AK Gençliğin Buluşma Noktası

Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-25-2018, 09:51   #1
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart Yaratılış ve kuraan mucizeleri
Kaynak kuraan mucizeleri android programı

İNSAN MUCİZESİ

*insan vücudunun her milimetrekaresinde ince bir tasarım vardır mucizevi işlemler gerçekleştiren hücreler, dokular, moleküller ve salgılar vardır.
amaç insanın bedenindeki karmaşık yapıyı anlamak ve derince düşünmektir. okurken bedeninizde yolculuğa çıktığınızı düşünün.sizi akılalmaz sürprizler beklemektedir. Kalbinizin içinde jeneratör bulunduğunu, jeneratör devreden çıktığında yedek jeneratörün devreye girdiğini göreceksiniz. İnce bağırsağınızdaki hücrelerin, önlerinden geçen yüzlerce farklı madde arasından demiri tanıyıp yakaladıklarına şahit olacaksınız. Baş bölgenizdeki hormon molekülünün, uzun bir yolculukla çok uzaktaki hedefine böbreğinize ulaştığını ve hücrelere ne yapmaları gerektiğini emrettiğini göreceksiniz.*yolculuk sırasında doğduğunuzdan beri "benim bedenim", "bana ait" diye sahip çıktığınız vücudunuzun içinde, derinizin her noktasında gerçekleşen mucizevi olaylara şahit olacaksınız.İnsan bedeni, apayrı bir "alem", apayrı bir "şehirdir şehrin içinde ulaşım yolları, binalar, fabrikalar, en üstün teknolojilerden daha üstün teknolojik cihazlar, kendisinden beklenmeyecek şuur gösteren, hücre hormon salgı bezi gibi uzman elemanlar teçhizatlı askerler ve birçoğu mevcuttur. alem" yalnızca bedeninizin değildir. her insan, mucizevi "alem"e sahiptir. insanların vücutlarında kusursuz sistemler şuurlu trilyonlarca hücre karar mekanizmasına sahip salgı bezleri, üstün teknolojiye sahip organları vardır

*alemi düşünmek ve değerlendirmek önemlidir. düşünen ilk atar bedenindeki kalbindeki mükemmelliğini bilen ve kavrayan bir insana tesadüfen bu özellikleri kazanmıştır" diyerek evrimci masallar anlatılamaz insan, şuursuz atomların biraraya gelmesiyle oluşan hücrelerinin, tüm bunları kendi kendilerine yapamayacağını bilecek ve hücrelerdeki aklın kime ait olduğunu bulacaktır. Kendisi et olan mide, etleri sindiren asitler salgılarken kendi kendisini sindirmemesi için özel bir sistemden haberdardır, eli kesildiğinde kanının pıhtılaşması için en az 20 enzimin çok özel bir planlama içinde harekete geçer, karışıklık ya da eksiklik olmaz bunların hiçbiri evrimcilerin iddia ettikleri gibi zamanla oluşamaz düşünen bulacaktır.*düşünen insan bedeninin bir Yaratıcısı olduğunu kavrayacak ve Yaratıcısını tanımak yol kabul edecektir. Vücuttaki sistem var olan düzen ve her noktada sergilenen üstün tasarımı gören insan benzersiz güç sahibinin, üstün bir aklın insan bedenini yarattığını görecektir. Ayet şöyle buyurmaktadır: Göklerde ve yerde ne varsa O`nundur. Şüphesiz Allah, ihtiyacı olmayan övülmeye layık olandır. Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akan gemileri, yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli ve merhametlidir. Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O`dur. Gerçekten insan pek nankördür. (Hac Suresi)

insan bedenindeki yaklaşık 100 trilyon hücrenin, salgı bezlerinin, organın, dokunun sahibi ve yaratıcısı üstün kudret sahibi Allah`tır. Allah insanı sahip olduğu tüm parçalarla bir bütün olarak yaratmıştır, kendisini bilmesi için delillerini göstermiştir. Rabbimizin Kuran`da bildirdiği gibi;
Eğer Allah`ın nimetini saymaya kalksak onu sayamazsınız. Allah, bağışlayan ve esirgeyendir. (Nahl Suresi,) insan, Allah`ın nimetlerinin farkına varmalıdır. Yaşamını Allah`ı hoşnut edecek şekilde düzenlemeli; her sabah kendisine verilmiş olan gün ve bedenin, Allah`tan bir lütuf olduğunu bilmeli ve şükretmelidir. Bana ne oluyor ki, beni yaratana kulluk etmeyecekmişim? O`na döndürüleceksiniz Ben, O`ndan başka ilahlar edinir miyim Rahman bana zarar dileyecek olsa, ne onların şefaati yarar sağlar, ne de onlar beni kurtarabilirler. (Yasin Suresi)

 

murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-20-2018, 22:19   #2
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraan mucizeleri android programı .


Engel Tanımayan Filizler

Topraktan çıkan filiz her zaman uygun bir ortama ulaşamayabilir; kendini bir kayanın veya büyük bir bitkinin gölgesi altında bulabilir. büyümeye devam ederse, güneş ışığını alamayacağından fotosentez zorlaşır. filiz, yeryüzüne çıktığında ışık kaynağına doğru büyüme yönünü değiştirir. Fototropizm olarak bilinen bu işlem filizler ışığa duyarlı yön tayin sistemine sahiptir. Hayvanlarla ve insanlarla karşılaştırdığımızda bitkiler, ışığı algılamada avantajlıdır hayvanlar ve insanlar sadece gözleriyle ışığı algılayabilir. Bitkilerdeki yön tayin sistemleri son derece keskindir. hiçbir zaman yön şaşırmazlar. Işığa ve yer çekimine dayalı kusursuz yön bulma sistemleriyle yönlerini bulabilirler.

Bitkiler ışığı algılayıcı sistemlerin yanı sıra hücre bölünmesinin gerçekleştiği özel büyüme bölgelerine sahiptirler. Meristem olarak adlandırılan dokular kök ve gövde uçlarında bulunur. Filizin gelişiminde büyüme bölgesindeki hücreler aynı şekilde büyürlerse bu, gövdenin düz olmasını sağlar. Her bitkinin Meristem dokusunun büyüme yönüne göre şekilleri belirlenir. hücrelerin büyümesi bir kenarda fazla, diğerinde az olursa bitkinin gövdesi eğimli büyür. Bitkilerdeki büyüme tüm bölgelerde aynı anda başlar. Filizden çıkan bitkinin gövdesi ihtiyacı olan ışığa doğru ilerler topraktan bitki için gerekli olan su ve mineralleri sağlayacak kökler yer çekimini algılayan rehber sistemleriyle büyümelerini en etkili biçimde gerçekleştirirler.

bitkilerin kök uzantılarının toprağın altına rasgele yayıldığı düşünülebilir. Oysa kök uzantıları kontrollüce hedeflerine kilitlenmiş füze gibi ilerler
büyüme, bitkiden farklılık gösterir. her bitkide büyüme kendi genetiğe uygun gerçekleşir. her bitkide maksimum büyüme farklıdır. mısır sapı için maksimum büyüme süresi altı hafta iken kayın ağacı için bu süre çeyrek asırdır.


Çimlenme

küçücük bir cisimden metrelerce uzunluktaki tonlarca ağırlıktaki bitkinin oluşmasının ilk aşamasıdır. bitki kökleri yere, dalları yukarıya uzanırken, içindeki sistemler ortaya çıkar hiçbirinin oluşumunda aksama ya da gecikme olmaz. Bitki için gerekli her şey aynı anda gelişir. Örneğin, bir yandan çiçeğin döllenme mekanizması gelişirken, diğer yandan taşıma boruları oluşmaktadır. Aksi takdirde çiçek döllenme mekanizması oluşmayan bir bitkide, odun borularının hiçbir önemi olmayacaktır. Köklerin bir anlamı yoktur. böyle bir bitki neslini devam ettiremez, ek mekanizmalar işe yaramayacaktır. bitkilerdeki birbirine bağlı ve uyumlu mükemmel tasarım kesinlikle tesadüfen oluşamaz

Bir adet tohumu bir derinliğe gömüp bekleyelim. gereken süre geçtiğinde tohumun toprağı yararak yeryüzüne çıktığını görürüz.Bu tohumlardaki özel tasarımdır. Bitkiler bilinçli bir varlığın kanıtıdır bitkiler rastlantılarla oluşamazlar bitkilerde son derece bilinçli bir müdahale ve kusursuz bir tasarım vardır bu her şeyi en ince ayrıntısıyla bilen meydana getiren bir Yaratıcı`nın delilidir. Bitkilerin yaşamındaki yalnızca ilk aşama tohumun oluşumu bile üstün güç sahibi Yaratıcı`nın yaratmasındaki benzersizliği gösterir. Allah Kuran`da şöyle bildirir
"Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? dileseydik, onu ot kırıntısı kılardık şaşar kalırdınız." (Vakıa Suresi, 63-65)


Tohumun Bitkiye Dönüşmesi İlk Aşama: Filiz

Tohumu hiç görüp bilmeseydik içinden birbirine benzemeyen sayısız bitkinin çıkabileceğini, bitkilerin metrelerce yüksekliğe ulaşacaklarını tahmin edebilir miydik? küçük kuru tahta parçalarına benzeyen tohumlar, içlerinde bitkilere binlerce bilgi barındıran genetik taşıyıcılarıdır. bitki ile ilgili tüm bilgiler tohumlarda saklıdır. Bitkinin kökü, gövdesi çiçeklerin vereceği meyve en küçük detayına kadar eksiksiz olarak tohumdadır
Döllenmenin ardından tohumun bitkiye dönüşmesindeki ilk aşama filizlenmedir. Toprağın altındaki tohum ısı, nem ve ışık gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle canlanır. uyku halindedir. uyanır büyümeye başlar.

Filizlenmenin birkaç aşaması vardır. İlk tohum ıslanmalıdır ki, içindeki hücreler nemlensin metabolizma başlasın. sonra kök ve filiz büyür hücre bölünmesi başlar. fonksiyonların özel dokularca gerçekleştirilebilmesi için hücre farklılaşması olur. bu aşamalar enerji gerektirir.
Tohumun büyümek için besine ihtiyacı vardır. tohumun, mineralleri kökleriyle alacak hale gelene kadar besleneceği bir kaynağı yoktur. Öyleyse tohum, büyümesi için gerekli besini nasıl bulmaktadır? Bu tohumun yapısında gizlidir. Döllenmede tohumla oluşan besin deposu, filiz verip toprağa çıkana kadar tohumlarca kullanılacaktır. Tohumlar kendi besinini üretir hale gelinceye kadar, bünyelerindeki yedek besinlere ihtiyaç duyarlar.

çimlenme başladığında tohum topraktan suyu çeker ve embriyo hücreleri bölünür tohum kabuğu açılır. kök sisteminin başlangıcı olan kökçükler sürgün verirler ve toprakta aşağı doğru büyürler. Kökçüklerin gelişmesini, sap ve yaprakları üretecek tomurcukların gelişimi izler. Tohum toprak üstüne ışığa yönelir ve güçlenir. Çimlenme toprak altında başlar. İlk yapraklar açıldığında bitki, fotosentezle kendi besinini üretir tohumun büyümesinde bir mucize gerçekleşir. Ağırlığı ancak "gramla ifade edilen tohum, kilolarca ağırlıktaki toprağı delerek yukarı çıkarken zorlanmaz. tek amacı toprağın üstünde ışığa ulaşmaktır. Çimlenmeye başlayan bitkiler ince gövdeleriyle boşda hareket ediyormuş ve üzerlerinde ağırlık yokmuşçasına, oldukça rahat yavaş yavaş gün ışığına doğru yol alırlar. Yer çekimine karşı koyarak, tüm fizik kurallarını hiçe sayarak topraktan çıkarlar.

Toprağın çürütücü, ve parçalayıcı özelliğine rağmen, küçücük tohum ve milimetrenin yarısı inceliğindeki kökler hiçbir zarar görmezler. sürekli büyürler.Toprak altındaki tohumun yüzeye çıkış yolu kapatılarak, gün ışığına ulaşmasını engellemek için deneyler yapılmıştır. Deneyler çok şaşırtıcıdır. Tohum, önüne çıkan her engelin etrafından dolaşacak kadar uzun filizler çıkartarak büyüdükleri yerde baskı yaratarak gün ışığına ulaşır. Bitkiler büyüme süreçlerinde, büyük bir baskı yaratırlar. yolda yarıkların içinde yetişen fideler yarıkların genişlemesine yol açabilirler. tohumlar gün ışığına çıkarken engel tanımazlar. Tohum filizlenip topraktan çıkarken her zaman dik çıkar. Bunu yaparken yer çekimine aykırı hareket etmektedir. Kökler ise yer çekimine uygun hareket ederek toprağın içine ilerler

akla şu soru gelir Aynı bitkinin iki ayrı organı nasıl olup da zıt yönlere doğru büyür Bitkilerde büyümeyi yönlendiren uyarılar iki türlüdür; ışık ve yer çekimi. Tohumdan çıkan ilk kök ve filiz duyarlı sistemlerle donatılmışdır. Filizlenen kökde yer çekimini algılayan hücreler bulunur. Yukarıya doğru yükselen gövdede ise ışığa duyarlı hücreler bulunur. hücrelerin ışığa ve yer çekimine duyarlı olması bitki parçalarını gereken yerlere yönlendirir. köklerin ve filizin büyümesi dikey değil de farklı yöne ilerliyorlarsa, yönlerini düzeltmelerini sağlar.
Bitkiyi oluşturan hücreler birdenbire başkalaşmaya başlamakta ve şekil alarak bitkinin bölümlerini oluşturmaktadır Üstelik de köklerde ve gövdede görüldüğü gibi farklı yönlerde hareket etmektedir

kökün yer çekimiyle hareket ederek toprağın derinliklerine gitmesini,ve gövdenin toprağın üstüne hareket etmesini düşünelim. Dıştan bakıldığında güçsüz görünüme sahip yapıların toprağı yarması akla pek çok soru getirir burada çok önemli bir karar vardır. hücrelerin başkalaşma zamanını belirleyen, onlara yön gösteren kimdir Nasıl olup da her hücre hangi bölümde yer alacağını bilerek hareket eder Nasıl olup da karışıklık çıkmamakta kök hücreleri sadece toprağın içine uzamaktadır? tek cevab vardır. Bu kararı alan ve uygulayan, karışıklık çıkmaması için gerekli sistemleri belirleyen ve bunları oluşturan elbette bitkinin kendisi değildir.

Bitkiyi oluşturan hücreler de bunları yapamazlar. Başka bir canlının müdahalesiyle bu sistemin oluşması mümkün değildir. bitkiler yüce bir güç tarafından yönlendirilir ve yönetilir hücrelere karar aldırtan, onlara görevlerini ne yöne gitmeleri gerektiğini gösteren tüm yapıları yaratan üstün bir akıl vardır üstün aklın sahibi hiç kuşkusuz tüm alemlerin Rabbi Allah`tır.


Ücretli Bir Taşıyıcı – Karınca

tohumların yapısı farklı özelliklere sahiptir. çevresi yağlı, yenilebilir bir dokuyla kaplı olan bir tohumda yağlı doku, bitkinin nesli için çok önemlidir bu özellik karıncaların bitkiye ilgisine sebep olur bitkilerin üremesi karıncalar vasıtasıyla gerçekleşir. Tohumunu toprağa koyamayan bitki, bunu karıncalara taşıtır bitki tohumlarındaki yağlı doku, taşıyıcı karıncalar için yiyecektir. Karıncalar bunları büyük bir istekle yuvalarına taşır. Ve hiç bilmeden tohumu toprağın altına gömer Karıncalar binbir zahmetle tohumları yuvalarına taşır ancak sadece kabuğunu yer, etli iç kısmını bırakır Bu sayede hem karınca besin elde etmiş, hem de bitkinin üremesini sağlayacak bölüm toprak altına inmiştir olur.

Hiç kuşkusuz kusursuz uyumu sağlayan şuur ne karıncaya ne de bitkiye aittir. canlıların sahip oldukları tüm özellikler bizi birbirine uyumlu yaratan Yaratıcı`ya aittir. şuuru veren canlıları her ayrıntısıyla yaratan Allahtır Göklerde ve yerde bulunanlar O`nundur; hepsi O`na `gönülden boyun eğmiş` bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26)

Suda 80 Gün Kalabilen Tohumlar

Soğuk hava şartlarına dayanıklı tohumların yanı sıra bazı tohumlar uzun süre suda kalmaya dayanıklı bir yapıya sahiptirler. 80 gün süreyle suda kalan ve hiç bozulmayan, çimlenmeyen tohumlar vardır. en meşhuru hindistan cevizi palmiyesidir. Palmiyenin tohumu taşımanın güvenliği için sert bir kabuğa yerleştirilmiştir. kabukta yolculuk için su ve ihtiyaç duyulan her şey hazırdır. Dış tarafı tohumun sudan zarar görmemesi için sert bir dokuyla kaplanmıştır. Deniz fasulyesi de tohumlarını su aracılığıyla yayar Tohumları hindistan cevizi kadar büyük değildir ve taşımada sadece nehirleri kullanır. suyla üreyen bitkilerde en önemli özellik, tohumların tam karada açılmalarıdır.

bu son derece istisnaidir bitki tohumları genellikle suya değdikleri anda çimlenir. bu durum söz konusu bitkiler için geçerli değildir. Tohumlarını suyla taşıyan bitkiler ayrıcalıklıdır bu bitkiler suyu görünce çimlenselerdi, soyları tükenirdi Oysa mekanizmaları nedeniyle varlıklarını sürdürüirler.
Yeryüzündeki tüm bitkiler kendileri için en uygun yapılara sahiptir istisnai özellikleri akla, "nasıl olup da tam gereken dayanıklılık ortaya çıkmıştır?" sorusunu getirir. Palmiye tohumlarının suda uzun süre kalabilmesi için dayanıklı bir yapıya ihtiyaçları vardır ve kabukları oldukça kalındır. Kabukların sudan koruyucu özel yapısı vardır.Bu tesadüf değildir!

Uzun yolculuklarında normalden fazla besine ihtiyaçları vardır ve besin, palmiye tohumunun içine yerleştirilmiştir. Bu tesadüf eseri değildir!
Karaya geldiklerinde açılırlar hiçbir şekilde tesadüf değildir tohumlar sert kabuklarıyla, besin depolarıyla, büyüklükleriyle, tüm özellikleriyle dayanıklı şekilde tasarlanmışdır. Kabuğun sertlik miktarının ölçüldüğü, besin miktarının tespit edildiği ince yapının tesadüflerle oluşmasını beklemek, tohumun karaya ulaşmadan suda çimlenmesi, vei ölmesi demektir Tohumların yedek besinlerinin ve sularının miktarı, karaya ulaşma vakitleri hiç kuşkusuz tohumların kendi zeka ve kabiliyetleri ile olmamıştır. Tüm hesap ve ölçüler, tohumları yaratan, onların her ihtiyaç ve özelliklerini bilen, sonsuz akıl ve bilgi sahibi Allah tarafından kusursuzca ayarlanmıştır. O`nun katında herşey ölçü iledir. (Ra`d Suresi, 8)
Yere (gelince,) onu döşeyip-yaydık, onda sarsılmaz-dağlar bıraktık ve onda her şeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik. (Hicr Suresi, 19)

Helikopter Tohumlar

Avrupa akçaağaçları ve çınarlarının tohumları çok ilginç tasarıma sahiplerdir. sadece tek bir taraftan çıkan kanatları vardır. Tohum kanadının ağırlığı ile rüzgarın şiddeti mükemmel biraraya getirilmiştir ki tohumlar spin hareketi yaparak, yani kendi etraflarında dönerek hareket edebilir Akçaağaçlar yaşadıkları bölgeye seyrek dağıldıkları için, döllenmede en büyük yardımcı rüzgardır. Ufak rüzgar esintisinde kendi etrafında dönme hareketi yapan helikopter tohumları kilometrelerce süren uzun mesafeleri aşabilir Güney Amerikada yetişen Bertholletia ağaçlarının kapsül tohumları, ormana düştükten sonra yerde kalırlar. Bunun sebebi hayvanların ilgisini çekmemesidir kokuları yoktur, dış görünüşü dikkat çekmez, kırılmaları zordur.

ağacın üreyebilmesi için de tohum kapsülleri içindeki fındıkların toprağa gömülmeleri gerekir
olumsuz özellikler Bertholletia için sorun teşkil etmez. Çünkü kendisiyle aynı ortamda yaşayan bir canlı vardır.Güney Amerika`da yaşayan kemirici hayvan Agouti kalın, kokusuz kabuğun altında kendisi için bir yiyecek olduğunu bilir. dişleri kesici ve sivridir. Özel diş yapılarıa sert kapsülü kırarlar. Tek kapsülde yaklaşık 20 fındık bulunur. Bu Agoutilerin bir seferde yiyeceğinden fazladır. Agouti, çenesine aldığı fındıkları taşır açtığı küçük deliklere yerleştirir üstünü örter. Agoutiler işlemi daha sonra fındıkları yemek için yapmıştır ancak Allah gömdükleri fındıkları onlara buldurmaz. Bu Bertholletia ağacının işine yarar. Ve ağacın filizleri toprağa filizlenmek üzere gömülür

Agouti`nin beslenme şekli ile Bertholletia ağaçlarının üremesi uyumludur. Bu tesadüf değildir. canlılar birbirlerini tesadüfen keşfetmemişlerdir. canlılar yaratılmışlardır. Doğadaki sayısız uyum hiç kuşkusuz üstün bir aklın ürünüdür. Sonsuz akıl sahibi Allah, her iki canlıyı tüm özellikleriyle birlikte ve birbirine uyumlu yaratmaktadır.

Çalı Bitkisi ve Hura Ağacı

Çalı bitkisinin üremesi kendi kendine açılma yöntemiyle gerçekleşir. Çalıdaki tohumların patlaması, bitkideki buharlaşma sayesinde oluşur. Çalının üzerindeki tanelerin güneşe bakan yüzü, sıcaklık arttıkça gölgedeki yüzünden daha hızlı kurumaya başlar. Tane, üzerinde iki taraf arasında yaşanan basınçla ortadan ikiye ayrılır içerdeki küçük siyah tohumlar dört yana dağılır.
Tohumunu patlatarak yayan bitkilerin en başarılılarından birisi de Brezilya`ya özgü Hura ağacıdır Ağaç kuruyup tohumlarını yayma vakti geldiğinde, tohumlarını yaklaşık 12 m uzaklığa fırlatabilir. Bu mesafe bir ağaç için oldukça büyüktür

Tohumlarını Patlatarak Dağıtan Akdeniz Salatalığı

Bitkilerin üremesinde son derece büyük önemi olan dağıtım işlemindeki mekanizma incelendiğinde, çok hassas dengeler görülür. Akdeniz salatalığı gibi bazı bitkiler, tohumlarının yayılması için kendi güçlerini kullanır. Akdeniz salatalıkları olgunlaşdıkça içleri yapışkan bir sıvıyla dolmaya başlar. sıvıdan kaynaklanan basınç öylesine artar ki, salatalığın içindeki tohumlar dayanamaz ve patlar. Tohum patlarken, havaya roketin arkasındaki ize benzer bir sıvı fışkırtır. Sıvıyla birlikte salatalığın tohumları toprağa dağılır
mekanizma hassastır; kapsüle sıvının dolması salatalığın olgunlaşmaya başladığı dönemde, patlama da olgunlaşmanın bittiği dönemde olur.

sistem daha önce çalışmaya başlasa tohumlar olmadan patlayan kapsül hiçbir işe yaramaz Bu bitkinin sonudur. bitkide, yaratılmış mükemmel zamanlamayla tehlike oluşmaz. Her birinin en başından itibaren aynı anda var olması gereken mekanizmaların yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca yıl evrimleşerek geliştiğini iddia etmek akıl, mantık ve bilime dayanan iddia değildir.
Kapsül de, içindeki sıvı da, tohumlar da, tohumların olgunlaşması her şey aynı anda ortaya çıkmalıdır. Bugüne kadar problemsiz işleyen sistemin varlığı onun tüm parçalarıyla eksiksiz ve kusursuzca ortaya çıktığını, yani tek bir Yaratıcı tarafından yaratıldığını göstermektedir.

TOHUMLARIN KUSURSUZ DİZAYNI

rüzgarlarla, taşıyıcılarla çiçeklerin dişi organlarına ulaşan erkek polenler yolculuklarının sonuna gelmiştir. Tohum için her şey hazırdır. Eşeyli üreme olarak adlandırdığımız üremenin gerçekleşmesi için en önemli aşama tohumun oluşmasıdır.
Çiçeklerin tam ortasında, meyve yapraklarından oluşmuş dişi organ bulunur. Her dişi organın en üst bölümünde tepecik, bunun altında tepeciği taşıyan boyuncuk ve en dipte de tohumu barındıran yumurtalık vardır. Erkek organlardan gelen çiçek tozları, yüzeyi yapışkan sıvıyla kaplı tepeciğe konar ve boyuncuk kanalıyla dipteki yumurtalığa ulaşır yapışkan sıvının çok önemli bir görevi vardır: Çiçek tozları boyuncuğun altındaki yumurtalığa ulaşamadıkça buradaki tohum taslaklarını dölleyemezler, bu sıvı çiçek tozlarının boş yere harcanmasını önler ve birleşmeyi sağlar.

Tohum taslağı, dişi ve erkek üreme hücreleri birleştiğinde tohuma dönüşür. Çiçek tozları, tepeciğin üstüne konunca büyür her çiçek tozu taneciği her erkek üreme hücresi, kök kadar ince bir borucuk geliştirerek, dişi organın boyuncuğundan yumurtalığa uzatır. borucuklardan her birinin içinde iki çekirdek vardır. Borucuk uzayarak yumurtalığa ulaştığında kopar ve hücre çekirdekleri serbest kalır. çekirdeklerden biri yumurtalıktaki yumurta hücresiyle birleşir. Bu tohumu meydana getirir Diğer çekirdek tohumdaki başka bir hücreyle birleşerek tohumun çimlenmesi için besin deposunu oluşturur. bu olaya döllenme denir. Döllenmeden sonra dayanıklı bir tabaka yumurtayı sarar ve embriyo dinlenme evresine girer, çevresinde depolanan besin maddeleriyle tohumu oluşturur.


Erkek ve dişi eşey hücrelerinin birleşmesiyle oluşan her tohumda, bitki embriyosu vardır. Bu, tohumun gelişimi için çok önemli bir detaydır toprak altında bulunduğu ilk zamanlarda, tohumun kökleri ve besin üretecek yaprakları yoktur büyümek için besine ihtiyacı olacaktır.
tohumları çevreleyen embriyo ve besin deposu meyvedir. tohumu beslemek amaçlı besin değeri yüksek proteinleri ve karbonhidratları içerir insanlar, ve canlılar için vazgeçilmez bir besindir Her meyve içerdiği tohumu en iyi şekilde koruyup besleyecek niteliğe sahiptir. Etli kısmı, su miktarı, dış zarının yapısı tohumu koruyacak şekildedir.
Her bitki yalnız kendi türünden dölleyebilir.

bitkinin çiçek tozları başka bir bitkiye konarsa, bitki anlar ve yumurtalığa uzatmaz; döllenme olmaz tohum gelişmez. buğdayın çiçek tozları elma ağacına taşınırsa ağaç elma vermez. Bu olay olağanüstüdür bitkinin çiçeği kendi türündeki poleni tanır. kendi türünden ise döllenmeyi başlatır polen kendi türüne ait değilse, bitki döllenmeyi başlatmaz. Peki kendi türüne ait poleni ayırt eden "çiçek tepeciği" bu teşhisi nasıl öğrenmiştir? Yabancı polenlere karşı mekanizmayı kilitlemesi gerektiğini nereden bilir? bitkinin her ayrıntısına hakim olan akıl, çiçeği en güzel biçimde düzenlemiş ve nesillerin devamını garantiye almıştır.

Tohum embriyosunun ne gibi bir ortamda gelişeceği, gelişmede nelere ihtiyacının olacağı, topraktan çıktığı zaman nelerle karşılaşacağı ve nasıl bir korunmaya gereksinim duyacağı yani her ihtiyacı her detay önceden düşünülmüş tohum bu ihtiyaçlara göre tasarlanmıştır. Tohumların koruyucu dış katmanları çok serttir. Ve tohumu korur tohum gelişiminin son aşamasında dış yüzeyde dayanıklı mumlu bir yapı birikir, bu sayede su ve gaza karşı dirençli olunur Bitkilerin yaşamı kusursuzdur Tohum kılıfları bitkinin türüne göre değişik malzemeyle kaplanabilir; fasulye tanesinde olduğu gibi ince bir zarla ya da kiraz çekirdeğinde olduğu gibi odunsu ve sert bir kabukla örtülü olabilir.

Suya dayanıklı tohumların kabukları diğerlerine göre sert ve kalındır. her türe göre tohumlara farklı şekiller ve büyüklükler verilmiştir. çimlenmeden dayanması gerekenlerin (hindistan cevizi tohumları) ve suyla karşılaştıktan sonra filizlenmeye başlayanların (kavun, karpuz.) besin miktarı farklıdır. tohumların bozulmadan kalmaları ve kolay üremeleri için çok ayrıntılı sistemler vardır. Bitkilerin üremeleri için gereken özel tasarlanmış sistemlerin her kademesinde görülen akıl, ve bu sistemler üstün güç sahibi Allah tarafından yaratılmıştır

Vallisneria

Erkek Vallisneria`nın çiçekleri, bitkinin su içinde kalan bölümünde oluşur. dişi bitkinin çiçeklerine ulaşabilmek için, gövdeden ayrılarak serbest kalırlar. Çiçek, serbest kaldığında kolaylıkla su yüzeyine çıkar ve çiçek tomurcuk görünümündedir. Taç yaprakları birbirlerine kapanmıştır portakal kabuğu gibi çiçeğin etrafını sarmışlardır. polenlerin taşındığı bölüm suyun olumsuz etkisinden korunmasını sağlar. Çiçekler yüzeye çıktığında, kapalı olan taç yapraklar birbirlerinden ayrılır ve geriye kıvrılarak suya yayılır Polenleri taşıyan organlar, taç yapraklarda yükselir en hafif esintiyle bile hareket edecek yelken görevini üstlenir organlar, yelken görevi görürken, Vallisneria`nın polenlerini de su yüzeyinden yukarıda tutarlar.

Dişi bitkinin çiçekleri su dibinden gelen uzun bir sapın ucunda ve su yüzeyinde yer alır Dişi çiçeğin yaprakları su yüzeyinde çöküntü oluşturacak şekilde açılmışlardır. çöküntü erkek çiçek kendine yaklaştığında, dişi çiçeğin çekim alanı oluşturmasına yarar. erkek çiçek, dişi çiçeğin yanından geçerken çekim alanına girer iki çiçek buluşur. polenler dişi çiçeğin üreme organına ulaşır ve polenleşme gerçekleşir Erkek çiçeğin, suda iken kapalı olup polenleri koruması, yükselerek su yüzünde açması ve suda rahatlıkla ilerleyebilmesi üzerinde düşünülmesi gereken detaylardır. Çiçeğin bu özelliği deniz taşıtlarında kullanılan ve denize atıldığında otomatik açılan tahliye botlarına benzer.

botlar birçok endüstri tasarımcısının uzun süreli çalışmalarıyla Botun ilk üretimindeki planlama hataları ve aksaklıklar ele alınmış, hatalar düzeltilmiş ve doğru bir sisteme ulaşılmıştır.
Vallisneria`nın tahliye botunu tasarlayanlar gibi birden fazla şansı yoktur. Yeryüzündeki ilk Vallisneria`nın tek şansı vardır. ilk başarı sonraki nesillere yaşama imkanı yaratır. Aksaklıkları olan bir sistemde dişi çiçeği polenleyemeyecek ve bitki çoğalamayacak yeryüzünden yok olup gidecektir Vallisneria`nın polenleme stratejisinin aşamalı ortaya çıkması imkansızdır. Bu bitki suda polenlerini gönderebileceği yapısıyla yaratılmıştır


Halodule

Etkileyici polenlenmeye sahip bir başka su bitkisi de Fiji Adalarında yetişen Halodule`dir. polen taşıyıcıları uzun yüzücü iplikler biçimindedir suyun içinden yüzeye salınır Bu tasarım Halodule`ye Valisneria`dan bile çok fazla isabet sağlar ipliklerin yapısında karbonhidrat ve protein tabakaları vardır. Bu özel yapı Halodulelerin yapışkanlık özelliği taşımalarını sağlar. İplikler su yüzeyinde birbirine yapışarak uzun sallar oluşturur milyonlarca arama aracı, gel-git dalgalarını kullanarak dişi bitkilerin bulunduğu sığ sulara yol alırlar arama araçlarının birbiriyle çarpışmasıyla döllenme işlemi oluşur



Deniz Altı Bitkilerinde Polenleşme Yöntemi

Polenle üreme sadece kara bitkilerine özgü değildir. Deniz bitkilerinde görülür İlk olarak 1787 de Cavollini, açık denizde yaşayan ve polenleşme yöntemi ile üreyen "Zostera bitkisini keşfetmiştir.
Polenleşmenin sadece kara bitkilerine özgü zannedilmesinin nedeni; su ile temas eden kara bitkilerinin polenlerinin, yarılarak işe yaramaz hale gelmeleriydi. Suda polenleşmede üreyen bitkilerdeki incelemeler, Polenleri suyla taşınan bitkilere 11 farklı familyada 31 cins olarak Kuzey İsveç`ten, Güney Arjantin`e, deniz seviyesinin 40 m altından, 4800 m yüksekte And Dağlarındaki Titicaca Gölü`ne kadar pek çok yerde rastlanılır. Ekolojik bakılırsa tropik yağmur ormanlarından, çöllerdeki mevsimlik göllere kadar çok farklı şartlarda yaşayanları vardır.


Bitkilerin Renk, Şekil Ve Koku Iletişimi

Polen taşıyıcısı hayvanlar için renkler, çiçeklerin ne kadar uzakta olduğunu belli etmekte, çiçekte nektar olup olmadığını da haber verirler. Dölleyici böcekler yakına geldiğinde çiçekte koku ve şekil gibi uyarıcı sinyaller belirir ve böceğe nektar bölgesine kadar yol gösterir. Çiçeklerdeki renk çeşitliliği dölleyiciyi, nektarın merkezine yöneltir ve döllenmeyi sağlar .Bitkiler sahip oldukları renkten haberdardırlar. özelliği son derece şuurlu kullanıp hayvanları aldatırlar. bitkiler, böcekleri kendilerine çekecek nektarları olmadığı halde nektar taşıyan çiçeklerin renk özelliklerine sahiptir Akdeniz iklimindeki ormanlarda yaşayan Mor Çan çiçekleri ile orkide türü Kırmızı Sefalanda bitkisi bu konuya örnek oluşturur.

Mor Çan çiçekleri arılar için cezbedici bir nektar salgılar Kırmızı Sefalanda bu işlemi yapmaz birbirinden farklı olan bu iki bitkinin döllenmesini sağlayanlar yaban arılarıdır. Yaprak kesen arılar, Çan çiçeğinin döllenmesini sağlar Kırmızı Sefalandayı da dölleme ihtiyacı duyarlar. Nektarı olmadığı halde bir bitkiyi döllerler çiçeklerin saçtığı ışınların dalga boylarını, yaprak kesen arılar seçemezler. Renk, polen yayıcılar için önemlidir nektar salgılayan Çan çiçeğine giden arı, onun yanındaki aynı renkte ancak nektarı olmayan Kırmızı Sefalanda orkidesini döller bu orkide, Çan çiçeği ile olan benzerliği" sayesinde neslini devam ettirir Bazı bitki türleri çiçeklerinin rengini değiştirerek polen durumları hakkında böcekleri haberdar ederler.

Brezilya ormanlarında yetişen Lantana adlı bitki renk değiştiren bir sarı turuncu ve mor. kelebekler çiçeği ziyaret eder mor çiçeklere dokunulmaz böcekler hortumlarını sarı ve turuncu çiçeklere sokar çiçekteki nektar ilk günün sonunda azalırsa çiçek fark edilir renk değişmezse kelebekler hortumlarını daha önce döllenmiş çiçeklere sokar
çiçeğin renginin değişmesi hem bitkinin hem de dölleyicinin yararınadır. Çiçeklerinin rengi değişen bitkiler, çiçekleri genç olduğunda dölleyicilere bol nektar ikram ederler. Çiçekler yaşlandıkça renklerini değiştirmekle kalmaz, daha az nektar barındırırlar. dölleyiciler nektarı olmayan az nektarı olan, bu yüzden de rengi değişen meyvesiz bitkilere gitmeyerek enerji tasarrufu sağlamış olurlar.

Bitkinin böcek veya kuşu cezbetmek amacı ile kullandığı yöntemlerden biri de çiçeklerin yaydığı kokudur Bizim hoşumuza giden çiçek kokuları, böcekleri cezbetmek için salgılanır. Çiçeğin yaydığı koku böceklere yol gösterici rehberdir Kokuyu alan böcek, kokuda lezzetli bir nektarı fark eder ve böcek, kokunun kaynağına yol alır. Böcek çiçeğe ulaştığında nektarı için uğraşacak ve polenlere yapışacaktır. böcek, uğradığı çiçeğe polen bırakacak ve bitkinin döllenmesi gerçekleşecektir Böceğin, yaptığı işten haberi yoktur. O yalnızca kokusunu aldığı nektara ulaşmak amacındadır.

Polen Taşıyıcıları İş Başında

bitki türlerinin, polenlerini böcekler, kuşlar, arılar ve kelebekler gibi hayvanlara taşıtırlar Poleni hayvanlara dağıttıran bitkilerle hayvanların ilişkileri gözlemcileri hayrete düşürür canlılar alış-verişi gerçekleştirmek için, birbirlerini etkileyecek ve cezbedecek yöntemleri ustaca kullanır Önceleri, bitkilerin hayvanlarla ilişkilerinin olmadığı zannedilirdi. araştırmalar bu kanaatin tam tersi bir sonuç ortaya koydu: Bitkiler hayvanları etkilerler.
bitkilerdeki renk sinyalleri kuşlara ve hayvanlara hangi meyvelerin olgunlaşıp yayıldığını haber verir. Çiçeklerin rengi ile bağlantılı nektar miktarları
dölleyicinin çiçekde uzun kalmasını sağlayarak döllenme şansını artırır. Özel çiçek kokuları doğru dölleyicileri gerekli zamanda çeker.

Bitkiler hayvanları etkilemede çok aktif rol oynarlar. Kullandıkları stratejilerle polenlerini taşıyacak hayvanları mükemmel yönlendirirler.
bitkiler amaçları için kimi zaman yanıltıcı yöntem kullanırlar. Tozlaşmayı sağlayacak hayvan genellikle bitkinin tuzağına düşer ve bitki hedefine ulaşır.

Polenler Hedefe Kilitleniyor

Roketlerin hedefe varabilmeleri için belirli bir rota izlemeleri gerekir. roketin her tasarımı, hedefe ulaştıracak şekilde titiz yapılmalıdır. Roketin özellikleri, motor kapasitesi, uçuş hızı roket ile ilgili yağış, rüzgar, yoğunluk gibi hava şartları detaylıca programlanmalıdır. hedef ve ortam şartları da en ince ayrıntısına kadar bilinmelidir. bu saptamalar hassas ölçümlerle yapılmalıdır. Aksi takdirde roket, rotanın dışına çıkar hedefe ulaşamaz. Hedefe kilitlenen roketin görevini başarıyla yapması için birçok mühendis düşünerek hareket etmelidir. başarı, ekibin yoğun çalışması, ince hesaplamalar ve üstün teknolojinin ürünüdür Kozalakdaki kusursuz üreme sistemleri de, roketlerin hedefe kilitlenmelerine benzer biçimde,çok ince planlamış, son derece hassas ayarlamalar yapılmıştır.

Hava akımı kozalakların yoğunluğu yaprakların biçimi gibi pek çok detay, özel tasarlanmış ve bitkilerin üreme planı kurulmuştur. Bitkilerdeki detaylı yapıların varlığı, akla bu mekanizmaların nasıl oluştuğu sorusunu getirir. Roketlerle aynı sisteme sahip kozalaklardaki yapılar özel tasarlanmıştır. roketin tesadüfen oluştuğunu iddia etmek, rasgele bir rota tutturduğunu söylemek mantıksız bir iddiadır, hedefe kilitlenmiş hareket eden polenlerin olağanüstü hareketlerinin kozalaklardaki detaylı yapının da tesadüfle ortaya çıktığını söylemek mantıksızdır polenlerin yolculukta yol bulabilecek yeteneğe ve bilgiye sahip olması imkansızdır.

Sonuç olarak polen hücreler topluluğudur. şuursuz atomlardan oluşur. Polende şuur aramak mümkün değildir. kozalağın detaylı bilgilerle dolu bir sistemi kullanarak döllenebilmesi sonsuz bilgi ve kudret sahibi Allah`ın mükemmel yaratması ile gerçekleşmektedir. Çam ağaçlarının döllenmesindeki önemli nokta rüzgarların kontrolde tutuluyor olmasıdır. Rüzgarların taşıma görevini kusursuzca yerine getirmesi hiç kuşkusuz ki yine Alemlerin Rabbi Allah`ın, gökten yere her işi evirip çevirmesi sayesindedir. Allah ayetinde bildirirki aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik... (Hicr Suresi, 22) Yeryüzündeki tüm bitkiler yapması gerekenleri, ilk ortaya çıktığı andan itibaren bilir.

Rüzgar akımıyla gerçekleşen olayın, başarıya ulaşması zor olsada milyonlarca yıldır aksamadan devam eder her şey yerli yerinde mükemmel bir zamanlama ile gerçekleşir. mekanizmalar bir bütün olarak ve aynı zamanda işlemek zorundadır. eksiklik veya aksamada bitkinin soyu tükenir
kendilerinde irade ya da bilinç bulunmayan sistemler, her an kontrol altında tutan, her şeyi en ince ayrıntısıyla planlayan, sonsuz güç ve bilgi sahibi olan Allah`ın emri ve yaratması iledir Canlı cansız her şeyin ve her olayın meydana gelmesi Allah`ın her an yaratması iledir Allah ayetinde bildirmektedir ki Allah, yedi göğü ve yerden onların benzerini yarattı. Emir, durmadan iner; sizin Allah`ın her şeye güç yetirdiğini ve Allah`ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için. (Talak Suresi, 12)

Her ayrıntının düşünülerek hazırlandığı, hatasız bir teknolojik alet, bir fabrikada bunların planlayıcılarından hiç kuşku duymayız. Tüm bunların bilinçle yapıldığını ve her aşamasıda mutlak bir denetim olduğunu biliriz. yapanı takdir eder saygı duyarız, tüm canlılar çok hassas dengelere bağlıdır her detay ince ince yaratılmışdır. Bunu her yerde görürüz. Bütün canlılar kendilerini yaratan Allah`ı tanıtırlar. Hiç kuşkusuz övülmeye layık olan, tüm canlıları yeteneklerle yaratan Allah`tır. Yeryüzündeki her şey tüm bitkiler Allah`ın özel yarattığı sistemler sayesinde varlıklarını sürdürür `onun kontrolündedirler:
Göklerde ve yerde ne varsa O`nundur. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Ganidir, övülmeye layık olandır. (Hac Suresi, 64)
Gaybın anahtarları O`nun katındadır, O`ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların O bilir, O, bilmeksizin yaprak düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere her şey apaçık kitaptadır. (Enam Suresi, 59)


Aerodinamik Kozalaklar

rüzgarla polenleşmede sorulardan en önemlisi, "nasıl olup da havada bu kadar çok çeşit polen dolaşırken, bir bitki çeşidinin polenleri başka bir bitki türü tarafından tutulmamakta ve sadece kendi türünden bitkilere ulaştırılmaktadır" uzun yaşam süreleri ve yüksek boylarıyla tanınan kozalaklı ağaçlarda, kozalaklar erkek ve dişi yapıları oluşturur Erkek ve dişi kozalaklar aynı ağaçta olduğu gibi farklı ağaçlarda da olabilir Kozalakda, polen taşıyan hava akımını kendilerine çeken özel tasarlanmış kanallar vardır. Polenler, kanallar sayesinde üreme alanına gelir Dişi kozalaklar, erkek kozalaktan büyüktürler ve tek büyürler. Dişi kozalakların merkez eksenleri etrafında çok fazla miktarda yaprak benzeri sporofil"ler vardır. balık puluna benzeyen kabuk şeklinde yapılardır.

Sporofillerin iç yüzeyinde iki adet ovül bulunur. Kozalaklar polenleşmeye hazır olduğunda kabuklar iki yana açılır. erkek kozalaktan gelen polenlerin içeri girmesine olanak sağlar
polenlerin kolaylıkla kozalağa girmesini sağlayan özel yapılar da vardır. dişi kozalakların pulları yapışkan kıllarla döşenmiştir kıllar sayesinde polenler döllenme için içeri alınır Döllenmeden sonra dişi kozalaklar, çekirdek ihtiva eden odunsu ve derimsi yapıya dönüşür çekirdekler uygun koşullarda gelişerek yeni bitkiler meydana getirir dişi kozalakların çok şaşırtıcı bir özellikleri daha vardır: Yumurtanın oluştuğu kısım kozalağın merkezine yakındır. Bu da polenin bölüme ulaşması için bir zor gibi görünmektedir.

kozalağın iç kısımlarına ulaşabilmek için, iç eksene açılan özel yoldan geçilmesi gerekir. Bu ilk bakışta kozalakların döllenmesinde dezavantaj gibi görülür ancak, böyle değildir kozalaklar rüzgarın hareketini değiştirir. İlk olarak rüzgarın yönü dallar ve yapraklarla merkeze döndürülür. bölgedeki rüzgar kıvrılarak yumurtanın oluşturulduğu bölgeye sürüklenir. İkinci harekette, rüzgar bir girdaptaymış gibi dönerek kozalağın iç eksenine doğru yönelmiştir. Üçüncüsünde kozalak, çıkıntıları çalkantıya neden olarak, rüzgarı aşağıya döndürüp kabuklara yönlendirir bu hareketler sayesinde havada uçuşan polenler hedeflerine ulaşmaktadır dikkat edilmesi gereken nokta hiç kuşkusuz birbirini tamamlayan üç aşamanın olması ve bunların mutlaka bir arada olması gerektiğidir. Kozalaklardaki tasarım mükemmeliği bu noktada ortaya çıkar

Bitkilerdeki kusursuz yapıların sebebi evrimcilere göre tesadüftür Bu iddia geçersizdir kozalaklardaki üreme sistemi kusursuz bir yapıdır Üreme sistemi olmadan canlının neslini devam ettirmesi mümkün değildir. Bu çam ağacı ve kozalakları için de geçerlidir., kozalaklardaki üreme sistemi çam ağaçlarının ilk ortaya çıkışı var olmuştur Kozalaklardaki mükemmel yapının var oluşunda rüzgarı kozalağa yönlendiren yapının, rüzgarı kanala yönelten ayrı bir yapının ve yumurtanın olduğu bölüme ulaştıran kanalın her birinin eksiksizce aynı anda ortaya çıkmış olmaları gerekir. birinin eksikliğinde üreme sisteminin çalışması mümkün değildir. kozalaktaki yumurta hücresinin ve onu dölleyecek sperm hücrelerinin kendiliklerinden tesadüfen oluşabilmesi imkansızdır

Tek bir parçasının dahi tesadüflerle var olması imkansız sistemin tüm parçalarının aynı anda tesadüflerle ortaya çıkması, imkansızdır kozalaklar ilk ortaya çıktıkları andan itibaren, eksiksiz ve kusursuz Allah tarafından yaratılmışdır.
Çam ağaçlarının, polen yakalanmasını hızlandıran başka özellikleri de vardır. yumurta hücreleri genellikle dal ucunda oluşur. Bu da polen kaybını en aza indirir. çam kozalağının etrafındaki yapraklar, hava akımının hızını azaltarak kozalak üzerine daha fazla polen düşürür Kozalak etrafındaki yaprakların simetrik dizilişi polenlerin kolaylıkla tutulmasına yardımcı olur. Tüm polenlerde olduğu gibi çam polenlerinin de türlere göre farklı biçimleri, büyüklükleri ve yoğunlukları vardır.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-14-2018, 07:25   #3
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraan mucizeleri android programı

DÜNYANIN YUVARLAKLIĞI

Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin
üstüne sarıp örtüyor...„ (Zümer Suresi) ayette "sarıp örtmek" olarak tercüme edilen Arapça kelime "tekvir"dir.Türkçe karşılığı, sarmak"tır. gecenin ve gündüzün birbirini sarıp-örtmeleri tekvir etmeleri Dünya`nın biçimi konusunda bilgi içermektedir. 7. yüzyılda Kuran`da Dünya`nın yuvarlaklığına işaret edilmiştir. o dönemdeki astronomide Dünya`yı farklı algılıyordu. O dönemde Dünya`nın düz olduğu düşünülüyordu ve tüm bilim buna göre yapılıyordu. Kuran ayetleri ise bize henüz bu yüzyıldaki* bilgileri vermektedir. Kuran Allah`ın sözü olduğu için evreni tarif ederken en doğru kelimeleri kullanmıştır.

YÖRÜNGELER

Kuran`da Güneş ve Ay`dan bahsedilirken her birinin yörüngesi olduğu vurgulanır Geceyi, gündüzü, Güneş`i ve Ay`ı yaratan O`dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor.(Enbiya Suresi, 33)
Güneş`in sabit olmadığı, yörüngede yol aldığı ayette bildirilmektedir “Güneş de, kendisi için tespit edilmiş* bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçlü olanın takdiridir.(Yasin Suresi, 38) Kuran`da ki gerçekler, bilimsel gözlemlerle anlaşılmıştır. Astronomik hesaplarda Güneş, Solar Apex adı verilen bir yörüngede Vega Yıldızı doğrultusunda saatte 720 bin km.`lik muazzam bir hızla hareket eder. Bu hesapla, Güneş`in günde 17 milyon 280 bin km. yol katettiğini gösterir. Güneş`le birlikte onun çekimi* içindeki tüm gezegenler ve uydularda aynı mesafeyi kateder.

evrendeki tüm yıldızlar planlı bir harekete sahiptirler. Tüm evrenin yörüngelerle donatıldığı, Kuran`da şöyle haber verilmiştir: Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış` göğe andolsun.„ (Zariyat Suresi, 7) Evrende yaklaşık 200 milyar galaksi ve her galakside 200 milyar yıldız bulunur. yıldızların gezegenleri, gezegenlerin de uyduları vardır. Tüm gök cisimleri çok ince hesaplarla saptanmış yörüngelere sahiptir. milyonlarca yıldır her biri kendi yörüngesinde* kusursuz bir uyum ve düzende akıp gitmektedir. pek çok kuyruklu yıldız kendisi için tespit edilmiş* yörüngede yüzüp gider.
Evrendeki yörüngeler sadece gök cisimlerine ait değildir. Galaksiler şaşırtıcı hızlarla planlı ve hesaplı yörüngelerde hareket ederler. hiçbir gök cismi bir diğeriyle çarpışmaz, yolları kesişmez.

Kuran`ın indirildiği dönemde insanlık, uzayı milyonlarca kilometreyi* gözlemleyecek teleskoplara, ve teknolojiye, sahip değildi.* uzayın, ayetteki gibi, "özenle yollar ve yörüngelerle donatıldığının bilimsel tespiti Ancak* Kuranda* bu gerçek açıkça haber verilmiştir; çünkü Kuran, Allah`ın sözüdür. Halley kuyruklu yıldızı* planlı bir harekete sahiptir. Kendisine ait yörüngesi vardır ve diğer gök cisimleriyle kusursuz bir uyum* içinde yörüngede hareket eder* Evrendeki gök cisimlerinin; gezegenlerin, uyduların yıldızların,* galaksilerin çok ince hesapları saptanmış yörüngeleri vardır. kusursuz düzeni kuran ve devamlılığını sağlayan, tüm evreni yaratmış olan Allah`tır.*

GÖKLERLE YERİN BİRBİRİNDEN AYRILMASI

Göklerin yaratılışından bahseden ayet şöyledir inkar edenler görmüyorlar mı ki göklerle yer,
bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlıyı sudan yarattık. onlar inanmayacaklar mı?„ (Enbiya Suresi, 30)* Allah`ın evreni yoktan var ettiğini ortaya koyan BigBang, bilimsel bir teoridir. bilim adamları BigBang`e alternatif üretmeye çalışılmış ancak deliller BigBang`in kesin kabulüyle sonuçlanmıştır.* Ayette bitişik"* tercüme edilen "ratk" kelimesi, Arapçada* içiçe, ayrılmaz ve, kaynaşmış" anlamlarına gelir. Ayetteki ayırdık" ifadesi ise Arapça "fatk" fiilidir ki, bu fiil "ratk" halindeki* nesneyi yarıp, parçalayıp dışarı çıkmasıdır tohumun filizlenerek topraktan dışarı çıkması bu fiille ifade edilir.*

Ayette göklerle yerin birbiriyle bitişik "ratk" durumundan bahsedilir. BigBangda, tek bir noktanın evrenin tüm maddesini içerir herşey, hatta henüz yaratılmamış olan "gökler ve yer bu noktanın içinde, "ratk" halindelerdir. Ardından nokta şiddetle patlar ve* maddeler "fatk" olurlar… Ayetleri bilimsel bulgularla karşılaştırdığımızda tam bir uyum içindedir 14 asır önce haber verilen bulguların bilimsel olarak ortaya konması ancak 20. yüzyılda mümkün olmuştur.

EVRENİN VAROLUŞU

Kuran-ı Kerim`de evrenin ortaya çıkışı şöyle açıklanır: O gökleri ve yeri yoktan var edendir...„
(En`am Suresi, 101) Kuran bilimle tam bir uyum içindedir. astrofizik evrenin madde ve zaman boyutlarıyla birlikte, sıfır anında, büyük bir patlamayla var olduğunu ortaya koyar. "Büyük Patlama", BigBang" teorisi, evrenin 15 milyar yıl önce tek bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana geldiğini kanıtlar Büyük Patlama evrenin varoluşu ve başlangıcı konusunda bilim tarafından ortak kabul gören bilimsel açıklamadır. BigBangdan önce madde yoktur. Maddenin, enerjinin,* zamanın bulunmadığı, yokluk ortamında madde, enerji ve zaman yaratılmıştır. Modern fiziğin ortaya koyduğu gerçek, Kuran`da 1400 yıl önceden haber verilmektedir. NASA`nın 1992`de gönderdiği Cobe uydusu BigBang`den sonra tüm evrene yayıldığı varsayılan radyasyonun kalıntılarını buldu. Bu buluş evrenin yoktan var edildiğinin* bilimsel açıklaması ve BigBang teorisinin ispatıdır

ÜÇ KARANLIK BÖLGE

Çocuğun döllenmeden sonraki gelişimi üç bölgede* olmaktadır. üç bölge: Fallop borusundaki bölge; spermle yumurtanın birleştiği ve yumurtalığın rahime bağlı olduğu bölümdür. Ceninin tutunarak gelişmeye başladığı rahim duvarındaki bölme.
Ceninin özel sıvı dolu kese içerisinde gelişmeyi sürdürdüğü bölge. Kuran-ı Kerim şöyle demektedir
Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra yaratmaktadır. İşte Rabbiniz Allah budur, mülk O`nundur. O`ndan başka ilah yoktur. nasıl çevriliyorsunuz?" (Zümer Suresi, 6)
zaman geçtikçe, jelatini andıran ceninde büyük bir değişim görülür. o yumuşak yapıda vücudun dik durmasını sağlayacak sert kemikler oluşur Hem de her kemik yerli yerindedir

başlangıçta aynı yapıya sahip hücreler farklılaşarak, kimi ışığa karşı hassas göz hücrelerini, kimi sıcağı, soğuğu ya da acıyı algılayan sinir hücrelerini ve ses titreşimlerini hissedecek hücreleri oluşturur. ayrışıma hücreler mi karar vermektedir? insan gözünü ya da kalbini oluşturmaya karar verip, akılalmaz işi onlar mı başarmaktadır? Yoksa onlar bu işe uygun olarak mı yaratılmışlardır? Akıl ve vicdan hangi seçeneği kabul edecektir. Bütün* işlemlerin sonunda, bebek annesinin karnındaki gelişimini tamamlamış* dünyaya gelmiştir. anne karnındaki halinden 100 milyon kat büyük, 6 milyar kat ağırdır... bizim hayata başlangıç öykümüz. İnsan için, olağanüstü bir olayın kimin eseridir

Bütün* karmaşık işlemlerin "kendi kendine" oluştuğunu düşünmek akıldışıdır. Hücreler nasıl "karar verip" insan organlarını oluşturabilir ateistler bu olayı doğa mucizesi" olarak tanımlıyor olayların hepsini Allah yaratmaktadır. her anı, her saniye ve her aşamayı* yaratan ayetlerinde buyuruyorki
"Sizleri Biz yarattık, tasdik etmeyecek misiniz? rahimlere dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz?" (Vakıa Suresi, 57-59) O’nun bilgisi olmaksızın, hiç bir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitaptandır. bu, Allah’a göre kolaydır." (Fatır Suresi, 11)

"Akıtılan meniden" insana dönüşen vücudumuz milyonlarca* denge içerir. farkında olmasak da, vücudumuzda yaşamamızı sağlayan karmaşık ve hassas sistemler vardır. Tüm sistemler, tek sahib Yaratıcı ve Rabbimiz Allah tarafından kurulmuştur
İnsan, `kendi başına ve sorumsuz` bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi?* bir alak oldu, derken Allah, onu yarattı bir `düzen ve biçim verdi.` ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı. Öyleyse Allah Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir?" (Kıyamet Suresi, 36-40) İnsan Allah’ın yarattığı bir varlıktır. Yaratıldığına göre, ayetinde vurguladığı gibi, "kendi başına ve sorumsuz" bırakılacak değildir.


ZİGOTUN RAHİME YAPIŞMASI

Yumurtanın döl yatağına yerleşebilmesi pürtüklü özelliğinin sayesindedir. Bu pürtükler, yumurtanın gerçek uzantıları olup, toprağa yerleşen kökler gibi, organın derinliklerine doğru dalar. Böylece zigot kendisinin gelişimi için annenin vücudunda salgılanan hormonlardan yararlanabilir. Ancak modern çağda bulunan bu gerçeği, Kuran şöyle bildiriyor: "Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı bir alak`tan* yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir." (Alak Suresi) İnsan, `kendi başına ve sorumsuz` bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? Sonra bir alak oldu, derken Allah, onu yarattı ve bir düzen biçim verdi.` ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı." (Kıyamet Suresi)

Döl yatağına tam anlamıyla tutunmuş olan zigot gelişmeye başlar. Oluşan insanı anneye bağlayan yer, plasenta denilen tek taraflı süzgeçtir. Plasentanın en önemli özelliği anne karnında bebeğin gelişimi için gerekli olan maddeleri "seçerek" bebeğe sunmasıdır. bebeğin içinde büyüdüğü amnion sıvısının en önemli özelliği, dışarıdan gelecek darbelere karşı bebeğin güvenliğini sağlamakdır. Kuran, diyorki
Sizi basbayağı bir sudan yarattık. onu savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik." (Mürselat)


BAL MUCİZESİ

Allah`ın küçücük bir hayvan aracılığıyla insanlara sunduğu balın* büyük bir besin kaynağı olduğunu biliyor musunuz? Bal, fruktoz ve glukoz gibi şekerlere magnezyum, potasyum, kalsiyum, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi minerallere sahiptir.* B1, B2, C, B6, B5 ve B3 vitaminleri de bulunur. bakır, iyot, demir ve çinko da* bulunur. hormonlar da vardır. Bal, ayetde vurgulandığı gibi, "insanlara şifa taşır ı bal, arı sütü, polen ve arı reçinası hastalığı tedavi eder* Romanyalı bir doktor balı katarakt hastaları üzerinde denediğini ve 2094 hastadan 2002`sinin (% 95) bal sayesinde tam iyileştiğini açıkladı. Polonyalı doktorlar ise arı reçinasının hemoroid, deri ve kadın hastalıkları gibi birçok hastalığa iyi geldiğini tespit ettiler

Bal Kolayca sindirilir: bağırsakların ve böbreklerin daha iyi çalışmasına yardımcı olur. Bal çok tatlıdır vücuda yaklaşık % 40 oranında daha az kalori sağlar. Vücuda yoğun enerji verir kilo yapmaz* üstün bir besin kaynağıdır Bal ılık suyla karıştırıldığında 7 dakika içinde kana karışır. Ve İçerdiği şekerler beynin çalışmasını kolaylaştır
Kan yapımına destek olur: Bal, kan yapar vücud* enerjisnin önemli bir bölümünü karşılar.* kanı temizler vardır. Damar sertliğine karşı koruyucudur

Balın bakteri barınmasına olanak tanımayan özelliği "inhibine etki" olarak adlandırılır.* sulandırılmış balın bakteri öldürücü özelliği saf bala göre iki kattır. İşin ilginci, arı kolonisine yeni dahil olacak kurtçuklar arılarca—sulandırılmış balın özelliğini bilirmişcesine—sulandırılmış balla beslenir Arı sütü, kovandaki işçi arıların ürettiği bir maddedir. Çok besleyicidir içinde şeker, protein, yağ ve birçok vitamin bulunur. Vücud kuvvetsiz düştüğünde ve doku yaşlanmalarından ileri gelen bozukluklarda kullanılır. Arıların ihtiyaçlarından çok fazla ürettikleri balı, insanlar için ve insanlara uygun olarak yaptıkları açıktır. Bu inanılmaz görevi "kendi başlarına" yapamayacakları da

YAĞMURUN TATLI KILINMASI

Kuran, yağmurun "tatlı" oluşuna dikkatimizi çeker
içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu siz mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?* dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?" (Vakıa Suresi, 68-70) "... Size tatlı bir su içirmedik mi?" (Mürselat Suresi, 27) "Sizin için gökten su indiren O’dur; içecek ondan, ağaç ondandır hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. (Nahl Suresi, 10) yağmur suyunun kaynağı buharlaşmadır ve buharlaşmanın %97’si "tuzlu" okyanuslardan olmaktadır. yağmur tuzsuzdur. Yağmurun tatlı olmasının sebebi Allah`ın koyduğu kanundur. su, ister tuzlu denizlerden, ister mineralli göllerden, ya da çamurların içinden buharlaşsın hiçbir yabancı madde taşımaz. "Biz, gökten tertemiz su indirdik..." (Furkan Suresi, 48) hükmü gereği, duru ve tertemiz yere iner.


DENİZLERİN BİRBİRİNE KARIŞMAMASI

"Birbirleriyle kavuşup karşılaşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir berzah vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler." (Rahman Suresi)
ayette, bilinen iki su kütlesinin birbirleriyle karşılaşıp birleştiği fakat bir engel sebebiyle karışmadıkları vurgulanır. Bu nasıl olabilir? Normalde beklenen iki denizin* karşılaştığında sularının karışarak tuzlulukların hem de ısılarının eşitlenmesidir. Oysaki böyle olmaz Örneğin Akdeniz ve Atlas Okyanusu, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu birbirleriyle birleşseler de suları birbirine karışmaz. Bunun sebebi yüzey gerilimi kanunudur

YARATILIŞTAKİ ÇİFTLER

"Yerin bitirmekte olduklarından, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah çok yücedir." (Yasin Suresi, 36)
ayetteki "bilmedikleri nice şeylerden" ifadesi geniş bir anlam içerir. maddenin çiftler halinde yaratıldığını ortaya koyan İngiliz bilimadamı Paul Dirac, "Parité" adı verilen buluşla her maddeni anti madde denilen bir çifti olduğunu ortaya koymuştur. Anti-madde, maddenin tersidir maddenin tersine anti-maddenin elektronları artı, protonları da eksi yüklüdür.

DÜNYANIN YUVARLAKLIĞI

Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor. (Zümer Suresi, 5) Kur’an’ın evreni tanıtan ayetleri dikkat çekicidir. sarıp örtmek olarak tercüme edilen arapça kelime "tekvir"dir.arapça karşılığı sarmaktır. gecenin gündüzü tekvir etmesi yeryüzünün yuvarlak olmasıyla mümkündür.

DÜNYANIN HAREKETİ

"Dağları görürsün onları donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Her şeyi sapasağlam ve yerli yerinde yapan Allah’ın sanatıdır bu (Neml Suresi, 88) Kuran, dünya merkezli bir evrende dünyanın bulutlar gibi hareket eden bir cisim olduğunu belirtir. Ayette dünya kelimesi yerine dağ kelimesinin yer alması da ilgi çekicidir. Çünkü dağlar dünyadaki sabitliğin simgesidir. Sabit gibi gözüken dağların hareket etmesi dünyanın hareketi demektir.

YEDİ KAT YER - YEDİ KAT GÖK

"Allah yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı..." (Talak Suresi, 12) Dünyanın yapısı, Kurandaki gibi, yedi bölümden meydana gelir. Atmosferde katları birbirinde ayıran yüzeyler vardır. Troposfer: Kalınlığı kutuplarda 8 km. ekvatorda 17 km`ye ulaşır. bulutları kapsar. Sıcaklık yükseltiye bağlı olarak kilometrede 6.5°C azalır. katmanın tropopoz diye adlandırılan ve hızlı hava akımlarının olduğu kısımda sıcaklık -57°C’de sabit kalır.
2.Kat - Stratosfer: 50 km yüksekliğe ulaşır. mor ötesi ışınlar soğurulduğu için ısı açığa çıkar* sıcaklık 0°C’ye yükselir. soğurma sırasında ısının yanında dünya için hayati önem taşıyan ozon tabakası ortaya çıkar. 3.Kat - Mezosfer: Yüksekliği 85. km`ye* çıkar. sıcaklık -100 C’ye iner.

4.Kat - Termosfer: Sıcaklık giderek yavaşlayan bir tempoda artar. 5.Kat -İyonosfer bölgedeki gazlar iyon halindedir. Radyo dalgalarının iyonosfer tarafından dünyaya gönderilmesi sayesinde yeryüzündeki iletişim sağlanır. 6.Kat - Ekzosfer 500 ila 1000. km`nin ötesinde, özellikleri güneşe göre değişen tabakadır. 7.Kat - Manyetosfer: dünyanın manyetik alanın kapladığı büyük bir boşluktur Enerji yüklü atom altı parçacıklar Van Allen Kuşaklarında tutulur. yer kabuğunun katmanları* 7 bölümden oluşur: 1.Kat Litosfer(su) 2.Kat Litosfer(kara) 3.Kat Astenosfer 4.Kat Üst manto
5.Kat Alt manto 6.Kat Dış çekirdek
7.Kat İç çekirdek


GÜNEŞİN YOLCULUĞU

Güneş kendisi için tesbit edilmiş bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçlü olanın* takdiridir." (Yasin Suresi, 38) Astronik hesaplara göre güneş, içinde bulunduğu galaksinin hareketi nedeniyle, Solar Apex adı verilen bir yörüngede Vega Yıldızı`na doğru saatte 720.000 km.’lik bir hızla yolculuk eder Bu güneşin günde 17.280.000 km. yol katettiğini gösterir.

Yörüngeler ve Dönen Evren

Evrendeki dengenin en önemli nedeni kuşkusuz gök cisimlerinin belirli bir yörünge izlemesidir yörüngelere, yakın zamana kadar bilinmediği halde, Kuran`da buna dikkat çekilmiştir:
"Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur; her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler." (Enbiya Suresi, 33) yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı bulundukları sistemle* dönmekte, evren bir fabrikanın dişlileri gibi düzenli çalışmaktadır. Evrendeki yörüngeler sadece gök cisimlerinin hareketi değildir. Güneş sistemimiz galaksiler, başka merkezler etrafında büyük bir hareketlilik gösterir Dünya ve onunla birlikte Güneş Sistemi her yıl, bir önceki yerinden 500 milyon kilometre uzakta bulunur.

Gök cisimlerinin yörüngelerinden en ufak sapması sistemi altüst eder Dünya güneş çevresinde her 18 milde doğru bir çizgiden ancak 2.8 mm ayrılır. bu* kıl payı şaşmaz, çünkü; yörüngeden 3mm`lik* sapma büyük felaketler doğurur sapma 2.8 yerine 2.5 mm olsaydı yörünge geniş olurdu ve hepimiz donardık, sapma 3.1 mm olsaydı hepimiz kavrularak ölürdük." Gök cisimlerinin bir başka özelliği de, yörüngelerinin dışında bir de kendi etraflarında dönmeleridir. "Dönüşlü olan göğe andolsun." (Tarık, 11) ise tam da bu gerçeğe işaret eder.

GÜNEŞ

Dünyadan 150 milyon km. uzakta olmasına rağmen, bize gerekli enerjiyi kesintisiz ulaştırır.
dev enerjili gök cisminde hidrojen atomları devamlı olarak helyuma çevrilmektedir. Her saniye 616 milyar ton hidrojen, 612 milyon ton helyuma çevrilir. dışarı salınan enerji 500 milyon hidrojen bombasının patlamasına denktir. hayat güneşteki* enerjiyle sağlanır. enerjinin yarısı gözle görünür ve ışık olarak alınır. Geriye kalan enerji gözle görülmeyen, sıcaklık biçiminde ortaya çıkan kızılötesi ışınlardır. Güneş çan gibi genleşip salınır Bu olay her beş dakikada bir tekrarlanır güneşin yüzeyi saatte 1080 km hızla, 3 km. kadar bize doğru ilerleyip sonra geri döner Güneş, Samanyolu`nu oluşturan 200 milyar yıldızdan biridir. Dünyadan 325.500 defa büyük olmasına rağmen,* küçük yıldızlardandır sayılmaktadır. Çapı 125 bin ışık yılı olan Samanyolu`nun merkezine 30 bin ışık yılı uzaklıktadır. ( 1 ışık yılı= 9.460.800.000.000 km.)


Evrenin Genişlemesi

20. yüzyıla kadar bilim evrenin genişlemekte olduğunu* açıklayamamıştı. Stephan Hawking, evrenin genişlemesinin 20. yüzyılın en büyük olaylarından biri olarak nitelendirmiş ve, bu* şaşkınlığını şöyle dile getirmişti`Evrenin genişlemesi 20. yüzyılın en büyük düşünsel devrimlerinden biridir. Bu günden geçmişe* kimsenin bunu neden daha önce akıl etmediğine şaşmamak elde değil.` Oysa Allah’ın, 600’lü yıllarda vahyettiği kitabında, Allah`ın evreni yarattığını ve de onu "genişlettiği" bildirilmektedir. ayet şöyle demektedir: Biz göğü `büyük bir kudretle` bina ettik ve şüphesiz. Biz, onu genişleticiyiz." (Zariyat Suresi, 47)

BIG BANG (Büyük Patlama)

elde edilen veriler, evrenin "yok"iken "var" hale geldiğini gösterir. evrenin bir başlangıcı vardır ve başlangıç BigBang adı verilen Büyük Patlama Teorisidir, bilim çevrelerinde kabul görmektedir.
evren 15 milyar yıl önce tek bir noktada toplanmıştı. Bu nokta sonsuz bir yoğunluk ve ısı anlamına geliyordu. Yoğunluk sonsuzdu ama bir hacmi yoktu. Büyük Patlama`dan önceki dönem evrenin olmadığı, herşeyin "yok"olduğu dönemdi. Teoriye göre, büyük bir patlama ile sonsuz yoğunluk hızla dağılmaya başlamıştır.* Büyük Patlama ile, evren "yok" iken, "varolmaya" doğru yola çıkmıştır. evrenin sürekli genişlemesi Büyük Patlama’nın en büyük delilidir

"Bugün galaksiler her yöne doğru bizden uzaklaşır. Kozmolojistler evreni şişen bir balon yüzeyi gibi düşünür Şüphesiz* uzay, balonun yüzeyi gibi 2 değil 3 boyutludur ve her yöne doğru genişler."
Gök cisimlerinin kaçma hızı uzaklık arttıkça artar , bizden bir milyar ışık yılı uzaklıktaki Ursa-Major Takım Yıldızı, her saniye dünyadan 1.500 kilometre uzaklaşırken, çok daha uzak olan Hidra Takım Yıldızı’nın uzaklaşma hızı saniyede 6.000 kilometredir. Evren* genişlemesinin başladığı bir an olması gerekir. genişlemeyi tersine doğru düşünür ve evrenin gelişmesini geriye çekersek o zaman her şey, 15 milyar yıl önce sonsuz yoğunlukta tek bir matematiksel noktada,* toplanacaktır.

BigBang teorisinin en büyük önemi, evrenin* başlangıcı olduğunu ispatlamasıdır. Çoğu kişi, Allah`ın evreni Big-Bang ile -veya başka bir şekilde- yarattığını* bundan sonraki olayların "kendi kendine" işlediğini zanneder. Bu mantığa göre, Allah yalnızca "ilk hareket"i yaratmıştır ve evren birbiri ardına dizili domino taşları gibi kendiliğinden oluşmuştur. Oysa bu düşünce kökten yanlıştır. Big-Bang, evrendeki ilk harekettir. Evrenin patlamayla oluşması ve yaşadığımız dengenin kendi kendini oluşturması düşünülemez. kuralsız bir patlamayla dağılan parçacıkların, galaksileri, yıldız sistemlerini ve Güneş sistemini kendi kendine oluşturduğu sonucuna varılamaz. Tek bir atomun bile, kendi kendine şekillenmesi düşünülemez

koca bir evrenin bir patlamanın "kudretiyle" oluştuğunu söylemek akıldışıdır Bunlar Allah`ın ilmiyle gerçekleşmiştir. Kuran`da Allah`ın önce "gökleri" yarattığını, yeryüzünü düzenlediği, dağları varettiği ardından atmosferi düzenlediği, en sonra da canlıları var ettiği bildirilir Kuran ayetleri Allah`ın evrendeki tüm varlıkları yönettiğini bildirmektedir:
"Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri kudreti altında tutuyor. Andolsun,* zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra kimse onları tutamaz. O, Halim`dir, bağışlayandır." (Fatır Suresi, 41)
Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O`dur. Gerçekten insan pek nankördür." (Hac Suresi, 66) Gökten yere her işi O evirip düzene koyar..." (Secde Suresi, 5)

"Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, durmadan iner; sizin gerçekten Allah`ın her şeye güç yetirdiğini* Allah`ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, için." (Talak Suresi, 12)
BigBang, evrenin başlangıcıyla ilgili en tutarlı teoridir Atomların, yıldızların, galaksilerin hangi sebep-sonuç ilişkisiyle yaratıldıkları bilinmez Ama kuşkusuz Allah insanı bir su damlasını sebep kılarak yarattığı gibi, evreni de sebepler zinciri içinde yaratmıştır bu sebebin çıkışı bir patlama veya başkası olabilir. hiçbir aşama Allah’tan bağımsız kendi kendine oluşmamıştır. mükemmellik onun üstün ilmi ve kudretiyledir
Tüm evren,* insanoğluna yararlı kılınmıştır. Kuran, `Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, akıllı bir topluluğa ayetler vardır.` (Nahl Suresi, 12) Kuran`da evrenin ve dünyanın yaratılışı Kuran haberleri, bilimsel gerçeklere uygundur.

Kuran ve Bilim Hakkında

Kuran ayetleri evren hakkındaki bilgiler ve bilim ile paraleldir ateist "bilim adamları Kuran`a önyargılı* yaklaşır. Allaha inanmayanlar Kuran`ın Hz. Muhammed tarafından "yazıldığını" öne sürer Kuran`ın bilimle çelişeceğini söyler . ayetleri çarpıtırlar müslümanlar, ise hataya düşerek, Kuran`ı bir "bilim kitabı"olarak tanıtırlar Kuran`ın bilimle çelişmediğini ispatlarken, neredeyse tüm bilimin Kuranda olduğunu söylerler. bilimsel gelişme için, formül ya da deneylerle uğraşmak yerine, Kuran`ın araştırılmasının faydalı olduğunu öne sürerler .
Oysa, Kuran ayetlerinden anladığımıza göre, Kuran bir "bilim kitabı"değildir. Bilime öncülük etmek, kimya formülleri aktarmak ya da kuantum fiziği öğretmek için indirilmemiştir.

Kuran`ın ne amaçla indirildiğini ayetler şöyle açıklar "Elif, Lam, Ra. Bu bir Kitap`tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik." (İbrahim Suresi, 1) Kuran) Temiz akıl sahipleri için bir hidayet rehberi ve bir zikirdir." (Mümin Suresi, 54) Kuran, müminlere rehber olarak indirilmiştir. Onları "karanlıkdan aydınlığa" inkardan imana çıkaracak Allah`a nasıl kulluk edeceklerini, ve rızayı nasıl arayacaklarını açıklayacaktır. Kuran, müminin ibadetlerini nasıl yapacağını açıklar.Müminin ibadetleri Namaz, oruç gibi doğrudan Allah`a karşı yapılan ibadetler ve "iyiliği emredip-kötülüğü engellemek" olarak özetlenen toplumsal ibadetlerdir

Kuran, mümine, "iyiliği emredip, kötülükten sakındırırken" dini anlatırken ve din düşmanlarına karşı mücadele ederken ne gibi yöntemler izlemesi gerektiğini ne tür insanlarla ve toplumlarla karşılaşacağını tarif eder. ayette "De ki..." ve "Derler ki..." ifadeleri müminlerin insanlarla nasıl bir diyalog içine gireceğini anlatır.Kuran bir sosyoloji " ya da "psikoloji kitabıdır" diyemeyiz. Kuran kendisini rehber edinen müminlere, Allah`a yakınlaşma ve Allah yolunda mücadele için girişecekleri çabada yardımcı olmak üzere psikolojik ve sosyolojik bilgiler verir bilgiler* sosyoloji ya da psikoloji kitabında verilemeyecek kadar özlü ve doğrudur Kuran* dünyaya nizam veren* müminlere, politik bilgiler verir. Dünyada etkin "güç odakları"nı Müslümanlara kimin düşmanlık besleyeceğini Dünyadaki bozguncuları açıklar. Ama bundan Kuran siyaset bilimi kitabıdır" sonucu çıkmaz.

Kuran müminlere "rehberlik" eder Kuran tarihsel bilgilerde verir: tarih Kuran`dan öğrenilmez ama Kuran, tarihin en önemli anahtarını vermekte, müminlerle din düşmanları arasındaki mücadelenin tarihteki yerinden bahseder
Bilim, araştırma ve deney sonuçlarından elde edilir. Bu, Allah`ın "yerde ve gökte"ki ayetlerinin incelenmesi için verilen Kuran emrinin gereğidir. Kuran`dan kimya formülleri çıkarmak hatadır Kimya formülleri, müminin "ibadetlerinde önem taşımaz Bu kimyacıların işidir. laboratuarda yapılacaktır. Kuran ayetleri* bilimsel gerçeklere değinir. mümin siyaset bilimcisi"olmasa* politik ortamı bilmesi gerekiyorsa; "bilim adamı" olmak zorunda olmasa da, Allah`ın yarattıklarını tanımalıdır Kuran, evrenin yaratılışı, insanın doğumu, atmosferin yapısı gibi konularda bilgiler verir. Bu bilgilerin, modern bilimin son bulgularıyla uyumlu olması Kuran`ın "insan yazması"olmadığını ortaya koyar.*
*

KURAN ALLAH SÖZÜDÜR

Kuran öyle bir kitaptır ki, içindeki* haberlerin hepsi doğrudur Bilimde, gelecekten verilen haberlerde matematiksel şifrelemelerde hiçbir insan tarafından bilinemeyecek gerçekler ayetlerde bildirilmiştir. bilgilerin o dönemin bilgisiyle ve teknolojisiyle edinilmesi mümkün değildir. bu Kuran`ın insan sözü olmadığının apaçık* ispatıdır. Kuran, herşeyi yoktan var eden ve ilmiyle tüm varlıkları kuşatan Yüce Allah`ın sözüdür.
Allah ayetinde, Kuran`la ilgili olarak, "Eğer o, Allah`tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz** çelişkiler bulacaklardı" buyurmaktadır. (Nisa Suresi, 82). Kuran`da hiçbir çelişki yoktur içindeki* her bilgi, İlahi kitabın mucizelerini ortaya koyar

İnsana düşen Allah`ın indirdiği İlahi kitaba sarılmak ve onu* yol gösterici olarak kabul etmektir. Allah, ayetinde şöyle seslenir: “Bu indirdiğimiz mübarek* Kitap`tır. O`na uyun korkup-sakının. Umulur ki esirgenirsiniz.„ (Enam Suresi, 155) Hak Rabbinizdendir dileyen iman etsin,
dileyen inkar etsin…„ (Kehf Suresi, 29) O (Kuran), bir öğüttür. dileyen, düşünüp-öğüt alsın.„ (Abese Suresi, 11-12)


KURAN`IN MATEMATİKSEL MUCİZELERİ

Kuran`ın "matematiksel mucize"si de vardır.* mucizeye* örnek, Kuran`daki kelime tekrarlarıdır Birbiriyle ilgili kelimeler şaşırtıcı bir biçimde aynı sayıda tekrarlanır. "Yedi Gök" tabiri 7 kere geçer. "Göklerin yaratılışı (halkusemavat) 7 kere
"Gün (yevm)"* 365 kere geçerken,
çoğul günler (eyyam ve yevmeyn)" kelimeleri 30 Ay" kelimesi ise 12`defa tekrarlanır
"Hıyanet" kelimesi 16 kere geçerken, "
habis" kelimesinin tekrar sayısı da 16`dır.
"Bitki" ve "ağaç" kelimelerinin tekrar sayısı* 26.
"Ceza" kelimesi 117 kere yer alırken,
affetmek" ifadesi bu sayının 2 katı* 234 kere geçer


DE DEDİLER* 332 kere
"Dünya" ve "ahiret" kelimesi 115 kez
ŞEYTAN MELEK* 88 kere
İman" kelimesi Kuran boyunca 25 kere tekrarlanır, "
"Zekat" kelimesi 32 kere tekrarlanırken,
bereket" kelimesinin tekrarlanış sayısı da 32.
"Rahmet" kelimesi 79, "hidayet" kelimesi 79 kere "İyiler (ebrar)" 6 kere, "facirler" ise 3 kere geçer.
"Yaz-sıcak" Kış-soğuk" kelimeleri 5
Sizi yarattı" ifadesi ve "kulluk" kelimesi 16.
"Şarap (hımr)" ve "sarhoşluk (sekere)"* 6.
ZENGİNLİK FAKİRLİK* 26 kere
"İnsan" 65 kere geçer;

KURAN`DA EBCED HESABI

Sözcüklerin alfabede sayı değerleri vardır. her harf bir rakama tekabül eder. Bundan istifade* çeşitli işlemler vücuda getirilir. bu işleme "ebced hesabı" Hisab-ı Cümel" denir. Ebced alfabesinin her harfinin bir rakama tekabül etmesinden faydalanan müslümanlar, bunu* kullanmışlardır. Cifr ilmi bu yöntemlerdendir. Cifr: "İstikbalden* haber veren ilmin adıdır." sembolik şekiller ve harflerin ebced* karşılıkları üzerinde yapılan yorumlar, bu sahayla meşgul olanların başvurdukları yollardandır Ebced ile cifr arasındaki fark: Ebced gerçekleşmiş olanın, cifr ise gerçekleşmesi muhtemel olanın ilmidir.
Bu hesap yöntemi, Kuran indirilmeden önce kullanımı yaygın* bir yazım şeklidir. Arap tarihindeki olaylar, harflere rakam değeri verilerek yazılır ve her olayın tarihi de kayda geçirilirdi

ebced yöntemiyle, Kuran ayetleri incelendiğinde, birtakım tarihlere denk geldiğini görürüz. ayetlerde bahsedilen olayların, ebced tarihlerinde gerçekleştiğini ve ayetlerde* işaret bulunduğunu anlarız. Doğrusunu en iyi Allah bilir 1969 da Ay`a Çıkılmasına Kuran`da İşaret Edilir Saat ve kıyamet yakınlaştı ve ay yarıldı.„ (Kamer Suresi, 1)"Şakka" kelimesi Arapça`da "ikiye yarılma, ayrılma" çizilme, kabartma, toprağı sürme, toprağın kazılmasıdır

Biz şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık.
yeri yardıkça yardık. onda taneler bitirdik.
Üzümler, yoncalar. Zeytinler, hurmalar. Boyları birbiriyle yarışan ve içiçe girmiş ağaçlı bahçeler. Meyveler ve otlaklıklar.„ (Abese Suresi, 25 - 31)
ayette "şakka" kelimesi "ikiye yarılma, ayrılma"* değil, "Toprağın yarılıp, ekinlerin bitmesi" manasında kullanılmıştır. "şakka" kelimesi bu manadadır (Kamer Suresi, 1. ayet) "Ay`ın yarılması" anlamı, aynı zamanda 1969 da Ay`a çıkma olayında Ay toprağında yapılan faaliyetlerdir (En doğrusunu Allah bilir)* bu konuda çok önemli bir işaret daha vardır. Kamer Suresi`nde geçen ayetin kelimelerinin ebcedi bizlere 1969 rakamını verir
...Saat ve ay yarıldı... HİCRİ: 1390 MİLADİ: 1969* 1969`da Amerikalı astronotlar Ayda incelemeler yapmış, Ay`ın toprağı kazılmış, yarılmış ve örnek alınarak Dünya`ya getirilmiştir.


KURAN’DA 19 MUCİZESİ

Kuran`ın matematiksel mucizesinin bir başka yönü 19 sayısının, ayetlerin içine* yerleştirilmesidir Müddessir Suresi`nin 30. ayetindeki sayı, Kuranda şifrelenmiştir. Besmele 19 harftir. Kuran 114 (19x6) sureden oluşur. İlk vahyolan sure (96. sure) sondan 19. suredir. Kuran`ın ilk vayhedilen ayetleri 96. surenin ilk 5 ayetidir ve bu ayetlerin toplam kelime sayısı 19`dur. Vahyedilen ilk sure (Alak Suresi) 19 ayete sahiptir. Son vahyedilen sure* Nasr, toplam 19 kelimeden oluşur. surenin Allah`ın yardımından söz eden ilk ayeti 19 harftir. Kuran`da 114 besmele bulunur. Bu da 19`un 6 katıdır.
Kuran`da 113 sure besmele ile başlar. Başında besmele bulunmayan tek sure, 9 numaralı Tevbe Suresi`dir. Kuran`da sadece Neml suresinde iki besmele bulunmaktadır. Bu besmelelerden biri surenin başında diğeri ise 30. ayette yeralır.

Tevbe Suresi`nden Neml Suresi`ne kadar sure numaralarının toplamı; 342`dir. Bu da 19`un 18 katıdır. Kuran`da geçen "Allah" kelimesinin toplam sayısı 2698 (19x142)`dir. Kuran`da geçen "Rahim" kelimesinin toplam sayısı 114 (19x6)`tür. Kuran`da geçen* sayıları* topladığımızda çıkan sayı 162.146`dır. Bu da 19`un 8534 katıdır: Kuran`ın en başından itibaren 19 ayete sahip ilk suresi İnfitar Suresi`dir. Kaf harfi ile başlayan 50. surede 57 (19x3) adet kaf harfi vardır. Kaf Suresi`nin ilk ayetinde Kuran için kullanılan Mecid kelimesinin ebced değeri 57 (19x3)`dir. suredeki kaf harflerinin toplamı da 57`dir. Kaf Suresi`ndeki kaf harflerini topladığımızda 19`un 42 katı olan 798 sayısını elde ederiz. 42 sayısı ise başlangıç harflerinde* kaf olan diğer surenin numarasıdır. Tüm Kuran`da; Resul* kelimesi 513 (19x27) kere, Etiu (itaat ediniz) kelimesi 19 kere, Rab kelimesi 152 (8x19) kere, Abd (kul), Abid (kulluk eden kişi) ve İbadet kelimeleri ise toplam 152 (8x19) kere geçer

KURAN`IN GELECEKLE İLGİLİ HABERLERİ

Kuran`ın mucizevi yönlerinden biri de, gelecekteki* olayları haber vermesidir.* Fetih Suresi`nin 27. ayetinde, müşriklerin işgalinde bulunan Mekke`yi fethedecekleri müminlere önceden* müjdelendi:
Andolsun Allah, elçisinin rüyasının hak olduğunu doğruladı. Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram`a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, kısaltmış olarak* ve korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, bilmediğinizi bildi, size bir fetih nasib) kıldı
(Fetih Suresi, 27) ayette, Mekke`nin fethinden önce* bir başka fetih haber verilmektedir. ayetteki gibi müslümanlar önce, Yahudiler`in elindeki Hayber Kalesi`ni fethetmişler, daha sonra da Mekke`ye girmişlerdir. Gelecekten haber vermesi Kuran`daki üstün hikmetlerdendir.

Kuran`ın sonsuz ilm sahibi olan Allah`ın sözüdür hiçbir insanın sahip olamayacağı bilgilerle* gelecekten haberler verir bunlardan biride* Bizans`ın yenilgisi Dünya`nın en alçak noktasında Rumlar`ın yenilgiye uğramasıdır. ayette* "en alçak nokta" belirtilmektedir. teknoloji ile böyle bir ölçümün yapılması ve Dünya`nın en alçak noktasının belirlenmesi mümkün değildir. Bu, herşeyden haberdar olan Allah`ın insanlara haber vermesidir. Kuran`ın Rum Suresi`nde Bizans İmparatorluğu`nun yenilgiye uğradığı, ama çok kısa bir zaman sonra galip geleceği bildirilmiştir:
“Elif, Lam, Mim. Rum orduları yenilgiye uğradı. “Dünyanın en alçak yerinde".onlar, yenilgiden sonra yeneceklerdir. Üç ile dokuz yıl içinde.* önce ve, sonra emir Allah`ındır. o gün müminler sevineceklerdir.„ (Rum Suresi, 1-4)

ayetler, Hıristiyan Bizanslılar`ın, putperest Perslere yenilmesinden yaklaşık 7 sene sonra, M.S. 620 de* indirilmişti. ayetlerde Bizans`ın galip geleceği haber veriliyordu. Oysa Bizans büyük kayıplara uğramıştı tekrar galip gelmesi imkansızdı Persler değil Avarlar, Slavlar ve Lombardlar Bizansa karşı büyük tehditti. Avarlar İstanbula kadar gelmişlerdi. Bizans Kralı Heraklius, ordunun masrafları için kiliselerdeki altın ve gümüşün eritilip paraya çevrilmesini emretti. valiler Kral Heraklius`a isyan etmiş, İmparatorluk parçalanma noktasına gelmişti. Bizans toprağı Mezopotamya, Kilikya, Suriye, Filistin, Mısır ve Ermenistan Persler`in işgaline girmişti, herkes Bizans`ın yok olmasını bekliyordu tam bu dönemde, Rum Suresi`nin ilk ayetleri vahyedildi ve Bizans`ın dokuz yıl geçmeden* galip geleceği haber verildi.

galibiyet imkansız gözüküyordu ki, Arap müşrikleri ayetleri alay konusu yaptılar Kuran`da haber verilen zaferin, gerçekleşmeyeceği düşünülüyordu
Kuran`ın tüm haberleri* gerçekti. Rum Suresi`nin ilk ayetlerinin indirilmesinden* 7 yıl sonra, M.S. 627 de Bizans ve Pers İmparatorlukları* Ninovada savaştı Bizans ordusu, Persler`i yenilgiye uğrattı.* Persler işgal ettikleri yerleri Bizans`a geri verdi Böylece Allah`ın Kuran`da bildirdiği "Rum`un zaferi", gerçek oldu. ayetlerdeki bir başka mucize de,* kimsenin tespit etmesinin mümkün olmadığı coğrafi bir gerçeğin haber verilmesidir. Rum Suresi`nin 3. ayetinde, Rumlar`ın "Dünyanın en alçak yerinde" yenildikleri belirtilir. Arapçası "Edna el ard"* olan* ifade, meallerde "yakın bir yer" olarak* tercüme edilir.

Edna" kelimesi Arapça`da "alçak" "deni" kelimesinden türemiştir en alçak" anlamına gelir. "Ard" yeryüzü demektir. Dolayısıyla "Edna el ard" ifadesi Yeryüzünün en alçak yeri"* demekdir.
Bizans* ile Perslerin savaşı, yeryüzünün en alçak noktasında gerçekleşmiştir. savaşın yeri, Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği Lut Gölü havzasıdır. deniz seviyesinden 395 metre aşağıda olan Lut Gölü, yeryüzünün "en alçak" bölgesidir. Rumlar, ayetteki gibi, "yeryüzünün en alçak yeri"nde yenilmişlerdir.* Lut Gölü`nün rakımı modern ölçümlerle tespit edilmiştir. Daha önce* kimsenin Lut Gölü`nün Dünya`nın en alçak bölgesi olduğunu bilmesi mümkün değildir. bu bölge Kuran`da "Yeryüzünün en alçak yeri" olarak tanımlanmıştır. Bu, Kuran`ın İlahi bir söz olduğunun delilidir

ANNE SÜTÜ

Anne sütü, bebeğin besinini eksiksiz gidermek ve bebeği enfeksiyonlara karşı korumak üzere Allah tarafından yaratılmış eşsiz bir karışımdır.* teknoloji ile hazırlanan bebek mamaları bu mucizevi besinin yerini tutamamaktadır. Anne sütünün bebeğe* faydaları her geçen gün artmaktadır. Bilimin anne sütü ile ilgili* keşfettiği gerçeklerden biri ise bebeğin anne sütü ile 2 yıl boyunca beslenmesinin faydalı olduğudur. Bilimin yeni keşfettiği önemli bilgiyi Allah bizlere "…Onun sütten ayrılması, iki yıl içindedir..." ayetiyle 14 asır önce bildirmiştir.
Biz insana anne ve babasını onlara iyilikle davranmayı tavsiye ettik. Annesi onu, zorlukla karnında taşımıştır. Onun sütten ayrılması, iki yıl içindedir. "Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır."„ (Lokman Suresi, 14)

İNSANIN DOĞUMU

Kuran`da insanlar imana çağırılırken Allah gökleri, yeryüzünü, hayvanları ve bitkileri örnek gösterir. ayetlerde insanın kendi yaratılışına dönüp bakması öğütlenir. İnsanın nasıl yeryüzüne geldiği, hangi aşamalardan geçtiği ve temel maddesinin ne olduğu hatırlatılır. ayette şöyle denir Sizleri Biz yarattık, tasdik etmeyecek misiniz?* rahimlere dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz?„
(Vakıa Suresi, 57-59) İnsanın yaratılışı ve mucizevi özelliği, ayette vurgulanır. öyle bilgiler vardır ki, bunlar 7. yüzyıl insanlarının asla bilemeyeceği detaylardır. İnsan, meninin tamamından değil, çok küçük bir parçası spermadan yaratılır. Bebeğin cinsiyetini erkek belirler. İnsan embriyosu ana rahmine* bir sülük gibi yapışır. İnsan ana rahminde üç karanlık bölgede gelişir.

Kuran`ın indirildiği yüzyılda insanlar elbette doğumun temel maddesinin cinsel ilişki ve meni ile ilgili olduğunu biliyordu Çocuğun 9 ayda doğduğu rahatlıkla gözlenen,* araştırma gerektirmeyen bir konu idi. Ancak bilgiler o devrin insanının bilgisinin çok üstündeydi. Bunlar, 20. yüzyıl bilimi tarafından keşfedildi.


MENİDEN BİR DAMLA

Erkekten atılan 250 milyon kadar spermden çok az bir miktarı yumurtaya ulaşır. Yumurtayı dölleyecek olan sağ kalmayı başaran 1000 kadar spermden sadece bir tanesidir. İnsanın tüm meniden değil, meninin içindeki çok küçük bir parçadan oluştuğu, Kuran`daki "akıtılan meniden bir damla su" tanımlaması ile haber verilir. Meniden Bir Damla
Cinsel birleşmede erkekten bir kerede ortalama 250 milyon sperm atılır. Spermler yumurtaya varana kadar anne vücudunda zorlu bir yolculuk geçirir yolculukta 250 milyon spermin ancak bin kadarı yumurtaya ulaşır. Beş dakikada sona erecek yarışın sonunda yarım tuz büyüklüğündeki yumurta, spermlerden yalnızca birini kabul eder insanın özü, meninin tamamı değil, küçük bir parçasıdır. Kuran`da bu gerçek şöyle açıklanmıştır
“İnsan, ‘kendi başına ve sorumsuz` bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi?„ (Kıyamet Suresi, 36-37) Dikkat edilirse Kuran`da, insanın meninin tamamından değil, onun içindeki küçük bir parçadan yapılmıştır* ancak modern bilim yeni* keşfeddiği bir gerçeği açıklaması kuraanın İlahi kaynaklı bir bilgi olduğunun delilidir.

MENİDEKİ KARIŞIM

Meni olarak adlandırılan ve spermleri taşıyan sıvı sadece spermden oluşmaz. meni, birbirinden farklı sıvıların karışımından oluşur. sıvıların, spermin enerjisini karşılayacak şekeri bulundurmak, sperm hareketini sağlamak gibi görevleri vardır. Kuran`da meniden söz edilirken bilimsel bir gerçeğe işaret edilmekte ve meni "karmakarışık" bir sıvı olarak tarif edilmektedir: “Şüphesiz insanı, karmaşık bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. onu işiten ve gören yaptık.„ (İnsan Suresi) ayette meninin karışım olduğuna işaret edilir, insanın karışımın "özünden" yaratıldığı vurgulanır O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya çamurdan başlayandır. onun soyunu bir özden, bir sudan yapmıştır.(Secde Suresi, 7-8) Kuran`da erkeklik ve dişiliğin, "rahime dökülen meniden" yaratıldığı bildirilmiştir. Oysa yakın zamana kadar cinsiyetin anne tarafından belirlendiği sanılıyordu. Kuran`da verilen bilgiyi bilim 20. yüzyılda keşfetmiştir. Kuran`da insanın yaratılışı asırlar öncesinden haber verilmiştir.

BEBEĞİN CİNSİYETİ

Yakın bir zamana kadar, insanlar, cinsiyetin anne hücreleri tarafından Ya da anne ve babadan gelen hücrelerce belirlendiğini zannediyordu. Kuran bu konuda farklı bir bilgi vermiş erkeklik ve dişiliğin, "rahime dökülen meniden" yaratıldığını bildirmiştir:
“Rahime dökülen meniden erkek ve dişi iki çifti O yarattı...„ (Necm Suresi) Kuran`daki bilgi genetik ve mikrobiyoloji biliminin gelişmesiyle ispatlandı. Cinsiyetin erkekten gelen sperm hücreleri tarafından belirlendiği anlaşıldı. Cinsiyeti belirleyen etken, kromozomlardır. İnsan yapısını belirleyen 46 kromozomdan iki tanesi cinsiyet kromozomudur Bu iki kromozom erkekte XY, kadında ise XX olarak tanımlanır. Bunun sebebi kromozomların bu harflere benzemesidir. Y kromozomu erkeklik, X kromozomu ise kadınlık genleri taşır.

insanın oluşması, erkek ve kadında çiftler halindeki kromozomların birer tanesinin birleşmesi ile başlar. Kadında yumurtlamada ikiye ayrılan eşey hücresinin her iki parçası da X kromozomu taşır. erkekte ikiye ayrılan eşey hücresi, X ve Y kromozomları içeren iki farklı sperm meydana getirir. Kadında bulunan X kromozomu erkekteki X kromozomunu içeren spermle birleşirse doğan bebek kız olacaktır. Y kromozomu ile birleşirse doğacak çocuk erkek olur.doğacak çocuğun cinsiyeti, erkekteki kromozomlardan hangisinin kadının yumurtasıyla birleşeceğine bağlıdır.
genetik ortaya çıkıncaya dek, yani 20. yüzyıla kadar bunların hiçbiri bilinmiyordu. çocuğun cinsiyetinin kadın tarafından belirlendiği yaygındı. kız çocuk doğuran kadınlar kınanırdı.

Oysa Kuran`da, insanlara genlerin keşfinden 13 yüzyıl önce batıl inanışı reddeden bir bilgi verilmiş, cinsiyetin kökeninin kadın değil, erkektekj meni olduğu bildirilmiştir. X kromozomu dişilik, Y kromozomu erkeklik taşır. Anne yumurtasında yalnızca dişi cinsiyeti belirleyen X kromozomu . Babadan gelen menide ise hem X hem de Y kromozomu taşıyan spermler bulunur. bebeğin cinsiyeti annenin yumurtasını dölleyen spermin X ya da Y kromozomu taşımasına bağlıdır. ayetteki gibi bebeğin cinsiyetini babadan gelen meni belirler Kuran`ın indirildiği asırda bilinmeyen bilgi, Kuran`ın Allah sözü olduğunu kanıtlar

RAHME ASILIP TUTULAN ALAK

Kuran`ın insan hakkında verdiği bilgileri incelediğimizde bilimsel mucizelerle karşılaşırız.
Erkekten gelen sperm ve kadındaki yumurta birleştiğinde, doğacak bebeğin özü de oluşur Biyolojide "zigot" olarak tanımlanan tek hücre zaman yitirmeden bölünerek çoğalacak ve giderek küçük bir "et parçası" haline gelecektir.
zigot büyümesini boşlukta gerçekleştirmez. Rahim duvarına tutunur. uzantılar sayesinde toprağa yerleşen kökler buraya yapışır. ihtiyaç duyduğu maddeleri anne vücudundan emebilir. İşte bu Kuran mucizesidir. Allah Kuran`da, anne rahmine tutunarak gelişen zigottan söz ederken, "alak" kelimesini kullanır Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı bir "alak"tan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir.„ (Alak Suresi, 1-3)

"Alak" kelimesinin Arapça`daki anlamı "bir yere asılıp tutunan şey" demektir. deriye yapışarak kan emen sülükler için kullanılır. anne karnında gelişen zigotu bu özelliğiyle tarif eden bir kelime kullanması, Kuran`ın Alemlerin Rabbi Allah tarafından indirildiğinin kanıtıdır. Anne karnındaki bebek, ilk aşamada annesinin kanından beslenmek için rahim duvarına yapışan bir zigottur embriyolojik oluşum Kuran`da, "asılıp tutunan" anlamına gelen, deriye yapışıp kan emen sülükler için de kullanılan "alak" kelimesiyle 14 yüzyıl önceden mucizevi bir biçimde bildirilmiştir.*

KEMİKLERİN KASLA SARILMASI

Ayetlerde, anne karnında önce kemiklerin oluştuğu, sonra kasların ortaya çıkarak kemikleri sardığı haber verilmektedir: su damlasını bir alak olarak yarattık; alak`ı* bir çiğnem et parçası olarak yarattık çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık kemiğe et giydirdik; bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.„
(Müminun Suresi, 14) Anne karnındaki gelişimi inceleyen bilim embriyolojidir. Ve embriyolojide yakın zamana kadar kemiklerle kasların birlikte ortaya çıkarak geliştikleri sanılmıştır. bazı kimseler ayetlerin bilime ters düştüğünü iddia etmiştir. Ancak gelişen teknoloji ve yapılan mikroskobik incelemeler, Kuran`da bildirilerin eksiksiz ve kesin olduğunu ortaya koymuştur.

incelemeler göstermektedir ki, anne karnında ayetlerdeki gibi bir gelişme gerçekleşir embriyoda kıkırdak doku kemikleşir. kas hücreleri kemiklerin etrafındaki dokudan seçilerek biraraya gelir ve kemikleri sarar. 6. haftada kıkırdaklaşmanın devamı olarak ilk kemikleşme köprücük kemiğinde ortaya çıkar. 7. hafta sonunda uzun kemiklerde kemikleşme başlar Kemikler oluşurken kas hücreleri kemiği çevreleyen dokudan seçilerek kas kitlesini meydana getirir. Kas dokusu kemiğin etrafında ön ve arka kas gruplarına ayrışır.
Anne karnındaki gelişimini tamamlayan bebeğin kemikleri belli bir dönem sonra kaslarla sarılmaktadır.*

insanın Kuran`daki oluşumu,embriyolojiyle uyum içindedir. İnsanın anne karnındaki gelişimi Kuran`da haber verilmiştir. Müminun Suresi`nin 14. ayetindeki gibi anne karnındaki embriyonun ilk aşamasında kıkırdak doku kemikleşir. kemikler kas hücreleri tarafından sarılır. Allah bu gelişimi, ". o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık kemiklere et giydirdik..." ifadesiyle en açık şekilde tarif eder


BEBEKLERİN RAHİMDE ÜÇ EVRESİ

Kuran`da insanın anne karnında üç aşamalı bir yaratılışla yaratıldığı bildirilir Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan bir başka yaratılışa dönüştürüp yaratmaktadır. İşte Rabbiniz Allah budur, mülk O`nundur. O`ndan başka ilah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?„
(Zümer Suresi, 6) ayette, insanın anne karnında, birinden diğerine farklılaşan üç ayrı evrede meydana geldiğine işaret edilir. bugün modern biyoloji, bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişiminin üç farklı devrede gerçekleştiğini ortaya koyar embriyoloji kitaplarında şöyle ifade edilir:
Rahimdeki hayat 3 EVREDEN oluşur; preembriyonik (ilk 2,5 hafta), embriyonik (8. haftanın sonuna kadar), ve fetal (8. haftadan doğuma kadar).

Tıp dilinde "trimester" üç dönem" olarak tanımlanan evreler bebeğin gelişim aşamalarıdır üç gelişim safhasının kısaca şöyledir: Preembriyonik evre 1. trimester" olarak anılan ilk evrede zigot bölünerek çoğalır, hücre kitlesi haline geldikten sonra kendini rahim duvarına gömer. Hücreler çoğalarak kendini 3 tabakada organize eder Embriyonik evre: 2. trimester" evresi 5,5 hafta sürer ve canlı "embriyo" olarak adlandırılır. Bu evrede bedenin temel organ ve sistemleri ortaya çıkar. Fetal evre: Gebeliğin "3. trimesteridir embriyo "fetus" diye adlandırılır. gebeliğin sekizinci haftasında başlar ve doğuma dek sürer. ayırt edici özelliği fetusun yüzü, elleri ve ayaklarıyla insan görünümüne sahip bir canlı olmasıdır. Fetüs 3 cm. boyunda olmasına rağmen tüm organları ortaya çıkmıştır. dönem 30 hafta kadar sürer

Anne rahmindeki gelişim ile ilgili bilgiler modern teknolojik gözlemler sayesinde elde edilmiştir. Tüm bilimsel gerçekler mucizevi biçimde ayetlerde haber verilmiştir. İnsanlığın tıbbi konularda hiçbir bilgiye sahip olmadığı dönemde, Kuran`da ayrıntılı ve doğru bilgiler verilmiş olması, Kuran`ın insan sözü değil, Allah Kelamı olduğunun açık bir delilidir. Zümer Suresi`nin 6. ayetinde insanın anne karnında, birinden diğerine farklılaşan üç ayrı evrede meydana geldiğine işaret edilir. embriyoloji bilimi, bebeğin anne karnındaki gelişiminin üç farklı devrede gerçekleştiğini ortaya koymuştur.***


HAREKETLERİMİZİ YÖNLENDİREN BÖLGE

o, tutumuna son vermeyecek olursa, andolsun, onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz; O yalancı, günahkar olan alnından.„ (Alak Suresi, 15-16)
ayetlerde geçen "yalancı, günahkar alın" tanımlaması dikkat çekicidir. Çünkü son araştırmalar, kafatasının ön alın bölgesinde, beyni yöneten bölümü göstermiştir. 1400 yıl önce Kuran`da dikkat çekilen bu bölge ve görevine günümüz bilim adamları ancak son 60 yılda açıklama getirmişdir. alın bölgesinin. fonksiyonları şu şekilde geçmektedir: Hareketlerin motivasyonu, planlama öngörüşü ve başlatılması ön alın bölgesinde gerçekleşir. Burası çağırışım birlik korteksinin bölgesidir…"

ön alın bölgesi"Hareket ve saldırganlığın da fonksiyonel merkezidir beynin ön alın bölgesi, planlama, motivasyon ve iyi veya kötü hareketlerin başlatılması, yalan veya doğrunun söylenmesi ile ilgili faaliyetlerin tümünü yürütmektedir. Bilim adamlarının son altmış yılda keşfettikleri Alak Suresi`ndeki "yalancı günahkar alın" ifadesi ile paralellik gösterir. bilimsel gerçekler Kuran ayetlerinde asırlar önce Allah tarafından insanlara haber verilmiştir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-28-2018, 05:56   #4
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraan mucizeleri android prog

MUCİZEVİ SIVI: KAN

Bilim adamları kanın benzerini üretmek için çok çalıştı. Ancak başaramayıp vazgeçti çünkü kan taklit edilemez damardan alındığı anda hemen pıhtılaşır ve yapısı bozulur. Cam tüpte kanı saklayamaz inceleyemeyiz Çünkü kan hücreleri tüpte canlı kalamaz bilim adamları kan hücrelerini ayrı ayrı incelemiştir bu kadar bilgiye rağmen taklit dahi edilemeyen mükemmel madde kendiliğinden tesadüfen oluşmaz bu dünyadaki en akıl ve mantık dışı açıklamadır Allah, kanı örneksiz bir madde olarak yaratmıştır.
Olağanüstü birçok kabiliyete sahiptir kan hücreleri, Allah`ın sonsuz aklının vücudumuzdaki örneklerinden yalnızca bir tanedir.


Vücuddaki litrelerce kan nasıl olur da aşağı ve yukarı, hiç durmadan hareket eder bunu hiç düşündünüz mü? bir nesnenin sürekli hareket edmesi için bir motora ihtiyaç vardır. Arabalar, uçaklar hatta bir oyuncak dahi motor sayesinde hareket eder. durmadan hareket eden kanın bir motoru olmalıdır Kanı, gece-gündüz, aylar, yıllarca hareket ettiren bu motor kalbdir.
Parmaklarınızı bileğinize koyduğunuzda Kalbinizin kanı pompaladığını hissedeceksiniz Kalb dakikada 70 kere atar ve tüm hayatınız boyunca 300 milyon litre kan pompalar. Bu miktar 10 bin adet petrol tankerini doldurabilir. bu rakamlar hayret verici değil mi bir dakikada 70 defa bir kovadan bardakla su boşalttığınızı düşünün. kol ve el kaslarınız ısınır dinlenmeniz gerekir işte kalp bu işi hiç dinlenmeden tüm hayatımız boyunca yapar. Yeryüzünün en mükemmel pompası

Yeryüzünün en mükemmel yaratılışa sahip pompası, sol göğsümüzün hemen altında çalışır. Kalp akıl almaz tasarımı ve durmak bilmeyen atışlarıyla, 1 günde vücudumuzdaki kanın 1.000 tam devir yapmasını sağlar. Kalp görünüş olarak yumruk büyüklüğünde, etten bir pompadır. Ancak kapasitesiyle dünyadaki en güçlü, en uzun ömürlü ve en verimli iş makinesidir Kalbin gücü muazzamdır. Bu güçle kalp, kanı 3 metre yukarı sıçratabilir. Kalb bir saatte orta boy bir arabayı yerden bir metre yukarı kaldırmaya yetecek kadar enerji üretir


Yumruk büyüklüğünde bir kastan oluşan kalp iki bölümden oluşur iki ayrı pompası vardır. Soldaki pompa güçlüdür ve temiz kanı vücuda pompalar. Sağ taraftaki ise zayıftır kirli kanı akciğere pompalar. Kalpten akciğere olan bu yolculuk kısa sürelidir küçük dolaşım" olarak adlandırılır. Diğeri ise "büyük dolaşım" adını alır.
Kalbin iki bölümü de ikiye ayrılır. kan, kapakçıklar sayesinde diğer bölüme geçer. Bu pompalar durmaksızın büyük bir enerjiyle çalışırlar ve damardaki kan günde 1.000 kere vücutta tur atar


Sürekli çalışan bir makine düzenli bakıma ihtiyaç duyar. Makineyi oluşturan parçaların bakımdan geçmesi ve değişmesi gerekir makine yağlannmazsa aşırı sürtünmeden aşınabilir. kalb Makine gibi hiç durmadan çalışır bakıma ihtiyacı vardır. Ancak kendi bakımını kendisi yapar, kendini yağlar. Peki sizce kalp kendini nasıl yağlar? Bunun cevabı kalbin yaratılışında gizlidir. Kalb dışı iki katlı zardan oluşan bir kılıfla kaplıdır. Bu iki zarın arasında kaygan bir sıvı bulunur. Bu sıvı motor yağı görevi görerek kalbin kolayca çalışmasını sağlar. Buda Allah`ın yaratma sanatının ne kadar mükemmel ve eksiksiz olduğunu gösterir.

Vücudda toplam 206 kemik vardır. Bu kadar kemiğin fazla olduğunu düşünebiliriz, ancak Parmaklarınız tek bir kemikten oluşsaydı, siz kitab dahi tutamazdınız. dimdik duran bir kemiği bükemezdiniz eğer zorlarsanız kemik kırılır. Parmaklarınızı bükemez kavrayamaz, tutunamaz, yazamaz yiyemezdiniz bir kitabı rahatça tutup meyve suyu içmenizin sebebi parmak ve vücuddaki birbirine bağlı tam 27 tane kemiğin olmasıdır. vücudda, toplam 206 kemik bulunur. hepsi çok akıllı bir planla yerleştirilmiştir. Bu kusursuz planla öne doğru eğilir, dizlerinizi bükebilir, başınızı çevirebilirsiniz.

Vücudumuzda kemiklere yardımcı eklemlerimiz bulunur. Bu Eklemlerle kolumuzu rahatça büker, bacak kaldırır, parmaklarımızı kullanırız Eklemler kemiklerimiz için çok önemlidir misal
Tahtadan bir kukla yaptığınızı düşünün. kuklanın kollarını oynatması için ne yapması gerekir? Elbette ki omuzuyla kolun birleştiği yere oynak bir parça takmadan kuklanın kolları hareket etmez kol ve bacak yapımında kullandığınız tahtaların aralarına oynar parça yerleştirirseniz kuklanın kolları dirseklerinden, bacakları dizlerinden bükülebilir. kemiklerimizin fazla oluşu ve aralarına eklem yerleştirilmiş olması bizim rahat hareketimizi sağlar.


Kemiklerimizin arasındaki Bazı eklemler kemiklerin ileri geri bazıları ise yanlara hareket etmesini sağlar.
Kemiklerimiz vücudu taşır ve korur zor görevleri yerine getirecek sağlamlıkta yaratılmışlardır. Kemiklerimiz hafiftir içleri bal peteği gibi deliklidir. Bu delikli yapı sayesinde çok hafif ve çok serttirler öylesine serttirler ki çelikten 5 kat daha fazla dayanıklıdırlar bacaklardaki uyluk kemiği dik dururken 1 ton ağırlığı kaldırabilecek muazzam bir kapasiteye sahiptirler her adımda kemiğe, vücut ağırlığının 3 katı yük biner ancak kemiğin dayanıklılığı sayesinde hiçbir şey olmaz.
Peki kemikleri bu kadar kuvvetli kılan nedir? Bu kemiklerin benzersiz yaratılışında gizlidir.

Kemikler son derece sağlam, ve rahatlıkla kullanılabilecek hafifliktedir kemiklerin iç ve, dışı sert ve dolu olsaydı, kemikler çok ağır olurdu. esneklik kalmaz en küçük bir darbede, kol dolaba çarpsa bile kemik kırılıp, çatlardı Allah çok merhametli olandır kemiklerimizi rahat edip zarar görmeyecek şekilde yaratmıştır. kemik Çok hafif ve çok dayanıklıdır kendini tamir eder 5 yaşından 20 yaşına gelindiğinde boy uzunluğu aynı olmaz buna kemik büyümesi deir bu büyüme orantılıdır. Bacak büyürken, kol da büyür, ve tam zamanında durur bu tüm insanlar için geçerlidir Bilim kemikleri oluşturan maddeyi üretememiştir bu üstün maddenin benzerini dahi geliştirememiştir bu üstün maddeyi yaratan Rabbimizdir Rabbimizin merhametiyle, kemikler son derece ve çok zor hareketleri kolaylıkla ve hiç acı duymadan yapmamızı sağlar

Kemiklerin birbirlerine eklendikleri yerde eklemler bulunur dirsek ve dizlerimizi, eklemler sayesinde sürekli büküp, düzleştiririz. eklemler sürekli hareket eder ve yağlanmaya ihtiyaç duymaz Oysa ki çalışan bir makine bir bisiklet dahi yağlanmak zorundadır çünkü yağı azalır ve hareketi zorlaşır eklemler sürekli kullanılsada yağını yenilemek gerekmez. Neden bilim şu gerçeği keşfetmiştir Eklem yüzeyi ince ve deliklidir Yüzeyin altında kaygan bir sıvı bulunur. Kemik, ekleme baskı yaparsa bu sıvı deliklerden fışkırır ve eklem yüzeyi yağ gibi" kayar insan bedeni çok mükemmel bir tasarım ve çok üstün bir yaratılış ürünüdür bu mükemmel tasarım çok farklı hareketleri büyük bir hız ve rahatlıkla yapar Kemiklerimizi yaratan Rabbimiz Kuran`da, kemiklerin yaratılışını şöyle bildirmiştir: Kemiklere bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, ve et giydiriyoruz?.(Bakara Suresi, 259)


Kemiklerin çok sert ve güçlü bir yapıya sahiptir ancak kemiklerde kırılırlar. Ve Kemik kendi kendini tedavi eder. Doktorlar kırılan kemiği alçıya alırlar. Bunun dışında yapacak bir şey yoktur. zaten kemik kendi kendini tamir eder Bir kemik, kırıldığında kendisini tamire başlaması ve eskisinden sağlam olması olağanüstü bir olaydır. mucizevi olay şöyle gerçekleşir kırılan kemiğin etrafındaki kan pıhtılaşır "hematom" adlı dev bir pıhtı oluşur. Bu derideki yara üstündeki kabuk gibi tabakadır. Kemik yapıcı hücreler salgıladığı minerallerle pıhtıyı sert bir kemiğe dönüştürür işlem bitince kemik yıkıcı hücreler devreye girer. profesyonel bir heykeltıraş gibi eritici asit olan hidroklorikle yeni kemiği törpüler şekil verir. Bu kemik eski haline gelinceye kadar devam eder kemiğin kırılmasından 1 yıl sonra dahi kemik eritici hücreler siz farkında olmadan kemiğin eski şekline dönmesi için sabırlı bir heykeltıraş gibi törpüleme işlemine devam ederler.


gözle göremediğimiz kadar küçük varlıklar olan kemik hücrelerinin yaptığı tüm işlemler üstün bir şuurdur hücrelerin gören gözleri yoktur ancak kemiği yenilerler kırılan boşluğu anlayıp, işlerine ne zaman son vermeleri gerektiğini biliirler kemik yıkıcı hücreler kemiğin kabasını fark edip, kemiği törpülerler sert kemiği parçalayacak güçlü bir asit kullanırlar, bu asidi gerektiğinde fazla, gerektiğinde az kullanarak kemiği en uygun şekle getirirler kemik hücreleri neyi, nasıl ve nerede yapacağını çok iyi bilir Kemiklerimizin tamiri için kurulan sistem mükemmeldir ve kemiğin kendi kendini tamirini sağlar. bilim yıllardır, büyük bir hayranlıkla bunu taklide çalıştı Ancak başaramadılar.


İnsanların taklit edemediği yeteneği kemik hücreleri nasıl kazanmışdır? Kırılan kemiği tamir için ne malzeme gerektiğini, nasıl işlemler yapılacağını nereden bilirler? Hücrelerden kimileri kemik yıkma özelliği kazanmış kimi şekil verme görevini üstlenmiştir. Bu görev dağılımını yapan kimdir? Nasıl olup da karışıklık çıkmaz, hepsi tam gereken zamanda görevlerini yerine getirir Kemik hücreleri bunları kendileri mi öğrendi bu imkansızdır. tesadüf mümkün değildir. Kemik hücrelerimiz yaratan ve üstün akıl sahibi Allah`ın ilhamıyla hareket ederler Allah kemiklere şekil verendir

Vücuddaki Hücrelerin Kemikleri Nasıl Oluşturduğunu Düşündünüz Mü?
Vücuddaki 206 kemikdeki farklılık ilk ortaya çıktıkları anda anne karnında başlar hücrelere vücudun neresinde olmaları öğretilmiştir Kimi hücreler kemikleri kimiside karaciğer böbrek ve gözleri oluşturur farklılaşıp vücudda uygun yere gidip şekil alırlar profesyonel bir işçi gibi parmaklar ayak kemikleri oluştururlar. Kafatasını oluşturan kemik hücreleri beyini saran kusursuz bir kemik tabakası meydana getirirler. Ne küçük yapıp beyni sıkıştırır ne de büyük yapıp kafanın taşımasını zorlaştırırlar şekillerini çok iyi bilirler kemikleri kusursuz biçimi ve hücrelerin şuuru nereden kaynaklanır?
Onlara ilham eden Rabbimizdir. Allah`ın eşsiz ilmi için ayetler buyurur Gök ve yerdekiler O`nundur; hepsi gönülden boyun eğmiştir` Yaratmayı başlatan, O`dur; Göklerde ve yerdeki en yüce misal O`nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Rum Suresi, 26-27)

Kaslar vücudun güç istasyonudur enerjiyi güce çevirir ve bunu hayat boyu eksiksiz yapar Biz bunun olmayız. bazı kasları çaba harcamadan çalışır. Kalp ve mide kası gibi Onları kontrol edemeyiz kontrolümüzdekiler iskelet kaslarıdır. vücudumuzda 650 tane vardır. hareket ettikçe kasılıp gevşerler Kasları, kan damarları ve sinirler çalıştırır. Kan damarlarıyla kaslara oksijen ve besin gelir sinirler kas hareketini sağlar. Sadece kalp kasının denetimi bize bırakılsaydı tüm zamanımızı kalp kasına ayırmanız gerekecekti kalp kasınızın bir an durması hayatın sona ermesidir Uykuda kalbin denetleyemeyecek yaşamımızı yitirecektik Ancak vücuddaki mükemmel kontrol sistemiyle bunları düşünmeyiz yapmamız gereken sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Rabbimize şükretmek Allah yalnız Kendisine kulluk etmemizi ayette emremiştir Rabbimiz Allahtan başka ilah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır, O, herşeyin üstündedir Enam Suresi

Kaslarınız Büyük Bir Uyumla Çalışır
Güldüğümüzde yüzde aynı anda 17 kas birden kasılır bir tanesi kasılmasa gülümseyemeyiz üstelik yüzümüz çirkin bir hal alır. Yüzümüzde mimik yapmakla görevli 28 ayrı kasın kasılmasıyla binlerce farklı ifade oluşur Kızgınlık, şaşkınlık, sevinç gibi ifadeler kaslar sayesindedir Yüz kasları diğer kaslar da büyük bir uyum içindedir tek bir adım atmak için ayaklarda ve sırtda bulunan 54 kas aynı anda çalışır. yüzlerce kaslar sayesinde yaparız ve bu bize çok olağan gelir. Ancak durup daha düşünün biz kaslarımızın çalışması için hiçbir şey yapmayız. Eğer kaslar eksik çalışsaydı koşmak, yüzmek, bisiklete binmek adım atmak imkansız olurdu unutmamamız gereken Allah vücudumuzda kusursuz bir sistem yarattı Bu Rabbimizin bir hediyesidir. Allah`ın sonsuz merhametini düşünüp, Allah`ın büyüklüğüne, şükretmemiz gerekir.


Kitabın sayfalarını çevirmek, arabanın kapısını açmak, el yıkamak… Bunları ellerimizle, hiç zorlanmadan ve çok sık yaparız. Elimizi yüzlerce işte kullanırız
Elimiz o kadar güçlüdür ki yumruk sıkmadan bir nesneye elimizle 45 kg güç uygulayabiliriz. elimizi çok ince ve hassas işlerde kullanırız iğne deliğinden iplik geçiririz bazen kuvvet bazende ince bir ayar gerekir. Ancak biz elimizin ne kadar önemli bir işi başardığını fark etmeyiz düşünmeyiz. Tüm bunları otomatik yaparız. Allah kusursuz yaratmıştır. Elimizdeki bu eşsiz kabiliyet Allah`ın benzersiz yaratmasıyladır

Bilimin en büyük çabası yapay el üretmektir robot eller; elimizdeki dokunma hassasiyet ve kabiliyete sahip değildir bilim, insan elinin yapılamayacağını düşünür "Karlsruhe Eli" adlı robot eli yapan mühendis Hans J. Schneebeli şunları söylüyor:
Robot ellerde ne kadar çalışırsam, insanların ellerine o kadar hayran oluyorum. İnsan elinin bir kısmına bile ulaşmak için çok zaman geçmelidir teknoloji ile bir benzeri dahi yapılamayan ellerimizi Allah, özel tasarlamıştır. Ellerimiz Allah`ın yaratma sanatındaki kusursuzluğu gösterir.
Allah`tan başka yaratıcı yoktur. Allah gerçeği görmeyenlere ayetlerle seslenir De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi "Allah`tır. yarar ve zarar da sağlamayan ilahlar mı edindiniz?" De ki görmeyen a`ma ile gören basiret sahibi eşit mi? karanlıkla nur eşit olabilir mi?" De ki: "Allah, herşeyin yaratıcısıdır tektir ve kahredici olandır." (Rad Suresi, 16)
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-29-2018, 19:05   #5
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraan mucizeleri android prog

Her gün farkında olmadan nefes alıp veririz. Burun, nefes borusu ve akciğerin üstlendiği bu görevde birçok işlem gerçekleşir. nefes demek, vücuddaki hücrelerin oksijenle beslenmesidir. Hücreler oksijenle beslenmezse yaşayamaz çok kısa bir süre nefessiz kalabiliriz. Ancak süre uzarsa hücrelerin ölmesiyle vücudda ölür. Nefesle birlikte burna dolan hava temizlenir burnumuz bir klima gibi çalışır burunda filtre işlevi gören tüycükler kirli, sıcak, soğuk nemli havayı akciğerlerimize uygun hale getirir havayı süzer, temizler, nemlendirir, ısıtılır ve bakterilerden arındırıır. Burnumuzdaki küçük tüycükler her gün yaklaşık 20 milyar yabancı maddeye karşı vücudumuzu korur Burnumuzun bu kadar yabancı maddeyi tanıyıp, ayırt etmesi çok detaylı bir işlemdir. tesadüfen olamaz Bu Allah`ın yaratma gücünün büyüklüğünü ortaya koyar

bazı kişiler Evrime inanıp vücudun tesadüfen oluştuğunu öne sürer Neden Allah`ı inkar ederler tesadüf saçmalıktır burnumuz dahi Allahın eşsiz yaratma sanatına örnektir vücudumuzun kusursuz bir parçasıdır. mükemmeldir tesadüfen olması imkansızdır Bir klima nasıl tesadüfen oluşmuyorsa kusursuz çalışan bir klimayı bile bir akıl sahibi yapmıştır işte klima gibi çalışan burnumuz da bütün klimalardardan üstündür klimaların en üstünü burnumuz tesadüfen oluşmamıştır. dünyanın taklit edilemeyen en iyi kliması burnumuzu Rabbimiz yaratmıştır Allah yaratandır, en güzel ve kusursuzca var edendir, `şekil ve suret` verendir. En güzel isimler O`nundur. Gök ve yerdekiler O`nu tesbih eder O, Aziz ve Hakimdir. Haşr Suresi,

Solunan havada toz gibi vücuda zararlı maddeler vardır. Ve havanın akciğere ulaşmadan kontrolü gerekir. Bunu sağlayan ve solunum yüzeyini kaplayan kaygan tabaka mukus tabakasıdır tabakayı oluşturan mukus maddesi, hava ve soluduğumuz toz gibi küçük maddeleri tutarak, akciğere girişi engeller. Bu maddelerin sadece mukus tarafından tutulması yeterli değildir biriken maddeler vücuttan atılmalıdır Bunun için devreye giren mekanizma nefes borumuzun iç yüzeyini kaplayan silya adlı tüycüklerdir. nefes borusundan yukarıya yani ağzımıza sürekli olarak hareket eder. Bunu rüzgarlı arazide buğday başaklarının hep aynı yöne hareket etmesine benzetebiliriz. Bu tüycüklerin ağzımıza doğru olan hareketleriyle yabancı maddeleri tutan mukus tabakası nefes borusundan yukarıya doğru ilerler. Ve bir yutma hissi oluşur bize zarar veren maddeler yutular mideye iletilir ve mide asitinde parçalanıp yok edilir.

Nefes borumuzdaki tüycüklerin görmek ve düşünmek için beyinleri yoktur. Ancak kendilerine km lerce uzakta olan ağzımızdaki yutağın yerini tespit eder zararlı maddeleri bilip, vücuda sokmaz Bilimin tüm araştırmalarına rağmen tüycüklerin çalışma mekanizması keşfedilememiştir unutmayın insanların çözemediği bu tüycükler bedenimizdeki herşey gibi, yeryüzünde ilk insan var olduğundan beri kusursuz çalışır Soluduğumuz hava önemlidir? nefes alamayan insan ölür Vücudu oluşturan hücrelerin en temel besini oksijendir. eldeki kas hücreleri sürekli oksijenle beslenir. Bunun için nefes almak şarttır.

Nefes aldıktan sonra nefes borusundan akciğere gelen temizlenmiş ve nemi ayarlanmış hava kullanılabilir haldedir. Akciğerlerden kan yoluyla hücrelere gider ve onları besler hücredeki atık madde olan karbondioksiti alır. Biz nefes verirken hücrede toplanan karbondioksiti vücuddan dışarı atarız
nefes almayı basit zannedebiliriz ancak vücudda büyük bir oksijen karbondioksit alışverişi yapılır. Tüm bunlar Allah`ın yaratıp hizmetimize verdiği nimetlerdir. düşünün, sadece nefesi kendiniz ayarlayacak olsaydık bunu şaşmadan ve karıştırmadan yapmaya gücümüz yetmezdi. yorulur ve bırakırdık Rabbimiz buna güç yetiremeyeceğimiz için bize, kusursuz çalışan bir solunum sistemi vermiştir. Bu, Allah`ın nimetlerinden biridir. Allah ayette buyururki Size her istediğinizi verdi. Allah`ın nimetini saymaya güç yetiremezsiniz. insan zalim ve nankördür. (İbrahim Suresi, 34)


vücudda biz farkında olmadan işlemler yapılır her organ ve hücremiz akıl almaz bir hız ve mükemmellikle çalışır. büyük bir uyum içinde verilen emri yerine getirir .Kan, hücreleri besin taşır. Mide ve bağırsak besinleri küçülterek hücrelere uygun hale getirir. Sinir hücreleri vücuda uyarı gönderir, beyim uyarıyı değerlendirir ve biz görür duyar işitiriz Sinir hücreleri hasar görse, el ve kol tutmaz; mide zarar görse sindirim olmaz; dil hasar görse tad alamayız. özel hastalıkları dışında bunların hiçbiri olmaz. Vücudumuz, hiç durmadan çalışır işte bu kusursuzluk mükemmellik Allah`ın şefkati ve merhametiyledir

küçük bir mekanizma kendi kendine çalışmaz. televizyon ve bilgisayarın tasarımcı ve üreticisi vardır. Bir uçak bir araba kendi kendine çalışmaz. Bunları çalıştıran onları tasarlayıp, üreten mühendisdir insan bedeni kusursuzdur tesadüfen meydana gelemez O halde bazı insanlar nasıl olur da vücudun tesadüflerle kusursuz çalıştığını düşünür bu en mantık dışı iddiadır. Vücudumuzdaki mükemmel düzen ve kusursuzluk bize üstün bir akıl sahibinin vücudumuzu tasarladığını gösterir.Vücudumuz çok üstün bir Yaratıcının eseridir.Bu üstün Yaratıcı Rabbimiz olan Allah`tır. Allah Kuran`da kullarına şefkatini bildirir Allah`ın şefkat ve merhametine karşılık O`na boyun eğmeli,Kuran`da ki emirleri eksiksiz yapmalı tüm güzelliklere şükretmeliyiz. Allah ayette buyurur
Rabbiniz olan Allahdan başka ilah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır O`na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir. (Enam Suresi, 102)


insan kemiklerin cansız bir madde olduğunu zanneder ancak kemikler dış tabakaları hariç canlı dokulardır. içinde mikroskobik damarlar, sinir ağları ve kemik iliği bulunur. kemikler birer banka gibi çalışır Kalsiyum ve fosfor gibi hayati maddeler depolar ihtiyaç olduğunda depoladıkları maddeleri vücuda geri verirler. vücutta kalsiyum bulunmasa ne olurdu Kalsiyum vücutta, çevreden toplanan uyarıların sinirlere ulaşmasını sağlar bu son derece önemli bir görevdir. Kalsiyum olmadan uyarılar sinirlere ulaşamaz. Bu insanın felç olması ve iç organlarının çalışmaması anlamına gelir ölümle sonuçlanacak bir durumdur.


Kalsiyumun vücut için önemi saymakla bitmez. Bir yerimiz kesildiğinde, kısa süre sonra kesik bölgede kan pıhtılaşır, kanama durur ve kan kaybından ölmemiz engellenir. Bu çok hayati bir önlemdir. Eğer kan pıhtılaşmasaydı Altı delinmiş bir fıçının içindeki bütün suyun, fıçı boşalana kadar delikten akması gibi, vücuddaki küçücük bir delikten bile bütün kan akar giderdi. kanın pıhtılaşmasını sağlayan mucizevi bir mekanizma vardır. Bu mekanizma insanı ölümden korur bu mekanizmayı harekete geçiren en önemli faktör kalsiyumdur. Kemikde depolanan kalsiyum olmasa kan pıhtılaşmazdı.


Kemik hücreleri birer kalsiyum ve fosfor deposudur Gözü veya duyu organı olmayan kemik hücresi, kandaki binlerce madde arasından kalsiyumu ve fosforu kolaylıkla ayırt eder hiç şaşırmadan atomları yakalar.
Bir insan dahi farklı element tozlarını eğitimsiz ayırt edemez. Ancak hiç bir duyusu olmayan, ve hiçbir eğitim almayan kemik hücresi çok zor bir iş başarır Kemik ve tüm vücut hücreleri Allaha itaat eder "kalsiyum depolar kendisine "depoladığın kalsiyumu bırak" dense hemen itaat eder Kemik hücresi yüksek şuur, kabiliyet, sorumluluk ve disiplinle gece gündüz Allahu Teala ya boyun eğer


kemik iliği yağ, su, alyuvar ve akyuvardan oluşur sarı ilik yağdan meydana gelir Kırmızı ilik vücudu besler enfeksiyonda vücudu savunup kan hücreleri üretir ve depolar kırmızı ilikteki kan üretimi azalsa oksijensiz kalıp ölürüz kemik iliğindeki üretim sürekli olmak zorundadır. aksama olmaması için vücut önlem alır. Bu savaştaki stratejilere benzer vücut enfeksiyonla savaşırken kırmızı ilikteki kan hücrelerini kullanır düşman saldırıya geçtiğinde vücutta savunma ve saldırıya geçmelidir burada sarı ilik devreye girer. sarı ilik sadece yağdan oluşur. asıl görevi yağ depolamaktır kırmızı iliğin yetersizliğinde savunma yapan kan hücreleri üretir. Amaç düşmana karşı işbirliği ve tek bir kuvvet oluşturarak savaşı kazanmaktır. bu yaratılışı gösterir. Allah`ın üstün yaratışı Allah`a yönelmek ve yüceliğini kavrama vesilesidir üstün özelliklerle yaratılan insana düşen kendisine kusursuz bir vücut veren Allah`a şükretmektir.

Kemikler taş kadar serttirler ancak kimi zaman kırılır. Ve kendi kendini tedavi eder. Kemiklerin kırıldığında kendi kendine tedavi özelliklerinin olmadığını varsayalım. bu son derece acı ve sıkıntı verici olurdu. Kırık kemik kaynamaz sakat kalmalar ve hayati bölgedeki kemiklerin kırılmasıyla ölüm meydana gelirdi. Ancak insanoğlunun farkında bile olmadığı hiç düşünmediği nimetlerle birlikte yaratılmıştır. ciddi kazalarda bile kemik kolay kolay kırılmaz. Ve kırılan kemik kaynar.
kendisini hemen tamire başlar kemiğin tamirden sonra eski halinden sağlam olması son derece olağanüstüdür
Bilim kemiklerin benzerini üretmeye çalışmış ancak hiçbir mühendis kemik kadar güçlü hafif verimli ve kemik gibi devamlı büyüyen, kendi kendini yağlayan, bir hasarda kendini tamir eden bir madde geliştirememiştir.


Vücuttaki kemik hücrelerinin görevleri farklıdır. Ama ortak çalışırlar Kemiklerin yenilenmesini sağlayan kemik yapıcı osteoblast hücreleridir. Osteoblast proteini mineralle sertleştirir kemikleri yeniler Osteoklast adlı kemik hücresi kan ve kemik dokularında besin alışverişi sağlayıp, kemikdeki atıkların dışarıya çıkarılmasını sağlar.Osteoklastların kemiğin iç yüzeyinde, kemik iliği boşluğunda ve kemik dokusundaki boşluklarda yıkıma yol açarak, kemiğin biçiminin ve boyunun değişmesini erişkin boyutlara varmasını sağlar. dış yüzeyde kemik çıkıntılarının küçülmesini sağlar gövde kalınlığının her bölgede aynı kalması sağlanır.


Osteoklastların kemikte yaptığı yıkımda osteoblast hücreleri boş durmaz ve iskelet için yeni kemik yapar Çocukken osteoblastların işi ağırdır büyüme hızlı olduğundan kemik yapımı yıkımdan fazla olmalıdır iskelet bir olgunluğa erişince yapım ve yıkım birbirlerini dengeler. kemiğin biçimi ve boyutları değişir, kanda ve dokularda kalsiyum oranı ayarlanır bu Her insanda aynıdır Hepsi kemik yüzeyinin nasıl küçüleceğini Kafatasındaki kemiklerle uyluk arasındaki farklılıkları bilir kemiklere nasıl şekil vereceklerini, ne zaman uzamanın duracağını, incelik ve kalınlığı bilir Çocukluğumuzdan haberdardır Bu dönemde daha fazla hareket ederler. Kalsiyum oranıni bilir
kemik hücreleri birbirlerini çok iyi tanır ve planlı hareket ederler. Ne zaman üretime, geçmeleri gerektiğini çok iyi ayarlarlar. Bu fabrikadaki üretim programına benzetilir.

Kemik hücrelerimiz mükemmel bir
üretim yaparlar bu Program kusursuz çalışan bir fabrikaya benzer amaç ne fazla üretim yaparak malı depoda biriktirmek ne de ihtiyacı karşılamayan az üretim yapmaktır bir Fabrikada ki planlamacılar günlük ve haftalık programla fabrikada dengeli üretime çalışırlar. İşte Kemik hücrelerinin kalsiyumu dengede sabit tutmaya çalışmaları buna benzer. Burada makinaların yerini kemikte üretim yapan osteoklast ve osteoblast hücreleri alır öylesine dengeli çalışırlar ki, osteoblast üretim yaparken, osteoklast fazla üretimi engeller Birbirleriyle haberleşmeleri mükemmeldir. Hiçbir zaman denge bozulmaz ve yeterli miktarda kalsiyum her zaman için kemikte bulunur.


Kemik hücrelerinin, üretim yeteneklerini ve denge koruyan özelliklerini kendi akıl ve iradeleriyle kazanmaları ya da tesadüfü iddia etmek mantıksız ve bilimden uzak bir iddiadır Hücre planlama yapamaz. Karar veremez. Vücuttaki dengeden haberdar olamaz. İhtiyaçlara önlem alamaz. öğrenemez. Ancak insanın trilyonlarca hücresi her biri şuurlu bir insan gibi davranıp insandan daha yüksek bir akıl gösterir hücreler üstün bir güç tarafından yönetilir ve yönlendirilir Hücrelere neler yapacağını ilham eden büyük kudret sahibi olan Allah`tır. düşünmüyorlar mı? Allah, gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları hak ile belirlemiş ve eceli yaratmıştır. insanlardan çoğu Rabbine kavuşmayı inkar ediyorlar. Rum Suresi

Omurga birçok parçadan oluşur. omur" denilen 33 küçük yuvarlak kemik birbiri üzerine yerleştirilmiştir. Bu kemiklerde omurilik isimli -beyin ve organlarda koordinasyonu sağlayan- çok önemli bir iletişim ağı döşenmiştir. kemikler öyle bir yapıdadır ki, vücudun dik durmasını sağlar 33 küçük kemiğin oluşturduğu büyük yapıya kaburga ve iç organlar bağlanır ve yeryüzündeki en büyük mühendislik harikası omurga ortaya çıkar Omurganın en önemli görevi yük taşımaktır. Vücud ağırlığı omurganın üzerindedir. Her adım atışda omurgamızı meydana getiren omurlar birbiri üstünde hareket eder. Omurgayı oluşturan 33 kemiğin hareketiyle sürtünme doğar. Ve aşınma meydana gelir. Hayati bir yük taşıyan omurga için aşınma önemli problemler çıkarır. Peki üst üste binmiş 33 diskten oluşan bir omurga, ezilme ve sürtünmeye karşı nasıl korunmaktadır?

omurgaya en mükemmel koruma sistemi yerleştirilmişdir Omurgayı oluşturan kemikler arasına kıkırdak yapılı birer disk yerleştirilmiştir. Bu otomobil tekerleklerindeki yükü emen amortisörler gibidir Omurga üzerine binen yükü taşımaya yardım edecek şekilde yaratılmıştır. bu özel şekil yükün eşit dağılımını sağlar. Her adımda vücut ağırlığı nedeniyle yerden vücuda doğru bir tepki kuvveti gelir. Ve omurganın sahip olduğu amortisörler ve "kuvvet dağıtıcı" kıvrımlı şekille vücuda zarar vermez. Eğer tepkiyi azaltan esneklik ve özel yapı olmasa, bu kuvvet direk kafatasına iletilirdi omurganın üst ucu, kafatası kemiklerini parçalayarak beyne girerdi.
Ancak Allah`ın insan vücudunda yarattığı mükemmel mühendislikle mükemmel bir yaşam sürdürürüz.

Kemiklerdeki kusursuz tasarımın örneği ayak kemikleridir. İnsanın ayağı 26 kemikten oluşur vücut kemiklerinin dörtte biri ayaklardadır. Ayak, mekanik fonksiyonlar için tasarlanmış çok özel bir yapıdır. Ayağın mükemmelliğini ve ayaktaki taban yapısını köprü ayakları gibi vücut ağırlığına karşı, kemiklere destek verir otomobilin gaz pedalına basıldığında pedal kaldıraç gibidir ayaklar da parmak ucunda kalkma hareketi yapıldığında hidrolik bir kriko görevi görür Zıplarken bedeni fırlatır koşma hareketinde bacaklar için birer yastıktır Bütün hareketlerde ayağa dokulara, damarlara kaslara hiçbir zarar gelmez. örneğin el ve ayakları ağırlık kaldırma bakımından kıyaslayalım. Her ayağa kalkışda ayağa uygulanan ağırlığın ellerinizede uygulandığını varsayalım.elinize 80 kilo yük yerleştirdiğimizi varsayalım. dokular ezilir, damarlar patlar kemikler parçalanırdı insanı taşıyan ayaklarda ne damar patlar, ne doku ezilir. ayaklar Allah`ın sonsuz şefkatinin delilidir

Allah insan için en rahat edeceği, hiçbir sıkıntı duymayacağı, tüm ihtiyaçlarını karşılayacağı şekilde bir tasarıma sahip olan bedeni yaratmıştır nimeti gösterir Görebilenlere Allah`ın ayetleri her yerdedir. Önemli olan bu ayetleri düşünerek herşeyin hakimi Allah`a yönelmektir. Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, denizde yüzen gemilerde, Allah`ın yağdırdığı ve yeryüzünü ölümden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgarlarda gökle yerde boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen için gerçek ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)

İnsan mükemmel bir kemik yapısı ve kusursuz bir iskelete sahiptir. rahatça yürür, koşar Evrimciler iki ayaklılığın maymundan evrimleştiğini iddia eder Bu gerçekleşmesi mümkün olmayan bir iddiadır. insan ve maymun arasında uçurum vardır. yürüyüşler çok farklıdır. İnsan iki ayağı üzerinde dik yürür. Bu sadece insana özgüdür Diğer canlılar öne eğik bir iskelete sahiptirler ve dört ayakları üzerinde yürür İki ayak üzerine sadece ihtiyaçda kalkar bu da çok sınırlı bir hareket kazandırır. Evrimciler kendi içlerinde de çelişirler. evrimde iyiye yöneliş vardır iyiyi ve avantajı bırakıp geriye dönmek anlamsızdır Maymunların dört ayaklı yürüyüşü avantajdır. hız ve verim sağlar. İnsan ile hayvan hareketini karşılaştırırsak insanın ağaçtan ağaca atlaması çita gibi saatte 125 km. koşması mümkün değildir. evrime göre maymunların iki ayaklı yürümesinin faydası yoktur ve İnsanların iki ayaklı olması evrimi geçersiz kılar


Darwinizm`in iddisına göre dört ayaklı yürüyen bir canlı bir süre sonra hem dört hem iki ayaklı yürüyüp iki ayaklı bir yürüyüşe ulaşmıştır. Ancak bu senaryo mümkün değildir. paleo antropolog Robin Crompton bir canlının ya tam dik ya da tam dört ayağı üzerinde yürüyebileceğini söyler Dik ve dört ayakla yürüyüş enerji kullanımının aşırı artması nedeniyle mümkün değildir
Dört ayaklı yürüyen maymun ile , iki ayaklı yürüyen insanım maymuna evrimleşmesi imkansızdır bu ispatlanmıştır. Gerçekten habersiz olan evrimciler insanın ortaya çıkışını sır olarak nitelendirir evrimci paleo antropolog Elaine Morgan insanın evrimiyle ilgili dört önemli açıklayamadıkları sırrın olduğunu itiraf eder İnsanlarla ilgili en önemli dört sır şudur 1)Neden iki ayak üzerinde yürürler? 2)Neden vücutlarındaki kılları kaybettiler? 3)Neden bu denli büyük beyinler geliştirdiler? 4)Neden konuşmayı öğrendiler Bu sorulara verdikleri cevaplar şöyledir bilmiyoruz.

Kafatası beyni çevreleyen ve son derece güçlü bir kemikten bir zırhtır. 8 ayrı kemiğin birleşimiyle oluşur vücuttaki kemikler bulundukları yer ve işleve göre farklı özelliktedir Kafatasının kendine özgü bir tasarımı vardır Kemiklerin birleşim noktası diğer kemiklerden farklı olarak girintili çıkıntılı bir yapıdır kafatası kemiklerinin birleşim noktaları birbirlerine oturur Yetişkin insanda sert ve güçlü bir yapı olan kafatası, yeni doğmuş bebekte bambaşkadır Anne karnından çıkan bebeğin kafatası kemik halini almamış, yumuşak bir yapıdır kafatasını oluşturan 8 kemik birbirine tam oturmamıştır. Kemiklerin birleşim noktalarında boşluk vardır. bebeğe bir dezavantaj gibi görünen bu durum, doğumda bebeğin hayatını kurtaran önemli bir özelliktir.

Bebek kafatası tam olarak kemiksi sert bir yapıda olsaydı ve boşluklar olmasaydı, doğumda bebeğin kafası ezilebilirdi Fakat bebeklerde kafatası kemiğini oluşturan kıkırdaksı yumuşak yapıdan dolayı kemikler esneklik kazanarak, eğilme ve bükülme özelliği taşır Ancak Kafatasının esneyebilmesi için bir alana ihtiyaç vardır bu alan doğumda tam kapanmamış olan kafatası aralığıdır. Kafatası kemikleri sıkışarak bu boşluğu doldurur birbirlerinin üzerine çıkarlar ve kafa hacmi küçülür. Böylece bebek, baş hacminin yarısı kadar olan doğum kanalından geçerek sağlıklı doğar.

Bebek kafatası ve kemikleri esnek olsaydı arada boşluk olmasaydı ya da tam tersi, yani kemiklerin arasında boşluk olsaydı, kemikler esnek olmasaydı… bebeğin beyni büyük hasar görürdü. Yani doğumda bu iki özelliğin de birarada bulunması şarttır. Hamile kadınlarda leğen kemikleri, hamileliğin son aylarında gevşer ve birbirlerinden ayrılır. Bu son derece önemlidir bu gevşeme sayesinde bebek, başı ezilmeden doğabilir. İnsan vücudundaki her özellik insanı korumak ve zararı engellemek için tasarlanmıştır. Bu tasarımın tek bir cevabı vardır benzersiz tasarım evrendeki herşeyi yaratmış ve düzene koymuş olan Allah`a aittir. Allah üstün aklın sahibidir. Allah`ın sonsuz aklını görüp sonuç çıkarabilenler kurtuluşa ulaşacakdır. İnsana düşen Allah`ın nimetlerini görüp şükretmektir. Allah şükredenleri sever.
Allah, insanlara karşı büyük ihsan sahibidir, ancak insanlar şükretmezler. (Yunus Suresi, 60)


Bir otomobili tek bir motor yürütür. Uçakları 2 veya 4 motor uçurur. kitabı elinizde tutup veya tek bir adım atmayı Milyarlarca küçük motor" sağlar
Milyarlarca küçük mikroskobik motor hareketi yapabilmek için güç üretir bu motorlar "kas lifleridir. Vücudda 6 milyardan fazla motor vardır. Bize su içirir, konuşturur, kalbini attırır, nefes aldırır, yemek yedirir, vücuttaki tüm hareket küçük motorların gücüyle gerçekleşir. Kaslardaki motor büyüklüğü kullanıldıkları yere göredir Bazı motorların büyüklüğü santimetrenin yüz binde biri kadar bazı motorların büyüklüğü ise 3 cm dir
Bu Küçük motorlar yani kas lifleri birleşrek büyük güç tribünleri yani kasları oluşturur. kolumuzu kasmayı sağlayan ön kol kası milyonlarca küçük motordan oluşmuştur.

İnsan vücudunda irili ufaklı 400 tane güç tribünü kas bulunmaktadır. Bazıları göze giren ışık miktarını ayarlar küçüktür. Bazı kaslar -insan ağırlığını taşıyan bacak kasları gibi- büyüktür. Ancak her kasın çalışması aynıdır: Milyarlarca küçük motor çalışarak kasların hareketini sağlar elinize bir kalem alıp, gözle yazdıklarınızı takip etmeniz esnasında 100`den fazla kas faaliyete geçer. hareket edebilmemiz için kaslarımızın uyumla çalışması gerekmektedir. Kasların en önemli özelliği yaşamımızı devam ettiren bir kontrol sistemine bağlı oluşlarıdır.

İnsan kasları kontrol edilen istemli
kaslar ve kontrol edilemeyen istemsiz
kaslar olarak ikiye ayrılır. Kontrol edilen kasların hareketi için düşünmek ve karar vermek gerekir kolunuzu bükmek istediğinizde, beynden gelen emirle kaslar kasılır ve hareket eder
İstemsiz kasların kontrolü bize bağlı değildir. görevleri çok hayatidir özel bir sistem olan otonom sinir sistemiyle kontrol edilir kalb mide ve bağırsaklar görevlerini iradeniz dışı gerçekleştirir Bu insan için alınmış son derece hayati bir tedbirdir. kasların kontrolü bize bırakılsaydı Vücuddaki istemsiz kaslardan tek biri olan kalp kasının denetimi bizde olsaydı bütün vakti hiçbir iş yapmadan- kalp kasının kasılması ve gevşemesine ayırmak gerekecekti kalp kası, çalışmasında bir an bile aksama olmaması gerekir uykuya daldığınızda Kalbiniz çalışır ancak hız yavaşlar. kalp kasınızın çalışmasını duruma göre ayarlamak gerekir. uykuya daldığınızda kalbinizi denetleyemez ve yaşamınız son bulur


Sadece tek bir örnek bile yani kaslar insan yaratılışının ne kadar hikmetli ve kusursuz olduğunu gösterir Vücutta istemli ve istemsiz çalışan kaslar vardır insan kasları kimi zaman kişinin kontrolünde, kimi zaman kontrol dışındadır göz kapağını isteyerek ve irade dışında refleks olarak açıp kaparsınız. diyafram kası kontrol edilebilir Ancak otomatik çalışır ve nefes alıp vermeyi sağlar kasların kendine özgü bir çalışma şekilleri vardır. İnsan bunların ne gibi şartlarda çalışmasından haberdar dahi değildir. Vücutta yaratılmış mükemmel bir kontrol sistemi vardır insana düşen sonsuz bir şefkat ve merhamet sahibi Rabbimize şükretmek ve Allah`ın hoşnut olacağı davranışlarda bulunmaktır. Rabbimin ayetlerine sırt çeviren ve amellerini unutandan daha zalim kimdir? Biz, kalplerine kavrayıp anlamayı engelleyen bir perde kulaklarına da ağırlık koyduk. hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar. (Kehf Suresi, 57)


kas lifleri bir motora benzer %25 verimle çalışır bu otomobil motorlarının verimine yaklaşık ve eşdeğer bir orandır. bir motor varsa motoru çalıştıracak yakıta ihtiyaç vardır. Kasların yakıtı kan dolaşımı ile taşınan şeker glikojen dir Kasların içinde ki yüksek oktanlı benzin glikojenin bir kısmı depo edilir. Oto motorunda hareket için pistonlara yakıt püskürtülür. Dışarıdan sağlanan kıvılcım buharlaşmış benzini ateşler, piston hareket eder ve patlamalarla hareket süreklilik kazanır. bunlar endüstriyel bir tasarımla motorlara kazandırılan özelliklerdir bir kas hücresinin endüstriyel tasarımdan çok üstündür. küçük motor hem ateşleme hem de piston görevini yerine getirir. Hücre şeker molekülündeki enerjiyi çıkarır ve enerjiyi kasılmada kullanır. hem kimyasal molekülden enerji çıkması hem de enerjinin fiziksel güce dönüştürülmesi kas hücresinde gerçekleşir

Kas hücresinde üretilen enerji, Proteinleri birbirine çeker hücre kasılarak kısalır. Binlerce hücrenin bu hareketi yapmasıyla bütün kas dokusu kasılmış ve kısalmıştır. Tendonlarda kemiklere bağlı kaslar bu kısalmayla kemiği çekerler.kasılma oldukça büyük bir güç üretir. açık olan bir kolun dirsekten bükülmesi için, önkol kasları 2 cm kasılır Bu kasılma ön kol kemiğini çeker ve kolun bükülmesine yol açar
Hareket için kullandığımız kasların işleyişi bu sıralama dahilindedir En basit hareketlerden olan göz açıp kapamak için bile çok sayıda kas çalışmalıdır


kolunuzu kasmak istediğinizde beyinden bir elektrik yola çıkar sinyal önce omuriliğe uğrar. Oradan mesajın iletilmesi gereken organa yol alır. Elektrik akımı kas yüzeyinden geçer ve kası oluşturan milyonlarca kas lifinin- kontağını çevirir. lifler derhal tepki verir ve kasılır kol kasılarak bükülür. Tüm işlemler biz göz açıp kapayıncaya kadar biter. Bu çok kısa bir zamanda gerçekleşir. Yani kaslardaki elektrik akımı saniyenin binde biri kadar bir hızla ilerleyerek kas liflerinin kontağını çevirir Kaslara ulaşan emirler sinir sisteminde üretilmiş ve yine sinir sisteminde taşınmıştır. kas sistemi sinir sisteminin emrindedir Kasların uyumla çalışması vücuttaki koordinasyon sayesindedir


Vücuttaki Kasların çalışması için vücutta muhteşem bir haber ağı vardır bir hareketi yapmak için hareketle ilgili vücut konumunu ve organları bilmek gerekir bilgi göz kas, eklem ve deriden gelir. Her saniye milyarlarca bilgi işlenir ve karar verilir. Kas ve eklemlerde vücuda ait bilgi veren milyarlarca küçük mikro algılayıcı vardır algılayıcılardan gelen mesajlar sinir sistemine ulaşır ve kaslara emirler verir.Yalnızca elinizi havaya kaldırmanız için omzunuzun bükülmesi, ön ve arka kol kaslarınızın kasılıp gevşemesi, dirseğiniz ve bileğinizdeki kasların bileği döndürmeleri, eli ve parmakları kontrol eden kasların elinize şekil vermeleri gerekir. Hareketin her aşamasında kaslardaki milyonlarca alıcı, kasların konumlarını merkeze bildirir. Merkezden kaslara ne yapmaları gerektiği bildirilir insan bu reaksiyonlardan habersizdir, yalnızca elini kaldırmak ister ve kaldırır.

Konuşmak için çaba harcamayız. sözcüklerin ağzımızdan dökülmesi için, ses tellerinin titreşmesini, ağzımızdaki, dilimizdeki yüzlerce kasın hangi sıra ile kaç defa, kasıp gevşeteceğimizi, ciğerlerimize almamız gereken havayı hesaplamayız. Sinir sistemi kaslardan iç organlardan haberdardır. uykuda bile hayati organlar sinir sistemindem alt beyin ve omurilikten- gelen emirler sayesinde çalışır Kalb atar, akciğer çalışır ve nefes alırız. Vücudun çalışmasında hiçbir bilgisayarın ulaşamayacağı bilgi-işlem hızı vardır. En basit işten en zora kadar her ne yaparsanız yapın vücudda akıl almaz hesaplamalar yapılır. bu sonsuz bir yaratılış sayesindedir sonsuz kudret tüm evreni yaratan üstün güç sahibi Allahtır göklerde ve yerde ne varsa O`nundur, O`na gönülden boyun eğmişdir. (Bakara Suresi, 116)

Küçük bir tebessüm ve gülücük için 17 kas aynı anda, görev yapar biri çalışmasa gülümseme gerçekleşmez yüz ifadesi anlamsızlaşır yüzde mimikle görevli 28 ayrı kas bulunur. kasların kasılmasıyla, Kızgınlık, şaşkınlık gibi binlerce yüz ifadesi yapılır Basit bir adım için bile ayak ve sırtta 54 ayrı kas uyumla çalışır tutmak ve içmek 27 kemik mükemmel kas ve sinir sisteminin yardımıyladır
İnsan rahatça yaptığı gülme, konuşma, göz açıp kapamaya alışmıştır ancak Tüm kas kemik ve hücreler insandan bağımsız işler. İnsan vücuduna organ ekleyemez buna güç yetiremez. İnsan sisteminin benzerini teknoloji yapamaz insan her anın vücuddaki kusursuz sistemi Allah`a borçludur bunu akıldan çıkarmamalı ve şükretmelidir. Allah kusursuz yaratmış. düzen ve biçim vermiştir." İnsan vücudu Allah`ın güç ve sonsuz ilminin kanıtlarıdır Aklını ve vicdanını kullanan herkes gerçeği görür. Ey insan, `üstün kerem sahibi Rabbine karşı seni aldatan nedir?

Kaslar, kimyasal enerjiyi güce dönüştüren biyolojik makinelerdir
Her hareket için enerji gerekir Kandaki glikoz, makineyi çalıştıran yakıttır enerji sağlar. glikozun karbondioksit ve suya ayrışmasıyla açığa çıkan enerji kas proteinleri tarafından büzülmek amacıyla kullanılır. kimyasal reaksiyon oksijen gerektirir. oksijen sağlamak için Kaslar, glikozu oksijensiz laktik aside dönüştürür ve enerji çıkartır Kasları çalıştırmadaki, sınır zorlanırsa, hareket olanaksızlaşır. Bunun nedeni, kas kasılmasıyla kasda laktik asit birikimi ve aşırı laktik asidin kasları yorması ve kramplara yol açmasıdır laktik asitten kurtulmada oksijen gerekir yorgunluktan sonra solumaya başlarız. Kasları yoran madde temizleninceye kadar kas çalışamaz. Kolumuzu kaldırırsak dirsek bükülür, yemek yediğimizde çene kası çalışır, koştuğumuzda bacak kasları hareket eder yorulursak kaslar tedbir alır. Bunları gerçekleştiren kasdaki mikroskobik hücrelerdir

1998 de Nobel Fizyoloji Tıp Ödülü`nü alan üç bilim adamı damardaki nitrik oksit (NO) molekülünü gevşeticiliğini buldular Bu molekülle damar gerginliği düzenlenir Damarın gevşemesi için kandaki uyarıcı hormonlar devreye girer damardaki alıcılara bağlanarak ilk domino taşını düşürürler İlk taş harekete geçince kandaki uyarıcı hormon damardaki alıcıya bağlanır hücre zarı yapması gerekeni "anlar nitrik oksit üretir Üretildikleri anda yapması gerekeni "bilen" nitrik oksit damarın düz kas hücrelerinde GTP enzimiyle birleşir damarın gevşemesi için Nitrik oksit GTP ile birleşip cGMP enzimini üretir. yeni madde miyozini harekete geçirir. Miyozin, kas hücrelerinin kasılıp gevşemesinde etkendir. Artık sona gelinmiştir. Miyozinin harekete geçmesiyle son domino taşı düşer ve kas hücreleri gevşer.

Kas hücrelerinin gevşemesinde
rol alan hormon ve hücreler bilinçli hareket eder hormonlar damardaki uygun yere giderek, o bölgeyi etkiler ve gevşeme sürecini başlatır. Her uyarı, kapkaranlık insan bedeninde asla yolu şaşırmaz hep doğruya gidip başarı elde ederler Peki hücre hormon ve moleküllerin şuurlu hareketi nasıl gerçekleşir? Bu bilinç kendilerine ait olamaz. hücrenin ne zaman, ne üreteceğini bildiren, hormon ve molekülün doğru adrese gidmesi için yol gösteren, adres bildiren, ve yönlendiren akıl ve şuur sonsuz akılla hücreyi, hormonları, molekülleri yaratan ve onlara nasıl hareket etmeleri gerektiğini emreden Allahtır

Kas gevşemesinde Uyarıcı ve hormonlar atardamardaki alıcılara bağlanarak nitrik oksit (NO) açığa çıkar. NO molekülleri düz kaslara ilerler ve guanil siklaz (GC) enzimini harekete geçirir GC, guanozin trifosfatı guanozin monofosfata çevirir (cGMP) cGMP, kalsiyumun hücredeki depolara gitmesine neden olur. Azaltılmış konsantrasyonlu kalsiyum iyonları (Ca++), aktin ve miyozin kayarak birbirinden ayrılır Düz kas hücreleri gevşer vr
Kan damarları genişler. KURAN ALLAH SÖZÜDÜR


Kuran öyle bir kitaptır ki, verilen tüm haberler doğru çıkmıştır. Bilimsel konularda, gelecekten haberlerde matematiksel şifrelemelerde hiçbir insan tarafından bilinemeyecek gerçekler ayetlerde haber verilir Bu bilgilerin bilgi ve teknolojiyle edinilmesi mümkün değildir. bu elbette Kuran`ın insan sözü olmadığının apaçık ispatıdır. Kuran yoktan var eden ve ilmiyle tüm varlıkları kuşatan Yüce Allah`ın sözüdür. Allah ayetinde, Kuran`la ilgili olarak, o, Allah`tan başkasından kuşkusuz çelişkiler olacakdı" buyurur. (Nisa Suresi, 82). Kuran`da hiçbir çelişki yoktur, içindeki her bilgi, İlahi kitabın mucizelerini ortaya koyar.
İnsana düşen Allah`ın indirdiği İlahi kitaba sarılmak ve onu yol gösterici kabul etmektir. Allah ayetinde şöyle seslenir: Bu indirdiğimiz mübarek bir Kitap`tır. O`na uyun korkup-sakının. Umulur ki esirgenirsiniz.„
(Enam Suresi, 155)


kimi zaman bacaklarınızı hareket ettirerek vücuddaki kas ve kemiklerin çalıştır. lokmaları çiğnerken aklınıza yediklerinizin nasıl sindirildiği gelmez kalbinizde yedek bir jeneratörün olduğunu düşünmezsiniz gazete okurken ellerinizdeki kaslar aklınıza geldi mi sayfa çevirirken parmaklar yaptığı hareketleri takip ettiniz mi düşünün bedeninizde gerçekleşen mucizevi olaylara yanlış bakış açısını ortadan kaldırın çünkü evrim senaryoları bilimsel gerçekmiş gibi anlatıldı "tesadüf masalı"nı ortadan kaldırın Evrimcilerin hezimetleri bilimsel olarak ortaya konulmalıdır evrim teorisinin maskesi sahtekarlıktır
Evrimin yok edilmesi ve yaratılış gerçeğinin görülmelidir Allah insanı kusursuz yarattığını ayetlen bildirmiştir


Vücudumuz bizim için bir nimettir 24 saat hiç durmadan çalışır. İnsan Mucizesi sadece bizim bedenimizde değil, dünyadaki tüm insanların vücudunda da gerçekleşir Geçmişte yaşamış insanların vücutlarında da bu sistemler eksiksiz olarak vardı. Gelecekte yaşayanlarda da Allah`ın izniyle olacak. Bu, tüm alemlerin Rabbi Allah`ın yaratışıdır… Allah`ın gücü sınırsızdır. Aklını ve vicdanını kullanan kişi açık gerçeği görür ve yalnızca Rabbini hoşnut etmek için yaşamını sürdürür Dünyadaki tüm insanlar, basit bir sperm hücresi olarak rahme atılmış özel yaratılmış şartlarla yumurtayla birleşip ardından tek bir hücre olarak hayata başlamışdır. tüm insanlar, mucizevi aşamalardan geçmiştir
Allah insanların bedenlerini şekilendirmiş, onları tek bir hücreden düzgün bir insan olarak yaratmıştır. gerçeği düşünmek her insanın görevidir görevimiz, Allah`a şükredici olmaktır.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-01-2018, 09:14   #6
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraan mucizeleri android prog


Unutmayın bedeninizi yaratan Rabbiniz, sizi ölümünüzden sonra yaratacak ve hesaba çekecektir. Bu, sonsuz güç sahibi Allah için çok kolaydır.
Kendi yaratılışını unutarak Allah`ı ve ahireti inkar edenler gaflettedir
Allah Kuran`da buyurur ki
İnsan kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu o düşman kesilmiştir. yaratılışını unutarak bize örnek verdi; dedi ki: Çürümüş bozulmuş kemikleri kim diriltecekmiş
De ki: "Onları, ilk yaratıp-inşa eden diriltecek. Olan her yaratmayı bilir." (Yasin Suresi, 77-79)

Haeckel, teorisini ortaya atan evrimciler yine geleneklerini bozmadı ve hayali çizimler üretti. embriyoloji çizimlerinin sahte olduğunu ortaya çıkarttı heckel arkadaşlarından farklı yol izlemediğini itiraf etti yaptığım sahtekarlıkdan sonra kendimi ayıplanmış ve kınanmış görmem gerekir. Fakat avuntum şudur ki; suçlu bulunduğumuz yüzlerce arkadaş güvenilir gözlemci ve ünlü biyologlar vardır onların çıkardıkları en iyi biyoloji kitaplarında, tez ve dergilerinde yapılmış sahtekarlıklar, kesin olmayan bilgiler, tahrip edilmiş, düzenlenmiş şekiller bulunuyor. Haeckel`in embriyolojiyi evrime delil kullanma çabaları tamamen boş bir safsatadır insanın yaratılış mucizesi, yaratılış gerçeğinin inkar edilemez bir delilidir.

Çok üstün bir yaratılış delili olan doğumu evrimciler, evrim yalanına delil olarak kullanmışdır. Oysaki insanın yaratılışındaki her aşama çok hassas bir tasarıma göredir, evrimciler bunu yalanlamıştır Evrimci biyolog Haeckel 19. yüzyılda canlı embriyoların atalarının geçirdiği evrimi tekrarladığını iddia eddi insan embriyosunun, anne karnında önce balık, sonra sürüngen özellik gösterip insana dönüştüğünü öne sürdü Bu tez gerçek değildir embriyonun ilk döneminde ortaya çıktığı iddia edilen solungaç insanın orta kulak kanalı ve timüs bezlerinin başlangıcıdır Embriyonun yumurta sarısı kesesine benzetilen ise bebeğe kan üretiminden sorumlu bir kesedir Kuyruk olarak tanımlanan kısım insanın omurga kemiğidir Evrimci Haeckeli evrimciler bile yalanlamıştır canlıların embriyolojik gelişimi geçmişlerinin yansıtmadığı ve Haeckel teorisinin geçersizliği 1920 de kabul edilip 1950 de ders kitaplarından çıkarılmıştır

Bebek Anne karnındaki korunmuş ve mikropsuz alandan dünyaya gelip mikroplarla savaşır Anne sütünün en önemli özelliği bebeği enfeksiyonlara karşı korumasıdır Anne sütünden bebeğe geçen koruyucu antikorlar bebeğin mikroplarla savaşmasını sağlar. doğumdan sonra salgılanan "kolostrum" adlı sütteki bulunan antikorlar koruyucudur Anne sütünün hafif ve çok ağır enfeksiyona karşı sağladığı koruma, babek için büyük önem taşır ve emzirme süresinde yararı artar. Anne sütü bebeğe faydalıdır Bilimin anne sütü ile ilgili yeni keşfettiği gerçeklerden biri de bebeğin anne sütü ile 2 yıl boyunca beslenmesinin faydalı olduğudur. Allah bizlere bunu 14 asır önce bildirmiştir: Biz insana anne ve babasını onlara iyiliği tavsiye ettik. Annesi onu, zorlukla karnında taşımıştır. Onun sütten ayrılması, iki yıl içindedir. bana, anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır." (Lokman Suresi, 14)

Anne sütü dışındaki başka besinler bebeğin ihtiyacını tam karşılayamaz. bebeğin bağışıklığı için gerekli antikorları içeremez. Bebekler için bir besin olan inek sütüyle anne sütünü kıyasladığımızda üstün olan anne sütüdür İnek sütünde insan sütünden daha fazla kazein bulunur. Kazein pıhtılaşmış mayalanmış sütteki proteindir midede büyük parçacıklara ayrılır, sindirimi zorlaştırır. Ve inek sütünün sindirimi anne sütüne göre daha zordur. Bu maddenin anne sütünde az bulunuyor olması bebeğe kolaylıktır.İnek sütü ve anne sütü amino asitlerin bileşimi açısından farklıdır. inek sütüyle beslenen bebeklerin plazmasında amino asit miktarının daha fazla, bazılarında ise yetersiz olmasına yol açar. Bunun merkezi sinir sisteminde olumsuz etkileri vardır, fazla protein böbreklerin yükünü artırır


Anne sütünü farklı yapan özellik içerdiği şekerdir. Anne sütünde ve inek sütünde laktoz isimli şeker bulunur. insan sütündeki laktoz inek sütünden daha fazladır. inek sütünün pıhtılaşmış parçacıkları ince bağırsaktan çok yavaş geçer Bu son derece gerekli olan su ve laktozun ince bağırsakta emilmesine neden olur. Anne sütünün pıhtılaşmış parçaları ise incebağırsağı kolayca geçer su ve laktoz kalın bağırsağa ulaşır. Ve insanlar için çok yararlı olan, içinde yararlı bakterilerin geliştiği bağırsak yapısı oluşur. İnsan sütünde bol miktarda laktoz bulunmasının faydası sinir sisteminin oluşumunda rol oynayan "serebrozit" adlı maddeyi sağlamasıdır. Anne sütü ve inek sütündeki yağ miktarı aynı olmasına rağmen nitelikleri farklıdır. Anne sütündeki linoleik asit bebeğin alması gereken tek yağ asididir.


Anne sütünün en önemli özelliği içindeki tuz ve mineraldir. İnek sütünde insan sütünden çok fazla tuz ve mineral bulunur. inek sütünde kalsiyum ve fosfor yüksektir. bunların birbirine oranı farklıdır bebeğin metabolizması bundan olumsuz etkilenir. ilk günlerinde bebeğe inek sütü verilmesi, kandaki kalsiyumun düşmesine ve bazı bozukluklara yol açar. insan sütünde demir % 50 dir İnek sütünde bu oran düşüktür inek sütüyle beslenen bebeklerde demir eksikliği ve kansızlık ortaya çıkar. Vitamin değeri anne sütünü bebekler için vazgeçilmez kılar Anne ve inek sütü vitamince birbirinden farklıdır. Her iki sütte A vitamini aynıdır ancak E, C ve K vitamini anne sütünde fazladır. D vitamini ise bebeğe yetecek kadardır


Dünyaya gözlerini açan bebek hayata uyum sağlamak zorundadır. Bunu kolaylaştıracak her faktör gebelikte oluşturulmuştur. Buna en açık örnek anne sütüdür Hamilelikte anne hormonları anne sütünü hazırlar. Süt üretimi, beyindeki ön hipofiz bezinin ürettiği "prolaktin" hormonuna bağlıdır. Hamilelikte bu hormonun süt üretimini başlatması, plasentada üretilen progesteron ve östrojen adlı hormonlarca engellenir. Ancak plasenta, doğumdan sonra atılınca, progesteron ve östrojen hormonlarının kandaki düzeyi düşer sütün oluşumuna katkıda bulunan prolaktin devreye girer. Hormonlardaki haberleşmeyle anne sütü gibi çok kıymetli bir besin tam bebeğin ihtiyaç duyduğu anda hazır olur. Kuşkusuz bu muazzam bir bilgidir. Plasenta vücudda son derece hayati görevler üstlenir, ancak vücut dışına atılma zamanı da gelmiştir. Bu insan hayatı için çok önemli bir gelişim meydana getirir. yaratılışda her saniye her detay birbirini tamamlayan, biri olmazsa diğeri olmayacak olaylardır.

her insan üstün bir kudretle inşa edilmiştir bu apaçık yaratılışın delilleridir. Tüm aşamalar bebek dünyaya geldikten sonra başlar ve sürekli devam eder. Annedeki süt üretimi bebeğin beslenmesine göre artar. İlk günlerde 50 gram olan üretim, altıncı ayda bir litreye çıkar Anne sütünü çözmeye çalışan bilim buna imkan olmadığını fark etmişdir. Çünkü standard bir anne sütü yoktur. Her annenin bedeninde, süt kendi çocuğunun ihtiyacına göre üretilir bu süt bebeği hiçbir besinin besleyemeyeceği ölçüde besler. Anne sütündeki antikor, hormon, vitamin ve mineraller bebeğin ihtiyacına göre ayarlanır

Allah, sizi anne karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı şükredersiniz diye işitme, görme duyularını verdi Nahl Suresi, Yeni bir dünyaya adım atacak cenin için hazırlıklar tamamlandığında, amniyon sıvısı doğum faaliyetlere başlar. Rahim ağzını genişletecek su kesecikleri oluşturup rahmi bebeğin geçeceği büyüklüğe ulaştırır. Bu keseler ceninin doğumda rahimde sıkışmasını engeller doğumdaki keseler delinip içindeki sıvılar aktığında ise ceninin gideceği yol kayganlaşıp sterilize olur doğum rahat mikroplardan arınmış şekilde gerçekleşir.

bebeğin dünyaya gelmesi için Rahimde ki hazırlıkların yanısıra pek çok şartın da aynı anda gerçekleşmesi gerekir. bebek dışarı çıkış için en uygun pozisyonu almalıdır. Bunun için ayak hareketleriyle yavaş yavaş döner ve başı annenin rahim boynuna girer. bebeğin hareket kabiliyeti kısıtlanır ve başını buradan çıkaramaz. henüz dünyaya gelmemiş bir bebek pozisyona nasıl karar verir Doğum için en uygun pozisyonu nereden bilir? doğum zamanıni nasıl tesbit eder bunların üzerinde düşünülmelidir
şuursuz bir varlığın şuurlu davranış sergilemesi, onun kendi iradesiyle değil, yaratıcısı Allah`ın ilhamı ile hareket ettiğinin apaçık göstergesidir.

Bebeğin dünyaya gelişi mucizevidir sağlıklı doğum için bebeğin kafatası doğum kanalında zarar görmeyecek bir yapıda olmalıdır. Bebeğin kafatası bu ihtiyacı karşılayan 5 kemik tabakası ve fontanel" adlı yumuşak dokudan oluşur. yumuşak yapı kafatası esnekliğine olanak tanır ve doğumdaki basınçta bebeğin beynine zarar gelmez. doğumdan önce çok sıkı önlemler alınır doğumun kolaylığı ve enfeksiyonları önlenmek için amniyon sıvısı devreye girer peki hazırlıkların tamamlanıp vaktin geldiğini kim kontrol eder
Gözlerin görmesi akciğerlerin nefes alması eklemlerin eksiksiz olması kimin sayesindedir

Vücudumuzu kim kontrol etmektedir
ceninin kontrol mekanizması yoktur. Vücudun kontrol merkezi beyin ceninle birlikte gelişir anne karnında gelişen enin, dışarıdan habersizdir. Hiç görmediği bir ortama uyumunu tesbit etmesi mümkün değildir. Doğum belirleyen annenin kendisi değildir. Annenin, vücuddaki işleyişe müdahale etme imkanı yoktur Şüphesiz bu kontrolleri yapan ve her insanın yaşamına başlayacağı zamanı takdir eden Allah`tır. İnsanı yaratan, odur

yaşamın her anını bilen insan dünyaya gelirken dahi ölüm gününü takdir eden yalnızca Allah`tır. Her insan Allah tarafından belirlenen vakitte ölümü tadacaktır. gerçeklerden haberdar olan akıl sahibi her insanın yapması gereken, yaratılışını düşünmek Rabbinin sonsuz kudretine şahit olmak ve yaşamını Allah`ı razı edecek şekilde düzenlemektir. Allah insanlara Kuran`da seslenmektedir Ey insanlar, dirilişten yana kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, bir alak`tan (embriyo), yaratılış biçimi belli belirsiz çiğnem et parçasından; size kudretimizi açıkça göstermek için. Dilediğimizi, bir süre rahimde tutuyor sizi bebek olarak çıkarıyoruz, erginliğe erişmeniz için sizi büyütüyoruz Sizin kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz ömrün en aşağı ucu yaşlılığa geri çevrilmektedir... (Hac Suresi, 5)


Anne rahmindeki büyüme 9 ay boyunca kusursuz devam eder. İlk başta tek bir su damlası olan cenin, giderek insana dönüşür. bu dönüşümde uyumsuzluk olsa, cenin can verir. eğer beyin, kafatası kemiklerinden hızlı büyüse, ceninin beyni sıkışıp zarar görür Organların uyumlu gelişimi çok önemlidir. dolaşım sistemi oluşurken böbrek geç kalsa, kan temizlenemez vücut zehirlenir Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmez dünyaya gözlerini açan insanın her aşaması kusursuz yaratılır.
Önce tek bir damla su iken onu yaratıp düzgün bir insan kılan tek kudret Alemlerin Rabbi Yüce Allah`tır. Allah, insanı nasıl yarattığını Kuran`da şöyle anlatır: İnsan, `kendi başına ve sorumsuz` bırakılacağını mı sanıyor?
Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? bir alak (embriyo) oldu, derken Allah, onu yarattı ve biçim verdi.`ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.


Allah, Ölüleri diriltmeye güç yetirendir
Kuşkusuz bu gerçektir insana düşen, kendisini bir damla sudan yaratan ve bizleri gören, işiten, düşünen bir insan kılan Rabbine şükredmektir Kuran`da insana gerçek şöyle hatırlatılır:
Sizi inşa eden, kulak, göz ve gönü veren O`dur. Ne az şükrediyorsunuz? (Mülk Suresi, 23) Cenin giderek dış dünyaya hazır hale gelirken, organlarda olağanüstü bir işbölümü yapılır. Bu işler dünyanın şartlarına göre belirlenir Anne karnında kullanılmayan gözler dünyadaki ışığa, kulaklar dünyadaki seslere göre inşa edilir. mide ve sindirim organları dünyadaki besin maddeleriyle uygun çalışır Sindirimde görev alan hücreler tanımadıkları yiyecekleri analize ayarlıdır . Karbonhidrat protein ve yağları analiz eder hangisinin gerekli olduğunu bilir besinlerin vücudun hücrelerine gönderir Cenin planlı ve programlı bir şekilde dış dünyaya hazırlanır. organ ve hücreler, görmedikleri, duymadıkları, bir ortama hazırlık yapar.

Annenin bedeninden ayrılan cenin dış ortamı bilir Bebeği oluşturan hücrelerin şuurlu ve bilinçli hazırlığı Allah tarafından ilham edilir bu yaratılış delilidir. Son aylarda cenin kilo alıp yağ dokusu oluşur Kahverengi özel bir yapıya sahip olan yağ tabakasını üreten hücreler, cenininböbreklerinin ve göğüs kemiğinin oluşmasını sağlarlar özel yağ tabakalarının görevi doğduktan sonraki bebeğin vücut ısısını yüksek tutmaktır. yağlar yedek besin görevi görürler. Bu yağ tabakalarına ilham edilir onlar görevleri kusursuz yerine getirir bebekte beyaz yağlar ince bir tabaka halinde oluşup yağ, ceninin derisini bir tabaka halinde sarar.
deriyi içindeki sıvıdan koruyan yağ üretimini deri hücreleri yapar. yağların oluşumu son derece önemlidir, çünkü deri ile su arasına yağ tabakası girip suyun cenindeki olumsuz etkisini ortadan kaldırır


annenin kanındaki savunma sistemi bebeğin kanına geçmez çünkü bu elemanlar bebeği yabancı görüp, yok edebilirdi. Ancak dokuzuncu ayda bu durum değişir ve anne kanındaki savunma hücreleri antikorlar plasenta aracılığıyla cenine geçer. Bu son derece çarpıcı bir örnektir Doğumdan sonraki ilk altı ayda bebeğin bağışıklık hücresi oluşmaz Ama bebek kendini dünyadaki mikropdan koruyacak antikora ihtiyaç duyar. son ay, ceninin kanına geçişine izin verilen anne antikorları bebeğin ilk dünyaya geldiğinde bulaşıcı hastalıklara yakalanmasını önler İlerleyen aylarda bebeğin savunma sistemi kendi antikorlarını oluşturunca, bu antikorlar duracaklardır. insanın yarıtılışı kusursuzdur detaylar ince ince hesaplanmıştır. Cenine zarar verecek maddeler mükemmel sistemlerle engellenmiştir
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-01-2018, 22:24   #7
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraan mucizeleri android prog

Sıçrayan örümceklerin yaşamları diğer örümceklerden farklıdır. ağ kurup avını beklemek yerine avına kendisi gider. görme sistemi kör olan örümceklerden üstün özelliklere sahiptir ağacın üzerindeki Sıçrayan örümcek ürettiği iplik ile kendini dala bağlar uçan bir böceğin üzerine atlar ve onu havada yakalar. ağaca bağladığı esnek ip sayesinde yere düşmez ve ipe tutunarak avı ile birlikte yukarı çıkar. Örümcek bu hareket için avın uçuş yönünü ve hızını tespit etmeli, hızını ve hedefe varıncaya kadar geçen zamanı tespit ettikten sonra bütün bilgileri bilgisayar gibi değerlendirip atlayışını gerçekleştirir. son derece gelişmiş gözlere ihtiyacı vardır Diğer örümcekler zayıf gözlere sahipken sıçrayan örümcekler 8 göze (dört çift) sahiptir görüş açıları 300 derecedir.

Sıçrayan örümceklerde 8 göz vardır
iki tanesi kafanın tam ortasından bir test tüpü gibi dışarı uzanmıştır iki büyük göz, yuva içinde sağ sol ve yukarı hareket eder Sıçrayan örümceklerin görüşü insan görüşüne benzer, bu örümcekler tv görüntüsünü bile algılayabilir Birçok hayvan tv de sadece hareket eden noktalar görür. Ancak sıçrayan örümcekler tv deki örümcek ve sinek görüntülerine tepki verir görme sistemleri son derece karmaşıkdır. 300 derecelik alandan gelen bilgilerin değerlendirilmesi, insan için bile zor iştir. Fakat küçücük örümcek, bakan, ve algılayan bir göz yapısına sahiptir. örümceğin sahip olduğu herşey Allah tarafından yaratılmıştır.

Binlerce metre yükseğe uçan kartallar, yeryüzünü bütün detayıyla tarayan gözlere sahiptir savaş uçaklarının binlerce metreden hedefi tespiti gibi, kartalda en küçük hareketi, algılar avını tespit eder. Bu yeteneği gözündeki çok özel yapılara borçludur. İnsan gözüne gelen ışık mercekte kırılıp retinaya düşer ve görüntü burada oluşur Kartal gözlerinde iki retina vardır. Bu İki retina son derece keskin bir görüş sağlar. ön ve arka tarafı aynı anda fark eder
Kartal gözü aynı anda üçyüz derecelik geniş bir açıya sahiptir, istediği görüntüyü 6 ila 8 misli oranda büyütebilir. 4.500 m yükseğe uçup 30.000 hektarlık bir alanı gözleriyle tarayabilir. 1.500 metreden tarladaki tavşanı çok rahat ayırt eder kartalın gözündeki retina hücresi bir damla renkli sıvı ile boyanmıştır. kartal, binlerce metreden küçücük bir kontrastı ayırt eder ve avını saptar. Bir damlacık yağla böyle bir işlevin gerçekleşmesi Allah`ın sonsuz hikmetinin bir göstergesidir.


Uçmak başlı başına mucizedir. Bir kuşun uçması için, kanatlarının eksiksiz olması gerekir. Kartalın gözündeki kusursuz yapıdaki İki retinalı göze sahip olmak zamanla kazanılan bir tesadüf değildir bu hayvanın ihtiyacını üzere konulmuştur. Retinada bulunan bir damla yağın kazandırdığı avantaj kartal için hayati önemlidir bu ince ayar kim tarafından yapılmıştır. buna kartalın kendisi mi yoksa başka hayvanların tavsiyesiyle mi ulaşmıştır? binlerce yıl önce yaşayan kartallar bu özelliklere doğuştan sahiptir.
niçin insan gözleri kartalınki gibi keskin değildir. Bunun nedeni kartal gözlerinin vücuda olan oranıdır. insanda kartalın gözleri gibi görev yapan gözler olsaydı büyüklüğü greyfurt kadar olacaktı vd İnsanın binlerce metre uzaktan av tespitine ihtiyacı yoktur. Bu yüzden Allah insanı şu andaki gözleri ile yaratmıştır.


Uçan canlının en önemli duyusu görmedir. başlı başına bir mucizedir uçmak, üstün bir görme yeteneği ile desteklenmezse son derece tehlikeli olur Allah kuşlara, uçma yeteneği ve üstün bir görme kabiliyeti vermiştir.
Kuşlar insanlardan daha hızlı görüş gücüne sahiptir ve geniş bir açıyı çok detaylı tarayabilir Bir kuş, insanın parça parça algıladığı görüntü karesini, tek bir bakışta bir bütün olarak görür
İnsan gözünün aksine kuş gözü göz yuvalarında sabittir kuşlar baş ve boyunlarını çevirerek görüş alanlarını büyütür. Bir baykuş 80 derecelik görüş alanına sahiptir kafasını 360 derece oynatır baykuş, kafasını dairenin dörtte üçü kadar çevirir ve tüm çevreyi görür
Baykuşun avlanmak için kullandığı en önemli organı gözdür. Gece insanların gördüğünden 10 kat net görür.
Baykuş 360 dereceye hakimken insanın kafasını hareket ettirerek elde ettiği en yüksek görüş açısı 180 derecedir

Avcı kuşların uzağı çok iyi gören gözleri vardır avlarına hamle yaptıklarında mesafe ayarını çok iyi yaparlar kuş gözleri insanla kıyaslandığı zaman 6 kat uzağı görür Büyük gözler çok görüntü hücresi içerir. Bu da iyi görüntü demektir. Avcı bir kuşta milyondan fazla görüntü hücresi bulunur.
Baykuş ve benzeri gece kuşları geceleri daha iyi görür Gece kuşları hızlı hareket eden küçük hayvanları avlar Av yakalamak için küçük hareketleri görmelidirler. kuşlar için en iyi göz, grinin tonlarını görendir. dünyaları siyah-beyaz televizyon görüntüsü gibidir. gözlerin ortak özelliği, içlerinde yüksek sayıda ışığa karşı hassas hücreler bulunmasıdır. Gözde ne kadar çubuk varsa geceleri o kadar iyi görür
Gece avlanan bir hayvanın rengi görmeye ihtiyacı yoktur, gözlerindeki koni hücrelerinin sayısı azdır.


Gözümüzü bir dakikada yaklaşık 22 kez kırpıp gözü temizliği ve nemliliğini sağlarız. Göz kırpması 1 saniye yerine getirilemezse İnsan için büyük önem taşımaz ancak anlık görüntü kaybı yüzlerce metre yükseklikteki uçan kuş için önemli bir problemdir ama kuş gözünü kırparken görüntüde kesinti olmaz. kuşun, göz kırpma zarı yani üçüncü bir göz kapağı vardır şeffaftır gözün bir yanından diğer yanına hareket eder. Ve kuşlar göz kapamadan göz kırpabilir Suya dalan kuşlarda bu zar, dalgıç gözlüğü görevi görür göze zarar gelmesini engeller. bazı kuşlar doğuştan dalgıç gözlüklere, bazıları da pilot gözlüklere sahiptir Tohum ve böcekle beslenen küçük kuşlar, besinlerini kolay bulmak için renkleri ve Geniş alanı görmelidirler Gözleri başlarının yanında olduğundan, büyük bir alana hakim olurlar. düşmanlarını tespit ederler.

Şemsiye kuşu olarak bilinen siyah balıkçıllar, suda avlanırken zorluklarla karşılaşır. ışık su yüzeyinden yansır ve balıkçıl kuşların avlanırken suyu rahatça görmelerini engeller. Suyun meydana getirdiği olumsuzluğa karşı bu kuş yüzerken kanatlarını açar; kanatları güneş ışığını keser ve sudaki yansıma durur. Böylece yüzeydeki balıkları rahatça görürler Balıkçıl bu
hareket yapmasaydı, avını tespit edemeyecek ve açlıktan ölecekti. doğan her deniz kuşu ışığın kırılmasını bilir önlem alır kuşlar bu sorunu kendileri çözemezler rablerine boyun eğerler

Hayvanlar alemindeki en çok göze sahip olan hayvan kız böceğidir. Her gözde 28.000 bin küçük gözcük bulunur. 12 metre uzaklığa kadar görüş alanı vardır. 20 metreye kadar olan hareketleri seçerler Küçük bir böcekte toplam 56.000 göz, her gözün merceği, her merceğin ışığı düşürdüğü retina, retinadan çıkan binlerce sinir ve sinir sinyallerinin değerlendirildiği merkezi sinir sistemi vardır bir sinek görme akıl ve yeteneğe sahiptir tek bir gözün oluşması, gözün sinir hücresinin bulunması, başlı başına mucizedir. muhteşem bir yaratılışla 56.000 gözcük uyumla çalışır Bu Allah`ın sınırsız ilmidir Allah yaratmada ortağı olmayandır.

Kelebekler ve arılar çok özel bir görme yeteneğiyle yaratılmışdır. Bu yetenekle besinlere çok rahat ulaşır. Gözleri ultraviyole ışınıına duyarlıdır. Çiçek başları sarı bir çiçek başı, parlak renkte gözükür. İhtiyaç duydukları besin kendileri için ışıklandırılmış ve işaretlenmişdir. Bu işaretler, havaalanındaki ışıklar gibi böceğin güvenle hedefe ulaşmasını sağlar.
Arıların besin için polene ihtiyacı vardır. Polenlerin diğer çiçeklere döl aktarmak için arıya ihtiyaçları vardır arıların bacaklarına takılan polen çiçeklerde döllenmeyi sağlar. Her ikiside bu buluşma için gerekli özel yaratılmışdır.
çicekler ultraviyole ışınını yansıtsa fakat ışınları görecek sistem olmasa, arı açlıktan ölür ve türü yok olurdu Arılar ultravioleyi görüp çiçekler ultravioleyi yansıtamasa arı çiçeklere ulaşamayacak, bu arı ve çiçek için son olacaktı.her iki canlı da aynı yaratıcımız tarafından yaratılmıştır


Karasineğin gözü 4.000 küçük ve basit gözden oluşur. Karasinek gözleri oynatma yeteneğine sahiptir. Her ommatidin yüzü farklı yöne dönük olduğu için, ön arka sağ ve solunu, görebilir. Yani 360 derecelik açıyla çevresini algılayabilir. Her ommatid kendine gelen ışığı kapar ve ışığı
mercek ve hücrelerine işler gözlerin her birinde 8 duyu hücresi vardır. Karasineğin iki gözündeki toplam duyu hücresi sayısı 48.000 kadardır. sineğin gözü saniyede 100 görüntü algılar ve insandan 10 kat üstündür. Sineğin beynine saniyenin onda biri gibi bir sürede 48.000 bilgi ulaşır. bilgi beynin üçte ikisini oluşturan optik sinirde değerlendirilir. hayatta her an insanın karşısına çıkan ve insanlarca basit yapılı zannedilen sinekler kompleks bir sistemde görürler. Küçücük bir sineğin 4.000 gözünün olması tesadüf ve mutasyonla açıklanamaz. çok özel bir yaratılış delilidirler

sinekte yalnızca tek bir sistem bulunmaz dolaşım, boşaltım, sindirim ve solunum gibi sistemleri uçmak için çok özel kanatları vardır bunların tümünün var olmasıyla sinek yaşar sindirim ve solunumu olmayan bir sinek olamaz. Uçabilen ama kör sinek yoktur. Sinek Allah tarafından yaratılmış bir canlıdır. Kuranda sineğin yaratılışına şöyle dikkat çekilir
Ey insanlar size örnek verildi dinleyin. Allah`ın dışında taptıklarınız biraraya gelseler bir sinek dahi yaratamazlar. sinek onlardan bir şey kapacak olsa bunu geri alamazlar isteyende güçsüz istenen de. (Hac Suresi, 73)

Allah`ın yaratması mükemmeldir yarattığı her canlıyı incelemek gerekir. Allah`ın sanatı, yarattığı milyonlarca canlıda tecelli eder. Kuran`da her canlı müminler için ibrettir hayvanlarda elbette ibret vardır...Yeryüzünde sayısız hayvan yaşar. Sadece böceklerin toplam sayısı milyonu bulur. İnsan gözü en üstün olanıdır. Ancak bazı hayvanlarda üstünlük görülür. Dünyada her canlının farklı gözleri vardır. Bu mutasyon veya seleksiyonla açıklanamaz Allah her canlıya yaşadığı koşullara ve beslenme ihtiyacına göre en uygun göz çeşidini vermiştir.

Böcek gözleri insan gözlerinden farklıdır basit ve karmaşık olmak üzere iki çeşit göz yapısı vardır.
Basit gözler küçük ve yuvarlaktır. Sadece ışık ve karanlığı ayırt edebilir Petek gözler karmaşık ve büyüktürler. yüzlerce küçük parçadan oluşur. her parça bir göz gibidir. her birinin, beyne bağlı özel merceği ve ışığa duyarlı hücreleri vardır. İnsan gözünün tek lensi vardır bu lens, etrafındaki kaslar şekil değiştirerek uzağa ya da yakına odaklama yapabilir Böceklerin göz lenslerinin şekli değişmez odaklama yapamazlar. Petek gözdeki hayal, noktaların algılanması şeklindedir her nokta, bir göz tarafından mozaik gibi algılanır. Göz sayısı arttıkça görüş keskinliği artar. gözler görüntünün farklı bölümünü algılar göz sayısı karasinekte 4.000; kanatsız böcekde, ateş böceklerinin dişilerinde 300 mayıs böceklerinde 5.100 sarı kenarlı kırkanatlılarda 9.000 su bakirelerinde de 10.000-28.000 kadardır.


Kedi Gözlerinde insanlarda bulunmayan bir tabaka vardır. Retinanın hemen arkasındadır ışığı yansıtır. retinadan iki kere ışık geçer Böylece kediler çok az ışıkta, insan gözünün göremeyeceği karanlıkta gayet iyi görür Karanlıktaki ışıkda kedi gözlerinin parlama nedeni bu katmandır. Katman ışığı yansıtan tapetum lucidum kristallerinden oluşur Geceleri göz kapakları iyice açılır göze fazla ışık girmesi sağlanır. Kedilerin karanlıkta iyi görmelerinin sebebi retina hücrelerinde çubuk hücrelerinin bulunmasıdır. Allah`ın onlara yarattıği bu sistemle özellikle vahşi kediler geceleri rahatlıkla avlanabilir

Dünyaya geldikleri günden itibaren insanlara öğretilen yanlış telkinler vardır. Bu telkinlerin en önemlisi, gözle görülen şeylerin var olup gözle görülmeyen şeylerin olmadığı anlayışıdır Bu bazı toplumlarda kabul görüp nesilden nesile sorgulanmadan, aktarılmıştır. Oysa insan düşünmeye başladığında çok etkileyici bir gerçekle karşılaşır. gerçek şudur Doğumdan itibaren çevremizdeki şey; insan hayvan çiçek renk koku meyve tatlar, gezegenler, yıldızlar, her şey yaratılış mucizesidir dünyadaki duyularımız benzer bir işleyişe sahiptir var olan ses, koku, tat, görüntü, sertlik sinirlerimiz vasıtasıyla beyine aktarılır Beyne ulaşan görme işleminde dışarıdaki kaynaktan gelen ışık demetleri (fotonlar) gözün arkasındaki retinaya ulaşır işlemler sonucunda elektrik sinyaline dönüşür. Bu sinyaller, sinirlerle beynin görme merkezine iletilir. Ve birkaç sm küplük görme merkezinde rengarenk, pırıl pırıl, bir dünya algılarız.

Tatlar dilimizdeki kokular burun hücreleri, doku hisleri deriye yerleştirilmiş özel algılayıcılar tarafından ve sesler ise kulaktaki özel mekanizma tarafından elektrik sinyallerine dönüştürülüp beyindeki merkezlere gönderilir ve algılanırlar.
limonata içtiğimizi düşünelim. Eldeki bardağın sertlik ve soğukluğu derideki özel algılayıcılarla elektrik sinyallerine dönüştürülüp beyne iletilir. limonata ait kokusu, onu yudumladığımızda hissettiğimiz şekerli tat bardağa baktığımızzda gördüğümüz sarı renk de ilgili duyularla elektrik akımı olarak beyne ulaştırılır. bu algıların tümü beyindeki farklı ama ortak çalışan duyular tarafından yorumlanır. bu yorumun sonucu olarak bir bardak limonata içtiğinizi düşünürüz. her şey beyindeki duyu merkezinde olup biter içinde yaşadığımız dünya beyinde algılanan hisler bütünüdür dışarıdaki
bahçedeki bir ağacın varlığını hissedebiliyorsak bu beynimiz sayesindedir

düşündüğümüzde karşımıza çok olağanüstü bir gerçek çıkar. Duyu merkezi beyin 1400 gr lık et parçasıdır. kafatası denilen kemik yığınında korunmaya alınmıştır. kafatasına dışarıdan ışık, ses, ve kokunun ulaşması mümkün değildir. Kafatası içi kapkaranlık, sessiz ve kokusuz bir mekandır. bu zifiri karanlıkta milyonlarca farklı ton renk tat koku milyonlarca farklı ses ve bize ait bir dünyada yaşarız. Işıksız yerde ışığı, kokusuz yerde kokuyu, hissettiren nedir? Yoktan var eden kimdir? yaşadığımız her an bir mucizedir son derece hayret vericidir bulunduğumuz odaya ait algılar elektrik sinyalleriyle dönüşerek beyne ulaşır. hisler beyin tarafından görüntü olarak yorumlanır. odada oturduğumuz yer bizim beynimizdedir. Odanın yeri beynimizdeki son derece küçük, karanlık, ve sessiz bir alandır. bu daracık alandan ufka baktığımızda gördüğümüz uçsuz bucaksız bir manzaradır.

içinde oturulan dar odayı ve çok geniş bir manzarayı beyinde algılarız.
Dış dünyayı anlamlandıran beynimizdir. duyma algısını Kulağımızın içine gelen ses dalgalarının bir senfoniye çeviren beynimizdir müzik, beynimizin oluşturduğu bir algıdır. Renkler göze ulaşan ışığın farklı dalga boylarıdır. dalga boylarını renge çeviren Dış dünyadaki rengi kırmızı mavi ağaçların yeşilliğini algılayan beynimizdir ve Dış dünyadaki görüntü algılayana bağlıdır.
Misal gözde retinadaki bozukluk renk körlüğüne sebep olur. Kimi insan maviyi yeşil, kimisi kırmızıyı mavi algılar. Ünlü düşünür Berkeley de bu gerçeğe şöyle dile getirir renklerin, kokuların, var olduğu" sanıldı; ama bu görüşler reddedildi bunlar duyumlarımız sayesinde vardır.
biz nesneleri renkli olduğundan ya da dışarıda bir varlığa sahip olduklarından renkli görmeyiz., varlıklara yüklediğimiz tüm nitelikler, "dış dünyada" değil, içimizdedir. bu bugüne kadar hiç düşünmediğiniz bir gerçektir.

kurbağa gözlerinde son derece ilginç bir özellik vardır gözdeki retina hücreleri küçük renkli, hareketli bir cisim geçtiğinde beyne fazla sinyal gönderir kurbağa gözleri özellikle sinekleri görmek için yaratılmıştır.
Sürüngenlerin göz kapakları diğer hayvanlardan farklıdır yılanlarda göz kapağı yok sanılır; ancak göz saydam tabaka ile örtülüdür. Bu yılanın göz kapağıdır hareketsizdir. Kertenkelelede hareketli bir gözkapağı bulunur. Çölde kertenkelenin gözleri aşağıdan yukarıya doğru dönüktür. Kuma gömülen kertenkele gözleri bu sayede zarar görmez. İnsan gözü belirli dalga boylarındaki ışınları fark eder Bazı yılanlar ise daha yüksek dalgadaki ışınları görür. İnfra-red denilen ışınlar insan tarafından yalnızca ısı olarak algılanır Yılanların infra-red ışınlarını görüntü olarak algılayan gözcükleri vardır. infra-red ışınlarına karşı insan derisinden yüzbin kat daha duyarlıdırlar. en küçük ısı farkını hemen hissederler

çıngıraklı yılan, tamamen karanlık bir ortamda sıcak kanlı bir hayvanı veya insanı, vücutlarından yayılan ısıyla bulabilir. Geceleri avlanan bir avcı için bu büyük bir avantajdır. Yaydıkları ısıya göre cisimin saptanması, ileri düzeyde teknolojiye sahip optik aletlerde askeri alanda da kullanılır. Bu yöntemi geliştirmek yıllar sürmüştür. Buna karşın yılanlar yumurtadan çıktıkları anda bu özelliğe sahip olur Sürüngenler renkleri görebilir Bu özellikle ustaca kamufle olmuş böcekler ayırt edilir ve avlanmada büyük bir avantaj sağlanır.
Bukalemunlar böcekle beslenir Avlanma taktikleri ilginçtir gözlerine büyük iş düşer. Bukalemun gözleri alışılmışın dışındadır Gözlerin her biri,
istediği yöne dönebilir. Beyinde iki farklı görüntü olur avına olağanüstü bir yavaşlıkta yaklaşır bir gözüyle avını takip eder, öteki gözüyle çevreyi kolaçan eder. Avına yaklaştığında iki gözünü ava odaklayarak avının konumunu tespit eder dilini hızla avına sallayarak yakalar.


Yengecin uzun duyargalarında iki göz küçük periskoplar gibidir. Bir yengeç kuma saklansa bile olsa bu gözlerle üstte ne olduğunu rahatça görür Tehlikede iki gözü içeri alır, tehlike uzaklaşınca yüzeye çıkarır Okçu Balığı:
ağzına doldurduğu suyu, suya sarkmış dallardaki böceğe püskürtür. Böcek basınçlı suyun çarpmasıyla düşer ve balığa yem olur. balık saldırıyı gerçekleştirirken başını hiç sudan çıkarmaz ve su altından böceğin yerini doğru tespit eder. dışarıdaki cisimler ışığın kırılması nedeniyle bulundukları yerden farklı bir yerde gözükür su içinden dışarıyı vurmak için ışığın suda kaç derecelik açıda kırıldığını "bilmek" ve atışı da bu açıyla yapmak gerekir. İşte balık, yaratılışı gereği bu sorunun üstesinden gelir ve her defasında tam isabetle. Küçücük bir böceği hiç zorlanmadan vurabilir.Yumurtadan çıkan her okçu balığına Neler yapacağını emreden Allah`tır.


Ahtapot omurgasızlarda, en karmaşık göz yapısına sahiptir. Ahtopot gözü kamera prensibine dayalıdır alıcı tarafından alınan görüntü küçüktür, çünkü göz küçüktür. Alıcı hücreler beyne sinyal gönderir ve bunlar binlercesiyle birleşerek optik sinir gibi tek bir kablo oluşturur sinyaller optik loplara ulaşır. Ahtapot, çok karmaşık gözü ve üstün yapısıyla çok net görür. evrimin en büyük gafı ahtapot gözleridir Evrimde ahtapotlar ve insanlar arasında bağ yoktur Oysa ki insan ve, ahtapot son derece gelişmiş gözlere sahiptir. Evrime göre karada insanlar denizde ahtapotlar gelişmekteydi nasıl olduysa olmuş bu iki canlının benzer gözleri olmuştur. imkansız’ gerçekleşmiştir.
Eğer göz özel bir yaratılışla değil tesadüf sonucu var olmuş ise, birbirlerinden bağımsız ahtapot ve insan gözü nasıl benzer Yapı ve şekilce farklı olmaları gerekmez miydi? evrim bunun gibi binlerce basit soruya cevap verememektedir.

Su altı canlıları, karadaki canlılardan farklıdır su altı dünyası adeta bir gezegen gibidir ve bu dünyanın sahipleri en ideal şekilde yaratılmışdır. Karada da suda da hayvanlar için temel prensip değişmez. Hayatta kalmak için nefes almak, beslenmek ve av olmamak gerekir. Bir su canlısı düşman ve avını birbirinden ayırt etmelidir. Bunun için su altında net gören çok özel gözlere ihtiyaç vardır.
Balıkların gözleri dünyaya şeffaf bir örtü arkasından bakar. Bu perde dalgıçların sualtı gözlüklerini andırır. suyun altındaki görüş 30 metre derinlikte kısıtlı ve gereksizdir. yakındaki objeleri görmeleri gerekir, gözleri bu ihtiyaca göre yaratılmıştır.

Su altı canlılarının Küresel ve sert yapıları yakındaki objeleri görmeye ayarlıdır. Uzaktaki noktaya bakmak istendiğinde bütün lens sistemi gözün özel kas mekanizmasıyla arkaya çekilir. Bu gözün küresel olmasının kolaylıklarındandır Balık gözünün küresel olmasının nedeni ışığın suda kırılmasıdır. Göz, suyla aynı yoğunluğa sahip olduğundan dışardaki görüntü göze yansırken kırılma gerçekleşmez. göz merceği dışarıdaki cismi retina üzerine odaklar, ve balık insanın aksine su içinde son derece net görür. Su canlıları her an büyük bir canlıya yem olma tehlikesi ile karşılaşır memeli hayvanlarda olmayan önemli bir avantaja sahiptir aynı anda birden fazla görüntü görürler Gözler başın yanındadır. Balığın gördüğü görüntü beynin aksi tarafında kayda geçer. Fakat cisim tek göz ile görüldüğü için, oluşan görüntü iki boyutludur. mesafe anlaşılamaz. cisim gözün dikkatini çektiğinde iki göz o yöne odaklanır ve hedef belirlenir.

balıklar renkli görmezler ihtiyaçları
yoktur. dünyalarının genel renk tonu yeşile yakın mavidir. renkler yüzeyden sonra emilir ve yok olur Balıklar loş ışığa karadaki hayvanlardan daha duyarlıdır retinada loş ışığa duyarlı hücreleri fazladır. suyun içindeki ışıktan en yüksek oranda faydalanırlar
Su kaplumbağaları balıkla beslenirler ve çok fazla tuz alırlar. Tuzun fazlası zararlıdır vücutdan atılmalıdır su kaplumbağalarının göz köşelerindeki küçük özel torba bulunur. istenmeyen tuzu kaplumbağanın göz köşelerine aktarır. gözyaşı üreterek bunu atar.


Gözler vücudun en hassas organıdır korunmalıdır hayvan kafatasları gözlere en yüksek korumayı sağlayacak şekilde yaratılmıştır. Kedi, köpek gibi hayvan gözlerinin büyük kısmı kafatasına yerleştirilmiş, küçük bir kısmı dışarda kalmıştır. Gözdeki kemikler darbelere karşı koruma kalkanı oluşturur tehlikeye göz kapakları cevap verir.
Çok zor şartlarda yaşayan devenin gözleri ihtiyacı olan korumayı sağlar. Göz kemikleri darbelerden korur güneşten gözü muhafaza ederler.
şiddetli kum fırtınaları bile devenin gözüne zarar vermez. kirpikler birbirine geçebilen bir yapıya sahiptir tehlike anında otomatik kapanırlar. hayvanın gözüne en ufak tozun girmesine izin verilmez.

Parkinson kaslardaki koordinasyonu bozan, hareketi güçleştiren titremeye neden olan bir hastalıktır. sebebi, dopamin ve asetilkolin haberci moleküllerindeki dengenin bozulmasıdır. Beyindeki sinir hücrelerinin gerekenden az dopamin üretmesi, kaslardaki kontrolün kaybolmasına yol açar. Bu gerçeğin gün ışığına çıkarılması oldukça yenidir ve Profesör Arvid Carlsson`a 2000 Nobel Tıp Ödülü`nü kazandırmıştır.
Sinir hücrelerindeki iletişim tek bir gerçeği doğrular hassas dengeler ve karmaşık mekanizmalar rastgele oluşamaz. Bunları yaratan, kudret altında tutan, insanın hizmetine veren ve dilediği zaman geri alan sonsuz güç ve ilim sahibi Allah`tır.


Yaşlanmayla sayıları azalsada insanın sinir hücreleri gençliktekinin aynısıdır. Akıl ve bilgi sahibi insan anlamakta güçlük çekerken, hücre ve hormonlar ilk insandan bu yana milyarlarca insanda verilen emri büyük bir beceri ile hiç aksatmadan yerine getirirler.
sinir hücrelerindeki sistemler nasıl ortaya çıktı? Vücudumuzda 100 milyarlarca sinir hücresinin inanılmaz uyumu nasıl var oldu? Hiçbir karışıklığa meydan vermeyen mükemmel iletişim nasıl sağlanır? Olağanüstü
dengeler ve zamanlamaya kurulu sistem nasıl hatasız çalışır tüm bu gerçekler kusursuz sistemi tesadüfler sonucu oluştuğunu iddia eden evrimin boş uğraşlarındandır Hayatın kökenini rastgele bir hücre"ye ve tesadüfe bağlayan evrimcilerin sorulan sorulara vereecek cevapları yoktur.


evrimci makalelerde Dikkat edilirse, evrimleşmenin nasıl olduğuna dair bilimsel açıklama yoktur molekül ve proteinlerin sözde evrim safhasında ortaya çıkıp değişmediği ileri sürülür. Şüphesiz en ufak delile dayanmayan bu iddia, büyük bir aldatmacadır. Bilimsellik kılıfı altında, yaratılışı inkardır sinsi bir oyunudur. böyle mükemmel mekanizmaların tek açıklaması vardır: Hücreleri yoktan var eden, alemlerin Rabbi Allah`tır. Hücrelerdeki ve aralarındaki inanılmaz ve karmaşık iletişimi en ince ayrıntısına kadar düzenleyen hepimizin yaratıcısı Rabbimiz`dir. Durmaksızın çalışan atomları, proteinleri ve molekülleri hizmetimize veren, yüceltilmeye ve övülmeye layık olan yalnızca Allah`tır.

Kimya kitaplarında nitrik oksit, nitrojenin oksitlenmesiyle elde edilen, renksiz zehirli bir gazdır Kimya formülü NO dur; nitrojen ile oksijen atomunun bileşiminden meydana gelen "basit" moleküldür. soluduğumuz havanın %78`ini nitrojen azotun, %21`ini oksijen oluşturur Nitrik oksit insan hayatında önemlidir hücreler arası haberleşmede temel görev üstlenir nitrik oksit, insan vücudunda doğal olarak üretilen bir hormon kimyasal bir habercidir; sinir, dolaşım, savunma, solunum ve üreme sistemlerinde oynar. NO` insan vücudu için "olmazsa olmaz" zehirli olan nitrik oksit hava kirliliği ve asit yağmuruna neden olan, ozon tabakası ve ekolojik ortamı tahrip eden bir gazdır. Nitrojenin yanmasıyla oluşur egzoz gazında yoğundur Kısa bir süre öncesinde, NO sadece bu yönüyle tanınıyor; insan sağlığını tehdit etmesinin dışında bir fonksiyonuna inanılmıyordu

NO`nun bir hormon olduğuna dair yapılan açıklamalar, bilimde itibar görmemişti. Ancak araştırmalar tıp dünyasında yankı uyandırdı. bilim dergisi Science, 1992 de nitrik oksidi "Yılın Molekülü" ilan etti. nitrik oksit büyük "ün" kazandı; "sihirli gaz", "harika molekül",gibi tabirlerle anıldı
Nitrik oksidin hücresel haberleşmedeki rolünü ortaya çıkaran Robert Furchgott, Louis Ignarro 1998 Nobel Tıp Ödülü`nü almışlardı Nobel Bildirisi`nde, NO haberci molekülünün çığ gibi büyüyen araştırmaları başlattığına dikkat çekilmiştir.geçtiğimiz on yılda "NO araştırmaları patlammış; "Nitrik Oksit" dernekleri kurulmuş, dergiler yayınlanmıştır. Nitrik Oksit hakkında yazılan bilimsel makaleler 32 bin sayfadan fazladır.

Nitrik oksit çalışmalarıyla tanınan Dr. Salvador Moncada NO`nun, hücreler arası iletişimde geçerli düşünceleri değiştirdiğini, bazı kavramları alt üst ettiğini dile getirdi. Stanford Üniversitesi`nden Dr. John Cooke, araştırmayı "büyük bir keşif ve dünyadaki tıp çalışmalarında muazzam gelişmelere yol açacak bir olay" şeklinde tanımladı. evrimciler köşeye sıkıştı elde edilen bulgular da evrimin kabusu oldu (metrenin milyarda biri) boyutundaki, bilinç ve akla sahip olmayan molekülün insan vücudunda gerçekleştirdiği harika işlerin tesadüfle açıklanacak bir durumu yoktur. nitrik oksit, Allah`ın kusursuz yaratışıyladır
Evrimciler, Allah`ı ve atomlardan galaksilere her noktadaki muhteşem yaratılış delillerini inkar etmek konusunda körü körüne kararlılık içindedir. gülünç durumlara düşmektedirler.

evrimcilerin NO`ya ilişkin yorumlarını ele alalım nitrik oksit göklere çıkarılmakta, bir "superman" gibi lanse edilmektedir ortada hücre gibi mükemmel bir sistemde her an başarıyla çalışan, henüz çözülememiş nitrik oksit molekülü vardır bu molekül küçük olmasına rağmen devasa işler gerçekleştirir. Ancak evrimciler, nitrik oksiti yaratanı inkar ederler, bu molekülü ilahlaştırır, tüm mucizeyi kendi irade ve aklıyla yapıyormuş gibi söz ederler. evrimciler kendi tuzaklarına düşmektedirler. Bu çarpık bakış açısının bal verdiği için arıyı, meyve verdiği için ağacı dünyanın ışığı olduğu için Güneş`i ilahlaştırmaktan hiçbir farkı yoktur. ressamından l söz etmeden bir tablo övülüp tebrik edilemez insan iki yoldan birini seçmeli Kuran`da Rabbiniz olan Allah budur. O`ndan başka ilah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır…" (Enam Suresi, 102) ayeti gereği Allah`a iman edecek ya da atomları, molekülleri, hücreleri, ilahlaştıracaktır.

Hiç şüphesiz nitrik oksit molekülü, sonsuz merhamet sahibi Allah`ın yarattığı ve hizmetimize verdiği sayısız nimetten yalnızca biridir. yaşadığımız yüzyılda, mikro alemdeki pek çok yaratılış harikasındandır vücuddaki 100 trilyon hücrenin önemli bölümünde faaliyet gösteren bu molekül üstün bir tasarımdır Nitrik oksitin ilk keşfedildiği yer damardır damarlar kalp ve kan ile birlikte, dolaşım sistemini oluşturur. 100 bin kilometreden fazla uzunluğuyla vücudun her tarafına dağılan damarlarımız muazzam bir kara yolu ağına benzetilebilir. Bir insanın sahip olduğu damarlar uç uca eklendiğinde, dünyanın çevresini iki buçuk defa dolanacak bir uzunluğa erişir.

vücudumuzdaki damar sistemi, gelişmiş bir ülkenin, kara yolu ağıyla kıyaslanmayacak kadar karmaşıktır. Kara yolları belirli bir genişliktedir trafik yoğunluğunda göre şerit sayısı artıp azalmaz. damarlarımızın iç genişliği sabit değildir; damarlarımız faaliyetlerimize göre daralır ve genişler, kan basıncında önemli rol oynar bu mükemmel sistemle, vücudun ihtiyaçları otomatik sağlanır. Kan damarlarının, sporda genişleyip artan kan ihtiyacını temini yaralanmada daralarak kanamayı azaltması kusursuz sistemin bir sonucudur. damarlar nasıl oluyor da ne zaman genişlemeleri ya da daralmaları gerektiğini anlıyor 100 bin kilometrelik damar şebekesinin herhangi noktasında meydana gelen ufak hatanın, telafisi mümkün olmayan olumsuzluklar doğurur

Bilim adamları on yıl öncesinde damarda çok karmaşık işlemler olduğunu tahmin ediyor fakat cevab veremiyorlardı. araştırmada kimyasal habercinin varlığı ortaya çıkdı. Bu itrik oksit molekülüydü. Damarlara genişleme talimatını veren" bu iki atomlu moleküldü. damarlarımızda nitrik oksit üreten muhteşem tesisler vardır Elektron mikroskobuyla incelendiğinde, damarların, küçük ve muazzam yapılar oldukları görülür yan yana dizilen 10 kılcal damar insan saçının bir teli kalınlığındadır. bu kadar dar olan damar iç duvarları, düz kas hücrelerinin oluşturduğu dokuyla kaplıdır; damarların genişleyip daralması da bu doku faaliyetleriyledir
Kas hücreleri kan ile temas etmezler; endotel hücreleri kas hücreleri ile kan arasında zarımsı tabaka oluşturur.
Endotel hücreleri zincir halkaları gibi yan yana gelerek endotel tabakayı meydana getirir.


1980`e kadar endotel hücrelerinin, kan damarındaki akışı kolaylaştırmak dışında kayda değer bir etkinliğine inanılmıyordu. Oysa gerçeğin farklıydı Endotel hücrelerinin sorumluluğu NO habercisini üretmekti Endotel hücresini bir fabrika gibi düşünürsek nitrik oksit bu fabrikanın ürünüdür damarın içinde metrenin milyonda biri küçüklüğünde mikroskobik fabrikanın kimyasal ürünleri metrenin milyarda biri kadar olan nitrik oksit molekülleridir. NO molekülünü çıplak gözle bir üzüm tanesi boyutunda görmek için bir tenis topunun dünya büyüklüğünde olması gerekir nitrik oksit molekülünün ömrü 10 saniyedir. içinde mesajı iletmek üzere yaratılmıştır ve bunu en mükemmel şekilde gerçekleştirir.
Endotel hücrelerinden salgılanan haberci NO molekülleri büyük bir hızla yayılıp. Düz kas hücrelerine ilerler hücre zarlarından içeri girerler. içeri giren NO molekülleri vakit kaybetmeden GC isimli özel enzimi bulur ve bizim için hayati önemi olan hücrede kimyasal reaksiyon başlar.


Haberci olarak adlandırdığımız 0.000000001 metre büyüklüğünde iki atomlu moleküller bir postacı gibi çalışır; taşıdığı haberi sahibi GC enzimine. İletir, hücrenin içinde
binlerce değişik enzim vardır. Buna rağmen haber her zaman doğru enzime iletilir. haberci moleküllerin çok kısıtlı süreleri vardır, zamanlama hatası yapmazlar. Bu moleküllerin pusula veya benzeri yön tespit araçları yoktur asla yollarını kaybetmezler. Nitrik oksit molekülünün sürati "e-mail" gibidir NO, elektronik posta sistemi gibi hareket etmekte; büyük bir süratle çok sayıda mesajı yerine iletmektedir. NO`nun haberlerini alan düz kas hücresindeki GC enzimi harekete geçer. işçi enzimin görevi, enerji taşıyan moleküller olan GTP`yi cGMP`ye dönüştürmektir. Bu aşamalarında meydana gelen dpek çok reaksiyon henüz çözülememiştir

enzimlerin faaliyetleriyle kas hücrelerinde kalsiyum konsantrasyonu azalır bu, liflerin ayrılmasına kas hücrelerinin gevşemesine yol açar. damarlar genişler damarlarımızdaki basıncın düzenlenmesinde nitrik oksit molekülünün hayati önemi vardır. Unutmamak gerekir vücudumuzda milyarlarca karmaşık işlem vardır
Nasıl olur da akılsız ve şuursuz NO molekülleri, dünyaca ünlü profesörlerin çözemedikleri sistemleri mükemmel tanırlar? Nasıl olur da harekete geçmeleri gereken zamanı durmaları gereken zamanı saniyesine kadar bilirler? Nasıl olur da, üretilir üretilmez, emir almış gibi, son süratle doğru adrese ulaşırlar Kuşkusuz NO tüm harika işleri kendiliğinden yapamaz. Bu molekül, milyonlarca molekül gibi kusursuz bir yaratılış eseridir; düşünen insanlar için, Allah`ın sınırsız kudret ve ilminin göstergesisidir.


L-arjinin amino asit, nitrik oksit nikotinamid adenin dinükleotid fosfat, kalmodulin, oksijen, Bu kelimeleri ilk defa duyuyor olabilirsiniz. Ancak endotel hücresi mikroskobik maddeleri çok iyi tanır ve bunları nitrik oksit üretmede kullanır. teknolojiyle kimyasal ürünler üreten fabrikalar endotel hücrelerinden trilyon kere büyüktür. Buna rağmen endotel isimli mikroskobik fabrikanın teknolojisi, dev sanayi tesislerinden çok üstündür. NO üretim yeri olan endotel hücresi incelendikçe farklar anlaşılacaktır. 20. yüzyılın son on yılında çözülen karmaşık işlemleri, ilk insandan beri zorlanmadan yapan endotel hücresinin üstün nitelikleri nelerdir? Endotel hücresi NO molekülünü üretmede hangi kimyasal maddeden kullanması gerektiğini çok iyi bilir. Yanlış veya hatalı üretim söz konusu değildir. nitrik oksit (NO) yerine güldürücü gaz olan nitröz oksit (N2O) üretmez. Endotel hücresi asla tesadüflere dayanmaz. çok hassas dengeler mevcuttur.

Endotel hücresi gerekenden az haberci üretseydi damar daralır, kan basıncı yükselir, kalp krizine yol açardı. Fazla üretimde damar genişler, kan basıncı düşer,şoka neden olurdu. Ancak endotel hücreleri ölüme neden olacak hataları hiçbir zaman yapmaz hayatımızın her anında üretim için
hazırdır ihtiyaçta devreye girerek üretime başlarlar. Bu minik fabrika oldukça verimli çalışır. Ürettiği NO moleküllerini depolamaz. stoklama sorunlarını ortadan kaldırır
Damar derinliklerindeki olağanüstü fabrikaların istenmeyen zararlı ürünleri yoktur.

Küresel ısınma, asit yağmurları, çevre kirliliği gibi sorunların kimyasal atıklardan kaynaklandığı düşünülürse, endotel hücrelerinin başarısı anlaşılır. nitrik oksit molekülü 10 saniyede görevlerini tamamlayarak "parçalanırlar vücutta birikerek zarar getirmezler. endotel hücreleri kimyasal mamullerin üretiminde, olabilecek en ideal yöntemi kullanır bir fabrika mühendis ve işçilerin eseridir.fabrikadaki sistem tasarımcının ne teknolojisini gösterir. bundan şüphe olamaz. Endotel isimli fabrika üstün Yaratıcı`nın eseridir; bu mikroskobik fabrika, vücuddaki 100 trilyon fabrikayla birlikte Allah`ın sonsuz ilmini gösterir.

NO`nun damarlarda stratejik görevi vardır bu molekül hayatımızın ilk anında, çok önemli görevler üstlenir "Hayatımızın ilk anı" bizi meydana getiren ilk hücrenin sperm ve yumurtanın birleşmesiyle oluşan ilk andır. Sperm ve yumurta buluşması olağanüstü ve karmaşık kimyasal işlemler başlatır embriyo ortaya çıkar biyoloji profesörü David Epel "Yüzyılın başından bu yana, insanlar sperm yumurta birleşiminin gelişimi nasıl başlattığını merak ediyordu demiştir bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, anne karnındaki mucize gelişimi NO`nun taşıdığı mesajlar başlatmaktadır. Spermde nitrik oksit sentaz (NOS) adlı enzim mükemmel zamanlamayla, döllenmeden birkaç saniye önce NO üretimine başlar Birleşmeyle spermdeki nitrik oksit molekülleri yumurtaya yayılmakta; 30 saniye sonra yumurtadaki kalsiyum aktif hale gelmekte ve ilk hücrenin çoğalma mekanizması faaliyete geçmektedir.


Henüz ilk hücrenin mükemmelliği anlaşılabilmiş değildir. nitrik oksit eksikliğinde sperm ile yumurta iletişim kuramaz İnsanın 2000 yılında ulaştığı gerçek göstermektedir ki, herşey gibi nitrik oksit de Allah tarafından yaratılmış ve görevlendirilmiştir.
nitrik oksid hayati mesaj taşıyan bir haberci ve zehirli bir moleküldür NO`nun savunma sistemimizdeki rolü zehirli özellikleriyle ilgilidir. vücudun savunma kuvvetlerinden olan makrofajlar tarafından salgılanmaktadır. makrofajlar 0.01 milimetrelik mikroorganizmalardır; yutma yöntemini kullanarak bakteri ve vücudumuza zararlı molekülleri ortadan kaldırırlar. makrofaj, hastalığa sebebiyet veren bakteri veya mikropla karşılaştığında onları kuşatır. her taraftan sardığı bakterileri yoğun bir nitrik oksit bombardımanına tutar. nitrik oksit molekülleri bakterileri yok edip reaksiyon başlatırlar. nitrik oksit ile makrofajın işbirliği, herşeyin uyumla yaratılışının sayısız delillerindendir.

NO moleküllerinin savunma sisteminde dikkat çekici görevleri vardır. NO` virüslerdeki "protease" enzimini etkisiz hale getirir Bu enzim büyük proteinleri, virüs yapımında kullanılan küçük parçalara ayırır. NO`nun bu enzimi devre dışı bırakmasıyla virüsün çoğalması engellenir Bu geçilemez ve önemli bir bilgidir. Küçücük moleküller hiç tanımadıkları molekülleri vücutta bulmakta ve onları etkisizleştirmeyi çok iyi bilmektedirler. insan farkında dahi değilken çok büyük tehlikelerden korunur. Tüm düzenin, moleküler bağlantının tesadüflerle meydana gelemeyeceği çok açıktır. NO moleküllerine, emreden ve onları
Kusursuz yaratan alemlerin Rabbidir


Bilim gelecekte, nitrik oksidi kanser ve tümörle mücadelede kullanacağını düşünmektedir molekül hakkındaki bilinmeyenlerin aydınlatılması gerekir gün ışığına çıkan her bilgi, bu molekülün üstün yaratılışını gösterecektir. Nitrik oksit molekülü her gün araştırma konusu olmaktadır. sonuçlar bilimi hayret içinde bırakmaktadır. bu haberci molekül başımızdan ayaklara kadar vücud hücrelerinde üretilir pek çok karmaşık işlemde önemli görevler üstlenir Bu molekülün icraatları akıllara durgunluk verir kendinizi NO`nun yerine koyun ve onun görevlerini üstlendiğinizi zihninizde canlandırın Başarılı olabilmek için kalp, kan ve damarlardan oluşan dolaşım sistemini çok iyi tanımanız gerekir uyumak, yemek, spor gibi kan basıncını düzenleyen haberleri organlara iletmeli. Bunu yaparken de en ufak hata olmamalı; aksi takdirde kan basıncınız düşebilir ya da çıkabilir ki bu
felç, şok, kalp krizi gibi ölümle sonuçlanabilir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-03-2018, 22:29   #8
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraan mucizeleri android prog

Evrimciler DNA`nın nasıl ortaya çıktığını açıklayamazlar DNA konusunda çıkmazdadırlar Balıklar, sürüngenler, böcekler, bitkiler, kuşlar ve insanlar nasıl olup da, farklı DNA ve genetiğe sahip olmuştur Evrim bu soruya cevap olarak, DNA`daki bilgilerin zamanla tesadüflerle arttığını ve çeşitlendiğini ileri sürer bu tesadüflere mutasyon derler Mutasyon DNA`da radyasyon ya da kimyasal etkilerle meydana gelen değişiklikdir. bir radyoaktif ışın DNA zincirine isabet eder ve orayı tahrip eder ya da yer değiştirir. Evrimcilere göre, canlılar, tek bir DNA`nın mutasyonlar kazalarla farklılaşıp mükemmel hallerine ulaştığını iddia ederler

DNA`yı bir kitaba benzetirsek. DNA bir kitaptaki gibi yanyana dizilen harflerden oluşur Mutasyonlar kitabın yazılımındaki harf hatalarıdır Kalın bir dünya tarihi kitabını baştan sona bilgisayara yazarsak Bu iş yapılırken dizgiye müdahale edip dizgiyi yapana tuşlardan birine gözü kapalı rastgele basmasını söyleyelim. Bu şekilde yazılan harf hatalı metni, bir başkasına verip yine aynı şeyi yaptıralım. Bu yöntemle harf hatalarıyla bir kitap
gelişir mi? var olmayan bir bölüm oluşabilir mi? Elbette ki gelişemez ve kitap tahrip olur Hata ne kadar artarsa, o kadar bozuk bir kitap elde ederiz.
evrim in iddiası, "harf hatalarının bir kitabı geliştirdiğidir. Evrimde DNA`da ki mutasyonlar (hatalar) birikerek tesadüfen faydalı sonuçlara yol açmış, canlılara göz, kulak, kanat gibi kusursuz organlar; düşünme, öğrenme mantık gibi şuurlu özellikler kazandırmıştır.

Kuşkusuz evrimci iddia, akıldışıdır. Doğada mutasyon çok nadir oluşur
Evrimin canlılığın kökenine getirdiği açıklama akıl ve bilim dışıdır Fransız Bilimler Akademisi eski başkanı Fransız zoolog Pierre Grassé`bir evrimcidir, Darwinin canlılığı açıklayamadığını savunmakta ve Darwinizm`i oluşturan "tesadüf" hakkında şunları söyler mutasyonların havyan ve bitki ihtiyaçlarını karşılanması çok zordur. Darwinizm bundan fazlasını ister: Tek bir bitki, tek bir hayvan, binlerce faydalı tesadüflere maruz kalmalıdır. mucizeler kural haline gelmeli, inanılmaz olaylar kolaylıkla gerçekleşmelidir. Hayal kurmayı yasaklayan bir kanun yoktur, ama bilim bu işe dahil edilmemelidir.


cansız maddelerin kendi kendine bir araya gelip DNA gibi muhteşem sistemlere sahip canlılar oluşturduğunu iddia eden evrim, bilim ve akla aykırı bir hayalciliktir. Tek gerçek bir Yaşamın bir planı (DNA) vardır tüm canlılar bu plana göre yapılmışlardır, bu kusursuz plan üstün Yaratıcımızın emriyle varolur tüm canlılar, sonsuz güç ve akıl sahibi Allah tarafından yaratılmışdır. Allah Kuran`da gerçeği şöyle bildirir
O Allah ki, yaratandır, kusursuzca varedendir, şekil ve suret verendir. En güzel isimler O`nundur. Gök ve yer O`nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakim`dir. (Haşr Suresi, 24) İnsanların teknolojiyle başardıkları Allah`ın insan DNA`sında tecelli eden ilminden bir parçadır ibret tablosudur Benzersiz Bir Yaratılıştır DNA`

Hücrede tek bir DNA zinciri vardır. yeni doğan hücrenin DNA`ya ihtiyaç açığını gidermek için DNA, her aşaması bir mucize olan işlem yapar. hücrenin bölünmesinden önce kendisinin kopyasını çıkarır ve bunu yeni hücreye aktarır Hücrenin bölünmeden önce büyümek büyüklük sınırı aştığında bölünme süreci başlar. Hücrenin şekli bölünmeye uygun şekilde yayvanlarken, DNA kendini eşlemeye başlar. Hücre bir bütün olarak bölünmeye "karar vermekte" hücrenin içindeki farklı parçalar bölünmeye uygun davranmaya başlar. Hücre bilince sahip değildir. Bölünme işlemi, gizli bir emirle başlar DNA vr hücrenin tümü Rabbimize boyun eğer

DNA, kendini çoğaltırken iki parçaya ayrılır. Bu olay çok ilginçtir Yapısı sarmal merdivene benzeyen DNA molekülü, merdivende fermuar gibi ikiye ayrılır DNA iki yarım parçaya bölünür. Her iki parçanın da eksik yarıları hazır bulunan malzemelerle tamamlanır iki yeni DNA molekülü üretilir. Operasyonun her kademesinde enzim denilen ve gelişmiş robotlar gibi çalışan uzman proteinler görev yapar. İlk bakışta basit görünse bu operasyon işlemleri çok ve karmaşıktır anlatmak sayfalar tutar. Atomlardan oluşan enzimler, DNA da eksik bölümleri tespit eder, eksikleri temin ederek, en uygun yerlere ekler ve DNA`nın kopyalanması gerçekleşir.

Şuursuz, ve akılı olmayan küçücük yapılar bilinç ve akıllı işlemleri kusursuz yapar bilen insan düşünmelidir Kopyalamadaki DNA molekülleri denetleyici enzimlerce defalarca kontrol edilir. hata varsa—ki hayati olabili tespit edilip düzeltilir. doğrusu baş döndürücü bir hızla yapılır dakikada 3.000 basamak nükleotid üretilirken enzimlerce defalarca kontrol edilip düzeltilir DNA`nın çoğaltılması büyük bir hızdadır şu bilgiler açıklayıcı olacaktır hücre bölünmesi 20 ila 80 dakika sürer ve bu esnada DNA`daki bilgi de kopyalanıp çoğaltılmalıdır. DNA`daki 3 milyar bilgi, 20 ila 80 dakikalık sürede hiçbir hata, unutma veya eksik olmadan kopyalanır . Bu, bir kütüphane dolusu bilginin veya 1000 kitabın veya milyon sayfalık yazının bu kadar kısa sürede hiç hata ve eksiklik olmadan çoğaltılması kadar mucizevi bir olaydır.

Bu sefer mucizevi işlemleri gerçekleştirenler teknolojik aletler, üstün nitelikli fotokopi makinaları değil, atomların birbirine eklenmesiyle oluşan enzimlerdir. Büyük bir hızla üretilen yeni DNA molekülünde, dış etkiler sonucunda normale göre daha fazla hata yapılabilir hücredeki ribozomlar, DNA`dan gelen emirle DNA onarım enzimleri üretir DNA kendi kendini korur kendisini ve soyun devamını güvenceye Hücreler insanlar gibi doğar, çoğalır ve ölür. hücrelerin ömrü meydana getirdikleri insandan daha kısadır. altı ay önce bedenimizi oluşturan hücreler bugün hayatta değildir. zamanında bölünerek yerlerine yenilerini bırakırlar ve, biz hayatta kalırız

hücrelerin çoğalması, DNA`nın kopyalanması kadar çok karmaşık olsa da insanın varlığını sürdürmesi açısından en ufak bir hataya yer yoktur hayati işlemlerdir çoğaltma işlemi kusursuz işler hata oranı 3 milyar basamakta yalnızca birdir. Bu hata herhangi bir probleme sebep olmadan vücuttaki üst kontrol mekanizması tarafından yok edilir. DNA`nın üretimini sağlayıp denetleyen enzimlerin, yine DNA`da kayıtlı bilgilere göre ve DNA`nın emir ve kontrolünde üretilmiş proteinler olmasıdır. Ortada muhteşem bir sistem vardır ki, böyle bir sistemde tesadüf mümkün değildir. enzim için DNA`nın olması, DNA`nın olması için de enzimin olması, her ikisinin olması içinse hücrenin zarından diğer bütün organellere kadar eksiksiz var olması gerekir.

Canlıların tesadüfler" sonucu "aşama aşama" geliştiğini öne süren evrim söz DNA-enzim paradoksu tarafından yalanlanır DNA`nın ve enzim aynı anda var olmalıdır. Bu bilinçli bir yaratılışın varlığını gösterir. Biz farkında değilken, vücudda yaşamımızın problemsiz devamı için akıl almaz bir titizlik ve sorumlulukla sayısız işlem ve denetim yapılır, tedbirler alınır. Herkes görevini eksiksiz ve başarıyla yerine getirir. Allah en büyüktür sayısız atom ve molekülü yaşamı güzel ve sağlıklı sürdürmek için hizmetimize vermiştir. bu lütuf ve nimet bile hiç durmadan şükretmemiz için yeterlidir. Allah, sükun bulmanız için geceyi, aydınlık olarak gündüzü sizin için var etti. Şüphesiz Allah, insanlara karşı (sınırsız) fazl sahibidir. insanların çoğu şükretmiyorlar. (Mü`min Suresi, 61)


Matematik bugün DNA`da ki bilgilerin oluşumunda tesadüf olmadığını kanıtlamıştır. milyonlarca basamaktan oluşan DNA nın ve DNA`yı oluşturan 200.000 genden tek bir tanesinin bile tesadüfen oluşma ihtimali imkansızdır Evrimci biyolog olan Salisbury bu imkansızlığı şöyle itiraf eder
Orta büyüklükteki protein molekülü, 300 amino asit içerir. Bunu kontrol eden DNA zincirinde 1000 nükleotid bulunur Bir DNA zincirinde dört çeşit nükleotid vardır, 1000 nükleotidlik
dizi, 4 üzeri 1000 farklı şekildedir Küçük logaritma hesabıyla bulunan rakam aklın kavrama sınırının çok ötesindedir.insan vücudundaki ortalama bir proteinin DNA`daki şifresinin şans eseri, kendi kendine oluşma ihtimali, yoktur böyle bir dizilim akıllı ve şuurlu bir gücün bilgi ve kontrolü altında gerçekleşir

okumakta olduğumuz yazı ve Harflerin kendi kendine ve rastgele oluştuğunu iddia eden birine ne gözle bakardınız? Bir yazı akıl ve bilinç sahibi birisi tarafından kaleme alınmıştır. DNA`da böyledir DNA`yı keşfeden biyokimyacı Francis Crick, Nobel ödülü almışdır Crick koyu bir evrimcidir ancak DNA`nın mucizesine şahit olunca bilimsel gerçeği şöyle ifade eder sahip olduğumuz bilgilere, dürüst bir adamın yapacağı tek yorum, hayatın bir mucize eseri ortaya çıktığıdır."Crick`e göre hayat kesinlikle kendiliğinden var olamazdı. DNA da en uzman kişi bir evrimci olmasına rağmen, yaratılışta tesadüfe yer vermemektedir.

DNA`da ki bilgiler hassas bir düzen ve dengeye sahiptir tesadüfen oluşması imkansızdır Üç milyar harften oluşan DNA`daki bilgiler, A-T-G-C harflerinin birbiri ardına özel ve anlamlı bir sıra içinde dizilmesi ile oluşur. tek bir harf hatasının dahi yapılmamalıdır Ansiklopedideki hata önemsenmez, fark bile edilmez bile. DNA`da bir basamaktaki, örneğin 1 milyar 719 milyon 348 bin 632`nci basamaktaki harfin yanlış kodlanması hücre ve insan için korkunç sonuçlara yol açar
çocuklarda görülen hemofili (kan kanseri) bu yanlış kodlamanın sonucudur. Genetik bozukluğun neden olduğu birçok kalıtsal hastalık vardır. Herbiri çok ciddidir bu hastalıkların tek nedeni, genetik şifredeki milyarlarca harften yalnızca bir tanesinin yanlış yerde bulunmasıdır.

Down Sendromu yaygın bir hastalıktır Nedeni her hücredeki 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunmasıdır. Huntigton koreside Hasta 35 yaşına kadar sağlıklıdır, bu yaştan sonra birdenbire kol, bacak ve yüz kaslarında istemsiz kasılmalar başlar. Tedavisi olmayan ölümcül hastalık beyni etkilediğinden hastanın belleği ve düşünmesi zayıflar.
Tüm genetik hastalıkların gösterdiği önemli gerçek; genetik şifre hassas, dengeli ve kusursuz hesaplanıp planlanmıştır en küçük bir değişiklik sorun oluşturur Sadece bir harf eksikliği veya fazlalığı ölümcül hastalıklara veya hayat boyu sürecek ciddi sakatlıklara neden olur. hassas bir denge ve düzenin tesadüfen oluştuğunu, ve evrim yada mutasyonlarla geliştiğini söylemek kesinlikle imkansızdır. DNA`da ki muazzam bilgi nasıl oluşmuş ve şifrelenmiştir? Hayatı tesadüflere dayandıran evrimciler, hayatın kökeni ile ilgili her soruda yanıtsızdırlar.

Kaynak vikipedi.com

Yaratılışçılık

Paganizm*döneminde çok sayıda tanrı yani yağmur, fırtına, bereket, koruma vb. tek tanrılı dinlere geçiş ile insanüstü olaylar*tek bir Tanrı'da toplanmış yaratma Tanrının en büyük ve eşsiz icraatı olmuştur. Yaratılış her toplumda görülen geleneksel bir görüştür bu inanç Kitab-ı Mukaddes*ve*Kur'ana dayanır ilk örneğine*Sümer*efsanelerinde rastlanır. Evren büyük bir su üzerindedir içinden bir dağ çıkar, yer ve gök birbirinden ayrılır Adapa efsanesi insanın yaratılışı konusunda dikkat çeken bir metindir.
Evren Allah*tarafından yaratılmıştır Eski Ahit ve*Kur'an bundan bahseder.*

Hristiyanlık ve Musevilikte yaratılış kavramı aynıdır. İbrani takvimi Tanah'a göre dünyanın yaratılış yılı 2017 den 5777 yıl önce başlar. Yeniyaratılış* inancında,*Sümer Zerdüşt, Yahudi ve İslam kaynaklarında 7000 yıl önce, Dünya merkezli*evren*6 günde yaratılmış çamurdan*hz Adem'in, O'nun kaburga kemiğinden hz*Havva yaratılmıştır yaratılışçılıkta gibi biyolojik*evrim reddedilirken evrenin varoluşunda big bang teorisi tek bilimsel gerçek kabul edilir

yaratılışçılıkta insanlık yaşam ve*evrenin, üstün*bir yaratıcı güç tarafından yoktan meydana getirilmiştir Yaratıcı*her dinde farklı şekilde isimlendirilir Yaratılışçılık *dini yaratılış*veya*kitabi*yaratılış*olarak ifade edilir*Dünyada yaşayan canlıların yaratılması dini inançlarda farklılık göstermez Yaratılıştan 1654 yıl geçtiğinde*Allah insanları sapıttıkları gerekçesiyle*Nuh tufanı*ile cezalandırır.
Bazı hadislerde Dünyanın ömrü 7 bin yıldır Hz Muhammed’in zamanına kadar 5.600 yıl geçmiştir: Enes b. Malik'ten, "Resulullah buyurdu: Dünyanın ömrü, ahiret günlerinde yedi gündür. Allah-u Teala buyurdu ki: Rabbin katında bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Kim
din kardeşinin Allah yolunda ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini ibadetle geçirmişcesine dünyanın yedi bin yıllık ömrü müddetince sevap yazar."

Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni'den rivayettir gördüğüm rüyayı Resulullah'a anlattım. Peygamber yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi buyurdu ki, Yedi basamaklı gördüğün minber dünyanın ömrü olan yedi bin senedir. Ben O'nun son bininde olacağım."*Ahmet İbni Hanbel nakletti: "Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir".Din ve yaratılışa inananlar dinle uyuşmayan bilimsel kuramları reddeder.*Evrim,*insanın evrimi*ve*ortak ata*kuramları *Semavi dinlerle çelişir. Hristiyan yaratılışçılar Dünya'nın jeolojik tarihi,*Mendel genetiği,*güneş sisteminin oluşumu*ve*evrenin kökeni*kuramlarına inanırlar
insanın tarihsel gelişimini inceleyen*antropoloji* yaratılışçılıkdaki Adem,*Havva,*Nuha dini metinlere inanıp insan kültürlerindeki çıkış süreçlerine ışık tutmuştur.

Yaratılış*kavramı Köktenci Hristiyanlıkla
sıkı ilişki içerisindedir Tekvin'in yaşam türlerinin ortaya çıkışında gerçeği yansıttığını düşünürler kitap temelli inançlarda evren ve dünyanın yaşının da yansıtıldığına inanılır. Yaratılışçılık eğitimde*tanrıcı*dünya görüşünün baskın çıkması için yürütülen dinî, siyasi ve toplumsal girişimlerde kullanılır.Akıllı tasarım,*evrenin*ve canlıların modern bilimin kabul ettiği süreçler oluşabileceğini bu süreçlerin zeki ve bilinçli bir varlık tarafından tasarlandığını iddia eder.Akıllı tasarım iddiası, bilimde*yeni yaratılışçılık olarak anılmaktadır. akıllı tasarım evrimin gayesel bir içerik taşıdığını iddia eder “evrimsel” bir yaklaşımdır. Canlı genomlarındaki bilginin kökeni ancak tasarımla açıklanabilir


İlk canlı organizmadaki tasarım ve tüm canlılık öğrenme süreci olarak belirli bir amaçda, genomun çevreye uymasını sağlayacak şekilde veriler üretip seçtiğini iddia eder. Doğal seçilim, mutasyon ve evrim mekanizmaları şekillendiren parçalardır canlı*organizmaları üstün ve akıllı bir tasarımcı yaratmıştır Akıllı tasarımı benimseyenler, yaratılanların kim tarafından yaratıldığını açıklamaktan kaçınır ve herhangi bir ilah ismini zikretmezler Bunun nedeni akıllı tasarımın okullarda* evrim*teorisi yerine *bilimsel*olarak okutulmasını sağlamaktır.Akıllı tasarımın önderi*ABD'dir din reklamı ve dinin yaygınlaştırılması anayasaya aykırıdır.


Akıllı tasarımda iki kol vardır ilki*yaratılışı savunan ve türlerin ortak atadan gelişini anlatan*evrimi*reddeden kısımdır. Akıllı tasarım kuramını bunlar oluşturur. Diğeri evrimin var olduğunu ve ortak atayı kabul eden fakat yaratılıştan sonraki süreçlerin ve evrendeki tüm süreçlerin bir tasarımcı tarafından yönlendirildiğini savunur
Evrim*teorisine alternatif olarak ortaya çıkan akıllı tasarımın liderliğini merkezi Amerika'daki*Discovery Institute yapmaktadır. Tasarım kuramı ilk olarak 1802 de*İngiliz*Anglikan din adamı*William Paley*tarafından ortaya atılmıştır. Paley,*Yerde cep saati bulursanız, böyle bir şey görmemiş olsanız bile onun zeki bir varlık tarafından yapıldığını hemen anlardınız.*diyordu.aynı şeyin doğa için de geçerli olduğunu düşünüyordu. Ona göre doğanın karmaşıklığı bir tasarımın kanıtıydı.

Akıllı tasarım kuramı, 1990'lardaki Darwinci biyolojik*evrimi* reddi olarak ABD'de ortaya çıktı. Biyokimyacı* Michael Behe'nin*Darwin'in Kara Kutusu*kitabı bu kuramın ilk büyük çıkışıdır 1743-1805 te yaşamış* Anglikan*din adamı William Paley
Akıllı tasarımın temellerini atmıştır
Yaratılışçılar ve akıllı tasarımı savunanlar*Evren'in,*Dünya'nın ve canlıların mükemmelliği, karmaşıklığı ve sanatsallığının evrim ve rastlantıyla açıklanamayacağını düşünürler.
Akıllı tasarımın en yaygın kullanılan kavramı*indirgenemez karmaşıklıktır. Bu kavram önde isimlerden Michael Behe tarafından "her biri temel işleve katkıda bulunan, birbiriyle etkileşimde olan, iyi eşleşmiş parçalardan oluşan ve parçalardan birinin çıkarılmasıyla işlevini gerçekleştiremez hale gelecek tek bir sistemi" ifade için icat edilmiştir. Akıllı tasarım doğadaki sistemlerin kademe kademe doğal süreçle oluşamayacağını basit bir sisteme indirgenemeyeceğini iddia eder.

Uçma işlevini yerine getiremeyen yarı-kanatlıların, yüksekten atlarken düşüşü yavaşlatma özelliği vardır ağaçlarda yaşayan ve toprağın kendilerine tehlike arz ettiği canlılarda, bu özellik hayati öneme sahiptir ağaçtan ağaca atlamaya olanak sağlar.
Renkleri veya şekilleri ayırt edemeyen gözler ilkeldir algı dereceleri düşüktür. hareketleri görüp kaçmaya olanak sağlar. Akıllı tasarım Evren'deki anlaşılabilirlik gibi somut ve gözlenebilir kaynakları bilimselliğe kanıt gösterir. fizikçilerin*tespitleri ve yorumlar fikrin bilimselliğini ispatlanabilir kılar akıllı tasarımın bilimsel çalışmalar ya da evrim ile çürütülmesi söz konusu değildir Tasarım fikrinin evrim ile çatışması olmadığına akıllı tasarımcılar tarafından dikkat çekilir.


Bilim camiasında akıllı tasarım,*doğal seçilim konusundaki yanlış anlamaya dayanır ve canlının evrimsel tarihi inkar ettiğini savunur. deneysel ve bilimsel değildir. Bilim camiası akıllı tasarımı bilimsel olarak görmez sözel bilim
olarak görür Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi gibi bilimsel birlikler, hayatın kökenine dair akıllı tasarım ve ilahi müdahele iddialarının, deneysel olarak test edilecemeyip hiçbir tahminde bulunamayacakları ve hipotezlerini*yaratamayacaklarını söyleyip bilim*olmadığını belirtmiştir.
tartışmalar devam etmektedir.


Kaynak kuraan mucizeleri android prog

Evrimcilere DNA`nın, ve genetik şifrenin kökeni sorulduğunda da her kafadan ayrı ses çıkar önde gelen evrim biyokimyacısı Leslie Orgel şu yanıtı verir: Genetik şifrenin kökenini anlayabilmiş değiliz... Genetik şifre hayatın kökenlerinin en şaşırtıcı yönüdür. asıl olan bir buluşa ihtiyaç vardır. Milyonlarca sayfalık, milyarlarca bilginin tesadüfen yazıldığını iddia edenler elbetteki cevapsız kalacaklardır. Nasıl her eserin her bilginin bir yazarı ve sahibi varsa, DNA`daki bilginin de sahibi ve yaratıcısı vardır; ve O Yaratıcı, üstün ve güçlü, sonsuz ilim ve akıl sahibi Rabbimizdir


Moleküler biyolojinin en önemli buluşu bazı genlerin bazılarında daha etkili olduğunun keşfidir. genlerin çok komplike bir sıra ile organize olurlar Genetik hiyerarşide tekrar eden işlevlerle görevlendirilmiş genler vardır: hemoglobin yapmak, saçın uzaması veya sindirim enzimlerinin üretilmesi gibi. moleküler işçilerin üzerinde düzenleyici" genler bulunur, işçi genleri çalıştırır ve durdurur. çocuklukta hemoglobin genini durdurur. işçilerin, ve "orta dereceli yöneticilerde seri ana kontrol geni bulunur. Bunların kararları düzinelerce, yüzlerce altbirimi etkiler. Bu genler hayatidir ki, embriyo döneminde zarar görmeleri ölümcül olabilir.

Genler, atomlardan oluşan moleküllerdir. aralarında düzenli bir organizasyon kurmuşlardır? Nasıl olup da, bir molekül bir insanın uzamasını durdurma kararı alır, bu kararını nasıl anlayıp, itaat edip, uygulamaya koyar? disiplinin kurucusu kimdir? milyonlarca yıldır, trilyonlarca gen, aynı disiplin, itaat, akıl ve şuuru eksiksiz yerine getirir. Böyle bir sistemde tesadüfü iddia etmek, safsatadır. Genleri, en akılcı ve en kusursuz biçimde programlayan şüphesiz, herşeyin Rabbi Allah`tır. Hücrenin çekirdeğindeki DNA, sarmal bir yapıdır. Bu sarmal yapı açılırsa DNA, bir metre uzunluğunda ipince, uzun bir şerit haline gelir bir metre uzunluğundaki DNA`nın, küçücük hücre çekirdeğinde paketlenmiş halde yer alması dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur. DNA atomların kendine has dizilimleriyle maksimum şifreyi, minimum alana taşıyacak üstün bir tasarıma sahiptirler

Birbirine geçmiş iki spiral merdivende üç türlü element bulunur: şeker, fosfat ve DNA şifrelerini oluşturan azotlu organik baz. insanlarda malzeme ve fonksiyonların aynı olmasına rağmen, birbirlerinden farklı olmalarını sağlayan özel şifreler, azot bazlar tarafından oluşturulur. Dört çeşidi olan bazların dizilişindeki farklılıklar insanlar arasındaki farklılıkların sebebidir. Bu bazlar; Adenin, Guanin, Sitozin ve Timin olarak adlandırılır. Bazlar belirli kurala göre birbirlerine bağlanır. Bilimadamlarının yeni yeni çözdüğü bu dört azotlu organik bazda, biyolojik varlığımızın tüm şifresi gizlidir.

DNA molekülünü oluşturan bazlar, isimlerinin baş harfi ile anılır; A, T, G ve C. çekirdekteki bilgiler bu şekilde depolanmıştır. DNA molekülünün bir bölümü olan her gen insan vücudundaki bir özelliği kontrol eder. Boyun uzunluğu, gözün rengi gibi sayısız özellik genlerin emriyle meydana gelir. genleri bir kitaba benzetebiliriz. Sayfaların üzerinde A- T- G- C harflerinden oluşmuş yazılar vardır. İnsan DNA`larında 200.000 gen bulunur. Her gen, protein türüne göre, sayıları 1000 ile 186.000 arasındaki nükleotidlerin özel bir sıralamada dizilmesiyle oluşur. genler insan vücudunda görev yapan 200.000 proteinin kodlarını saklar ve protein üretimini denetler.Hiçbir Tasarım Tesadüfen Gerçekleşemez

binaların önündeki çiçekler bazen bina ismi yazılacak şekilde düzenlenir. Uzaktan veya tepeden baktığınızda, çiçeklerle binanın veya şirketin adının yazılı olduğunu fark edersiniz. çiçekler rastgele büyümez bahçıvan ve peyzaj mimarlarınca tasarlanırlar bir kelime oyununda harfleri masada karışık bırakıp gittiğinizi düşünün. harflerle OYUNU BEN KAZANDIM yazdığını görseniz, bunu yazan birinin olduğunu anlarsınız. Hiçbir zaman harfler yanyana gelerek anlamlı cümleyi tesadüfen oluşturamazlar Kısacası, bir yerde tasarım varsa, bunun mutlaka tasarımcısı vardır. Siz tasarımcıyı görmemiş olabilirsiniz, eserinden veya bıraktığı izden onun varlığını ve amacını anlarsınız. bir yerde en ufak planlanmışlık varsa, mutlaka bir akıl sahibinin izleri vardır. Hiçbir akıl ürünü tesadüfen oluşmaz.


bir binanın isminin tesadüfen oluşmaz. bir yerde bir kelime, varsa, mutlaka biri yazımıştır. Yazarsız kelime, olmaz.
İnsanın bedeni ise, bir binadan trilyonlarca kez daha karmaşıktır kendiliğinden ve"tesadüfen" oluşması kesinlikle mümkün değildir. milyonlarca yıldır, milyarlarca canlının sahip olduğu trilyonlarca DNA kusursuz ve en mükemmel haliyle yazılmakta, gözle görülmeyecek küçük bir mekana sığdırılmakta ve en akılcı şekilde kullanılmaktadır. insanı hücreyi DNA yı kusursuz ve mükemmelce planlayıp düzenleyen bir Yaratıcı vardır. aksini iddia etmek, akılsızlık akla ve mantığa saldırmaktır ne yazık ki, harflerin kendi kendine dizilip üç küçük kelimeyi yazmasının imkansız olduğunu söyleyecek birçok kişi, milyarlarca atomun tek tek planlanmış bir dizilimle DNA gibi muhteşem işler başaran bir molekül oluşturmasının "tesadüfl sonucu olduğu aldatmacasını itiraz etmeden dinlemektedir.

DNA`daki kusursuz tasarımın örnekleri sınırsızdır her. Bilginin DNA`da şifrelenişi muhteşem ve hayranlık uyandıracak bir tasarımdır kabul etmek gerekir ki, midedeki ya da kulaktaki herhangi bir hücre insandan kat kat bilgilidir ve bilgiyi en doğru ve en kusursuz şekilde değerlendirir insandan çok daha akıllıdır.
aklın kaynağı nedir? Nasıl olur da insan vücudundaki 100 trilyon hücrenin herbiri inanılmaz bakla, bilgiye ve beceriye sahip olabilir? Bunlar atomlardan oluşmuş ve bilinçsiz yapılardır.


tüm elementlerin atomlarını birbirlerine bağlayarak milyonlarca farklı molekül oluştursak, yine de akıl elde edemeyiz. bilinçli ve organize iş başaracak bir zihin asla ortaya çıkmaz. nasıl oluyor da, belli sayıdaki akılsız ve bilinçsiz atomun dizilmesinden meydana gelen DNA molekülü ve onunla uyumlu çalışan enzimler bilinçli işler yapıp, hücredeki sayısız karmaşık ve farklı işlemi kusursuz ve mükemmel organize edebiliyor Bunun cevabı basittir; akıl, bu moleküllerde ya da hücrede değil, bu molekülleri var edenin Kendisi`ndedir. Akıl eseri eseri yaratandadır En gelişmiş bilgisayar onu dizayn eden, tasarlayan, bir akıl ve zekanın ürünüdür. hücre de, içindeki DNA ve RNA`lar da hücrelerden oluşan insan da, yaratanın eseridir Eser mükemmel, kusursuz ve etkileyicidir işte o akıl sahibi en üstü olan Rabbimizdir

Masada deftere yazılmış tek bir cümle görseniz, yazarının merak edersiniz. Defter ile kalem tesadüfen bir araya gelerek, rüzgarın etkisiyle bir cümle yazdığını düşünmezsiniz. DNA`da milyarlarca bilgi söz konusudur bilgilerin her biri insan için son derece önemlidir üstün ve ileri bir teknolojiye sahip olan DNA, kim tarafından en mükemmel şekilde tasarlanıp, yaratılıp, bir mucize olan minicik hücrenin içine özenle yerleştirilmiştir? binlerce yıl öncesinden günümüze hiçbir özelliğini kaybetmeden. okumanız, görmeniz, nefes almanız, düşünmeniz, var olmanız ve her an görev başındaki bu hücrelerin kim tarafından niçin yapıldığını sormaktan daha önemli ne olabilir en çok merak etmeniz gereken, bu sorunun cevabı değil midir

Gökyüzüne baktığınızda gördüğünüz Güneş`ten, vücudunuzdaki DNA`ya kadar muhteşem bir tasarım, plan ve düzen vardır. Bunların tesadüf eseri oluştuğunu saymak kesinlikle kabul edilemez ve ciddiye alınamaz bir safsatadır. Bir yumurtanın spermle döllenmesi, yeni bir insanın başlangıcıdır. Milyonlarca sperm, yumurtayı döllemek için yarışır ve bir tanesi başarılı olur. bu şansa veya tesadüfe dayalı değildir, her aşaması Allah tarafından kaderde tespit edilerek yaratılmıştır. Allah ayetinde gerçeği şöyle bildirir: Sizleri biz yarattık tasdik etmeyecek misiniz? rahimlere döktüğünüz meniyi gördünüz mü? siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı biz miyiz? (Vakıa Suresi, 57-59)


Babanın sperm hücresi, annenin yumurta hücresini döllediğinde, doğacak bebeğin kalıtsal özelliklerini belirlemekte baba ve anne genleri birleşir. binlerce genden her birinin özel işlevi vardır. Saç ve göz rengini, yüz biçimini, iskelet ve, iç organlardaki, beyin, sinirler ve kaslardaki sayısız ayrıntıyı belirleyen genlerdir.
Sperm ile yumurta birleştiğinde oluşan hücre ile beraber, insan hayatının sonuna kadar her hücresinde şifresini taşıyacağı DNA molekülünün ilk kopyası oluşmuş olur.

Döllenmiş yumurta dediğimiz ilk hücrenin, insana dönüşmek için, çoğalması gerekir ve bunun bilinciyle, yüksek bir şuurla hücre bölünür yüksek şuur kendini her aşamada belli eder. Hücreler bölündükçe başkalaşıp vücutta gereken bölgelere giderler. aynı hücrelerden oluşan bir et yığını değil göz hücresi olup tam gerektiği yere, bir kısmı da kalbi oluşturup göğüs kafesine gider deri hücresi olarak bütün vücudu kaplar. Tüm hücreler, oluşturacakları dokunun gerektirdiği kadar çoğalır ve dokular da gerekli yapıyı oluşturmak üzere yanyana gelip organları oluştururlar başkalaşım ve yapılanma koordinasyonu DNA tarafından sağlanır. unutmamak gerekir ki DNA, ne en son teknolojiyle donatılmış laboratuvarlarda çalışan bir biyokimyager, saniyede trilyonlarca işlem yapan bir süper-bilgisayardır.


DNA, karbon, fosfor, azot, hidrojen ve oksijen atomlarından oluşur düşünüp ibret alalım vücudda trilyonlarca hücre, bölünerek çoğalır. her hücre ve her biri farklı gen farklı zamanda aktive olup hücrede başkalaşımı sağlar.bölünerek çoğalan her hücrede genetik bilgi vardır; kalp kası, deri, alyuvar ve vücud dokusunu üretme yeteneğine sahiptir. Her hücre tam bir DNA tarifine sahip olsa da, gelişmede ve farklı organlarda sadece bazı genler aktiftir. böbrek kodları her hücrede bulunur; ancak sadece ilgili genler, gelişmede, belirli zamanda, aktif olur. glükoz fosfat karaciğerde bulunur, organların her hücresi bu protein tarifine sahiptir, ama asla üretemezler göz hücresi göze gerekli olanı üretir; tüm hücreler uzmanlaşır hiçbiri hataya düşmez. Peki kusursuz işbölümünü kim yapmaktadır? Hücrelere bölünme ve bölündükten sonra uzmanlaşma emrini kim vermektedir?, tüm hücreler itaat şuuruna sahiptir kusursuz bir disiplin ve organizasyonla çalışırlar?
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-06-2018, 18:11   #9
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraanda yaratılış.com

İnsanı yoktan yaratan Allah'tır. etrafımızı saran tüm güzellikleri, farkında olmadığımız tüm nimetleri, hayranlık uyandırıcı detaylarıyla var eden Yüce Allah'tır. Bu, Allah'ın eşsiz sanatı sonsuz aklıdır Allahu Teala kavrayıp keşfedemediğimiz sistemler yaratmış, her detayda Yücelik ve kudretini göstermiştir kainatta nice güzellikler var etmiştir. Yoktan var eden, her şeyi takdir eden ve her an yaratmaya kadir olan Yüce Allah dilerse yok eder. İnsana düşen, nimetlere şükretmek, Allah'a muhtaç olduğunu bilmek ve yalnızca O'na yönelmektir.
insan, şimdiye kadar ne kadar renkli bir dünyada yaşadığını ve çevresindeki renk çeşitliliğini hiç düşünmemiş olabilir. Renklerin olmadığı bir dünyanın nasıl olabileceği hiç akla gelmemiş olabilir. gözümüzü açtığımız andan itibaren renkli bir dünyayla karşılaşırız. Oysa Allahu teala dileseydi kapkaranlık, renksiz bir yeryüzü ile karşılabilirdik şu anda ışıl ışıl ve rengarenk bir dünyada yaşıyor olmamız Allahın sonsuz hikmetiyledir

BİTKİLER YARATILIŞ MUCİZESİDİR
mucizevi özelliklerle yaratılmışlardır ama insan bunu ve tüm "yaratılış mucizelerini aklına getirmez Tüm hayatında sadece kendi ihtiyaçlarını düşünen, bu yüzden Allah'ın varlığının delillerini göremeyen insanlar Rabbi'ne yönelmelidir gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla ekin, zeytin, hurmalık ve üzüm bitirir. Ve düşünen bir toplum için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 10-11)
TEKNOLOJİ DOĞAYI TAKLİT EDMEKTEDİR Uçağın montajında bilgimiz olmasa da elinizde ki modelle maketi yapılabiilir doğada ki kusursuz tasarım teknolojik aygıtın en kısa yoldan ve en mükemmel biçimde yapılmasını sağlar. Bunun bilincindeki bilim adamları her çalışmada canlıları araştırmakta sistem ve tasarımlarını taklit etmektedir bilim adamları, Allah'ın doğada yarattığı tasarımı görüp incelemekte ilham alarak yeni teknolojiler geliştirmektedir


TÜM DOĞA ALLAH'IN YARATMASIDIR bir kuşun kanatları bir bakterinin tüycüğü bazen de bir yarasanın kafatasın Allah'ın üstün yaratmasıyladır Darwinizm'in büyük bir yanılgı içindedir her sistem üstün bir bilgiyle yaratılmıştır DÜŞÜNEN İNSANLARI
Kuran' düşünmeye davet eder Bakara Suresi'nin 164. ayeti şöyle bildirir “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizdeki gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada yayıp rüzgarları estirmesinde, boyun eğdirilmiş bulutları evirip-çevirmesinde düşünen topluluk için ayetler ibret ve deliller vardır.

Kuran'ın yüzlerce ayeti insanları düşünmeye çağırır. İnsan, sadece kendi bedenini, ve doğayı incelediğinde büyük bir ölçü, sanat, plan ve akıl bulur .Bahçede bulunan meyve ağaçları, ev penceresinden görünen çam ormanı ya da yolda gördüğünüz çınarlar hakkında düşünmüş müydünüz bitkilerin nasıl ortaya çıktığını, hangi aşamalardan geçerek ağaç haline geldiklerini biliyor musunuz?Yoksa bitkilerin varlığı sizin için sadece estetik mi ifade ediyor? Veya "olsalar da olur olmasalar da" diye mi düşünüyorsunuz? yanılıyorsunuz. estetiğe hitap etmenin yanısıra, nefes almanızı sağlayan atmosfer dengesini, oksijen miktarını karbondioksitten zehirlenmeneyi nemin rahatsız edici olmamasını, havanın çok soğuk ya da çok sıcak olmamasını yani rahat yaşamayı bitkilere borçluyuz. Üstelik Bütün canlılar yaşamak için ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri
bitkilerden karşılıyor

fotosentez sistemleri, hiç durmadan enerji ve oksijen üretir, doğayı temizler ekolojik dengeyi sağlar tat, koku, renk gibi estetikleriyle Allah'ın sonsuz ilmini, efkat ve merhametini göz önüne serer Çok özel fayda ve sistemlere sahip bitkilerin bugüne kadar sadece 10.000 türü incelenmiş, insanı hayrete düşüren yaratılış özellikleri ortaya çıkmıştır. Bizi, mutlak gerçeğe ulaştıran neden sorusunun cevabı İlahi rehber Kuran'da emredilmiştir evrenin büyüklüğünü düşünün Akla gelen en büyük genişliktedir dünyadaki hiçbir uzaklık evrenin genişliğini anlatamaz Dünya'nın evrende kapladığı yer bir toz tanesi kadar bile değildir bilgilenip okudukça evrenimizi ve tüm varlıkları Allah'ın yarattığını bileceksiniz. Allah Güneş'i, Ay'ı, Dünyamız'ı evrendeki herşeyi, bizim en güzel ve en rahat bir şekilde yaşamamız için özel olarak yaratmıştır

Kaynak kuraanda yaratılış.com

19. yüzyılda bilime hakim olan materyalistler, evrenin sonsuzdan beri var olan başıboş bir madde olduğunu öne sürmüştü. 20. yüzyıl bilimi bu iddiayı çürüttü bilim, evrenin başlangıcı olduğunu, yoktan yaratıldığını ispatlamışdır. Big Bang Büyük Patlama adlı başlangıçla hem madde hem de zaman yoktan yaratılmıştır. evrendeki fiziksel dengeler olağanüstü bir hassasiyetle belirlenmiştir dünyanın yapısı, uzaydaki konumu ve atmosfer tam olması gerektiği gibi düzenlenmiş. Karbon, oksijen gibi atom ve moleküllerin fiziksel ve kimyasal özellikleri insan yaşamına imkan sağlayacak biçimde belirlenmiştir. evrende tesadüfe yer yoktur. Tüm evren, belirli bir amaçla muhteşem bir uyum, ahenk ve denge ile yaratılmıştır.


Samanyolu Galaksisi'ni, Güneş sistemimizi ve yaşadığımız Dünya gezegenini kuşatan sayısız kanun, denge ve ölçü vardır her biri, insan yaşamına olanak sağlayacak özel bir hesaplamayla düzenlenmiştir. evrende insanın var olması ve yaşamını sürdürmesi birer mucizedir Bir şeyin mucize olması elbette onun Allah Katından geldiğinin delilidir. Her karesi mucize olan evren de, çok açıktır ki eşsiz bir ilim ve kudretle bizi yoktan var eden Yüce Allah'ın eseridir.



HAYVANLARDAKİ YARATILIŞ
ALLAH'IN GÜZELLİKLERİNDEN SADECE BİR DEMETTİR tüm canlıların sahip olduğu olağanüstü Rabbimizin eşsiz nimetinin sadece bir kısmıdır unutulmaması gerekirki kimi canlılarda bilinç ve beyin yoktur. canlıların sahip oldukları üstün özellikler örneğin bir arının aklıyla matematik harikası petekler inşa etmesi canlılardaki karmaşık sistemleri, doğayla olan mükemmel uyumlarının tesadüf sonucu oluştuğunu iddia etmek akıl ve mantık dışıdır.


Her canlının üreyip, beslenmesi, üzerinde mutlaka, düşünmelidir İnsanların elde ettikleri, tüm işlemleri canlılar ilk günden beri milyonlarca yıldır, kusursuzca yapar Canlılardaki benzersizliğin kaynağı nedir? Tümü bilinç ve aklın delili olan sistemler nasıl ortaya çıkmıştır? bilinç, kime aittir? karar veren ve uygulayan canlı değildir Her detayda üstün bir bilgi bulunan canlılar rastlantıyla varolamaz kusursuz sistemlerin kendi kendine oluşması asla mümkün değildir. Yeryüzündeki tüm canlılara özellik veren, onlara ne yapmaları gerektiğini ilham eden onları yaratan, üstün akıl ve ilim sahibi, tüm alemlerin Rabbi Allah'tır. Allah'ın emrini yapmak ve her saniye onu düşünülmek için göklerde ve yerde milyonlarca delil vardır

TÜM CANLILAR ALLAHIN GÜZELLİKLERİNDEN BİR DEMETTİR Bunlara tesadüf demek mümkün değildir tesadüflerin, milyonlarca canlıya etki etmesi ve onları üstünlükle donatması imkansızdır. Aksini iddia etmek aklın ve mantığın sınırlarını aşmaktır. canlıları biran düşünmek şükür için yeterlidur ne ilginçtir ki, düşünemeyen insanlar vardır. Ve düşüncesiz insanlar tüm canlıların tesadüf eseri olduğunu iddia ederler.
canlıların davranışları vücutdaki tasarımlar Allah'ın Güzelliklerinden sadece Bir Demettir tüm canlılar Allah'ın varlığına delildir insan Allahı zikretmeli ve her an onu hatırlamalıdır


Gören ve düşünenler için BALARISI ALLAHIN MUCİZESİDİR kusursuz
yaratılmışdır insanların yapamayacağı işleri kusursuz yaparlar. Olağanüstü bir kusursuzluk ve yaratılış sergilerler. Bunun sırrı İlahi emirdir: Kuran'da balarısının Allahın ilhamıyla hareket ettiği buyrulur Baykuşların gece sessizliğinde fark edilmeden avına yaklaşırlar Hayalet Uçak Projesinde baykuşların eşsiz kanat yapısı örnek alınmıştır. kuş kanatlarındaki tüy keskin kenarlıdır. Amcak Baykuş tüyleri bunun tam tersi ince ama keskin olmayan bir yaratılıştadır. Bu özel yaratılış uçuşda sessizlik sağlar. NASA ya göre, baykuşun yumuşak kenarlı tüyleri ve kanatları, hava türbülansını ve gürültüyü engeller Askeri tasarımcılar baykuş kanadını taklit ederek, hayalet uçakları uçurmanın yollarını aramaktadır Doğa Allah'ın üstün yaratmasını gösteren mühendislik harikaları ile doludur

albatroslar Bir ay boyunca yere inmeden 15.000 km. uçabilir kırlangıç
göçlerinde dünyayı dolaşıp 3.000 km kateder çekirgeler, doğumdan kısa süre sonra 6.000 km lik yola çıkar canlıların En hafifleri 35-40 gram en ağırları ise 130 tona varabilir Göçen hayvanlar km lerce mesafeyi, yol gösterici, olmadan hava koşulları ve iklim değişikliği ve düşman göçte karşılaşılan zorluktur bir canlı nasıl karar alıp ne zaman göçeceğini nereden rehberleri kimdir kuşlara yön bulmayı, uzun mesafeler katedemeyi öğreten kimdir Kuşkusuz tesadüf söz konusu değildir. Tüm cevablar bize bilinç ve akıl sahibi bir Yaratıcıyı göstermektedir. Kuran'da "... O'nun, yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur" (Hud Suresi, 56) ayetiyle bildirildiği gibi canlılar Allah'ın denetimindedir hayvanların hayranlık uyandırıcı göçleri Allah'ın yaratışındaki ihtişamladır


Kaynak kuraanda yaratılış.com

KARINCA yı çok yakından tanırız, her zaman her yerde rastlarız fakat dikkat çekmez, çok becerikli, çok sosyal, çok akıllı bir varlıktır Yaşantımız içinde önem vermediğimiz bu milimetrik varlıkların hayatları mucizelerle doludur Yeryüzündeki her canlı mucizevi özellikler ve hayranlık uyandıran yeteneklerle yaratılmışdır. Tek bir canlı türünde Allah'ın ihtişamlı yaratışının yüzlerce delilini görmek mümkündür. Kuran'da Yeryüzünde hiçbir canlı ve iki kanadıyla uçan kuş yoktur ki, sizin gibi ümmet olmasın. Biz hiçbir şeyi noksan bırakmadık, onlar Rablerine toplanacakdır." (Enam Suresi, 38)
buyrulur ayette dikkat çekilen kuşlar düşünülmesi ve incelenmesi gereken canlılardır.


insanlar bir kitabı ve, kitabın konusunun kendilerini ilgilendirmediğini düşünebilir. bu kitaba ayıracak zamanları olmadığını söyleyebilir insan siyasetle ilgili ya da bir romanı daha çekici ve daha "yararlı" bulabilir Oysa okunan her kitap onu okuyana çok fazla "yararlı" olacak, ona çok fazla katkı sağlayacaktır. Çünkü her kitap, canlıları konu edinir verdiği mesaj çok büyüktür. bir kitap yazmış olmak için değil, çok büyük ve hayati bir gerçeği işaret etmek için ele alınmıştır anahtar gibidirler Anahtar tek başına önemsiz gibi gözükür ama Onu hiç anahtar görmemiş bir insana verirseniz, elindeki şeyi anlamsız ve işe yaramaz görecektir. Oysa bir anahtar, açtığı kilidine göre, dünyanın en önemli şeylerinden biri olabilir belkide bir
kitabın açtığı kilid ve arkasındaki gerçek ise insan için tüm yaşamı boyunca karşılaşacağı en büyük gerçektir.

insan ve içinde yaşadığı evren, en ince noktasına kadar Allah tarafından yaratılmıştır ve O'nun varlığını gösterir ve yüceltir evrenin tek parçasını tek bir bitki ya da tek bir hayvanı düşünmek, insanı tüm evreni anlayıp kavramaya yaklaştırır. Tek bir canlı, evreni anlamaya yarayan bir "anahtar" olabilir.Örümcekler çok az kimse tarafından bilinen şaşırtıcı ve hayranlık verici özelliklerle yaratılmıştır "nasıl" ve "niçin" sorularını soran insan anlamalı düşünmeli ve Rabbinin emrine göre yaşamalıdır ilahi amaca göre yaşamak her şeyden önemlidir.

Gözler Allah'ı göremez, ama Allahın varlığının sayısız delili insanın gözü önündedir. Allah sonsuz akıl ve bilgisini her canlı üzerinde gösterir. Sonsuz merhametiyle, insanlara aciz, akla ve zekaya, sahip olmayan canlılara akılalmaz işler yaptırır. kuşlardan sürüngenlere, balinadan böceklere kadar her canlı, beklenmeyen akılcı ve başarılı davranışlar sergiler insanı şaşırtır. örümceğin çelikten daha sağlam bir ip üretir bir sivrisinek de, dahi insanı şaşırtan davranışlar vardır ama biz sineğe önem vermez değersiz görürüz Allah, Kuran'da buyururki "Şüphesiz Allah, sivrisineği ve, ondan üstün olanı da, örnek vermekten çekinmez. iman edenler bunun Rableri'nden bir gerçek olduğunu bilirler; inkar edenler 'Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?' derler. Allah birçoğunu saptırır, birçoğunu hidayete erdirir. Ancak fasıklardan başkasını saptırmaz." (Bakara Suresi, 26)

Yeryüzünde insanı hayrete düşürecek kadar çok canlı türü yaşar. karıncalar, balarıları, köpekler, kediler, sinekler, örümcekler, ve sık rastlamadığımız canlılar vardır. Dünyada yaşayan, kimi zaman ismini duymadığımız, duysak da bilmediğimiz milyonlarca canlı türü yaşar. görmeye alışmadığımız bir böcek türü olan termit Yaşantısı ve görünüşü ile karıncaya benzer Termit şaşırtıcı olabilir. Küçük bir böcekte anlatılacak çok şey olamayacağını düşünenler çıkabilir. bu yanlıştır termitler özellikleriyle hemen fark edilir. bu küçük canlı insana çok farklı bir düşünce ufku açacak özelliklerle donatılmıştır


yeryüzündeki en büyük mucize bakıyor, okuyor ve anlıyor olmaktır Yaşamda ki herşey gözlerimizledir Aile dost kısaca yaşamımızı gözlerimizle tanır göz olmadan dünyayı algılayaz reng şekil manzara ve güzelliğin ne olduğunu bilemeyiz gözlerimizle etrafı görüp bir yazıyı okuyabiliriz bu mucizevi organ bize yükümlülük getirir Allah emrediyor Sizi yaratan size kulak, göz ve gönül veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz (Mülk Suresi, 23) gözdeki mucizeyi insan kavrayamamıştır. göz Allah'ın yeryüzündeki delillerini görmek, şükretmek için nimettir Allah'ın yeryüzündeki ayetlerinden sadece biridir Gözleri düşünmek beni bu teoriden soğuttu" diyen Darwin'den çağımızın bir çok evrimcisine kadar hiçbir yaratılış karşıtı kişi gözün varlığını evrimle açıklayamamıştır.
gözün varlığı, gözü oluşturan hücreler, evrim tarafından açıklanamaz


dünyaya gelişinizi araştırdınız mı bedeni kim yaptı Gözleri elleri kim inşa etti .araştırırsak gerçeği buluruz yıllar önce, tek bir hücreydik gözle görülmez küçük, mikroskobik bir canlıydık. Ama mucize gerçekleşti bakterik hücre, milyarlarca kat büyüyerek bir bebeğe dönüştü. bebek büyüdü akıllı bir insan oldu. O insan şu anda bu yazıyı okuyor!... Peki mucize nasıl oldu İnsanın yaratılışının ne kadar büyük bir mucize olduğunu anlayacak ve insanı bir damla sudan yaratan Yüce Allah'ın sonsuz kudretinin delillerini göreceksiniz. İnsanın "tesadüfen" var olduğunu ileri süren evrim bilime aykırı bir hurafedir sizi yaratan Allah sizi diriltmeye mutlak kadirdir İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir su değil miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, Allah, onu yarattı ve biçim verdi.' ondan, erkek ve dişi çiftler kıldı. Allah Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir? (Kıyamet Suresi 36-40)

İnsan bedeni, apayrı bir "alem", apayrı bir "şehir" gibidir. Bu şehirde ulaşım yolları, binalar, fabrikalar, teknolojik cihazlar üstün ve şuurlu hücreler, hormonlar birçok harika vardır. Bu küçük "alemde ki olayları düşünmek önemlidir. bunu düşünen bedendeki mükemmel yaratılışa tanık olur tesadüf ve evrimci masallar dinlemez reddedilemeyecek büyük gerçeği görün Allah, sizi üstün bir ilim ve kudret ile yoktan yaratmıştır. insana düşen, her sabah kalktığında kendisine verilen günün ve sahip kılınan bedeni ve Allah'ın her bir lütfu için şükretmektir.

akan kandan haberimiz olmasaydı ve bunu aniden keşfetseydik bizi ilk hayrete düşüren, deri altındaki kırmızı rengin hakimiyeti olurdu. Bu sıvı hiç durmadan akar dışarıya akan kanın bir süre sonra durup pıhtılaşarak, aktığı bölgeyi farklılaştırması şaşkınlığınızı artırırdı. kan olmadan beden yaşayamaz beden olmadan da kan yaşamaz kan sıvısı neden "özeldir bedene kim tarafından, neden ve nasıl yerleştirilmiştir Evrimciler buna tesadüf der insandaki kusursuzluk, evrendeki muazzam düzen, hayvan ve bitkiler, var olan herşey onlara göre tesadüfen" oluşmuştur. yeryüzü incelendiğinde, evrimdeki büyük yanılgı anlaşılır evren öylesine detaylı ve akılcıdır ki tek bir tesadüfün sistemi bozacağı hemen görülür. Sistemdeki her parçada, her kusursuzluk vardır. İnsan yüzyıl önce ve sadece genel hatları ile keşfedilmiştir bu mükemmel sistemi yaratan herşeyden üstün olan, sonsuz güç sahibi Yüce Allah'tır.


Dünyaya geldiğimizden bu yana koku ve tat alır on binlerce kokuyu ve tadı güçlük çekmeden algılayabilir bunu mümkün kılan harikulade sistemlerle yaratılmamızdır Koku ve tat alma duyuları bir ömür boyu dinlenmeden hata yapmadan çalışır bunlar için bir bedel ödemedik; böyle bir beceriyi elde etmek için eğitim alıp özel çaba harcamadık ., koku ve tat almamız burnumuz dilimiz ve beynimiz sayesindedir varlığımızı borçlu olduğumuz organlar bize koku ve tat aldırır dilimizin, burnumuzun ve beynimizin varlığını kime borçluyuz?bazı insanlar bunu düşünmez bu bir hatadır. sahip olduğumuz harika nimetleri Alemlerin Rabbi olan Allah'a borçluyuz. Koku ve tat alma sistemleri incelenirse kusursuz sistemlerin ve hayranlık uyandıran yaratılış delilleri görülür. yaratılış gerçeklerini görüp Allah'ın sınırsız ilm ve kudretine tefekkür edelim sayısız lütuf ve nimete
Şükredelim

elektriksiz hayatta 15 kat asansör çıkar yiyecekleri ısıtamaz televizyon seyredemez müzik dinleyemezdik yaşama hız katan teknolojiden uzak yaşardık bir Şehir nasıl elektriğe bağımlı ise, vücudumuzda her işlemde elektriğe duyar elektrik olmadan canlılık mümkün değildir bu ihtiyaç vazgeçilmezdir.vücud elektronik ile ilgili karmaşık bilgiler içeren elektrik enerjisinden nasıl yararlanacağını bilen akıllı sistemler içerir. bilim vücuddaki elektrik sistemini tarif ederken, elektronikteki terimleri kullanırlar: Piller, motorlar, pompalar, jeneratörler, devreler, akım, direnç, voltaj, yalıtım, Bu terimleri olmadan sinir sisteminin tarifi mümkün değildir. Son yüzyılda keşfedilen teknolojik sistemlerin işlemesi için insan bedeninde ilk andan itibaren mevcut olması, Allah'ın vücudumuzu saran üstün ilminin göstergesidir., Rabbimiz'in sonsuz ilminden örneklerdir

Bir enzim, içinde mikroskobik boyutta yüzden fazla yapının üç boyutlu bir şekilde birleşmesi, aklın zorlukla çözeceği detaylı, kimyasal bir mucizedir. Enzimin Vücuttaki görevi, tüm işlemleri “hızlandırmaktır”. Gözümüzü kırpıp, elimizi hareket ettirmemiz, görüp sindirmemiz, yaşamımız için enzimlerin varlığı şarttır. Bir yazıyı okurken enzimlerin milyarlarcası görevdedir. Aynı anda sayısız işlem yapar, yaşam için gereken sayısız fonksiyonu harekete geçirir. enzimler mucizevi yapılardır Allah'ın verdiği bu nimet Allah'ın şanını yüceltmek için yaratılmıştır. Rabbimiz enzim denen mikroskobik yapıları sebep kılarak, tüm varlıklardaki hakimiyetini gösterir. Enzim mucizesi ile sergilenen tüm detaylar, Allah'ın eşsiz sanatıdır.

bu yazıyı okurken vücudda milyonlarca işlem yapılır. Bu işlemlerle bedeninizin neye ihtiyaçları olduğu hesaplanıp görevleri belirlenir hücre ihtiyaçları için önlemler alınır hücrelere ne yapmaları gerektiği bildirilir Vücuddaki 100 trilyon hücre kusursuz bir iletişimle tüm ihtiyaçları bize hissettirmeden karşılar. Bu kusursuz iletişim hormonlar sayesindedir. hormonlar canlılık ve cansız maddelerin tesadüfen oluşması kesinlikle imkansızdır Darwinist ve materyalistler, Allah'ın varlığına inanmaz ve canlılığın, tesadüf sonucu, cansız maddelerden, kendiğilinden oluştuğunu iddia eder Ancak, sadece hormonlar ve hücrelerdeki iletişim canlılarda ne kadar olağanüstü sistemlerin olduğunu ve bunların tesadüfen oluşmasının imkansız olduğunu gösterir Allah'ın varlığına iman edenlere, Allah'ın yaratışındaki kusursuzluğu ve mükemmelliği görüp O'nu en güzel isimleriyle yüceltecektir


Darwinizm zamanında 19. yüzyılda bilim ve teknoloji son derece geriydi akılsız bir düşünceyi savundular ve l yanıldılar Darwin'den günümüze kadar, bilim ve teknolojide dev adımlar atıldı. Bilim adamları, Haeckel'in "jöle ve basit baloncuk" dediği hücrenin üstün ve karmaşık yapısını keşfedip hayret ettiler. hücrede, Darwinin hayal edemediği son derece mükemmel teknoloji harikası vardı hücre mükemmel bir yaratılış mucizesiydi Hücre organel enzim hormon ve moleküllerin, kendilerinden kaynaklanmayan olağanüstü bir bilinçle gerçekleştirdikleri, akılcı, planlı ve hesaplı hareketler bedendeki trilyonca hücrenin sergilediği üstün akıl ve bilinç tüm varlıkların tesadüfle değil, Alemlerin Rabbi Allah'ın üstün kudret, bilgi ve sanatıyla yaratılmıştır


insan vücudunun yapıtaşı hücrelerdir. biyolojinin ve kimyanın ilgi alanına girer. hücre hakkındaki biyoloji bilgisi tek başına bir şey kazandırmaz. Bu bilgiler okullarda anlatılıp, unutulur okullarda öğrencilere verilen bilgiler çarpık bir mantık iledir hücrenin içinde yaşanan olaylar, 40 yıl önce hayal bile edilemeyen planlı ve "akılcı" hareketlerdir ancak unutulmaması gereken gerçek, moleküllerin hiçbirinde, akılcı" işleri planlayacak ve yürütecek bir akıl yoktur.ama sergilenen benzersiz bir akıl vardır, bu aklın kaynağı madde değildir üstün akıl, Big Bang'in ardından oluşan olağanüstü hassas dengede, dev yıldızlarda nükleer reaksiyonlarda veya elementlerin yaşamı için en ideal yapılarda ortaya çıkmaktadır. Schroeder'in dediği gibi, "tek bir bilinç, evrensel bir hikmet, evreni kuşatmıştır Evreni kuşatan bilinç, Yüce Allah'ın sonsuz ilmi ve aklıdır.

Tek başımayım" dediğiniz anda bile çok sayıda canlı ile beraberiz Vücudda bizimle birlikte yaşayan ve bizi koruyan kimi zaman hastalığa neden olan bakteriler koltuktan halıya ve solunan havaya kadar her yere yayılmıştır mutfakda dışarıdaki yiyeceklerde üreyen küf ve mantarlar… kendine ait yaşam şekilleri, beslenme sistemleri ve özellikleri ile apayrı bir alem oluşturur

kahveyi yudumlarken molekül içiyor, kahve kokusuyla koku moleküllerini soluyoruz gözler biraraya gelmiş moleküllerdir Nefes alırken molekülü içimize çekiyor. Moleküller sayesinde hissediyor, görüyor, koku alıyoruz, etrafdaki herşey ve biz moleküllerden oluşuyoruz. tüm evreni oluşturan molekül gözle görülmeyen atomların elektron alışverişidir Atomlar birbirlerine elektron vererek molekül oluşturur gözle görülmeyen hareket göz kamaştırıcıdır; gezegenlerden insanlara, ırmaklardan ormanlara, ceylanlardan tren yollarına, kadar sayısız varlık. Allah'ın, atomları ve atomlar arasındaki bağlantıları sebep kılarak yarattığı moleküller ve moleküllerdeki olağanüstü özellikler sayesindedir Gözle görülmeyen atomlar, evrendeki nesnelerin tamamını oluşturur öğrenen ve akıl ve vicdan ile düşünen her insan, Rabbimiz'in sonsuz kudretini, aklını benzersiz yaratışını görecek, O'nun karşısında acizliğini anlayarak Allaha boyun eğecektir.


protein" kavramı iyi beslenmeyi çağrıştırır. bir insanın sağlık için bol protein alması gerektiği duyulmuştur, ama protein bundan fazlasıdır mucizevi moleküllerdir. Farklı atomların farklı şekillerde, ama mutlaka belirli planda dizilmesiyle oluşur bize yaratılışın ne büyük bir sanat olduğunu gösterir proteindeki büyük sanat incelenip Allah'ın muhteşem ilimi ve yaratışı göz önüne serilmelidir. yaratılışı reddeden Darwin'in evrim teorisi büyük bir aldanışdır. Sadece tek bir proteindeki tasarım bile, canlılığı tesadüfle açıklayan evrim teorisini yıkmaya yeterlidir...

Hayatımızda yüzlerce kez hasta oluruz. Bitkinleşir, ateşlenir, yatağa düşer, ama iyileşiriz. Peki hastalıkda vücudda ne olur hastalık" ve "iyileşmekte vücudda olağanüstü bir savaş yaşanır. Hastalık nedeni vücuda yabancı "canlıların" girmesidir. Gözle göremediğimiz mikroplar vücudda hızla yayılır vücudun istilaya karşı koyacak mekanizması olmasa, bizi ölüme sürükleyen minik canavarlar vücudun mikroba karşı koyan mekanizması ve "savunma sistemi" yani dünyanın en disiplinli, en en başarılı ordusu Piyade ağır zırhlı ve istihbarat oluşan ve düşmanı fişleyen bilgi işlem" merkezi sayesinde savunma sistemimiz yaşamımız boyunca mikropla savaşır.Bu sistem, Allah'ın üstün yaratışının bir ispatıdır. Canlılığı rastlantıyla açıklayan evrim savunma sistemindeki olağanüstü özellikler karşısında çaresizdir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2018, 20:55   #10
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraanda yaratılış.com
*
BİTKİLERLE İLGİLİ AYETLER

Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin Yaratandır... (Enam Suresi, 101)

Rabbiniz Allahdan. başka İlah yoktur. Her şeyin Yaratıcısı'dır, O'na kulluk edin. O, her şeyin üstünde bir vekildir. (Enam Suresi, 102)


Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)

Gökleri ve yeri yaratandır. yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)

O, bibiriyle 'tam bir uyum içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman olan Allahın yaratmasında hiçbir 'çelişki göremezsin. gözü gezdir; herhangi bir çatlaklık ve bozukluk görüyor musun? gözünü iki kere gezdir; o göz bitkin şekilde sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)

Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, her şeyden haberdardır. (Hac Suresi, 63)

Yeryüzünde birbirine yakın kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır bunlar aynı su ile sulanır; ürün verim ve lezzette bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, akıllı bir topluluk için ayetler vardır. (Rad Suresi, 4)

Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik... (Hicr Suresi, 22)

Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, durmadan iner; sizin Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için. (Talak Suresi, 12)

Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Gani dir, övülmeye layık olandır. (Hac Suresi, 64)

Gaybın anahtarı O'nun Katındadır, O'ndan başkası gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, hepsi apaçık kitaptadır. (Enam Suresi, 59)

Bitki ve ağaç (O'na) secde etmektedirler. (Rahman Suresi, 6)

O, gökleri yaratmıştır, Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik orada her güzel çiftten bir bitki bitirdik.*
(Lokman Suresi, 10)

Bu, Allah'ın yaratmasıdır. O, gökten su indirendir. Bununla bitki bitirdik, yeşillik çıkardık, taneler türetiyoruz. hurma ağacının tomurcuğundan yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler kılıyoruz Meyves ürün verdiğinde Şüphesiz inanan topluluk için gerçek ayetler ve deliller vardır. (Enam Suresi, 99)

O'nun Katında herşey ölçü iledir. (Ra'd Suresi, 8)

Yeri döşeyip-yaydık, sarsılmaz-dağlar bıraktık ve ürünler bitirdik. (Hicr Suresi, 19)

Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26)

*
Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzüne yerleştirdik; şüphesiz Biz onu kurutma gücüne de sahibiz. size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde yemişler vardır; sizler yemektesiniz. Ve Tur-i Sina'da bir ağaç yarattık; o yağlı ve yiyenlere katık olmaktadır
(Mü'minun Suresi, 18-20)
*

ektiğiniz tohumu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz dilemiş olsaydık onu bir ot kırıntısı kılardık şaşar kalırdınız." (Vakıa Suresi, 63-65)

göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu bina ettik ve süsledik hiçbir çatlağı yok. Yeri döşeyip-yaydık sarsılmaz dağlar bıraktık göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten nice bitkiler bitirdik. Bunlar, 'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir. (Kaf Suresi, 6-8)

Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır hayvanlarınızı onda otlatırsınız.*Onunla size ekin, zeytin, hurma üzüm ve meyve bitirir.*Şüphesiz düşünen topluluk için ayetler vardır.*(Nahl Suresi, 10-11)

Görmüyorlar mı suyu çorak toprağa sürüp ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları, ve kendileri yemektedir? Yine de görmüyorlar mı?*(Secde Suresi, 27)

Yerde sizin için üretip-türettiğini faydanıza verdi Şüphesiz, öğüt alıp düşünen topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 13)

birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları Kullara rızık olmaktadır. Ve suyla ölü bir şehri dirilttik. ölümden sonra diriliş de böyledir. (Kaf Suresi, 10-11)

Allah Yaratandır, en güzeli kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Gök ve yerde olanlar tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakim'dir. (Haşr Suresi, 24)

"Allah'tan başka, sana yararı da, zararı da olmayan ilahlara tapma. aksini yaparsan, zulmedenlerden olursun" Allah sana zarar dokunduracak olsa, O'ndan başka kaldıracak yoktur. sana hayır isterse, O'nun bol fazlını geri çevirecek yoktur. Kullarından dilediğine isabet ettirir. O, bağışlayan ve esirgeyendir. (Yunus Suresi, 106-107)

O'nun, alnından yakalayıp denetlemediği hiçbir canlı yoktur... (Hud Suresi, 56)

Gökten yere her işi O evirip düzene koyar... (Secde Suresi, 5)
*

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenmeyle inkar ettiler.*sen, bozguncuların sonuna bir bak.*
(Neml Suresi, 14)

Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı? diye sorarsan, şüphesiz: "Allah" diyecekler. nasıl oluyor da çevriliyorlar?*(Ankebut Suresi, 61)

gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indirendir o suyla gönül alıcı bahçeler bitirdi sizin için bir ağaç bitirmek bile mümkün değildir. Allah ile beraber başka bir ilah edinenler sapıklıkta devam eden bir kavimdir. (Neml Suresi, 60)


EVRENİN YARATILIŞI İLE İLGİLİ AYETLER

göğü Allah bina etti. Boyunu yükseltti, ona düzen verdi.Geceyi karartıp kuşluğu açığa-çıkardı. yeryüzünü serip döşedi. (Naziat Suresi, 27-30)

Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı emrinize verdi; yıldızlar O'nun emrine hazırdır. Şüphesiz aklını kullanan bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 12)

Allah Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü geceye bağlayıp-katar; güneşi ve ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konmuş bir süreye kadar akıp gider. yaratıp düzene koyan Allah Rabbiniz'dir; mülk O'nundur. O'ndan başka taptıklarınız çekirdeğe bile malik olamazlar. (Fatır Suresi, 13)

Allah gök ve yeri örnek edinmeksizin yaratandır.. . (Enam Suresi, 101)

inkar edenler görmüyorlar mı gök ve yer bitişikken, biz onları ayırdık ve her canlıyo sudan yarattık. onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)

Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik şüphesiz Biz, onu genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)
*

Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)

Şüphesiz, gök ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizdeki gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında rüzgarları estirmesinde, gökle yerde boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen topluluk için ayetler vardır. Bakara Suresi, 164

Rabbiniz, altı günde gök ve yeri yaratan, Allah'tır. Gündüze geceye Güneş'e, aya ve yıldızlara baş eğdirendir. yaratmak da, emir de yalnız O'nundur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir. (Araf Suresi, 54)

"Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15)

her tasarım, bilinçli bir "tasarlayıcı"nın varlığını ispatlar. Tüm evreni yoktan var edip, onu dilediği biçimde tasarlayıp düzenleyen yegane kudret elbette ki tüm alemlerin Rabbi" olan Allah'tır.

Allah, göğü bina etmiş, ona belli bir düzen vermiştir. (Naziat Suresi, 27-28)

Göğün ve yerin O'nun emriyle durması O'nun ayetlerindendir". Rum Suresi, 25


Şüphesiz Allah, gökleri her an kudreti altında tutuyor. Andolsun, O, Halim'dir, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 41)

Eğer hakk, onların heva istek ve tutkularına uysaydı hiç tartışmasız, gök, ve yer bozulmaya uğrardı... (Müminun Suresi, 71)

Ne Güneş'in Ay'a yetişmesi, ne de gecenin gündüzü geçmesi. Her biri yörüngede yüzüp gitmektedir
(Yasin Suresi, 40)

Güneş gezegen ve kuyruklu yıldızdan oluşan hassas sistem, sadece akıl ve güç sahibi Allahın Varlık ve hakimiyetinden kaynaklanır.. O, bunların hepsini yönetir herşey onun egemenliğindedir O Üstün Kuvvet Sahibi olan Rabbimizdir

"Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasındaki her şeyi batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır..."*(Sad Suresi, 27)

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde akıl sahipleri için deliller vardır. Onlar, ayakta otururken, yatarken Allah'ı anarlar ve yaratılışı düşünürler. derler ki"Rabbimiz, Sen boşuna yaratmadın. Sen *yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 190-191)
*
Allah, yeryüzünü sizin için bir karar gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirip en güzel biçimi ve en temiz şeylerden rızıkı verdi. İşte Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir. (Mümin Suresi, 64)

Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. onun yolunda yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. gidiş O'nadır. (Mülk Suresi, 15)

Yaratan göğü bina etti. Boyunu yükseltti,düzen verdi. Geceyi kararttı, kuşluğu açığa-çıkardı. yeryüzünü serip döşedi. su ve otlağı çıkardı. Dağları dikip-oturttu; size ve hayvanlarınıza yarar verdi (Naziat Suresi, 27-33)

O sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi sükun dinlenme kıldı. Bu, üstün ve güçlü Allah'ın takdiridir. (Enam Suresi, 96)

"Güneş ve ay bir hesap iledir" (Rahman Suresi, 5)

Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık ve ürün çıkarandır... güneşi ve ayı gece ve gündüzü de emrinize amade kılandır. Size istediğinizi verdi. Allah'ın nimetini saymaya güç yetiremezsiniz. insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 32-34)

Gece, gündüz, güneş ve ay O'nun ayetlerindendir. güneşe ve, aya secde etmeyin. Allah'a secde edin, yaratmıştır. ibadet edin (Fussilet Suresi, 37)

Size gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır hayvanlarınızı otlatmaktasınız. Onunla size ekin, zeytin, hurma, üzüm ve meyve bitirir. Şüphesiz Allah yücedir her şeye güç yetirendir... O, 'tam bir uyum' içinde yedi göğü yaratmandır. Rahman'ın yaratmasında çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. gözü gezdir; çatlaklık görüyor musun iki kere göz gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde sana dönecektir. (Mülk Suresi, 1-4)

Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş*eğdirendir... (Araf Suresi, 54)
*
*
'Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun; siz, birbirini tutmaz bir söz ve çelişki içindesiniz. kahrolsun, o 'zan ve yalan söyleyenlere bilgisizliğin kuşatması' içindedirler habersizdirler. (Zariyat Suresi, 7-11)

Şüphesiz Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, Allah'tır. O'nun izni olmadan sonra, hiç kimse şefaatçi olamaz. Rabbiniz olan Allaha kulluk edin. öğüt alıp düşünmeyecek misiniz? (Yunus Suresi, 3)

Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl Suresi, 17

De ki: "Eğer biliyorsanız söyleyin Yeryüzü ve onun içindekiler kimindir?"
"Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?"
De ki: "Yedi göğün ve Arş'ın Rabbi kimdir?""Allah'ındır" diyecekler. sakınmayacak mısınız?"De ki biliyorsanız söyleyin Her şeyin mülk ve yönetimi kimin elindedir? O, koruyup kolluyan Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Öyleyse nasıl oluyor da büyüleniyorsunuz?" (Müminun Suresi, 84-89)

Allah Göklerin ve yerin Rabbidir; O'na ibadet et ibadette kararlı ol. (Meryem Suresi, 65)

... Sen yücesin, bize öğrettiğinden
başka bilgimiz yok. Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)


İNSANIN YARATILIŞI İLE İLGİLİ AYETLER

ALLAH, YERYÜZÜNÜ SİZİN İÇİN BİR KARAR, GÖKYÜZÜNÜ BİR BİNA KILDI; SİZİ SURETLENDİRDİ, SURETİNİZİ EN GÜZEL BİÇİM VE İNCELİKTE KILDI GÜZEL-TEMİZ RIZIK VERDİ RABBİNİZ ALLAH ALEMLERİN RABBİ ALLAH NE YÜCEDİR.*(MÜMİN SURESİ, 64)

Sizleri Biz yarattık, tasdik etmeyecek misiniz? rahimdeki meniyi siz mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 57-59)

Andolsun, Biz insanı çamurdan onu bir su damlası olarak, sağlam bir karar yerine yerleştirdik.*o su damlasını bir alak (embriyo) yarattık; alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; et parçasını kemik olarak yarattık kemiklere et giydirdik; onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.*(Müminun Suresi, 12-14)

Allahdan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O uyuklamaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmaksızın şefaatte bulunacak kimdir? O, bilir. Onlar ise onun Dilediği kadarının dışındakini kavrayamaz O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri kuşatmıştır. O, pek yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)

RABBİNİZ OLAN ALLAHDAN BAŞKA İLAH YOKTUR. HERŞEYİN YARATICISIDIR, O'NA KULLUK EDİN. O, HERŞEYİN ÜSTÜNDE BİR VEKİLDİR.*
(EN'AM SURESİ, 102)


"… O'nun, alnından yakalayıp denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak Rabbim dosdoğru yol üzerinedir dosdoğru olanı korumaktadır. (Hud Suresi, 56)

Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkup-sakının. Allah'tan ve akrabalık bağinı koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, gözeticidir. (Nisa Suresi, 1)

Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. onu işiten ve gören yaptık. (İnsan Suresi, 2)

İnsan, 'kendi başına sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? (Kıyamet Suresi, 36-37)

O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya çamurdan başlayandır. onun soyunu bir özden, basbayağı bir sudan yapmıştır. (Secde Suresi, 7-8)

Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi iyi bilendir; sizi topraktan yarattı ve siz annelerinizin karnında cenin halinde kendinizi temize çıkarıp-durmayın. O, sakınanı iyi bilendir. (Necm Suresi, 32)


BİZ AYETLERİMİZİ HEM AFAKTA, HEM KENDİ NEFİSLERİNDE ONLARA GÖSTERECEĞİZ ŞÜPHESİZ HAK BELLİ OLSUN. HERŞEYİN ÜZERİNDE RABBİNİN ŞAHİD YETMEZ Mİ?*
(FUSSİLET SURESİ, 53)

Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda inanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 4)

Sizin ilahınız yalnızca Allah'tır O'nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır.
(Taha Suresi, 98)


Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyor Yaratmayı başlatan, sonra iade edecek olan O'dur; bu O'na pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce misal O'nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Rum Suresi, 26-27)

çiftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O'dur. Bir damla sudan meni döküldüğü zaman. (Necm Suresi, 45-46)

Kur'an, Ayetlerini, düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sad Suresi, 29)


ONLAR , ALLAH'IN KADRİNİ HAKKIYLA TAKTİR EDEMEDİLER. ŞÜPHESİZ ALLAH, GÜÇ SAHİBİR, AZİZDİR.*
(HAC SURESİ, 74)

Sizi anne karınında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştanbbir başka yaratılışa dönüştürüp yaratmaktadır. Rabbiniz olan Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. nasıl çevriliyorsunuz? (Zümer Suresi, 6)

Andolsun, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. onu bir su damlası olarak, sağlam bir karar yerine yerleştirdik. (Müminun Suresi, 12-13)

O, herşeyin Rabbidir Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? Hiçbir nefis, başkasının günahını kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının günahını taşımaz. dönüşünüz Rabbinizedir. O, anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir."*(En'am Suresi, 164)

Döl yataklarında size dilediği gibi suret veren O'dur. O'ndan başka İlah yoktur; üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 6)

Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı bir "alak"tan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. (Alak Suresi, 1-3)
*
Kendileri yaratılıp dururken, hiçbir şeyi yaratamayan şeyleri ortak koşuyorlar. Oysa bu şirktir nesneler ne onlara yardıma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım edebilir
(Araf Suresi, 191-192)

O'dur ki, sizi topraktan, bir damla sudan, sonra alak'tan (embriyo) yarattı; sizi bir bebek olarak çıkarmakta, güçlü çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size ömür vermektedir kiminin önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş ecele erişmeniz ve aklınızı kullanmanız için Allah sizi yaşatır Dirilten ve öldüren O'dur. Bir işe hükmetti mi, ona yalnızca: "Ol" der, o da hemen oluverir. (Mümin Suresi, 67-68)

Kıyamet saati Allah Katındadır o Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse, nerde öleceğini bilmez. şüphesiz Allah bilendir, (Lokman Suresi, 34)

Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri hak ve adı konulmuş bir ecel olarak yarattık. İnkar edenler uyarıldıkları şeyden yüz çevirenler dir. Allah'tan başka taptıklarınız, neyi yaratmışlar, gösterin? onların göklerde ortaklığı mı var? doğru sözlüler iseniz, bir kitap ya da eser varsa, getirin." (Ahkaf Suresi, 3-4)

Göklerin ve yerin Rabbine ibadet et ve ibadette kararlı ol. İnsan der ki öldükten sonra diri olarak mı çıkarılacağım?" İnsan hiçbir şey değilken, bizim onu yaratmış olduğumuzu düşünmüyor mu? (Meryem Suresi, 65-67)

su damlasını bir alak olarak yarattık; alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; et parçasını kemik olarak yarattık kemiklere et giydirdik bir yaratılışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli Allah, ne yücedir. (Müminun Suresi, 14)

Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, seni düzgün eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde bir adam kılan Allahı inkar mı ettin? O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam. (Kehf Suresi, 37-38)

O Allah ki, yaratandır, en güzel ve kusursuzu var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Gök ve yer O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)

Allah, her dişinin neyi yüklendiğini ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun Katında herşey ölçü iledir. (Rad Suresi, 8)

İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, meniden bir damla su değil miydi bir alak embriyo oldu, Allah, onu yarattı düzen ve biçim verdi. ondan, erkek ve dişi çift kıldı. Allah, Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir? (Kıyamet Suresi, 36-40)

Sizi inşa eden, size kulak, gözler ve gönüller verene. Ne az şükrediyorsunuz? (Mülk Suresi, 23)


ALLAH, SİZİ ANNE KARNINDAN HİÇ BİR ŞEY DEĞİLKEN ÇIKARDI ŞÜKREDERSİNİZ DİYE İŞİTME, GÖRME DUYULARINI VE GÖNÜLLER VERDİ.*
(NAHL SURESİ, 78)

Ey insanlar, eğer dirilişten yana içindeyseniz, gerçek şu Biz sizi topraktan yarattık, bir damla sudan, bir alak'tan sonra et parçasından; size kudretimizi göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş süreye kadar rahimde tutuyoruz. sizi bebek olarak çıkarıyor sizi büyütüyoruz kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucu yaşlılığa geri çevrilmektedir... (Hac Suresi, 5)

Biz insana anne ve babasına iyi davranmayı tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk karnında taşımıştır. Onun sütten ayrılması, iki yıl içindedir. Bana, anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır." (Lokman Suresi, 14)
*
CANLILARIN YARATILIŞI AYETLERİ

KURAN'DA ARI İLE İLGİLİ AYETLER

Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin
( NAHL SURESİ */*68)

meyvelerin tümünden ye, Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda uçuver. Onların karınlarından türlü şerbetler çıkar, onda insanlara şifa vardır. düşünen bir topluluk için ayet vardır. **( NAHL SURESİ * /*69 )

KURAN'DA AT İLE İLGİLİ AYETLER

Kadınlara, oğullara, altın ve gümüşe, atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutku şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katındadır ( AL-İ İMRAN SURESİ */*14)

Onlara gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz ödenir' ve shaksızlığa uğratılmazsınız. ( ENFAL SURESİ */*60)

Onlara binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkebleri yarattı Ve sizin bilmediğinizi yaratmaktadır? **( NAHL SURESİ * /*8)


akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu. **( SAD SURESİ* /*31)

*
KURAN'DA EŞEK İLE İLGİLİ AYETLER

Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de yüksek perdeleri eksilt. seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir." *( LOKMAN SURESİ */*19)

onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidir ( MÜDDESSİR SURESİ */*50)
Arslandan korkup-kaçmışlar. ( MÜDDESSİR SURESİ */*51 )

*
KURAN' DA BALIK AYETLERİ

onlara deniz kıyısındaki şehri Hani cumartesi yasağını çiğneyerek haddi aşmışlardı. 'Cumartesi günü iş yapma yasağına uyduklarında', balıkları onlara açıktan akın akın geliyor, 'cumartesi iş yapma yasağına uymadıklarında gelmiyorlardı. biz, fıska sapanları imtihan ediyorduk A'RAF SURESİ */*163

ikisi, iki denizin birleştiği yerde balıklarını unutuverdiler; balık denizde akıntıya doğru kendi yolunu tuttu. ( KEHF SURESİ */*61) yardımcısı Dedi ki: "balığı Şeytan'dan başkası unutturmadı o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu." **( KEHF SURESİ */*63)

Balık sahibi Yunus kızıp gitmişti kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. Balığın karnında Karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur, sen yücesin, gerçekten ben zulmeden oldum" diye çağrıda ... bulunmuştu. ( ENBİYA SURESİ */*87) onu balık yutmuştu, o kınanmıştı. ( SAFFAT SURESİ */*142) sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak Rabbine çağrıda bulunmuştu. *( KALEM SURESİ */*48 )

KURAN'DA BUZAĞI İLE İLGİLİ AYETLER

Hani Musa ile kırk gece için sözleşmiştik sonra siz, onun arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiş ve zalim olmuştunuz. *BAKARA SURESİ 51

Musa, kavmine: "Ey kavmim, siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. kusursuzca yaratan gerçek ilahınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, yaratıcınız katında hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine Allah tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. ( BAKARA SURESİ */*54)

sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik "Size Kitaba sımsıkı sarılın ve dinleyin" demiştik Demişlerdi ki: "Dinledik ve baş kaldırdık." İnkârları yüzünden buzağı kalplerine sindirilmişti. De ki: "İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emrediyor?" ( BAKARA SURESİ */*93)

Andolsun, Musa apaçık belgelerle geldi. siz onun arkasından buzağıyı (tanrı) edindiniz. siz zalimlersiniz. *( BAKARA SURESİ */*92)

Kitap Ehli, senden gökten kitap indirmeni istiyor. Musa'dan daha büyüğünü istemişdi. Demişlerdi ki: "Bize Allah'ı göster." Onlara zulümlerinden dolayı yıldırım çarpmıştı. kendilerine apaçık belge geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. bundan dolayı onları affettik ve Musa'ya apaçık ispatlayıcı bir delil verdik. **( NİSA SURESİ */*153)

Tura gitmesinin Ardından Musa'nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini ilah edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını bir yola iletmediğini hidayet edmediğini görmediler mi? Onu (tanrı) edinip zulmeden oldular. A'RAF SURESİ */*148

Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere Rablerinden bir gazab ve zillet yetişecektir. biz, 'yalan uyduranları' böyle cezalandırırız. *A'RAF SURESİ 152

onlar böğüren bir buzağı heykeli çıkarıp Musa'nın ilahı budur dediler. ( TAHA SURESİ */*88) Onun cevap vermediğini onlara zarar ve fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı? **( TAHA SURESİ */*89)

Andolsun, Harun onlara: "Ey kavmim, siz bununla fitneye düşürüldünüz Sizin Rabbiniz Rahman olan Allah dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti. **( TAHA SURESİ */*90)

Demişlerdi ki: "Musa geri gelinceye kadar ona (buzağıya) bel büküp eğilmekten ayrılmayacağız." **( TAHA SURESİ */*91 )

*
KURAN'DA İNEK İLE İLGİLİ AYETLER

Musa kavmine: "Allah, muhakkak bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden Allah'a sığınırım" dedi. **( BAKARA SURESİ */*67)

"Rabbine yalvar bize sığırın niteliğini açıklasın" dediler. Musa, Rabbine yalvardı Şüphesiz Allah diyor ki: O ne geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinçlikte bir sığır olmalıdır. emrolunduğunuz şeyi yerine getirin" dedi. **( BAKARA SURESİ */*68)

dediler ki: "Rabbine yalvar da, bize rengini bildirsin." O: "(Rabbim) diyor ki: O, bakanların içini ferahlatan sarı bir inektir" dedi. **( BAKARA SURESİ */*69
(Onlar yine

"Rabbine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın. Çünkü sığırlar birbirine benzer. İnşaallah Allah dilerse doğru yolu buluruz" dediler. **( BAKARA SURESİ */*70)

Musa, "Rabbim diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. "Şimdi gerçeği getirdin" dediler. ineği kestiler; ama neredeyse yapmayacaklardı. ( BAKARA SURESİ */*71)

YUSUF SURESİ

Hükümdar: rüyamda yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri kupkuru. Ey önde gelenler rüyamı çözüverin" dedi. Dediler ki: "Bunlar Karmakarışık düşlerdir. Biz düşleri bilenler değiliz." *iki kişiden kurtulmuş olanı, "Ben size haber veririm, beni zindana gönderin" dedi. *Zindanda ey "Yusuf yüzlü, ey doğru sözlü insan Yedi besili ineği yedi zayıf ineğin yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan rüyaya fetva ver. Umarım insanlara senin söylediklerinle anlamını öğrenmiş olarak dönerim**( YUSUF SURESİ */*46)


SIĞIR KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER

BAKARA SURESİ

Hani Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin sığır kesmenizi emrediyor" demiş onlarda "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. Musa Cahillerden Allah'a sığınırım" dedi. *onlar Rabbine yalvar nitelikğini açıklasın" dediler. Musa, Rabbine yalvarınca Allah emretti: O ne geçkin, ne de genç, ikisi arası dinçlikte bir sığır olmalıdır. emri yerine getirin" dedi. Onlar yine Rabbine yalvar niteliklerini açıklasın. Çünkü sığırlar birbirine benzer. İnşaallah Allah dilerse doğruyu buluruz" dediler. **

Hiç bir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. EN'AM SURESİ 144

Yahudi olanlara tırnaklı hayvanı haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışan dışında iç yağlarını da haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları nedeniyle onları cezalandırdık. Biz doğru olanlarız. **( EN'AM SURESİ */*146 )

ÇEKİRGE İLE İLGİLİ AYETLER

ayrı ayrı mucizeler ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular. *A'RAF SURESİ * /*133

Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş olarak', 'yayılan' çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. **( KAMER SURESİ */*7 )

KURAN'DA DEVE İLE İLGİLİ AYETLER
*
Deveden iki, sığırdan iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da iki dişinin rahimlerinin, kapsadığı yavruları mı? Yoksa Allah, bunları tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?"bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah'a yalan uydurup iftira düzenden daha zalimi kimdir? Şüphesiz Allah, zalimleri hidayete erdirmez. EN'AM SURESİ 144

ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara büyüklenenler için göğün kapıları açılmaz ve halat ya da deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu ve günahkarları cezalandırırız. **( A'RAF SURESİ */*40

A'RAF SURESİ
Semud toplumuna kardeşleri Salih'i gönderdik. Salih"Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden mucize gelmiştir: Allah'ın dişi devesi size belgedir; onu salıverin Allah'ın arzında otlasın, ona kötülük yapmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi. *dişi deveyi öldürdüler ve Rablerine karşı çıkıp dediler ki "Ey Salih, eğer gönderilen bir peygamber isen, vaadettiğini getir, bakalım." *


"Ey kavmim, size bir ayet olarak Allah'ın devesi; onu serbest bırakın, Allah'ın arzında yesin. Ona kötü niyetle dokunmayın. Yoksa sizi azab sarıverir." ( HUD SURESİ */*64)

Erzak yüklerini açıp sermayelerini gördüklerinde, dediler ki: "Ey Babamız, neyi arıyoruz, işte sermayemiz geri verilmiş; bununla yine ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve deve yükünü ilave ederiz. Bu aldığımız az bir ölçektir." **( YUSUF SURESİ */*65)


Bizi ayet ve mucize göndermekten, öncekilerin yalanlamasından başkası alıkoymadı. Semud'a dişi deveyi görünür mucize olarak gönderdik, onlar onu boğazlamakla zulmettiler biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz. *İSRA SURESİ */*59

İri cüsseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık, onlarda hayır vardır. onlar boğazlanırken Allah'ın adını anın; onlardan yiyin, yedirin sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz. **( HAC SURESİ */*36)

bu bir dişi devedir; su içme hakkı bir gün onun, belli bir günde su içme hakkı sizindir." **( ŞUARA SURESİ */*155)

Biz, bir imtihan ve deneme olarak o dişi deveyi göndereniz. sen onları gözleyip-bekle ve sabret. **( KAMER SURESİ */*27)

Allah, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, her şeye güç yetirendir. **( HAŞR SURESİ* /*6)

Her biri, sapsarı erkek deve sürüleri gibidir. **( MÜRSELAT SURESİ */*33)

Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman, **( TEKVİR SURESİ */*4)
Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? **( ĞAŞİYE SURESİ */*17)

Allah'ın elçisi dedi ki: "Allah'ın deneme için gönderdiği devesine ve onun su içme-sırasına dikkat edin." **( ŞEMS SURESİ */*13 )

KURAN'DA DOMUZ İLE İLGİLİ AYETLER

O, size ölüyü leşi domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık ve haddi aşmamak şartıyla ölmeyecek oranda yiyebilir ona günah yoktur Allah, bağışlayıp esirgeyendir. **( BAKARA SURESİ */*173)

Allah'ın lanet edip gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı tağuta tapanlar; yerleri kötü ve dümdüz yoldan sapmışlardır." **( MAİDE SURESİ */*60)

MAİDE SURESİ* /*3

Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkasına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, yırtıcı hayvanlarca yenmiş, hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız haram kılındı. Bunlar fısktır günatır yoldan sapmadır. inkâra sapanlar dininizden umut kesmişlerdir. dininizi kemale erdirdim nimetimi tamamladım ve din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşılaştığında günaha eğilim göstermeksizin haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir. Allah bağışlayıp esirgeyendir. ( MAİDE SURESİ* /*3)

O, size ölüyü, kanı, domuz etini Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvanı haram kıldı. kim mecbur kalırsa, sınırı aşmamak üzere yiyebilir Allah, bağışlayan ve esirgeyendir. ( NAHL SURESİ */*115 )

*KURAN'DA GÜVE İLE İLGİLİ AYETLER

ayrı ayrı mucizeler ve ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kanı musallat kıldık. büyüklük taslayıp suçlu ve günahkar bir kavim oldular. **( A'RAF SURESİ */*133 )

KURAN'DA FİL İLE İLGİLİ AYETLER

Rabbinin fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi? ( FİL SURESİ */*1 )

KARINCA İLE İLGİLİ AYETLER

karınca vadisine geldiklerinde, dişi karınca dedi ki: "Ey karınca topluluğu, yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp geçmesin NEML SURESİ */*18

KUŞLAR İLE İLGİLİ AYETLER

Hz İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. Allah "İnanmıyor musun?" deyince inandım ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları alıştır, parçalayıp her parçasını bir dağa bırak, onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." **( BAKARA SURESİ */*260)

İsrailoğullarına şöyle diyecek"Gerçek şu, ben Rabbinizden ayetle geldim. Ben çamurdan kuş oluşturur, içine üfürürüm, o da Allah'ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah'ın izniyle doğuştan kör olanı, alaca hastalığını iyileştirir ölüyü diriltirim. Yediklerinizi ve biriktirdiğinizi haber veririm. inanmışsanız bunda sizin için ayet vardır." **( AL-İ İMRAN SURESİ */*49)

Allah şöyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte ve yetişkin iken insanlarla konuşdun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş oluşturuyordun iznimle ona üfürdüğünde kuş oluyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, benim iznimle ölüleri hayata çıkarıyordun. İsrailoğullarına açık belgelerle geldiğinde inkâra sapanlar, bu sihirdir" demişlerdi de İsrailoğullarını geri püskürtmüştüm.( MAİDE SURESİ /*110)

Biz, her insanın kuşunu işledikleri ve yaptıklarını boynuna doladık, kıyamette onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız. **( İSRA SURESİ */*13)

Yeryüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmet olmasın. Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık onlar Rablerine toplanacaklardır. ( EN'AM SURESİ */*38)

Onunla birlikte iki genç zindana girmişti. Biri rüyamda kendimi şarap sıkıyorken gördüm." dedi. Öbürü: "Ben kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş ondan yemekteydi" dedi. "Bunun yorumunu haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz." **( YUSUF SURESİ */*36)

Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek. fetva istediğiniz iş artık olup bitmiştir." ( YUSUF SURESİ */*41)

Göğün boşluğunda boyun eğdirilmiş kuşları görmüyorlar mı? Onları boşlukta Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz, iman eden topluluk için ayetler vardır. ( NAHL SURESİ */*79)

Biz bu hükmü Süleyman'a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. ( ENBİYA SURESİ* /*79)

Kim Allah'a ortak koşarsa o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir. **( HAC SURESİ */*31)

Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri duasını ve tesbihini bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir. **NUR SURESİ 41

Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi bize her şeyden bol nimet verildi bu, apaçık üstünlüktür. NEML SURESİ 16


Süleyman'a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı. **( NEML SURESİ */*17)

Kuşları denetledikten sonra dedi ki: "Hüdhüd'ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?" **( NEML SURESİ */*20)


Andolsun, biz Davud'a bir fazl üstünlük verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte Beni tesbih edip yankıyla ses verin" dedik kuşlara da aynısını emrettik Ve demiri yumuşattık. **( SEBE SURESİ /*10)

Ve toplanıp gelen kuşlar Hepsi Allah'ı tesbih etmede uyum içinde yönelip dönmekte olanlar idi SAD SURESİ */*19

Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahman olan Allahtan başkası boşlukta tutmuyor. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla görendir. **( MÜLK SURESİ */*19)

Onların üzerine ebabil ve sürü sürü kuşlarını gönderdi. **( FİL SURESİ */*3 )

KOYUN İLE İLGİLİ AYETLER*** *

"Bu benim kardeşimdir, doksan dokuz koyunu vardır, benimse tek koyunum var. Buna rağmen "Onu benim payıma kat" dedi ve bana, konuşmada üstün geldi." **( SAD SURESİ* */*23)

DAVAR İLE İLGİLİ AYETLER*** *

Onları -ne olursa olsun şaşırtıp saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp şeytanı dost veli edinirse, kuşkusuz o, hüsrana uğramıştır. **NİSA SURESİ 119

Dedi ki: "O, benim asamdır; ona dayanmakta, onunla davarlarım için ağaçlardan yaprak düşürmekteyim, onda benim için daha başka yararlar da var." **( TAHA SURESİ */*18)

İnsanlardan, hayvanlardan davarlardan renkleri değişik olanlar vardır. Kulları içinde Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. ( FATIR SURESİ */*28)

Sizi tek bir nefisten yarattı, ondan eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi anne karnında, üç karanlık içinde, biyaratılıştan sonra bir başka yaratılışla yaratmaktadır. İşte Rabbiniz Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur. nasıl çevriliyorsunuz? **( ZÜMER SURESİ */*6)

Allah kimine binmeniz, kiminden yemeniz için size bir yarar olmak üzere davarları var etti. MÜ'MİN SURESİ */*79

O, göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Size kendi nefislerinizden eşler, davarlardan çiftler var etti. Sizleri türetip-yayıyor. O'nun benzeri yoktur. O, işitendir, görendir. **( ŞURA SURESİ */*11 )
*
KURBAĞA İLE İLGİLİ AYETLER
****
ayrı ayrı mucizeler ve ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. büyüklük tasladılar suçlu-günahkar bir kavim oldular. **( A'RAF SURESİ */*133 )

KURAN'DA SİNEK İLE İLGİLİ AYETLER

Ey insanlar, size bir örnek verildi dinleyin. Allah dışında taptıklarınız bir araya gelseler bir sinek bile yaratamazlar. sinek onlardan bir şey kapsa, bunu geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. HAC SURESİ */*73

Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da,örnek vermekten çekinmez. iman edenler, bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilir inkâr edenler Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?" derler. Allah Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz. BAKARA SURESİ * /*26

ÖRÜMCEK İLE İLGİLİ AYETLER
****
Allah'ın dışında veli edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümceğe benzer. evlerin en dayanıksızı örümcek evidir; ANKEBUT SURESİ *41


KURAN'DA YILAN İLE İLGİLİ AYETLER

onu attı; bir de ne görsün o hızla koşan kocaman bir yılan oluvermiş TAHA 20

Asasını bırakınca onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görüp, geriye kaçtı Ey Musa, korkma; şüphesiz Benim elçilerim korkmaz." *NEML SURESİ *10

"Asayı." Attıktan sonra onun bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına bakmaksızın kaçdı. "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin." **( KASAS SURESİ */*31)

İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen sürekli haykıran bir hayvanın örneği gibidir. Onlar, sağır dilsiz kördürler; akıl erdiremezler.BAKARA 68

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık Kalbleri vardır anlamazlar, gözleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler. hayvanlar gibidir aşağılıktır gafil olanlardır. **( A'RAF * /*179 )

Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onların konaklama yeridir ( MUHAMMED * /*12 )

Andolsun, cumartesi yasağını çiğneyenleri biliyorsunuz. biz, onlara: "Aşağılık maymunlar olun" dedik. *( BAKARA * /*65 )

Allah katında, 'kesin ceza olarak' bundan kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın lanet ettiği, ona gazablandığı onlardan maymun ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır." **( MAİDE*/*60 )

KÖPEĞE BENZETİLMESİ AYETLERİ

biz dileseydik, onu bununla yükseltirdik. o yere saplandı, hevasına uydu. Onun durumu, dilini sarkıtıp soluyan, kendi başına bırakılan köpeğin durumu gibidir. ayetlerimizi yalanlayan topluluk böyledir. gerçek haberi aktar. Ki düşünsünler. *( A'RAF /*176 )

onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler; ( MÜDESSİR /*50 )

İNSANLARIN HİZMETİNE VERİLEN HAYVANLAR İLE İLGİLİ AYETLER
**
Bulutları üzerinize gölge kıldık size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. rızıklarımızın temizinden yiyin Onlar bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmettiler Bakara Suresi 57

Hayvanlardan yük taşıyan ve yünlerinden, tüylerinden döşek yapılanları yaratan O'dur Allah'ın rızkından yiyin ve şeytana uymayın.o, apaçık düşmandır. ( Enam Suresi , 142)

hayvanlarda sizin için ibret vardır; karınlarının içinde olanlardan içirmekteyiz onlarda sizin yararlar var. Sizler onlardan yemektesiniz. Onların üzerinde ve gemilerde taşınmaktasınız. ( Müminun Suresi , 21-22)

hayvanları o yarattı; sizin için onlarda ısınma ve yarar vardır onlardan yemektesiniz. onlarda sizin için güzellik vardır. onlar, ağırlıklarınızı taşımaktadır Şüphesiz Rabbiniz şefkatli ve merhametlidir. Onlara binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkebleri yarattı Ve sizlerin bilmediğinizi yaratmaktadır? ( Nahl Suresi , 5-8)

Nahl Suresi ,

Sizin için hayvanlarda ibret vardır,

onların karınlarından gıdalar ile içenlerin boğazından kolaylıkla kayan dupduru bir süt içirmekteyiz.

Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden güzel bir rızık edinmektesiniz.

Şüphesiz aklını kullanan bir topluluk için, gerçek ayetler vardır.

Rabbin bal arısına vahyetti Dağlarda, ağaçlarda ve çardaklarda evler edin. meyvelerin tümünden Rabbinin yolunda uçuver.

Onların karınlarından türlü renkde şerbet çıkar, onda insanlar için şifa vardır. düşünen topluluk için ayet vardır.


Allah, size evlerinizi içinde "güvenlik ve huzur bulacağınız yerler" kıldı;

size hayvan derilerinden göç ve yerleşme gününde kolaylıkla taşıyacak evler; yünlerinden, yapağı ve kıllarından giyimlikler-döşemelikler ve ticaret metası kıldı.

İri cüsseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık onlarda hayır vardır. onlar boğazlanırken Allah'ın adını anın; onlardan yiyin, yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, şükredesiniz. ( Hac Suresi , 36)

Ellerimizin yaptıklarından kendilerine nice hayvanları yarattığımızı görmüyorlar mı? bunlara malik oluyorlar. Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; bir kısmı binekdir, bir kısmının da etini yiyorlar. Onlarda kendileri için nice yararlar ve içecekler vardır. şükretmeyecekler mi? ( Yasin Suresi , 71-73)

Allah O'dur kimine binmeniz, kiminden yemeniz için size yarar olmak üzere davarlar var etti. Onlarda size yararlar vardır. Onların üstünde bir hacete ihtiyaca ve arzuya ulaşırsınız; gemilerin üstünde taşınırsınız. ( Mümin Suresi , 79-80)
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




çarşamba çilingir webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım