10-27-2009, 12:16 | #31 |
|
|
10-27-2009, 13:32 | #32 |
Herkes belge sahte belge, sahte imza veya fotokopi demişti.Ya zaten fotokopi olması için aslı olması lazımdı.Eee şimdi aslıda ortaya çıktı ne yapıcaklar acaba şimdi de.
|
|
10-27-2009, 14:28 | #33 |
|
|
10-27-2009, 14:36 | #34 |
İŞTE TSK'NIN SİTESİNDEN ÇIKARILAN YAZI |
|
10-27-2009, 14:36 | #35 |
|
|
10-29-2009, 13:32 | #36 |
Askeri savcılığın kararına büyük tepki Albay Dursun Çiçek'in ıslak imzasını taşıyan 'millete komplo' planıyla ilgili askerî savcılığın yeniden soruşturma başlatması hukukçuların tepkisini çekti. Askerlerin sivil yargı önüne çıkarılmasını düzenleyen Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250. maddesinde değişiklik yapıldığını hatırlatan emekli Hakim Albay Ümit Kardaş, Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın bu maddeye giren suçlarla ilgili soruşturma yetkisinin bulunmadığını belirtiyor. Kanunun, görevdeyken darbe suçlarına karışanlar hakkında çıkarıldığını kaydeden Kardaş, "CMK 250. maddedeki suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturma yetkisi tartışmaya meydan vermeyecek şekilde sivil yargıya geçti. Şu anki düzenleme uygulamada. Anayasa Mahkemesi henüz iptal etmedi. Kanun bunun için değişti zaten." diyor. Emekli Askerî Hâkim Albay Faik Tarımcıoğlu da askerî savcılığın soruşturmasının, Resmi Gazete'de 11 Temmuz'da yayımlanıp yürürlüğe giren yasaya aykırı olduğunu vurguluyor. CMK 250. maddedeki değişikliğin iptal talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesinin, darbe teşebbüsü iddialarının sivil savcılar tarafından soruşturulmasına engel olmadığının altını çiziyor. "Askerî savcı bu olayda neye bakacaktır?" diye soran Tarımcıoğlu, "Bu devlet sırrına ilişkin bir belge değildir. Askerî savcı, belge basına nasıl sızmıştır, onu araştıracaktır. Bu da iç disiplinle ilişkilidir. Bu, idarî soruşturma sonucunda ortaya çıkar." değerlendirmesinde bulunuyor. Eylem planının, TBMM ve meşru hükümeti hedef aldığının altını çizen eski Cumhuriyet Başsavcısı Sacit Kayasu ise darbe yapmak, kaos oluşturmak gibi suçların askerî niteliği olmadığını savunuyor. CMK'da değişiklik yapılmasaydı bile bu olayın askerî yargının görev alanına girmeyeceğine dikkat çeken Prof. Dr. Bahri Öztürk de belgeyi hazırlayanlar asker olsa dahi suçun askerî bir suç olmadığını kaydediyor. 1GÜNDEM 15 CMK'da askerlerin işlediği bazı suçlardan sivil yargıda yargılanmasını içeren yasa değişikliği Meclis'ten 26 Haziran'da geçti. 11 Temmuz'da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikle savaş ve sıkıyönetim halleri dışında sivillerin askerî mahkemelerde yargılanmasının önü tamamen kapandı. Askerlerin işlediği darbe teşebbüsü, terör ve örgütlü suçların ise özel yetkili sivil savcılıklar tarafından yürütüleceği hüküm altına alındı. Kanunda değişikliklerin, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanacağı belirtildi. Yasa CHP'nin iptal davası açması nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nde. Ancak iptal talebiyle ilgili karar verilene kadar yürürlükteki yasa hükmüne uygun davranılması gerekiyor. Hukukçular, yasa değişikliği öncesi de darbeye teşebbüs suçlarında sivil yargının yetkili olduğunu, değişiklikle uygulamada çıkabilecek uyuşmazlıkların ortadan kalktığını vurguluyor. Eleştiriler üç noktada yoğunlaşıyor. CMK 250. maddedeki değişiklik ile askerlerin sivile yönelik suçlarının sivil mahkemelerce yargılanması kararlaştırıldı, bu yüzden 'kirli tezgâh' eylem planının hedefinde millet olması nedeniyle yargılama makamı olarak muhatap sivil mahkemedir. İkincisi demokrasiyi rayından çıkarmayı hedefleyen belgenin içeriğinde dini hassasiyeti olan kesimlerin evlerine silah bırakılarak terörist ilan edilip askeri savcılık ve mahkemeler eliyle yargılanması planları ve iddiaları yer alıyor. Bu durumda askeri yargı kendisinin de taraf olacağı bir meseleyi soruşturmuş olur; ki bu, yargılamanın şeffaflığı ve tarafsızlığını ortadan kaldırır. Üçüncü nokta ise ihbar mektubunda belirtildiği gibi 'kâğıt parçası' denilen belgeyle ilgili askeri yargının soruşturması sonuçlandırılamadı, objektif hukuk kriterlerinden uzak bir sonuç ortaya çıktığından belgenin gerçekliği subayın ihbar mektubuyla tescillenmiş oldu. Askeri savcılığın bugüne kadar yürüttüğü soruşturmalar hep 'kim sızdırdı' noktasına kilitlendi ve akim kaldı. Hukukçular, cunta yapılanmasının çalışması olarak anılan darbe planlarının sivilde yargılanması gerektiğini, sadece idari soruşturmalarla ilgili kesimin askeri yargının görev alanında olduğuna dikkat çekiyor. Askerî yargının, askeri suç oluşturma maksadı bulunan eylem planıyla ilgili taraf olduğu, kendisiyle ilgili suç isnadını araştırmasının yargının tarafsızlığı ilkesine aykırı olduğu da ifade ediliyor. Askerî savcılığın, Dursun Çiçek imzalı belgeye ilişkin ilk soruşturmada sınıfta kaldığı belirtilirken, ikinci soruşturmanın da 'sivil savcılığın önünü kesme ve dosyayı kapatmaya dönük olduğu' iddialarına yol açıyor. ZAMAN |
|
10-31-2009, 08:20 | #37 |
Sivil yargı süreci başladı
'Millete ve hükümete kirli tezgâh' belgesinin ıslak imzalı orijinalinin ortaya çıkması üzerine soruşturma, sivil savcılığın inisiyatifinde derinleştiriliyor. İlgili Haberler Orijinal belge çıkınca Ankara Başsavcılığı yetkisizlik kararı verdi Önceki akşam bir araya gelen Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, yargı sürecinin beklenmesi gerektiğine işaret ederken, dün önemli bir gelişme yaşandı. Belgeleri imha etmekle suçlanan 7 subay ve bir sivil memur, İstanbul Adliyesi'ne getirilerek Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara ifade verdi. Binbaşı Hicri Dinçerol şüpheli sıfatıyla sorgulandı, diğerleri tanık olarak dinlendi. Planda imzası bulunan Albay Dursun Çiçek'in ise bu aşamada ifadeye çağrılmadığı öğrenildi. Dün saat 13.00'te adliyeye gelen ve 4 saat ifade veren ekipte şu isimler yer aldı: "Albay Şükrü Kısadere, Binbaşı Hicri Dinçerol, üsteğmenler Kazım Bozkurt, Erhan Sakallı, Fatih Karacaer, Berrin Şahin, Başçavuş Mustafa Urhan ve sivil memur Rıfat Sülük." Söz konusu subayların isimleri ihbar mektubunda geçiyordu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, askerlerin ifadelerinin alınması için Genelkurmay'a ihtarlı davet mektubu göndermişti. Konuyla ilgili açıklama yapan Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Genelkurmay'dan 9 ismin çağrıldığını, bunlardan birinin yurtdışı görevi sebebiyle sorguda bulundurulamadığını kaydetti. Beşiktaş Adliyesi'ne gelerek Ergenekon savcılarına ifade veren 6 subay ve bir sivil memurun ismi ihbar mektubunda 'temizlik timi' olarak geçiyor. Mektubun 3. sayfasında kadronun oluşturulması ile temizlik işlemi ayrıntılarıyla anlatılıyor. Mektupta sivil savcılığın olaya el koyacağı anlaşılınca server (ana bilgisayar) dahil şubedeki bütün bilgisayarların toplatıldığı belirtilirken; "Alınan tüm bilgisayarlar özel programlarla 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silinmiştir. Bu işlemler 19-20-21 Haziran 2009 tarihlerinde cuma, cumartesi ve pazar günü gizli bir şekilde gerçekleştirilmiştir." bilgisine yer veriliyor. Ergenekon savcılarının tanık olarak ifadesini aldığı 7 kişilik timin belge temizliği operasyonundaki rolü şöyle anlatılıyor: Albay Şükrü Kısadere: İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın bilgisayarlardan temizlenmesi işleminde yer aldı. Bu işlemde belgenin hazırlanmasında kullanılan tüm bilgisayarlar temizlendi ve ilgili evraklar imha edildi. Ekibin başında Org. Ergin Saygun'un özel sekreteri Kurmay Albay Uğur Berksun bulundu. Üsteğmen Kazım Bozkurt: İrtica ile Mücadele Eylem Planı deşifre olduktan sonra bilgisayarların temizlenmesi işleminde yer aldı. Ekipte görev alan 7 kişiden biriydi. Üsteğmen Erhan Sakallı: Planın imha sürecinde yer aldı. Görevli ekiple birlikte Bilgi Sistemleri İşletme Şubesi'nde söz konusu eylem planının hazırlanmasında kullanılan 30709, 33746, 40077, 27238, 27229 ve 16693 BİM numaralı bilgisayarların hard disklerinin geri getirilemeyecek şekilde silinmesini gerçekleştirdi. Üsteğmen Fatih Karacaer: Albay Çiçek'in ve ilgili şubenin bilgisayarlarını inceleme ve temizleme işleminde Genelkurmay MEBS (Muharebe Elektronik Bilgi Sistemleri Okulu) Başkanlığı'nda görevli Karacaer de yer aldı. Üsteğmen Berrin Şahin: İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı ortadan kaldıran ekipte yer aldı. Deniz Kuvvetleri MEBS (Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Okulu) Başkanlığı'nda görevli olan Şahin aynı zamanda Dursun Çiçek'in evini olaydan 5 gün sonra arayan Genelkurmay Askerî Savcı Yardımcısı As. Hak. Yzb. İ. Volkan Şahin'in de eşi. Başçavuş Mustafa Urhan: Planı imha eden ekip içinde yer aldı. Sivil memur Rıfat Sülük: İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın imhasını gerçekleştiren ekipte yer alan tek sivil isim. Jet hızıyla tahliye edilen Çiçek gelmedi Sivil yargı süreci başladı Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek, 30 Temmuz 2009'da Beşiktaş'taki İstanbul Adliye binasında savcılar tarafından 9 muvazzaf subay ile birlikte sorgulandı. tutuklanması istemiyle İstanbul Nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. 1 Temmuz 2009'da tutuklandı. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Çiçek'in tutukluluğuna avukatları tarafından gece yarısı itiraz edildi. Bir gün sonra da jet hızıyla tahliye edildi. Tahliye kararını veren mahkemede yaşanan olağanüstü gelişmeler hâlâ tartışılıyor. 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, heyette üye eksikliği olduğu gerekçesiyle geçici görevle hâkim atandı. İstanbul Adalet Komisyonu, hâkim Faik Saban'ı görevlendirdi. Mesai saati bitmesine rağmen mahkeme yeni üyeyle birlikte itirazı incelemeye aldı. Tutuklama kararını veren hâkim heyette bulunmadı. Ve tahliye kararı çıktı. Çiçek'i tahliye eden heyet üyelerinden başkan Erkan Canak ile üye hakim Faik Saban aynı araba ile adliyeden ayrıldı. Karar, anında cezaevine fakslanarak tahliye sağlandı. Çiçek'in savcılık sorgusunda ilginç diyalogların yaşandığı ortaya çıktı. Savcılar, Çiçek'e eylem planıyla birlikte imzasının yer aldığı 'gizli' ibareli belgeleri gösterdi. Askerî savcılıkta verdiği ifade sırasında resmî evraka neden farklı imza attığını sordu. Suçlamaları kabul etmeyen Çiçek, söz konusu belgeyi kendisinin hazırlamadığını savundu. Savcılar, Çiçek'in önüne kriminal raporlarının yanı sıra telefon dinleme kayıtlarını koydu. İddiaya göre telefon tapelerinde, görüştüğü bir kişi, Albay Çiçek'ten savcılara vereceği savunmasında imzasını değiştirmesini istiyordu. Anayasa Mahkemesi raportörü: Askere sivil yargı yolunu açan değişiklik Anayasa'ya uygun PAnayasa Mahkemesi raportörü, askerlere sivil yargı yolunu açan Ceza Muhakemeleri Kanunu(CMK) değişikliğiyle ilgili raporunu tamamladı. CHP'nin değişikliğin iptali istemiyle açtığı dava kapsamında hazırlanan rapor Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtıldı. Edinilen bilgiye göre, raporda askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını düzenleyen yasa değişikliğinin Anayasa'ya aykırı olmadığı görüşüne yer verildi. Kanun değişikliğinin AB'ye uyum kapsamında çıkarıldığı, Anayasa'nın 2. maddesindeki demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun olduğu vurgulandı. Raporda, CMK değişikliğinin askerî yargıyı düzenleyen Anayasa'nın 145. maddesine de aykırı olmadığı belirtildi. Raportörün görüşünün üyeler açısından bağlayıcılığı bulunmuyor. Anayasa Mahkemesi, CHP'nin başvurusunu reddetmesi durumunda askerî yargının görev alanı önemli ölçüde daraltılmış olacak. Şemdinli, Dağlıca davalarında yaşanan askerî-sivil yargı tartışmaları son bulacak. Yasanın iptali halinde ise Yüksek Mahkeme yeni yasa değişikliği için süre verecek. Yasa, değişikliğe kadar mevcut haliyle yürürlükte kalacak. Ancak yasanın iptaliyle birlikte yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi halinde mahkemeler arasında hukuk karmaşası yaşanacak. Askerlerin CMK'nın 250. maddesine giren suçlarda sivil mahkemelerde yargılanmasını düzenleyen kanun değişikliği geçtiğimiz haziran ayında TBMM'de yasalaştırılmıştı. Değişiklikle sivillerin barış zamanında askerî mahkemelerde yargılanmayacağı, darbe ve darbeye teşebbüs ile devlet güvenliğine ilişkin özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda askerlerin sivil yargıda yargılanması hükme bağlanmıştı. TBMM Genel Kurulu'nda yasa değişikliğine destek veren CHP, iki gün sonra desteğini geri çekmişti. Ardından da düzenlemenin iptali talebiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açmıştı. zaman |
|
10-31-2009, 08:21 | #38 |
|
|
10-31-2009, 08:25 | #39 |
Orijinal belge çıkınca Ankara Başsavcılığı yetkisizlik kararı verdi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Eylem Planı'nın orijinalinin ortaya çıkması üzerine, 'gerçeğe aykırı belge düzenlendiği' iddiasıyla yürütülen soruşturmada yetkisizlik kararı verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı ihbar mektubuyla belgenin gerçeğine ulaşan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Böylece orijinal belgeye göre verilen ilk hukuki karara Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı imza atmış oldu. Eylem Planı, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün ofisinde 4 Haziran'da yapılan arama da ele geçirildi. Genelkurmay Askerî Savcılığı, Albay Dursun Çiçek'in imzasının bulunduğu planın sahte olduğu iddiasıyla 'kovuşturmaya gerek yok' kararı verdi. Ardından, 'Kaos Planı'nın gerçeğe aykırı düzenlendiği iddiasıyla yetkisizlik kararı vererek dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Konuyla ilgili talebi inceleyen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gerçeğe aykırı düzenlendiği iddia edilen belgenin Ankara'da avukat Serdar Öztürk'ün bürosunda ele geçirilmesi nedeniyle yetkisizlik kararı vererek dosyayı Ankara'ya havale etti. Dosyanın Ankara'ya gelmesinin ardından Öztürk, önce polisi suçlamış, ancak aramaya ilişkin görüntülerin kendisini yalanlaması üzerine bu iddiasından vazgeçmişti. Yetkinin sivil savcıda olduğu kesinleşti Askerî yargı ile sivil yargının artık hangi suçlara bakacakları netleşmiştir. 5918 sayılı kanun ile yasada yapılan değişiklik neticesinde darbeye teşebbüs diyebileceğimiz bu tür suçlardaki soruşturma yetkisi özel yetkili cumhuriyet savcılarına verildi. Bundan sonra ancak Askerî Ceza Yasası'ndan kaynaklanan suçlar söz konusuysa askerî yargının görevi söz konusu olabilir. Askerî yargı da kendi içinde bir disiplin soruşturması başlatmıştır ki haklıdır. Böylece her kesimin görev alanına giren suçlar netleşmiş oldu. En son Ankara'dan gelen yetkisizlik kararından sonra da görevsizlik ve yetkisizlik kararları söz konusu olmayacaktır. Hukukçular arasında da şüphe yok CMK 250. maddede yapılan değişiklik ile rütbesi ne olursa olsun -savaş ve seferberlik hali dışında- özellikle Anayasa ihlali halleri sivil yargının görev alanına girer. Genelkurmay'ın yaptığı açıklama dikkatle incelendiğinde kendilerinin de işin askerî yargının görev alanına girmediğini ifade ettikleri anlaşılacaktır. Sivil yargı konusunda en başından beri işi bilen hukukçular arasında tereddüt yoktu zaten. Askerî savcılık da bundan sonra emre itaatsizlik var mı yok mu benzeri disiplin suçlarını inceleyebilir. TCK md. 312 (hükümete karşı suçlar) ve md. 309 (anayasayı ihlal) suçlarında yetkinin sivil savcıda olduğuna kuşku yoktur. ZAMAN |
|
10-31-2009, 11:04 | #40 |
Askerin yargısını hukukunu kaldırmadan sivil otorite oturmaz. Anayasada köklü dönüşümler yapılmadan askerin içinde cunta zihniyeti tasviye olmaz , sivil ve askeri hukuk oynaşmaktan öteye geçmez bu sistemle.
|
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
dursun çiçek, dursun çiçek ifade |
Konuyu Toplam 13 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 13 Misafir) | |
|
|