AK Gençliğin Buluşma Noktası
Eğitim ve Öğretim Üniversiteler ve Üniversite Öğrencileri, Ak Parti Forum lise, ilköğretim ve okul öncesi eğitimi; İmam Hatip ve Açıköğretim.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-30-2018, 08:40   #21
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak birhayalinpeşinde.com

Ne Cunda’sız Ayvalık, ne de Ayvalık’sız Cunda

Panaya Kilisesi*: Cunda’da yapılacaklar listemin en başında ne gelir biliyor musunuz ?*Panaya kilisesine kadar olan sokakları gezmek. Taş sokakları arşınlarken, eski evleri, rengarenk pencereleri enfes kapıları selamlayarak yürüyorum.1863 de inşa edilen ama günümüzde harabeye dönmüş kiliseyi görünce üzülüyorum 1944 depremine kadar ayakta kalan kilise, ne yazık ki zamanla yıkılmış, çıkan yangınla beraber yerle bir olmuş. görsellik beklemeyin.*Yel Değirmeni Panaya Kilisesi’nden sola dönüp, 100 metre ilerideki yel değirmenine ilerliyorum. Cunda’yı tepeden görebileceğiniz enfes bir yer.
asıl güzeli oİçerideki kütüphane. Aşıklar tepesinde yer alan yel değirmeni, bir şapel. 1835 yılından kalma bu yer, 1924 te mübadele sonrasında değerini yitirip, tahrip olmuş. değirmenden geriye günümüzdeki kısmı kalmış.Yıllar boyunca harabe kalan değirmen ve kilise, 2007 de Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’nın çalışmaları ile günümüzdeki halini almış. Emekli Büyükelçimiz Necdet Kent ve eşinin ismi bu yapıya verilmiş. Sonrasında ise Coca Cola grubunun üst düzey yöneticisi Muhtar Kent, babasının 1.300’den fazla kitabını buraya bağışlamış.sonrasında, bu güzel yapı meydana gelmiş. değerli bir yapı*Sırtımı yel değirmenine dayadıktan sonra, karşımda Ayvalık-Cunda manzarasına bakarak çayımı yudumlayıp, kendi kendime konuşuyorum: İyi ki gelmişim buraya. Ne güzelmişsin Cunda.Cunda merkezde dolandıktan sonra, biraz deniz-kum-güneş yapayım diyorum. Ada camping. Türkiye’nin en iyi kamp alanlarından sahili, restoranı ve konaklama tesisi ile harika bir yer. Cunda merkezden yaklaşık 20 dakikalık bir araç seyahatinden sonra vardığım tesiste, mis gibi denize atlayıp, keyif yapıyorum. Siz de, çadırınız, karavanınız ile gelip, Ada Camping : Cunda’da denize girilecek güzel yerlerden otel olarak da hizmet veriyorlar.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-22-2018, 22:38   #22
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
neyiilemeşhur.com

Mardin’de Yapılacak Şeyler

Mardin*denince akla ilk gelen Deyrulzafaran Manastırı, Mardin Müzesi, Kasımiye Medresesi, Gelüşke Hanı ve zengin yöresel yemekleridir Mardin’in tarihi yerleri, yöresel lezzetleri ve antik kentleri Mardin’e güzellik katar önem kazandırır. en eski şehirlerdendir zengin bir tarihe sahiptir. Mardin’e kendinizi açık havada sanacaksınız.
Mardin Kalesi eteklerindeki tarihi evler*Mardin’in simgesidir tarihi*Mardin evleri kayalıklara iç içe geçmiş gibidir*Mardin evlerini gezerken kendinizi labirentde hissedeceksiniz. Mardin’in simgelerinden biri de yer Deyrulzafaran Manastırıdır. Kasmiye Medresesi, Meryem Ana Kilisesi, Ulu Camii gibi diğer yapıları da görmenizi öneririz. *Mardin Kalesine mutlaka çıkın ve şehre bakın.*Rabat Kalesi ve Fatih Kalesi görülmeye değer diğer tarihi yapılardır


Mardinin en eski yerleşim yerlerinden birisi de Dara Harabeleridir. Eski Mezopotamya’nın önemli yerleşim yerlerindendir 40 metre derinliğindeki yeraltı şehri ile sizi etkiler. yeraltı şehrinin dışında kilise, çarşı, değirmeni ve sarnıçları bulunur Midyat
En az*Mardin kadar sizi etkileyecek Midyat taş evler, manastır ve kiliseleri, tarihi çarşısı, insanda hoş duygular uyandıran kahveleri ile tam bir Orta Çağ şehri ve Midyat mutlaka görülmesi gereken bir yer. marrdinde hatıra ve sevdiklerinize binbir çeşit hediyelik eşya var. en başında da Telkari gümüş işlemeleri gelmekte.*Mardin’in tarihi çarşılarından satın alabilirsiniz. şehrin kendisi ve çarşıları tarih kokuyor. Alışveriş yapabileceğiniz tarihi çarşılar Kapalı Çarşı, Manifaturacılar, Ayakkabıcılar, Hasan Ayar, Meşkin, Kasaplar, Gümüşçüler, Kuyumcular, Bakırcılar Çarşısı, Kaseria Pazarı ve Revaklı Pazarıdır.

Mardin’in zengin tarihini görebileceğiniz*Mardin Müzesini,* Deyrulzafaran Manastırını ve Kasımpaşa Medresesini gezmeden Badem şekeri leblebis ve ceviz sucuğunun tadına bakmadan,
telkari işlemeli hediyelik eşyalar almadan
sakın dönmeyin…



Kaynak hürriyet.com


10 adımda Mardin'e giriş

“Gündüzü seyranlık gecesi gerdanlık” derler Mardin için… Taşın başkenti derler… Hoşgörü kenti derler… ne yazsam eksik kalacak. Çünkü Mardin kısacık cümlelere, indirgenebilecek bir kent değil. Mardin zenginliğinin bitmeyeceği derin derin bir kültür mirası.

Mardin’in dünyaca ünlü evleri, Kuzey Suriye tarzı taş yapılardan oluşur. Benzerlerine Niğde ve Kayseri’de rastlanır... sarı kalker taşı kullanılmıştır taş evler yazın serin kışın sıcaktır Mardin evlerinde sıva malzemesi kullanılmamıştır Mezopotamya ovasına açılan kapıları en az iki katlı yapılmışlar. hiçbirinin gölgesi de birbirinin üzerine düşmeyecek şekilde planlanmıştır 1942 de kurulan Mardin Müzesi, eser kütüphanesi ve bahçesindeki Arkeopark keyifli bir adres. Çocuklara tarihi ve arkeolojiyi sevdirmek çok güzel. Minikler hem eğleniyor hem de “Mezopotamya neresi? Çivi yazısı nasıl yazılır? İlk yazıyı kim icat etti? Arkeolog kimdir?” sorularını birçok bilgiyi öğreniyor. Müze pazartesi hariç her gün ziyaret ediliyor, Müze kartla da girilebiliyor.


Anadolu’daki en eski camilerden biri olan Mardin Ulu Cami, Artuklular döneminden kalmadır. Camii Kebir olarak da anılır, 1176 da iki minareli olarak inşa edilmiş günümüze tek minaresi ulaşmış. orijinal hali değildir 19. yüzyılda yapılan eklemelerle şimdiki görüntüsüne kavuşmuştur. cami mimarisine meraklıysanız; 1214 te yapılan Şehidiye Camii, Melik Mahmut Camii, bir başka Artuklu eseri olan Latifiye Camii ile Necmeddin Camii de görülecekler arasına ekleyin. postane binaları özel ilgiyi hak edecek kadar mimari değer taşımaz. Ama Mardin’deki bir başkadır… 1890 da Şatana Ailesi tarafından Ermeni bir mimara yaptırılan Şatana Evi olarak da bilinir Hayranlık duyulacak bir taş işçiliğinin ürünüdür 1950’den itibaren postane olarak kullanıldığı için PTT binası adıyla anılır bugün Artuklu Üniversitesi’ne devredilmiştir

Mardin’in kartal yuvası Şehre hâkim konumuyla kalenin gecesi ayrı gündüzü ayrı güzeldir bunun için “kartal yuvası” olarak adlandırılır şehri kuşbakışı gözetlemek için kondurulmuştur özel izinle çıkabiliyorsunuz. Evliya Çelebi kalenin ambarlarını överek, erzak ve cephane bolluğunu anlatmıştır Mardin’de hüküm süren son Artuklu Sultanı Melik Necmettin tarafından yaptırılan Zinciriye Medresesi, 1385’ten günümüze ulaşmış. Mardin’in en güzel yapılarından biridir Timur’la savaşan İsa Bey, bir süre bu medresede hapis yatmış. Üst kattaki odacıklarda medrese öğrencileri kalmış Zinciriye Medresesi’nden sonra yapılan Kasımiye Medresesi, siyasi çalkantılar nedeniyle uzun zaman bitirilememiş Akkoyunlular döneminde tamamlanmış.

Zinciriye gibi Kasımiye Medresesi’nde de öğrencilerin kullandığı odacıklar var. Rivayete göre medreseyi tamamlatan Kasım Paşa burada katledilmiş. Kızkardeşi elinde ağabeyinin kanlı gömleği, acısından ağıtlar yakarak kendini duvarlara vurmuş. kanlı gömleğin duvara sürülen izlerinin o günden kaldığı anlatılıyor. Adını safrandan alan manastır Mardin’den 4 kilometre uzaklıktaki Deyrul-zafaran Manastırı, görülmesi gereken yerlerden 5. yüzyılda yapılmış bugünkü haline sonraki dönemlerde eklemelerle kavuşmuş. müthiş bir işçilik var. 1932’ye kadar 640 yıl boyunca- Süryani Ortodoks patriklerinin ikametgâhı olmuş. Adını, etrafındaki safran (zafaran) bitkisinden alan manastır

Güneş Tapınağı, Azizler Evi, Mor Hananyo Kilisesi ve Meryem Ana Kilisesi. sizi bambaşka bir zamana ve atmosfere götürecek. Manastırın görkemine, geleneksel yaşayış biçimleri rahipler, rahibeler ve öğrenciler eklenince, etkilenmemek mümkün değil. ayinlerden birine denk gelirseniz, atmosferin etkisi, duyacağınız sesler ahenk mistik bir hal alıyor.Mor Benham ya da Kırklar Kilisesi Mardin’in kilisesidir çok güzel eski ahşap kapılar yer alıyor. Çan kulesi ilginizi çekecek. Mor Behnam ile kız kardeşi Saro adına yapılan kilise, 6. yüzyıldan 1293’te Mardin Süryani Patriklik Merkezi olduktan sonra, halkın ruhani ve idari işleri yönetilmiş.

Zanaatın ve inancın şehri: Midyat Kilo almadan dönmek yok Türk, Arap, Süryani yemekleri Mardin mutfağı, parmak yedirten lezzetlerle dolu. Mardin’e giderken kilo alacağınızı kabullenin ve kalori hesabı yapmayı bırakın… kaburga dolması, Mardinlilerin elinden ayrı bir güzel. sabah kısık ateşte pişmeye başlaması ve öğle yemeğine hazır olması. İç pilavıyla karşı konulmaz bir yemek. İrok dedikleri kızartılmış içli köfte, ikbebek dedikleri haşlama içli köfte, kiliçe adı verilen Mardin çöreği, sembusek denen kapalı lahmacun, un ve pekmezin başrolde olduğu harire tatlısı, lokma tatlısına benzeyen zingil olmazsa olmaz… Yemeğin eşlikçisi bakır kaselerde minik kepçelerde servis edilen yöresel ayran.

Kaynak mardinlife.com


Mardin Geçmişten günümüze

Güneydoğunun Yukarı Mezopotamya havzasında bulunan Mardin, güneyinde Suriye, doğuda Şırnak ve Siirt, kuzeyde Diyarbakır ve Batman, batıda Şanlıurfa ile çevrilidir. İl toprakları Mardin-Midyat eşiğinde yer alır. Mardin’in kuzeybatı kesimini Karacadağ doğusunu Cudi Dağı engebelendirir. İlin orta kesimindeki dağların yüksekliği 1.500 m.yi aşmaz. Mazı Dağları Mardin Ovasını doğudan batıya kat eder. Kızıltepe ile Göllü Köyü arasında Abdülaziz Dağı, Ömerli ilçesi Beşikkaya Köyü Maşion Dağları bulunur . İlin güneybatısında Hazar Tepe, il merkezinde Ziyaret Tepe (1.160 m.), il merkezinin güneyinde Timurlenk Tepe diğer yükseltilerdir. Kuzeydoğu, doğu ve güneydoğuda Dicle Irmağı, batıda da Büyükdere ilin sınırlarını oluşturur.

Kızıltepe ile Derik ilçeleri arasında 700 km2.lik bir alanı kaplayan Kızıltepe Ovası, il merkezi ve Nusaybin ilçesi arasında 1.350 km.lik bir alana yayılmış Mardin ve Nusaybin ovaları ilin düzlük alanlarıdır. İl topraklarını Dicle ile Suriye’de Fırat’a katılan akarsular sular. Dicle’ye katılan kuzeyde Savur Çayı, doğuda Hezil Çayı ve Habur Çayı bulunmaktadır. Habur Çayı, Türkiye-Irak-Suriye sınırından sonra Dicle’ye karışır. Büyükdere, Gümüş Çayı Çağdaş Çayı da il topraklarından kaynaklanan diğer akarsulardır. Mardin’in yüzölçümü 8.891 km² denizden yüksekliği 1.083 m. olan ilin 2000 Yılı Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 835.173’tür.

Mardin dağlarının, Mazıdağı, Derik, Midyat, Savur ve Nusaybin yörelerine sokulan yüksek kesimlerinde, Meşe ağaçlarına rastlanır.
İlin ikliminde etkilidir Bölgede kış dönemindeki yüksek basınç, kış aylarının soğuk geçmesine yol açar. güneydeki çöl ikliminin etkisinde bulunması, kuzeydeki yüksek dağların serin hava kütlelerinin bölgeye girişini engellemesi nedeniyle ilde yazlar çok sıcak geçer karasal iklim görülür. Derik, Nusaybin ve Savurda pamuk, fındık ve zeytinin yetişmesi Mikro iklim özelliğini arttırır İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, turizmdir tarımsal ürünleri buğday, kırmızı mercimek, arpa, kavun, karpuz, üzüm, domates, patlıcan, nohut, çiğit, pamuktur.

Güneydoğu Anadolu Projesi’nin Aşağı Fırattaki sulama tesisleri tamamlandıktan sonra bitkisel üretimde artış olmuştur. Yaz aylarını çevre illerde geçiren göçebe aşiretlerin hayvancılığın yaygınlaşmasında büyük payı vardır. Sığır, koyun, kıl keçisi ve Ankara keçisi ön plandadır. testi, çanak-çömlek, demircilik, bakırcılık, kalaycılık, kuyumculuk, telkari iğne oyası, Midyat el nakışı, tohum iğnesi, yorgancılık, oyacılık, boyacılık dericilik dabbağ sabunculuk, dokumacılık, şalü şapik kilimcilik, halıcılık yün ve ipek semercilik, keçecilik, tahta oymacılığı, geçmişten günümüze yapılan el sanatlarıdır. Telkari diye adlandırılan altın ve gümüş işleme sanatı Mardin’in el en önemli el sanatlarındandır Bakırcılık ve kalaycılık yaşayan el sanatlarındandır.

Mardin kalkınmada öncelikli illerdendir sanayii kuruluşları kurulmuştur. çırçır, iplik, halı, yem, şarap, çimento, boru, toz kireç ve mıcır fabrikaları gelmektedir. Et ve Balık Kurumu’nun Mardin Kombinası, Etibank’ın Mazı Dağı’ndaki fosfat işletmesi bulunmaktadır. Yer altı kaynaklarından yoksuldur Kızıltepede çimento ve tuğla-kiremit hammaddesi, Nusaybin’de çimento hammaddesi, Mazı Dağı’nda fosfat, Çizre’de de asfaltit yatakları vardır. Mardin’in kuruluşu ile ilgili efsaneler vardır rivayete göre; Pers hükümdarı Ardeşir’in (226-241) Marde isimli bir kavmi yöreye yerleştirdiği şehrin isminin bu kavimden geldiği söylenir. Bir başka efsaneye göre, Pers hükümdarı hasta oğlunu iyileştirmek için buraya getirmiş ve şehzadenin Mardin olan ismi yöreye verilmiştir.

efsaneye göre şehrin kuruluşu Mardin Kalesine yerleşen gününü ibadetle geçiren Dîn isimli bir alimin öyküsüne bağlanır. Heraklius’un gönderdiği bir komutan Dîn ile dost olmuş, sonra da Onu öldürmüştür. Komutan buraya bir kale yaptırmış zamanla Dîn Öldü anlamına gelen “Mâte Dîn’in” Mardin’e dönüştüğü ileri sürülmüştür. kente, Süryaniler Süryanice Kale ya da Kaleler anlamına gelen Merdin, Merdi, Merdo, Mirdo, Merde, Marda, Mardin demişlerdir. Bizanslılar Maride, Mardia; Ermeniler Merdin; Araplar Maridin; Osmanlılar da Mardin olarak isimlendirmişlerdir. Mardin’in gerçek adı “Merdin” diye geçer halk böyle demektedir. Merdin adı “Kaleler” anlamındadır. Kentte birçok kale vardır, .

Mardin’in kale kavramıyla anılmasının en önemli nedeni de birbirini koruyup kollayan savunma ve gözetleme görevi üstlenen korunaklı yapılarıdır
Mardin’in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemektedir. şehrin kuruluşu Subarilere dayanır. MÖ.4500’den itibaren yöreye Subariler, Hurriler, Sümerler, Akadlar, Mitanniler, Hititler, Asurlular, İskitler, Babiller, Persler, Makedonyalılar, Abbasiler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular, Artuklular ve Osmanlılar egemen olmuşlardır. Artukoğulları zamanında Meyyafarikinin (Silvan) kurulmuş kent büyük bir imar görmüş, gelişmiştir.1911-1929 da burada yaptığı kazılarda, Subarilerin Mezopotamya’da (MÖ.4500-3500) yaşadıkları anlaşılmıştır.

Gırnavaz Ören yerinde 1982 de başlayıp, 1991e kadar sürdürülen arkeolojik kazılarda Gırnavaz’ın MÖ.4000’den MÖ.VII. yüzyıla kadar yerleşim alanı olduğu anlaşılmıştır. Bölgedeki kazılarda MÖ.4500'den başlayarak yerleşim gören Mardin; Subari, Hurri, Sümer, Akad, Mitani, Hitit, Asur, İskit, Babil, Pers, Makedonya, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu, Artuklu ve Osmanlı dönemine ilişkin bir çok yapıyı bünyesinde harmanlamış açık hava müzesidir. Şehirde bilimsel kazı alanları vardır.
Mardin'in kuruluşu Subarilere dayanır Subariler'in Mezopotamya da (MÖ.4500- 3500) yaşadıkları
tespit edilmiştir.

Gırnavaz ören yerinde MÖ.4000'den M.Ö 7. yüzyıla kadar sürekli olarak yerleşme alanıdır en eski devir MÖ.4000 deki Uruk Devridir eski Mezopotamya geleneklerine göre açılan çukurlara dizler karınlarına çekik olarak yatırılmakta yakılan hafif ateşle manevi temizlik sağlanarak dünyevi ilişkiler kesilip çukurlar kapatılmaktadır. Mezar içinde şahsi eşya olarak metal silahlar, Metal süs eşyaları ve mühürler tespit edilmiştir. Sümer Kralı Lugarzergiz MÖ.2850 de Akdeniz seferinde Mardin'i hükmü altına almıştır. Şehircilik, sulama ve tarımda ileri bir seviyeye ulaşan Sümerler, geniş fetihlerde güçlerini kaybedince 30 yıl sonra Mardin'i Akadlar'a bırakmışlardır (MÖ.2820).

Akadlar, MÖ.2500 de Sümerlerle anlaşarak Akad-Sümer Devletini kurmuşlardır. Mezopotamya'da büyük bir imparatorluk meydana getiren Sami Kökenli Akadlar MÖ.3000 de Mardin Merkez olmak üzere Güneydoğu Anadolu bölgesi ile Kuzey Mezopotamya'da Musul ve Kerkükte dolaylarında Hurriler adlı bir kavim oturuyordu" Mardin, MÖ.2230'lu da Elam şehri oldu. Amuri ailesinin altıncı ferdi Hamurabi, Sümer topraklarını Babil'in idaresini alınca Babil Devleti'ni kurmuş, Yukarı Mezopotamya'ya saldırınca Mardin'i istila ederek topraklarına katmıştır.(MÖ.2200-1925).
MÖ. 1925 de Mardin'i işgal eden Hititler bir yıl sonra şehri terk etmiş İrandan gelen Ari ırkından Midiller, Mardin ve çevresini ele geçirmiştir. 500 yıl hüküm süren Midiller Mısır'lılara vergiye bağlanmışlar ve bir Midil prensesini de Mısır Firavunu ile evlendirmişlerdir.

MÖ. 1367 de Midiller arasında iç savaş çıkmış, Asur Kralı Asuri Balit Mardin ve çevresini topraklarına katmıştır. MÖ. 1190'da Anadolu'dan gelen Ari ırk kavimleri Mardin'i almışlardır. 60 yıl sonra I.Tıplalpalasır, Sincar, Nusaybin ve Mardin'den geçerek 20 bin Maşiki kuvvetinin Koruduğu Kemecin'e' saldırıp onları yendikten sonra Mardin ve çevresini ele geçirmiştir. MÖ.1060'da I. Asurnasırbal zamanında Hititler birleşerek Gılganuşda Asurlular'ı yenmişlerdir. Asurluların tekrardan kuvvetlenmeleriyle Mardin Asur hâkimiyetine girmiştir. MÖ.800 yılına kadar Asurlularında kalan Mardin Urartu Krallığına geçmiştir. Urartu Kralı Mimes zamanında Mardin 50 yıl Urartu idaresinde kalmıştır.

MÖ.612 ye kadar Sityaniler, MÖ.618 de ise İran'dan gelen Midiler buraları ele geçirmiştir. MÖ.335 te Büyük İskender Mısır'ı aldıktan sonra Mezopotamya'ya gelerek İran'a gitmek için Mardin'den geçer. Buraları istila eder İskender'in MÖ.323 ün 28 Mayıs'ında Babil'de ölümünden sonra komutanları arasında devlet pay edilir ve Mardin doğuda kaldığı için General Slevkos'un payına düşer. (MÖ.311) MÖ. 131'de Mardin ve çevresi Urfa Krallığı Abgarlara katıldı. MS.249'da Roma Hükümdarı Filibos saltanatının 5.yılında isyan başlatıp IX. Abgar'ı memleketten kovmuştur. Şehrin Valiliğine de Hapsioğlu Uralyonos tayin edilmiştir. Mardin'de Urfa'ya bağlı olduğu için Roma egemenliğine girmiştir.

MS.250 de Dakiyos, Persleri zapt etmiş Nusaybin'i onarmıştır. 330 da ateşe ve güneşe tapan Şad Buhari ismindeki kral Mardin Kalesinde rahatsızlığı nedeniyle kalır. Kalede kasır yaptırıp 12 yıl burada yaşar. Kral, memleketi Pers'ten birçok asker ve sivili Mardin'e yerleştirir 442 yılında halkı kasıp kavuran amansız bir veba şehri yaşanmaz hale getirir. 100 sene sonra Ursiyanos adlı Romalı kumandan Mardin'i 47 yılda inşa ettirir halkın tekrar buraya gelmesini sağlar. Bu sürede Persler'in ünlü merkezi Dara yeniden inşa edilmiştir. Mardin'e Bizanslar 640 da Hz-Ömer'in kumandanlarından İlyas Bin Ganem'e kadar varlıklarını devam ettirmişdir. Mardin ve çevresi, 692'de Emeviler'in, 824'te Halife Memnun zamanında Abbasilerin hâkimiyetine girmiştir. İslamiyet yayılmıştır.

885-978 de buralarda hüküm süren Hamdaniler'in kaleyi zaptedişleri 895 e rastlar. kaleye surlar yaptırarak ve onararak günümüze dimdik kalmasını sağladılar. 990 da Musul'da tutunan Hamdaniler'in topraklarını birer birer ele geçiren Mervaniler, Mardin'i zapt ederler. Mardin ve çevresinde çarşılar, camiler yaparak ipek yolunun önemli şehrini ticari açıdan canlandırırlar. Alparslan'ın Malazgirt zaferinden sonra Türklerin Anadolu akınlarıyla zayıflayan Mervaniler Devleti Nusaybin'de 1089'da Selçuklulara yenilerek onların hâkimiyetine girer. Artuklular'dan İl Gazi Bey Mardin'i 1105'te ele geçirerek başkent yapar. Halep'i alır

Haçlılara karşı giriştiği mücadelede İl Gazi Bey büyük ün kazanır. Antakya Haçlı Prensi Roger'i yenerek Silvan'ı ele geçirir, ölümünden sonra oğulları ve yeğenleri devletin basına geçer Diyarbakır, Harput Kalesi ve civarına hakim olur Haçlıları, Frankları, Urfa Kontu'nu, Bilecik Haçlı Senyör'ünü ve Kudüs Kralı Bodven'i yenerek büyük başarı kazanırlar. Artuklular bölgede büyük devlet kurarlar. 304 yıllık egemenliğinde çok sayıda tarihi camii, Medrese, hamam ve kervansaray yapılmış, cami, medrese ve manastır onarılmıştır.Timur, Artuklular döneminde 1393'te Mardin Kalesini kuşatıp işgal etmeye çalışsa da başaramaz.

Timur 1395 Ramazan ayında Mardin'i almak için kuşatma hazırlıklarına Kızıltepe'de otağı kurarak başlar. Mardin halkı kaleye sığınarak Timur'un şiddetli hücumlarına karşı koymak suretiyle o zamanın en büyük ordusu ve hükümdarlarını başarısızlığa uğratmıştır. Artuklular halkın başarısıyla Mardin'i onarırlar.15.yüzyılda güçlenen Karakoyunluların bu devleti ortadan kaldırmak için Mardin'i kuşatması girişimleri aksatır. 1409'da halk kuşatmaya dayanamayarak yapılan anlaşma gereği şehrin kalesini Karakoyunlulara teslim eder. Mardin Karakoyunlularda 61 yıl kalır. aşiretler ayaklanarak Karakoyunlulara karşı koyar ve devleti ele geçirirler. Karakoyunluları 1462 de yenen Akkoyunlular kaleyi ele geçirirler.

Bu dönemde Mardin'e Paşası Kasım Bey, Timur'un yıktığı şehri ve kaleyi onarır ve başarısını taçlandıran bu güne kadar ihtişamla ayakta duran tarihe meydan okuyan Kasım Paşa Medresesini yaptırır. 16.yüzyılda Akkoyunlular'ı egemenliğine alan Şahı İsmail Şii devleti kurar. Anadolu'ya girip Şiiliği kabul etmeyenleri zalimce öldürür Mardin hakimi, şehri zulme ve yağmaya karşı, korumak için kaleyi kan dökmeden Şah İsmail'e teslim eder. Mardin'in Osmanlıların eline geçmesi Mısır seferini düzenleyen Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleşir. Diyarbakır Amid Valisi Bıyıklı Mehmet Paşa ve Kürt Bilgini İdris-i Bitlisi, Sultan Selim'in emriyle 1516'da Mardin ve kalesini dokuz aydan fazla kuşatmıştır

Osmanlı takviye kuvvetleri, Doğu Anadolu Kürt Beyleriyle birleşerek kaleye defalarca saldırılar düzenlemiştir. halkın kahramanca karşı koyması iki tarafı zorlamıştır Kartal Yuvasına giren İdris-i Bitlisi 7 Nisan l5l7"de Mısır'daki Sultan Selim'e kaleye girmiş olduklarının müjdesini vererek Osmanlı Devletinin ilk halifesini çok sevindirmişlerdir. 1517 de Mardin ve yöresi Osmanlı topraklarına katılmış, sancak Diyarbakır Beylerbeyliğine bağlanmıştır. 1518''de Mardin Sancağı: Merkez kazası ile Savur ve Nusaybin nahiyelerinden oluşuyordu. Mardin, uzun müddet Diyarbakır-Bağdat ve Musul'un Sancağıydı. Mardin sancağında halk: Göçebe ve yerleşik olarak iki bölümdü. Yerleşik halk inançları açısından: Yahudiler, Hıristiyanlar Ermeniler, Süryaniler ve Keldaniler Müslümanlar ve Şemsilerden Güneşe tapanlardan oluşuyordu.
I.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında işgale uğramamış Cumhuriyetin ilanından sonra il konumunu sürdürmüştür.

Kaynak mardinkültürturizm.gov.tr

MARDİN’İN TARİHÇESİ:

Mardin “taş ve kil ve taş özetler eski çağlardan beri Mardin, hiçbir medeniyetin elinde bulunmayan “KİL MÜHRÜ nü elinde tutar kil. dünyada ve Mezopotamya bölgesinde kil, yazının ve öğrenmenin en önemli faktörü olmuştur.
Mardin birçok farklı dil, din ve kültüryle Mezopotamyada görülen büyük birlik ve beraberliği sergiler Medeniyet tarihinde, her çağ farklı bir çağı doğurmuştur. Kuzey Mezopotamya’nın önemli bir kenti olan ve Müsteriyen sürecinden (M.Ö. 50.000) beri yerleşim yeri kabul edilen Mardin, daha sonra hububat ekonomisinin başladığı dönemlerdeki yerleşim alanları içerisinde kendisine önemli bir yer oluşturmuştur.

Mezopotamya’nın dağlık sınırlarında, Neolotik yerleşiminde sırayla 3.000 yıllık geçişi izlemek mümkündür.çömlekçilik, evcilleştirilmiş hayvanlar ve ekili topraklar sürekli yerleşim başlangıcının M.Ö. 6750 civarında tarihlenebileceğinin göstergesidir. süreç Dicle’den Akdeniz’e uzanan site devletlerinin egemen olduğu dönemdir. Tell Halaf sürecinde Habur Nehrinde bakır M.Ö. 4.500’de işlenmiştir. hububat ve evcil hayvanlar görülmektedir, teknik gelişmeleri tekerlekli araçlar, taş kaplamalı yollar, ve yüksek dereceli fırınlardan oluşur Mezopotamya’nın ve Mardin’in en eski yerleşimcileri, SümerlerdenAkadlar veya Akadlardan önce M.Ö. 3. binyılda Mezopotamya’da görülen ve Hurilerin ataları ve yakın akrabaları olan Subarulardır.

M.Ö. 4. ve 3. binyıllrda tarih öncesi bitmek bilmeyen karanlık dönemler sona ermiş yazı ile ilerlemeler başlamıştır. İsimler, konuşma ve hareketler; kelime ve heceler ortaya konulmuştur.
M.Ö. yaklaşık 3000’de, Erech’teki merkezde Sümer’ler silindirik mühür ve yazıyı binalarda kullanmaya başladılar. Akad (M.Ö. 2334-2154) Hanedanlığı’ndan önceki yazılan dokümanlar Sümerce yazılmıştır. M.Ö. 4. binyılda Mardin farklı unsurlardan oluşmaktadır. Mezopotamya’da Sümer şehir devletlerinin gelişimi görülmüştür. Sümerler aynı zamanda, gelecekteki iki milenyumda Mezopotamya kültür çerçevesini ortaya koymuşlardır.

AKADLAR (M.Ö. 2350-2000): Akadların göçebe bir hayat sürmektedir evcil koyun ve keçi sürülerine sahiptir Mezopotamyada ve Mardinde mö 2350 yılını tarihi bir dönüm noktasıdı Mezopotamya topraklarında ilk defa bir imparatorluk yükselmiştir. imparatorluk gücü Akadlardır. Sümerlerlere yakındırlar en önemli yöneticileri Sargon, Rimuş, Maniştusudur 142 yıl hüküm sürmüşlerdir.
BABİL DÖNEMİ: Sümerlerin rönesansı, ikinci bin yılda Hamburabi’nin krallığında düşüş noktasına ulaştı. Bu dönemde Mezopotamya, küçük devletlerden oluşan bir mozaik idi. Hamburabi, kendisinden önceki yöneticilerden güçlü oldu. Hamburabi’nin oğlu Samsuiliuna (M.Ö. 1749-1712) döneminde Babil İmparatorluğu büyüklük olarak çöküş dönemine girdi.

Politik birlikteliğin gevşekliğine rağmen, Babil Dönemi entelektüelliğin prim yaptığı bir dönemdi
HURİLER: doğu medeniyetine M.Ö. 3. binyılda girdiler. dönemlerinin yüksek noktasına 2. binyılın ortalarında doğru kavuşabildiler. Mö 15. yüzyılda, Mitanni İmparatorlu’nda, Huriler en güçlü nüfus yapılarıyla önde gelen bir unsurdu MİTANNİ VE HURİ KRALLIĞI: mö 1600’den sonra Mezopotamya’da Semitik devletlerin zayıflaması Hurilerin bölgede köklü bir şekilde yerleşmelerine ve Anadolu 'nun doğusunda, Mezopotamya ve Suriye’de sayısız küçük devletler oluşturdular. Kısa süre sonra, 1500’den itibaren Mitanni Krallığı Mezopotamya’da Habur Nehrinin kaynaklarının yanlarında oluşmaya başladı.

zayıflayan Hitit ve Asurların Mittani Krallığı, felakete dönüştü. Babil kültürünün çöküşü hızlandı.Mezopotamya M.Ö. 1. yüzyılda Ermenilerin etkisi altında kaldı Yakın Doğu’da Roma gücünün yükselmesiyle, Mardin’de Roma ve Partlar arasında sınır oluşturuldu. Nusaybin Part kontrolündeydi
Roma lideri Crassus M.Ö. 54’te Mezopotamyaya geldi fakat Partlar tarafından M.Ö. 53’te Harran’da yenilgiye uğratıldı. M.S. 114-117 de İmparator Trajan M.S. 115 ve 116’da yaptığı iki seferle Partları kırarak bölgeyi fethetti ve buraları Roma kenti yaptı. Trajan’ın ölümünden sonra, Hadrian buraları yeniden Partların egemenliğine soktu. Mö 165’ten itibaren, Romalılar yeniden Mardin dahil, Mezopotamya’nın kuzeybatısını fethettiler.

Romanın hükümranlığı Bizans’ın M.S. 330’da Yeni Roma oluşuna kadar devam etti. 3. yüzyıldan, 7. yüzyılın başlarında İslam’ın yükselişine kadar, Mezopotamya Romalılar 6. ve 7. Yüzyıllarda Bizanslılar ve Partların mirasçısı Sasaniler arasında savaş alanına dönüştü. Romalıların etkisi ülkenin kuzeybatısında Anadolu’ya yakın Harran, Urfa Nusaybin Savur Dara ve Mardinde yoğunlaşmıştı. Nusaybin bir dönem Nasturi Hıristiyanlarının merkeziydi BİZANS Konstantiniye Romanın başkenti oldu. Bizanslılar 641 e kadar Mardin’de hüküm sürdü 7. yüzyılda Mardin Araplarca fethedildi.Miladi 641’de Arap fethinden sonra, Mardin Mezopotamya’nın önemli bir kenti oldu
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-04-2018, 06:38   #23
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak vikipedi

ADANA

Akdeniz'in İncisi Adana Türkiye'nin en kalabalık altıncı şehridir 2016 verilerine göre, 2.201.670 nüfusa sahiptir. yüzölçümü 13.844 km2'dir. km2'ye 159 kişi düşmektedir. en çok Seyhan ilçesinde 1796 kişidir. T.C. Adana Valiliğinin 2016 da 4'ü anakent Seyhan, Yüreğir, Çukurova, Sarıçam olmak üzere toplam 15 İlçesi ve belediyesi vardır. 829 mahalle bulunmaktadır. Türkiye'deki altıncı büyük metropolitan olup ticaret ve kültür merkezidir. Maden zengini 4. bölgedir krom,*demir,*manganez, kurşun*ve*çinko*yatakları önem taşımaktadır.
Adana,*Osmaniye ve*Hatay*illerini kapsayan coğrafi, ekonomik ve kültürel bir bölge olan*Çukurova'nın merkezinde bulunur. Yaklaşık 5,62 milyon insana ev sahipliği yapan bölge büyük , tarıma elverişli, geniş ve düz bir arazidir.

Adana'nın tarihçesi 3.000 yıl öncesine dayanır; arkeolojik bulgular*Paleolitik*Çağ'a uzanır Tepebağ Höyüğü*Neolitik*Çağ'da inşa edilmiştir Çukurova*bölgesindeki en eski şehirdir Adana isminden *Sümer*ve *Gılgamış Destanı'nda söz edilir; Hattuşaş*taki yazıtlara göre*Kizzuwatna, MÖ 1335 te Hititlilerin koruması altında Adana'yı yöneten ilk krallıktı. şehir*Uru Adaniya*ve sakinleri ise*Danuna olarak anılırdı. MÖ 1191-1189 da*Hitit İmparatorluğu'nun çöküşüyle başlayan batı akınları ovanın çok sayıda küçük çaplı krallıklara geçmesine neden olmuştur, Asurlular, MÖ 9. yy Persler, MÖ 6. yy MÖ 333'te*Büyük İskender;* Kilikya korsanları;*Roma*Pompey; ve*Kilikya Ermeni Krallığı bölgede söz sahibi olmuştur

Adana'nın Tarsusla bağlantısı vardır; Seyhan Nehri'ne komşu iki şehrin konumu nehir tarafından değiştirildiğinden bu şehirler aynı kent olarak anılır ve ismi de asırlara göre değişmiştir.* Romalılar döneminde Adana az bir önem arz etmekteydi bölgenin*metropolü Tarsusdu.* Pompey Magnus*devrinde şehir Kilikya korsanları için hapishaneydi. Birkaç yüzyıl sonra şehirde doğuya giden Roma askeri yolu üzerinde yerel bir istasyon kurulmuştur. MS 395'te*Romanın çöküşüyle bölge*Bizansın bir parçası haline olmuş Julius'un hükümdarlığında gelişmişti. Büyük köprülerin, yolların, hükümet binalarının, sulama ve fidanlıkların inşasıyla Adana ve Kilikya bölgenin en önemli ticaret merkezi olmuştur

Kilikyalılar devrinde Yumurtalık ve*Kozan* bölgenin büyük şehir ve yönetim merkezleriydi.
Adana tarih boyunca sırasıyla Luvi Krallığı (MÖ 1900),*Arzava Krallığı*(MÖ 1500-1333),* Hititİmparatorluğu (MÖ 1900-1200),* Asurlular(713-663 BC),*Pers*İmparatorluğu (MÖ 550-333),*Helen*Uygarlığı (MÖ 333-323), Kilikya Prensliği (178-112),*Romalılar*(MÖ 112 -395),* Bizans *(395-638; 964-1071),*Abbasiler,*Büyük Selçuklu Memlükler,*Ramazanoğlu Beyliği,*Osmanlı İmparatorluğu*ve*Türkiye'nin egemenliğine girmiştir Seyhan*ve*Ceyhan*nehirlerinin deltasında verimli sulak arazide kurulu Adana'nın tarihi, MÖ 6000 yıllarına uzanmaktadır. Adana, Antik Kilikyanın en önemli şehirlerindendir.

Hititler'den Osmanlı'ya, gelmiş geçmiş medeniyetlerin beşiğidir. Adana, adını Yunan mitolojisinde Gök tanrısı Uranus'un oğlu Adanus 'dan almıştır. Adana'ya ait en eski yazılı kayıtlara ilk defa, Anadolu yarımadasının en köklü uygarlıklarından biri olan Hitit kitabelerinde rastlanır. Boğazköy metinleri olarak bilinen MÖ 1650 lü Hitit tabletinde, Adanadan Uru Adania yani Adana olarak bahsedilir Adana isminin 3640 yıllık geçmişi vardır. eski çağlarda Seyhan nehrinin bol söğüt ağacı ile kaplı olması ve ağacın Mezopotamya kavimlerince And ağacı olarak tanınması kente Adana isminin verilmesinde etkili olmuştur. ormanlık yörelerde yaşadığına inanılan Fırtına tanrısı Adad adının, ormanları bol Toroslar ile Seyhan nehri bölgesinin oluşturduğu Adana yöresine isim olarak verildiğine inanılmaktadır.

Fenikeliler bölgeye efendi anlamına gelen tarım ve bitki tanrısı Adonis'in adını vermişlerdir. Adana, Yontma Taş Devri'nden bu yana yerleşim yeridir Kilikya'nın en eski yerleşim merkezi Tepebağ Höyüğü ilk çağlardan kalmadır. Höyükte rastlanan surlar Neolitik çağda kent dönemine ışık tutmaktadır. Kilikyada yapılan arkeolojik araştırmalarda on değişik uygarlık ile devlet, krallık, beylik ve padişahlık gibi siyasi güçler görülmüştür. Kilikya'yı egemenlik altına alan medeniyetler şunlardır Luvi Kizzuvatna Hitit Asur Krallığı, Pers İmparatorluğu, Helenistik Dönem, Roma , Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Ramazanoğlu Beyliği ve Osmanlı Orta Çağ'da da Adana eski önemine devam etmiş, İpek Yolu'nun buradan geçmiştir

Ortaçağda buraya egemen uygarlıklar şunlardır: Doğu Roma devri (395 - 638), Selçuklular Devri (1071 - 1097). Bu dönemde uygarlıklar Kilikyada egemenlik savaşları yapmışlardır. 7. yüzyılda şehir Araplarca ele geçirilmiştir. Arap kökenli kaynağa göre şehrin ismi Yazene'nin torunu Ezene'den gelmektedir. Bizans*964'te Adana'yı yeniden ele geçirmiştir.*1071'de*Alp Arslan'ın*Malazgirt Meydan *zaferinin ardından*Selçuklular Bizansın büyük bir kısmını hakimiyet altına almıştır. 1071 yılından bir süre önce Adana'ya ulaşıp şehri ele geçirmişlerdir; ve 1097'de*Birinci Haçlı Seferi önderi*Tancred*Adana'yı ele geçirene kadar şehri ellerinde tutmuşlardır. 1132 de*I. Levon*komutası altındaki Kilikya Ermeni Krallığı tarafından ele geçirilmiştir.

1137'de bölgeye Bizans kuvvetlerince el konulmuştur Ermeniler 1170 lerde şehri yeniden hakimiyet altına almışlardır. 1268'de şehri yıkan*şiddetli bir deprem*olmuştur Deprem sonrası Adana yeniden inşa edilip 1359'a kadar Kilikya Ermeni Krallığı'nda kalmıştır yapılan barış antlaşmasıyla şehir III. Konstantin tarafından* Memlük Sultanı'na devredilmiştir. Memlüklülerin şehre girmesiyle birçok Türk ailesi Adana'ya yerleşmiş Ramazanoğulları*Osmanlılar Adana'yı ele geçirene dek şehirde hüküm sürmüştür I. Dünya Savaşı'nda Adana ve çevresini*Fransa işgal edmiş Atatürk'ün*Kurtuluş Savaşındaki başarısı sonucu yapılan 20 Ekim 1921*Ankara Anlaşması*ile Fransa, Adana ve çevresinden çekilmek zorunda kaldı (5 Ocak 1922).

II. Dünya Savaşında 30 Ocak 1943 İngiltere*Başbakanı* Churchill*ve İnönü, Adana'ya 23 kilometre uzaklıktaki Yenice'de bir araya gelmiş Churchill, Türkiye'nin II. Dünya Savaşı'na katılmasını istemiş, İnönü bunu reddetmiştir. bu zirve Adana Buluşması olarak bilinir. 1955 te *Demokrat Parti*hükumetinin*ABD ile yaptığı anlaşmada, Adana'nın 10*km doğusundaki İncirlikte *NATO Hava Üssü kuruldu. Soğuk savaşta 1991*Körfez Savaşı'nda ve 2003*Irak Savaşı'nda kullanılmıştır. 1956 da*Seyhan Barajı*ve Hidroelektrik Santrali hizmete açıldı.
1998 yılında 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi Ceyhan Depremi*olarak bilinen depremde çoğu Ceyhan'da olmak üzere 145 kişi yaşamını kaybetti.Adana, 1986 da çıkarılan kanun ile*büyükşehir* unvanı kazandı. Başlangıçta Seyhan*ve*Yüreğir Adana Büyükşehir Belediyesi'ne dahil edildi. 2004 te çıkarılan 5216 sayılı kanun ile 5 ilçe, büyükşehir ilçe belediyeleri hâline geldi.


Kaynak vikipedi

AYDIN

Aydın,*Türkiye'nin bir en kalabalık yirminci şehridir 2016 itibarıyla 1.068.260 nüfusa sahiptir.
Aydın İlinin yüzölçümü 8.116*km²'dir km²'ye 132 kişi düşmektedir. Yoğunluğun en fazla olduğu ilçe:452 kişi ile Efeler'dir Aydın Valiliği'nin denizden yüksekliği: 92 m.'dir. 2016 TÜİK verilerine göre 17 İlçe ve belediye, toplam 670 mahalle bulunur
Ege Bölgesi'nde yer turizm ve tarım açısından en gelişmiş illerdendir.*Didim*ve*Kuşadası Türkiye'nin iki önemli turizm merkezidir aydın ilini Plakası 09'dur. Aydın, Türkiye'nin ilk demiryolu kurulan şehridir. çok sayıda tarihî eser bulunur. Türkiye'nin en uzun üçüncü tüneli, Türkiye Otoyolları üzerindeki en uzun ikinci tüneli buradadır Nüfus bakımından Ege Bölgesi'nin*İzmir*ve*Manisa'dan sonraki 3. büyük ilidir. 17 ilçesi bulunur.

Aydının eski isimleri*Tralleis*ve*Güzelhisar*olup 14. yüzyılda* kurulan*Aydınoğulları döneminde ismi Aydın olarak değişmiştir.*Herodot*Aydın ili ile ilgili “Bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimin bulunduğu yer” demiştir.*Evliya Çelebi*Dağlarından yağ, ovalarından bal akar.” demiştir. Aydın; çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış, Antik Çağda*Afrodisias,*Milet,*Didyma,,*Priene,*Magnesia gibi önde gelen kentlerdir. Bugünkü Aydın,*Tralleis Kenti*ile birlikte MÖ 2500 yılında* Hititler* zamanında gelişmiş, 8. yy *Lydia*zamanında en parlak çağını yaşamıştır.*Selçuklularla*birlikte Türk uygarlığının eserleriyle donatılmıştır.* Aydınoğulları*zamanında şehrin adı Aydın Güzelhisarı olmuş, Aydın adını almıştır.

1811’de İzmir, Saruhan (Manisa), Menteşe (Muğla), Antalya, Isparta sancaklarını kapsayan eyaletin merkezi oldu. Kurtuluş Savaşında 1923 te Aydın vilayet olmuştur. 1987 yılında Buharkent* ve* İncirliova,*1990 da Karpuzlu,*Köşk*ve Yenihisar ilçeleri kuruldu.Yenihisar ilçesinin adı 1997 de Didim*olarak değiştirildi.2012 de Efeler*ilçesi kuruldu. Yine aynı kanun ile Aydın'da büyükşehir belediyesi kuruldu ve*2014 Türkiye yerel seçimlerinde büyükşehir belediyesi çalışmalarına başladı.

Kaynak vikipedi

ARTVİN

Artvin, Doğu Karadeniz Bölümü'nde bir*ildir. Türkiye'nin*Gürcistan'la olan sınırında yer alan kuzeydoğu köşesidir. Doğusunda*Ardahan*ili, güneyinde*Erzurum*ili ve batısında*Rize*ili vardır.
İl Nüfusu: 168.068'dür. nüfusun %62,4'ü şehirde yaşamaktadır. İlin yüzölçümü 7.393 m²'dir. İlde km²'ye 23 kişi düşer sayı merkez ilçede 30'dur. İl merkezinin denizden yüksekliği: 530 m.'dir.
2016 da TÜİKe göre merkez ilçeyle beraber 8 İlçe, 9 belediye, 38 mahalle 320 köyü vardır. Yüzey şekilleri engebelidir. İklim fazladır. en önemli akarsuyu, Çoruh Nehridir. Artvin boğalarıyla meşhur olup simgesi boğadır. Artvin topraklarının %55’ini ormanlık alanlar kaplar Murgul'da* bakır*madeni vardır.

Tarihte*Livane*ve*Çoruh*adıyla bilinen Artvin il nüfusunu*Gürcüler,*Hemşinliler,*Kıpçak Türkleri,*Ahıska Türkleri*ve*Lazlar oluşturur.
Millî parklarıyla ünlüdür.*Şavşat*ilçesindeki Karagöl Sahara Millî Parkı*içerisindeki Şavşat ve Borçka görülmeye değerdir. Efeler-Gorgit Tabiatı Alanı Camili*yöresi*Birleşmiş Milletler Eğitim, ve Kültür Örgütü*tarafından biyosfer rezerv alanı olarak belirlenen*Türkiye'deki tek bölgedir dünya mirasıdır
Artvin ili, inanışa göre İskit beylerinin adını alarak, önce*Artvani, sonra Osmanlı zamanında Artvini adını almıştır. bir önceki adı Çoruh olup,*15 Şubat*1956 da Artvin olmuştur. Toprak yapısının elverişsizliği ve bilim merkezlerinden uzaklığı nedeni ile planlı ve bilimsel tarzda arkeolojik çalışmalar yapılamamıştır.

1933 ve 1955 te *Yusufeli*ve*Şavşat*yörelerindeki bakır baltaların MÖ 3000-4000 yıllarına ait olduğu sanılmaktadır. tunç baltaların MÖ 3000-2000 yıllarına ait oldukları bilinmektedir. Artvin ve çevresi *Cilalı Taş Devri'nden başlayarak* Bakır,*Tunç*ve*Demir*çağlarını yaşamıştır. MÖ 10 bin ile 8 bin yıllarından kalma*Cilalı Taş Devri'ne ait insan izleri vardır Artvin’e egemen ilk kavim*Hurrilerdir. MÖ 2000 yılından başlayarak Hurriler Artvin ve çevresinde site devletleri kurmuşlardır.*Hititler MÖ 1360’tan itibaren 20 yıl sürdüğü seferler ile Artvin’i ele geçirmiştir.* Urartular, kuzey sınırlarını Artvin’e kadar genişlettiler. Ancak *İskitlere dayanamadılar ve yıkıldılar.

İskitler, Artvin’i ele geçirerek bu alanı askeri üs olarak kullandılar İskitler sonrası*Arsaklar*Artvin’e egemen oldu.*Şamanist*olan bu sülale MS 350’li yıllarda*Bizans etkisinde kalarak*İsevi*dinini kabul ettiler. Bizans’ın tahakkümüne girdiler. 575 te Hazar Türkleri*Çoruha egemen oldular.* hz Osman döneminde İslam orduları kumandanı Mesleme Oğlu Habib Bizans’ı yenerek*Şavşat,*Ardanuç, ve*Artvin’i ele geçirdi.*Emeviler*döneminde Hazarlar ile birleşen Artvin halkı İslam ordularına direndi. 786’da*Abbasi*Halifesi*Harun Reşid Çoruh bölgesini başkenti Bağdat’a bağladı. 853-1023 te Artvin'de Bagratlar ve Sac adlı Abbasilere bağlı iki beylik kuruldu. Sac emirliği yıkılınca Artvin tekrar Bizansa geçti.Alparslan*1064’te*Gürcistan*seferine çıkarak*Çoruh*boylarını ele geçirdi.

Alparslan’ın ölümüyle Bizans’tan yardım alan Gürcü Kralı Gorgi Artvin’i tekrar ele geçirdi 1081’de* Melikşah’a yenilince Melikşah’ın desteği ile Çoruh’uda içine alan* Erzurum*-*Bayburt*-*Kars merkezli*Saltuklu Beyliği*kuruldu. Türk nüfusu Artvin’e yayıldı. Büyük Selçuklunun yıkılışı sonrası Artvin*Azerbaycan*merkezli İldeniz Atabeyliğine bağlandı. 1263’te*Kubilay*Artvin’i ele İlhanlı*topraklarına kattı. 1265’te Kıpçak Türkü olan Sark is yörede Çıldır Atabeyliğini kurdu. Artvin ilinin Osmanlı yönetimine ne zaman geçtiği konusunda kesin bir bilgi ya da yoktur.*Sultan Mehmed Trabzon İmparatorluğu'nu yıkarak Karadeniz sahil kıyısını ve Artvin ilini ele geçirmişdir. Artvin, Yusufeli, Ardanuç, Borçka,*Çıldır Atabeyliği'nin elindeydi

I. Selim*Trabzon valisiyken Gürcistan seferinde Batum’un güneybatısındaki Güney Kalesini ele geçirmiştir. sancak kuran I. Selim sancağa* Borçka,*Hopa*ve Artvin’i bağlamıştır. 1534'te Erzurum beylerbeyi Mehmed Han, Yusufeli civarına akınlar yapmıştır. Ardanuç Atabeyi II. Keykavus ayaklanınca I. Selim’in oğlu padişah*I. Süleyman* ikinci veziri*Kara Ahmet Paşayı isyanı bastırmakla görevlendirmiştir. Kara Ahmet Paşanın ikinci seferi ile Pert-Eğekte adlı ilk Livane Sancağı kuruldu. 1549-51 yıllarında Şavşat-Yusufelinde Ardanuç bölgesi iki yıl kadar II. Keykavus’un elinde kaldı. 13 Haziran 1551 günü*Ardanuç Kalesini fetheden Erzurum Beylerbeyi İskender Paşa bölgeyi Osmanlı'ya kattı.

Artvin ve çevresi yaklaşık 250 yıl Osmanlıda kalmıştır. 1828 Osmanlı-Rus savaşı sonucu imzalanan*Edirne Anlaşması*ile Ahıska Osmanlıdan çıkınca*Çıldır eyaleti kaybedildi Artvin, Borçka, Ardanuç, Şavşat ve Yusufeli Osmanlıda kaldı. Rusların güneye inme ve dünya imparatorluğu yaratma planı ile 1877-78 (93 Harbi) Osmanlı-Rus savaşı çıktı. 24 Nisan'da Rusya* Kars,* Ardahan*ve*Batum’u işgal etti Türk topraklarına ilerledi 2 Mayıs 1877’de 800’den fazla asker şehit edildi Ardahan çevresini ele geçiren Ruslara karşı Artvin halkı Ardanuç ve Şavşat’a doğru göç etti
Şıpka geçidinde hatalı hatlar kuran Süleyman Paşa yüzünden Ruslar Doğu Anadoluya ilerledi Osmanlı barış teklifinde bulunmak zorunda kaldı.

3 Mart 1878’de Osmanlı ile Rusya arasında 29 maddeden oluşan*Ayastefanos Antlaşması imzalandı. 19. maddesinde yer alan 245.207.301 altın tazminatını ödemeyen Osmanlı, Kars, Ardahan, ve Batum topraklarını Rusya’ya tazminat karşılığı vermek zorunda kaldı. barış Avrupanın çıkarına aykırı düşünce 23 Aralık 1878’de*Berlin Antlaşması*imzalandı. Kars, Ardahan, ve Batum Rusyaya geçti. 8 Şubat 1879’da Osmanlı ile Rusya arasında imzalanan*Büyük Muhaide anlaşması*ile Kars, Ardahan, ve Batum’da yaşayan Türkler batıya doğru göç etti 1924*te sancaklar vilâyete dönüştürülünce Artvin vilâyet oldu. Artvin vilâyeti 1 Haziran 1933'te lağvedildi ve bir kaza merkezi olarak merkezi*Rize olan Çoruh vilâyetine bağlandı. Bu durum 3 yıl sürdü. Artvin 4 Ocak*1936*tarihinde yeni kurulan*Çoruh*vilâyetinin merkezi oldu.*1956 yılında Çoruh adı kaldırıldı ve ilin adı Artvin oldu

Kaynak vikipedi

ANTALYA

Türkiye'nin Akdeniz kıyısındadır Türkiye'nin en kalabalık beşinci şehridir 2016 sonu itibarıyla İl Nüfusu: 2.328.555'dir. İlin yüzölçümü 20.177*km2'dir.*İlde km2'ye 115 kişi düşer Yoğunluğun en fazla olduğu ilçe: 5067 kişi ile Muratpaşa'dır. 19 İlçe ve belediye, toplam 910 mahalle bulunmaktadır. Plaka kodu 07 dir Antalya Körfezi'yle*Batı Torosların*arasında kurulmuştur. Yüzölçümüyle Türkiye'nin altıncı büyük ilidir. Güneyinde*Akdeniz, batısında*Muğla, kuzeyinde*Burdur*ve*Isparta, kuzeydoğuda*Konya, doğuda ise*Karaman*ve*Mersin* vardır.
Antalya 1980 den sonra iklim ve turizm ile hızla gelişmiş ve il*Türkiye'nin en kalabalık beşinci ili olmuştur.Antalya'da ekonomik hayat ticaret, tarım ve turizme dayalıdır.

Antalya tarih öncesinden pek çok medeniyeti barındırmıştır ve en çok antik kent bulunan ildir.*Likyalılar,*Lidyalılar,*Bergamalılar,*Romal ılar,*
Bizanslılar,*Selçuklular,*Osmanlılar ve Cumhuriyet hakimiyetinde bulunan Antalya başkentlik yapmamıştır. Antalya Akdeniz ikliminin*etkisindedir Yerleşim yerleri haricindeki il toprakları tahıl* tarlalarıyla kaplı*platolardan*oluşur.
TSK*Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı 3. Piyade Eğitim Tugayı Komutanlığı ve*Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Hava Meydan Komutanlığı Antalya'dadır Antalya*2015*yılı*G-20 Zirvesi'nin ve*Expo 2016'nın ev sahibidir.

Helenistik*dönemde*Bergama Kralı*II. Attalos(MÖ 159-138), askerlerine "Gidin ve bana yeryüzündeki cenneti bulun." der. Askerlerin gösterdiği yer bugünkü Antalyadır II. Attalos, bölgede bir liman şehri kurdurur ve kent, kurucusu Attalos'un adıyla "Ataleia" olarak adlandırılır. Şehrin adı Arap kaynaklarında "Antaliye"Türk kaynaklarında ise "Adalya" olarak geçer. Yerleşme, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak "Antalya" olarak adlandırılmıştır. Antalya adı*biyolojide* takson*epiteti*antalyaensis, antalyensis, *biçimlerinde geçer.*Anadolu'da insana ait bilinen en eski yerleşim alanlarından bir tanesi Antalyaya 30*km kuzeybatıdaki*Korkuteli*yolu üzerinde*Toros Dağlarının Akdeniz'e yamaçlarında bulunan*Karain Mağarası'dır. Tarihi yaklaşık 500 bin yıl kadar geriye, Eski Taş Çağı'nın ilk dönemlerine rastlar Karain'de mağara adamlarına (homo sapiens) kemik kalıntıları ele geçmiştir. Bunlar, Anadolu'daki en erken*fosilkalıntılarıdır.

Bölgenin en eski tarih buluntularını içeren Karain Mağarası,*Eski Taş Devri*ve*Cilalı Taş Devrinden,*Beldibi Mağarası*Orta Taş Çağından*veriler sunarken;*Bademağacı Höyüğü'ndeki kazılarda Cilalı Taş Çağı yerleşimlerine, insanın yerleşik hayata geçişinin ilk izlerine rastlanır. Bunlara*Karataş,*Sema höyük'teki kazılarla elde edilen*Erken Tunç Çağı bulguları eklenince, bölgede*Eski Taş Çağından*zamanımıza kadar kesintisiz bir uygarlık vardır. Anadolu'da ilk siyasi birliği sağlayan*Hitit Devleti'nin*kurulduğu dönemde yazı, Anadolu'ya gelmişti.*Anadolu'nun ortasında kurulan Hitit devletinde Antalyanın tarih sahnesine çıkışı Hitit krallarının Batı Anadolu seferleriyle başlar.

Antalya il sınırları içinde kalan* Perge,*Kesros,* Patara*gibi eski coğrafya adlarının Hitit çağından kalma olduğu MÖ 1267-1237 yıllarında hüküm sürmüş Hitit Kralı*III. Hattuşili'nin yıllıklarından öğrenilmiştir.* Hititler "Akdeniz*sahiline kadar uzanmışlardır Hititlerin yıkılma sebebi deniz kavimleri göçüdür*Akalıların bölgeye göç ettiklerinden*Yunan mitolojisinde*söz edilir.*Truva Savaşları'ndan sonra Aka boylarının Pamfilya'ya geldikleri;*Perge*Aspendos*ve*Selge'yi kurdukları söylenmektedir Bölgeye Pamfilyalılar yerleşmeden MÖ 7. yüzyılda Rodoslular ve Dorlular Kumluca*ve*Çıralı bölgesini kolonileştirdi Eski Yunan kaynaklarında geçmektedir. Kumluca yakınlarındaki*Rhodiopolis*kenti bunun kanıtıdır

Kaynak vikipedi

ANKARA

Ankara,*Türkiye'nin*başkenti*ve en kalabalık ikinci*ilidir Nüfusu 2016 itibarıyla 5.346.518 kişidir.25 ilçe 1433 mahalle bulunmaktadır. Türkiye'nin merkezine yakındır ve Batı Karadeniz Bölgesi'ndeki kuzey kesimleri hariç, büyük bölümü*İç Anadolu Bölgesi'ndedir Yüzölçümü olarak ülkenin üçüncü büyük ilidir. Etrafı*Bolu,* Çankırı,*Kırıkkale,*Kırşehir,* Aksaray,*Konya*ve*Eskişehir ile çevrilidir. Ankara başkent ilan edilmesinin ardından 13 Ekim 1923 'ten sonra hızla gelişmiş Türkiye'nin ikinci en kalabalık ili olmuştur. Cumhuriyeti'n ilk yıllarında ekonomisi*tarım*ve*hayvancılığa*dayanan ilin topraklarının yarısı tarım amaçlı kullanılmaktadır. Ekonomik etkinlik *ticaret*ve*sanayiye*dayalıdır. Tarım ve hayvancılık azalmaktadır.

Ankara ve civarındaki kamu ve özel sektör yatırımları, başka illerden nüfus göçünü teşvik etmiştir.*Cumhuriyetten günümüze, nüfus ülke nüfusunun iki katı artmıştır. Nüfusun dörtte üçü hizmet sektörü memuriyet, ulaşım, haberleşme ve ticaretde, dörtte biri sanayide, %2'si tarımda çalışır. Sanayi,*tekstil,*gıda*ve*inşaatta yoğunlaşmıştır. Günümüzde savunma, metal ve motora yatırım yapılmaktadır. Türkiye'nin en çok üniversiteye sahip ili Ankara'da, üniversite diplomalı kişi oranı ülke ortalamasının iki katıdır. eğitimli nüfus teknolojik iş gücünü oluşturur. Ankara'dan* otoyollar,*demir yolu*ve hava yoluyla diğer şehirlere ulaşılır. tarihi 10 bin yıl öncesine,*Eski Taş Çağı'na ulaşan Ankara, tarih öncesinden günümüze dek pek çok medeniyeti barındırmıştır.* Hititler,* Frigyalılar,*Lidyalılar,*Persler,*Galatlar,*Romalı lar,*
Bizanslılar,*Selçuklular,*Osmanlılar*ve Cumhuriyet

Tektosagların ve Cumhuriyetin başkenti olan Ankara Frigyalıların başkenti*Gordion, ili içinde yer alır. Bayezid'in Timurlenk'e yenik düştüğü*Ankara Muharebesi*Çubukda ve*Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası*Sakarya Muharebesi*Polatlıda yapılmıştır. İlin Batı Karadeniz Bölgesi'nde yer alan kuzey kesimleri haricindeki büyük kısmı İç Anadoluda yer alır ve*kara iklimine*sahiptir. il topraklarının büyük kısmı*tahıl*tarlalarıyla kaplıdır İlin doğal güzellikleri korumaya alınmış, dinlenme ve eğlence amaçlı kullanıma sunulmuştur. İlin adını taşıyan*tavşanı,*keçisi*ve*kedisi*dünya çapında bilinir,*armudu,*çiğdemi, yerel yemeklerden*Ankara tavası*ve Kızılcahamam ve Beypazarı'nın maden suyu ise ülke çapında tanınır.

Ankara ilinde tarih Eski Taş Çağına uzanmaktadır. Bu döneme ait eserlere Gâvurkale, Ergazi, Lodumlu ve Maltepe'de rastlanmıştır. Polatlıda, MÖ 3000 yıllarına ait insan yerleşmelerine rastlanır.
Hint-Avrupalı*bir kavim olan*Hititler*(MÖ 1660-1190), Anadolu'ya boğazlar yoluyla gelmişlerdir. Hititlerin Anadolu’ya göç tarihleri, bilinmemektedir.Ankara ve çevresinde Hititlere ait kalıntılar Balıkhisar, Ballıkuyumcu, Bitik, Karaoğlan, Gâvurkale*ve*Külhöyükleridir. MÖ 2. bin yılın sonlarına doğru Hititler çökmüş yerini* Friglere*bırakmıştır MÖ 2. binyılın sonlarında bölgede, hızla büyüyen Frigya*kasabası vardı.Frig Krallığı'nın başkenti Gordion*kentinin kalıntıları* Polatlı'nın 29 kilometre kuzey batısındadır Gordion, en parlak dönemini*Frigya Kralı Midas*zamanında (MÖ 725-675) yaşamıştır Ankara'da,*Friglere ait kalıntılar arasındaki Yumurtatepe Tümülüsü'nün bulunduğu yer stratejik bir noktaydı Frigler, MÖ 700'lü yıllarda* Kafkaslardan gelen* Kimmerler*tarafından ortadan kaldırıldı.

Kaynak vikipedi

Amasya

Amasya,*Karadeniz Bölgesi'ndedir 2014 te 321.913 nüfusa sahiptir. Merkez ilçe 135.950 nüfusa sahiptir. Orta Karadeniz Bölümü'nde yer alır.*Anadolu'nun eski yerleşim alanlarındandır Hititlerden*başlayarak çeşitli uygarlıkların merkezi olmuştur. en eski adı, günümüze hiçbir değişikliğe uğramadan gelen Amasya’dır. Eski kayıtlarda Amesseia - Amacia - Amaccia ismi okunmaktadır. Amasya ismi Pers,*ve*Roma*dönemlerindeki sikkeler*de görmek mümkündür. sikkelerde Amaccia veya Amacia isimlerine rastlanılır Amasya’nın fethinden önce ve sonrasında Türkler, Amasseia’yı ,*Türkçede söylendiği gibi Amasya yapmışlardır. MÖ 60 ve MS 19. yıllarda Amasya'da doğduğu bilinen ve Coğrafya mucidi *Strabon, Amasya’dan Amasseia olarak söz etmektedir.


Strabon'a göre Amasya ismi, burada yaşamış bir*Amazon*kraliçesi Amasis'den gelmektedir. Yunan ve Roma sikkelerinde isim zamanla Amaseia, Amassia ve Amasia olarak değişmiş Türkler Amasya olarak adlandırmışlardır. Amasya'da bugüne kadar 19 farklı devlet yaşamış
Amasya şehrinin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte yerleşim Hitit dönemine kadar uzar Seloukoslar*döneminde önemli bir konuma sahip olan yerleşim M.Ö 281 de Pontus Krallığı'na başkentlik yaptı. M.Ö 70 yılında general*Lucius tarafından*Romaya katıldı. M.S 3. yüzyılda yerleşim önemli bir dini merkez oldu 4. yüzyılda Roma ikiye bölününce*Doğu Romaya katıldı. 712 yılında Arap ordularınca ele geçirildi kısa süre sonra*III. Leon*tarafından yeniden Bizansa katıldı. 11. yüzyıl sonlarına kadar Bizansta kaldı.

1071 de Malazgirt Muharebesi*sonrasında Anadolu'nun birçok şehri gibi Amasya'da Türklere geçti.*Artuk Bey tarafından ele geçirilen yerleşim Danişmend Gaziye bırakıldı. 1080 yılında Danişmendliler Beyliğine katıldı. Şehir*II. Kılıç Arslan tarafından 1175 te*Anadolu Selçuklulularına katıldı. Kılıçarslan tarafından oğlu Nizâmeddine bırakılan yerleşimi 1193 te Kılıçarslan'ın diğer oğlu Rükneddin ele geçirdi. 1237 deki başlayan*Babai Ayaklanması'nda isyancılara geçen yerleşim 1240 da Selçuklu kuvvetlerince yeniden ele geçirilmiş, isyanın ele başlarından*Baba İshak yakalanarak* Amasya Kalesinde*idam edilmiştir. Babai Ayaklanması güçsüzleşen Selçuklular 1243 te Kösedağ Muharebesi*ile Anadolu'da güç kaybetmis, 14. yüzyıl başlarında Amasya şehri*Moğollarca yönetilmiştir

Kısa süreliğine*II. Gıyaseddin Mesud'un oğlu Tâceddin tarafından ele geçirilen yerleşim sonrasında*Eretna Beyliğine katıldı. 14. yüzyılın ikinci yarısında yerleşim Emîr Hacı tarafından ele geçirildi. Şadın ölümüyle oğlu Ahmed, Osmanlı hükümdarı*I. Bayezid'tan destek istemiş şehri*Kadı Burhâneddin’e karşı savunmuştur. Osmanlı-Kadı Burhaneddin mücadelesi sonrası Amasya 1393 te Osmanlıya katıldı. Şehrin idaresine şehzade*Çelebi Mehmed*getirildi. 1402 *Ankara Savaşından sonras Çelebi Mehmed Amasya'ya çekildi.*Fetret Devrinde kardeşleriyle ve beyliklerle mücadelesini 1413 yılına kadar Amasya'dan sürdürdü. Osmanlıda birçok padişah Amasya'da dünyaya gelmiş ve şehzadelik yapmıştır.

Amasya'nın Osmanlı tarihinde büyük öneme sahiptir.*I. Mehmet,*II. Murat,* Sultan Mehmet,*Yavuz gibi padişahlar Amasya'da şehzadelik yapmışlardır.15. yüzyılda bir *Rum Eyaletinin*merkez şehri oldu. Amasya 16. yüzyıl sonlarına kadar Osmanlılar'ın doğu sınırında stratejik bir öneme sahipti. 1520 de Amasya 48'i Müslüman, 4'ü gayrimüslim olmak üzere toplam 52 mahalleden oluşan bir şehirdi 1555 Amasya Antlaşması*burada imzalandı Şehir,*Celali isyanlarında 17. yüzyıl başlarında tahribata uğradı. Bundan sonra önemli bir olayın yaşanmadı bir sancak merkeziydi 19 Mayıs 1919 Samsun'da başlayan Kurtuluş Savaşı'nın ilk adımı, 12 Haziran 1919 da*Mustafa Kemal'in Amasya'ya gelmesiyle devam etmiştir.

Kurtuluş mücadelesinin planları hazırlanmış,*Erzurum ve*Sivas Kongresi'nin toplanmasına karar verilmiş, 22 Haziran 1919 Amasya Genelgesi" ile "Milletin İstiklâlini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır"denilerek*Millî Mücadeleye geçilmiştir., Amasya, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda ilk önemli adımın atıldığı yerdir 1923 yılında yeni kurulan*Türkiye Cumhuriyeti' nde *Amasya şehir oldu.

Kaynak vikipedi

AĞRI

Ağrının Kürtçe ismi Agirîdir**Doğu Anadolunun bir*ilidir. Adını Ağrı Dağı'ndan almıştır. 1834 te bucak, 1869 da ilçe 1927 de il olmuştur. İlin doğusunda*İran, kuzeyinde*Kars, kuzeybatıda* Erzurum, güneybatıda*Muşve*Bitlis, güneyde* Van*ve kuzeydoğusunda*Iğdır *bulunur Vali Süleyman Elbandır Yüzölçümü*-*11,376*km2*dir Nüfus*549.435*- Kır 249.807*- Şehir 299.628 dir nüfusun %58,7'si şehirde yaşar. yüzölçümü 11.099 m²'dir. İl merkezi Ağrı'nın denizden yüksekliği: 1630 m.'dir. İlin rakımı en yüksek ilçesi Diyadin'dir (1933 m.). 2017 TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 8 İlçe, 12 belediye, 99 mahalle ve 562 köyü vardır. Orta Asya kavimlerinin Anadolu'ya girişlerinde Ağrı, bir geçiş olmuş, birçok medeniyete sahne olmuştur.

medeniyetler Ağrı'yı giriş kapısı olarak gördüklerinden köklü bir uygarlık oluşmamışdır.
Bölgede Hititler'in güçlerini yitirmeleri üzerine, MÖ 1340 - MÖ 1200 tarihlerinde*Hurriler bölgeye yerleşmişdir. Hurriler krallık merkezi olan*Urfa'dan uzak olan Ağrı'yı elde tutamamışlardır. En köklü uygarlığı*Urartular*oluşturmuştur. Urartular Van Gölü'nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkelere Kral İspuini döneminde (MÖ 825 - MÖ 810) seferlere başlamış,*Kral Menua*döneminde (MÖ 810 - MÖ 786) akınlar ağırlık kazanmıştır. Kuzeye ve kuzeydoğuya giden yollar üzerindeki kaleler, seferlerin önceden planlandığını göstermektedir. Ağrı Dağı'nın yamaçlarında, *Karakoyunlu* köylerinin arasındaki Urartu yazıtı Kral Menua'nın bölgedeki egemenliğinin kanıtıdır.

MÖ 712 de *Kızılırmak*boylarına kadar uzanan*Kimmerler, Ağrı'da hakimiyet kurmuşlardır.*Medler*(MÖ 708 - MÖ 555)*Asur Devleti'nin yıkılması ile Ağrı ve çevresini topraklarına katmışlardır. Medler'in yıkılması ile Persler;*Büyük İskender'in Pers Kralı*lll. Darius'u MÖ 331'de yenerek Anadolu'yu ele geçirdiği zamana kadar yaklaşık iki yüzyıl bölgede yaşamışlardır. Büyük İskender'in ölümüyle Ermeni ve Gürcüler*bölgeyi ele geçirmişdir. Murat Nehri* ve*Doğubayazıtta yerleşmişlerdir. Arsaklılar*ve* Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve çevresine hakim olmuştur. Bölge,*Halife Osman* zamanında*İslam orduları tarafından fethedilmiştir.

Abbasiler'in kontrolündede kalan Ağrı,Bizansa geçmiş 1071*Malazgirt Muharebesinde bölgeye Türk boyları gelmiştir. Ağrı, yüzyıla yakın bir süre*Sökmenli Devleti'ne geçmiştir. 1027 - 1225 te Ani*Atabekleri,*1239'da*Cengizliler, 1256 - 1358 de İlhanlı ve*Celaliler*Ağrı'da hüküm sürmüştür İlhanlılar kurultaylarını Ağrı Dağı'nda yapmış, Anadolu ve*İran'ı buradan yönetmişlerdir. 1393'te*Timur, Ağrı bölgesini ele geçirmiştir. 1405 1468 de Ağrı,*Karakoyunlu*topraklarında yer almış, Karakoyunlular yıkılınca*Akkoyunlu egemenliğine geçmiştir. Ağrı, 1514'te*Çaldıran Muharebesi* sonrası* Sultan Selim* tarafından* Osmanlıya katılmıştır. Osmanlıda*Şorbulak*olarak anılan ilin adı, Ermeniler zamanında*Karakilise*olarak değiştirilmiştir.*

Karabekir Paşa zamanında Karakilise ismi değiştirilerek*Karaköse*diye adlandırılmıştır.[
Nuh Tufanı*ile ilgisinden dolayı*Tevrat'ta adı geçen*Ararat Dağı*ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinde olduğu sanılır ve Ağrı'ya batılılar Ararat der 5165 m. yüksekliğiyle Türkiye'nin en büyük dağı olan*Ağrı Dağı*da il sınırlarındadır.

Kaynak vikipedi

AFYON

Afyonkarahisar eski ve halk arasındaki ismiyle*Afyon,*Mermercilik*ve*gıdada*isim
yapmıştır.*2005*te Afyon ismi Afyonkarahisar olarak değiştirilmiştir. Belediye başkanı Burhanettin Çobandır (AK Parti) Yüzölçümü*-* 1.025*km2* Rakım1.021*m*Nüfus*(2016) 290,706*- Kır 65,738*- Şehir 224,968 Kentin tarihi M.Ö. 3000 yılına uzanır M.Ö. 2000 dönemlerinde*Hattiler egemenliğindeki yerleşim, M.Ö. 2. bin ortalarında*Hititler' in denetimine geçmiştir. Hititler yıkılınca M.Ö. 1000 yılında yerleşim*Frig egemenliğine girdi. Frigler döneminde kale içine "Akronium" ismi verilmiştir M.Ö. 6. yüzyılda Frigler'in egemenliği bitmiş ve Pers hakimiyetine geçmiştir. Pers egemenliği, M.Ö.*333*te Makedon Kralı III. Aleksandros'la yapılan*İssos yenilgisiyle son bulmuştur.

M.Ö.*30*da bölge*Roma İmparatorluğuna girmiştir. Romalılar döneminde "Akroenos" adını almıştır. Roma İmparatorluğu' nun M.S. 395 te bölünmesiyle yerleşim*Bizans *topraklarında kalmış ve yerleşime "Akronion" ismi verilmiştir
12. yüzyıl sonlarında yerleşim Türklere geçmiştir.* Anadolu Selçuklu Devleti' nin*Kösedağ yenilgisiyle Afyon' bölgesi*vezir*Sâhib Ataya verilmiş 1275 te Afyonkarahisar' ın başşehri olduğu*Sâhib Ata oğulları Beyliği*kurulmuştur.* 1341*te* Germiyanoğullarına katılan yerleşim*1390*da* Osmanlıya geçmiştir. 1402*Ankara Savaşında Afyon yeniden Germiyanoğulları'na geçmiştir.*II. Yakub Bey'in vasiyetiyle yerleşim*1429*da yeniden Osmanlıya katılmıştır.

Osmanlıda "Karahisar-ı Devle", "Karahisar" ve "Karahisar-ı Sahib" adıyla*sancak*merkezi olarak anılan yerleşim, 1684 yılındaki belgelerde "Afyonkarahisar" adıyla da anılmıştır. "Yerleşim*1833*te*Kavalalı İbrahim Paşa ele geçirmiş, ancak aynı yıl içerisinde tekrar Osmanlı egemenliğine geçmiştir

Kaynak vikipedi

ADIYAMAN

Adıyaman,*Türkiye'nin*Güneydoğu Anadolu Bölgesindedir Yönetim*-*Vali Abdullah Erindedir Yüzölçümü*-*7,337*km2*dir nüfus 597.835* tir Kır 215.080*- Şehir nüfusun %71,6'sı şehirde yaşar İlde km²'ye 83 kişi düşmektedir. ( merkez ilçede 163'dür.) İl merkezinin denizden yüksekliği: 701 m.'dir. 2016 TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 9 İlçe, 23 belediye, 172 mahalle 449 köyü vardır. Adıyaman ilinde eski yerleşim dönemlerine ait izler vardır. Adıyaman Palanlı Mağarasındaki incelemelerde tarihinin M.Ö. 40.000 yıllarına uzar Samsat-Şehremuz Tepede M.Ö. 7.000 yılından M.Ö. 3.000-1.200 yılları arasındaki*Tunç Çağı'na ait izlere rastlanılmıştır.*

Hitit-Mitanni*mücadelesinde el değiştiren bölge M.Ö. 1.200 den mö 708 e kadar Hitit Devleti Kummuh'ların egemenliğinde kaldı Adıyaman Asur hakimiyetine geçti. M.Ö. 6. yüzyılda başlayan Pers*egemenliği*Büyük İskender'in bu devleti yıkmasıyla son buldu.*Makedonya*hakimiyeti kısa sürmüş, Büyük İskender'in ölümüyle general* Seleukos İmparatorluğuna katılmıştır.
Seleukos İmparatorluğu' nun zayıflayınca yerel vali Ptolemaeus M.Ö. 163'te*Kommagene Krallığını kurdu Adıyamana egemen oldu. Samsat*ilçesini başkent yaptı. Adıyaman M.S. 72'de* Roma hakimiyetine geçti. 395 te*Roma ikiye ayrılınca*Bizans*hakimiyeti başladı. 7. Yy dan itibaren İslâm akınları bölgede görülmeye başlamış ve 670 te bölge*Emevîlere geçmiştir.*

Emevî kumandanı Mansûr bin Ca'vene Adıyaman il merkezinde kalesini inşa ettirdi. Adıyaman merkez ilçesi Hısnımansûr (Mansur'un kalesi) olarak anılmaya başlandı. 758'de*Abbâsîlere geçen bölge, 926-958 yılları *Hamdaniler*döneminden sonra yeniden*Bizansa geçti. 11. yüzyılda Türk akınlarına uğrayan yerleşim, ilk defa 1066’da Selçuklu kumandanı Gümüştekin tarafından alındı.* Artuklu,*Eyyûbî Selçuklu,*İlhanlı,* Akkoyunlu,* Dulkadiroğulları*ve*Memlüklü*hakimiyetinden sonra*1515*te*Osmanlı*egemenliğine geçti.
Adıyaman 22 Haziran 1954’te merkez,*Besni,* Gerger*ve*Kâhta*ilçeleriyle on altı nahiyeden oluşan bir il oldu. Sonrasında*Çelikhan, 1958’de*Gölbaşı, 1960’ta*Samsat, 1990'da*Tutve*Sincik*ilçe yapılarak Adıyaman’a dahil edildi.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım