![]() |
#11 |
![]() Fıtratlarına aykırı olduğu unutturulduğu için ;) normal geldiği için,kişi bir şeyi anormal görmediği sürece ona göre anormal olan bir şey söz konusu değildir..
![]() Zamanımızın özellikle'de genç kızların hastalığı en çok dikkat çekici kıyafetleri giymek.. Bu hastalıklı tipler sokakta yürürken güzelliklerinin çevrede ki insanlar tarafından farkedilmesini ister.. Farkedilmiyorsa kahrolur :D Birde normal olan açıklar var (normal değil'de diğerlerine göre normal) bunlarda yukarda dediğim gibi anormal görmedikleri için.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#12 |
![]() Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor.
Çünkü kadınlar hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var. Hem kadınların on adetten altı yedisi, ya ihtiyardır, ya çirkindir ki, ihtiyarlığını ve çirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır, kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düşmemek veya tecavüzden ve ittihamdan korkar; taarruza mâruz kalmamak ve kocası nazarında hıyanetle müttehem olmamak için, fıtraten tesettür isterler. Hattâ dikkat edilse, en ziyade kendini saklayan, ihtiyarlardır. Ve on adetten ancak iki üç tanesi bulunabilir ki, hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın. Malûmdur ki, insan sevmediği ve istiskal ettiği adamların nazarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı nâmahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder. Hem tefahhuş ve tefessüh etmeyen bir güzel kadın, nazik ve serîü't-teessür olduğundan, maddeten tesiri tecrübe edilen, belki semlendiren pis nazarlardan elbette sıkılır. Hattâ işitiyoruz, açık saçıklık yeri olan Avrupa'da çok kadınlar, bu dikkat-i nazardan sıkılarak, "Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar" diye polislere şekvâ ediyorlar. Demek, medeniyetin ref-i tesettürü hilâf-ı fıtrattır. Kur'ân'ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor. Hem kadınlarda ecnebî erkeklere karşı, fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten, tesettürü iktiza ediyor. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#13 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#14 | ||
![]() Alıntı:
otalığın bulandığı nı mı söylüyorsun..? rahatsızlık konusu na anlamadım.. |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
#15 | |
![]() rahatsızlık konusu şu ;
Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#16 |
![]() haram tatlı geliyoda ondan..
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#17 |
![]() bu sözün doğru olması
dinimizin başötrüsüne bakışını kendimizce izah etmemize engel olamaz.. ama bi tarafı tutarken diğer tarafa yüklenmek te insafsızlık olurdu.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#18 |
![]() tesettür risalesinden...
Bu sene inzivada iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde bazı Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekseri dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvalar işittim. "Eyvah!" dedim. İnsanın hususan müslümanın tahassüngâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmağa başlamış dedim. Sebebini aradım. Bildim ki: Nasıl, İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla din-i İslâma zarar vermek için gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesatıyla sefahete sevketmek için bir iki komite çalışıyormuş. Aynen öyle de; bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. Ve bildim ki: Bu millet-i İslâma bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor. Ben de siz hemşirelerime ve gençleriniz olan mânevî evlâdlarıma kat'iyen beyan ediyorum ki: Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi, saadet-i dünyeviyeleri de ve fıtratlarındaki ulvî seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çare-i yegânesi, daire-i İslâmiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur!.. Rusya'da o bîçare taifenin ne hâle girdiğini işitiyorsunuz. Risale-i Nur'un bir parçasında denilmiş ki: Aklı başında olan bir adam; refikasına muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni ve zâhirî hüsn-ü cemaline bina etmez. Belki kadınların hüsn-ü cemalinin en güzeli ve daimîsi, onun şefkatine ve kadınlığa mahsus hüsn-ü sîretine sevgisini bina etmeli. Tâ ki, o bîçare ihtiyarladıkça, kocasının muhabbeti ona devam etsin. Çünki onun refikası, yalnız dünya hayatındaki muvakkat bir yardımcı refika değil, belki hayat-ı ebediyesinde ebedî ve sevimli bir refika-i hayat olduğundan, ihtiyarlandıkça daha ziyade hürmet ve merhamet ile birbirine muhabbet etmek lâzım geliyor. Şimdiki terbiye-i medeniye perdesi altındaki hayvancasına muvakkat bir refakattan sonra ebedî bir müfarakata maruz kalan o aile hayatı, esasıyla bozuluyor. Hem Risale-i Nur'un bir cüz'ünde denilmiş ki: Bahtiyardır o adam ki; refika-i ebediyesini kaybetmemek için sâliha zevcesini taklid eder, o da sâlih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki; kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur; saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır. Bedbahttır o adam ki; sefahete girmiş zevcesine ittiba eder; vazgeçirmeye çalışmaz, kendisi de iştirak eder. Bedbahttır o kadın ki; zevcinin fıskına bakar, onu başka bir surette taklid eder. Veyl o zevc ve zevceye ki; birbirini ateşe atmakta yardım eder. Yâni; medeniyet fantaziyelerine birbirini teşvik eder. İşte, Risale-i Nur'un bu mealdeki cümlelerinin mânâsı budur ki: Bu zamanda aile hayatının dünyevî ve uhrevî saadetinin ve kadınlarda ulvî seciyelerin inkişafının sebebi, yalnız daire-i şeriattaki âdâb-ı İslâmiyetle olabilir. Şimdi aile hayatında en mühim nokta budur ki; kadın, kocasında fenalık ve sadakatsızlık görse, o da kocasının inadına kadının vazife-i ailevîsi olan sadakat ve emniyeti bozsa, aynen askerîdeki itaatın bozulması gibi, o aile hayatının fabrikası zîr ü zeber olur. Belki o kadın, elinden geldiği kadar kocasının kusurunu ıslaha çalışmalıdır ki, ebedî arkadaşını kurtarsın. Yoksa o da, kendini açıklık ve saçıklıkla başkalara göstermeğe ve sevdirmeğe çalışsa, her cihetle zarar eder. Çünki hakikî sadakatı bırakan, dünyada da cezasını görür. Çünki nâmahremlerin nazarından fıtratı korkar, sıkılır, çekilir. Nâmahrem yirmi erkeğin onsekizinin nazarından istiskal eder. Erkek ise, nâmahrem yüz kadından ancak birisinden istiskal eder, bakmasından sıkılır. Kadın o cihette azab çektiği gibi, sadakatsızlık ittihamı altına girer; zaafiyetiyle beraber, hukukunu muhafaza edemez. Elhasıl; nasılki kadınlar kahramanlıkta, ihlâsta şefkat itibariyle erkeklere benzemedikleri gibi, erkekler de o kahramanlıkta onlara yetişemiyorlar; öyle de o masum hanımlar dahi, sefahette hiçbir vecihle erkeklere yetişemezler. Onun için fıtratlarıyla ve zaîf hilkatleriyle nâmahremlerden şiddetli korkarlar ve çarşaf altında saklanmağa kendilerini mecbur bilirler. Çünki erkek, sekiz dakika zevk ve lezzet için sefahete girse, ancak sekiz lira kadar birşey zarar eder. Fakat kadın sekiz dakika sefahetteki zevkin cezası olarak dünyada dahi sekiz ay ağır bir yükü karnında taşır ve sekiz sene de o hâmisiz çocuğun terbiyesinin meşakkatine girdiği için sefahette erkeklere yetişemez, yüz derece fazla cezasını çeker. Az olmayan bu nevi vukuat da gösteriyor ki; mübarek taife-i nisaiye, fıtraten yüksek ahlâka menşe' olduğu gibi, fısk ve sefahette dünya zevki için kabiliyetleri yok hükmündedir. Demek onlar daire-i terbiye-i İslâmiye içinde mes'ud bir aile hayatını geçirmeğe mahsus bir nevi mübarek mahlukturlar. Bu mübarekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar!.. ALLAH bu hemşirelerimi de bu serserilerin şerlerinden muhafaza eylesin, âmîn. Hemşirelerim! Mahremce bu sözümü size söylüyorum: Maişet derdi için; serseri, ahlâksız, firenkmeşreb bir kocanın tahakkümü altına girmektense, fıtratınızdaki iktisad ve kanaatla, köylü masum kadınların nafakalarını kendileri çıkarmak için çalışmaları nev'inden kendinizi idareye çalışınız, satmağa çalışmayınız. Şayet size münasib olmayan bir erkek kısmet olsa, siz kısmetinize razı olunuz ve kanaat ediniz. İnşâALLAH rızanız ve kanaatinizle o da ıslah olur. Yoksa şimdiki işittiğim gibi, mahkemelere boşanmak için müracaat edeceksiniz. Bu da, haysiyet-i İslâmiye ve şeref-i milliyemize yakışmaz! Bediüzzaman Said Nursi R.a. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#19 |
![]() Bayanların açılmasından neden bu kadar rahatsız oluyorsunuz ki. Ben başörtüsüne karşı değilim ama bayanların açık giyinmesinden yanayım. Ne diyor Ahmet Altan:" Ben kadının mini etekli ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
Tamam kimsenin başörtüsüne karışmam. Bana ne. Kim ne giyerse giysin, ne takarsa taksın. Yalnız bir kadın bana danışsa, başörtüsü takmasını istemem. Sprite ın bir zamanlar çok güzel bir reklamı vardı: " İmaj herşeydir" diye. Ben de öyle düşünüyorum. Başörtüsü yasağı konusunda mağdur olduklarını söyleyen muhafazakar kesimin kadınların açık giymesine karışması düşündürücü. |
|
![]() |
![]() |
#20 |
![]() İNANÇ HER ŞEY'DİR !!!
inandığı gibi yaşamayanlar,yaşadıkları gibi inanmaya mahkumlardır.burada hanım kardeşlerimiz neden başlarını acıyor sorusunun cevabı erkekler neden artist gibi dolaşırlar ve topluluk içersinde tanınmak isterler sorusunun cevabıyla aynı sanıyorum.her nefis begenilmek ister.tabi olaya farklı buudlardan bakacak olursak,inançlı oldugunu düşünen bir bayanın başını açması veyahut dikkat cekmek istemesi,sadece din bilgisinin yetersizliğinden kaynaklanır.inanç kavramı tam yerleşmemiş hanımlarda ise bu olay genelde daha rahat,daha serbest,daha özgürlüğün veya hayvani bir arzunun temessül etmesi sonucunda ortaya çıkar. ayrıca burada insanları kutuplaştırmaktan ziyade,bazı kardeşlerimizin şeytanlarını kırmak için ugraş söz konusu.yoksa bizim başörtülü olmayanlar müslüman degildirler veya onlar bizim kardesimiz olamaz demiyoruz.burada amacımız fikir teatisinde bulunmak belkide bizim söylediklerimiz yanlış bunun farkında değiliz !!! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 7 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 7 Misafir) | |
|
|