![]() |
#31 |
![]() Ana dilde eğitime karşı sayın Başbakanımızın net cevapları olmuştu. Bazen sömürü dili olan ingilizcenin okullarda öğretilmesine gösterilen bağımlılık kendi içimizdeki bir dile karşı gösterilememesinden hep rahatsız olmuşumdur. Yalnız takip edebildiğim kadarı ile bu işin başını cekenlerin samimiyetsizliği halkta korkuya vesile oluyor.
Bu işin karmaşıklığı bütün cevrelerce dile getiriliyor. İşin boyutlarına indiğimizde bunun karşılığını oturtmak hakikaten çok zor. İlk anda sivil hareket olarak başlayacak olan organizasyonların önlerindeki yasaklar ortadan kaldırılmış şimdi ise devlet araçılığı ile bu dile sahip cıkılması isteniyor. Bir yazarın şu sözleri bana göre meselenin zorluğunu ifade etsede sonunçta iyi şeylerin olması için gerekli duyarlılığın gösterilmesi gerekli. Beğenilsin veya beğenilmesin, Erdoğan'ın konuya yaklaşımını açıklaması olumlu. Anadilin öğrenilmesi, geliştirilmesi ve her alanda kullanılmasına sıcak, ama fen veya matematiğin Kürtçe anlatılması anlamında anadilde eğitime soğuk. Diyarbakırlı bir CHP'li olan Değer'in bu konudaki önerisi de çok farklı değil. O, Kürtçenin ilköğretimde seçmeli ders olabileceğini ve anadilde eğitimin yükseköğrenimde yapılabileceğini söylüyor. AB'nin anadilde eğitimi nasıl düzenlediği de bize ışık tutabilir. Yer kalmadığı için Avrupa'nın bu soruna nasıl çözümler bulduğunu haftaya ele alalım. Herkes fikrini söyler, makul bir noktada çözüm bulunur. Bunun için kana ve kavgaya gerek var mı? Abdulhamit Bilici |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#32 |
![]() Başka bir yazı ile meseleye başka zaviyeden bakmaya devam edelim.. Müsadeniz ile bir paylaşım daha yapıyorum konu ile alakalı.
Kürtler ne istiyorlar? Kürtler demokrasi, adam yerine konulmak, dil ve kültürlerinin korunmasını istiyorlar. Kürtlerin tarihsel hassasiyetleri "asimile edilme" kaygısıdır. Bunun için de, devletin şiddet politikalarından daha çok devletin asimilasyon politikalarına karşıdırlar. Tarihleri boyunca şiddet bir bakıma kaderleri olmuş, şiddet altında yaşamışlar hep. Kürtçe konuşmayı yasak ederek, çocuklarına istedikleri isimleri koymalarını engelleyerek, şarkılarını söyletmeyerek, sırf Kürt oldukları için aşağılayarak binlerce insanı bunaltıp dağlara sürdürüldü. Diyarbakır başta olmak üzere Kürtçe neşriyat yapan basımevleri, matbaalar kapattırıldı, Kürt aydınları tutuklandı, pek çoğu yurtdışına kaçmak zorunda bırakıldı. Yaşar Kemal, yıllar önce Almanya'nın 'Der Spiegel' dergisine verdiği demeçte şunları söylüyordu: "Bir milletin dilini keserseniz, onu yok edersiniz. Kürtlerin dili kesildi, kesilmek istendi. Bu ne büyük vahşettir." Evet, Yaşar Kemal'in de vurguladığı gibi kimlik sorununun özü dildir. Dilini kaybeden bir halkın, geçmişle, gelecekle ve kimliğiyle bağı kopar. Benim anlamakta zorlandığım, "İnsanlar önce kendi anadillerine hâkim olmalı." diyen Başbakan'ın, Almanlardan istediğini, Kürtler Türkiye'den isteyince şöyle bir üslubu tercih etmesi: "Bizden resmî olarak anadilde eğitim beklerseniz bunu bizden beklemeyin. Türkiye'nin resmî dili Türkçedir. Olayı istismar etme yoluna gitmenin ülkemizi bölmeye yönelik adımlar olduğunu da özellikle vurguluyorum." Başbakan, Kürtçenin Türkiye'de resmî dil statüsü kazanmayacağına vurgu yapıyor. Kürtlerin de, BDP'nin de zaten bu yönde bir talebi yok. Kürtlerin, Kürtçenin devletin okullarında –Fransa'nın Bask bölgesinde olduğu gibi- çocuklarına öğretilmesi yönündeki taleplerinin temelinde, 'anadillerine hâkim olmak' isteği var. Bunun için de devletin bir şeyler yapması gerektiğine inanıyorlar. Anadilde eğitimin bölünmenin başlangıcı olduğu yönünde katı yargılara kapılmak yerine dünyadaki çeşitli örnekleri tarafsız bir gözle incelemekte yarar var. Milli eğitim sistemi içinde Kürtçeye bir yer verilmesi, Türkiye'de birden fazla resmî dil olması anlamında olamayacağı gibi, "bölünmenin ilk adımı" anlamına da gelmez. Önemli olan, Kürtçenin eğitim sistemi içinde nasıl yer alacağıdır. Başbakan'ın "gitsinler kendileri öğrensinler", "özel kurslar açsınlar, ama bizden bir destek beklemesinler", "biz eğitim sistemi içine asla bunu sokmayız" söylemleri de sorunun çözümüne katkıda bulunmaktan uzak bir mesajdır. Kürtlerin Kürtçenin yaşayan bir dil olmasını sağlamak yönündeki istekleri son derece doğaldır. Yirmi milyon Kürt'ü yok saymaya çalışan bir "strateji" bela doğurur yalnızca. Türk'üyle, Kürt'üyle bütün bu toplum için, koynunda büyük ümitleri ve barışı saklayan bir gelecek söz konusu, eski alışkanlıklar bu ümitleri öldürürse, bundan kimin çıkarı olacak? Bundan ne Kürt halkı bir çıkar sağlar ne de Türk halkı. İki ülke savaştığında galip bellidir, mağlup bellidir. Yenen, şartlarını diğerine dikte ettirir. İç savaşlarda genellikle bu iş o kadar kolay olmuyor. Bir kere kimin galip kimin mağlup olduğu o kadar kesin bir şekilde çıkmıyor ortaya. Bugün yaşadığımız Güneydoğu'daki iç savaşın da galibi yok. PKK'nın isteklerini silahla kabul ettirmesinin bir yolu olmadığı artık herkes tarafından anlaşıldı. Ordu da PKK'yı ne yaparsa yapsın bitiremiyor. Zaten yenebilecek olsa bu iş yirmi beş yıl sürmezdi. Bir kilitlenme hali var ortada. Hükümet de, geçen yıldan bu yana, işin farkında ve bu kilidi çözmek için uğraşıyorsa da kararlı adımlar atmakta zorlanıyor. Benim uzaktan (Fransa'dan) görebildiğim kadarıyla "eski sistemimize" yeni eklemeler yaparak herkesi memnun edecek bir çözüm bulamayız. Yeni bir sistem bulmamız lazım. O sistem de, Avrupa Birliği'nin ölçüleri olmalı. Zira, Avrupa Birliği, ülkedeki herkesin, her ırkın, her dinin eşitliğini kabul ediyor. Herkesin eğitim, dil, iletişim, ibadet hakları korunma altına alınıyor. "Önce Türk sonra insan" olmuyoruz. "Önce Kürt sonra insan" da olmuyoruz. Hep birlikte önce "insan" oluyoruz sonra da ne istersek o oluyoruz. Evet, benim gördüğüm bu. Yanlış olabilir. Savaşı bitirecek, herkesi memnun edecek ve hemen yapılabilecek önerileri olanlar da söyler, bütün önerileri tartışırız. En iyiyi savaşarak bulamadık, ama tartışarak bulacağız. Sıkı, sağlam, zorlu bir kavga yaşayacağız, Kürt Türk, dindar dinsiz, Sünni Alevi, solcu muhafazakâr, demokratik bir hayat isteyen herkesin hep birlikte olacağımız bir kavga bu. Sonunda da bu barış olacak. ZAMAN |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#33 | |
![]() Sevgili Ukbâ abimiz; zaman gazetesindeki değerlendirmenin ne kadar sağlıklı olduğunu anlatabilmek için ufak bir alıntı yapmak istiyorum. Yorumu ise size bırakıyorum;
Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#34 |
![]() Allah'ın izni ile bu sorunda aşılır.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#35 |
![]() Arkadaşlar herkes bir şeyler yazmış Allah razı olsun
Ama şunu söyleyeyim bir kürd olarak böyle bir eğitimin verilmesini hiç istemiyorum onlar anadil anadil diyorlar ama ya kürdçe bilmiyorlar yada kürdçe konuşmaktan utanıyorlar dün onlardan bir kişi evimize geldi ki köyde kürdçülerin başı sayılılar ama onun kürdçe konuşusunu görünce bir kez daha onlardan nefret ettim. çünkü kürdçeyi yeni yeni konuşmaya başlayan bebekler gibi konuşuyordu. Allah bilir kaç kişiyi utanmadan kürd davası uğruna dağa göndermişler. Bazı arkadaşlarda kürdçe kurs yok veya kısıtlı diyorlar evet haklılar çünkü var olanlarda kapatılıyor. Batmanda nüfusun hemen hepsinin kürd olduğu bir şehirde ve bdp nin önde olduğu bir ilde kürdçe kursu açılıyor ve çok kısa bir süre sonra kapanıyor neden biliyormusunuz. 15 TANE ÖĞRENCİ BULAMIYORLARRRRRRRRRR sadece eğer bdp partisine mensup olan üyeler bile çocuklarını gönderseydi en az on yıl kapanmazdı. Ama onların niyeti dil veya kürd toplumunun daha çok haklara sahip olması değil onların niyeti dil davası adı altında dinsizliği aşılamaktan başka bir şey değildir. bunun aksini düşünenler onların sohbetlerini azıcık dinlesinler ve yaşam tarzlarına biraz baksınlar lütfen. onlardan duyduğumuz 2 söz ki dinsizliğin tek örneği bunun gibi daha çok var o kadar çok ki yazamıyorum 1. adama hacı diyorlar adam diyor ki asla ben hacı olmam ve paramı o pis arablara vermem diyor. 2. Yine diyorlar ki Apo da bizim adeta Peygamberimizdir. Yine onlar diyor ki biz türk devletinin esirleriyiz bize namaz ve oruç farz değil son bir şey diyecem tıpkı yehova şahitleri gibi diyorlar ki biz kardeşiz ve sabahtan akşama kadar içi içe olsak çarşı cinse hiç kötü niyet beslemeyiz. O kadar çok şey varki yazmaktan utanıyorum lütfen onlara hiç inanmayın |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#36 |
![]() Son sözüm şu alın bir türk öğrenciyi götürüp yunanistanda yada herhangi bir ülkede ilköğretimde kaydedin. O öğrenci sorun yaşamaz diyorsanız eyvallah der susarız. İkincisi bize öğretilen sayın eşref bey kuran elif bası tarzı eğitim yani okuma öğretildi anlam değil. Okuduğunu biliyordu da ne okuduğunu bilmiyordu insan. Ben ana dilde eğitim demiyorum çarpık bit eğitim sisteminden söz ediyorum ya ilk türkçe dilini öğretirsiniz bu insanlara yada bu insalar hep bir iki adım geriden gelecrektir. Ama siz mantıktan girip nerelerden çıkıyorsunuz. Bu iş anayasalık iş değil. Anlamamaya devam ettsin millet. Son sözlerim bunlardır konuyla ilgili. Sadece kürtler derdim değil bu konuda benim derdim bir dili bilmeden insana o dilde eğitim verilmesi bunu aklıma vicdanıma sığdıramıyorum. Temelsiz bina gibi geliyor bana. Kim ne derse desin benim vicdanım bunu bilir bunu söyler..
|
|
![]() |
![]() |
#37 | |
![]() Alıntı:
Bu ülkede yaşayan kürtler sonradan mı katıldılar ülkemize biz onları kürdistan alıp türkçemi öğretiyoruz.. Dilini öğrenmek isteyen gitsin kursa öğrensin eğer sen kendini ayrı bi millet olarak görüyosan bu ülkede herkes kendi dilinde eğitim hakkı isteyecek.. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili ana dili Türkçe'dir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#38 | |
![]() Alıntı:
Laz'da eğitim hakkı istesin , ermeni'de , yunan'da hepsi bu ülkenin vatandaşı değil mi ? Alınacak kararların nüfus yoğunluğuna göre alındığını bir düşün sence demokratik olur mu ? Çoğunluğu kazanıyım da azınlığa ne olursa olsun gibi.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#39 |
![]() O zaman devlet kürtlerin ve diğer etnik ve mezhep gruplarının haklarını anayasal güvence altına alsın. Türk'e dayalı türk tabanlı anayasaya tabii olmak zorunda değil bu insanlar. Bu anayasa devam ederse kürtler ve diğer etnik ve mezhepsel gruplar kendi topraklarında memleketlerinde anayasal bakımdan adeta mülteci gibi yaşamlarını sürdürmeye devam edecekler.
|
|
![]() |
![]() |
#40 |
![]() Okullarda Kürtçe eğitim verilmesi ayrı şey
Okullarda Kürtçe nin seçmeli ders olarak okutulması ayrı şey Kürtçe nin anayasa ya 2. resmi dil olarak girmesi ayrı şeydir. Türkiye de büyük çoğunluk artık Kürtçe nin seçmeli olarak okutulmasına karşı çıkılmıyor. Sadece Kürtçe değil Lazca da buna dahildir. Büyük olasılıkla bununla ilgili de adım atılacaktır. Ama isteklere bakıyoruz. Kürtçe eğitim olsun 2. resmi dil olsun. Kusura bakmayın ama bunu diyen arkadaşların yorumları Türkiye de yaşayan azınlıkların haklarını savunmak yerine kendi haklarını savunmaktan ibaret. Kürtçe nin anayasa ya 2. dil olarak girmesini savunan arkadaşlara soruyorum neden KÜRTÇE neden lazca değil. Fırat kardeşim Almanya bir Avrupa ülkesi Federal bir ülke. 3 milyona yakın Türk yaşıyor büyük ihtimal ile orada akrabaların vardır sormanı tavsiye ederim. Türkçe veya Kürtçe eğitim alabiliyor musunuz. Yoksa bu diller seçmeli olarak mı öğretiliyor?. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|