![]() |
#1 |
![]() CÂFERİYYE:
Hazret-i Ali'nin torunlarından Ca'fer-i Sâdık'a bağlı olduklarını iddiâ eden, bozuk İmâmiyye fırkasının otuz ikinci kolu. Ca'ferîlerin Ehl-i beyti seviyoruz demeleri, hıristiyanların hazret-i Îsâ'yı seviyoruz demelerine benzer. Çünkü hıristiyanlar hazret-i Îsâ'nın dînini bozup değiştirdikleri gibi, Ca'feriyyenin inanışları da İmâm-ı Ca'fer-i Sâdık'ın yoluna hiç uymamaktadır. (İmâm-ı Rabbânî)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() CÂHİL:
1. Allahü teâlâyı unutmuş olan; gâfil, bilgisiz. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Câhiller, ahmaklar, dünyâdaki zevk ve lezzetlere kavuşmak için, dinlerini, îmânlarını verdi. Âhiretlerini satıp, dünyâyı, şehvetlerinin istediklerini aldılar. Kurtuluş yolunu bırakıp, helâke koştular. Bu alış-verişlerinde bir şey kazanmadılar. Bunlar ticâret ve kazanç yolunu bilmedi. Çok ziyân etti. (Bekara sûresi: 16) Âlim olduğunu söyleyen kimse, câhildir. (Hadîs-i şerîf-Keşf-ül-Hafâ) Âlimin uykusu câhilin ibâdetinden hayırlıdır. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Âhir zamanda ibâdet edenlerin çoğu din câhili olacaktır. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Aklın eremediği ve yanıldığı şeylerde akla uyarak doğru yoldan sapmış olan câhilleri, hâkim, feylesof ve fen adamı sanan, bunları taklid eden, yalan yanlış sözlerini hikmet, fen sanarak bunlara inanan kimseler felâkete düşerler. (İmâm-ı Rabbânî) 2.İlmiyle amel etmeyen. Ne kadar okursan oku, ne kadar öğrenirsen öğren, ne kadar bilgi edinirsen edin, onunla amel etmedikçe câhilsin. (Sa'dî Şîrâzî) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() CÂHİLİYE DEVRİ:
İslâmiyet'ten önce hissin akla, kötülüğün iyiliğe hâkim olduğu, puta tapılan karanlık devir. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Onlar hâlâ Câhiliyye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Allah'tan daha güzel hüküm verecek kimdir?Fakat bunu, gerçek anlayış sâhibi olan bir kavim (toplum) bilir. (Mâide sûresi: 50) Câhiliye devrinde en ileride olanınız, İslâm'a girince en ileriniz olur. (Hadîs-i şerîf-Keşf-ül-Hafâ) Eshâb-ı kirâmdan Huzeyfe radıyallahü anh, Peygamber efendimize sallallahü aleyhi ve sellem; "Yâ Resûlallah! Biz câhiliye devrinde kötü kimselerdik. Allahü teâlâ senin şerefli vücûdun ile, İslâm nîmetini, iyilikleri bizlere ihsan etti. Bu seâdet günlerinden sonra yine kötü zaman gelecek mi?" diye sorunca; "Evet gelecek" buyurdu. Bu şerden sonra hayırlı günler yine gelir mi dedi, yine; "Evet gelir. Fakat o zaman bulanık olur" buyurdu (Hadîs-i şerîf-Buhârî) Habeşistan'a ikinci hicret esnâsında Habeş hükümdârı Necâşî'nin kendisine bâzı soruları üzerine kâfile başkanı Câfer bin Ebî Tâlib şöyle buyurdu: "Ey hükümdâr! Biz Câhiliye devrinde putlara tapardık, ölmüş hayvan leşi yer, her türlü kötülüğü işlerdik. Kuvvetlilerimiz zayıflara zulm eder ve merhamet nedir bilmezdik. Allahü teâlâ bize, kendimizden doğru, emin, iffet sâhibi, soyu temiz bir peygamber gönderinceye kadar bu vaziyette kaldık." (İbn-i Hişâm) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() CAHÎM:
Cehennem'in dördüncü tabakasına verilen ad. Güneşe ve yıldıza tapanların azab göreceği Cehennem. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Cahîm ise azgınlara apaçık gösterilmiştir. Ve onlara Allahü teâlâyı bırakıp ibâdet ettikleriniz hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı? Yâhut kendilerini (azâbdan) kurtarabiliyorlar mı? denir. (Şuarâ sûresi: 91-93) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() CÂİZ:
1. Ruhsat, izin verilmiştir, olabilir, yapılabilir, günah değildir. Kur'ân-ı kerîmi abdestsiz ezberden okumak câizdir. Günah olmaz. Fakat abdestli okumak daha iyidir. (İbn-i Âbidîn) Sabah namazında aldığı abdest bozulmadan, bu abdest ile, öğleyi, ikindiyi, akşamı ve yatsıyı kılmak câizdir. Günah olmaz, fakat her namaz için abdest almak daha iyi olur. (İbn-i Âbidîn) 2. Sahîhdir, doğrudur. Bâyi' (satıcı) bu malı bin liraya sana sattım, dese, müşteri (alıcı) da bir şey söylemeyerek alsa câiz olur. Bâyi' malı verse, müşteri parasını verse, hiçbir şey söylemeden câiz olur. (İbn-i Hümâm) 3. Tenzîhen mekruh. Amca, dayı kızı ile evlenmek câizdir. Bir mecbûriyet olmadıkça, yapılmaması daha iyi olur, yapılırsa da günah olmaz. (İbn-i Hümâm) Güneşte ısınan su ile abdest almak câizdir. Hıristiyanın kestiği hayvanın etini yemek de böyle câizdir. (Tahtâvî) Câiz Değil: 1.Sahîh değil. Ağaçta belirmemiş olan meyveyi satmak, akıllı olmayan küçük çocuğun alış-verişi, yâni pazarlık edip, söz kesmesi câiz değildir. (İbn-i Hümâm) 2. Mekruh. Namaz kılmak için, Kâbe, câmi resmi bulunan seccâdeyi yere sermek câiz değildir. (Seâdet-i Ebediyye) 3.Haram. Alkollü içkilerin damlasını bile içmek câiz değildir. (İbn-i Âbidîn) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() 4.Fâsid, bâtıl.
Yürüyerek namaz kılmak câiz değildir. (Fethu'l-Kadîr) 5-Küfür. Allah göktedir, yerdedir demek câiz değildir. Şaka olarak da olsa, zünnar denilen papaz kuşağını bele bağlamak câiz değildir. (Şeyhzâde Muhammed Efendi) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() CÂMEKIYYE:
Hizmet karşılığı olarak alınacak ücretin veya maaşın çeki, bonosu. Câmekıyyenin satışı câiz değildir. Çünkü ücret hak edilmiş ise de, kabz edilmemiş (alınmamış), mülk olmamıştır. (İbn-i Âbidîn) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() CÂMİ':
Toplayan. 1. Müslümanların ibâdet etmek için toplandıkları yer, mâbed. (Bkz. Mescid) Hayızlı ve cünüp olanın Câmi'e girmesi harâmdır. Abdestsiz olanın girmesi mekruhtur. (Molla Hüsrev) 2. Allahü teâlânın ism-i şerîflerinden. Çeşitli hakîkatleri ve enfüs (iç) ve âfâktaki (dıştaki) zıt işleri birleştirici, kıyâmet gününde yeryüzünde olan cinleri, insanları ve mahlûkâtı bir araya getirici insanların dağılmış bulunan et, kemik, kafa ve diğer organlarını tekrar birleştirici. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Ey Rabbimiz, muhakkak ki sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde insanları câmi'sin. Şüphesiz Allah vâdinden dönmez. (Âl-i İmrân sûresi: 9) 3. Hadîs kitaplarında yer alan sekiz bâbın hepsini içine alan kitaplar. Bu sekiz bâb şunlardır: a) İlm-i tevhîd ve sıfat, b) Sünen, c) Rikâk, d) İlmü'l âdâb, e) Tefsîr, f) Sîre, g) İlmü'l fiten, h) İlmü'l menâkib. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() CÂRİYE:
Harbde esir alınıp İslâm memleketine getirilen kadın köle. Sizden hiç biriniz, sakın memlûküne (kölesine) kölem, câriyem diye seslenmesin. Yiğidim, oğlum, kızım desin. Onlar da size efendim, desin. (Hadîs-i şerîf-En-Nihâye) Kölenin, câriyenin nafakasını vermek (geçimini karşılamak) efendisine farzdır. (İbn-i Âbidîn) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() CÂSİYE SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin kırk beşinci sûresi. Hâ-mîm de denir. Câsiye sûresi, Mekke'de nâzil olmuştur (inmiştir). Otuz yedi âyet-i kerîmedir. "Korku ve endişe yüzünden ayakta duramayıp diz üstü çökmek" anlamına gelen ve yirmi sekizinci âyette geçen Câsiye kelimesi, sûreye isim olmuştur. Sûrede, Allahü teâlânın varlığını, kudret ve azametini, büyüklüğünü gösteren eserlere dikkatler çekilmekte, kâfirlerin inkarcı tutumlarına işâret edilmekte, İsrâiloğullarının Allahü teâlânın lütuf ve ihsânlarına kavuştukları halde nîmete nankörlük ettikleri haber verilmekte, kıyâmet gününün dehşetli durumu ve o gün insanlar hakkında amel defterlerinin şâhitlik edeceği, mü'minlerin, inananların âhirette büyük nîmetlere kavuşacakları müjdelenmekte, inkarcıların inanmıyanların, inançları bozuk olanların ise, şiddetli azâba uğrayacakları, Allahü teâlânın büyüklüğü, bütün kâinât (evren) üzerindeki hâkimiyeti ve daha başka hususlar bildirilmektedir. (Fahreddîn Râzî) Câsiye sûresinde meâlen buyruldu ki: Kim sâlih (güzel, iyi) bir amel işlerse, (bunun sevâbı) kendi lehine; kim de kötülük ederse (bunun cezâsı) kendi aleyhinedir. Sonra (hepiniz) Rabbinize döndürüleceksiniz. (Âyet: 15) Kim, Hâ-mîm (el-Câsiye) sûresini okursa, hesab günü Allahü teâlâ onun avretini (utanılacak şeylerini) örter ve korkusunu giderir. (Hadîs-i şerîf-Envâr-ut-Tenzîl ve Esrâr-üt-Te'vîl) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|