04-12-2012, 00:02 | #21 |
Baba Hafız Esed’in ve babasını aratmayan Beşşar Esed’in iktidarlarını sağlamlaştırmak için işbirliği yaptıkları âlimleri tanıtmadan önce, yazımızın başlığındaki “Belam” kavramını açıklayalım: Müfessirlerin çoğunluğuna göre Kur'ân-ı Kerîm'de ismi zikredilmeksizin, "Onlara şu adamın kıssasını anlat: Ona âyetlerimiz hakkında bilgiler verdik ve o -bunlara önce uyduğu halde- daha sonra bun-lardan tamamen sıyrılıp uzaklaştı; şeytan onu peşine taktı ve bu suretle azgınlardan biri haline geldi. Biz dileseydik o kişiyi âyetlerimizle yüceltirdik; fakat o dünyaya sımsıkı sarıldı, ihtiraslarına uydu. - Allah'ın âyetleriyle bilgilendirdiği, fakat tabiatının kötülüğü yüzünden bu bilgileri daima dünya menfaatlerine âlet eden- bu adamın durumu, kovsan da kendi hafine bıraksan da dilini sarkıtıp durmadan soluyan köpeğin durumuna benzer. İşte âyetlerimizi yalanlayanların hali budur. Bu kıssayı anlat, belki düşünür, öğüt alırlar"(5) ifadeleriyle kendisinden söz edilen kişi Bel'am b. Bâûrâ'dır. Tevrat'ta ismi Beor'un oğlu Balaam olarak geçmektedir .(6) İslâmî kaynaklarda Bel'am b. Bâûrâ ile ilgili çeşitli rivayetler yer almaktadır. Bu rivayetlerden birine göre Hz. Musa'nın, Kur'ân-ı Kerîm'de "cebbar bir kavim" şeklinde nitelendirilen bir toplulukla savaşmak için hazırlanması üzerine Bel'am'ın kavmi ona durumu anlatarak Musa'nın etkisiz kılınması için dua etmesini isterler. Ancak Hz. Musa'nın peygamberliğine inanan ve iyi bir mü'min olan Bel'am bu isteği reddeder; Allah'ın kendisine Musa'ya beddua konusunda izin vermediğini belirterek öteki isteklerini de geri çevirirse de kavmi onu hediyelerle kandırıp beddua etmesini sağlarlar. Ancak Allah bu bedduayı onun kavmine çevirir; Bel'am'ın da Allah tarafından bir ceza olmak üzere dili göğsüne doğru sarkar. Artık dünya ve âhiretinin yıkıldığını düşünen Bel'am, hiç olmazsa kavmini kurtarmak için onlara Hz. Mûsâ ve İsrâiloğulları'na karşı kullanılmak üzere bir hile öğretir. Buna göre bu kavim kadınları süsleyerek Musa'nın sefer halinde olan askerleri arasına gönderecek ve bu kadınlar onları baştan çıkaracaktır. Gerçekten Şimeonîler'in reisi Zimri, Sur kızı Kozbi ile zina etmiş ve bu yüzden ilâhî bir ceza olmak üzere baş gösteren veba salgınında 70.000 kişi ölmüştür. (7) Bir başka rivayete göre ise Bel'am Hz. Musa'ya beddua edemeyeceğini, çünkü aynı dine mensup olduklarını belirtmiş, çarmıha gerilerek öldürülme tehdidi üzerine ise ism-i a'zam duasını okuyarak Hz. Musa'nın şehre girmemesi için dua etmiş, duası kabul olunmuş ve böylece İsrâiloğulları çölde kalmışlardır. Bunun üzerine Hz. Mûsâ, Bel'am'dan İsm-i a'zam ile imanının alınması için dua etmiş ve ilgili âyette belirtildiği gibi Bel'am'a verilen "âyetler" geri alınmıştır. (8) 5- el-A'râf 7/175-176 6- Sayılar, 22/5 7- Geniş Bilgi için bak: Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir( Mefâtihu’l-Gayb),Cilt:11, Sh: 146-147, Akçağ Yayınları, Ankara 8- Diyanet İslam Ansiklopedisi, Bel'am b. Bâûrâ Maddesi, Cilt:5,Sh: 389, İstanbul,1992 |
|
04-12-2012, 00:03 | #22 |
İslâmî kaynaklar umumiyetle yukarıda meali verilmiş olan A'râf sûresinin 175 ve 176. âyetlerinde kastedilen kişinin Tevrat'ta da zikredilen Bel'am b. Bâûrâ olduğunu, söz konusu âyetlerden önce Hz. Mûsâ ve İsrâiloğulları'ndan bahsedilmesinin de bunu gösterdiğini belirtirler. Fakat bu kişinin Ümeyye b. Ebü's-Salt es-Sekaffi veya Nu'mân b. Sayfî er-Râhib olduğuna dair görüşler de vardır. (9) Ancak bütün rivâyetlerdeki ortak yön, bir şahsı tariften çok, onun mâhiyetini ortaya koymaktır. Kıyâmete kadar "Belâm" tipli, bütün şahısların keyfiyetleri ortaya konulmaktadır. Buna göre; Belâm, dünyevî çıkar ve hesaplar için Allah (cc) dinini tahrîf eden bir ilim ve din adamını, küfür sistemlerine ve kâfir yöneticilere yaranmak maksadıyla Allah (cc)'ın hükümlerini çiğneyen ve asıl gayesinden saptıran kimseleri temsîl etmektedir. (10) Belâm, kâfirlerin iktidâr olması ve iktidârının devâm etmesinin en büyük destekçisidir. Küfrün ilkelerini Allah (cc)'ın dini adına muhâfaza ve müdâfaa eden bir mel'undur. Belâmlar, kâfirlerin uydurmuş oldukları kanunların, Allah (cc)'ın hükümlerine aykırı olmadığını iddiâ ederek halkı itaata mecbûr etmeye çalışırlar. Kısaca Belâmlar, Tağutî iktidârların devamını sağlayan güçtürler. (11) 9- Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Cilt:4, Sh: 149-153, Hisar Yayınevi 10- Yusuf Kerimoğlu, Kelimeler-Kavramlar, "Belâm" maddesi, Sh:61, İnkılab Yayınları, İstanbul,2004 11- Mustafa Çelik, Câhiliyye Düzeninin Ruh Haritası, Sh: 104, Ölçü Yayınları, İstanbul |
|
04-12-2012, 00:04 | #23 |
“Belam” kavramını bu şekilde izah ettikten sonra, Suriye’nin belam’laşan yani tabir-i caizse köpekleşen âlimleri ve misyonları hakkında bilgi verelim: Suriye Vakıflar Bakanı Şeyh Muhammed Abdulsettar el Seyyid, Suriye Müftüsü Ahmed Bedreddin Hassun ve Emevi Camii İmam Hatibi Şeyh Muhammed Said Ramazan el Buti zâlim Esed rejiminin yanında yer alan âlimlerin en ünlüleridir. 1958 yılında Suriye’nin Tartus kentinde dünyaya gelen Muhammed Abdulsettar el Seyyid, 1980 yılında Şam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nde ilk lisans eğitimini, 1989’da Ezher Üniversitesi Tefsir Bölümü’nde ikinci lisans eğitimini tamamlamıştır. Muhammed El Seyyid, Tartus İl Müftülüğü ve Tartus İl Vakıflar Müdürlüğü görevini üstlenmiş, 25 Haziran 2006 yılında Vakıflar Bakan Yardımcılığı görevine getirilmiştir. 8 Aralık 2007’de ise Vakıflar Bakanı olarak atanan El Seyyid, 2007 yılından bu yana Suriye Yüksek Hac Kurulu Başkanlığı görevini de sürdürmektedir. (12) Vakıflar Bakanı Muhammed el Seyyid, Suriye’de gösterilerin başlamasından bu yana Esed rejiminden yana tavır koymuştur. Camilerin hoşgörü ve Allah’a çağırma evi olduğunu, ama göstericilerin camilerin sembolik değerine saldırdığını öne süren el Seyyid, Suriyeli âlimlerin komplolara karşı halkın en bilinçli kesimi olarak tavır koyduklarını söylemiştir. Gösterileri “şer güçlerin komplosu” olarak değerlendiren el Seyyid, halkı bu komploya karşı tek safta karşı koymaya çağırmıştır. Muhammed el Seyyid, Suriyeli gençleri gösterileri katılmaya davet eden Yusuf el Karadavi’ye de tepki göstermiş, Karadavi’nin İslami ahlakın sınırları dışına çıktığını savunmuş ve Suriye’nin şeriata hizmet eden bir numaralı ülke olduğunu ileri sürmüştür. (13) Ahmed Bedreddin Hassun 1949 Halep doğumludur. Arap Edebiyatı üzeri lisans yapmıştır. El Ezher Üniversitesi’nde Şafii Fıkhı üzerine doktorasını tamamlamıştır. 2002’de Halep Genel Müftüsü olarak atanan Hassun, Suriye Yüksek Fetva Konseyi üyeliğine getirilmiştir. Suriye Müftüsü Şeyh Ahmed Kuftaro’nun ölümü sonrası 2005 yılı Temmuz ayında Suriye Genel Müftülüğü makamına getirilmiştir. Hâlen bu görevdedir. (14) Alman Parlamentosu’nda 2007 yılında gerçekleştirdiği konuşmada “laiklik din karşıtı bir şey değildir. Ben de laik bir Müslümanım”(15) sözleri ile dikkatleri üzerine çeken Hassun, Suriye’de çıkan halk ayaklanmaları konusunda Suriye rejiminin “dış güçlerin komplosu” söylemini benimsemiştir. Hassun’un bu tavrı Uluslararası Müslüman Yusuf el Karadavi tarafından kınanmış, bu kınanmaya Hassun da Karadavi’yi hedef alan Suriye Âlimleri Açıklaması başlıklı yazı ile yanıt vermiştir. Hassun, 27 Haziran’da yaptığı konuşmada Suriye’deki gösterilere Mısır, Suudi Arabistan ve diğer ülkelerden gelen radikallerin katıldığını savunmuştur. Bu süreçte Hassun’un oğlu Sariye öldürülmüş, Suriye makamları bu suikasttan muhalifleri sorumlu tutmuştur. (16) 12- Vuzerai’l evgaf,” The Ministry of Awqaf, http://mow.gov.sy/. Suriyenin zulüm politikasına destek veren bu ve benzeri kişiler hakkında bakınız: Ufuk Ulutaş ve Selin M. Bölme editörlüğünde hazırlanan "Suriye’de Aktörler: Rejim, Muhalefet, Dini Yapı ve Medya", Şubat, 2012, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Yay. 13- Vezir’ul evgaf: el Garadavi harece ani’l adabi’l İslamiyye,” Şu li Ahbar, 28 Mayıs 2011, http://www. whatsup-sy.com/news/?p=913 14- “Es Siyretu’z zatiyye li Ahmed Bedreddin Hassun,” Dr. Hassoun, http://www.drhassoun.com/category. aspx?catid=9 15- “Mufti Suriye el evvel: el Ilmaniyyetu leyset zıdda’d din ve ene muslimun ılmaniy,” Deutsche Welle Arabic, 1 Kasım 2007 16- Patrick J. McDonnell, “Syria government blames ‘terrorist group’ for killing mufti’s son,” Los Angeles Times, 3 Ekim 2011. |
|
04-12-2012, 21:06 | #24 |
Muhammed Said Ramazan el Bûti, 1929’da Türkiye’de, Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğmuştur. Babası Molla Ramazan el Buti ile henüz dört yaşındayken Şam’a göç etmiştir. İslami ilimler konusunda ilk eğitimini babasından görmüştür. Lise eğitimini İslami Yöneliş Enstitüsü’nde tamamlamıştır. 1955’te Ezher Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş, 1965’te İslam Hukuku Metodolojisi alanında doktorasını tamamlamıştır. Yine 1965’te Şam Üniversitesi Şeriat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olmuştur. (17) Yazdığı Fıkhu’s-Siyre eseriyle Türkiye’de de tanınan el Bûti, Hafız Esed zamanından beri Esed ailesine yakın isimlerden birisidir. Nitekim Hafız Esed’in cenaze namazını bizzat kendisi kıldırmıştır. Nitekim oğul Beşşar Esed ile de iyi ilişkiler kurmuştur. Bu yakınlığın neticesinde el Bûti, Suriye’de önemli bir dini paye olarak değerlendirilebilecek Emevi Camii İmamlığına getirilmiştir. Hutbelerinde veya duanın ortasında çoğunlukla hıçkırarak ağlama ve gözyaşlarıyla biten kendinden geçmeleriyle bilinen el Bûti bu yönüyle de Fethullah Gülen’le benzer özellikler taşımaktadır. Hama olaylarında da Müslüman Kardeşlere karşı bir tavır almış olan el Bûti, söylemlerinde âlimleri siyasete girmemeye ve siyasetten uzak durmaya çağırmaktadır.(18) El Bûti, Suriye’de çıkan son krizde de halk gösterilerine karşı çıkmış, halka “kendilerini sapkın yuvalara yöneltmek isteyenlerin peşine düşmemeleri” çağrısında bulunmuştur. Hatta Emevi Camiinde verdiği bir vaazda: “Şayet Resulullah(s.a.v) a biat edip söz verdiyseniz derhal Seyyidi Reis Beşşar Esed’e biat edin ona karşı gelmeyi bırakın’’ (19)diyerek zalimlerin safında olmayı tercih etmiştir. 17) http://www.ozgundurus.com/Haber/Habe...an-el-Buti.php 18) “El Buti yutalibu’d duat biterki’s siyase musteşhiden bi me’sati’l irhab bi’l Cezair,” Champress, 10 Mayıs 2006, http://www.champress.net/index.php?q...icle/view/7116 19)http://www.ajans5.com/detay/2011/08/...alin-diye.html |
|
04-13-2012, 02:35 | #25 |
Zalim baas rejiminin “dış komplo” söylemini benimseyen yukarıda isimlerini zikrettiğimiz saray âlimleri, halkı “fitneye (!)karşı” uyarmış ve kontrollerindeki dini kurumlar ve takipçileri aracılığıyla muhalefetin etkisini kontrol altında tutmaya çalışmışlardır. Beşşar Esed’in, Hama’da katliamların yaşandığı 2011 yılının Ramazan ayında verdiği iftar yemeğine katılan Suriye’nin farklı illerinden gelen müftü ve imam-hatiplerden olan saray uleması, Esed’e bağlılıklarını bildirmişlerdir. Suriye’de belam’laşan yani tabir-i caizse köpekleşen âlimleri ve misyonlarını bu şekilde izah ettikten sonra, rejim karşıtı tavırlarıyla öne çıkan Rabbanî âlimlerden de bahsedelim: Suriye’de 1960’lı yıllardan beri Baas Partisi ve azınlık mezhebi Nusayrilerin zulümlerine karşı Suriye Müslüman Kardeşler teşkilâtının lideri olan Mustafa es-Sibâî, Şeyh Muhammed Hamid, Hasan Habenneke ve Saîd Havvâ[20] gibi âlimler, Sünni kitleyi yönlendirmiş, diri tutmuş ve onlara şer’i ve siyasi rehberlik yapmışlardır. Günümüzde de mevcut rejimin meşruiyetini yitirdiğini savunan ve protestoları destekleyen, rejim karşıtı tavırlarıyla öne çıkan Rabbanî[21] âlimler –Allah’a şükür- mevcuttur. Daha çok Şeyh Muhammed Ali es-Sâbunî[22] başkanlığındaki “Suriye Âlimler Birliği” adı altında örgütlenen Âlimler, halkın rejim karşıtı gösterilere katılmasını desteklemiş, Vakıflar Bakanlığı öncülüğünde bazı din adamlarının takındığı rejim yanlısı tavrı kınamıştır. Yayınladıkları bildiride göstericilerin amaçlarının meşru olduğu dile getirilmiş, Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Şeyh Yusuf el Karadavi’nin gösterilerden yana olan tutumu savunulmuş, Suriye rejiminin bazı görevlilerinin göstericilerin taleplerini meşru saymasının yeterli olmayacağı, reformların hayata geçirilmesinin gerekli olduğuna vurgu yapılmıştır. Bu bildiriyi Şam, Halep, Hums, Hama, Derâ, Kamışlı, İdlib, el Cezire, Banyas, Deyri Zor ve Lazkiye’den toplam 53 âlim imzalamıştır.[23] Başkent Şam'daki halk hareketinin öncülüğünü ülkenin saygın âlimlerinden Rıfai Mescidi'nin imamı Şeyh Usame Rıfai yapmaktadır. Muâz el-Hâtîb, Ratîb en-Nablusî, İmâduddin Reşîd, Salah Abdulfettah Halidî ve Şeyh Adnan Arur Suriye’de İslami direnişin öncü âlimleri arasında zikredilmektedir. [20] Hayatı hakkında bak: http://www.gencbirikim.net/?Syf=26&S...ÎD-HAVVÂ-(Rh.a) [21] Kalbini ve fikrini Allah'a bağlamış ve sadece onunla meşgul olan anlamındaki Rabbanî kelimesi; Rabb'e bağlanarak O'na kulluk eden ve diğer insanları eğitip öğretebilecek yüksek seviyeli kimsedir. Buhari'de İbn Abbas'dan gelen bir rivâyete göre: "Rabbânî, insanlar üzerinde ilim ile siyaset icra eder ve büyük bilgiden önce, küçük bilgilerle onları (kademe kademe) terbiye eden ilim ve velayet erbabıdır" (Buhârî, İlim, 10). Buradan da anlaşılacağı gibi rabbanî, yalnızca sahip olduğu ilim ile insanları eğitmekle kalmayıp, aynı zamanda onlar üzerinde velâyet (yönetme ve yönlendirme) işini yürütebilmektedir. [22] Şeyh Muhammed Ali El-Sâbunî 1930’da Halep’te doğmuştur. 1952’de El Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesi’nden mezun olan Sâbunî, Mekke’deki Ummul Kura Üniversitesi’nde ve Kral Abdulaziz Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde 28 yıl boyunca ders vermiştir. Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî, şer'î ilimlerin birçok alanında ve Kur'ân ilimlerinde kendisini ispat etmiş yetkin bir ilmî şahsiyettir. Şeyh Sâbûnî'nin Safvetü't-Tefâsîr, Min Kunûzi's-Sünne, Ravâ'i'u'l-Beyân fî Tefsîri Âyâti'l-Ahkâm gibi Türkçeye de çevrilen eserleri vardır. [23] “Ulemai Suriye yueyyidune intifadati’ş şaab,” Al Moslim, http://almoslim.net/node/145055 |
|
04-13-2012, 02:39 | #26 |
Dünyanın farklı ülkelerinden İslam âlimleri de Suriye’de yapılan zulümlere karşı sessiz kalmamışlardır. Aralarında Muhammed Ali es-Sâbûnî, Ahmed er-Raysûnî, Mecd Ahmed Mekkî, Said el-Gâmidî, Ahmed b. Said Havva, Münir Muhammed Necîb Gadbân, Safvet Hicâzî gibi İslam dünyasından ve Ebubekir Sifil, M. Fatih Kaya, Hamdi Arslan, Halil İbrahim Kutlay, Nureddin Yıldız gibi Türkiye’den toplam 105 âlim bir bildirge yayımlamışlardır. Harfi harfine katıldığımız bu bildirge’den bir bölümü nakledelim: “Aylardır bütün dünya gibi biz de Suriye’deki olayları yakından takip ediyoruz… Mevcut rejim ülkenin her tarafında Suriye halkına karşı barbarca cinayetler işlemektedir. Yalnızca, hürriyet ve onurlarını korumak, adaleti hâkim kılmak, razı oldukları bir yönetici seçme hakkına kavuşmak istedikleri ve bütün halkı kucaklayan bir rejim talep ettikleri için masum halk hunharca katledilmektedir. Suriye’deki Baas rejiminin işlediği bu cinayetler hem kemiyet ve hem de keyfiyet olarak sürekli artmaktadır. Suriye rejimi ve diktatör Beşşar Esed gün geçtikçe cinayetleri çoğaltmakta ve kendisinin koltuk hırsı artmaktadır… Katledilen, tutuklanan, yurtlarını terk etmek zorunda bırakılan, korku ve dehşet sebebiyle psikolojisi bozulan on binlerce insana rağmen, Suriye halkının geleceğini karartma, birliğini ve güvenliğini yok etme pahasına, ülkede yaşanan trajediyi durdurmak ve içinde bulunulan krizden çıkma çözümlerine yönelik bütün girişimler ve çabalara rağmen inadına ayak diretmekte kara sicillerinde ve aile tarihlerinde de görüldüğü üzere, olayları kan ve şiddetle bastırmayı tercih etmektedir. Bu yüzden biz Uluslararası Ehl-i Sünnet Âlimleri Birliği, Suriyeli Âlimler Birliği, Haklar ve Islah İçin Şerî Heyet ve bu kurumlara üye olan âlimler olarak emanet ve sorumluluğumuzu bir yere kadar da olsa ifa adına ilan ediyoruz ki: 1- Suriye devlet başkanı Beşşar Esed ve yönetimi İslam şeriatı açısından, ülkeyi yönetme meşruiyetini ve salahiyetini kaybetmiştir. Buna binaen Suriye’de devlet başkanlığı makamının münhal[24] olduğunu ilan ediyoruz. 2- Kendisini hala Suriye devlet başkanı olarak kabul eden kişi, partisi ve yardımcıları şerî açıdan itaat zeminini kaybetmişlerdir. Çünkü mevcut yönetim ülkede korku, dehşet, ölüm, yıkım ve felaket üreten silahlı çetelere dönüşmüştür. Dolayısıyla onlara fıkhen, Harâbe ve yeryüzünde fesat çıkarma ahkâmının uygulanması gerekir. Böyle kimseler hakkında Allah Azze ve Celle, Şuarâ 151 ve 152. âyetlerde “Sakın işi gücü yeryüzünde fesat çıkarıp nizamı bozmak olan, düzeltme için ise hiç bir gayretleri bulunmayan o haddi aşanlara itaat etmeyin.” âyet-i kerimeleri ve “Allah’a isyan edene itaat edilmez” hadis-i şerifi cârîdir. 3- Mevcut Suriye rejimine herhangi bir şekilde yardım etmek haramdır; günah, tecavüz ve haksız saldırı üzerine yardımlaşmak (teâvün ale’l-ism ve’l-udvân) haramdır. Husûsan Suriye rejiminin İran, Irak ve Lübnan gibi müttefikleri haram işlemektedir. Biz bu mezkûr ülkelerin Beşşar Esed rejiminin işlediği cinayetlere ortak olduğuna hükmediyoruz. Herkese “Ve asla zulmedenlerden yana eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz!” (Hûd 113) âyet-i kerimesini hatırlatıyoruz. 4- Suriye’deki zalim ve diktatör rejimi destekleyen gösterilere katılmak zâlimlere zulümlerinde destek ve yardımcı olmak hükmündedir. Kim bunu yaparsa Allah indinde mesul ve günahkârdır… Özgür Suriye halkına karşı yapılan savaşa ortak olmuş sayılır.[25] SON SÖZ: Bu yazının kaleme alındığı günlerde, Esed yönetimi, BM elçisi Annan’ın barış planını kabul ettiğini duyurdu. Ancak Suriye ordusunun aynı gün Lübnan’a girip muhaliflerle çatışması, Suriye rejimi ordusunun Hama, Humus ve Der’a kentlerinde askeri operasyonlarına devam etmesi zâlim Esed yönetiminin zaman kazanmaya çalıştığını gösteriyor. Tam bir yıldır acımasız bir cinayet şebekesinin vahşiliklerine ve uluslar arası kuruluşların ve güçlerin umursamazlığına Suriye halkı izzetle direniyor. Baas rejiminin ve işbirlikçilerinin işlediği insanlık suçuna karşı tüm insanlığa özgürlük ve adalet için mücadelenin ve Mümin vakarıyla direnişin somut bir örnekliğini sunuyor. Buradan bir kere daha kardeşlerimizin bu güzel örnekliğiyle onur duyduğumuzu haykırıyor, ödedikleri bu ağır bedellere rağmen zaferin Allah’ın izniyle Suriye halkının olacağına inancımızı tekrar ediyoruz. Ve başta Müslümanlar olmak üzere tüm dünya halklarını Suriye’de yaşanan bu insanlık suçlarına karşı tavır almaya ve mazlumlarla dayanışmaya davet ediyoruz. “Ey yerlerin ve göklerin Rabbi olan Yüce Allah'ım! Allah'ım kurtuluş ancak sendendir. Allah'ım Şam (Suriye) bölgesindeki kardeşlerimizden belaları def et! Allah'ım Suriye'deki kardeşlerime yardım et! Allah'ım akan kanı durdur! Allah'ım bunlar ne yaşlı, ne kadın ne de çocuk dinlediler! Allah'ım Suriyeli kardeşlerimi bunların şerlerinden koru! Allah'ım bunlar Müslüman kanı döktüler! Allah'ım gücünü onlara göster! Allah'ım zalimlerin üstesinden ancak sen gelirsin. (Allâhumme Âmin) [24] Boş, hükümsüz anlamında [25] Fetvanın tam metni ve imza verenlerin tam listesi için bakınız: http://darulhikme.org.tr/darulhikme/...cin-devrede-2/ Alıntıdır. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|