10-17-2011, 22:15 | #41 | |
Alıntı:
orduyu bitirdiniz demek ne demektir yav? bu zamana kadar ne yaptılar? dışardaki hallerinide biliriz biz onların.... benim oy verip getirdiğim bir hükümeti kimse kusura bakmasında ordan alaşağı edemez.. .halk getirdi, halk götürür.... |
||
10-17-2011, 22:17 | #42 |
Orduyu bitirmişiz ! Hah .
Tabi sizin için ordunun işlevi darbe yapmak olsa gerek değilmi ! Darbe yapacak güçleri ve darbe yapacak asker kalmadığı için ordu bitti sayılıyor. Hay ideolojinize tüküreyim bu kadar açık. |
|
10-17-2011, 22:23 | #43 | ||
Alıntı:
kara harekatı genelkurmay başkanının dediğine göre zor... teröre mermiyi kimin sağladığını biliyorsanız karakola şikayere göndereyim sizi... hani aklınızın almadığı şey bu ülkenin etrafı duvarla kapalı değil... adamların ıraktan ve sınırdan istediğini sokuyor senin topraklarından alıp sokmasına gerek yok... valla ablamasınız abimisin kardeşmisin nesin bilmiyorum ama şunu bilmenizi istiyorumki bu memleket bu haldeyse o savunduğun darbeciler yüzündendir... terörün sahipleri onlardır... vede sizin zihniyetle terör asla bitmez bunuda bilin... Alıntı:
hiç bir şey anlatmayan ilkokul şiirlerini andıran bi cümle... |
|||
10-17-2011, 22:29 | #44 |
Konu ile yakından ilişkisi olmasada yazı hoşuma gitmişti. Düşüncelerimizi gözden geçirmek için fırsat.
Yokluk "Onları saptıracağım ve boş hevesler, özlemler ile dolduracağım..." Nisa -119 Michael Jackson'un ölmeden önceki konser provalarının yer aldığı belgeselinde söylediği çok ilginç bir tespit var: 'Bu gezegen hasta!' Önceki gün gelişmiş ülkelerde yapılan nümayişleri izlerken aklıma gelip durdu bu cümle. Kapitalizmin kalbinde başlayan işgal 11 ülkeyi sarmış durumda. Bu ülkeler yoklukla, açlıkla sınanan ülkeler değil üstelik. Kendi kalibresinde hepsi gelişmiş ülkeler. Ancak çok ciddi bir gelir adaletsizliği ve hakkaniyetsizlik söz konusu. İnsanları isyan ettiren de sanırım bu haksızlık... Bu gezegen hasta gerçekten... Hayır, çoğu kişinin iddiasının aksine ekolojik bir hastalıktan, mevsimlerin, tabiatın bozulmasından bahsetmiyorum. Bunda da insanoğlunun kabahatli olduğu bir gerçek ama günümüz beşeri hastalıklarının tamamı kendi günahlarımız ve azgın iştahımızdır, diye düşünmekteyim. Charles Baudelaire utanıyordu, neden biliyor musunuz? "Susuzluğumuzdan daha büyük olan bardaklarımız, sürahilerimiz yüzünden utanıyordum." diyor Fransız filozof şair. İhtiyaçlarımız ve taleplerimiz. Ve dünyanın içine girdiği iktisadi bunalımlar... Ekonomist Mustafa Özel'in Yeni Şafak'ta yayınlanan röportajı bu anlamda çok enteresan geldi bana. Özel, modern insanın marazi yönlerini teker teker saydıktan sonra şöyle diyordu: "İcat edilmiş bir kıtlık içinde yaşıyoruz!" Şöyle açıklıyor: "Kapitalizm, doğal kıtlığa yapay bir boyut ilave etti. Modern dediğimiz, bizim de içinde olduğumuz insanlar katmerli bir kıtlık içinde yaşıyor. Bu üretilmiş, icat edilmiş bir kıtlıktır. Renkli televizyon kıtlığı çekiyordu gençlik yıllarımdaki insanlar, sonra plazma kıtlığı, LCD kıtlığı, şimdi LED kıtlığı çekiyor. Kıtlığı çekilen on şeyden dokuzuna hakikatte ihtiyacımız yok." Geçtiğimiz gün hayata gözlerini kapatan Steve Jobs'un annesinden aldığı bir nasihati tekrar ekleyeyim buraya: "Bir insanın ancak ihtiyacı kadar serveti olabilir, gerisi gösteriştir." Ekranlarda dakika başı koca koca binaların, yaşam tarzlarının ve toprağın üstüne yatırım yapmanın akıllılık olarak dayatıldığı bir dünya hasta değil de nedir? Vermek bilmeyen insanoğlunun ölçüsüz bir şekilde hep istemesi tuhaf bir durum. Elbette biliyorum; bu devirde kimseden "Yâri gâr" olan Ebu Bekir efendimizin yaptığını beklemek safdillik. Verecek bir şeyi kalmayınca üzerindeki elbiseyi çıkarıp verebilecek kadar diğerkâm olmak... Kelime çoktan unutulmuş, hatta yürürlükten bile kalkmışken ve vermek düpedüz 'enayilik' sayılmaya başlamışken, dünyadaki adaletsizlikten, insafsızlıktan, bir kişiye dokuz, dokuz kişiye bir pulun dağılımından şikâyetçi olmak haklı gibi görünebilir ama tedavisi değildir bu hasta dünyanın. Bu gezegen hasta, bu dünya susuz, bu dünya kıtlıkla uğraşıyor... Vermeyi düşünmeden istemeyi hak ve hakkaniyet sayan insanlık yanılgıda... Susuzluğumuzdan daha büyük olduğu için bardaklarımız, çekiyoruz acıları. Sonradan türetilmiş yapay bir kıtlığın öfkeli kurbanlarıyız çoğumuz. Şükretmenin yerini şikâyet etmek almış nice zamandır. "Yoldan çıkaracağım. Onları sandığın gibi bulamayacaksın!" diyordu İblis. Yıkılsa da sistemler, devrilse de diktatörler, yerle bir olsa da kapitalist düzenler. Eğer insan kendini düzeltmezse hiçbir faydası olmayacaktır ne yazık ki! Buyurun hepimiz test etme imkânı: Gerçek ihtiyaçlarımız ile isteklerimizi karşılaştıralım bir. Bakalım hangisi daha büyük! Yokluğu öyle tanımlayalım da, görelim gerçek bir kıtlık içinde miyiz? |
|
10-17-2011, 23:30 | #45 |
içerdeki askerleri savunan zevat..
bu geçtiğimiz hafta iki tane uğur icimli civan hayatını kaybetti... neden kaybetti biliyormusun? gelip burda bana sakın ha onları savunma... |
|
10-18-2011, 01:26 | #46 | |
Alıntı:
valla bende anlamıyorum sizin zihniyeti hem darbecilere karşıyız diyosunuz kenan evren dışrada kale gibi duruyo maşallah onun arkası kuvvetli herhalde ona sıra gelmedimi ne bilmiyorum ayrıca 10 yıldır hükümettesiniz ilk geldiğinizde neden bunlara bişey yapmadınız ayrıca ilk defa bu kadar paronayak hükümet gördüm bu ülkede herşey olur ama darbe olmaz siz kafanızı takmayın ama siz öyle bişey yaptınızki darbe olamazda zaten bunu aklından geçiren bile olmasın mantığıyla suçlu suçsuz fark etmez telefonu dinle darbemi dedi tamam al gel koy silivriye artık buna döndü iş artık orduyu başbakan yönetiyo kim nederse desin ama şunu söyliyim size siyasetciden asker askerden siyasetçi olmaz olamaz başbakanın yönettiği orduda bu kadar oluyo işte darbe yapanların ülke yönettiği gibi bol şehit bol dedikodu herşeyden bol bol yani .... |
||
10-18-2011, 01:34 | #47 |
bu ülkede darbe olmaz mı?
bu ülkenin başbakanını astılar darbe sonunda? kaç yaşındasın çocuk sen? |
|
10-18-2011, 01:37 | #48 | ||
Alıntı:
davalar açıldı... bilmem biliyormusunuz ama bu adam geçen seneye kadar anayasayla korunuyordu... ikincisi darbe planlarına baktığınız zaman bizim ilk geldiğimiz döneme ait olmadığını 2-3 yıl geçince planların yapılmaya başlandığını görürsünüz... kaldı ki elinde yeterli güç olmadan derin devletin üstüne gidemiyorsun... siz farazi konuşuyorsunuz ben size her seferinde somut deliller ve örnekler sunuyorum fark ederseniz... buyrun bir örnek daha susurlukun üstü nasıl kapandı ? niye kapandı ? çünkü gerekli olgunluğa ulaşmış bir kuvvet yoktu devletin başında... bu ülkede herşey olur darbe olmaz diyen birisiyle tartıştığım için kendimden utanmalımıyım bilmiyorum ama 3 darbe ve 2 muhtıra gördük... muhtıralardan biri sonuç verdi ve hükümet düştü... herhalde 27 nisan muhtırasınıda hatırlarsınız 4 sene önce oldu ve ilk defa bir hükümet darbe söylemine karşı dik durdu... Alıntı:
ikincisi demin darbe olmaz diyordunuz şimdi böyle ne anlattığı belli olmayan bir cümle... size şunu söylemeliyim ki özellikle paragraf sonlarınız hiç bir şey ifade etmiyor laf olsun diye yazıyorsunuz... vede tüm paragraflarınız hiç bir gerçeğe,örneğe dayalı değil... ve cümlelerime cevap yok hiç birinde... |
|||
10-18-2011, 01:37 | #49 |
30 sene önce oldu o şimdi olurmu 100 sene öncede 7 düvelle savaştık şimdi şu dünyada türkiye şavaşırmı şimdiden bahsediyorum ya bi bugüne gelin sürekli geçmişle pirim yapmayı bırakın
Konu dilekarili tarafından (10-18-2011 Saat 01:39 ) değiştirilmiştir.. |
|
10-18-2011, 01:38 | #50 |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|