AK Gençliğin Buluşma Noktası
Tartışıyorum AK Partililerin, AK Parti Gençlerinin Seviyeli tartışma bölümü.



Konu Kapatılmıştır
Seçenekler
 
Alt 12-13-2014, 20:41   #41
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
AK Parti zaten tertemiz-ak bir siyasi partidir Allah'a şükürler olsun. AK Parti ak olduğu için aklanmaya ihtiyacı yoktur.

Kara olan ise; CHP, Çankaya'nın Yamyamları, CHP'li yamyamlardır. Kara olan, yolsuzluktan dolayı ihraç ettiği Biçare Sarıgül'ü tekrar partiye alıp utanmadan sıkılmadan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösteren CHP'dir. CHP, bu adam yolsuz diye Biçare Sarıgül'ü partiden attı; daha sonra da âdeta, 'gidin bu yolsuza oy verin' dercesine Biçare Sarıgül için oy istedi. Adama sorarlar: "Madem Biçare Sarıgül yolsuz; sen bu şahsın yolsuz olduğunu söyleyerek partinden attın; şimdi ne oldu da hangi yüzle, yolsuz diye partinden attığın Biçare Sarıgül için oy istiyorsun?" Bu hiç unutulmayacak! Kara CHP'nin yolsuzluktan dolayı partisinden attığı Biçare Sarıgül'ü tekrar partiye geri alarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday göstererek ilkesizliğin dibine vurması hiç unutulmayacak inşaallah.


Mevcut seçim sistemi değiştirilmeden sadece % 10'luk seçim barajının kaldırılmasının Türkiye'yi büyük ihtimalle 1970'li ve 1990'lı yıllardaki gibi siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın hüküm sürdüğü karanlık günlere döndüreceği açıktır. Bunu görüp anlamak için üstün zekâlı olmak gerekmez, orta zekâlı olmak yeterlidir. Bakın ben de % 10'luk seçim barajının kaldırılmasından yanayım ve % 10 seçim barajının demokrasiye aykırı olduğunu ve bir demokratın % 10'luk barajı hiçbir şekilde savunamayacağını söylüyorum. Ama mevcut seçim sistemi aynen devam ederken sadece % 10'luk seçim barajının kaldırılarak Türkiye'nin 1970'li ve 1990'lı yıllardaki gibi siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın hüküm süreceği karanlık günlere döndürülmesine kesinlikle karşıyım. Sanırım siz de böyle bir şeyi istemezsiniz. Eleştirimi yapıyorum ve % 10 seçim barajı tamamen kaldırılsın diyorum ve çözümü de söylüyorum: 2 Turlu Dar Bölgeli Barajsız Seçim Sistemi.

Daha önce de söylediğim gibi, dar bölgeyi ve barajsız seçim sistemini getirirsin ve böylelikle temsilde adaleti büyük ölçüde sağlarsın, seçim sistemini 2 turlu yaparak da yönetimde istikrarı sağlarsın. 2 Turlu Dar Bölgeli Barajsız Seçim Sisteminin önemli bir avantajı da şudur: Mevcut sistemimizde sağın büyük partileri ile sağın küçük partileri arasında, solun büyük partileri ile solun küçük partileri arasında istenilmediği hâlde gerginlikler, çekişmeler yaşanmaktadır. Mesela sağın büyük partisi AK Parti, sağın küçük partileri ve AK Parti'nin 'kardeş partileri' diyebileceğimiz Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi arasında gerginlik ve çekişme yaşanmaktadır. AK Parti; Saadet Partisi ile Büyük Birlik Partisi'ne oylarımı bölüyorlar diye bakmakta, Saadet Partisi ile Büyük Birlik Partisi de AK Parti'ye, % 10'luk seçim barajı olduğu için bizim partilerimize gelmesi gereken oylar, oylar bölünmesin diye AK Parti'ye gidiyor diye bakmaktalar. Aynı şeyi solun büyük partisi CHP ve solun küçük partileri ve CHP'nin 'kardeş partileri' diyebileceğimiz DSP ve yeni kurulmuş olan Anadolu Partisi için de söyleyebiliriz.

2 Turlu Dar Bölgeli Barajsız Seçim Sistemine geçersek, oy bölünme korkusu olmadan seçimin ilk turunda herkes ilk tercihi olan siyasi partiye rahatlıkla oy kullanabilir. Mesela böyle bir durumla önümüzdeki seçime gidilse ilk turda şöyle bir sonuç çıkabilir: AK Parti % 43, CHP % 18, MHP % 12, HDP: % 6, Saadet Partisi % 5, Anadolu Partisi % 4, Büyük Birlik Partisi % 3, DSP % 2, Diğer: % 6. Seçimin ikinci turunda ise sağın küçük partilerinin oylarının büyük çoğunluğu AK Parti'ye, solun küçük partilerinin oylarının büyük çoğunluğu ise CHP'ye yönelebilir ve mesela 2. turda AK Parti % 65, CHP ise % 35 oranında oy alabilir. Böylelikle hem sağın hem de solun küçük partileri TBMM'de temsil edilebilme ve seslerini orada da duyurabilme imkânına kavuşurlar ve temsilde adalet ilkesi büyük ölçüde sağlanmış olur; iktidara ise büyük ihtimalle sağın büyük partisi ya da solun büyük partisi tek başına gelebilir ve böylelikle yönetimde istikrar ilkesi de sağlanmış olur.

Konu Cihannur tarafından (12-13-2014 Saat 20:56 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 12-13-2014, 23:23   #42
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Cihannur, Allah'a inanırken şüphe duymayacaksın insanlara inanırken değil! Hele hele siyasetçilere hiç değil.

Doğru yolda gidenler masumiyetini kaybetti. Siyaset, kavga, gürültü, dedikodu, alavere-dalavere masumiyeti kaybettirir.

İşte bu yüzden de Şeb-i Arus töreninde bu insanlar konuşma yapınca bana samimi gelmiyor. Bütün gün hakaret et, kavga et sonra gel Hz. Mevlana'yı an ve hoşgörüden bahset.
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 12-14-2014, 00:30   #43
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Cihannur, Allah'a inanırken şüphe duymayacaksın insanlara inanırken değil! Hele hele siyasetçilere hiç değil.

Doğru yolda gidenler masumiyetini kaybetti. Siyaset, kavga, gürültü, dedikodu, alavere-dalavere masumiyeti kaybettirir.

İşte bu yüzden de Şeb-i Arus töreninde bu insanlar konuşma yapınca bana samimi gelmiyor. Bütün gün hakaret et, kavga et sonra gel Hz. Mevlana'yı an ve hoşgörüden bahset.

Bakın zülcenaheyn, ben açık konuşan ve olaylara objektif bakabilen bir insanım. Kompleksli de değilim şükürler olsun. Anasol M'ye her ne kadar karşı olsam da o hükümetin yaptıklarını genel olarak beğenmesem de o hükümetin kriz çıkana kadar ekonomide en azından enflasyon alanında başarılı olduğunu söyleyebilirim. Başbakan Ecevit başkanlığındaki Ecevit Hükümeti, enflasyonu % 70'ler civarından % 30 seviyelerine kadar düşürebildi. Bu bir başarıdır ve bu başarının takdir edilmesi gerekir.

AK Parti'ye oy veriyorum çünkü AK Parti; dünya görüşümü, zihniyetimi ve fikriyatımı temsil ediyor. AK Parti, ülkemize ve milletimize şimdiye kadar yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetlerin sadece 10'da 1'i kadar hizmetler yapmış olsaydı da yine oyumu AK Parti'ye verirdim. AK Parti, doğru çizgisini koruduğu müddetçe oyumu ona vermeye devam edeceğim inşaallah.

Dediğim gibi, 2 Turlu Dar Bölgeli Barajsız Seçim Sisteminden yanayım. TBMM'de; AK Partili, CHP'li, MHP'li, HDP'li milletvekillerinin yanı sıra; Saadet Partili, Büyük Birlik Partili, Anadolu Partili, DSP'li milletevkilleri de yer alabilmeli, ama ülkede sağın ya da solun büyük partisi iktidar olmalı ki siyasi istikrar ve ekonomik dengeler korunduğu müddetçe de ekonomik istikrar sağlanabilsin.

AK Parti'nin iktidardan düşmesini, bir süre muhalefette dinlenmede kalmasını istiyor olabilirsiniz. Demokratik ülkelerde bu isteğiniz normal ve doğaldır. Mahkeme kadıya mülk değil. Milletimiz dilediği zaman AK Parti'yi iktidardan düşürüp ona ana muhalefet partisi görevi verebilir. AK Parti gün gelip ana muhalefet partisi konumuna düşerse de, nasıl ki iktidarı boyunca çok başarılı bir performans sergilediyse, ana muhalefet partisi olarak da başarılı bir performans sergileyecektir inşaallah.

Şunu da hatırlatmak isterim: AK Parti, ülkemize ve milletimize olağanüstü ve muhteşem hizmetlerde bulundu ve hizmetlerini sürdürüyor Allah'a şükürler olsun. Yarın bir gün AK Parti iktidardan ayrıldığında, yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini yanında götürmeyecek. AK Parti iktidarından sonra da; Marmaray hizmet vermeye devam edecek, metrobüsler hizmet vermeye devam edecekler, İstanbul-Ankara hızlı treni hizmet vermeye devam edecek, AK Parti'nin yapmış olduğu 17.000 kilometre civarındaki bölünmüş yol hizmet vermeye devam edecek, AK Parti'nin yapmış olduğu; üniversiteler, derslikler, konutlar hizmet vermeye devam edecekler inşaallah.

Mesela siz kendi hayatınızı baz alarak bakın. AK Parti iktidarından önce Kadıköy'de metro yoktu; şimdi ise var ve AK Parti iktidarından sonra da var olmaya devam edecek inşaallah. Aynı şeyi; Marmaray için, metrobüsler için, İstanbul-Ankara hızlı tren hattı için de söyleyebiliriz. Siz şimdilerde isterseniz Kadıköy'den Kartal'a metro ile gidebilirsiniz; isterseniz metrobüsle Kadıköy'den Mecidiyeköy'e ya da Avcılar'a ya da başka bir güzergâha gidebilirsiniz. Mesela Pendik'e giderek oradan hızlı trenle Ankara'ya gidebilirsiniz. AK Parti, bu ve benzeri hizmetleriyle sizin ve diğer İstanbulluların hayatlarını kolaylaştırdı ve ulaşımlarını rahatlattı ve çeşitlendirdi. AK Parti iktidardan ayrıldıktan sonra da AK Parti'nin yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetlerinden; İstanbullular, Türk Milleti ve insanlık yararlanmaya devam edecekler inşaallah.

Konu Cihannur tarafından (12-14-2014 Saat 00:46 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 12-14-2014, 00:44   #44
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Konu fazla uzadı. Bence yeteri kadar konuştuk. Son yazdıklarına eyvallah. Katılıyorum. Ben de anlatmak istediklerimi fazlasıyla yazdığımı düşünüyorum.
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 12-16-2014, 03:01   #45
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Konu fazla uzadı. Bence yeteri kadar konuştuk. Son yazdıklarına eyvallah. Katılıyorum. Ben de anlatmak istediklerimi fazlasıyla yazdığımı düşünüyorum.
Son olarak birkaç hususa daha değinerek mevzuyu toparlayalım.

Milletçe Türkiye'deki siyasi ve ekonomik istikrarın kıymetini bilmemiz gerekir. Dünyada siyasi ve ekonomik istikrarın olmadığı ve bu yüzden halkı sıkıntı içinde yaşayan pek çok ülke var.

Bakın mesela geçenlerde paylaşmış olduğum bir habere göre Lübnan parlamentosu, 25 Mayıs 2014 tarihinde cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiş olan Lübnan'ın eski cumhurbaşkanı Mişel Süleyman'ın yerine yeni cumhurbaşkanlarını
cumhurbaşkanlığı makamının 6 aydan daha fazla süre boş kalmasına rağmen ve 16 oturum yapmalarına rağmen seçememiş.

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
16'ıncı kez Cumhurbaşkanını seçemediler



Lübnan'da cumhurbaşkanlığı seçimi için bugün gerçekleştirilmesi beklenen 16'ıncı oturum, toplantı yeter sayısı sağlanamadığından Ocak ayının 7'sine ertelendi.

Lübnan resmî haber ajansı NNA'da yer alan habere göre, Meclis Başkanı Nebih Berri görev süresi 25 Mayıs'ta biten Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman'ın yerini alacak 14. dönem cumhurbaşkanını seçmek üzere düzenlenen oturumu 7 Ocak 2015'e erteledi.

Lübnan parlamentosunun görev süresinin Haziran 2017'ye kadar uzatılma kararının ardından ikinci kez düzenlenen oturumda, 128 sandalyeli mecliste toplantı yeter sayısı olan 86 kişi bulunmadığı için oylama gerçekleştirilemedi.

Lübnan'da 1943'te varılan ulusal mutabaka göre "Maruni Hristiyan" olması gereken cumhurbaşkanı, meclis tarafından seçiliyor. Süresini dolduran cumhurbaşkanı 6 yıl geçmeden bir daha aday olamıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi için resmî adaylık başvurusu gerekmezken, parlamento adaylık başvurusunda bulunmayan bir kişiyi de seçebiliyor.

Yeni seçilecek cumhurbaşkanının ilk turda 128 sandalyeli meclisin üçte ikisinin, ikinci turda ise salt çoğunluğun oyunu alması gerekiyor.

Kaynak

Yeni Şafak 10.12.2014
Türkiye'de ise 10 Ağustos 2014 tarihinde 12. Cumhurbaşkanımızın seçimini nasıl kolaylıkla ve rahatlıkla yaparak Türk Milleti olarak doğrudan ilk seçtiğimiz Cumhurbaşkanımız olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı 12. Cumhurbaşkanımız olarak seçtiğimizi hatırlayın.


İkinci bir husus ise CHP Zihniyeti'nin, azgın azınlığın, Demokrat Parti hakkında söylemiş oldukları yalanlar ve atmış oldukları iftiralardır. Yavuz Bülent Bâkiler, Türkiye gazetesindeki 30 Mayıs 2010 tarihli "27 Mayıs Vahşeti II" başlıklı makalesinde şunları yazmaktadır:

"Türkeş ve arkadaşları (14’ler) CHP’li olmadıkları için Millî Birlik Komitesinden koparılmışlar, yurt dışına sürülmüşlerdi. Türkeş, Hindistan’dan Ankara’ya dönünce, Gaziosmanpaşa’daki evine, Metal-İş Federasyonu Genel Başkanı Kaya Özdemiroğlu ile birlikte ziyaretine gitmiştik. Türkeş, sohbet esnasında demişti ki:

“27 Mayıs sabahı Ankara Radyosundan, MBK’nın ilk bildirisini okuduktan hemen sonra, Et-Balık Kurumuna gittim. Bütün depoları açtırarak, üniversite talebelerinin cesetlerini aradım. Ama bir tek ceset bile bulamadım. Sonra Konya yolu asfaltı altındaki aramalarımız da boş çıktı. Çok şaşırdım. Çünkü bize ısrarla denilmişti ki DP iktidarı, üniversiteli talebeleri öldürüp hayvan yemi hâline getiriyor. Bazılarını da Konya asfaltı altına gömdürüyor. Bu iddiaların tamamen yalan olduğu ortaya çıktı. Sonra, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın bankalarda 103 milyon lirası olduğu ihbar edilmişti. Bayar’ın bütün banka hesaplarına derhal el koyduk. Bayarın hiçbir bankada hesabı yoktu. İş Bankasındaki özel kasasını açtırdık. Gördük ki orada, bir tek Cumhuriyet altını ile, genç yaşta ölen oğluna ait bir tutam saç var. Başka bir şey yok. O zaman anladım ki biz, CHP’nin ve komünistlerin yalanlarına inanarak, oyunlarına gelerek yola çıkmışız!..”"

Laikçi ideoloji, CHP zihniyeti, azgın azınlık bunlar hep yalancıdır. Dün de yalancıydılar, bugün de yalancılar, yarın da büyük ihtimalle yalancılıklarını sürdüreceklerdir. 31 Mayıs 2013 Gezi Kalkışması sürecini hatırlayınız. Bu yalancı zihniyet, ne yalanlarla Gezi Kalkışması'nı büyütmek ve laiklerle-Müslüman Türk Milleti'nin büyük çoğunluğu arasında iç savaş çıkartmak için çabaladı. Mesela hatırlayın, Aylin isimli genç bir kız, polis panzerinin altında kalarak öldü diye bir haber çıkarmışlardı o yalancı zihniyet ve o yalancılar. Gezi Kalkışması döneminde
Türkiye'yi Ukrayna'ya çevirmek, iç savaşa götürmek için vatan hainliğiyle çok sayıda yalan söylediler laikçiler; tıpkı 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesinden önceki dönemde söylemiş oldukları yalanlar gibi...

Bakın bunların ne kadar kötü olduklarının bir misali, forumumuzda daha yenilerde paylaşmış olduğum bir haberdir:

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Orhan Pamuk'u Boğaziçi'ne sokmadılar!



Boğaziçi Üniversitesi tarafından Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin açılışına davet edilen Orhan Pamuk, ulusalcı öğrencilerin tehditleri üzerine video konferans yapmak zorunda kaldı.

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Boğaziçi Üniversitesi yönetimi tarafından Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin açılışında konuşmacı olarak davet edildi. Pamuk’un açılış konuşmacısı olduğunun açıklanmasının ardından ünlü yazar aleyhinde kampanya başlatıldı.

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ulusalcı öğrencilerin başlattığı kampanyada üniversitenin birçok yerine Pamuk’un konuşmacı olmasına tepki gösteren afişler asıldı. İki ayrı derneğin de basın açıklaması yaparak konuşmacı olan ünlü yazarı tehdit etmesi üzerine Pamuk, konuşmasını video konferans yöntemiyle yapmak istediğini üniversite yönetimine iletti.

Ünlü yazarın bu isteği Boğaziçi Üniversitesi yönetimi tarafından olumlu bulundu. Pamuk, bugün saat 16.00’da yapılan açılışta konuşmasını video konferans yöntemiyle yaptı.


Kaynak


İnternet Haber 15.12.2014
Gördüğünüz gibi, ulusalcılar, laikçiler, Nobel ödüllü edebiyatçımız Orhan Pamuk'a tahammül edememektedirler. Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış olan önemli bir edebiyatçımızdır. Fikirlerine katılmayabilirsiniz ki, Orhan Pamuk'un benim de katılmadığım fikirleri vardır; ama böyle önemli bir edebiyatçımızı üniversiteye sokmamak, üniversiteye girişini engellemek de nedir?!

Laikçi subaylar, 1960 darbesini yapmaya o yıl, 1960 yılında karar vermediler. Ordumuz içinde 1954-1955'li yıllardan başlayan bir cuntalaşma hareketi vardı. Tarihe 9 subaylar olayı olarak geçmiş olan olayı araştırıp, okuyup öğrenmenizi öneririm. Bütün bunları öğrenerek 27 Mayıs 1960 darbesinin Demokrat Parti'nin hatalarından dolayı değil, ordumuz içindeki eşkiya subayların gâvurculuk isteklerinden dolayı yapıldığını kesin olarak anlayınız. CHP Zihniyeti, ordumuz içindeki bazı subayları laikçi yaptı, gâvurcu yaptı. Laik subaylar, laikçi subaylar, Türk gibi yaşamadılar, Türk'ün; dinine, tarihine, kültürüne, bütün değerlerine bağlı olarak yaşamadılar, gâvur gibi, Batılı gibi yaşadılar. Beyinleri yıkandığı için, Türk yaşam tarzı, ecdatlarının yaşam tarzı onlara unutturuldu, sadece gâvur yaşam tarzına zorlandıkları için de gâvur yaşam tarzını veri alarak gâvur gibi yaşadılar.

Demokrat Parti'nin 1950-1960 yılları arasında yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetler; CHP'yi, CHP Zhniyeti'ni ve laikçileri çatır çatır çatlatmıştır.

Yavuz Bülent Bâkiler'in, Türkiye gazetesindeki 29 Ağustos 2010 tarihli "Adnan Menderes Düşmanlığı" başlıklı makalesinde yer almış olan bir tablo aşağıdadır.

10 Yıllık Demokrat Parti İktidarının 27 Yıllık CHP İktidarını Katlayan Tablosu



Not: Yukarıdaki tabloda demiryolu rakamlarında yanlış bilgi verilmiş. Bunu da not olarak düşeyim.

Laikçi ideoloji, CHP Zihniyeti istediği kadar çatır çatır çatlasın, Demokrat Parti'nin olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini gizleyemez ve Demokrat Parti'nin, Adalet ve Kalkınma Partisi'nden sonra Türk Siyasi Tarihi'nin gelmiş geçmiş en efsane siyasi partisi olduğunu reddedemez.

Türk Siyasi Tarihi'nin en efsane siyasi partisi Adalet ve Kalkınma Partisi'dir (AK Parti) ve Türk Siyasi Tarihi'nin en efsane 2. siyasi partisi ise Demokrat Parti'dir (DP).

Bir başka husus da bazı solcuların belediyelerdeki başarısızlıklarının misalleridir. Aşağıdaki haberleri dikkatinize sunmak isterim:

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Karayalçın 4 milyar dolar borç bıraktı



CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın, temelsiz vaatleriyle seçim propagandasını sürdürürken, rakamlar onun başkanlığı dönemine ait çarpıcı gerçekleri ortaya koyuyor.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin resmî verilerine göre Karayalçın’ın başkanlığı dönemindeki borç tutarı 2 milyar doları buldu. Sözkonusu borç, faiziyle birlikte tam 4 milyar dolara ulaştı.

SAATTE 102 BİN 690 DOLAR BORÇ


Murat Karayalçın’ın üstelik bir türlü önemli bir aşama kaydetmeyen metro için yaptığı borçlanma yıllardır Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin malî açıdan elini kolunu bağlıyor. Devralınan borç, aradan geçen yıllardaki ödemelere rağmen 4 milyar doların altına çekilemedi. Bu borç meblağına göre, 29 Mart 1989 ile SHP Genel Başkanı olarak Başbakan Yardımcılığı görevine geldiği 11 Eylül 1993 tarihleri arasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Karayalçın, bu görevde bulunduğu bin 623 güne karşılık her gün 2 milyon 464 bin 571 dolar borç yapmış oldu. Karayalçın’ın saatlik borç performansı ise saatte 102 bin 690 dolar olarak gerçekleşti.

ANKARA İPOTEK ALTINDA


Başkanlığı döneminde bu akıl almaz borç yükünü oluşturan Murat Karayalçın’ın izlediği politika, Ankara’nın gelecek yıllarını da ipotek altına aldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi, metro ve doğalgazdan kaynaklanan borçlarına karşılık pek çok verimli kuruluşunun gelirlerini doğrudan alacaklılarına yönlendiriyor. Belediye ayrıca, bu borç yükünü gerekçe gösteren finans kuruluşlarından da yeni borç alamıyor.


Kaynak

Habervaktim 20.03.2009
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayıştay: Kamuya en çok zararı Şişli Belediyesi verdi



CHP'li Gürkut Acar, Meclis Başkanlığı'na 'en fazla kamu zararını hangi kurumların yaptığını' sordu. Soruya cevap veren Sayıştay, "Kamuya toplamda en fazla zararı Şişli Belediyesi verdi." dedi.


Sayıştay Başkanlığı tarafından hazırlanan, "Kamunun en fazla zarara uğratıldığı ilk 10 dosya" listesinde, Mustafa Sarıgül’ün başkanlığını yaptığı Şişli Belediyesi’ne ait iki ayrı dosya da yer aldı. Dosyalara göre toplam zararda Şişli Belediyesi birinci oldu.

Akşam gazetesinden Çınar Çoşkunserçe’nin haberine göre zarar miktarı, CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e yönelttiği soru önergesine verilen yanıtla ortaya çıktı.

CHP’li Acar'ın, Sayıştay denetimleriyle ilgili sorularını TBMM Başkanlığı, Sayıştay Başkanlığı’na yönlendirdi. Sayıştay Başkan Yardımcısı Fehmi Başaran imzasıyla Meclis’e gönderilen yanıtta, Acar’ın açıklanmasını istediği "Son 5 yıl içinde kamu zararının en fazla olduğu 10 dosya" zarar boyutu dikkate alınarak sıralandı.

TOPLAM ZARAR 3 MİLYON 325 BİN LİRA

Mustafa Sarıgül’ün başkanı olduğu Şişli Belediyesi ise 2 milyon 104 bin liralık kamu zararının tespit edildiği dosya ile 5. ve 1 milyon 130 bin 840 liralık zarar tespit edilen bir başka dosya ile 9. sırada yer aldı. Dosyalarla ilgili içerik bilgisine yer verilmeyen Sayıştay listesinde, zarara neden olan kamu kurumlarının; isimleri, zararı, yaşandığı yıl, zarar miktarı ve tespit edilen zararın kesin hükme bağlandığı tutanak tarihleri belirtildi.

Buna göre, Şişli Belediyesi’nin iki ayrı dosya ile tespit edilen ve toplam tutarı 3 milyon 325 bin TL’yi bulan kamu zararlarının, 2008 yılı hesaplarına ilişkin denetimler sırasında ortaya çıkarıldığı görüldü. Sayıştay’ın oluşturduğu listede, Şişli Belediyesi’ne ait "kamu zararı" tespitlerinin, temyiz süreçleri de tamamlanarak 10 Eylül 2013 tarihinde tutanakla kesin hükme bağlandığı da belirtildi.

Sayıştay Başkanlığı’nın listesinde, son 5 yıl içinde kesin hükme bağlanan 1899 dosyadan, 594'ü hakkında kamu zararı tespit edilerek toplam 169 milyon 36 bin TL’nin tazminine karar verildiği de vurgulandı.

Kaynak

Radikal 13.12.2013

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sarıgül belediyede devasa borç bıraktı!



AK Parti'nin Şişli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mukadder Başeğmez, A Haber'de Sarıgül'ün belediyeye bıraktığı devasa borcu açıkladı.


AK Parti'nin Şişli Belediye Başkan Adayı Mukadder Başeğmez, canlı yayınında çarpıcı açıklamalar yaptı.

O ARTIK ŞİŞLİ'DEN GİTTİ

Şişli Belediye Başkanı ve CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül ile ilgili soruya, "O artık Şişli'den gitti." yanıtını veren Başeğmez iddialı konuştu.

ŞİŞLİ BELEDİYESİ'NDE DEVASA BORÇ

Şişli Belediyesi'ni yaklaşık 380 Trilyon lira borçla devralacaklarını söyleyen Mukadder Başeğmez, "Artık biz geliyoruz. Şişli Belediyesi'ni 380 Trilyon lira borçla devralıyoruz. Önemli değil; bu borcu niye yaptınız, niye ödemediniz diye sormayız; geliriz o borcu da öderiz ve hizmetin alâsını yaparız." diye konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın Dünya Belediyeler Birliği Başkanlığı ve BM Genel Sekreteri Ban-Ki Moon'un danışma kurulunda yer alan önemli bir isim olduğunu belirten Mukadder Başeğmez, "Sayın Başkanımız Kadir Topbaş'ın tecrübesi ve ürettiği hizmetler ortada. Başbakanımız, sayın Kadir Topbaş'a en büyük desteği veriyor. Denizi yararız, dağları deleriz, Şişli'ye en büyük hizmetleri getiririz." şeklinde konuştu.

"KAMUYA EN FAZLA ZARARI VEREN KURULUŞ ŞİŞLİ BELEDİYESİ"

Mukadder Başeğmez'in, Sarıgül yönetimindeki Şişli Belediyesi ile ilgili olarak dikkat çektiği borç yükü daha önce de gündeme gelmişti. CHP'li milletvekillerinin TBMM'ye verdikleri soru önergesi sayesinde, kamuyu en fazla zarara uğratan kuruluşun Şişli Belediyesi olduğu ortaya çıkmıştı.

Kaynak

Haber 7 30.01.2014

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü'den çok sert yılbaşı açıklaması



Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, Nişantaşı'nın yılbaşı hazırlıklarıyla ilgili eleştirilere cevap verdi. İnönü'nün verdiği cevapta, Sarıgül dönemine ilişkin çok ağır ifadeler yer aldı. “Kamu kaynakları çarçur edilmiş, belediyemiz ağır bir borç yükü altına sokulmuştur” sözlerinin yer aldığı açıklama, bir süredir devam eden Emir Sarıgül-Hayri İnönü tartışmalarını farklı bir boyuta taşıyacak gibi görünüyor.


Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, Nişantaşı'nda bu yıl yılbaşı eğlencesinin olmaması ve yılbaşı aydınlatmasının olmaması nedeniyle birkaç gündür medyada yer alan haberlerle ilgili açıklama yaptı. Hayri İnönü, yaptığı yazılı açıklamada Sarıgül dönemine atıfta bulunularak kamu kaynaklarının çarçur edildiğini söyledi. İşte Hayri İnönü'nün açıklaması:

KIŞKIRTMA ÇABASI

"Şişli Belediye başkanlığı görevine geldiğimiz günden beri bize muhalif olan çevreler, eleştiri ve saldırılarına dayanak oluşturacak malzeme bulmakta zorlandıkça yapay gündemler yaratmakta, halkımızı ve medyayı bize karşı kışkırtmaya yeltenmektedirler. Yılbaşının yaklaştığı şu günlerde söz konusu çevreler bu kez de Nişantaşı yılbaşı eğlencelerini hain planlarına alet etmeye başladılar.

AYDINLATMA BU MU?

'Nişantaşı neden hala karanlık' sloganıyla ortalığı velveleye vermeye çalışan bu zihniyet unutmamalıdır ki Nişantaşı hiçbir zaman karanlık olmadı. Nişantaşlılar geçmişten günümüze aydınlıklarıyla, geniş ufuklu sosyal demokrat anlayışlarıyla bu ülkenin aydın modeli olmuşlardır ve olmaya da devam edeceklerdir. Kamunun kaynaklarının duyarsızca cadde ve sokaklara attıkları bir kaç halı parçasıyla ve yapay ışıklandırmayla harcanarak Nişantaşımızı aydınlattıklarını mı sanıyorlar?


MİLYONLAR HARCANDI

Eğer Şişli Belediyemiz ağır borç yükü altında bulunmasaydı, biz, sizler için bugüne kadar yapılagelenden çok daha coşkulu eğlence programları düzenler, sizlerin coşkulu eğlence ortamlarını paylaşmanız için her tür olanağı önünüze sererdik. Ancak yıllarca kırmızı halı ve süs lambalarıyla halkımıza göstermelik bir şaşa sunulurken kamu kaynakları çarçur edilmiş, belediyemiz ne yazık ki ağır bir borç yükü altına sokulmuştur. Öyle ki sadece Nişantaşı semtimizin kırmızı halı ve süs lambaları için geçmiş dönemlerde milyonlarca lira harcama yapıldığı saptanmıştır.


YANLIŞLIKLAR ALIŞKANLIK OLDU

Şunu bilmelisiniz ki yanlışlıklar sürekli yapılageldiği zaman ne yazık ki alışkanlık yapar. Yanlışları süsleyip püsleyip vitrine taşıyarak kamufle etmek hiçbir zaman uzun ömürlü olamaz. Nişantaşı eğlenceleri de ne yazık ki bu acı gerçeğin ta kendisidir. Yıllarca coştuk, eğlendik. Halkısınız fena da olmadı, güzeldi. Ancak ne yazık ki göreve geldiğimiz günden itibaren belediyemizde yaptığımız sondaj sonucunda anladık ki işin arka yüzü hiç de görünen yüzü kadar parlak değil.

VİCDANIM İZİN VERMİYOR


Milyonlar harcanmış; sizin milyonlarınız, size hizmet için, çocuklarınızın eğitimine katkı için, yürüdüğünüz yollara, yaşadığınız semtlere bakım için ayrılmış olan paralar ne yazık ki gözünüzü boyamak üzere bir kaç günlük eğlence için kırmızı halılara ve lambalara harcanmış. Bizlere hizmet sözüyle bu makama geldim. Durum böyleyken bir takım gerçekleri göz ardı ederek aynı yanlışlara devam etmeye ne kişisel olarak vicdanım ne de sahip olduğum politik ve ideolojik anlayış izin vermemektedir.

YENİ BORÇ İSTİYOR MUSUNUZ?

Yılbaşında eğlenmeliyiz de elbet. Ancak belediyemizin içerisinde bulunduğu borç yükü bilgisini sizlere verdim. Buna rağmen geçen yıllarda yapıldığı gibi bu yıl da halı ve lamba süslemeleri için milyonlarca lira borçlanarak harcama yapılmasına rıza gösterebilecek misiniz? Eğer isterseniz geliniz, Nişantaşı eğlence geleneğimizi imece yöntemiyle gerçekleştirelim. Siz değerli Şişlililer ve Nişantaşı halkı ve esnafının işbirliğinde örnek bir model geliştirelim ve Nişantaşı'nı birlikte süsleyelim, eğlence ve coşkuyu dayanışmayla birlikte paylaşalım."


Kaynak

Hürriyet 14.12.2014

Yukarıda paylaşmış olduğum haberlerden de görüp anlayacağınız üzere, Murat Karayalçın, Ankara'ya ve Ankaralılara, Biçare Sarıgül ise Şişli'ye ve Şişlililere dönemlerinde yapmış oldukları borçlarla büyük miktarda borç bırakarak büyük zarar vererek başarısız birer belediye başkanlığı yönetimi sergilemişlerdir. Ayrıca şunu da hatırlatmakta fayda var. Şişli, Türkiye'nin en merkezî ve en pahalı bölgelerinden biri olduğu için, çok sayıda gökdelenin bulunduğu bir yer olduğu için Şişli Belediyesi yüksek miktarda geliri olan, belki de Türkiye'de en çok gelir elde eden ilçe belediyelerinden biridir. Bakın internette gördüğüm bir habere göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Abubekir Taşyürek şunları söylemiş:


"İstanbul’un 39 ilçe belediyesinin 2013 yılı bütçeleri toplamının 8,7 milyar TL civarında olduğunu belirten Abubekir Taşyürek, 496 milyon TL Şişli, 398 milyon TL ile Başakşehir, 358,2 milyon TL ile Bağcılar, 350,7 milyon TL ile Esenyurt ve 350 milyon TL ile Kadıköy’ün en büyük bütçeye sahip ilk beş ilçeyi oluşturduğunu ifade etti."

Yukarıdaki haberden de anlaşılacağı üzere, İstanbul'un ilçelerinin 2013 yılı bütçe rakamlarına göre Şişli İlçesi, 2. sırada yer alan Başakşehir İlçesinin bütçesinden 100.000.000 TL kadar yüksek bütçeye sahip olarak İstanbul'un en yüksek bütçesine sahip olan ilçe belediyesidir. Şişli Belediyesi, Biçare Sarıgül'ün belediye başkanlığı döneminde 15 sene boyunca yüksek miktarda gelir elde ettiği hâlde Biçare Sarıgül, Şişli'ye yüz milyonlarca TL borç bırakmıştır. Oysa Biçare Sarıgül'ün, Şişli'de belediye başkanlığı görevinde bulunmuş olduğu 15 senede Şişli'nin elde etmiş olduğu yüksek miktardaki gelirler efektif kullanılsaydı Şişli'nin ya hiç borcu kalmazdı ya da az miktarda bir borcu kalırdı. Şişli'nin CHP'li Belediye Başkanı Hayri İnönü'nün de vurguladığı gibi Şişli şimdilerde olduğu gibi ağır bir borç yükü altında kalmazdı.

Oysa mesela AK Partili İstanbul ve Ankara belediyelerine bir bakın. Hem İstanbul hem de Ankara belediyesi AK Partili belediye başkanları döneminde hem başında oldukları belediyenin borçlarını reel olarak azaltmışlar hem de İstanbul'a ve Ankara'ya olağanüstü ve muhteşem hizmetlerde bulunmuşlardır ve hizmetlerini sürdürmeye devam etmektedirler Allah'a şükürler olsun.

Düşünsenize, Ankara'yı borç batağına batırmış olan Murat Karayalçın ya 2009 Yerel Seçiminde aday olduğu Ankara Belediye Başkanlığı Seçimini kazansaydı ya da Şişli'yi hem kamuyu en çok zarara uğratan kurum durumuna getirmiş hem de borç batağına batırmış olan Biçare Sarıgül, ya bu sene
2014 Yerel Seçiminde aday olduğu İstanbul Belediye Başkanlığı Seçimini kazansaydı ne yapardık maazallah?! İstanbullular ve Ankaralılar olarak Murat Karayalçın'ın ya da Biçare Sarıgül'ün İstanbul'a, Ankara'ya belediye başkanı olarak İstanbul'u ve Ankara'yı borç batağına batırmaları tehlikesinden kurtulmuş olduk Allah'a şükürler olsun.

Şu aşağıdaki haberi de dikkatinize sunayım:

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Arzu Çağlayan: Sarıgül'e oy veren elimi kesesim var



Arzu Çağlayan'dan CNN Türk'te Sarıgül isyanı: "Mustafa Sarıgül'e oy verdiğim için ellerimi kesmek istiyorum."

Radyo programcısı Arzu Çağlayan katıldığı Burada Laf Çok programında Mesut Yar'ın sorularını yanıtladı.

MARMARAY'A ÖVGÜ SARIGÜL'E TEPKİ

Siyasete dair görüşlerini paylaşan Çağlayan, Sarıgül üzerinden muhalefet partilerinin ders çıkarması gerektiğini söyledi. "Kendisine inandık, güvendik; ama sonra gördük ki Marmaray'ın karşısına koyacak bir projesi yok." dedi.

OY VERDİM DİYE ELLERİMİ KESESİM VAR

Arzu Çağlayan'ın dikkat çeken bir tepkisi de Sarıgül için: "Ona güvenip oy verdim diye ellerimi kesesim var."

Kaynak

En Son Haber 20.05.2014

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.
Radyo programcısı Arzu Çağlayan, 2014 Yerel Seçiminde İstanbul'da Biçare Sarıgül'e oy vermiş ama Biçare Sarıgül, Kadir Topbaş'ın karşısına, asrın projelerinden biri olan ve rahatlığından sitayişle bahsettiği Marmaray'ın karşısına iyi bir projeyle çıkamadığı için Biçare Sarıgül'e vermiş olduğu oydan dolayı pişman olduğunu ve ona oy verdiği için ellerini kesmek isteğinde olduğunu söylüyor. Arzu Çağlayan ya bir de Biçare Sarıgül'ün, başında bulunmuş olduğu belediyeyle (Şişli Belediyesi) hem kamuyu en çok zarara uğratan kurum olduğunu hem de Şişli'yi ağır bir borç yükünün altına soktuğunu bilseydi sadece ellerini kesmek isteğiyle yetinmez, kendini öldürmek bile isteyebilirdi Allah korusun. İstanbul ve İstanbullular olarak Biçare Sarıgül tehlikesini ucuz atlattık hamdolsun.


Bu konuda son olarak şunları söylemek isterim:

Türkiye'deki ana çelişkinin ve temel mücadelenin ne olduğunu lütfen anlayınız: Laikler kandırıldırlar ve 80 sene boyunca bu güzel ülkenin (İslam üllkesi Türkiye) ve bu aziz milletin (Müslüman Türk Milleti) özüne saldırdılar. Burası (Türkiye) İslam ülkesi, ülkenin bayrağında İslam hilâli var, ülkenin İstiklâl Marşı'nda milletinin, Allah'a tapan Müslüman millet olduğu "Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl." söylenmekte ve orada söylendiği gibi de milleti de Müslüman bir millet (Türk Milleti). Mademki Müslümanız, mademki Türküz, öyleyse Müslüman olarak, Türk olarak yaşayacağız, gâvur olarak yaşamayacağız.

Türkiye'deki temel kavga buralılıkla (yerlilikle) -sağ partilerin temsil ettikleri Türkiyelilik- dışarlılık (yabancılık) -sol partilerin temsil ettikleri Batıcılık, Batılılık- arasındaki kavgadır. Aklı başıda olan hiçbir ülke ve hiçbir millet, özünü, kendini reddetmez. İslam ülkesi Türkiye ve Müslüman Türk Milleti de kendini, özünü reddetmeyecek ve; buralı olmaya, yerli olmaya, Türkiyeli olmaya devam edecektir inşaallah.

Konu Cihannur tarafından (12-16-2014 Saat 04:42 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 12-16-2014, 04:44   #46
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Hasan Bülent Kahraman, Sabah gazetesinde bugün 22 Aralık 2014 tarihinde yayımlanmış olan "Aristokrasinin Sillesi Şişli'de" başlıklı makalesinde şunları yazıyor:

"Türkiye'de siyasal davranış, sanıldığının tersine, yeteri kadar hızlı değişmiyor. Dış etkenlere açık da değil siyasal davranış. Benzeri bir durum elbette Ak Parti için de geçerli. Murat Güvenç'in araştırmaları açık açık gösteriyor, aynı mahalleler bundan 50 yıl önce hangi yönde, kime nasıl oy veriyorduysa bugün de aynı davranış kalıbı içinde hareket ediyor."

Bu konudaki bir mesajımda şunları yazmıştım:

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Bakın, aşağıda; 2002, 2007 ve 2011 Genel Seçimlerinin sonuçlarını gösteren seçim haritalarına yer veriyorum. 2015 Genel Seçiminde de işte bu aşağıdaki seçim haritalarına benzer bir seçim haritasıyla karşı karşıya geleceğimizi düşünüyorum. İnsanlar gece yatıp sabah kalktıklarında oy verdikleri siyasi partiyi değiştirmiyorlar. AK Parti, doğru olan siyasi çizgisini koruduğu ve ekonomimizi de iyi götürdüğü müddetçe oylarını büyük ölçüde koruyacaktır inşaallah.

2002 Genel Seçimi Sonucu



2007 Genel Seçimi Sonucu



2011 Genel Seçimi Sonucu



Murat Güvenç'in araştırmalarına göre aynı mahalleler bundan 50 yıl önce hangi yönde, kime nasıl oy veriyorlarsa bugün de aynı davranış kalıbı içinde hareket ederek oylarını kullanıyorlarmış.

Buradan şu anlaşılıyor: Türkiye'de siyasi parti tutmada genel olarak neredeyse takım tutmaya varan ölçüde bir kararlılık ve devamlılık var. Nasıl ki mesela dün Beşiktaş'ı, Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi tutanlar bugün de daha önce tutmuş oldukları aynı takımları tutuyorlarsa ve yarınlarda da onların çok büyük çoğunluğu yine dünlerde ve bugünlerde tutmakta oldukları takımları tutmaya devam edeceklerse, siyasi parti tutmakta da buna benzer bir davranış kalıbını görüyoruz.


Konu Cihannur tarafından (12-22-2014 Saat 15:38 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 12-22-2014, 15:39   #47
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Siz de ben de bu konu kapsamında söyleyeceklerimizi genel olarak söylediğimize göre konuyu kapatabiliriz.
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Konu Kapatılmıştır


Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi