AK Gençliğin Buluşma Noktası
Tartışıyorum AK Partililerin, AK Parti Gençlerinin Seviyeli tartışma bölümü.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 10-06-2010, 18:25   #61
Kullanıcı Adı
El Emin
Standart
Ukba abi düşünce bana açıkçası pek akıl karı gelmedi.
Elin kürtçesi ne diye benim oğluma zorla öğretiyorsun der adam.
Haklımıdır.Haklıdır.Biz her türlü dayatmaya karşıyız.

Kürtçe zorunlu ders olursa.
Laz da lazcayı ister.
Zaza da zazacayı o zaman dil okulları açsınlar hepsini öğretsinler.
Yada matematik,kimya,geometri,tarih ve edebiyat gibi dersleri kaldırsınlar.
Hiç makul gelmedi.

Lazlar Kürtler kadar çekmemiş veya haksızlığa maruz kalmamış olabilir.
Fakat bunu zazalar içinde diyemeyiz.
Çünkü Dersim Katliamını hatırlatırım.
Dersimdekiler zazadır.Bingöl Tunceli vs vs. daha bir çok ilde yapılan katliam ve haksızlıklar,Kürtler kadar zazaları da etkiledi onlarda çekti.

Hem kalkıpta lazlar çekmedi onları salla gitsin demek bu sefer ileride bir laz sorunu getirir.
Çerkezler veya boşnaklar çekmedi onların haklarını salla gitsin önemli olan kürtlerdir dersen kürtleri kazanırsın ama çerkez ve boşnakları kaybedersin.

Konu El Emin tarafından (10-06-2010 Saat 18:28 ) değiştirilmiştir..
El Emin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-06-2010, 18:46   #62
Kullanıcı Adı
depare
Standart
Kürtlerin ilerde bağımsızlığını ilan etmesinden korkuyorsak onları baskı ve gözetim altında tutmamız gerekiyor...

O halde ne yapacağız..? Bu korkumuzla yüzleşmemek için bu çağ dışı uygulamalara devam mı edeceğiz..?

Yani arkadaşlar o zaman hükümet yeni bir kürt sorunu dosyası hazırlasın kuzey ırakta Kürdistan devleti kurulsun hepsini oraya postalayalım..

Bu korkuyu yaşayanlar için bunun başka alternatifi yok..

Kürtlerin çoğunluğun'un bu vatanla sorunları yok onun için onlara dil,kültür vs gibi hakları verilince bağımsızlık ilan etmezler merak buyurmayın...
depare isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-07-2010, 12:12   #63
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Ne yaptı Osmanlı? Tanzimat fermanıyla tamamen eşit haklar verdi. Bizlerin içinde bazı sesler çıktı. Denildi ki kafirle müslüman nasıl bir olur? Gayri müslimler ise yapılan yenlikleri olumlu karşılamakla birlikte yeterli görmediler. Sonra ne istediler? İç işlerimizde bağımsız, dış işlerimizde Osmanlıya bağımlı olalım dediler. Yani özerklik istediler. Ya daha sonra? Sonra da bağımsızlık için ayaklandılar. Osmanlı'yı en zayıf anında yakalayıp devleti böldüler.

Depare ve Muhammet kardeşim . Kara Eşref kardeşimizin ifadelerinde bir şey anlıyorum. Bir çok halkın hissiyatıda bu yönde gibi. Orta da bir tür kültürel hak talebleri olmuş olsada perdenin diğer tarafında bunların kürtlerin birinci dereceden tercihleri değil ülkemizde sinsi planlar içerisinde olanların planları olabileceğini ve ardı arkası kesilmeyecek bir fenomenin içine bizi sürükleme gayretleri gibi gözüküyor olması endişe verici.

Şimdi her alanda gelişme sağlanırken kürtlerin veya onların uzantısı olan sivil ve siyasi hareketlerin talebleri hiçmi dikkate alınmayacak dilinin kültürünün ve yerel mekanların güçlendirilmesi gibi arzular sürekli gelecekte tehdit unsuru olabilir diye engellenecekmidir. Bu hakların verilmesi silahlı mücadelenin bir kazanımıdır diye anlayış ülkemizde gelişirse devletten her tür hak talep edenlere silahlı örgütler örnek olabilirmi yani yarın Aleviler cıkıp bizim de haklarımız var insani ve bireysel olarak talep ettiğimiz şeyler var sunni bir devlet anlayışı olamaz diyerek farklı mücadelelere girerlerse bunun adı ne olacak.

Kısacası devlet uzun süredir mağdur oluşturdu. Demokratik olarak mücadele edenler haklarını bir yönü ile alabiliyor olsada mücadele içerisinde olanların çok defa karşılıksız kaldığı söylenir. Kürtlere geçmişte asimilasyon politikaları uygunlamış derin yapılar ile müdahale edilerei faili mechul cinayetler vasıtası ile devletine düşman üretilmiş. Ama bugün bunlardan söz etmek mümkün değildir. O halde geçmişe göre çok daha fazla haklara sahip olan kürt kardeşlerimizin yarın çok daha geniş haklara sahip olmaması imkansız değil. Ama Türk milletinin hassasiyetleri bu ivmelere ne zaman ne kadar yol verir bilemiyorum. Gerçekten dil ve kültürel haklar yerel yönetimlerin güçlendirilmesi bizi bölünmeye kadar taşıyabilirmi . Bu millet bu badireyi atlatabilecekmi acaba Türk milleti olarak bizlermi çok vesveseliyiz yoksa hakikaten bu demokratik hakların arkasında yine fitne sahiblerinin oyunlarımı var. Bu konuda çok acizim.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-07-2010, 20:00   #64
Kullanıcı Adı
El Emin
Standart
Haşa ve kella! Katiyyen öyle bir şey demedim.
Abim siz Kürtçe zorunlu ders yapılmalı dediniz bende dedim ki;
"iki yanlıştan bir doğru çıkmaz.Bir mağduriyeti giderince bir mağduriyet portresi sergilemek abestir.
Sorunu belki çözersin ama farklı bir sorun çıkar.
Benim babam çıkıp derki ne hakla çocuğuma kürtçeyi zorla öğretiyorsun veya çıkıp zazacayıda zorunlu dil dersi yap derse ne olacak."

Ben bunu söyledim.
El Emin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-07-2010, 21:19   #65
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
Ukbâ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ne yaptı Osmanlı? Tanzimat fermanıyla tamamen eşit haklar verdi. Bizlerin içinde bazı sesler çıktı. Denildi ki kafirle müslüman nasıl bir olur? Gayri müslimler ise yapılan yenlikleri olumlu karşılamakla birlikte yeterli görmediler. Sonra ne istediler? İç işlerimizde bağımsız, dış işlerimizde Osmanlıya bağımlı olalım dediler. Yani özerklik istediler. Ya daha sonra? Sonra da bağımsızlık için ayaklandılar. Osmanlı'yı en zayıf anında yakalayıp devleti böldüler.

Depare ve Muhammet kardeşim . Kara Eşref kardeşimizin ifadelerinde bir şey anlıyorum. Bir çok halkın hissiyatıda bu yönde gibi. Orta da bir tür kültürel hak talebleri olmuş olsada perdenin diğer tarafında bunların kürtlerin birinci dereceden tercihleri değil ülkemizde sinsi planlar içerisinde olanların planları olabileceğini ve ardı arkası kesilmeyecek bir fenomenin içine bizi sürükleme gayretleri gibi gözüküyor olması endişe verici.

Şimdi her alanda gelişme sağlanırken kürtlerin veya onların uzantısı olan sivil ve siyasi hareketlerin talebleri hiçmi dikkate alınmayacak dilinin kültürünün ve yerel mekanların güçlendirilmesi gibi arzular sürekli gelecekte tehdit unsuru olabilir diye engellenecekmidir. Bu hakların verilmesi silahlı mücadelenin bir kazanımıdır diye anlayış ülkemizde gelişirse devletten her tür hak talep edenlere silahlı örgütler örnek olabilirmi yani yarın Aleviler cıkıp bizim de haklarımız var insani ve bireysel olarak talep ettiğimiz şeyler var sunni bir devlet anlayışı olamaz diyerek farklı mücadelelere girerlerse bunun adı ne olacak.

Kısacası devlet uzun süredir mağdur oluşturdu. Demokratik olarak mücadele edenler haklarını bir yönü ile alabiliyor olsada mücadele içerisinde olanların çok defa karşılıksız kaldığı söylenir. Kürtlere geçmişte asimilasyon politikaları uygunlamış derin yapılar ile müdahale edilerei faili mechul cinayetler vasıtası ile devletine düşman üretilmiş. Ama bugün bunlardan söz etmek mümkün değildir. O halde geçmişe göre çok daha fazla haklara sahip olan kürt kardeşlerimizin yarın çok daha geniş haklara sahip olmaması imkansız değil. Ama Türk milletinin hassasiyetleri bu ivmelere ne zaman ne kadar yol verir bilemiyorum. Gerçekten dil ve kültürel haklar yerel yönetimlerin güçlendirilmesi bizi bölünmeye kadar taşıyabilirmi . Bu millet bu badireyi atlatabilecekmi acaba Türk milleti olarak bizlermi çok vesveseliyiz yoksa hakikaten bu demokratik hakların arkasında yine fitne sahiblerinin oyunlarımı var. Bu konuda çok acizim.

Teşekkürler Ukba abimiz. Bazen kendi kendime; acaba ben mi düşüncelerimi tam izah edemiyorum diye düşünüyordum ki bu yazıyı gördüm.

İşin özü arkadaşlar, evet devletimiz geçmişte Kürt kökenli kardeşlerimize karşı hatalar yapmış olabilir. Kan davası güdülecek değil. Devletimiz hatasını telafi etmelidir. Buna kimse itiraz edemez. Başbakanımız sayesinde geçmişin hataları da düzeltilmektedir.

İngiltere zamanında anadoluyu karıştırmak ve ülkeyi açık pazar haline getirmek için William Churcill Ceride-i Havadis gazetesini çıkardı. Sonra da "Şu Türkler nasıl da fütursuzca oyuna gelip, ülkeyi açık pazar haline getiriyor" diye de alay etmişlerdi. Şimdi şu konuyu okuyanlar yine bizimle alay etmiyor mu? Oturup biraz düşünün!

Bizler sadece hatalarımızı düzeltmekle başarılı olamayız. Elbette hatalarımızı düzeltmeliyiz ama hatasız kul olmaz, hatasız devlet de olmaz. Niyet kötü olduktan sonra yeni yeni hatalarımızı bulurlar. Hatamız olmasa bile, 3-5 karakolumuzu basıp yine bizi hataya çekerler. Çünkü masum da olsa kedinin kuyruğuna basarsanız o kedi cırmalar. Bu durum kedinin kötü olduğunu göstermez. Sizin art niyetinizi gösterir.

Eğer Kürt kökenli kardeşlerimizi kazanmak istiyorsak, öncelikle Kürt kökenli kardeşlerimizi oyuna getiren art niyetli güçleri deşifre edip sonra da oyunlarını bozmak gerekir. Ondan sonra yapacağımız demokratik adımların meyvesini toplayabiliriz. Yoksa yılanın başını ezmeden bu işi hakla hukukla çözemeyiz.

Peki devletimizi bu süreçte ne zorluyor? Bu sorun neden tam olarak çözülemiyor? Çünkü ismi geçen karanlık güçlerin başını Eşref Bitlis'in katili Amerika çekmektedir. Sorunu çözmekte bu yüzden zorlanıyoruz. Yoksa forumda tartıştığımız bu ve benzeri konuların pek de bir önemi yok. Sadece Amerika'nın kuyuya attığı taşları çıkarmakla uğraşıyoruz.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-07-2010, 21:24   #66
Kullanıcı Adı
El Emin
Standart
Karaeşref abim buradan bir şeyi sormak istiyorum.

Sizde mazur görmeliyiz doğaldır gibi bir tutum sergiliyorum.Sanki yapılanların arka boyutunu görmüyor veya işi görmemezlikten gelip devlettir hatası olur gibi tek düze indirgiyor ve önemli görmüyorsunuz gibi geliyor.(Umarım yanlıştır.)Düşünceleriniz bu yönde mi gerçekten yoksa ben yanılıyor muyum?
El Emin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-07-2010, 21:33   #67
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
M.Polat İÇTEN Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Karaeşref abim buradan bir şeyi sormak istiyorum.

Sizde mazur görmeliyiz doğaldır gibi bir tutum sergiliyorum.Sanki yapılanların arka boyutunu görmüyor veya işi görmemezlikten gelip devlettir hatası olur gibi tek düze indirgiyor ve önemli görmüyorsunuz gibi geliyor.(Umarım yanlıştır.)Düşünceleriniz bu yönde mi gerçekten yoksa ben yanılıyor muyum?
"Devlettir, hata yapabilir" diye düşünürsem veya düşünürsek, o zaman karanlık güçlerin ülke üzerinde oyun oynamasına bile gerek kalmaz. Çünkü kuduz kedinin cırmalasın diye kuyruğuna basmak gerekmez.

Hatalar muhakkak düzeltilmeli. Biz birilerinin canını yakarsak, bizim de canımız yanar. Devletimiz geçmişte hatalar yaptı. Ve bu hatalarını üstüne basa basa diyorum ki düzeltmeli. Ama kuyruğuna basan ve bizi hataya sürükleyen karanlık güçleri de yok etmeli. Yoksa bu iş çözüme ulaşmaz.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-07-2010, 21:36   #68
Kullanıcı Adı
El Emin
Standart
Alıntı:
KaraEsref Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
"Devlettir, hata yapabilir" diye düşünürsem veya düşünürsek, o zaman karanlık güçlerin ülke üzerinde oyun oynamasına bile gerek kalmaz. Çünkü kuduz kedinin cırmalasın diye kuyruğuna basmak gerekmez.

Hatalar muhakkak düzeltilmeli. Biz birilerinin canını yakarsak, bizim de canımız yanar. Devletimiz geçmişte hatalar yaptı. Ve bu hatalarını üstüne basa basa diyorum ki düzeltmeli. Ama kuyruğuna basan ve bizi hataya sürükleyen karanlık güçleri de yok etmeli. Yoksa bu iş çözüme ulaşmaz.
Anladım.Teşekkürler.
El Emin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-12-2010, 10:50   #69
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
PKK'nın Kürtler için dahi bir sorun haline geldiğini belki en iyi açıklayan, inkar politikalarına karşı mücadelesinde yıllarca hapis yatan, inkarın son bulması ötesinde Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını savunan, ifade özgürlüğü denince akla ilk gelen bir Türk aydını, İsmail Beşikçi oldu. Bakın ne diyor: "Oğulları, kızları devlet güçleri tarafından öldürülenler, köyleri yakılıp yıkılanlar, faili meçhullerle karşılaşanlar şu veya bu şekilde haklarını arayabiliyor, seslerini duyurabiliyorlar. Oğulları, kızları kendi arkadaşları tarafından, PKK tarafından infaz edilenler ise bir sessizliğe gömülmüş, hayattan tamamen kopmuşlardır. Bu aileler için başvurulacak bir makam yoktur. PKK kendi içinde barışı aramadan, öbür Kürt örgütleriyle, Kürt sivil toplum kurumlarıyla ahenkli ilişkiler geliştirmeden, Türkiye ile, devletle barışı tesis etmesi mümkün değildir...
"PKK, örgütlerinin isimlerinde, yazılarında, konuşmalarında 'demokratik' sözcüğünü çok kullanıyor. Bu sözcüğü çok kullanarak demokrat olduğu izlenimi yaratmaya çalışıyor... Demokrat olmanın tek ölçüsü vardır: o da ifade özgürlüğüdür... İfade özgürlüğü yaşama geçmeden demokrat, demokratik olamazsınız... Barış ve Demokrasi Partisi bugün devletten özerklik talep ediyor. BDP İmralı'ya karşı özerkçe hareket edemezken, bu süreçten olumlu bir sonuç çıkmaz..." (sitesinde 5 Ekim günü yayımlanan yazıdan aktaran Taraf, 7 Ekim.)
PKK şiddetinin bugün Türkiye Kürtlerinin demokratik hakları için mücadelesine yardımcı değil, köstek olduğu fikrini de ölümlerden dönen bir Kürt aydını, Orhan Miroğlu en açık bir şekilde ifade etti. Bakın ne dedi: "Bugün Kürt hareketi, BDP de dahil olmak üzere tasfiyeden korkuyor. Garanti halkın içinde aranmalıdır. Bölgede yüz belediyeyi yönetiyor muyum? Benim savunduğum haklar için 400-500 sivil toplum kuruluşu harekete geçiyor mu? Seçimlere girip parlamentoda grup kurabiliyor muyum? Kürt meselesini eksik de olsa parlamentoda tartışabiliyor muyum? Bütün bu soruların cevabı 'evet'tir. Kürt siyaseti için gereken her şey budur... Asker anneleri bile bir Kürt anneyi geçmişe göre bugün daha iyi anlıyor... PKK'nın silahsızlandırılması Kürt meselesinin en önemli yanlarından biri. Kürtler dağda olduğu sürece Türkiye'de anadilde eğitim veya siyasi hak kullanma mümkün olmaz. Türkler eli silahlı bir güç var ve tehditle her şeyi kabul ettirmeye çalışıyor gibi algılar bunu..." (Star, Pazar Eki, 10 Ekim.) PKK'nın ve ona sempati duyan herkesin kendi kendini sorgulama zamanı geldi, geçiyor.

Çok yerinde tespitler.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-12-2010, 12:07   #70
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
Ukbâ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
PKK'nın Kürtler için dahi bir sorun haline geldiğini belki en iyi açıklayan, inkar politikalarına karşı mücadelesinde yıllarca hapis yatan, inkarın son bulması ötesinde Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını savunan, ifade özgürlüğü denince akla ilk gelen bir Türk aydını, İsmail Beşikçi oldu. Bakın ne diyor: "Oğulları, kızları devlet güçleri tarafından öldürülenler, köyleri yakılıp yıkılanlar, faili meçhullerle karşılaşanlar şu veya bu şekilde haklarını arayabiliyor, seslerini duyurabiliyorlar. Oğulları, kızları kendi arkadaşları tarafından, PKK tarafından infaz edilenler ise bir sessizliğe gömülmüş, hayattan tamamen kopmuşlardır. Bu aileler için başvurulacak bir makam yoktur. PKK kendi içinde barışı aramadan, öbür Kürt örgütleriyle, Kürt sivil toplum kurumlarıyla ahenkli ilişkiler geliştirmeden, Türkiye ile, devletle barışı tesis etmesi mümkün değildir...
"PKK, örgütlerinin isimlerinde, yazılarında, konuşmalarında 'demokratik' sözcüğünü çok kullanıyor. Bu sözcüğü çok kullanarak demokrat olduğu izlenimi yaratmaya çalışıyor... Demokrat olmanın tek ölçüsü vardır: o da ifade özgürlüğüdür... İfade özgürlüğü yaşama geçmeden demokrat, demokratik olamazsınız... Barış ve Demokrasi Partisi bugün devletten özerklik talep ediyor. BDP İmralı'ya karşı özerkçe hareket edemezken, bu süreçten olumlu bir sonuç çıkmaz..." (sitesinde 5 Ekim günü yayımlanan yazıdan aktaran Taraf, 7 Ekim.)
PKK şiddetinin bugün Türkiye Kürtlerinin demokratik hakları için mücadelesine yardımcı değil, köstek olduğu fikrini de ölümlerden dönen bir Kürt aydını, Orhan Miroğlu en açık bir şekilde ifade etti. Bakın ne dedi: "Bugün Kürt hareketi, BDP de dahil olmak üzere tasfiyeden korkuyor. Garanti halkın içinde aranmalıdır. Bölgede yüz belediyeyi yönetiyor muyum? Benim savunduğum haklar için 400-500 sivil toplum kuruluşu harekete geçiyor mu? Seçimlere girip parlamentoda grup kurabiliyor muyum? Kürt meselesini eksik de olsa parlamentoda tartışabiliyor muyum? Bütün bu soruların cevabı 'evet'tir. Kürt siyaseti için gereken her şey budur... Asker anneleri bile bir Kürt anneyi geçmişe göre bugün daha iyi anlıyor... PKK'nın silahsızlandırılması Kürt meselesinin en önemli yanlarından biri. Kürtler dağda olduğu sürece Türkiye'de anadilde eğitim veya siyasi hak kullanma mümkün olmaz. Türkler eli silahlı bir güç var ve tehditle her şeyi kabul ettirmeye çalışıyor gibi algılar bunu..." (Star, Pazar Eki, 10 Ekim.) PKK'nın ve ona sempati duyan herkesin kendi kendini sorgulama zamanı geldi, geçiyor.

Çok yerinde tespitler.
Bu tespitlerin altına imzamı atarım.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi