AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-13-2013, 05:14   #1
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Alıntı:
“EY İMAN EDENLER! YAHUDİLERİN VE HIRİSTİYANLARIN EVLİYALARINI EVLİYA EDİNMEYİN. ZİRA ONLAR KENDİLERİNİN EVLİYASIDIR. İÇİNİZDE ONLARIN EVLİYALARINI EVLİYA EDİNENLER ONLARDANDIR. ALLAH ZALIMLAR TOPLUMUNA YOL GÖSTERMEZ.”
(Maide Suresi, 51)
EHL-İ KİTÂB’I RAHMET-İ İLAHİYEDEN DIŞLAMAK MANA-YI KUR’ÂN’A TERS DÜŞER
EHL-İ KİTÂB’I RAHMET-İ İLAHİYEDEN DIŞLAMAK EMR-İ İLÂHİYE TERS DÜŞTÜĞÜNDEN MANA-YI KUR’ÂN’A VE
CÜMLE KİTABLARA DA SUHUFLARA DA AYKIRI OLDUĞUNU HAZRET-İ ALLAH SARİH BİLDİRİYOR
Bismillâ hirrahmanirrahim
“SENDEN ÖNCE GÖNDERDİĞİMİZ PEYGAMBERLER HAKKINDAKİ KANUN BUDUR. BİZİM
KANUNUMUZDA HİÇ DEĞİŞİKLİK BULAMAZSIN.”
(İsra Suresi, 77)
Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm
“Îman edip yararlı iş yapanlara gelince onlarda cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalacaklardır.”

(Bakara Sûresi, 82.)
“Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” diyen meal ve tefsirler Kur’ân’ın rûhuna ve rahmet-i ilâhîyeye tamamı
ile aykırıdır.
Uygulaması da imkansız olup bu yanlış tefsir semâvî dinler arasında düşmanlıktan başka bir şey
getirmemiştir.
Hazret-i ALLÂH’ın Kur’ân’ın çok yerlerinde verâset-i enbiyâ olan “evliyâ”yı, Türk lisânında her mevzûda
kullanılan “dost” ifâdesi, gayr-i meşru hâdiselerde dahi “dost” diye ifâde olunurken... Arapça’da “dost” diye bir
kelam yok.
Herhangi bir ecnebî kelimeyi “aynı mânâyı yansıtmıyor” diye lisânımızda olmadığı için onların telaffuz ettikleri
gibi almak mecburiyetindeyiz de, “evliyâ” için aynı uygulamayı niçin yapmıyoruz?
Mâide Sûresi 51. âyetinde mâlumun “evliyâ”ya “dost” demekle o kadar mânâ değişiyor ki, Benî İsrâil (Yahudiler)
ve Benî Nasârâ (Hıristiyanlar)’ı tamamı ile dışlamak ALLÂH’ın kânunlarına uymadığı gibi Hazret-i Kur’ân’da ehl-i
kitâbın îmanlılarını taltif eden âyetleri görmezlikten gelemeyiz emr-i ilahinin dışına çıkmayalım. Başka inanç
sâhiplerini hakir görerek yaşamanın mümkün olmadığını târih boyu gördük veya göremedik. Gerçeği göremeyip,
nefsânî hislerinin esaretinden kurtulamayan, başkalarını hakir görerek yükseleceğini, bir yere varacağını
zannedenler bu zannın doğurduğu perişanlığı görmemezlikten gelemeyiz Bu türlü düşünce ve tutumlarımızı
hemen değiştirelim lütfen. bugün Buna daha mecburuz. Zararın neresinden dönülürse kardır denir.!
PİRİ GALİBİ
SEYYİT H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KARDEŞLİK isimli eserinden alıntıdır.

 

fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-11-2013, 14:59   #2
Kullanıcı Adı
fican
Standart
EHL-İ KİTÂB’I RAHMET-İ İLAHİYEDEN DIŞLAMAK MANA-YI KUR’ÂN’A TERS DÜŞER
EHL-İ KİTÂB’I RAHMET-İ İLAHİYEDEN DIŞLAMAK EMR-İ İLÂHİYE TERS DÜŞTÜĞÜNDEN MANA-YI KUR’ÂN’A VE
CÜMLE KİTABLARA DA SUHUFLARA DA AYKIRI OLDUĞUNU HAZRET-İ ALLAH SARİH BİLDİRİYOR
Bismillâ hirrahmanirrahim
“SENDEN ÖNCE GÖNDERDİĞİMİZ PEYGAMBERLER HAKKINDAKİ KANUN BUDUR. BİZİM
KANUNUMUZDA HİÇ DEĞİŞİKLİK BULAMAZSIN.”
(İsra Suresi, 77)
Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm
“Îman edip yararlı iş yapanlara gelince onlarda cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalacaklardır.”

(Bakara Sûresi, 82.)
“Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” diyen meal ve tefsirler Kur’ân’ın rûhuna ve rahmet-i ilâhîyeye tamamı
ile aykırıdır.
Uygulaması da imkansız olup bu yanlış tefsir semâvî dinler arasında düşmanlıktan başka bir şey
getirmemiştir.
Hazret-i ALLÂH’ın Kur’ân’ın çok yerlerinde verâset-i enbiyâ olan “evliyâ”yı, Türk lisânında her mevzûda
kullanılan “dost” ifâdesi, gayr-i meşru hâdiselerde dahi “dost” diye ifâde olunurken... Arapça’da “dost” diye bir
kelam yok.
Herhangi bir ecnebî kelimeyi “aynı mânâyı yansıtmıyor” diye lisânımızda olmadığı için onların telaffuz ettikleri
gibi almak mecburiyetindeyiz de, “evliyâ” için aynı uygulamayı niçin yapmıyoruz?
Mâide Sûresi 51. âyetinde mâlumun “evliyâ”ya “dost” demekle o kadar mânâ değişiyor ki, Benî İsrâil (Yahudiler)
ve Benî Nasârâ (Hıristiyanlar)’ı tamamı ile dışlamak ALLÂH’ın kânunlarına uymadığı gibi Hazret-i Kur’ân’da ehl-i
kitâbın îmanlılarını taltif eden âyetleri görmezlikten gelemeyiz emr-i ilahinin dışına çıkmayalım. Başka inanç
sâhiplerini hakir görerek yaşamanın mümkün olmadığını târih boyu gördük veya göremedik. Gerçeği göremeyip,
nefsânî hislerinin esaretinden kurtulamayan, başkalarını hakir görerek yükseleceğini, bir yere varacağını
zannedenler bu zannın doğurduğu perişanlığı görmemezlikten gelemeyiz
Bu türlü düşünce ve tutumlarımızı
hemen değiştirelim lütfen. bugün Buna daha mecburuz. Zararın neresinden dönülürse kardır denir.!


PİRİ GALİBİ
SEYYİT H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KARDEŞLİK isimli eserinden alıntıdır.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-30-2013, 14:48   #3
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Adem (safiyullah)’tan Kıyamete Kadar Semavi Din İslamiyet’tir.
Peygamber Efendilerimiz din getirmediler. İnsanların kemalatına uygun, din-i İslam içinde şeriat getirdiler. Cümlesi İslamiyet üzere geldiler. Bütün insanlığa bu gerçekleri duyurmak zevkinden mahrum olmayalım.

Manay-ı tasavvufu inkar cehalettir, iyi bilelim. Bu gerçeklerin ilanını İslami yönü ile anlatabilir isek; gerçek İslam, cumhuriyet, demokrasi, laiklik, insan hakları İslamiyet’i bu güzellikler dışında mütala etmek, aslından saptırmak İslam’a vurulan büyük darbe ve gerçekleri tahrif olur. Böyle olunca ne olur? Beraber görelim, bütün insanlıkla...

Dost olalım. Hiç bir ülkede İslamiyet’i bilgisizce horlatmayalım. Bu durumda ilmine herkes hürmet gösterir. Şeriatına kimse küfretmediği gibi saygılı olacağından şüphen olmasın. Din özgürlüğün kabul edilir. Teşkilatına özerkliğin verilir. Başkanını din otoritelerinin kendi aralarında seçme hürriyeti elbet verilir. Bilenler katında yerimiz olur. Din istismarcılarının ipliği pazara dökülür. Sahte ilim adamları, sahte mürşitler, meşihat karşısında tuzun suda eridiği gibi yok olurlar!...


PİR-İ GALİBİ
SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
METAFİZİK isimli eserinden alıntıdır.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-05-2013, 16:14   #4
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Osmanlı zamânında “ Turuk-ı aliyyede vazifeli olduğunu iddia edenlerden ” Hazret-i Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’e kadar dayanan bir silsile-yi merâtibe ve iz-ni icâzete sâhip olması gerekirdi, yok ise sahte olduğu tebeyyün ederdi! HZ. ALLAH bilirya bu zamanda, bu meziyetlere sâhip kaç meşâyıh çıkar?

PİR-İ GALİBİ
SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KARDEŞLİK isimli eserinden alıntıdır.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-18-2013, 16:42   #5
Kullanıcı Adı
fican
Standart
TASAVVUF Bİ-ZÂTİHÎ İSLÂM’IN KENDİSİDİR
Bu ölçülere isim vermek gerekirse ismi “ilme’l-yakîn”dir. Ayne’l-yakîn’ı, hakka’l-yakîn’ı da yaşamadıkça, yalnız
ilme’l-yakîn yeterli olmayıp, İslâm’ı ve gerçekleri yaşamak lâzımdır ki bütün bunlar ihlas, takvâ, vera... cemî
ismi tasavvuftur. Tasavvufsuz din yaşanmaz. Anlamı budur. Tasavvuf ; dîn-i İslâm’ın dışında değil, bi-zâtihî
kendisidir. İnsan fıtratıda bu ilme uyumlu ve müsâit yaratılmıştır. HZ. ALLAH’ın bildirdiği ölçüde îmanlı insanlara
nazar ettiğimizde görürüz ki ; mistik yaşantıya karşı aşırı temâyül göstermeye müsaittir. Madde çıkarcıları da
fırsatı kaçırmaz. Dini imanı bir torbaya koydu mu, boşalan manası ile mana yolunun nasipsizlerini istismârı güç
değil, ehli düzenbaz için çok kolaydır. İlim sâhipleri mana ilmini (TASAVVUFU) kabul edemediklerinden mana
sahası boşalmış istirmacı fırsat düşkünlerine saha boş kalmış.
Bu hâdiselerin mesulü kimdir? İnsan bildiğinin
âlimi, bilmediğinin câhilidir!
Bilemediği mevzulara bilmiyorum demek, yokluk, mana ehlinin yolunun sırat-ı müstakim üzere olduğunun kanıtı
ve ilminin HZ. ALLAH’a yönelik olduğunun görüntüsü mahiyetindedir.
“KİŞİ NOKSANINI BİLMEK KADAR İRFAN OLMAZ.”

PİR-İ GALİBİ
SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KARDEŞLİK isimli eserinden alıntıdır.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-20-2013, 00:46   #6
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Alıntı:
7.172 - Rabbin, Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye onları kendilerine şâhid tutmuştu. "Evet, şâhidiz!" dediler. kıyâmet günü "Biz bundan habersizdik!" demeyesiniz.

Peygamber Efendimiz’in
“Beni Rabb’ım terbiye etti, ne güzel terbiye etti” hitabının fer’i ve cüz’i de olsa bu abd-i aciz vesile-i ilahinin zuhurunun manevi anlamının zevkini yaşıyorum. Ve bu manevi zevki arayan “elestü bi- Rabbiküm ”hitabına yani “ben sizin Rabb’ınız değil miyim?” Hitabına “evet” diyen rahmet nasiplilerini çağırıyorum. “Beli” diyemeyen kullarının da aynı rahmet-i ilahiye nail olmak şerefine ermeleri için sebep olarak yaratılan dünyada zuhuru na mütenahi olan rahmet hazinesinden rızklanmalarını manevi vazifemden dolayı hatırlatıyorum ve ısrar ediyorum, lütfen... Bilelim ki, Hazret-i ALLAH dünyayı, bütün alemleri beni Adem’e musahhar kıldı. Yani hizmetçi kıldı.
Bu sırrı iyi anla da nefsine zulüm etme. Dünya bir daha eline geçmez bu fırsat verilmişken maddi ve manevi rızkını arayıcı ol. Havf u reca üzere samimiyetini göster. Tertib-i tanzim-i ilahiye yakın ol. Anlamsız ve manasız yaratılmadın. Hazret-i ALLAH noksanlığını vermesin fakat yalnız beş duyu ile iktifa etme. Tertib-i ilahiye bu kadar değil. Yalnızca beş duyunun esiri olarak ömrünü bitirme. Yaratılışının esasını teşkil eden manayı ilahiye gel. Maddeyi de, manayı da kazanmanın yeri dünyadır. Sakın dünyaya hor bakmayasın. “Dünya Hazret-i ALLAH’a iman etmeyenler için cifedir.” Buyurdu Hazret-i Resulullah (s,t,a,v).


PİR-İ GALİBİ

SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
METAFİZİK 1 isimli eserinden alıntıdır.

Konu fican tarafından (05-20-2013 Saat 01:07 ) değiştirilmiştir..
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-08-2013, 20:22   #7
Kullanıcı Adı
fican
Standart
ATATÜRK VE DİN

Makamı cennet olsun, büyük insan Mustafa Kemal Atatürk bu noksanlığı düzeltmeyi üstlendi ve başardı sayılır. Çünkü bu icraat her şahsın yapacağı basit bir icraat değildi!..
Bu icraatı yapabilmek için evvelâ Allâh’ı bilmesi, tabi olup kabullendiği peygamberini, peygamberinin getirdiği şeriatını bilmesi ve kul olarak şahsının yaratılışındaki sırr-ı ilâhiyi bilmesi gerekli idi. Tedrisatı ve imanı müsaitti. Bu ilme yabancı değildi, biliyordu!..
Atatürk’ün, yaşadığı zamanın ulemasına kulak ver: Ataya, itifaken ‘mehdi, resul’ demişlerdi!.. Nutuk’larını da iyi oku, anlarsın!.. Zamana uyum sağlamaya çaba gösteren, vatanın gerçek evlatlarını minnet ve rahmetle anıyorum. Çünkü o büyük insandı. Aklı ermeyenlerin dinsiz zannettikleri; çıkarlarına kullananların zannettiği gibi dinsiz hiç değildi!. Edindiğim intibaya göre ‘dindardı’ dersem mübalâğa etmiş sayılmam. Tekrar ediyorum; ‘zamanının mehdi resülü’ diyorlardı, dindar büyüklerim.
Tevatüren hakkında söylenen menkıbelerin canlı şahidiyim. Muhafız erlerinden bir tanesi şöyle anlatıyordu: Sabaha kadar masa başından kalkamadılar. Alaca karanlıkda dışarı çıktı. Bataklık gibi olan Yenişehir tarafına doğru gidiyordu. Ben arkasını takip ettim, vazifem icabı. Geriye dönmeden, bana gelmememi söyledi. Ben görünmeden takibe devam ettim. Durdu bir yerde, yönünü dönmeden ‘yaklaş!’ dedi. Biraz daha yaklaştım. Gür bir sesle:
--Uhud Savaşında Hazreti Resulullah düşmana yalnız gitti; neyine güveniyordu? Neye sığınıyordu? Hazreti Allâh’a değil mi? Ben de Allâh’a sığınıyorum, rahat bırak beni!...
Muhafız öyle diyordu: “Vücudum sarsıldı, ister istemez geri çekildim.”
Medyada Fatih Çekirge’nin programında bu gerçeği anlatmak bana nasip olmuştu:...
PİRİ GALİBİ
SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
HZ. KUR’AN’DA TESETTÜR HİCAP VE EDEP İSİMLİ ESERİNDEN ALINTIDIR.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-11-2013, 14:03   #8
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Arzda varisül-Nebî, nedîm-i ilâhî hiç eksik olmadı. Olamaz da. Her asır rahmet-i ilâhiyeye uygun yaratılmıştır. Arayan bulur. Hazret-i ALLAH: "Siz asrı tanetmeyin" diye buyurmadı mı? Zamanda gazap ve iltimas yoktur. İyi bilesin, zaman kılıçtır; kullanmayı bilemez isen o seni keser. Hazret-i ALLAH’ın yasakları dışında, güzellikleri bulasın. Geçmişten ibret alasın. İstikbâli bilemezsin. Hal bugündür. İman terâzisinde ölçerek günü yaşayasın ki, yaratılışın sırrı sende tecellî edecektir. Şüphen olmasın.
Peygamber efendilerimize derece vermeye kalkışma. Emr-i ilâhîye ters düşersin. Şeriatı ile yükümlü olduğun ALLAH elçisinin izinden ayrılma. Peygamber efendilerimizin vârislerini de tanı ve bul. Bulamadın ise samimiyetle HZ. ALLAH’tan iste. Mürşidini istemekte benim gibi yüzsüz ol ki aradığını buldursun…
Türkçe’de her mevzuda kullanılan, basit hitaplarda da ifâde edilen, ancak zâhirî ulemânın kıskançlığının zuhurundan başka îzahı olmayan "dost" demeyi bırakalım da evliyâya "evliyâ" diyelim. Hazret-i Kur’ân’ın da mânâsını bu yönlü tahrif etmeyelim, lütfen. ALLAH’ın rahmetinin tecellîsi olan evliyâsı arzda her zaman vardır, kıyâmete kadar da olacaktır. Aksini düşünmek Hazret-i ALLAH’a noksan sıfat ve zulüm isnat etmektir!..

PİRİ GALİBİ

SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
RAHMET DAMLALARI İSİMLİ ESERİNDEN ALINTIDIR.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-21-2013, 17:29   #9
Kullanıcı Adı
fican
Standart
“BİZ ADEM’E EŞYANIN İSMİNİ ÖĞRETTİK. MELAİKEYE SORDUK, BİLEMEDİ, ADEM BİLDİ.”
Ey insan olmaya namzet Benî Âdem (adem yok demektir) insan olmak imkanı iradene verilmiş. Başka mahlukata verilmeyen bu rahmet-i ilâhiye, “YERYÜZÜNDE HALİFEMİ YARATACAĞIM” bildirisi ile alemin yaratılış sırrının ilâhi ifşası değil mi? Ruhlar aleminde zatına secde emri verildi. Ruhlar imanlarının samimiyeti nisbetinde secde ettiler. Acabâlı secde eden ruhlar olduğu gibi, secde etmiyen ruhlar da vardı. Cenâb-ı Hak rahmetinden yeryüzünü yarattı. İnsan olmaya namzet Benî Âdem’in ruhlar alemindeki görünümünün aynı cesedini balçıkdan yarattı. “ADEM’E RUHUMDAN RUH NEFYETTİM” buyurdu HZ. ALLAH.

PİR-İ GALİBİ

SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
METAFİZİK II isimli eserinden alıntıdır.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-22-2013, 09:17   #10
Kullanıcı Adı
fican
Standart
HZ. KUR’AN-I KERİM TEFSİRİ 1 TANE OLMALIDIR.

Ayrılık yok. 72 milleti bir gözle görmeyen halka müderris olsa hakikatte asidir. Yunus mu diyor bunu.?
Ehli hal. Ehli tasavvuf. Allah’ın evliyaları. Dost diye diye bozdular. Anlamını bozdular. Bazı ulemaların kavuşmak dediği gibi. Kuran’a da öyle yazmış Allah’a kavuşmak. Bunun üzerinde ısrar eden bazı kişiler de var. Anlayamadıklarından. Çünkü zatına kavuşmak ne demek? Kavuşmanın anlamı. İki maddenin, eşit hakka sahip birbirine ulaşması demektir. 41 ayette kavuşmak almış. Ama Allah’ın sıfatlarını anlatıyor. Ona da kavuşmak diyor. Yalnız 4 tane ayette yanıldıklarını söylüyoruz. Allah’a kavuşmak diye hata etmişler. Düzeltecekler inşallah bunları. Ki Allah’ın kullarının kafasını karıştırmasın. Ahmet ağaya Mehmet ağaya gitmiyorsun. Esselamü aleyküm Ahmet ağa hoş geldin sefa geldin. Vay kavuşturana kurban oluyum felan. Bir sürü Allah’ın kelamı varken. Muhal şeyi niye alıyorsun. Müfessir efendilerin de kabahati az değil. Birisi ne dediyse öyle yazıyor. Ondan sonra da imzasını atıyor ben yazdım diye. Onun için bu acıyı çok çekiyoruz.


Yüzlerce ne demek tefsir.? Yüzlerce tefsir ne demek efendi.? Hiç mi bunlara dur diyen yok.? Hesap soracak yok.? Hz. Kuran’ın eşi benzeri yok. Sen ne diye onun manasını yüzlerce ayrı ayrı yapıyorsun. ? Hangisine inanacak bu insanlar.? Ümmeti Muhammed.? Hoca efendilerimizden rica ediyoruz. Allah hesaba çekmeden bu davayı düzeltsinler. Yüzlerce meal. Ne demek Yüzlerce meal.?

Ne demek tırnak içinde, den den içinde, kerre içinde yazıyorsun kendi fikirlerini.?

Herkes Allah buyurdu zannediyor.


Pir-i Galibi
H.Galip Hasan KUŞÇUOĞLU
Sohbetlerinden alıntıdır.

Konu fican tarafından (05-22-2013 Saat 09:23 ) değiştirilmiştir..
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
tasavvuf


Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi