05-07-2012, 23:16 | #1 |
Şakfa: Esed Giderse Birlik Gelir!
Şakfa: Esed Giderse Birlik Gelir! Suriye İhvanı lideri Riyad eş-Şakfa, CİHAN'a konuştu ve Beşşar Esed rejiminin sonunda teslim olacağını belirtti. 07 Mayıs 2012 Pazartesi 12:45 Ankara'da düzenlenen 'Uluslararası Müslüman Kardeşler ve Hasan el-Benna Sempozyumu'na katılmak için Türkiye'ye gelen Müslüman Kardeşler Suriye Başkanı Riyad eş-Şakfa, Müslüman Kardeşler hareketi ve Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler hakkında CİHAN Haber Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu. ARAP BAHARI MÜSLÜMAN KARDEŞLERİ YENİDEN HAREKETE GEÇİRDİ Müslüman Kardeşler'in Arap baharını başlatmak gibi bir rolü olmadığını ancak yönlendirme noktasında öne çıkan organize bir grup olduğunu ifade eden Şakfa, Arap baharının uzun süredir bu rejimlerin altında baskıda kalan harekete de canlandırıcı bir etki yaptığını vurguladı. Baskıcı rejimlerin ortadan kalkmasıyla devletin yapıcı kadrosu içine girdiğini aktaran Şakfa, yıllardır menfi mücadele içinde bulunan Müslüman Kardeşler hareketinin Arap baharıyla birlikte pozitif bir mücadele içine girdiğinin altını çizdi. "Müslüman Kardeşler hareketi ılımlı olmasıyla öne çıkan ve İslam âleminde organize olabilmiş en büyük harekettir." diyen Şakfa, "Bu sayede insanlar arasında kabul görmüş ve geniş bir kitleye yayılabilmiştir. Şu anda tüm İslam ülkelerinde faaliyet göstermektedir." dedi. ESED, ENİNDE SONUNDA TESLİM OLACAKTIR Çoğu Arap ülkesinde oluşan ayaklanmaların planlanmış hareket olmadığını savunan Şakfa, "Arap baharı tamamen bir halk hareketidir. Ortadoğu, onlarca yıldır devam eden dikte rejimlerin baskısı sonucu patlamaya hazır hale gelen bir volkan gibiydi. Müslüman Kardeşler, bu halkların bir bölümünü teşkil etmektedir ve halkla birlikte hareket etmektedir. Fakat organize olan bir grup oldukları için bu ayaklanmalarda yönlendirme gücü olan bir grup olarak öne çıkmıştır. Bu sebeple seçim noktasına gelebilmiş halklardan ciddi oylar almaya başlamıştır." değerlendirmesinde bulundu. Ülkesindeki rejim karşıtı hareketleri değerlendiren Şakfa, Suriye'deki hareketlenmenin diğer ülkelerde yaşananlara benzediğini ancak Suriye hükümetinin kanlı bir müdahale ile rejimi korumak istemesinin bu ayaklanmayı diğerlerinden farklı kıldığını belirtti. Esed'in bu mücadeleye girerken sonuçlarını göze aldığını ifade eden Şakfa, yaptıklarının bedelinin ağır olacağını ve hükümeti düşürmekten başka bir alternatifin bulunmadığının farkında olduğunu iddia etti. DİKTATÖRLÜK VE DEMOKRATİK SİSTEM Demokrasiye geçişin olası etkilerinden bahseden Şakfa, "Bu uzun dikte yönetimlerden dolayı Arap halkımızın siyasi tecrübesi çok zayıftır. Demokratik sistemlere bizim halkımız yabancıdır. Dolayısıyla sistemde bazı açıklıklar kalabilir. Bununla beraber kusurlu bir demokrasiyle dikte arasında kıyaslama bile yapılamaz. Biz öğrenmemiz gerekenlerle birlikte demokrasiyi kabul etme eğilimindeyiz." dedi. Suriye Müslüman Kardeşler Hareketi Başkanı Şakfa, Türkiye'deki değişim hakkında ne düşündüğü sorusuna da "Türkiye, devleti ve vatandaşıyla değişim talep eden halkların yanında yer almaktadır. Türkiye, demokrasi tecrübesiyle başarıya ulaşmıştır. Bu demokratik gelişme neticesinde bir kalkınma da elde edilmiştir. Dolayısıyla örnek alınabilecek bir ülkedir. Suriye halkı Türkiye'de gerçekleştirilen demokratik süreci kendi içinde uygulamayı hedefliyor." şeklinde cevap verdi. İSLAM COĞRAFYASINA BİRLİK GELEBİLİR Esed rejiminin devrilmesi durumunda ortaya çıkacak tabloyu değerlendiren Şakfa, "Esed giderse İslam coğrafyasına birlik gelebilir. Açıkçası halkları inceleyecek olursak gerek Arap halkları gerek İslam halkları birleşme arzusundadır. Bu istekleri demokrasi sayesinde daha kolay alacaktır. Ancak böyle bir birleşmenin çok uzun yıllar alacağı da bir gerçektir. Baskıcı rejim taliplerine baktığımızda ise böyle bir birleşmenin taraftarı olmadıkları görüşmektedir. Çünkü sahip oldukları konumun muhafazası için bu tür ayrılıkların her zaman var olması gerekmektedir." ifadelerini kullandı. IRAK, ETNİK BİR MEZHEBİN DİKTESİ ALTINA GİRMEKTEDİR Irak'ın Bağdat yönetiminin sergilediği ayrımcı ve sert tavır hakkında konuşan Şakfa, "Şunu net bir şekilde ortaya koymak gerekir ki Irak'ta son zamanlarda yaşanan rejim sorunları, İran ve Amerika'nın üretmiş olduğu ortak bir projedir. Sabah akşam Amerika'ya karşı görüş bildiren İran, el altından Amerika ile bu konuda ittifak etmektedir. Saddam'ın devrilmesinin en büyük sebebi Saddam'ın Irak'ı yavaş yavaş bir İslam ülkesi yapmaya yönelik çalışmalarıdır. Son dönemlerinde Saddam, laik duruşundan uzaklaşarak ülkesinde bir iman ve inanç kampanyası başlatmıştı. Irak gibi petrolü ve güçlü ekonomisi olan bir İslam ülkesinin Amerika ve İran için tehdit oluşturacağı düşüncesiyle Saddam'ın baskıcı duruşu kullanılarak Irak yoksulluğa ve ayrımcılığa çekilmiştir" dedi. Irak'ın geçmiş dönemlerini yaşamış birisi olarak konuşan Şakfa, Baas Partisi'nin o dönemlerde Saddam'ın yönlendirmesiyle kendisinden bazı dini kitaplar talep ettiklerini ve Saddam'ın altı ay içerisinde rejim değişikliğine gidecek çalışmaların başlatılmasına yönelik talimat verdiğini iddia etti. Amerika'nın Irak'ı Saddam Hüseyin'in elinden alarak İran'a teslim ettiğini öne süren Şakfa, Şii nüfusunun Irak'ta çoğunluk olmadığını ancak seçim sürecinde birçok hileye başvurularak sayılarının galip getirildiği iddiasında bulundu. SURİYE'DEN SONRA SIRA İRAN'A GELECEK "Önceden bir kişinin diktesi altında kalan Irak, son süreçte etnik bir mezhebin diktesini yaşamaktadır." diyerek Suriye konusuna dönen Şakfa, "Benim görüşüme göre Suriye'den sonra ayaklanmalar İran'a geçecektir." yorumunu yaptı. "Ayaklanmaların İran'a geçmesi durumunda, orada Arap baharı değil İslami bahar başlayacaktır" diyen Şakfa, İran yönetiminin de bundan ciddi korkuları olduğunu ve bu sebeple Esed'e destek verildiğini ifade etti. Esed rejiminin düşmesi halinde sıradaki ülkenin İran olacağını kaydeden Şakfa, Suriye'deki devrimin başarılı olması halinde Irak'taki durumun da etkileneceğini öngördü. Suriye rejiminin Irak'taki Şiilerin başa gelmesinde destek verdiğini hatırlatan Şakfa, "Suriye'deki devrimin başarısı bütün bölgede ciddi değişikliklere yol açacaktır. Bu sayede İran, Irak, Suriye üzerindeki Hizbullah ittifakının beli kırılacak ve bölge böyle bir beladan kurtulmuş olacaktır." değerlendirmesinde bulundu. http://www.haksozhaber.net/sakfa-ese...lir-29514h.htm
Konu Özgür Suriye tarafından (05-07-2012 Saat 23:20 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
05-07-2012, 23:45 | #2 | |
Alıntı:
Irak sorunu Acem oyunu Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin, nüfuzu altına girdiği komşu ülkenin sözcülüğünü yaparcasına hareket etmekte olduğu, oradan aldığı güç ile de öteki komşu ülkelere karşı tavır takındığı gözlenmektedir. ABD demokrasi getireceğim diyerek girdiği Irak'tan bir kaos bırakarak çekildi görünüyor. İlginç olan ise, Irak'ı kendisine düşman ilan ettiği İran'ın nüfuzuna bırakmış görünüyor olmasıdır. Sahnede düşman rolü oynayıp tatbikatta dostane ilişkilerin sürdüğü bu manzara, ABD'nin güvenilir bir müttefik olamayacağının başka bir delili olsa gerek. Önce bir düzeltme yapalım. Yapılan kara propagandalar sonucu dünya kamuoyunda Irak'ta nüfusun çoğunluğunu Şiilerin oluşturduğu bilinir. Oysa gerçek hiç de öyle değildir. Kürtleri Türkmenleri ayrı hesap edip sadece Araplar arasındaki oranları göz önünde bulundurarak bir sayım yaparsanız Şiiler çoğunluğu teşkil eder, doğru. Ama Irak bir bütün olduğuna göre, diğer etnik grupları da hesaba kattığınızda Irak'ta Sünnilerin nüfusun yüzde 58-60'ını oluşturduğunu, Şiilerin de yüzde 38-40 civarında olduğunu görürüz. Meclise yansıyan milletvekili sayısına bakıldığında Şiilerin çoğunlukta görülmesi de aldatıcıdır. Çünkü seçim bölgeleri tespit edilirken adaletsiz bir dağılım yapılmıştır. Söz gelimi bir milyon nüfuslu bir seçim bölgesine, eğer Şiiler çoğunlukta ise 15 milletvekili verilirken, çoğunluk Sünnilerden oluşuyorsa oraya 10 milletvekili verilmiştir. Bununla birlikte seçimlerden sonra ortaya çıkan dağınık tablo sebebiyle uzun süre hükümet kurulamamıştır. Türkiye'nin de çabalarıyla bugünkü Nuri el Maliki hükümeti kurulmuştur. Lakin, el Maliki hükümet kurulduktan sonra yapılan anlaşmaya uymamış, koalisyon ortaklarıyla müşterek hükümet edeceği yerde bütün yetkileri elinde toplamak gibi bir tek adam politikası takip etmeye başlamıştır. Ortaklarıyla dahi ihtilaflı bir tablo görüntüsü veren el Maliki, Sünnileri dışlayan bir politika sürdürmüş hatta Cumhurbaşkanı'nın Sünni yardımcısı Tarık Haşimi hakkında terörist eylemlerden sorumlu iddiasıyla tutuklama tezkeresi çıkartacak kadar işi ileri götürmüştür. Sadece bu değil Sünnileri uzaklaştırma ve tasfiye politikasını o kadar açık seçik biçimde yapmıştır ki sonunda Başbakan Erdoğan, el Maliki'nin bu tavrının mezhep kavgasını körükleyici bir tavır olduğuna dikkat çekmiştir. (Bu arada belirtelim ki, Türkiye Irak'taki bütün dini ve etnik gruplarla ayırım yapmadan ilişki kurmakta hatta Sünniler bu adil davranışı sebebiyle Türkiye'ye kendilerini tercih etmediği için gönül koymaktadırlar.) Bu açıklama el Maliki tarafından, "Türkiye'nin düşman devlete dönüştüğü" şeklinde cevaplanmış, Irak hükümeti ve taraftarları nezdinde Erdoğan istenmeyen adam ilan edilmiş, Erdoğan'ın Irak'ın içişlerine karıştığı propagandası başlamıştır. Bu propaganda aslında Suriye yönetimi ve taraftarlarının yaptığı propagandanın tıpkısının aynısıdır. Arap basınını takip edenler bunu ayan beyan görebilirler. Zaten sorun da Suriye konusundaki farklı yaklaşımlardan başkası değildir. Irak hükümeti nüfuzu altında bulunduğu İran gibi Suriye rejiminin, Türkiye ise Suriye halkının yanında yer almaktadır. Türkiye, Arap Baharı konusunda halkların yanında yer aldığını ilan ederek tutarlı bir politika geliştirmiştir. Irak'ın sıkıntısı bağımsız politika geliştirememiş olmasıdır. Irak mesela Bahreyn'deki gösteriler söz konusu olunca halktan yanadır, Suriye söz konusu olunca halkın karşısındadır. ... El Maliki taraftarları şimdilerde içişlerine müdahale edildiği gerekçesiyle Türkiye'ye boykot çağrısı yapmaktadırlar. Bu da İran'ın Türkiye ile gizlice yürüttüğü rekabetinde ön aldığı bir aşamadır. Suriye politikalarında Türkiye'yi Irak üzerinden sıkıştırma çabalarıdır. Suriye yönetimini yaşatmak için oynanan bir başka Acem oyunudur. Resul Tosun - Yeni Şafak http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=32111&y=ResulTosun |
||
05-07-2012, 23:47 | #3 |
Benim kaanatimce Esad'ın yerine Suriye'ye Şii lider getirmek istiyorlar.Zaten bunlar orada ki sünni müslümanlara zulüm ve işkence edenlerde yine onlardır.ATEİST OLUP DA Şİİ GÖZÜKENLER ÇOĞUNLUKTADIR.ŞİİLER KENDİLERİNİ MÜSLÜMAN OLARAK GÖRÜYORLARSA ÖYLEYSE MÜSLÜMANLARA YAPILAN ORTAK ZULMÜN HESABINI DA VERECEKLERDİR.
İRAN, HİZBULLAH ŞİİLERİ ASKERLERİN ARASINA KATIP ZULME DEVAM ETTİRİYOR.SURİYE'NİN İŞGAL EDİLMESİ İRAN'IN İŞİNE GELMEZ.ÇÜNKÜ O SURİYE'DE ŞİİLERİN İKTİDARA GELMESİNİ İSTEDİĞİ İÇİN ESAD ZULMÜNÜ ELDEN BIRAKMIYOR. |
|
05-08-2012, 15:30 | #4 | |
Alıntı:
Konu Özgür Suriye tarafından (05-08-2012 Saat 15:36 ) değiştirilmiştir.. |
||
05-08-2012, 15:37 | #5 | |
Alıntı:
Şiilerin kafirlerden farkı yoktur.İçlerinde bir çok gizli ateistler mevcut olup kendilerini şii ilan etmişlerdir.İşte biz bunu anlatmaya çalışıyoruz.Sahabelere düşman olan nasıl müslümandır?Ona müslüman demek ahmaklıktır.Elbette ki sahabelerde hata yapmıştır ama onlarn yolu Kur'an ve ehli sünnet yolu olduğuna göre, şiilerin onlara düşman olması ateistliğinin kanıtıdır."La ilahe İllallah Muhammedün Resulullah" diyen bir kimse hiç müslümanlara haksızlık edip zulüm eder mi? |
||
05-08-2012, 18:44 | #6 |
Şia fitnesi, İslam ümmetine belki yahudilerden ve hristiyanlardan daha fazla zarar vermiştir.
|
|
05-13-2012, 13:19 | #7 | |
Alıntı:
|
||
05-14-2012, 18:29 | #8 |
Bu sözlere katılmamak mümkün mü ?
|
|
05-14-2012, 18:36 | #9 |
......
Konu Özgür Suriye tarafından (05-14-2012 Saat 18:48 ) değiştirilmiştir.. Sebep: mesaj tekrarı |
|
05-14-2012, 22:18 | #10 | |
Alıntı:
|
||
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|