05-28-2008, 04:03 | #1 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Koca Mustafapaşa
Koca Mustâpaşa! Ücrâ ve fakir İstanbul! Ta fetihten beri mü’min, mütevekkil, yoksul, Hüznü bir zevk edinenler yaşıyorlar burada. Kaldım onlarla bütün gün bu güzel rû’yâda. Öyle sinmiş bu vatan semtine milliyetimiz Ki biziz hem görülen, hem duyulan, yalnız biz. Mânevi çerçeve beş yüz senedir hep berrak; Yaşayanlar değil Allah’a gidenlerden uzak. Bir bahar yağmuru yağmış da açılmış havayı Hisseden kimse hakikat sanıyor hulyâyı. Âhiret öyle yakın seyredilen manzarada, O kadar komşu ki dünyaya duvar yok arada, Geçer insan bir adım atsa birinden birine, Kavuşur karşıda kaybettiği bir sevdiğine. Serviliklerde sükûn, yolda sükûn, evde sükûn. Bu taraf sanki bu halkıyla ezelden meskûn. Bir afif aile sessizliği var evlerde; Örtüyor fakrı asaletle çekilmiş perde. Kaldırımsız, daracık, iğri sokak, doğru sokak... Her geçildikçe basılmış ve düzelmiş toprak. Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen, Çeşmeden her su içerken: “Şükür Allah’a” diyen Yaşıyor sade maişetlerin en sâfında; Rûh esen kuytu mezarlıkların etrafında. Bu vatandaş biraz ahşapla, biraz ker***ten Yapabilmiş bu güzellikleri birkaç hiçten. Türk’ün âsûde mizaciyle Bizans’ın kederi Karışıp mağrifet iklimi edinmiş bu yeri. Şu fetih vak’ası, yârab! Ne büyük mu’cizedir! Her tecellîsini nakletmek uzundur bir bir; Bir tecellisi fakat, ruhu saatlerce sarar; Koca Mustâpaşa var, camii var, semti de var. Elli yıl geçtiği günlerde büyük mu’cizeden, Hak’dan ilham ile bir gün o güzel semte giden Rum vezîr, eski manastırda ederken secde, Kalbi çok dolduran îman ile gelmiş vecde, Onu, tek Tanrısının mâbedi etmiş de hayâl, Vakfedip her neye mâlikse, bütün mâl-ü menal, Bir fetih câmii yapmak dilemiş İslam’a. Sebep olmuş bu eser yâd edilir bir nâma. Dört asırdır inerek câmie nûr üstüne nûr Yerde bulmuş yaşayanlar da, ölenler de huzûr. Ona hâlâ gidilirken geçilir bir yoldan, Göze çarpar ölüm âyetleri sağdan soldan, Sarmaşıklar, yazılar, taşlar ağaçlar karışık. Hâfız Osman gibi hattatla gömülmüş bir ışık Bu mezarlıkta siyah toprağı aydınlatıyor; Belli, kabrinde, O, bir nûra sarılmış yatıyor. Gece, şi’riyle sararken Koca Mustapaşa’yı Seyredenler görür Allah’a yakın dünyâyı. Yolda tek tük görünenler çekilir evlerine; Gece sessizliği semtin yayılır her yerine. Bir ziyaretçi derin zevk alarak manzaradan, Unutur semtine yollanmayı artık buradan. Gizli bir his bana, hâtif gibi, ihtar ediyor; Çok yavaş, yalnız içinden duyulan sesle, diyor: “Gitme! Kal! Sen bu taraf halkına dost insansın; Onların meşrebi, iklimi ve ırkındansın. Gece, her yerdeki efsunlu sükûnundan iyi, Avutur gamlıyı, teskin eder endişeliyi; Ne ledünni gecedir! Tâ ağaran vakte kadar, Bir mücevher gibi Sümbül Sinan’ın rûhu yanar. Ne saadet! Bu taraflarda, her ülfetten uzak, Vatanın fâtihi cedlerle berâber yaşamak!...” Geç vakit semtime döndüm Koca Mustapaşa’dan Kalbim ayrılmadı bir an o güzel rü’yâ’dan. Bu muammâyı uzun boylu düşündüm de yine, Dikkatim hâdisenin vardı derinliklerine; Bu geniş ülkede, binlerce lâtif illerde, Nice yıl, cedlerimiz kökleşerek bir yerde, Manevi varlığının resmini çizmiş havaya. -Ki bugün karşılaşan benzetiyor rü’yaya. - Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan. Bahseder gerçi duyanlar bir onulmaz yaradan; Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük; Budur âlemde hudutsuz ve hazîn öksüzlük. Sızlatır bâzı saatler dayanılmaz bir acı, Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı. Rûh arar başka tesellî her esen rüzgârda. Ne yazık! Doğmuyoruz şimdi o topraklarda! Yahya Kemal Beyatlı
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
05-28-2008, 04:03 | #2 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Akıncılar
Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik; Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik! Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kaafilelerle... Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan. Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan. Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla... Cennette bugün gülleri açmış görürüz de Hâlâ o kızıl hatıra titrer gözümüzde! Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik; Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!. Yahya Kemal Beyatlı |
|
05-28-2008, 04:04 | #3 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Bir Başka Tepeden
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim, gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görülür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan. Yahya Kemal Beyatlı |
|
05-28-2008, 04:05 | #4 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Deniz Türküsü
Vala'ya Dolu rüzgarla çıkıp ufka giden yelkenli! Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli, Ömrünün geçtiği sahilden uzaklaştıkça Ve hayalinde dolan aleme yaklaştıkça, Dalga kıvrımları ardında büyür tenhalık, Başka bir çerçevedir, gitgide, dünya artık. Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziya; Mavidir her taraf, üstün gece, altın derya... Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla... Lakin az sonra leziz uyku bir encama varır. Hilkatin gördüğü rüya biter. Etraf ağarır. Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri, Ta uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri... Musikîyle bir alem kesilir çalkıntı! Ve nihayet görünür gök ve deniz saltanatı! Girdiğin aynada geçmiş gibi diğer küreye, Sorma bir saniye, şüpheyle sakın: Yol nereye? Ayılıp neş'eni yükseltici sarhoşluktan, Yılma korkunç uçurum zannedilen boşluktan! Duy tabiatte biraz sen de ilâh olduğunu! Ruh erer varlığın zevkine duymakla bunu. Çıktığın yolda bugün yelken açık, yapayalnız, Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar! İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar. Yahya Kemal Beyatlı |
|
05-28-2008, 04:05 | #5 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Duyuş ve Düşünüş
Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer Ay geçmiyor ki almayayım gamlı bir haber. Kalbim zaman zaman bu haberlerle burkulu; Zihnim düşünceden dağınık, gözlerim dolu. Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü, Lakayd olan muhimsemiyor gamlı bir günü. Çok şey bilen diyor:'Gidecek her gelen nesil Ey sade-dil Bu bahsi hayatında böyle bil Hiç durmadan, hayat öğütür devreden bu çark, Ölmek sırayladır, sıralanmakta varsa fark. İlmin derin görüşleri, aklın hükümleri Doldurmuyor boşalmış olan hisli bir yeri. Yahya Kemal Beyatlı |
|
05-28-2008, 04:06 | #6 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Düşünce
Ülfet belalı şey, fakat uzlet sıkıntılı, Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı? İnsanlar anlaşıldı cihanın da sırrı yok, Kalsaydı tirkeşimde eğer tek bir altın ok En tatlı bir hayal için atmazdım ufkuma. Dalsın yakından gözlerim artık son uykuma. Gördüm ve anladım yaşamak macerasını Bakiyse ruh eğer dilemezdim bekasını. Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var, Bitsin hayırlısıyla bu beyhude sonbahar. "Yalnız duyan yaşar" sözü derler ki doğrudur; "Yalnız duyan çeker" derin, en doğru söz budur. Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi, Müşkil budur ki ölmeden evvel ölür kişi. Yahya Kemal Beyatlı |
|
05-28-2008, 04:06 | #7 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Endülüste Raks
Zil, şal ve gül.Bu bahçede raksın bütün hızı... Şevk akşamında endülüs üç defa kırmızı... Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir İspanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir. Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri, İşveyle saçılış, örtünüşleri... Her rengi istemez ,gözümüz şimdi aldadır. İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır . Alnında halka halkadır aşüfte kakülü Göğsünde yosma gırnatanın en güzel gülü.. Altın kadeh her elde,güneş her gönüldedir İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir. Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi; Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi... Gül tenli, kor dudaklı,kömür gözlü sürmeli, Şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kereöpmeli. Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle Her kalbi dolduran zile, her sineden "Ole!" Yahya Kemal Beyatlı |
|
05-28-2008, 04:07 | #8 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Erenköyü'nde Bahar
Cânan aramızda bir adındı, Şîrin gibi hüsn ü âna unvan, Bir sahile hem şerefti hem şan, Çok kerre hayâlimizde cânan Bir şir'i hatırlatan kadındı. Doğmuştu içimde tâ derinden Yıldızları mâvi bir semânın; Hazzıyle harâb idim edânın, Hâlâ mütehayyilim sadânın Gönlümde kalan akislerinden. Mevsim iyi, kâinat iyiydi; Yıldızlar o yanda, biz bu yanda, Hulya gibi hoş geçen zamanda Sandım ki güzelliğin cihanda Bir saltanatın güzelliğiydi. İstanbul'un öyledir bahârı; Bir aşk oluverdi âşinalık... Aylarca hayâl içinde kaldık; Zannımca Erenköyü'nde artık Görmez felek öyle bir baharı. Yahya Kemal Beyatlı |
|
05-28-2008, 04:07 | #9 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Eylül Sonu
Günler kısaldı. Kanlıca'nın ihtiyarları Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları. Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa... Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa... İçtik bu nadir içki'yi yıllarca kanmadık... Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık! Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor; Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor. Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile, Bitmez bir özleyiştir, ölümden biter bile. Yahya Kemal Beyatlı |
|
05-28-2008, 04:08 | #10 |
Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri
Geçmiş Yaz
Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle Her anını, her rengini, her şi'rini hazdan. Halâ doludur bahçeler en tatlı sesinle! Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin: Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde; Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin... Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde! Yahya Kemal Beyatlı |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|