AK Gençliğin Buluşma Noktası
AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı ve T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bölümü,resimler bilgiler ve paylaşımlar.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 09-18-2015, 18:36   #11
Kullanıcı Adı
ak61
Standart
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti kurdu da şunu sormak gerek: Madem Cumhuriyeti yani cumhurun yönetimini kurdunuz, peki öyleyse cumhur yani halk nerede bu Cumhuriyette? Sadece tek partinin, tek parti diktatörlüğünün bulunduğu yerde gerçek cumhuriyet mi olur! Eğer demokrasi varsa cumhuriyet anlamlıdır, eğer demokrasi yoksa cumhuriyet dediğin tek başına diktatörlük olur. Bir zamanlar Irak'ta Saddam'ın sözde cumhuriyet özde diktatörlük olan Irak Cumhuriyeti gibi ya da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) diktatörlüğü gibi... Ya da günümüzde Çin Halk Cumhuriyeti diktatörlüğü, Mısır Arap Cumhuriyeti diktatörlüğü ve Suriye Arap Cumhuriyeti diktatörlüğü gibi... Misaller çoğaltılabilir. Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük hatalarından biri cumhuriyeti kurmak ama demokrasiye geçmemek ve böylelikle CHP'nin 27 senelik tek parti diktatörlüğüne yol açmaktır.

Monarşi yönetimleri eğer demokratik rejimlerse sorun yok. Birleşik Krallık, İsveç, Danimarka gibi demokratik ülkeler monarşi yönetimleridir. Osmanlı saltanatı kalsaydı ve demokrasiye geçilseydi de olurdu. Önemli olan şey monarşi ya da cumhuriyet olmak değildir, demokrasi olmaktır demokrasi.

Cumhuriyet tabii ki monarşiye göre daha iyi. Cumhuriyette kendi devlet başkanını kendin seçebiliyorsun. Millet olarak bizim 10 Ağustos 2014 tarihinde 12. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı halkımızın seçtiği ilk cumhurbaşkanımız olarak seçtiğimiz gibi... Ama başımızda Osmanlı saltanatı bulunsaydı ve demokrasi olsaydık pek bir şey değişmeyecekti ve ülkemizde yine halk iradesi hâkim olacaktı; Birleşik Krallık, İsveç, Danimarka, Hollanda, İspanya ve başka monarşi ama demokrasi olan rejimlerde olduğu gibi...
Sayın Cihannur abim, Tarih bilgin sağlam olduğunu varsayarak.
1923-1940 arasında bir Ülkenin inşası gerçekleştiğini ve bu dönemde aslında farklı fikirlerin ne kadar bu inşayı yavaşlatacağını kavradığını düşünüyorum. Örneğin, Sayın Cumhurbaşkanımız neden 12 yıl boyunca koalisyon zaman kaybı olur biz bu ülkeye kat çıkmamız hızlı hızlı adımlar atmamız lazım diyordu. Ortaya koyulan irade milletin faydası için ise buna eminsek burda zaten ülkenin kuruluşundan itibaren 15 yıllık sürede yapılanlar aslında inşa edilmek istenilen ülkenin 40 senede ulaşacaklarını belki 10-15 senede başarmak düşüncesi. Ak Parti'nin 12 senede başardığını bence Ak Parti herhangi bir koalisyonda ancak 20-25 senede başarabilirdi bunları inkar etmemek lazım.

Ben 1923-1940 Chp'sini de tek parti diktatörlüğü olarak görmüyorum. İyi incelenirse milletvekillerinin hepsi kendi içinde gruplara bölünmüş. Her görüşten kişi var. Mecliste çok ciddi uyuşmazlıklar tartışmalar var. Tek Parti olmasına rağmen. Demokrat Parti vekillerinin belki yarısı o Tek Parti Chp'si içinden çıkıp vekil olanlardan. O tek Parti Chp İlkesel olarak bakıldığında evet tek partidir Demokrasi yoktur, seçim yoktur sadece kağıt üzerindedir. Ancak arka planda bir amaç vardır, Cumhuriyetin temel prensipleri ve yapısı oluşturulurken demokrasi biraz ertelenmiştir. Zaten Miillet olarak 600 yıllık bir imparatorluktan çıktığımız için pek demokrasi bilincinede sahip değildik Osmanlının son 100 senesindeki küçük kıvılcımları adımları saymazsak.

Mustafa Kemal Atatürk olağanüstü birisi felan değildir, ama dönemin şartları gereği çok partili sistemi de denetmiştir. Görülmüştür ki, henüz zemine oturtulmamış bir cumhuriyette telafisi bile mümkün olamayacak hatalara ve siyasi çıkar ve ya koltuk savaşlarından başka birşeye sebep vermeyecek durumdu. O gün için bence doğru olanı yaptı. Ben bu yüzden Mustafa Kemal'e yapabileceğinin %100'ünü vermiş bir insan diyorum. Bu kadar sabırlı bu kadar milletine bekasını kaybetmeyen tek bir kez çıkıpda şikayet etmeyen tarihin ender liderlerinden birisidir. Allah'ın Türk Milletine ve Anadolu coğrafyasına aslında yüzyıllarca süregelen bu coğrafyada adil bir yönetimin karşılığı bu milletin en zor anında lütfüdur. Son bölüm şahsi kanaatim tabiki.

Dönemin değerlendirilmesinde asla 23-38 koşulları gözden kaçmamalı, Bir iktisadi yapı, bir eğitim sistemi, bir sosyal yapı, bir devlet yapılanması, bir hukuk sistemi kurulacak.
Burda o kadar farklı görüşler ortaya çıkardıki, ne tek bir uzlaşma kolay söz konusu olabilirdi ne de bunlar 15 sende başarılabilirdi.
Yani öyle sağda solda yazıldığı gibi bir gecede tüm nesil cahil bırakıldı okuma yazma oranı bitti laflarına inanmayın sakın olaki. Son 100 yıldır çocuk yaştan beri ömrü savaşta geçen nesillerimizin Osmanlı'dan bize mirası ne okuma yazarlık olmasıydı nede bilgi birikim olmasıydı. Bu çok normaldir. Bir devletki eğer Osmanlı devleti gibi eğer bir gerileme dönemi yaşar ve uzun yıllar savaş içinde bulunur defalarca silah altına toplanırsa insanlar bu insanların artık sadece askeri vasıfları ve kabiliyetleri gelişmiş olabilir. Bizim Kurtuluş Savaş'ı için başarılı olma sebebplerimizden birisi bu iken, aynı nesilin eğitim konusunda çok geride olduğu %100 dür. Benim dedemin babası Samsun'da Mustafa Kemal'i ilk karşılayanlardandır. Ne kadar doğru bilmesekte Trabzon'dan da Samsun'dan da Mustafa Kemal'le ilgili babadan oğula geçen bilgiler var. Bizim bildiklerimize göre bu admın 4-5 il dolaşarak bu halkı bu şekilde örgütlemeyi başarması bu inancı vermesi mücize değil, büyük bir önderdi. Benim sevgim saygımda aslında burdan geliyor.

ak61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-18-2015, 20:28   #12
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
ak61 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın Cihannur abim, Tarih bilgin sağlam olduğunu varsayarak.
1923-1940 arasında bir Ülkenin inşası gerçekleştiğini ve bu dönemde aslında farklı fikirlerin ne kadar bu inşayı yavaşlatacağını kavradığını düşünüyorum. Örneğin, Sayın Cumhurbaşkanımız neden 12 yıl boyunca koalisyon zaman kaybı olur biz bu ülkeye kat çıkmamız hızlı hızlı adımlar atmamız lazım diyordu. Ortaya koyulan irade milletin faydası için ise buna eminsek burda zaten ülkenin kuruluşundan itibaren 15 yıllık sürede yapılanlar aslında inşa edilmek istenilen ülkenin 40 senede ulaşacaklarını belki 10-15 senede başarmak düşüncesi. Ak Parti'nin 12 senede başardığını bence Ak Parti herhangi bir koalisyonda ancak 20-25 senede başarabilirdi bunları inkar etmemek lazım.

Ben 1923-1940 Chp'sini de tek parti diktatörlüğü olarak görmüyorum. İyi incelenirse milletvekillerinin hepsi kendi içinde gruplara bölünmüş. Her görüşten kişi var. Mecliste çok ciddi uyuşmazlıklar tartışmalar var. Tek Parti olmasına rağmen. Demokrat Parti vekillerinin belki yarısı o Tek Parti Chp'si içinden çıkıp vekil olanlardan. O tek Parti Chp İlkesel olarak bakıldığında evet tek partidir Demokrasi yoktur, seçim yoktur sadece kağıt üzerindedir. Ancak arka planda bir amaç vardır, Cumhuriyetin temel prensipleri ve yapısı oluşturulurken demokrasi biraz ertelenmiştir. Zaten Miillet olarak 600 yıllık bir imparatorluktan çıktığımız için pek demokrasi bilincinede sahip değildik Osmanlının son 100 senesindeki küçük kıvılcımları adımları saymazsak.

Mustafa Kemal Atatürk olağanüstü birisi felan değildir, ama dönemin şartları gereği çok partili sistemi de denetmiştir. Görülmüştür ki, henüz zemine oturtulmamış bir cumhuriyette telafisi bile mümkün olamayacak hatalara ve siyasi çıkar ve ya koltuk savaşlarından başka birşeye sebep vermeyecek durumdu. O gün için bence doğru olanı yaptı. Ben bu yüzden Mustafa Kemal'e yapabileceğinin %100'ünü vermiş bir insan diyorum. Bu kadar sabırlı bu kadar milletine bekasını kaybetmeyen tek bir kez çıkıpda şikayet etmeyen tarihin ender liderlerinden birisidir. Allah'ın Türk Milletine ve Anadolu coğrafyasına aslında yüzyıllarca süregelen bu coğrafyada adil bir yönetimin karşılığı bu milletin en zor anında lütfüdur. Son bölüm şahsi kanaatim tabiki.

Dönemin değerlendirilmesinde asla 23-38 koşulları gözden kaçmamalı, Bir iktisadi yapı, bir eğitim sistemi, bir sosyal yapı, bir devlet yapılanması, bir hukuk sistemi kurulacak.
Burda o kadar farklı görüşler ortaya çıkardıki, ne tek bir uzlaşma kolay söz konusu olabilirdi ne de bunlar 15 sende başarılabilirdi.
Yani öyle sağda solda yazıldığı gibi bir gecede tüm nesil cahil bırakıldı okuma yazma oranı bitti laflarına inanmayın sakın olaki. Son 100 yıldır çocuk yaştan beri ömrü savaşta geçen nesillerimizin Osmanlı'dan bize mirası ne okuma yazarlık olmasıydı nede bilgi birikim olmasıydı. Bu çok normaldir. Bir devletki eğer Osmanlı devleti gibi eğer bir gerileme dönemi yaşar ve uzun yıllar savaş içinde bulunur defalarca silah altına toplanırsa insanlar bu insanların artık sadece askeri vasıfları ve kabiliyetleri gelişmiş olabilir. Bizim Kurtuluş Savaş'ı için başarılı olma sebebplerimizden birisi bu iken, aynı nesilin eğitim konusunda çok geride olduğu %100 dür. Benim dedemin babası Samsun'da Mustafa Kemal'i ilk karşılayanlardandır. Ne kadar doğru bilmesekte Trabzon'dan da Samsun'dan da Mustafa Kemal'le ilgili babadan oğula geçen bilgiler var. Bizim bildiklerimize göre bu admın 4-5 il dolaşarak bu halkı bu şekilde örgütlemeyi başarması bu inancı vermesi mücize değil, büyük bir önderdi. Benim sevgim saygımda aslında burdan geliyor.

Sayın ak61 kardeşim, yeni rejim kurulurken demokrasiye geçilmemesini mazur göstermek için çeşitli gerekçeler bulunabilir; ama o gerekçeler hiçbir şekilde meşru değildir. Meselenin felsefî olarak temeline inelim. Size basit bir soru sorayım: Bir yönetimin meşruluğunu, meşru olmasını sağlayan şey nedir, meşruluğun kaynağı nedir? Bu sorunun çok basit bir cevabı var: Milletin iradesi ve rızalığı. Peki CHP gerçek seçim yapmadan neye göre meşruiyet sağladı? Kanımca sağlamadı! Serbest ve demokratik seçimler yapılmadan tek partinin seçiminden meşruiyet sağlanamaz! Son gerçek milletvekilliği seçimi ne zaman yapıldıysa 1920 mi, 4-5 yıl sonrası 1924-1925'ten 1950 seçimlerine kadar tüm CHP hükümetleri meşruiyetten yoksundur çünkü milletten onay almadan zorla iktidar olmuşlardır. Bunun böyle olduğunun açık göstergesi de, milletin, ilk serbest ve demokratik genel seçim olan 14 Mayıs 1950 Genel Seçiminde eline geçen ilk fırsatta Demokrat Parti'yi iktidara getirip CHP'yi başından atarak meşru bir şekilde yönetimi eline almasıdır.

Savaş gibi veya salgın hastalık gibi vb. mücbir bir sebep olmadıkça seçimlerin (serbest ve demokratik) yapılmadan yönetimin gasp edilmesi gayrimeşrudur. Bu konu kamuoyunda pek tartışılmıyor ama CHP'nin tek parti diktatörlüğünün meşru olduğunu kabul etmiyorum. Darbeci Saddam'ın zamanında yaptırdığı göstermelik seçimlerle % 99, % 100 oyla sağladığı iktidarı da, Beşşar-ı Zalim'in (Katil Beşşar Esed) göstermelik seçimlerle sürdürdüğü ve bunlar gibi başka gayrimeşru yönetimler de ülkelerinde göstermelik sözde seçimler yapıldığı için meşruluk kazanmazlar. Mısır'ın diktatörü Sisi'nin durumu da böyledir. Sisi'nin yönetimi meşru mu? Elbette meşru değil. Çünkü Sisi, Mısır'ın meşru yönetimini silahla, askerî darbeyle devirdi, Mısır'ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi hapse attırdı ve sonra da göstermelik bir seçimle iktidarını sürdürdü, sürdürüyor.

Bir de şu var: Osmanlı'da çok partili seçimler bakımından demokrasi yok değildi ki! 1908 ve 1912 genel seçimleri tıpkı 1946 genel seçimleri ve sonrasındaki seçimlerde olduğu gibi çok partili seçimlerdi. Bunu pek çok kişi bilmez. Çok partili seçimler bu topraklarda olmayan bir şeydi de CHP getirdi değil yani. CHP, ülkenin rejimini çok partili rejimden tek parti rejimine dönüştürmüştür ve bu da açıkça geriye gidiştir. CHP'nin bu yaptığına ağır bir tabirle irtica da denilebilir: Çok partili rejimi tek partili rejime dönüştürme irticası. 1908'in çok partili seçimlerin yapıldığı çok partili 2. Meşrutiyeti, 1923-1950 arası CHP'nin tek parti diktatörlüğündeki tek partili Cumhuriyetten daha ileridir.

İttihatçı Zihniyet ve CHP Zihniyeti hem aptal hem de azgın zihniyettir.
Bunlar medeni insanlar değiller! Medeni değillerdir kaba kuvvetle iş yapmaya çalışırlar. Geliştirmeci değil devirmeci, yıkıcıdırlar. İttihatçılar 1909 ve 1913 askerî darbelerini yaptılar. CHP Zihniyeti de; 1960, 1971, 1980 ve 1997 askerî darbelerini yaptı, yaptırdı ya da neden oldu.

20. yüzyıl Türkiye adına maalesef ki kayıp bir yüzyıl olmuştur. Bunun temel iki suçlusu da; aptal olan, cahil olan, azgın olan, tepeden inmeci olan, milletin değerlerine düşman olan İttihat ve Terakki Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi ile onların kötü ve bozuk zihniyetleridir. İttihat ve Terakki Partisi ve CHP, Türkiye'yi geri bıraktılar ve bunların Türkiye'ye âdeta yapmadıkları kötülükleri kalmadı. Eğer İttihatçılar Osmanlı'yı batırmasalardı şimdi muhtemelen çok daha büyük ve çok daha güçlü bir ülkemiz ve devletimiz olurdu. CHP ise zulümleri ve darbeleriyle ülkemizi geri bırakmasaydı büyük ihtimalle şimdi biz de Batı Avrupa ülkeleri ya da Amerika vb. ülkeler gibi gelişmiş bir ülke olurduk.

Konu Cihannur tarafından (09-18-2015 Saat 20:43 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-18-2015, 20:53   #13
Kullanıcı Adı
ak61
Standart
Ben tek partili rejimi asla savunmuyorum, ilkesel olarak tamamen reddettiğimi söylüyorum. Benim 23-38 arası değerlendirmem sadece oluşturulan yeni bir düzen var. Kurtuluş Savaşını vermiş ve başarmış kişiler burda kendilerini yeni düzeni kurarken YETKİN görmüşlerdir. Bu tartışılabilir. Evet belki savaşı kazandınız ama halk size bakalım yetki verecek mi denilebilir. Ancak terkarlıyorum. Osmanlı'dan Türkiye'ye kalan toplumumuz oldukca sadece askerdi. Yineliyorum eğer Osmanlı'dan Türkiye'ye modernizme biraz ayak uydurmuş toplum kalsaydı belkide Kurtuluş Savaşı bu denli kolay kazanılamazdı. Bunun bize savaş anlamında ne kadar katkısı olduysa, birikim anlamındaki eksikliklerde savaş sonrası dönemdeki kayba sebep oldu. Ben yeni kurulan bir ülkedeki en büyük sorunun milletin reformlara ayak uydurması olarak görüyorum. Mesela Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulmasada "katılaşmış ve cahil kalmış" bazı beyinler daha 5 sene öncesine kadar Başörtüsü Reformunu kabullenemeyecek durumdaydı. Yine benzer şekilde 1923'te bazı reformların gelenek ve görenekler sebebiyle bazı reformların ise yanlış bilgiler ve cehalet sebebiyle kabullenilmesi, toplumda bunun yerleşmesi kolay olmazdı hatta bunun karşı görüşleri çok çok yüksek çıkardı.

Mesela Laiklik kavramı, Çok partili bir rejimde ben 1930 lu yıllarda Laikliğin Türkiye Cumhuriyetine girebileceğini düşünmüyorum. Bu o dönem için başarılabilecek birşey değildi. Halka rağmen yapılmışmıdır orası farklı bir tartışmadır ben o kısımda değilim. Ancak Laiklik bence çok partili bir rejim durumunda Anayasa'ya giremezdi.

Ben Tek Parti Diktatörlüğü demesemde o dönem kullanılan seçim sistemini diktatörlük olarak görmekteyim. Bana göre o dönem herhangi bir çok partili seçimde dahi 1.parti olmak diktatörlüktür. Örneğin o dönemki seçim sisteminde 1.parti %45 2.parti %40 oy aldığında, 1.Parti 2.Partinin 5 katı vekil çıkarıyordu. Zaten neresinden bakarsan bak anti demokratik bir durum. Zaten hem 46 seçimleri hem 60 darbesi öncesi son seçimler aslında anti demokratik seçimlerin olduğunun da ıspatı.

Seçim değil de zihniyet diktatörlüğü olarak bakarsak, ben Atatürk ilkelerinde bir diktatörlük görmüyorum. Ancak ülkedeki Darbeler Atatürk ilkelerini kendilerine dayanak gösterip saçma sapan uygulamalar ile belkide 20.yy'dan 50 sene temiz çaldılar.

23-38 arsında demokrasi olarak kayıp görebiliriz ama ülkenin oturduğu eksen üzerinde bir hata görmüyorum. Bir ağaç dikildi ama 23-38 arasında bu ağaçtan kimseye meyva verilmedi gibi ağaç iyice olgunlaşsın istendi. Eğer Mustafa Kemal 23-38 arasını şahsi menfaatleri için kullansaydı belki o zaman diktatörlük olarak görebilirdim ama öyle sultanlar gibi bir hayat sürdüğü de yok adamın, öyle toprağa oturan halkın arasına karışan sürekli il il gezen bir adam.

Kemalizm denen olgu ile bence Atatürk'ü ayrı tutmak lazım, Kemalizm işte o darbeci zihniyettir. O cumhuriyet mitingleri zihniyetidir. Atatürk bu ülkeyi kurdu evet bende onun izindeyim ben bu ülkenin sahibiyim ben ne dersem o o olur zihniyetidir. Tam bir diktatoryal zihniyet budur. Bir zümrenin iktidarını içerir ve Atatürk'ün getirdiği sisteme tamamen zıttır. Benim şahsi görüşüm böyle. Chp zihniyetinin özellikle birkaç yıl öncesine kadar tamamen böyle olduğunu ama Ak Parti ile biraz daha noramlleşmeye mecbur kaldıklarını görebiliyoruz. Küçük dağları biz yarattık. Bizim dediğimiz Anayasadır bunu yapamazsın onu edemezsin modundan nihayet evrildiler. AK Parti , Chp'ye de hizmetlerde bulundu bence Belki bu yolla Chp gerçek Atatürkçülüğü anlamaya çalışır. Kendi dogmalarından kurtulur.
ak61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-20-2015, 22:53   #14
Kullanıcı Adı
MEÇHUL ADAM
Standart
Alıntı:
ak61 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben tek partili rejimi asla savunmuyorum, ilkesel olarak tamamen reddettiğimi söylüyorum. Benim 23-38 arası değerlendirmem sadece oluşturulan yeni bir düzen var. Kurtuluş Savaşını vermiş ve başarmış kişiler burda kendilerini yeni düzeni kurarken YETKİN görmüşlerdir. Bu tartışılabilir. Evet belki savaşı kazandınız ama halk size bakalım yetki verecek mi denilebilir. Ancak terkarlıyorum. Osmanlı'dan Türkiye'ye kalan toplumumuz oldukca sadece askerdi. Yineliyorum eğer Osmanlı'dan Türkiye'ye modernizme biraz ayak uydurmuş toplum kalsaydı belkide Kurtuluş Savaşı bu denli kolay kazanılamazdı. Bunun bize savaş anlamında ne kadar katkısı olduysa, birikim anlamındaki eksikliklerde savaş sonrası dönemdeki kayba sebep oldu. Ben yeni kurulan bir ülkedeki en büyük sorunun milletin reformlara ayak uydurması olarak görüyorum. Mesela Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulmasada "katılaşmış ve cahil kalmış" bazı beyinler daha 5 sene öncesine kadar Başörtüsü Reformunu kabullenemeyecek durumdaydı. Yine benzer şekilde 1923'te bazı reformların gelenek ve görenekler sebebiyle bazı reformların ise yanlış bilgiler ve cehalet sebebiyle kabullenilmesi, toplumda bunun yerleşmesi kolay olmazdı hatta bunun karşı görüşleri çok çok yüksek çıkardı.

Mesela Laiklik kavramı, Çok partili bir rejimde ben 1930 lu yıllarda Laikliğin Türkiye Cumhuriyetine girebileceğini düşünmüyorum. Bu o dönem için başarılabilecek birşey değildi. Halka rağmen yapılmışmıdır orası farklı bir tartışmadır ben o kısımda değilim. Ancak Laiklik bence çok partili bir rejim durumunda Anayasa'ya giremezdi.

Ben Tek Parti Diktatörlüğü demesemde o dönem kullanılan seçim sistemini diktatörlük olarak görmekteyim. Bana göre o dönem herhangi bir çok partili seçimde dahi 1.parti olmak diktatörlüktür. Örneğin o dönemki seçim sisteminde 1.parti %45 2.parti %40 oy aldığında, 1.Parti 2.Partinin 5 katı vekil çıkarıyordu. Zaten neresinden bakarsan bak anti demokratik bir durum. Zaten hem 46 seçimleri hem 60 darbesi öncesi son seçimler aslında anti demokratik seçimlerin olduğunun da ıspatı.

Seçim değil de zihniyet diktatörlüğü olarak bakarsak, ben Atatürk ilkelerinde bir diktatörlük görmüyorum. Ancak ülkedeki Darbeler Atatürk ilkelerini kendilerine dayanak gösterip saçma sapan uygulamalar ile belkide 20.yy'dan 50 sene temiz çaldılar.

23-38 arsında demokrasi olarak kayıp görebiliriz ama ülkenin oturduğu eksen üzerinde bir hata görmüyorum. Bir ağaç dikildi ama 23-38 arasında bu ağaçtan kimseye meyva verilmedi gibi ağaç iyice olgunlaşsın istendi. Eğer Mustafa Kemal 23-38 arasını şahsi menfaatleri için kullansaydı belki o zaman diktatörlük olarak görebilirdim ama öyle sultanlar gibi bir hayat sürdüğü de yok adamın, öyle toprağa oturan halkın arasına karışan sürekli il il gezen bir adam.

Kemalizm denen olgu ile bence Atatürk'ü ayrı tutmak lazım, Kemalizm işte o darbeci zihniyettir. O cumhuriyet mitingleri zihniyetidir. Atatürk bu ülkeyi kurdu evet bende onun izindeyim ben bu ülkenin sahibiyim ben ne dersem o o olur zihniyetidir. Tam bir diktatoryal zihniyet budur. Bir zümrenin iktidarını içerir ve Atatürk'ün getirdiği sisteme tamamen zıttır. Benim şahsi görüşüm böyle. Chp zihniyetinin özellikle birkaç yıl öncesine kadar tamamen böyle olduğunu ama Ak Parti ile biraz daha noramlleşmeye mecbur kaldıklarını görebiliyoruz. Küçük dağları biz yarattık. Bizim dediğimiz Anayasadır bunu yapamazsın onu edemezsin modundan nihayet evrildiler. AK Parti , Chp'ye de hizmetlerde bulundu bence Belki bu yolla Chp gerçek Atatürkçülüğü anlamaya çalışır. Kendi dogmalarından kurtulur.
Alıntı:
Seçim değil de zihniyet diktatörlüğü olarak bakarsak, ben Atatürk ilkelerinde bir diktatörlük görmüyorum. Ancak ülkedeki Darbeler Atatürk ilkelerini kendilerine dayanak gösterip saçma sapan uygulamalar ile belkide 20.yy'dan 50 sene temiz çaldılar.
Bak burada yanıldığın veya aldandığın nokta da; M.Kemal'in diktatör olmadığı algısı var sende.Oysa cumhuriyet tarihi, devrim ve inkilaplara baktığımızda binlerce masum insanların zorla bu inkilapların uygulanması için baskılar, zulümler, sürgünler ve işkencelerle ancak devrim ve inkilaplar halka dayattırıldı.Mustafa Kemal, halk tarafından seçilmiş değil, bizzat o zamanda ki ittihad ve terakki cemiyeti ile jön türkler denilen; kimisi mason kimisi yahudi asıllı olan milletvekillerinden müteşekkil bir meclis oluşturulmuştu.Aralarında çok az hilafet yanlısı milletvekili olmuşsa da bunların sözü geçmiyordu.Hülasa;aslında birinci cumhuriyet 1922'de kuruldu,Bu cumhuriyetin kuruluş amacı yeniden hilafetin olması ve Mustafa Kemal'in halife olması meselesi idi.Mustafa Kemal buna asla razı olmadı.Kendisine muhalif olan diğer paşaların haberi olmadan, kendi istediği adamlarla şimdi ki cumhuriyeti kurmuştur. Lakin, M.kemal'in kendi kafasına göre kurmuş olduğu bu şimdi ki cumhuriyetle kendisinden üstün ve tecrübeli olan Kazım Karabekir, Mareşal Fevzi Çakmak, Ali Suat Cebesoy gibi hilafet yanlısı paşalara yapılan baskıları tasfiye oyunlarını bilmiyorsunuz.İşte bu minval içinde cumhuriyet, halkın rızasıyla değil, Lozan antlaşmasına göre yönetim şekli almıştır.Mustafa Kemal'in ölümünden 12 sene sonra (1950'de )çoğulcu demokrasiye geçildi.Halk o zaman biraz nefes aldıysa da bu yetmedi yine de eskisi gibi baskı olmasa da çeşitli entrikalarla siyaset güdülüyordu.Halkımız o zaman eski yönetimi (hilafeti aramış olsa da bu artık mümkün olmadı.Şimdi ise ülkemizde demokrasinin adı var kendisi yok.Az da olsa AKP hükümeti ile bazı özgürlüklerin önü açıldı.Bilhassa din ve vicdan özgürlüğü halkın arzusuna bırakıldı.Buna da şükürler olsun ki İsmet inönü gibi bir diktatör gelmedi ülkemize.

Cumhuriyetin kuruluşu, cumhuriyet tarihi başlıbaşına karma karışık, ne idüğü bilinmeyen o zaman ki ayak oyunlarını hakkıyla kimse bilmiyor.Bu yüzden, cumhuriyet tarihi, çetrefelli ve katakulli işlerle doludur.Yalan yanlış ne varsa kemalistlerin uydurdurdukları bu cumhuriyet tarihi aslında muammalı bir tarihtir.ŞU BİR GERÇEKTİR Kİ BU CUMHURİYETİN KURULUŞUNDAN HALKIMIZ KESİNLİKLE RAZI DEĞİL İDİ.ÇÜNKÜ BİR ÇOK İSLAMİ DEĞERLER YOK EDİLMİŞ, ADETA OSMANLI TAMAMEN TARİHE GÖMÜLMEK İSTENMİŞTİR.HALK ARASINDA Kİ O GÜZEL ADET VE GELENEKLER BATILILAŞMA UĞRUNA YOK EDİLMİŞTİR.

13 yıllık AKP hükümeti bazı reformlarla halkın önünü açtı ama bu yetmedi.İnşaallah önümüzde ki seçimlerde onlardan çok daha umut beklemekteyiz.Ben AKP'li değilim ama yapmış olduğu bazı düzenlemeler ve icraatları da tasdik ediyorum ve bundan da umutluyum..

Konu MEÇHUL ADAM tarafından (09-20-2015 Saat 23:10 ) değiştirilmiştir..
MEÇHUL ADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-21-2015, 23:50   #15
Kullanıcı Adı
memoweb
Standart
Teşekürler paylaşım için
memoweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-23-2015, 04:53   #16
Kullanıcı Adı
ak61
Standart
Alıntı:
MEÇHUL ADAM Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bak burada yanıldığın veya aldandığın nokta da; M.Kemal'in diktatör olmadığı algısı var sende.Oysa cumhuriyet tarihi, devrim ve inkilaplara baktığımızda binlerce masum insanların zorla bu inkilapların uygulanması için baskılar, zulümler, sürgünler ve işkencelerle ancak devrim ve inkilaplar halka dayattırıldı.Mustafa Kemal, halk tarafından seçilmiş değil, bizzat o zamanda ki ittihad ve terakki cemiyeti ile jön türkler denilen; kimisi mason kimisi yahudi asıllı olan milletvekillerinden müteşekkil bir meclis oluşturulmuştu.Aralarında çok az hilafet yanlısı milletvekili olmuşsa da bunların sözü geçmiyordu.Hülasa;aslında birinci cumhuriyet 1922'de kuruldu,Bu cumhuriyetin kuruluş amacı yeniden hilafetin olması ve Mustafa Kemal'in halife olması meselesi idi.Mustafa Kemal buna asla razı olmadı.Kendisine muhalif olan diğer paşaların haberi olmadan, kendi istediği adamlarla şimdi ki cumhuriyeti kurmuştur. Lakin, M.kemal'in kendi kafasına göre kurmuş olduğu bu şimdi ki cumhuriyetle kendisinden üstün ve tecrübeli olan Kazım Karabekir, Mareşal Fevzi Çakmak, Ali Suat Cebesoy gibi hilafet yanlısı paşalara yapılan baskıları tasfiye oyunlarını bilmiyorsunuz.İşte bu minval içinde cumhuriyet, halkın rızasıyla değil, Lozan antlaşmasına göre yönetim şekli almıştır.Mustafa Kemal'in ölümünden 12 sene sonra (1950'de )çoğulcu demokrasiye geçildi.Halk o zaman biraz nefes aldıysa da bu yetmedi yine de eskisi gibi baskı olmasa da çeşitli entrikalarla siyaset güdülüyordu.Halkımız o zaman eski yönetimi (hilafeti aramış olsa da bu artık mümkün olmadı.Şimdi ise ülkemizde demokrasinin adı var kendisi yok.Az da olsa AKP hükümeti ile bazı özgürlüklerin önü açıldı.Bilhassa din ve vicdan özgürlüğü halkın arzusuna bırakıldı.Buna da şükürler olsun ki İsmet inönü gibi bir diktatör gelmedi ülkemize.

Cumhuriyetin kuruluşu, cumhuriyet tarihi başlıbaşına karma karışık, ne idüğü bilinmeyen o zaman ki ayak oyunlarını hakkıyla kimse bilmiyor.Bu yüzden, cumhuriyet tarihi, çetrefelli ve katakulli işlerle doludur.Yalan yanlış ne varsa kemalistlerin uydurdurdukları bu cumhuriyet tarihi aslında muammalı bir tarihtir.ŞU BİR GERÇEKTİR Kİ BU CUMHURİYETİN KURULUŞUNDAN HALKIMIZ KESİNLİKLE RAZI DEĞİL İDİ.ÇÜNKÜ BİR ÇOK İSLAMİ DEĞERLER YOK EDİLMİŞ, ADETA OSMANLI TAMAMEN TARİHE GÖMÜLMEK İSTENMİŞTİR.HALK ARASINDA Kİ O GÜZEL ADET VE GELENEKLER BATILILAŞMA UĞRUNA YOK EDİLMİŞTİR.

13 yıllık AKP hükümeti bazı reformlarla halkın önünü açtı ama bu yetmedi.İnşaallah önümüzde ki seçimlerde onlardan çok daha umut beklemekteyiz.Ben AKP'li değilim ama yapmış olduğu bazı düzenlemeler ve icraatları da tasdik ediyorum ve bundan da umutluyum..


Ne ilginçtir ki Cumhuriyet'in kuruluşu hakkında pek emin bilgilere sahip olmadığımızı söylerken, Osmanlı döneminin gelenek ve göreneklerini yaşamış kadar emin olarak konuşuyorsunuz. Baştan taraf olan Tarihi yorumlayamaz. Mustafa Kemal Atatürk bir diktatör değildir, evrensel değerleri bir topluma öğreti olarak sunmak diktatörlük değildir.

Tek parti Chp'sinin diktatörlüğe benzer yanları vardır ancak dediğim gibi Demokrat Parti Mars'tan gelmedi, birçoğu Chp nin içinde vekillik yapmış en kötü Chp de görev almış kişiler Adnan Menderes buna dahil. Dersiniz ki siyasetin alternatifi yasak olduğu için ordaydılar saygı duyarım ama tek parti Chp'si başlangıçta bir koalisyondur Atatürk'ten sonra temsilde çok sıkıntılar doğurmuştur ve esas diktatörlük 40 lı yılların başıdır. Dayatmalarda en çok bu dönemde olmuştur.
Bizim Atatürk ilke ve inklapları olarak bildiğimiz şeylerin %95'i zaten evrensel değerler. İçlerinde yanlışlarda ve saçma uygulamalarda vardır. Hiçbir insan yoktur ki kusursuz olsun. Bir resmin büyüğüne bakmak ile küçük ayrıntılarında saplı kalmak arasında çok fark var.
Velevki Türkiye'nin 1923'te toplumunun %90'ı Atatürk ilkelerine karşı olsun, yani merhumun cenazesine baktığımızda bunun mümkün olmadığını görüyoruz, Anadoluda ziyarette bulunduğu yerlerdeki Anılarından, kendi notlarından birçok sonuç çıkarabiliyoruz keza kendi üst soylarımdan da biliyorum ama velev ki %90'ı karşı olsun. Atatürk'ün getirdiği ilkeleri tarafsız olarak değerlendirelim.
Hiç bir toplum bir anda saltanattan demokrasiye geçemez. Bunun geçişi olacaktır. Sened-i İttifakı Tanzimatı Meşrutiyeti Cumhuriyeti ve 1950 ve sonrası ve bugün. Hala demokrasinin tam olarak kazanımını sağlayamadık. Çünkü Biz Türkler özünde bir Doğu toplumuyuz binlerce yıllık bir idari yapılanmamız bu tür bir yapıda olmamış. Öyleki Adnan Menderes artık DP'nin gittiği yoldan rahatsız olmuş ve Atatürk'ü koruma kanunun çıkarttırmıştır. Bu bilinenin aksine bizzat DP'nin çıkarttığı bir kanundur. Türkiye halkı demokratik seçimlerde hiç yanılmamıştır hak edene hakkını teslim etmiştir. Eğer %55 lerden Dpyi 45 lere %30 lardan chp yi %40 lara çıkarmışsa 57 seçimleri sanırım birşeylerin yolunda gitmediği kesindir. Keza bu toplum Ecevit'i de sağcı solcu dememiş bağrına basmış %41 gibi bir oy vermiştir ki chp de heralde Atatürk hariç kim gelirse gelsin alamayacağı bir oydur o oy oranı. Ben halkımızın demokratik iradesine milli iradeye her zaman saygı duydum yine duyuyorum. Bugün içinde %50'den %41 e düştüysek burda aynaya bir bakmamız lazım.

Ben demokrasinin tarafı değilim, Hilafetin tarafıyım derseniz o başka bir tartışmadır. Ben sadece yapılan değişimin ne olduğuna bakıyorum. Cumhuriyetin ilk 100 yılının dolmasına az kaldı ve henüz demokrasinin Türkiye için bir kazanç getirdiğini görmüş değilim. Doğru düzgün ne bir bilim adamı ne bir mucit nede bir güç unsuru üretimine ulaşamadık ama 90 yılın büyük bölümü idarenin cumhurda olmadığı süreyle geçti. 50 seçimlerini çoğulcu tanımlıyorsun ama o seçimde coğulcu değildir. Öyle bir seçim sistemi çoğulcu olamaz. Burun farkıyla kazananın 2.partinin 5 misli vekil çıkardığı sistem çoğulcu olamaz. Chp nin nasıl olsa ben 1.olurum mantığı ile getirdiği model kendi ayağına sıkmıştır aslında. 40 lı yıllardaki Chp bizzat seçim sistemi ile kendi diktatörlüğünü hedeflemiş ama ilk adil diyilebilecek seçimde ilk açık tasnifde kendi ayaklarına sıkmıştır. 50 seçimlerinden sonraki seçimleri iyi okumak gerekir. Örneğin 60 darbesi öncesi son seçimde neden chp %40 larda bir oy almıştır ? Demekki bu sefer chp nin yaptığı hatalara Demokrat parti düşmeye başlamıştır. Bu bizim doğu kültüründen gelmemizin sebebidir, örneğin Kırşehirde vekil çıkaramayan bir DP nin burayı ilçe yapması felan gibi. Doğu topluluklarında demokrasi bir araçtır. Sayın Cumhurbaşkanımız yıllar yıllar önce bu sözü söylemişti, Demokrasi amaç değil araçtır o zaman herkes kızmıştı. Bu doğru doğu topluluklarında bu böyledir. Bizdede böyledir.

Neyse konudan çok sapmadan Atatürk'e dönersek ben bu ülkeye kattıklarını değerlendiriyorum Mustafa Kemal'in, bugün benim Memleketim Trabzon Rize'de bunca çay tarlası varsa, devlet demir yolları varsa, kadın toplumda bir birey olarak artık görülebiliyorsa, medeni kanun varsa, beni idare edenleri hem seçim hepde eleştirme hakkım varsa bunların hepsi 23 ün eseridir.

Ben dini yok ettiği felan konusuna asla katılmıyorum, Kemalistlerin Atatürk ilke ve inklaplarını yorumlaması ile Atatürk'ü eleştirmeyin. Kemalistlerin Atatürk'ü ile bizim Atatürk'ümüz aynı kişi bile değil. Evine 20 tane Atatürk posteri asmayla Atatürkçü olunmaz. Burjuva chp lilerin gardrop Atatürkçülüğü Kemalizmi bizim savunmamız mümkün değildir. Kendileri gibi olmayan herkesi vatan haini gören %10 luk bir azınlık ve bu görüşün benimsenme ihtimali % 0 bizim toplumda. Yakında yok olacaktır zaten. Yok olmasının en büyük mimarlarından biriside AK PARTİ 'dir.

Bizim savunduğumuz Atatürk, Din devletini kaldırmıştır ama Dine bir yasak getirmemiştir. Herkes Ezanın Arapça okunmasının yasaklanmasından bahseder o 1942 dir. Atatürk yoktur. Atatürk döneminde Türkçe okunmuştur ama Arapça yasak değildir. Keza Ezan'ı Türkçe okutmak hatadır ama din düşmanlığı değil, Fransız Milliyetçilik akımının bizim coğrafyamıza yansımasıdır. Her medeniyete başka bir iz bırakmıştır Fransız Milliyetçiliği bizdede böyle anlamsız işlere de yol açtığı doğrudur. Elmalı tefsirinde yine Atatürk'ün emekleri vardır. Amerikalı bir gazetici mi birisi ile bir röportajı vardır, TBMM arşivinde hala mevcut olan "Komunizmi ve dinsizliği sert şekilde eleştirdiği." Ben deli saçması görüyorum Mustafa Kemal'in din düşmanı olduğunun iddia edilmesini.

Her fırsatta da söylediğim gibi bizim sahiplenmemiz lazım Atatürk'ü, bu Chp zihniyeti böyle bir tarihi figürümüzü kendine aitmiş gibi kullanamaz. Bir Türk olarak buna ben hiçbir ortamda izin vermem, sevmeyen insanada saygı duyuyorum. Dediğim gibi kişisel ideolojisi olan hilafet isteyen birisi sevmiyor olabilir. Benim bir ideolojim yok, benim ideolojim Türkiye Cumhuriyetinin refahı ve daha büyük bir devlet olması. Herşey Türkiye için. Ne rejimle ne Cumhuriyetin temel ilkeleri ile ne Anayasanın ilk 3 maddesi ile ne Bayrak ile ne İstiklal Marşımız ile sorunum yok. Demokrat birisi olarak en fazla Anayasa'da Atatürk ilke ve İnklaplarına bağlılık bölümünün çıkarılmasını isteyebilirim. Böyle bir şey benim demokrasi anlayışıma uygun değil. Resmi ideoloji istemiyorum. Resmi ideoloji insan haklarıdır, resmi ideoloji saygı sevgi birlik ve beraberliktir, demokrasidir. Umarım darbe ruhunu taşıyan bu Anayasadan en kısa sürede kurtuluruz ve sivil bir Anayasa yaparız.

İnsanlara Ak Parti'den korkmamaları gerektiğini her fırsatta anlatalım. 12 Eylül Referandumunda bu konuda çok çabaladım. O gün HSYK'nın yeni düzene karşı olmama rağmen EVET oyu verdim, benim aklımdaki Adalet sisteminde Yürütme Erkinin temsilcisi Adalet Bakanı bir Yargı Merciinin başkanı olamaz ama Yargı o kadar rezil bir durumda ve Kemalist ve Darbeci zihniyetin esiri olmuştu ki, İdare mahkemelerinden Danıştay'a AYM'ye kadar hepsi işi gücü bırakmış Ak Parti ile uğraşır olmuşlardı. Allah o günleri bize yaşatanları tekrar tekrar kahretsin. %47 oy almış bir partiye kapatma davası açanları tekrar tekrar kahretsin. Bu halkın iradesine saygısızlık yapan kendini toplumdan üstün görenleri kahretsin. İşte Kemalist diktatörlük odur. Bu zihniyetin Atatürk ile uzaktan yakından alakası olamaz. Bunlar Atatürk'ü paravan olarak kullanıp kendi iktidarlarını sürdürmek isteyen sefillerdir. Önder Sav ve türevleri de yıllarca siyaset ayağı olmuştur bunların. Yargı da bunlardır Ordu da. Ne oldu AK PARTİ oyunu bozdu. Atatürk'ün ilkelerinin uygulanabileceği bir ortam getirdi. Hepsimi doğru yaptıklarının hayır ama o diktatörel anlayışa göre 100 kere Ak Partiye oy veririm daha iyi. Dediğim gibi Ak Parti Chp ye de hizmet etti, o yapıyı şuan dışlıyor bile chp, vatan partisi felan kuruldu işte aldıkları oy ortada 200-300 bin. Bu ülkeyi 1 milyon kişi olmayan bu azınlık burjuva kitlesi yıllarca geriye götürdü ve bunları Atatürk'e mal etmek günahtır ayıptır. Nutuk'u okuyun tarafsız bir insan olarak ben ne bir Osmanlı düşmanı ne bir din düşmanı Atatürk gördüm Nutukta kendimi gördüm, Anadolu insanını gördüm.
Allah rahmet eylesin, Nur içinde yatsın mekanı cennet olsun.
ak61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-23-2015, 05:03   #17
Kullanıcı Adı
ak61
Standart
Sen Ak Partili değilmişsin pardon ben öyle sandım, akp yazmışsın zaten biz Ak Parti 'deriz. Görüşlerin bence günümüz dünyasına biraz uzak kalmakta. Kişisel görüşündür yinede saygı duyuyorum. Ben her görüşün, etik olarak ve aldatıcı olmadan savunulabilirliğinden yanayım.
ak61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-23-2015, 10:56   #18
Kullanıcı Adı
MEÇHUL ADAM
Standart
Alıntı:
ak61 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ne ilginçtir ki Cumhuriyet'in kuruluşu hakkında pek emin bilgilere sahip olmadığımızı söylerken, Osmanlı döneminin gelenek ve göreneklerini yaşamış kadar emin olarak konuşuyorsunuz. Baştan taraf olan Tarihi yorumlayamaz. Mustafa Kemal Atatürk bir diktatör değildir, evrensel değerleri bir topluma öğreti olarak sunmak diktatörlük değildir.

Tek parti Chp'sinin diktatörlüğe benzer yanları vardır ancak dediğim gibi Demokrat Parti Mars'tan gelmedi, birçoğu Chp nin içinde vekillik yapmış en kötü Chp de görev almış kişiler Adnan Menderes buna dahil. Dersiniz ki siyasetin alternatifi yasak olduğu için ordaydılar saygı duyarım ama tek parti Chp'si başlangıçta bir koalisyondur Atatürk'ten sonra temsilde çok sıkıntılar doğurmuştur ve esas diktatörlük 40 lı yılların başıdır. Dayatmalarda en çok bu dönemde olmuştur.
Bizim Atatürk ilke ve inklapları olarak bildiğimiz şeylerin %95'i zaten evrensel değerler. İçlerinde yanlışlarda ve saçma uygulamalarda vardır. Hiçbir insan yoktur ki kusursuz olsun. Bir resmin büyüğüne bakmak ile küçük ayrıntılarında saplı kalmak arasında çok fark var.
Velevki Türkiye'nin 1923'te toplumunun %90'ı Atatürk ilkelerine karşı olsun, yani merhumun cenazesine baktığımızda bunun mümkün olmadığını görüyoruz, Anadoluda ziyarette bulunduğu yerlerdeki Anılarından, kendi notlarından birçok sonuç çıkarabiliyoruz keza kendi üst soylarımdan da biliyorum ama velev ki %90'ı karşı olsun. Atatürk'ün getirdiği ilkeleri tarafsız olarak değerlendirelim.
Hiç bir toplum bir anda saltanattan demokrasiye geçemez. Bunun geçişi olacaktır. Sened-i İttifakı Tanzimatı Meşrutiyeti Cumhuriyeti ve 1950 ve sonrası ve bugün. Hala demokrasinin tam olarak kazanımını sağlayamadık. Çünkü Biz Türkler özünde bir Doğu toplumuyuz binlerce yıllık bir idari yapılanmamız bu tür bir yapıda olmamış. Öyleki Adnan Menderes artık DP'nin gittiği yoldan rahatsız olmuş ve Atatürk'ü koruma kanunun çıkarttırmıştır. Bu bilinenin aksine bizzat DP'nin çıkarttığı bir kanundur. Türkiye halkı demokratik seçimlerde hiç yanılmamıştır hak edene hakkını teslim etmiştir. Eğer %55 lerden Dpyi 45 lere %30 lardan chp yi %40 lara çıkarmışsa 57 seçimleri sanırım birşeylerin yolunda gitmediği kesindir. Keza bu toplum Ecevit'i de sağcı solcu dememiş bağrına basmış %41 gibi bir oy vermiştir ki chp de heralde Atatürk hariç kim gelirse gelsin alamayacağı bir oydur o oy oranı. Ben halkımızın demokratik iradesine milli iradeye her zaman saygı duydum yine duyuyorum. Bugün içinde %50'den %41 e düştüysek burda aynaya bir bakmamız lazım.

Ben demokrasinin tarafı değilim, Hilafetin tarafıyım derseniz o başka bir tartışmadır. Ben sadece yapılan değişimin ne olduğuna bakıyorum. Cumhuriyetin ilk 100 yılının dolmasına az kaldı ve henüz demokrasinin Türkiye için bir kazanç getirdiğini görmüş değilim. Doğru düzgün ne bir bilim adamı ne bir mucit nede bir güç unsuru üretimine ulaşamadık ama 90 yılın büyük bölümü idarenin cumhurda olmadığı süreyle geçti. 50 seçimlerini çoğulcu tanımlıyorsun ama o seçimde coğulcu değildir. Öyle bir seçim sistemi çoğulcu olamaz. Burun farkıyla kazananın 2.partinin 5 misli vekil çıkardığı sistem çoğulcu olamaz. Chp nin nasıl olsa ben 1.olurum mantığı ile getirdiği model kendi ayağına sıkmıştır aslında. 40 lı yıllardaki Chp bizzat seçim sistemi ile kendi diktatörlüğünü hedeflemiş ama ilk adil diyilebilecek seçimde ilk açık tasnifde kendi ayaklarına sıkmıştır. 50 seçimlerinden sonraki seçimleri iyi okumak gerekir. Örneğin 60 darbesi öncesi son seçimde neden chp %40 larda bir oy almıştır ? Demekki bu sefer chp nin yaptığı hatalara Demokrat parti düşmeye başlamıştır. Bu bizim doğu kültüründen gelmemizin sebebidir, örneğin Kırşehirde vekil çıkaramayan bir DP nin burayı ilçe yapması felan gibi. Doğu topluluklarında demokrasi bir araçtır. Sayın Cumhurbaşkanımız yıllar yıllar önce bu sözü söylemişti, Demokrasi amaç değil araçtır o zaman herkes kızmıştı. Bu doğru doğu topluluklarında bu böyledir. Bizdede böyledir.

Neyse konudan çok sapmadan Atatürk'e dönersek ben bu ülkeye kattıklarını değerlendiriyorum Mustafa Kemal'in, bugün benim Memleketim Trabzon Rize'de bunca çay tarlası varsa, devlet demir yolları varsa, kadın toplumda bir birey olarak artık görülebiliyorsa, medeni kanun varsa, beni idare edenleri hem seçim hepde eleştirme hakkım varsa bunların hepsi 23 ün eseridir.

Ben dini yok ettiği felan konusuna asla katılmıyorum, Kemalistlerin Atatürk ilke ve inklaplarını yorumlaması ile Atatürk'ü eleştirmeyin. Kemalistlerin Atatürk'ü ile bizim Atatürk'ümüz aynı kişi bile değil. Evine 20 tane Atatürk posteri asmayla Atatürkçü olunmaz. Burjuva chp lilerin gardrop Atatürkçülüğü Kemalizmi bizim savunmamız mümkün değildir. Kendileri gibi olmayan herkesi vatan haini gören %10 luk bir azınlık ve bu görüşün benimsenme ihtimali % 0 bizim toplumda. Yakında yok olacaktır zaten. Yok olmasının en büyük mimarlarından biriside AK PARTİ 'dir.

Bizim savunduğumuz Atatürk, Din devletini kaldırmıştır ama Dine bir yasak getirmemiştir. Herkes Ezanın Arapça okunmasının yasaklanmasından bahseder o 1942 dir. Atatürk yoktur. Atatürk döneminde Türkçe okunmuştur ama Arapça yasak değildir. Keza Ezan'ı Türkçe okutmak hatadır ama din düşmanlığı değil, Fransız Milliyetçilik akımının bizim coğrafyamıza yansımasıdır. Her medeniyete başka bir iz bırakmıştır Fransız Milliyetçiliği bizdede böyle anlamsız işlere de yol açtığı doğrudur. Elmalı tefsirinde yine Atatürk'ün emekleri vardır. Amerikalı bir gazetici mi birisi ile bir röportajı vardır, TBMM arşivinde hala mevcut olan "Komunizmi ve dinsizliği sert şekilde eleştirdiği." Ben deli saçması görüyorum Mustafa Kemal'in din düşmanı olduğunun iddia edilmesini.

Her fırsatta da söylediğim gibi bizim sahiplenmemiz lazım Atatürk'ü, bu Chp zihniyeti böyle bir tarihi figürümüzü kendine aitmiş gibi kullanamaz. Bir Türk olarak buna ben hiçbir ortamda izin vermem, sevmeyen insanada saygı duyuyorum. Dediğim gibi kişisel ideolojisi olan hilafet isteyen birisi sevmiyor olabilir. Benim bir ideolojim yok, benim ideolojim Türkiye Cumhuriyetinin refahı ve daha büyük bir devlet olması. Herşey Türkiye için. Ne rejimle ne Cumhuriyetin temel ilkeleri ile ne Anayasanın ilk 3 maddesi ile ne Bayrak ile ne İstiklal Marşımız ile sorunum yok. Demokrat birisi olarak en fazla Anayasa'da Atatürk ilke ve İnklaplarına bağlılık bölümünün çıkarılmasını isteyebilirim. Böyle bir şey benim demokrasi anlayışıma uygun değil. Resmi ideoloji istemiyorum. Resmi ideoloji insan haklarıdır, resmi ideoloji saygı sevgi birlik ve beraberliktir, demokrasidir. Umarım darbe ruhunu taşıyan bu Anayasadan en kısa sürede kurtuluruz ve sivil bir Anayasa yaparız.

İnsanlara Ak Parti'den korkmamaları gerektiğini her fırsatta anlatalım. 12 Eylül Referandumunda bu konuda çok çabaladım. O gün HSYK'nın yeni düzene karşı olmama rağmen EVET oyu verdim, benim aklımdaki Adalet sisteminde Yürütme Erkinin temsilcisi Adalet Bakanı bir Yargı Merciinin başkanı olamaz ama Yargı o kadar rezil bir durumda ve Kemalist ve Darbeci zihniyetin esiri olmuştu ki, İdare mahkemelerinden Danıştay'a AYM'ye kadar hepsi işi gücü bırakmış Ak Parti ile uğraşır olmuşlardı. Allah o günleri bize yaşatanları tekrar tekrar kahretsin. %47 oy almış bir partiye kapatma davası açanları tekrar tekrar kahretsin. Bu halkın iradesine saygısızlık yapan kendini toplumdan üstün görenleri kahretsin. İşte Kemalist diktatörlük odur. Bu zihniyetin Atatürk ile uzaktan yakından alakası olamaz. Bunlar Atatürk'ü paravan olarak kullanıp kendi iktidarlarını sürdürmek isteyen sefillerdir. Önder Sav ve türevleri de yıllarca siyaset ayağı olmuştur bunların. Yargı da bunlardır Ordu da. Ne oldu AK PARTİ oyunu bozdu. Atatürk'ün ilkelerinin uygulanabileceği bir ortam getirdi. Hepsimi doğru yaptıklarının hayır ama o diktatörel anlayışa göre 100 kere Ak Partiye oy veririm daha iyi. Dediğim gibi Ak Parti Chp ye de hizmet etti, o yapıyı şuan dışlıyor bile chp, vatan partisi felan kuruldu işte aldıkları oy ortada 200-300 bin. Bu ülkeyi 1 milyon kişi olmayan bu azınlık burjuva kitlesi yıllarca geriye götürdü ve bunları Atatürk'e mal etmek günahtır ayıptır. Nutuk'u okuyun tarafsız bir insan olarak ben ne bir Osmanlı düşmanı ne bir din düşmanı Atatürk gördüm Nutukta kendimi gördüm, Anadolu insanını gördüm.
Allah rahmet eylesin, Nur içinde yatsın mekanı cennet olsun.[/SIZE]
Alıntı:
Bizim savunduğumuz Atatürk, Din devletini kaldırmıştır ama Dine bir yasak getirmemiştir. Herkes Ezanın Arapça okunmasının yasaklanmasından bahseder o 1942 dir. Atatürk yoktur. Atatürk döneminde Türkçe okunmuştur ama Arapça yasak değildir. Keza Ezan'ı Türkçe okutmak hatadır ama din düşmanlığı değil, Fransız Milliyetçilik akımının bizim coğrafyamıza yansımasıdır. Her medeniyete başka bir iz bırakmıştır Fransız Milliyetçiliği bizdede böyle anlamsız işlere de yol açtığı doğrudur. Elmalı tefsirinde yine Atatürk'ün emekleri vardır. Amerikalı bir gazetici mi birisi ile bir röportajı vardır, TBMM arşivinde hala mevcut olan "Komunizmi ve dinsizliği sert şekilde eleştirdiği." Ben deli saçması görüyorum Mustafa Kemal'in din düşmanı olduğunun iddia edilmesini.
Sürü psikolojisi hastalığına kapılmışlara ne kadar hakikatleri anlatsak da kendi bildiklerini okuyorlar.Yani taassup ehli olmuşlar.Bizde bunun büyük sıkıntısını yaşıyoruz.Atatürk'ün din düşmanı olduğuna dair sana ben yüzlerce delil getirirdim ama sen yine bunları inkar edersin diye getirmek istemiyorum.Kendimizi haklı çıkarmak için sizin gibilere anlatırken zorlanıyoruz.Zira bizi anlayan yok..Biz böyle şuuraltı ideoloji sahiplerine meramımızı anlatamıyoruz.Çünkü böyle bir kimse ancak bela ve musibetlere mazhar olunca akıllanırlar.Tabii ki o zaman iş, işte geçmiş olur.Biz sadece tebliğ ederiz.İnanmak veya inanmak muhatabımıza aittir.Maksadımız; Hak ile bâtılı birbirinden ayırmak, dost ile düşmanı iyi tanıtmaktır.Bütün niyetimiz budur.

Al bak gör bakalım ezan türkçeye ne zaman devşirilmiştir?.Halka nasıl zulüm edilmiştir.Atatürk'le başlayan bu zulüm, ismet İnönü ile devam etmiştir.

Konuşurken delillerinle konuş ki biz de bilelim.Ama öyle sahte deliller getireceksen seninle hiçbir zaman anlaşamayız

Dikkat et, ben İstiklal ve Çanakkale harbi gazisi torunuyum.Rahmetli gazi dedem Mustafa Kemal'i çok iyi tanıyordu.Onun anlattıkları yalan tarihi tamamen çürütmektedir.Sizler, ellerinize verilen düzmece cumhuriyet tarihi kitaplar ile bilgilenmişsiniz.Meselenin aslı ise bambaşkadır..Gidin araştırın, sorun soruşturun.Aynı yerinizde saymayın..Sorgulama yeteneğiniz yok ise beni de uğraştırmayın..


YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.

Konu MEÇHUL ADAM tarafından (09-23-2015 Saat 10:59 ) değiştirilmiştir..
MEÇHUL ADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-23-2015, 13:34   #19
Kullanıcı Adı
ak61
Standart
Dostum dedemin babası Mustafa Kemal'i Samsun'da ilk karşılayanlardan bizde az çok biliyoruz Mustafa Kemal'in kim olduğunu. Bana kalkıp da Türk Bayrağı Kurtuluş Savaşında yerden şekil aldı gibi yalan tarihe atfetsen tamam hadi derim, Abartma ve fason tarih çok çünkü. Ama Mustafa Kemal'e din düşmanı demek gaflettir. Bu adam tekke zaviyeleri kapattıysa, imam hatipleri kurdu. Bu dini konuştuğumuz gibi okuyalım diye tefsirine katkıda bulundu, yahu ben hala görüyorum toplumumuz din konusunda çok cahil, internette dua paylaşan, bu Tweeti bu mesajı 1000 kişiye gönder şukadar sevap kazan gibi saçmalıklara inanan cehalet hala var. Ben demiyorumki asılan 10 larca din adamının hepsi doğrudur hepsi doğru karardır. Doğrusuda vardır yanlışıda. O insanlar ne kadar din adına doğru iş yapıyordu yapmıştı ki onları asan din düşmanı olsun? Bak video uzun izleyemicem ama benim sallama bilgi verdiğim yok. Ezanın Arapça okunmasının yasaklanması 1942'dir. Atatürk varken Arapça okunması tercihe bağlıydı. Ayrıca ezanı Türkçe okutmak din düşmanlığı değil, milliyetçilik ile düşülmüş bir hatadır. Benim bir ideolojim yok bilincimin altıda üstüde temiz açık Allah'a şükür. Bana bunca özgürlüğü getirmek istemiş Türklüğü ve Türk Milletini yücelten bu adama saygı duymak ve sevmek, kendisine dua etmekten başka tercihim olmaz. Sen kendini haklı görüp uslup değiştirmeye başladın böyle yapacaksan hiç yazma. Sallamak uydurmak felan kusura bakma ama adam gibi tartışıyorsan tartış.
ak61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-23-2015, 23:44   #20
Kullanıcı Adı
MEÇHUL ADAM
Standart
Alıntı:
ak61 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Dostum dedemin babası Mustafa Kemal'i Samsun'da ilk karşılayanlardan bizde az çok biliyoruz Mustafa Kemal'in kim olduğunu. Bana kalkıp da Türk Bayrağı Kurtuluş Savaşında yerden şekil aldı gibi yalan tarihe atfetsen tamam hadi derim, Abartma ve fason tarih çok çünkü. Ama Mustafa Kemal'e din düşmanı demek gaflettir. Bu adam tekke zaviyeleri kapattıysa, imam hatipleri kurdu. Bu dini konuştuğumuz gibi okuyalım diye tefsirine katkıda bulundu, yahu ben hala görüyorum toplumumuz din konusunda çok cahil, internette dua paylaşan, bu Tweeti bu mesajı 1000 kişiye gönder şukadar sevap kazan gibi saçmalıklara inanan cehalet hala var. Ben demiyorumki asılan 10 larca din adamının hepsi doğrudur hepsi doğru karardır. Doğrusuda vardır yanlışıda. O insanlar ne kadar din adına doğru iş yapıyordu yapmıştı ki onları asan din düşmanı olsun? Bak video uzun izleyemicem ama benim sallama bilgi verdiğim yok. Ezanın Arapça okunmasının yasaklanması 1942'dir. Atatürk varken Arapça okunması tercihe bağlıydı. Ayrıca ezanı Türkçe okutmak din düşmanlığı değil, milliyetçilik ile düşülmüş bir hatadır. Benim bir ideolojim yok bilincimin altıda üstüde temiz açık Allah'a şükür. Bana bunca özgürlüğü getirmek istemiş Türklüğü ve Türk Milletini yücelten bu adama saygı duymak ve sevmek, kendisine dua etmekten başka tercihim olmaz. Sen kendini haklı görüp uslup değiştirmeye başladın böyle yapacaksan hiç yazma. Sallamak uydurmak felan kusura bakma ama adam gibi tartışıyorsan tartış.
Ah kardeşim ah!..Dedim ya, biz hakikatleri gün yüzüne çıkarırsak hiçbirine inanmayacağınızı zaten biliyorduk..Senin bu durumun şuna benziyor ki artık bunu iyice idrak etmelisin.Sen yine atanın yolunda yürü, yine biz Kur'an ile sana cevap vereceğiz ki biraz düşünebilesin.Lakin size ayetlerin tesir etmediğini de biliyoruz.Her ne kadarda olsa biz yine hak ve hakikatler yazmaya devam edeceğiz.


Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler!..."" ( Bakara / 170 )
"" Onlara, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin dendiğinde şöyle derler: "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter." Peki, ataları hiçbir şey bilmiyor, doğru yolu bulamıyor idiyseler de mi? "" ( Maide / 104 )
"" Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı? "" ( Lokman / 21 )

"Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını getirmiş olsam da mı?" Onlar da demişlerdi ki: "Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız." (Zuhruf Suresi, 24)




Evet, ben size Hak ve haikati elimden geldiğince anlatmaya çalıştım.Buna göre istersen sen yine atanın (Mustafa Kemal'in) yoluna devam et, biz de Rabbimizin yoluna..Bakalım ahirette kim kârlı çıkacak?MERAK ETMEYİN, SİZİN GÖZÜNÜZÜ AHİRETTE AÇTIRDIKLARI ZAMAN UYANACAKSINIZ AMA NAFİLE!.HALİNİZE ÇOK ACIYORUZ.O KISA VE EHEMMİYETLİ ÖMRÜNÜZÜ HEBA ETMEYİN.ÇÜNKÜ AHİRETE VARDIĞINIZDA SEVDİKLERİNİZLE BERABER OLACAKSINIZ.BU İSTER CENNETLİKLERDEN OLSUN, İSTERSE CEHENNEMLİKLERDEN OLSUN, FARKETMEZ.ONA GÖRE KENDİNİZE BİR YOL ÇİZİNİZ.

Hak ile bâtılı birbirinden ayıramayanın gözü ahirette de kör olur.Bu ise, ahirette sizin için en büyük kayıp ve felakettir.Keşke bunun farkına bir varabilseniz.Sizlere,Hak ile bâtılı birbirine karıştırmadan ömrünüzü tamamlamanızı tavsiye ediyorum.Zira, ömür kısa, yol uzun..Yollarda bir çok şeytani tuzaklar ve engeller var.Bunları aşmanın yolu, basiretinizin açılması ve şuurlu İslami yaşam ortamını yakalamanızdır.Gaflet ve cehalet ahirette mazeret kabul edilmeyecektir.Bu, böyle biline!..

İşte insanlar atalarının dinine olan bu körü körüne bağlılıkları nedeniyle Kur'an ayetlerindeki hükümleri görmezden gelir ve Allah'ın vahyini göz ardı ederler. Dünya hayatının ne kadar kısa olduğunu, birkaç on yıl sonra ölüp kefene sarılarak toprağın altına gömüleceklerini ve Allah Katında tüm yapıp ettikleriyle hesaba çekileceklerini akıllarına dahi getirmezler.

Allah Kuran'da, "Evet, Biz onları ve atalarını yararlandırdık; öyle ki, ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi..." (Enbiya Suresi, 44) ayetiyle hakkıyla iman etmeyenlerin bu büyük yanılgılarını bildirmektedir. Ölümden kaçan bu insanlar, Allah resulüne uymadıkları için çok büyük bir yıkıma uğrayacaklarını düşünmeyerek büyük bir gaflet içinde yaşamaktadırlar.

Konu MEÇHUL ADAM tarafından (09-24-2015 Saat 00:01 ) değiştirilmiştir..
MEÇHUL ADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi