08-03-2009, 18:50 | #1 |
ULUSA SESLENİŞ TEMMUZ 2009 (Tam Metin)
Aziz vatandaşlarım...
Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Televizyon ekranları aracılığıyla sizlerle beraber olmaktan, Türkiye'nin büyüme ve kalkınma yolundaki seyrine dair gelişmeleri sizlerle paylaşmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlıyorum. Yaz mevsiminin bütün güzelliklerini alabildiğine yaşadığımız şu günlerde Türkiye'nin mutlu ve müreffeh geleceği adına, birbiri ardına adımlar atmaya devam ediyoruz. Bu ayki buluşmamızda, ülkemizin yarınlarına damgasını vuracağına inandığımız dev projelerden ikisine özel olarak dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunlardan ilki enerji alanında önemli bir uluslararası ve hatta kıtalararası proje olan NABUCCO Projesi... 2002 yılında BOTAŞ ile Avusturya'nın OMV şirketlerinin işbirliğiyle başlatılan bu dev projeye, daha sonra Macaristan'ın MOL, Romanya'nın Transgaz ve Bulgaristan'ın Bulgargaz şirketleri de katıldı. 2007 yılında Alman şirketi RWE'nin de katılımıyla NABUCCO'nun kapsamı daha da genişledi. Nihayet bu ay içinde ilgili ülkelerle birlikte bu önemli projenin startını resmen verme mutluluğunu da yaşadık. 13 Temmuz günü Avusturya, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya başbakanlarıyla birlikte, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Barosso'nun da katılımıyla ilk resmî anlaşmayı hayırlısıyla hükümetlerarası zirve toplantısı olarak imzaladık. Bunu sadece Türkiye ve diğer ortak ülkeler için değil, Asya'dan Avrupa'ya uzanan çok geniş bir coğrafyada yeni bir dostluk ve işbirliği döneminin başlangıcı olarak görüyoruz. Bu imzalarla Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerde de yeni bir sayfa açılmıştır. İnşallah daha sonraki aşamalarda Ortadoğu coğrafyası da bu projenin bir parçası haline gelecektir, umudumuz, beklentimiz bu yöndedir. Değerli vatandaşlarım... Bildiğiniz gibi Türkiye, kıtaların buluştuğu çok müstesna bir coğrafi konuma sahiptir. Bir yandan Orta Doğu ve Hazar Havzası olmak üzere, dünyanın ispatlanmış doğal gaz rezervlerinin yaklaşık üçte ikisinin bulunduğu bir bölgenin en stratejik noktasındayız. Diğer yandan Avrupa ülkelerinin tamamının doğuya açılan kapısı konumundayız. NABUCCO Projesi, işte Türkiye'nin bu benzersiz konumunu değerlendirerek, ülkemizi bölgenin ve dünyanın enerji haritasında bir merkezi üs, bir enerji koridoru haline getirecek olan bir dizi projenin en önemli ayaklarından biridir. Biz göreve geldiğimiz ilk günden beri Türkiye'yi dünyanın önemli enerji koridorlarından biri haline getireceğimizi söyledik, söylüyoruz. Bu hayalimizi gerçeğe dönüştürmek için büyük gayret gösterdik. Bu gayretlerimiz neticesinde bugün Ortadoğu ve Hazar enerji kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması noktasında çok önemli projeler hayal olmaktan çıkmıştır. Bildiğiniz gibi kısa bir zaman içinde Kerkük-Yumurtalık'ın yanısıra, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattını da işletmeye açtık. Rus doğal gazını taşıyan Batı Hattı, İran-Türkiye, Mavi Akım, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hatları ile Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonektörü projeleri de bu dönemde gerçeğe dönüştü. Diğer yandan Samsun-Ceyhan petrol boru hattına yönelik çalışmalar bütün hızıyla sürdürülüyor. Türkmen doğal gazının Türkiye'ye naklini ve Irak doğalgazının Kerkük-Yumurtalık Hattı'na paralel bir boru hattı vasıtasıyla ülkemize sevkini sağlayacak diğer önemli projelerde de önemli ilerlemeler sağlamış durumdayız. Atılan bu adımlar ülkemizi doğalgazda Avrupa'nın dördüncü ana arteri konumuna getirecektir. Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonektörü ile başlayan, NABUCCO projesinin hayata geçmesiyle devam eden bu sürecin sonunda bu hedefimize ulaşmış olacağız. Ülkelerin sürekli artan enerji ihtiyacı dikkate alındığında, enerji transferine büyük rahatlık getirecek bu projelerin sadece bölgemiz için değil, dünya için de ne kadar hayati projeler olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Bu tablonun bizim için bir başka anlamı da, ülkemiz doğal gaz altyapısının Avrupa'nınkiyle birleşecek olmasıdır. Bu sayede Avrupa Birliği ile enerji alanındaki ilişkilerimiz bir başka boyut kazanacak; Türkiye Avrupa Birliği'nin enerji politikasında önemli bir ortak haline gelecektir. İnanıyorum ki Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin doğal bir parçası olduğu, olması gerektiği gerçeği bu gelişmelerle birlikte çok daha iyi anlaşılabilecektir. Sevgili vatandaşlarım... Bu ilk resmi anlaşmayı bir başlangıç olarak kabul ediyoruz. Önümüzdeki süreçte hem ilgili hükümetlerin, hem de projenin bir parçası olan şirketlerin daha pek çok adım atması gerekiyor. Türkiye olarak bu projenin hem ülkemize, hem de bölgemize getireceği kazanımların farkındayız, sorumluluklarımızın gereğini de bihakkın yerine getirmekte kararlıyız. Bu projenin getireceği yeni imkânlar, diğer bölgesel projelere de hız kazandıracak, ilham verecektir. Bu çerçevede, Azerbaycan, Türkmenistan, Irak ve Mısır başta olmak üzere, Hazar ve Orta Doğu bölgelerinde bulunan kayda değer doğal gaz üreticisi ülkelerin de zaman içinde bu bölgesel projenin bir parçası olacaklarına inanıyoruz. Projenin ileri safhalarında İran ve Rus doğalgazının NABUCCO boru hattı üzerinden Avrupa'ya ihracını temin etmek için de uygun şartlar oluşturmaya çalışacağız. Yine dünyanın en büyük doğal gaz üreticilerinden olan Katar'ın, ülkemizde tesis edilecek bir sıvılaştırılmış doğal gaz terminali vasıtasıyla, NABUCCO projesinin bir parçası haline gelmesini de imkan dahilinde görüyoruz. Bu sayede bütün bu ülkeler, NABUCCO boru hattı vasıtasıyla Türkiye üzerinden Avrupa ile organik bir bağ kurmuş olacaklar. Biliyoruz ki bugünün dünyasında ticari ilişkiler sadece devletleri değil, toplumları da birbirine yaklaştırıyor. Bu anlamda NABUCCO'yu sadece bir enerji projesi olarak değil, farklı devlet ve toplum yapılarını buluşturacak, kaynaştıracak bir barış projesi olarak da görüyoruz. Ülkelerin ortak menfaatlerinin güçlendireceği bu ticari ittifak, aynı zamanda birlikte yaşamanın, birlikte gelişmenin, birlikte kazanmanın kapılarını açacaktır. Bu umut ve heyecanla bu dev projenin ülkemize, bölgemize, dünyaya hayırlı olmasını temenni ediyorum, emeği geçen herkese de şükranlarımı sunuyorum. Değerli vatandaşlarım... Yine Temmuz ayı içinde ulaştırma alanındaki dev projelerimizden biri olan Konya-Ankara Hattı'nın ilk ray kaynağını törenle gerçekleştirdik. Bu sembolik töreni, altyapı çalışmaları tamamlanan bu hattın en kısa zamanda sizlerin hizmetine sunulacağının bir müjdesi olarak da kabul edebilirsiniz. Bu yılın Mart ayında hizmete açtığımız Ankara -Eskişehir Yüksek Hızlı Tren Hattı bunun en güzel örneğidir, bugün bu güzergâhta seyahat eden vatandaşlarımız büyük bir memnuniyetle bu imkânı yaşıyor ve kullanıyorlar. Hükümet olarak göreve geldiğimiz günden bu yana ısrarla üzerinde durduğumuz konulardan biri de biliyorsunuz ulaştırma konusudur. Geçmişe baktığımızda bütün büyük medeniyetlerin inşa ettikleri yollarla anıldığını, bu yolların adeta o medeniyetlerin sembolü haline geldiğini görüyoruz. Hep söyledim, yol medeniyettir dedim, su medeniyettir dedim. Bugün de durum değişmiş değildir; yollar sadece ülkeleri ve şehirleri değil, toplumları da birbirine bağlayan medeniyet köprüleri olmaya devam ediyor. Ulaştırma alanında imkânlarını geliştirmiş, çeşitlendirmiş olan ülkelerin kalkınmayı yaygınlaştırmak, ticareti geliştirmek konusunda önemli mesafeler aldığını görüyoruz. Bununla birlikte kültürel temaslar, etkileşimler de en üst seviyeye çıkıyor ve standartlar yükseliyor. İşte bu gerçekler doğrultusunda ulaştırma alanında yapılmamışları yapmayı artık kaçınılmaz bir gereklilik olarak gördük, Cumhuriyet tarihinin en önemli ulaştırma projelerini ardı ardına devreye soktuk. Yıllardır bitirilemeyen bazı önemli projeleri tamamladık, Bolu Tüneli, Karadeniz Sahil Yolu buna örnektir. 1993'te başlanan, 10 yılda bitirilemeyen Bolu tünelini 3 yılda tamamladık, 2007'de hizmete açtık. Yine yıllarca konuşulduğu halde hayata geçirilemeyen Marmaray gibi, hızlı tren hatları gibi birtakım projeleri başlattık ve gerçekleştirme yolunda adım adım ilerliyoruz. Marmaray'la iki kıtayı denizin altından birbirine bağladık. Böylece Asya ve Avrupa kıtaları kesintisiz biçimde demiryoluyla birbirine bağlanmış oluyor, inşallah bu büyük projeyi tamamladığımızda adeta yeni bir devir açmış olacağız. Ve yine bunun yanında bir de lastikli yani otomobillerin de geçeceği denizaltından bir geçişin de şu anda adımlarını atıyoruz. Değerli vatandaşlarım... Ülkemizi bir uçtan bir uca duble yollarla donatma hedefimiz doğrultusunda onlarca projeyi yine hayata geçirdik, 10.000 kilometreye yakın duble yol yaptık, çok önemli mesafeler aldık. Bunların hepsi bir zamanlar hayaldi, 79 yılda 6.000 kilometre yol yapılmışken, duble yol olarak söylüyorum, bizler şurada 7 sene içerisinde 10.000 kilometreye yakın bir duble yol gerçekleştirdik. Bugün bunların hepsi bir gerçek... Yapımı, hazırlığı devam eden pek çok bu noktada proje var, çünkü hedefimiz 15.000 kilometreyi gerçekleştirmek. Bunların yayında başka projeler de peyderpey hayata geçiriliyor, geçirilecek. Ankara-Konya Hızlı Tren Hattı işte bu törenle birlikte geri sayımı başlayan projelerden biri... İnşallah önümüzdeki yılın sonuna bunu yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu ülkenin kalkınma heyecanını bu projelerle birlikte izlemeye, yaşamaya devam edeceğiz. Ankara - Sivas Hızlı Tren Hattı da adım adım ilerliyor. Ankara-İstanbul, inşallah Hızlı Tren Hattı'nın birinci etabını hizmete açtık, ikinci etabı da devam ediyor ve bu çalışmalar hızla devam ediyor. Yine Ankara - İzmir Hızlı Tren hattıyla ilgili çalışmalar bütün sürdürülüyor. Demiryolları konusunda bu ülkede kırk yıl boyunca çivi bile çakılmamıştı, en son demiryolu kırk yıl önce Van'a yapılmıştı, biz bu makûs talihi de değiştirdik. Tekirdağ - Muratlı hattı ile Tekirdağ'ı demiryoluna kavuşturduk. Ankara - Sivas Hızlı Tren Yolu kapsamında da Yozgat'ı demiryoluna kavuşturuyoruz. Bugün tamamlanan ve çalışmaları devam eden bu hızlı tren hatlarıyla dünyanın bu imkândan yararlanan sayılı şehirleri arasında bizim şehirlerimizin de adları yazılmıştır. Bugün yüksek hızlı tren sayesinde Eskişehir-Ankara arasındaki seyahat birbuçuk saate inmiş durumda... Proje hizmete açıldığında Ankara-Konya arası da 1 saat 15 dakikaya inmiş olacak. Bunun insanlarımıza getireceği rahatlıkları, ticari hayatımıza, kültürel hayatımıza, turizme getireceği yeni imkânları düşünebiliyor musunuz? Şunu hep söylüyorum; biz artık şehirlerimizi sınır komşusu olmaktan çıkarmak, kapı komşusu haline getirmek istiyoruz. Hani diyorlardı ya git gel Konya 6 saat. Artık git gel Konya 6 saat denmeyecek, ya, git gel Konya ikibuçuk saat denecek. Değerli vatandaşlarım... Bizim bütün bu adımları atmamızın asıl sebebi Türkiye'nin gecikmiş ulaştırma atılımını hayata geçirmek, Türkiye'yi bu alanda daima çağdaş dünyanın gerisinde kalan değil, önüne geçen, örnek alınan ülke konumuna getirmektir. Türkiye'nin ulaştırma vizyonunu bugünün ihtiyaçlarına uygun hale getirmektir. Karada, denizde, havada tüm nimetlerden benim vatandaşlarımın, benim halkımın istifade edebileceği modern bir Türkiye. Bu sebeple gecemizi gündüzümüze katarak, dört koldan bu projeleri hayata geçiriyoruz, bu yolda da kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz. Başlattığımız projeleri asla bir köşede unutup çürümeye terk etmeyeceğiz, bitirip hizmete açma sorumluluğunu da bundan önce olduğu gibi yine üstleneceğiz. Bakınız Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun yapımı da hızla devam ediyor. Bu projeyle inşallah Pekin'den Londra'ya kadar uzanan İpek Demiryolu hayali gerçeğe dönüşecek. Bu da kıtaları birbirine bağlayan çok önemli bir medeniyet projesidir, barış projesidir, bunun da merkezinde Türkiye var. Yine temelini attığımız Ankara-Sivas hattı da Pan-Avrupa 4. Ulaşım Koridorunun devamını teşkil ediyor. İstanbul-Edirne Hızlı tren hattının uygulama projelerini de hazırladık; bu projeyi de Avrupa Birliği fonlarından yararlanarak inşa edeceğiz. Ankara-İzmir'in uygulama projelerini yaptık. İlk fırsatta ihalesini yaparak yapım aşamasına geçeceğiz. Kararımız tıpkı duble yollarda olduğu gibi hızlı tren ağını bütün yurt sathına yaymaktır. Demiryoluyla yük taşımacılığında da büyük bir atılım içindeyiz; şu anda ayda ortalama 1000 trenle yurtdışına yük taşıması yapıyoruz. İstanbul-Selanik, İstanbul-Tahran, İstanbul-Budapeşte, Mersin-Halep arasındaki yolcu trenleri komşularımızla bizim aramızda adeta bir dostluk köprüsü kurmuş durumda. Suriye sınırında atıl hattaki mayınları temizledik, yolunu yeniledik, böylece Türkiye-Suriye arasında da aynı dostluk ve kardeşlik köprüsü kurulmuş oldu. Değerli vatandaşlarım... Ulaştırma derken elbette sadece demiryollarından bahsetmiyoruz. Karayollarında, hava ve deniz ulaşımında, iletişim alanında da Türkiye, tarihinin en büyük atılımlarını gerçekleştiriyor. Daha önce de ifade ettiğim gibi 15.000 kilometre bölünmüş yol hedefi koymuştuk, bunun yaklaşık 10.000 kilometresini bitirerek hizmete sunduk. Bu sayede yol güvenliği konusunda da önemli gelişmeler kaydettik; karayollarında ölümlü kaza oranı bu yollar sayesinde % 80 oranında azalmış bulunuyor. Bu ülkede uçağa binmek lükstü, bunu da değiştirdik, artık herkes uçağa binebiliyor. Bugün hem uçak sayısında, hem sefer sayısında, hem de yolcu sayısında büyük bir artış yaşanıyor. Deniz yollarını yeniden ele aldık, deniz taşımacılığını canlandırdık, Türkiye bu gelişme hızıyla bugün gemi ve yat üretiminde dünyanın lider ülkeleri arasına girmiş durumda... Bir ülkenin gelişmişlik seviyesinin en önemli göstergelerinden birinin yollarının kalitesi, yol güvenliği ve konforu, ulaştırma ağlarının çeşitliliği olduğunun bilincindeyiz. Türkiye geçen altı buçuk yılda bu alanda çok önemli gelişmeler kaydetmiştir, bu alandaki gayretlerimizi önümüzdeki dönemde de kararlılıkla sürdüreceğiz. Sevgili vatandaşlarım... Bu ay dış politika açısından yine yoğun ve önemli bir trafik içindeydik. 8 Temmuz'da gerçekleştirilen G-8 Zirvesi'ne katılmak üzere gittiğimiz İtalya'da çok önemli etkinliklere katıldık, çok yararlı temaslarda bulunduk. Zirve gündeminde yine küresel ekonomik krizle mücadele, dünya ticaretinin önündeki engellerin kaldırılması, gıda güvenliği ve güvencesinin sağlanabilmesi gibi önemli konular vardı. Bunun yanı sıra giderek daha ciddi bir mesele halini alan küresel iklim değişikliğiyle mücadele ve uluslararası gündemi meşgul eden diğer önemli bölgesel meseleler de detaylarıyla ele alındı. Bu ziyaret sırasında Avrupa Birliği üyesi ülke liderlerini bir araya getiren önemli bir toplantıya katılma imkânı da bulduk. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri hakkındaki görüşlerimizi bir kere daha bütün açıklığıyla ifade ettik. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini samimi biçimde destekleyen İtalya Başbakanı Sayın Berlusconi ile yaptığımız ikili görüşme sırasında da hem Türkiye'nin müzakere sürecindeki gayretlerini, hem de yaşanan bazı sıkıntıları bir kere daha vurguladık. Bütün bu temasların, başta Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği süreci olmak üzere, gündemde yer alan her konuda, kayda değer sonuçlar üreteceği konusunda ümitliyiz. Bu vesileyle, Avrupa Birliği müzakere sürecinde, zorluklara rağmen ilerlemenin devam ettiği ve vergilendirme başlığının da müzakereye açıldığı bilgisini sizlere vermek istiyorum. Bu sürecin bazı zorlukları beraberinde getireceğini zaten öngörmüştük, şimdi bu bilinçle ve eksilmeyen bir samimiyetle, gayretle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İnanıyorum ki, her geçen gün, Avrupa Birliği ülkeleri nezdinde, bu gayretlerimiz daha iyi anlaşılacak ve yolumuz kısalmaya başlayacaktır. Dünyada yaşanan son gelişmelerle birlikte, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin sadece Türkiye için değil, Avrupa Birliği için de ne kadar değerli olduğu, daha da açık biçimde ortaya çıkmıştır. Bunun Avrupa kamuoyu tarafından da zaman içinde daha iyi fark edileceğine inanıyoruz. Değerli vatandaşlarım... Bundan önce olduğu gibi Temmuz ayı boyunca da önemli dünya liderlerini ülkemizde ağırlamaya devam ettik. Bu ay içinde Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı ile Dubai Devlet Başkan Yardımcısı, Başbakan ve Dubai Emiri Sayın Muhammed Bin Raşid El Maktum ile birer görüşme yaptık. Bu görüşmelerde, Türkiye'nin, Suudi Arabistan ve Dubai ile ilişkilerine yeni açılımlar getirecek önemli konularda mutabakat sağladık. 13 Temmuz'daki NABUCCO anlaşmasını imzalamak üzere ülkemize gelen Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Barosso başta olmak üzere bütün katılımcı ülke temsilcileri ile ayrı ayrı görüşme imkânı bulduk. Avusturya Şansölyesi Sayın Faymann, Bulgaristan Başbakanı Sayın Stanishev, Gürcistan Cumhurbaşkanı Sayın Saakashvili, Irak Başbakanı Sayın Maliki, Macaristan Başbakanı Sayın Bajnai ve Romanya Başbakanı Sayın Emil Boc ile çok yararlı temaslarda bulunduk. 14 Temmuz'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile Ankara'da bir araya geldik ve Kıbrıs'ta devam eden kapsamlı çözüm müzakereleri başta olmak üzere iki ülke ilişkileri konusunda görüş alışverişinde bulunduk. 16 Temmuz'da bu defa Filistin Ulusal Yönetim Başkanı Sayın Mahmud Abbas'ı misafir ettik. Kendisine Filistinli kardeşlerimize karşı tarihi, insani ve vicdani sorumluluğumuzun farkında olduğumuzu ve yanlarında yer almaya devam edeceğimizi bir kere daha ifade ettik. Ulusal Yönetimin güçlendirilmesi ve Filistin halkının sosyo-ekonomik şartlarının iyileştirilmesi konusunda her türlü katkıyı vermeye hazır olduğumuzu vurguladık. Bu çerçevede tabii ki çok yönlü pek çok somut proje üzerinde görüş birliğine vardık. Yine bölgede barışın tesisi konusunda, öncelikle Filistinin kendi iç barışının bizim için çok büyük önem taşıdığını altını çizerek ısrarla vurguladık. Türkiye'nin gayretlerinin devam edeceğini de Sayın Abbas'a ifade ettik. En son Gazze'de yaşanan acı insanlık tablosunun bir daha bölgede asla yaşanmaması için gereken her türlü adımı atmaya kararlı olduğumuzu ifade ettik. Ayrıca şu hususu da bir kere daha vurgulamak istiyorum: Sayın Abbas'ın bu ziyareti, Rum basınında yer alan ve maalesef bazı medya kuruluşlarının da tahkik etmeden kullandıkları bazı yalan haberleri açıkça tekzip etmesine de vesile oldu. Çünkü haberer yalandı. Değerli vatandaşlarım... Güney komşumuz Suriye ile ilişkilerimizdeki tarihi iyileşme de devam ediyor. Bu hafta başında yaptığımız Halep ziyaretimizle özellikle Ortadoğudaki gelişmeleri birlikte değerlendirme fırsatı bulduk, iki ülke arasındaki dostluk ve komşuluk ilişkileri yeni açılımlar kazandı ve daha da güçlendi. Suriye Devlet Başkanı Sayın Beşar Esat'la Halep'te yaptığımız görüşmede, hem iki ülke arasındaki ilişkileri, hem de bölge ve dünya meselelerini detaylarıyla görüşme imkânı bulduk. Memnuniyetle ifade edeyim ki, Türkiye ile Suriye arasında bütün bu meselelere bakışta önemli bir paralellik ve uyum yaşanmaktadır. İki ülke arasındaki bu güzel yakınlaşmanın bölgemizde ve dünyada, komşular arası ilişkilere örnek teşkil edecek bir seviyeye yükselmesinden büyük mutluluk duyuyorum. Ortak bir geçmişe ve akrabalık ilişkilerine sahip iki ülkenin böyle sıcak ve dinamik ilişkiler içinde olması, sadece bu iki ülke için değil, yıllar yılı çatışmalarla sarsılan bölgemiz için de çok değerli bir tecrübedir. Suriye ile bu yakınlaşmanın daha da gelişmesi, iki ülke arasındaki işbirliği imkânlarının zenginleştirilmesi, iki kardeş halk arasındaki bağların daha da güçlenmesi için gerekli her adımı kararlılıkla atmayı bundan sonra da sürdüreceğiz. Suriye'ye bir dost ve komşu ülke olarak değer veriyoruz ve bu hissiyatımızın aynı samimiyetle Suriye tarafında da yaşatıldığından asla şüphe etmiyoruz. Değerli kardeşlerim, sevgili vatandaşlarım... Türkiye büyük bir ülke, bu büyüklüğünün gerektirdiği her adımı da içeride dışarıda atmaya devam edecektir. Olumsuz düşünmek ve karamsarlığa kapılmak için hiçbir sebep yoktur, Türkiye hedeflerine doğru ilerlemeye devam ediyor. Türkiye'nin, şu güzel yaz günleriyle birlikte yakaladığı iyimser çizgiyi devam ettireceğine ve her geçen gün global krizin etkilerinden adım adım uzaklaşacağına samimiyetle inanıyoruz. Sıkıntılarımız elbette tümüyle ortadan kalkmamıştır, ama gördük ki en olumsuz şartlarda bile ayakta kalmayı, hızımız azalsa bile ilerleme irademizi kaybetmemeyi artık biliyoruz. Bu ülkenin huzur ve istikrarını asla bozdurmayacağız. Bu ülkede millet iradesinin, demokrasinin, hukukun ve insan onurunun tartışma konusu yapılmasına asla fırsat vermeyeceğiz. Türkiye'yi hepimizin gurur duyacağı, dünyanın örnek alacağı bir ülke haline getirmek için bütün gücümüz ve enerjimizle çalışmaya devam edeceğiz. Hiçbir güçlükten yılmayacağız, hiçbir engele takılıp kalmayacağız. Mazeret, bahane, problem değil; iş, hizmet ve proje üreteceğiz. Milletimizi asla hayal kırıklığına uğratmayacak, umudu daima canlı tutacağız. Hepimiz ülkemizi seviyor, bu ülkenin büyük hedeflerine ulaşacağı o mutlu ve müreffeh yarınlara inanıyoruz. Allah yolumuzu açık etsin. Allah yar ve yardımcımız olsun. Bu umut ve heyecanla sözlerime son veriyor, sizlere bir kere daha sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. http://web.akparti.org.tr
Konu Cerrah tarafından (08-03-2009 Saat 18:52 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
2009, akparti, forum, recep tayyip erdoğan, tam metin, temmuz, ulusa sesleniş |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|