AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-27-2012, 13:56   #1
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Türkçe Risalelere İlk Adım
Said Nursi'yi artık herkes anlayacak mı, yoksa yanlış mı anlayacak? Risale-i Nur külliyatı; sadeleştirilir, sadeleştirilemez, derken bir yayınevi sadeleştirerek yayınladı.



Bediüzzaman Said Nursi'nin kaleme aldırdığı Risale-i Nur külliyatı, belki de toplamda Türkiye'nin en çok satan serisi olarak rakipsiz eserler arasında...

Önceleri kağıt parçaları üzerine gizlice yazılarak çoğaltılan Risaleler, bugün 50'den fazla dilde yayınlanmmış olanak dünyanın her tarafında okuyucularıyla buluşuyor.

Buna rağmen, Risalelerin Türk okuyucuları arasında, "bu hali ile zor anlaşılıyor, sadeleştirilmeli", "sadeleştirilirse anlam kayması olur, özgün hali ile kalmalı" tartışması yaşanıyordu. Okuyucuların, özellikle de gençlerin pek çoğu risaleleri anlayamamaktan şikayetçi. Risalelerin dili, özellikle genç kuşaklar açısından, nerdeyse tamamen yabancı bir dil haline gelmiş durumda. Hatta İngilizce bilenler, Risaleleri Türkçesi'nden ziyade İngilizcesinden okuduklarında daha rahat anladıklarını söyledikleri halde Türkçe'de sadeleştirme söz konusu değildi.

Bu mevzu daha önce de tartışılmış ama sadeleştirilme yönünde kayda değer bir adım atılmamıştı. Ancak, Ufuk Yayınları, Lemalar adlı risale ile, girişimin en ciddi adımını attı.

Risalelerin günümüz Türkçesiyle sadeleştirilmiş yeni versiyonları, bu yayınevi tarafından yayımlanmaya başlandı. Bir hafta önce raflarda yerini alan Lemalar, bu konuda atılmış ilk adım. Yayınevi yetkilileri, bir iki hafta içerisinde Küçük Sözler'in, sonrasında da sırasıyla tüm risalelerin piyasaya sürüleceğini söylüyorlar. Yetkililere göre, bu birkaç yıl önce başlanan ve tamamlanması için de önünde gene birkaç yıl bulunan çok uzun soluklu bir proje.

Ufuk yayınları editörü Onur Atalay “İnsanların anlamaları ve bu sayede imanlarını kurtarmaları için yazılan bir eserin, zaman içinde, anlaşılmadan, sadece feyz alınmak için okunur bir eser haline gelmesi ve buna karşın hiçbir şey yapılmaması, herhalde sadece Türkiye'de karşılaşılabilecek bir durum” diyor ve şöyle devam ediyor “bizim temel motivasyonumuz, bu eserleri, onları hiç tanıma şansına kavuşmamış ve dili dolayısıyla ileride de kavuşmasına imkân olmayacak toplumsal kesimlere ulaştırabilmek.”

Eğer bu bir ihtiyaçsa, neden bugüne kadar bu ihtiyacın karşılanmadığı sorulduğuna Onur Atalay, “insanlar gelecek tepkiden korkuyorlardı” cevabını veriyor...

Bir haftadır raflarda olan Risaleler hakkında kendilerine ulaşan tepkilerin son derece olumlu olduğunu ifade eden Atalay, şöyle devam ediyor: “Biz kendimizi çok daha kötüsüne hazırlamıştık ama neredeyse okuyan herkes dua ve teşekkür etti. Bu da bizim yaptığımız işe olan inancımızı tazeledi. Herkesin mutlu olmayacağını bilerek bu işe girişmiştik, ama beklediğimizden çok daha fazla sayıda kişinin mutlu olduğunu görmek heyecan verici.”

Bununla beraber Nur cemaatlerinin orijinal Risaleleri okumaya devam edecekleri ve bu eserlerden uzak duracakları aşikar. Hatta belki bu konuda geçmişte olduğu gibi hararetli tartışmalar yaşanması da söz konusu.

Eğer Risalelerin, daha önce hiç ulaşmadığı kitlelerin de gündemine girmesi gerektiği düşünülüyorsa, Ufuk Yayınlarının yeterli olmasa da zorunlu bir işe kalkıştığına şüphe yok.






Haber 7

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-27-2012, 16:12   #2
Kullanıcı Adı
_Ednâ_
Standart
Üstad, Kur'an-ı Kerimin türkçe mealinin yahut tefsirlerinin, ayeti kerimelerde vurgulanmak istenen asıl manaların sadece küçük bir özet, bir cüz, hatta sadece ayineleri olabilir der..
bence Risalei nurların sadeleştirilmiş halide risalei nurlardan anlatılmak istenenin belkide bir ayinesi yahut bir özeti olabilir...
ben insanların seviyesine indirilmesinden yana değilim insanların kendisini Risalei nurları anlıyacak seviyeye çıkartmasından yanayım..
fakat tecrübemlede sadeleştirilmiş haline çok ihtiyaç duyanların olduğunada kanaat getirdim...
gönül isterdiki risali nurları tahlil etme, anlatma konusunda talebi karşılıyacak çok sayıda donanımlı talebeler olsun ve sadeleştirmeye ihtiyaç kalmasın...
velhasıl risali nurlara duyulan ihtiyaç talep arttığı için sadeleştirmeyede ihtiyaç fazlasıyla duyuldu, Allah razı olsun...
_Ednâ_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2012, 16:53   #3
Kullanıcı Adı
onurcan
Standart
herkesin anlayabilmesi önemli bence...
onurcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2012, 17:54   #4
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart
Genel itibariyle cümle yapısından bir sıkıntı yok insanlar sadece kelime eksikliğinden dolayı sıkıntı çekmekte bu yüzden yapılan sistem vereceğim örnek gibi birşey olmalı...
Bütün yazılar siyah ile.... bilinemeyecek kelime ise kırmızıyla yazılır.Kırmızı kelimenin yanınada yeşil ile o cümlede ki anlamı yazılır.Gine sayfanın en alt kısmındada ayrıntılı olarak kelime anlamları yazılabilir.Tabi buradada bir çeviri yapılıyor laikn hem orjinal metni bozmuyorsun hemde bilmediğin kelimenin o cümle içindeki anlamını daha rahat kavrayabiliyorsun.İsteyen siyah ve yeşil yazıları okuyup geçebilir isteyende siyah ve kırmızı yazıları okur zorlandığında hemen yanındaki yeşil kısıma bakabilir.
Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2012, 18:51   #5
Kullanıcı Adı
El Emin
Standart
Hoşuma gitmedi diyebilirim..Ama yinede birileri zannımca hüsnü niyetle çalışıp emek vermişler mevla niyetlerinin meyvelerini toplamayı nasip etsin..
El Emin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2012, 18:55   #6
Kullanıcı Adı
BeldeiTAYYIBe
Standart
Alıntı:
_duygu_ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ben insanların seviyesine indirilmesinden yana değilim insanların kendisini Risalei nurları anlıyacak seviyeye çıkartmasından yanayım..
Isin özü budur....
BeldeiTAYYIBe isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-12-2012, 22:20   #7
Kullanıcı Adı
Garibüzzaman
Standart Said Nursi'nin Talebelerinden Sadeleştirme Tepkisi
Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi çalışmaları Bediüzzaman Said Nursi’nin talebeleri tarafından tepkiyle karşılandı.




Bediüzzaman’ın hayatta olan 8 talebesinin yaptığı açıklamada eserlerin bu şekilde yayınlanması “tahrifat” olarak nitelendi. Açıklama, Risale-i Nur Külliyatından “Lem’alar” adlı eserin Ufuk Yayınları tarafından “sadeleştirilerek” yayınlanması üzerine kaleme alındı.

Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Ahmet Aytimur, Said Özdemir, Salih Özcan, Hüsnü Bayram, Abdülkadir Badıllı ve Mehmet Fırıncı tarafından imzalanan bildiride, bu durum, eserin “üslûbuna müdahale” olarak nitelendirilirdi.

Bediüzzaman’ın hayatta olan talebeleri tarafından yayınlanan bildiri aynen şöyle:

Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi adı altında girişilen tahrifat teşebbüslerinin son olarak “sadeleştirilmiş Lem’alar” şeklinde almış olduğu merhaleler üzerine, Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri olarak aşağıdaki hususları umumî efkâra duyurmayı vazife biliyoruz:

1. Aziz Üstadımız hayatta iken de Risale-i Nur’un dili üzerinde bazı tasarruflar yapılması istikametinde teklif ve teşebbüsler olmuş; fakat Üstadımız Risalelerin lisanıyla oynamaya ve onu değiştirmeye hiçbir surette izin vermemiş, bu tür teklif ve teşebbüsleri kat’î bir surette reddetmiştir. Bu husus bütün Nur talebeleri tarafından gayet iyi bilinen bir hakikattir. Daha evvelki açıklamalarımızda bu hususla alâkalı olarak kâfi miktarda misal zikrettiğimizden, geçmiş beyanlarımızla iktifa ediyoruz. Arzu edenler, bu hususta, 1990 yılında neşrettiğimiz uzun mektuba müracaat edebilirler.

2. Bizzat Üstad Hazretlerinin dersinde ve hizmetinde bulunan, onun tarafından neşriyat hizmetleriyle vazifelendirilen ve kendisinin dâr-ı bekaya irtihalinden sonra da Nur’un her türlü hizmetinin mes’uliyetini bizzat Üstadın vasiyetiyle üstlenmiş bulunan talebeleri olarak bizler de, aramızda hiçbir ihtilâf olmaksızın, tam bir ittifak ve icmâ’ ile, Üstadımızın bu husustaki hassasiyetine her ne pahasına olursa olsun riayet edilmesi gerektiğine inanıyor ve bu husustaki azmimizi ifade ediyoruz.

3. Herhangi bir edip veya sanatkârın sıradan bir eseri üzerinde dahi sahibinin rızası hilâfına tasarrufta bulunmak en büyük bir saygısızlık telâkki edilirken, insanlık âlemine Risale-i Nur Külliyatı gibi, ihtivâ ettiği hakikatler kadar fevkalâde üslûbuyla da mümtaz bir eseri armağan etmiş bulunan Bediüzzaman Hazretleri gibi bir müfessir, müceddid ve mütefekkirin eserleri üzerinde kalem oynatmak ne mânâya gelir, kıyas edilsin!

4. Şimdiye kadar sadeleştirme adı altında yapılan teşebbüslerin nasıl netice verdiği meydandadır. Bunun en son nümunesinde ise, sadece kelimeleri değiştirilmekle kalmamış, bir de Üstadın cümlelerine, ifade ve üslûbuna da müdahale edilmiş ve bunun neticesinde, ortaya, ruhu çekilmiş bir ceset mesabesinde, donuk, cansız, zevksiz bir metin çıkmıştır. Mehmed Akif gibi büyük bir edip ve şaire “Victor Hugo’lar, Shakespeare’ler onun ancak talebesi olabilir” dedirten Bediüzzaman gibi bir zâtın metinleri üzerinde böyle fütursuzca kalem oynatan kimselerin bu densizliklerini hayret ve ibretle seyrediyor ve bu cür’eti nereden ve kimlerden aldıklarını merak ediyoruz.

5. Bu çeşit teşebbüslere bahane teşkil eden “Risale-i Nur’ların anlaşılmadığı” iddiasını kabul etmek de mümkün değildir. Eğer bu iddia doğru olsaydı, Risale-i Nur’lar, telifinden bu yana bir asra yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen, hâlâ bu kadar çok satılmaya ve milyonlarca insan tarafından tekrar tekrar okunmaya devam etmezdi. Halbuki bugün kimi yetkili, kimi de yetkisiz olarak en az bir düzine yayınevi Risale-i Nur’ları neşretmeye devam etmektedir. Dünyada başka hiçbir eserin mazhar olmadığı böyle bir rağbete Risale-i Nur’u eriştiren şey, onun anlaşılmaz oluşu mudur?

6. Risale-i Nur’un diline en uzak zannedilen gençlik arasında ise, bu eserlere karşı iştiyak her geçen gün artmakta, yurdun dört bir tarafında orta öğrenim ve üniversite gençlerinden niceleri kendilerini Nurların kucağına atmaktadırlar. Onlar bir yandan Risale-i Nur’u daha iyi anlamak için onun harikulâde lisanına vâkıf olmaya çalışırken, bir yandan da Risaleleri tercümelerinden tanıyan başka milletlere mensup insanlardan birçoğu, bu eserleri orijinal diliyle okumak için Türkçe öğrenmektedir.

7. Bugün konuşulan dil ile Risale-i Nur’un dili arasında bir mesafe olduğu muhakkaktır. Ancak buna sebep Risale-i Nur’un dilinin ağırlığı olmadığı gibi, bunun çaresi de Risale-i Nur’u bugün konuşulan dilin seviyesine indirmek değildir. Çünkü Risale-i Nur, bir asra yakın zamandan beri vicdan-ı umumînin bozulmasına yol açacak derecede tahribata uğrayan şeâir-i İslâmiyeyi tamir etmek ve yeni yetişen nesillere unutturulan hakaik-ı İlâhiyeyi ve mukaddes kelimeleri tekrar bu milletin hafızasına yerleştirmekle vazifelidir ve bu vazifesini de kendisine has lisanı ile yerine getirmekte, ilim ve irfan hayatımızdan dışlanmış bulunan mefhumları tekrar milletimize kazandırmaya çalışmaktadır. Hangi suretle ve niyetle olursa olsun onun lisanıyla oynamanın, Risale-i Nur’u bu kudsî vazifesinden alıkoymaya teşebbüs mânâsına geleceğini, her vicdan sahibi takdir edecektir.

8. Bugün geldikleri yeri ve milletimizin gözünde eriştikleri mevkii Risale-i Nur’a borçlu olanlar, Hazret-i Bediüzzaman’ın hatırasına hürmet göstermek hususunda herkesten fazla hassasiyet sahibi olması icap eden kimselerdir. Muazzez Üstadımızın “Ben bile kalem karıştıramıyorum” dediği metinlere müdahale etmek veya ettirmek, kadirşinas insanların velînimetlerine karşı şükran borcunu ödemek için ihtiyar edecekleri bir yol olmasa gerektir. Böyle teşebbüslere tevessül eden, müsamaha gösteren, destek olan veya meyil duyan kimselerin, iç âlemlerinde derin bir muhasebeye girişerek Üstadımızın şu beyanları karşısında kendi nefislerini yoklamaları, herkesten evvel kendi menfaatlerine olacaktır:

“Bir şey daha kaldı, en tehlikesi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında, bir enaniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enaniyetlidir. Çabuk enaniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da; nefsi, o ilmî enaniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde; nefsi ise, enaniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adavet besler gibi, Sözler’in kıymetlerinin tenzilini arzu eder, tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın.”

9. Muazzez Üstadımızın hizmetinde bulunan talebeleri olarak şu hususun kat’iyetle bilinmesini istiyoruz ki, Risale-i Nur yağmalanacak sahipsiz bir mal değildir; bu eserleri hedef alan her türlü tahrifat teşebbüslerine karşı, biz, Üstadımız tarafımızdan omuzumuza yüklenmiş bulunan vazifeyi, kimsenin hatırına bakmadan ve zerre kadar tereddüt göstermeden yerine getireceğiz. Hangi niyetle olursa olsun böyle teşebbüslere tevessül edenler, bu hareketlerinin Risale-i Nur’a, Müellifine ve talebelerine karşı alenen ve fütursuzca meydan okumak mânâsına geldiğini idrak etmeli, böyle bir meydan okuyuşun nasıl bir âkıbeti dâvet edeceğini düşünmeli ve eğer insaf ve idrak sahibi iseler, derhal yanlışlarından dönerek tövbe etmelidirler.

Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hizmetinde bulunan talebeleri

Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Ahmet Aytimur, Said Özdemir, Salih Özcan, Hüsnü Bayram, Abdülkadir Badıllı, Mehmet Fırıncı


Kaynak
Garibüzzaman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-12-2012, 22:38   #8
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
sorun ne ?
sıradan bir insanın alıp anlamayacağı bir eser mi istiyorlar ?
yada risale anlaşılmasın mı istiyorlar ?
yada anlamak için birilerine muhtaç olunsun mu istiyorlar ?
adam mecburmu kardeşim 100 sene öncesinin dil kurallarını,cümle yapılarını yahut kelimelirini öğrenmeye...
tabiki bu çağa bu uygun şekilde taşıyacaksın...
orjinallerini okumak isteyen alıp orjinalini okusun...
bence faydalı bir çalışma olur...

  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-12-2012, 22:45   #9
Kullanıcı Adı
Tayyib
Standart
Türkçe olmasına karşıyım...orjinal dilinde olması gerekiyor ezan torkce okunuyor mu? HAYIR ee aynı şey işte
Tayyib isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-12-2012, 22:47   #10
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Alıntı:
*hAKan* Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkçe olmasına karşıyım...orjinal dilinde olması gerekiyor ezan torkce okunuyor mu? HAYIR ee aynı şey işte
hayranım bu zihne kardeş...
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi