isyankar
Standart İşbirliği havası var
İşbirliği havası var




PKK’nın bir hafta uzattığı eylemsizlik kararıyla birlikte, devlet yetkililerinin Abdullah Öcalan’la son dönemde sıkça yaptığı görüşmelerin içeriği, yeniden gündemin ilk sırasına yerleşti. Bunun, terörle mücadelenin doğal bir parçası olduğuna kuşku yok. Ancak, “ne konuşuluyor” sorusunun yanıtı çok önemli.
Dün, konuyu 41 yılını Milli İstihbarat Teşkilatı’nın en kritik noktalarında geçiren eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’le konuştuk. Öneş, özellikle Diyarbakır Bölge Başkanlığı yaptığı 1989-1991 yılları arasında Kürt sorunuyla çok yakından ilgilendi.

Sönmez Köksal’ın MİT Müsteşarlığı’na gelmesinin ardından İstihbarat Başkanı oldu. 2000’de İstihbarattan Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı’na terfi etti. Emekliye ayrıldığı 2005’e kadar yaşanan süreçte Kürt sorunu odaklı temasların en önemli tanıklarından. Öneş’in sorularıma verdiği yanıtlar özetle şöyle:

2005’e kadar askerde
Öcalan’la görüşme sürecini üçe ayırırsak, yakalandığı dönemde etkin güç asker. Sonra sivil otorite de katılıyor. Son dönemde MİT ağırlıklı. Bu bölümleme doğru mu?
Öneş: 2005 yılına kadar İmralı’da askerin kesin kontrolü olduğu tereddüt götürmüyor. 2005, 2006’dan itibaren bir sivil kontrolün geliştiğini, sivil istihbaratın daha fazla devreye girdiğini söyleyebiliriz ki, Kuzey Irak Kürtleri ile ilişkilerin gelişmesi, silah bıraktırılması arayışları içinde istihbarat teşkilatının rolü daha fazla.
Bu doğal bir süreçti de 2005’e kadar geç mi kalındı, sivil inisiyatif açısından konjonktür mü uygun değildi?
Öneş: Burada eleştirilmesi gereken husus, kapsamlı bir proje üzerinden, tüm kurumların, ahengiyle hedefe ulaşıp ulaşılmadığı meselesi. Bu konuda bizde eksiklik var. Bu mesele demokratikleşme süreci ile birlikte çözülecek bir meseledir.

Silahların bıraktırılması için ayrı ancak paralel giden bir proje lazım. Çünkü, teröristin tabanını silahtan tecrit edip, demokratik süreç içerisine sokacak siyasi bir çabaya gerek duyuluyor. Bunun siyasi iktidar, siyaset ve toplum bakımından kabullenildiğini görüyoruz. Maalesef geç kalınmış bir süreç üzerinden başlamak zorunda kaldık, zaman kaybettik.
“Öcalan’la, yakalandıktan hemen sonraki süreçte yapılan görüşmeler sadece örgütü çözmeye dönüktü” yorumu doğru mu?
Öneş: Paralel bir demokratikleşme projesi hayatta olmadığı, meseleye dar çerçeveli bir güvenlik konsepti içinde yaklaşıldığı için.
Son dönemde ise “örgütün siyasal mücadelesinde müzakereye dönüştü” yorumları var.
Öneş: Demokratik açılım ve Türkiye’nin yeniden yapılanması şeklinde gelişen bir süreç başladı. Buna karşı Öcalan’la yapılan görüşmelerde; dağdakilerin indirilmesi ve demokratik süreç içinde çözüm yollarının açılması... Tabi dağdakinin bazı talepleri var. Mesele, Türkiye’nin demokratik ihtiyaçları çerçevesinde toplumun desteğini alıp silahların bıraktırılmasıdır. Ve sonra da belki bana göre olması gereken bir affın ortaya çıkabileceği meselesidir.
Öcalan’la görüşmelerin yarı-resmi bir müzakereye dönüştüğü yolundaki eleştirilere ne diyorsunuz?
Öneş: Görüşmeler devletin ihtiyaçları için yapılıyor. Bunların amaca hizmet edip etmemesi önemli ki, ben Öcalan’ın son açıklamalarında çok değişik bir durum gözledim. Olumlu görüşmeler olarak belirtiyor ilk defa. İlk defa PKK’yı da son patlama olayı nedeniyle eleştirel bir tavır içine giriyor. Ve sanki ateşkes sürecine devamlılık sürecine kalıcılık kazandırma gibi bir bakışı var izlenimini edindim.
O zaman son görüşmeler daha çok mu hedefini buldu?
Öneş: Daha nitelikli buluyorum. Çünkü anlaşıldı ki bu mesele çok kapsamlı. Siyasi, sosyal, hukuki bir mesele. Bir yapı içinde bakılarak adımlar atılıyor gibi geliyor bana. Görüşme yaparken taraflardan biri müzakere diye algılar, diğeri görüşme der. Kelimelere takılmamak gerekiyor.

‘İşbirliği’ yapılıyor
“Devlet ve Öcalan, sorunun çözümü için birbirlerini kullanıyorlar” mı diyeceğiz, bu görüşmeler çerçevesinde?
Öneş: Söylediğim çerçevede, çözüme kilitlenen bir barış projesi çerçevesinde yaklaşılıyorsa soruna, “kullanma” tabirini kullanmam. Onun yerine ‘çözüm için işbirliği yapma’ derim ve ‘talepleri ortak noktada bütünleştirme’ derim.
“Devletle İmralı işbirliği yapıyor” diyebilir miyiz yani?
Öneş: Çözüme kilitlenmiş, barışa kilitlenmiş işbirliği var.
Şu andaki manzara böyle mi?
Öneş: Böyle olmasını temenni ediyorum. Çözümün anahtarlarından en önemlisi olarak görüyorum. Bir işbirliği havası görüyorum. Çünkü kaçınılmaz şekilde Türkiye dinamikleri de bunu zorluyor. Özellikle son referandum sonuçları da gösterdi. Boykot kararı veren güneydoğulu kesimin içindeki insanlarımızın da aynı talep içinde olduğunu sanıyorum.
Diğer ülkelerdeki örnekler tartışılıyor.
Öneş: İrlanda, İspanya örneği budur. Tony Blair, ‘Çözüm olacaksa şeytanla bile konuşurum’ diyerek adımlarını attı ve İrlanda meselesini çözdü.

Serpil Çevikcan - Milliyet...
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-24-2010, 10:10   #4
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Laik cevre bile bu gelişmeler üzerinden pek siyaset yapamaz oldu. Onlar için kanın durması değilde , daha çok istedikleri olurda ülke bölünür doğu halkının sandıktaki etkisi pasifize olur. Koca bir Türkiye den oy almak onlar için hayal dolayısı ile bu hayalleri taşıdıkları için çok mutlular.

Ama ülkenin bölünmesi mümkün değildir. Geçmişte de yaşanılan şeylerin şimdi göz önünde yaşanması bir değişikliğin değil karşı tarafın samimiyetleri teammüleri değiştirecek olan şeydir .
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-24-2010, 10:59   #5
Kullanıcı Adı
Akl-ı Selim
Standart
Meseleye bakış açımız bu konuda farklı yorumlar çıkarmaya bizi müsait kılacaktır.
Nedenine gelince Terör belası bu milletin başına musallat olmaya başladığı ilk yıllardan bu yana elbetteki lider takımla devlet farklı kurum ve şahısları ile mutlaka bir görüşme yapmıştır.
Bunu inkar etmek pek kar- akıl değildir.

Peki bu gün adına görüşme, işbirliği, müzakere, her ne derseniz deyin neden bu kadar önemli oldu.Meselenin can alıcı noktası da bu zaten .İlk dönem terör olayları bu milletin tüm siyasi partilerinin vicdanlarına hançer saplıyor ve çözüm aranıyorken -her ne kadar operasyonlarla olsada- bu gün maalesef bir terör olayo herkesin vicdanında aynı eseri icra etmiyor.
Yanılmaktan yanlış anlaşılmaktan korkmasam memnun olanlar var derdim ...öyle bir vehamet var ortada........
Neden böyle sorusunun cevabı çok şıktan seçmeli bir soru hüviyetinde,Biri size derki siyasi rant burada; Biriside der ki artık etnik milliyetçilik yine hortladı; bir başkası der ki artık tahammülümüz kalmadı; Bir diğeri derki yıllarca bekledik bize hakkımızı vermediniz
Ve daha neler neler...........
Bu görüşmeler dün oldu bugün de farklı boyutlarıyla var.Ama bunu bir pazarlık gibi görmek veyahut devletin yanlış adımlarını meşrulaştırmak elbetteki doğru değil.

Bebek katilinin muhatab alınması denilince tabiki insanımızın içi sızlıyor.Ama basit bir cinayetin bile katili ,şuç işleyişi sabit iken bağlantıları ve nedeni için bir sorgulama yapılmakta; Peki bunca yıldır sırtımızın kamburu benimzin kanserli uzvu olan terör belasının elebaşısının niyetinin sorgulanmasına neden pazarlık yakıştırması yapılıyorda Devlet hesap soruyor denilmiyor.Şunu dediğinizi duyar gibiyim Devlet hesap sormuyor da ondan........Evet devlet hesap sormalı yol haritası değil..................

Aracıların tumumu ise içler acısı......Öcalandan dahi cani daha cüretkar bir Bdp.....Bu nedir yaratan aşkına............
İnanın öcalandan daha tehlikelidir Bdp nin söylemleriKannatım Öcalan kokuşmuş emellerinin aracı..Sanıyormusunuz ki öcalan dışarı çıksa bir etkisi kalacak .....Hayır Bdp liler rantın peşinde..............
Hükümet işini doğrudan İmralıda bu güne kadar çözmeliydi...........Devlat işini bira<z daha zorlaştırmadan bu konuyu kendi iç dinamnikleriyle çözme becerisini bu millete göstermeli yoksa derin rahnelerin açılmaası kaçınılmaz olacak................
Akl-ı Selim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-24-2010, 11:11   #6
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
[QUOTE=Akl-ı Selim;808662]Meseleye bakış açımız bu konuda farklı yorumlar çıkarmaya bizi müsait kılacaktır.
Nedenine gelince Terör belası bu milletin başına musallat olmaya başladığı ilk yıllardan bu yana elbetteki lider takımla devlet farklı kurum ve şahısları ile mutlaka bir görüşme yapmıştır.
Bunu inkar etmek pek kar- akıl değildir.

Peki bu gün adına görüşme, işbirliği, müzakere, her ne derseniz deyin neden bu kadar önemli oldu.Meselenin can alıcı noktası da bu zaten .İlk dönem terör olayları bu milletin tüm siyasi partilerinin vicdanlarına hançer saplıyor ve çözüm aranıyorken -her ne kadar operasyonlarla olsada- bu gün maalesef bir terör olayo herkesin vicdanında aynı eseri icra etmiyor.
Yanılmaktan yanlış anlaşılmaktan korkmasam memnun olanlar var derdim ...öyle bir vehamet var ortada........
Neden böyle sorusunun cevabı çok şıktan seçmeli bir soru hüviyetinde,Biri size derki siyasi rant burada; Biriside der ki artık etnik milliyetçilik yine hortladı; bir başkası der ki artık tahammülümüz kalmadı; Bir diğeri derki yıllarca bekledik bize hakkımızı vermediniz
Ve daha neler neler...........
Bu görüşmeler dün oldu bugün de farklı boyutlarıyla var.Ama bunu bir pazarlık gibi görmek veyahut devletin yanlış adımlarını meşrulaştırmak elbetteki doğru değil.

Bebek katilinin muhatab alınması denilince tabiki insanımızın içi sızlıyor.Ama basit bir cinayetin bile katili ,şuç işleyişi sabit iken bağlantıları ve nedeni için bir sorgulama yapılmakta; Peki bunca yıldır sırtımızın kamburu benimzin kanserli uzvu olan terör belasının elebaşısının niyetinin sorgulanmasına neden pazarlık yakıştırması yapılıyorda Devlet hesap soruyor denilmiyor.Şunu dediğinizi duyar gibiyim Devlet hesap sormuyor da ondan........Evet devlet hesap sormalı yol haritası değil..................

Aracıların tumumu ise içler acısı......Öcalandan dahi cani daha cüretkar bir Bdp.....Bu nedir yaratan aşkına............
İnanın öcalandan daha tehlikelidir Bdp nin söylemleriKannatım Öcalan kokuşmuş emellerinin aracı..Sanıyormusunuz ki öcalan dışarı çıksa bir etkisi kalacak .....Hayır Bdp liler rantın peşinde..............
Hükümet işini doğrudan İmralıda bu güne kadar çözmeliydi...........Devlat işini bira<z daha zorlaştırmadan bu konuyu kendi iç dinamnikleriyle çözme becerisini bu millete göstermeli yoksa derin rahnelerin açılmaası kaçınılmaz olacak................[/QUOTE]

Duygularımıza en zirve hali ile tercüman olmuşsunuz. Hocam anlamadığım bir durum var. BDP 'nin siyasi alanını geniş tutmak pkk'nın dağdaki kadrosunu pasifize edermi.Abdullah Öçalan ile görüşme sağlanması pkk'nın gelecekteki eylemlerini bitirmesi anlamını taşırmı. Pkk eğer bir çok cevre tarafından kullanılıyorsa biz ülkemizde gözü o lan bütün cevreler ile masaya oturmak zorundamı kalacağız. Yani bu sorun diyalog yolu ile sonuça bağlanabilecekmi. Kendi iç dinamiklerimiz demişsiniz bunu biraz acarmısınız.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-24-2010, 11:28   #7
Kullanıcı Adı
Akl-ı Selim
Standart

Duygularımıza en zirve hali ile tercüman olmuşsunuz. Hocam anlamadığım bir durum var. BDP 'nin siyasi alanını geniş tutmak pkk'nın dağdaki kadrosunu pasifize edermi.Abdullah Öçalan ile görüşme sağlanması pkk'nın gelecekteki eylemlerini bitirmesi anlamını taşırmı. Pkk eğer bir çok cevre tarafından kullanılıyorsa biz ülkemizde gözü o lan bütün cevreler ile masaya oturmak zorundamı kalacağız. Yani bu sorun diyalog yolu ile sonuça bağlanabilecekmi. Kendi iç dinamiklerimiz demişsiniz bunu biraz acarmısınız.
[/QUOTE]

Bdp nin siyasi alanı zaten mevcut siyasi partilerin alanıyla eş değer de..........Dağ kadrosunun siyasetle pasifize edileceğini zannetmiyorum.Çünkü siyasi kanadın beklentileri dağ kadrosunun beklentileriyle aynı değil.Daha doğrusu dağ ve meclis arasında o kadr çok farklı gaye ile bu yapının içinde olanlar varki.Siz bir dağı bir meclisi birde halkı dinlerseniz bu çatlağı daha net görebilirsiniz.dış mihrakların bu konuda desteklerinin çekilmesi ve bataklığın kurutulması adına öcalana hesap sorulması daha önemli kanaati taşıyorum..........

Sorun diyalog ile değil .........Devletin gereğini yapması ile sonuçlanır ancak................Çünkü kimin ne istediği belli değil..Farklı çıkarların iç çatışması Geçitli saldırısında bir kez daha ortaya çıkmadı mı...........Neden Ahmet Türk gibi Güveercinler kanıdı diye bir söylem ortaya çıktı......söylenecek çok söz var ama ..............geniş bir taban lazım bunları anlatmaya ve anlamaya.............
Akl-ı Selim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-24-2010, 11:33   #8
Kullanıcı Adı
manifesto
Standart
Zor bir karar siyasi yansımaları olacaktır.Ancak bir pazarlık havası verilmemeli
manifesto isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-24-2010, 11:50   #9
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Alıntı:
Akl-ı Selim Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Duygularımıza en zirve hali ile tercüman olmuşsunuz. Hocam anlamadığım bir durum var. BDP 'nin siyasi alanını geniş tutmak pkk'nın dağdaki kadrosunu pasifize edermi.Abdullah Öçalan ile görüşme sağlanması pkk'nın gelecekteki eylemlerini bitirmesi anlamını taşırmı. Pkk eğer bir çok cevre tarafından kullanılıyorsa biz ülkemizde gözü o lan bütün cevreler ile masaya oturmak zorundamı kalacağız. Yani bu sorun diyalog yolu ile sonuça bağlanabilecekmi. Kendi iç dinamiklerimiz demişsiniz bunu biraz acarmısınız.
Bdp nin siyasi alanı zaten mevcut siyasi partilerin alanıyla eş değer de..........Dağ kadrosunun siyasetle pasifize edileceğini zannetmiyorum.Çünkü siyasi kanadın beklentileri dağ kadrosunun beklentileriyle aynı değil.Daha doğrusu dağ ve meclis arasında o kadr çok farklı gaye ile bu yapının içinde olanlar varki.Siz bir dağı bir meclisi birde halkı dinlerseniz bu çatlağı daha net görebilirsiniz.dış mihrakların bu konuda desteklerinin çekilmesi ve bataklığın kurutulması adına öcalana hesap sorulması daha önemli kanaati taşıyorum..........

Sorun diyalog ile değil .........Devletin gereğini yapması ile sonuçlanır ancak................Çünkü kimin ne istediği belli değil..Farklı çıkarların iç çatışması Geçitli saldırısında bir kez daha ortaya çıkmadı mı...........Neden Ahmet Türk gibi Güveercinler kanıdı diye bir söylem ortaya çıktı......söylenecek çok söz var ama ..............geniş bir taban lazım bunları anlatmaya ve anlamaya.............[/QUOTE]

Kemalist refleksler ile donatılmış Anayasal düzenin BDP ve kapatılan diğer partiler üzerinde biraz baskılı değilmi. Her zaman ikilemde kalmışımdır siyasi kanadı kıstıran sistem sahipleri dağdakini güçlendirmiyormu. Dağdan inenlere karşı yüksek refleks gösteren indiği vakit hemen tutuklamalar yapan bir sistem siyaset alanını zaten daraltmıyor mu. Yani siyasi zeminin darlığı bunları dağa itiyor dememiz doğru olurmu olmazmı.

Devletin gereğini yapması gerekir demişsiniz nedir ki somut olarak ne yapması gerekir bu noktada. Benhurun dediği gibi siyasi bir karşılığı olacaktır demesi yolun cetrefilli olmasının karşılığdır. Siyasi bir parti için heleki önümüzde genel secimler varken ak parti iktidarı böyle bir ağırlığın altına elini atabilecekmidir. Atarsa diğer partiler tarafından istismar edecektir atmassa yine muhattap alınmıyoruz secimlere kadar etrafı kana bulayacak olmaları arasında nasıl bir çözüm bulunabilir.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-24-2010, 11:55   #10
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Bugün okuduğum bu konu ile alakalı bir yazı var . Onu sizinle paylaşmak istiyorum..

Silahı masaya koyup yapılacak pazarlığın kimseye faydasının olmayacağı ortada. Terörün sona ermesi, silahı bir hayat biçimi haline getirenleri etkisiz kılacak. Sivil siyaset içinde yer alanların önünü açacak. BDP ile PKK arasındaki ilişki tersyüz edilecek. Bu yüzden PKK'nın muhatap kabul edilmemesi terörün sona erdirilmesi için vazgeçilmez bir önşart niteliğinde idi. Başlayan süreç ve gelen işaretler bu önşartın artık aşıldığını gösteriyor.

'İnisiyatifi terör örgütüne kaptırıyoruz' itirazının bu yüzden hiçbir karşılığı yok. Tersine, terör örgütü inisiyatif kaybediyor. Hükümetin ısrarı legal Kürt siyasetini tesviye ediyor. Diyaloğun başlaması ve sürmesi gerekiyor. Hakkâri'deki patlama, başlayacak diyaloğun mayınlı bir yolda ilerleyeceğini haber veriyor. Mayınların bu diyalog sürecini baltalamak için patlayacağı bilindiğine göre, kimse oyuna gelmemeli. Cengiz Çandar'ın vurguladığı şekilde, patlayan mayınlara inat, diyalog devam etmeli.
Dünya pratiklerinde görüldüğü üzere terör örgütleri kolay vazgeçmiyorlar. İşler yoluna girdiği zaman aynı örgütün içinde şiddeti bir yaşam biçimi haline getirmiş ve sürdürmekte kararlı gruplar çıkıyor. El Fetih, İRA ve ETA'da bu örnekler incelenebilir. Ortak nokta, örgütlerin amacına ulaşmalarından sonra, örgütün özerk bir yapı kazanması yüzünden varlığını devam ettirebilmek için şiddeti sürdürmesi. Çıkacak sonuç önümüze karamsar bir tablo koyuyor: Diyalog sonuç alsa, terör örgütü tasfiye edilse bile silahlı eylemlerin devam edeceği. Devam eden silahlı eylemler bu sefer doğrudan kitlesel bir tepkiye yol açıyor. Kısa vadede tırmanan terör, orta vadede saman alevi gibi sona eriyor.
Terör sorununun çözümü için elverişli bir iklim var. Uluslararası dengeler PKK'nın oynayacağı bir alan bırakmıyor. Murat Karayılan'ın İsrail'e seslenişine destek verecek bir Kürt kamuoyu mevcut mu?
Bu ılımlı ve olumlu iklimi korumamız gerekiyor. Tek ölçü, önümüze gelen fırsatı kullanıp şiddet ihtimalini bertaraf etmek. Şiddet beklentisi sona erince Kürt sorununu çözecek açılım hızla mesafe alır. Şiddetin yoldan çıkardığı aklımız hükmünü yürütmeye başlayınca her şey yoluna girer. 'Müzakere süreci' tabiri de kimseyi rahatsız etmemeli. Demokrasinin en katılımcı ve etkili biçimi 'müzakereci demokrasi' demek. Demokrasi içinde herkes her türlü müzakereyi yürütebilir. Elinde silah olanlar hariç

Mümtazer Türköne
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi