AK Gençliğin Buluşma Noktası
Bütün Peygamberler Bütün peygamberlerimiz ile ilgili konularımızı bu bölümde paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-23-2008, 04:38   #51
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
HZ. SÜLEYMAN’IN EMRİNDEKİ CİNLER VE HAYVANLAR


Önceki bölümlerde Hz. Süleyman'ın ordusundaki kuşların ve karınca vadisinde karşılaştığı karınca topluluğunun cin olabileceklerine kısaca değinmiştik. Bu canlıların son derece şuurlu davrandıklarına dikkat çekmiştik. Özellikle karınca vadisindeki karınca topluluğunun hiçbir hayvanda görülmeyen bir şuur sergilediklerini, Hz. Süleyman'ın ordularını tanıyıp, kendilerini nasıl korumaları gerektiğinin bilincinde olduklarını ifade etmiştik.

Bu bölümde de Hz. Süleyman kıssasında ismi geçen diğer bazı canlıların benzer özelliklerine değineceğiz.

(Hüdhüd) Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: "Senin kuşatamadığın şeyi, ben kuşattım ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim. Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona herşeyden verilmiştir ve büyük bir tahtı var. Onu ve kavmini, Allah'ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar." (Neml Suresi, 22-24)

Ayetlerde görüldüğü gibi, Hüdhüd son derece şuurlu hareket eden bir varlıktır. Sebe Ülkesi'ne gitmiş, orada detaylı bir istihbarat faaliyetinde bulunmuş ve geri geldiğinde öğrendiği herşeyi son derece tutarlı yorumlarla Hz. Süleyman'a aktarmıştır.

(Süleyman "Durup bekleyeceğiz, doğruyu mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?" dedi. "Bu mektubumla git, onu kendilerine bırak sonra onlardan (biraz) uzaklaş, böylelikle bir bakıver, neye başvuracaklar?" (Neml Suresi, 27-28)

Hüdhüd'ün açıklamasının ardından Hz. Süleyman ona yeni bir görev vermiştir. Bunlar herhangi bir kuşun yapabileceği işler değildir. Burada karşımıza, Hüdhüd'ün sıradan bir kuş değil, bir cin olma ihtimali çıkmaktadır.

İkinci ihtimal ise, Hüdhüd'ün bir kuş olup, cinlerin yönlendirmesiyle hareket ediyor olmasıdır.

Kuşları denetledikten sonra dedi ki: "Hüdhüd'ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?" (Neml Suresi, 20)

Ayette Hüdhüd için "kaçtı", "gitti" gibi ifadeler kullanılmamakta "kaybolanlardan olduğu" söylenmektedir. Burada kaybolma kelimesi ile dikkat çekilen, cinlerin, insanların kendilerini görebilecekleri boyuttan çıkıp, kendi boyutlarına geçmeleri ve bir anda "görünmez" hale gelmeleri olabilir.

Hani ona akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu. O da demişti ki: "Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim." Sonunda bu atlar (koştular ve toz) perdesinin arkasına saklandılar. "Onları bana geri getirin" (dedi). Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı. (Sad Suresi, 31-33)

Ayetlerde söz edilen atların da Hüdhüd gibi "toz perdesinin arkasına saklanarak" gözden kaybolmaları dikkat çekicidir. Buradaki perde arkasında saklanma da atların cinlerden olup, insanların göremeyeceği cin alemine bir anda geçmelerine işaret olabilir.

Veya bunlar gerçekten at olup, cinler tarafından yönlendiriliyor da olabilirler. Ayette geçen "... Onları bana geri getirin..." ifadesi, bu atların başkaları tarafından Hz. Süleyman'a getirildiğini açıklamaktadır ki, bunlar da cinler olabilir.

Böylece onun (Süleyman'ın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara, asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o, yere yıkılıp-düşünce, açıkca ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azab içinde kalıp-yaşamazlardı. (Sebe Suresi, 14)

Yine yukarıdaki ayette "ağaç kurdu" olarak geçen, Arapçası ise "dabbetü'l-arzi" olan canlının da bir cin olma ihtimali vardır. (En doğrusunu Allah bilir)

Andolsun, Biz Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü. (Sad Suresi, 34)

Hz. Süleyman'ın tahtı üzerine bir deneme olarak bırakılan cesedin de bir cin cesedi olma ihtimali vardır. Ceset taht üzerine bırakılmış, sonra da bir anda cinler alemine geri alınmış olabilir. Ayette geçen "... Sonra (eski durumuna) döndü." şeklindeki ifade böyle bir olayın gerçekleştiğine işaret ediyor olabilir.

Tahtın üzerine bırakılanın bir insan cesedi olup, cinler tarafından bir anda geri alınıyor olması da mümkündür. Nitekim Süleyman kıssasında cinlerden bir İfrit'in Sebe Melikesi'nin tahtını çok kısa bir sürede bir yerden bir yere getirtebileceği de ifade edilmektedir.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:39   #52
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
HZ. SÜLEYMAN VE HZ. ZÜLKARNEYN ARASINDAKİ BENZERLİKLER


Dünyada büyük bir hakimiyet kurduğu, Kuran'da bildirilen bir diğer Müslüman lider de Hz. Zülkarneyn'dir. Hz. Süleyman'ın hayatı ile Hz. Zülkarneyn'in hayatı arasında birçok yönden büyük benzerlikler bulunmaktadır.
--------------------
Yeryüzünde İktidar Sahibi Olmaları


Allah Hz. Zülkarneyn'e de, aynı Hz. Süleyman'a olduğu gibi, "yeryüzünde sapasağlam bir iktidar" (Kehf Suresi, 84) vermiştir. Ayette geçen "sapasağlam" ifadesiyle hem ekonomik, hem askeri, hem de siyasi açıdan güçlü bir iktidarın önemine dikkat çekilmiş olabilir. Hz. Zülkarneyn bu gücü sayesinde doğudan batıya büyük bir coğrafyaya hakim olmuş, nizam vermiş bir liderdir. (Hz. Zülkarneyn hakkında detaylı bilgi için bkz. Kehf Suresi'nden Ahir Zamana İşaretler, Harun Yahya, 2001, Kültür Yayıncılık)
--------------------
Akıllı ve İmanlı Liderler Olmaları


Kuran'da Hz. Zülkarneyn'e "herşeyden bir yol (sebep)" (Kehf Suresi, 54) verildiği bildirilir. Bu ifadeyle, Hz. Zülkarneyn'in ferasetli, basiretli, herşeye çözüm bulan, akıllı bir lider olduğuna işaret edilmektedir. Hz. Süleyman da, Kuran'da, cinlerin, şeytanların yönlendirilmesinden devlet yönetimine kadar her konuda akıl örnekleri anlatılan bir peygamberdir.

Hz. Zülkarneyn, kitap boyunca ihtişamını anlattığımız Hz. Süleyman gibi çok güçlü ve tüm dünyaya nam salmış bir devletin başındadır. Kuran'da diğer kavimlerin ondan yardım talebinde bulunduğu ve karmaşık gibi gözüken sorunlarına çözüm istedikleri haber verilmektedir. Yönetimi altında bulunmayan topluluklarca dahi "yeryüzünde bozgunculuğu ve fitneyi önleyen bir kişi" olarak tanınmakta, sıkıntı içinde olan halklar ona başvurmaktadırlar. Kehf Suresi'nde "iki seddin önünde, hemen hemen hiçbir sözü anlamayan" şeklinde tanıtılan bir kavmin ondan yardım istediği şöyle bildirilir:

Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?" (Kehf Suresi, 94)


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:39   #53
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Üstün Askeri Güçleri


Kitabın önceki bölümlerinde detaylı olarak gördüğümüz gibi Hz. Süleyman'ın çok güçlü orduları bulunmaktadır. Neml Suresi'nde şu şekilde bildirilir:

Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış-aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız. (Neml Suresi, 37)

Hz. Zülkarneyn'in de Hz. Süleyman gibi çok büyük bir askeri güce sahip olduğunu yine Kehf Suresi'ndeki bazı ayetlerden anlarız:

… Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin." Dedi ki: "Kim zulmederse biz onu azablandıracağız, sonra Rabbine döndürülür, O da onu görülmemiş bir azabla azablandırır." (Kehf Suresi, 86-87)

Hz. Zülkarneyn yeryüzünde bozgunculuk çıkaran inkarcı toplulukları azaba uğratmakta, onların insanlara zulmetmelerine izin vermemektedir. Bunu da büyük askeri gücü sayesinde gerçekleştirmektedir. Bu ayetlerden, dünya hakimi olacak bir devletin çok büyük bir askeri güce sahip olması gerektiği anlaşılmaktadır.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:39   #54
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Adaletle Hükmetmeleri


Hz. Süleyman'ın adil yönetimini önceki sayfalarda detaylarıyla anlattık. Hz. Zülkarneyn'in uygulamalarının çok adaletli, hakkaniyetli olduğunu da Kuran'da anlatılan kıssasından anlamaktayız. Hz. Zülkarneyn'in kendisinden bozgunculuğa karşı yardım isteyen bir halka, hemen yardım etmesi bunun delillerindendir. Her iki kıssada da adil bir yönetime dikkat çekilmesi ise şunu göstermektedir: Dünyanın dört bir yanında güvenliği, huzuru, adaleti ve istikrarı sağlayabilmek için askeri ve polisiye güçle birlikte, çok güçlü bir hukuk sistemi de büyük bir önem taşır.


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:39   #55
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Hediye Kabul Etmemeleri


Hz. Süleyman'ın Sebe Melikesi'nin gönderdiği hediyeyi kabul etmediğini ve hediyeleri getiren elçilere çok hikmetli bir karşılık verdiğini belirtmiştik. Hz. Süleyman'ın cevabı şu şekildedir:

(Elçi hediyelerle) Süleyman'a geldiği zaman: "Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyenizle sevinip öğünebilirsiniz" dedi. (Neml Suresi, 36)

Hz. Zülkarneyn de yapacağı yardım karşılığında kendisine vergi vermek isteyen bu kavme şu karşılığı vermiştir:

Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır… (Kehf Suresi, 95)

Hediyeyi kabul etmeyip, bu teklifi yapan kişilere tüm mülkün tek sahibinin Allah olduğunu hatırlatmaları onların samimi birer Müslüman olduklarının bir delilidir. Bu örnekler her Müslüman lider için çok önemli öğütler taşımaktadır.


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:40   #56
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Daima Allah'a Yönelip Dönmeleri


Hz. Süleyman'ın güzel ahlak özelliklerinin anlatıldığı bölümde, onun her an Allah'a yönelip dönen, ihlas sahibi bir kul olduğunu ayetlerle açıklamıştık. Süleyman Peygamber herhangi bir başarı elde ettiğinde, bir zafer kazandığında ya da Allah'tan kendisine bir nimet verildiğinde hemen Allah'a yönelip O'nu tesbih etmekte, tüm gücün Allah'a ait olduğunu zikretmektedir. Hz. Zülkarneyn de aynı güzel ahlaka sahiptir. Söz konusu kavmi bozgunculardan korumak için yaptığı seddin etkili olması karşısında Allah'ı şöyle zikretmiştir:

Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler. Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldiği zaman, O, bunu dümdüz eder; Rabbimin va'di haktır." (Kehf Suresi, 97-98)
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:40   #57
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Cinlere Hükmetmeleri


Bilindiği gibi Peygamberimiz, geçmişte yeryüzünde büyük hakimiyet kurmuş iki liderin Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn olduğunu bildirmiştir. Bu durumda Hz. Süleyman'da olduğu gibi, Hz. Zülkarneyn döneminde de cinler üzerinde bir hakimiyet kurulmuş olması söz konusu olabilir. İnsanların, kendilerine karşı Hz. Zülkarneyn'den yardım istedikleri Yecüc ve Mecüc isimli kavmin de bir cin topluluğu olma ihtimali olabilir.

Bu iki kıssada ve özellikle de Hz. Süleyman'la ilgili anlatılanlarda yoğun olarak cinler konusundan söz edilmesi, muhtemelen ahir zamana da işaretler içermektedir. Allah, ahir zamanda da cinleri ve şeytanları insanların hizmetine verecek olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:40   #58
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Katran veya Erimiş Bakır Madeni Kullanmaları


Hz. Zülkarneyn, Yecüc ve Mecüc'ü, ayette "aynel kıtri" olarak geçen maddeyi kullandığı bir set inşa ederek etkisiz hale getirmiştir:

"Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim." (Kehf Suresi, 96)

"Aynel kıtri" kelime anlamı olarak "erimiş bakır madeni"nin yanı sıra "katran" manasına da gelmektedir. Kuran'da Hz. Zülkarneyn'in kullandığı "aynel kıtri"nin Hz. Süleyman'ın da emrine verildiği şöyle bildirilir:

Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini (aynel kıtri) ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık. (Sebe Suresi, 12)

Hem Hz. Zülkarneyn'in hem de Hz. Süleyman'ın "aynel kıtri"yi kullanması dikkat çekici bir benzerliktir. Hz. Süleyman, emrine verildiği bildirilen bu madde sayesinde kendi dönemindeki cinler ve şeytanlar üzerinde hakimiyet kurmuş olabilir. "Aynel kıtri" olarak geçen bu maddenin katran olma ihtimali vardır. Katran "gömlekleri katrandandır..." (İbrahim Suresi, 50) ayetiyle bildirildiği gibi cehennemde de bulunan bir maddedir.

Ayette Hz. Süleyman'ın emrine verilen bu maddeden bahsedildikten hemen sonra, cinlerin de ona hizmet ettiğinden söz edilmesi dikkat çekicidir. Hz. Süleyman da, Hz. Zülkarneyn de cinleri kontrol altına almak için bu maddeyi kullanmış olabilirler. Bu maddenin, cinlere etki eden bir özelliği olabilir. (En doğrusunu Al
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:40   #59
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Ahir Zamana Yönelik Müjdeler


Hz. Süleyman'ın ve Hz. Zülkarneyn'in yaşadıkları dönemlerde gerçekleşmiş olan bu dünya hakimiyeti tüm Müslümanlar için çok büyük bir müjdedir. Çünkü bu kıssalarda ahir zamana yönelik önemli işaretler bulunmaktadır.

Allah'ın sınırlarını titizlikle koruyan, İslam ahlakını dünya üzerinde hakim kılmak için ciddi bir çaba sarf eden ve hiçbir zorluk karşısında yılgınlık göstermeyen Müslümanlar, tarihin her döneminde mutlaka üstün geleceklerdir. Allah'ın yardımı ve desteği mutlaka onların yanında olacaktır. Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn yukarıda saydığımız özelliklerinin dünyadaki karşılığını güçlü bir hakimiyetle (ve elbette Allah'ın diğer pek çok manevi lütfu ile) almışlardır. Ahir zamanda aynı hakimiyet Allah'ın izniyle mutlaka gerçekleşecektir. Bu, Allah'ın iman edenlere bir vaadidir. Bu hakimiyeti gerçekleştirecek olanlar ise, Peygamberimizin çeşitli hadislerinde de işaret edildiği gibi, söz konusu üstün vasıfları asırlardır karakterinde taşıyan şerefli Türk Milleti olacaktır.

Üç kıtaya nizam vermiş Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı olan Türk Milleti, İslam ahlakını tüm dünya üzerinde hakim kılacak ve dünya halklarının özlemini çektikleri huzuru, barışı, sevgi ve neşe dolu bir dünyayı mutlaka oluşturacaktır. Adaletli, hoşgörülü, merhametli ve inanç sahibi Türk Milleti, bu görevi hakkıyla yerine getirecektir.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:40   #60
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
KURAN’DA TARİF EDİLEN İKİ FARKLI YÖNETİM


Yönetim şekilleri hakkında Kuran'da haber verilen iki önemli örnek vardır. Bunlardan biri Sebe Melikesi'nin ülkesindeki yönetim, diğeri ise Firavun'un baskıcı yönetimidir.

Hz. Süleyman'ın Güneş'e tapan Sebe Ülkesi'ni iman etmeye çağıran bir mektup yollamasının ardından gelişen olaylar, bu devletin yapısı hakkında bazı fikirler vermektedir.

Sebe Melikesi'nin yanında kavmin önde gelenlerinden oluşan bir grup bulunmaktadır. Sebe Melikesi Hz. Süleyman'dan gelen mektubu okuduktan sonra bu gruba danışmaktadır. Yani bu devlette tek bir hükümdarın karar hakkı söz konusu değildir, hükümdarla birlikte devletin yönetiminde söz sahibi olan bir grup da vardır. Sebe Melikesi, yanındakilerin fikrine önem vermekte, onlar da Melike'nin otoritesine ve kişiliğine saygı göstermektedirler. Bu yönüyle, Sebe Devleti'nde demokrasi benzeri bir yönetim şekli uygulanmış olması mümkündür.

Firavun'un yönetim tarzı ise ilk bakışta Sebe Devleti'ndekine benzer gibi gözükür. Onun yanında bulunan önde gelenlerin de yönetimde çok büyük bir etkiye sahip oldukları görülmektedir. Ancak bu kişiler Firavun'u yanlış yönlendirmekte, ona, fitne ve zulme sebep olacak emirler vermektedirler. Araf Suresi'nde Firavun'a şu şekilde hitap ettikleri bildirilir:

Dediler ki: "Onu ve kardeşini şimdilik bekletiver (vereceğin cezayı ertele), şehirlere de toplayıcılar yolla." (Araf Suresi, 111)

Firavun dönemindeki yönetim tarzını oligarşi olarak tanımlamak mümkündür. Oligarşi, "azınlık yönetimi" demektir. Bir sistemde, siyasi güç sadece sınırlı bir grubun elinde ise, o sistem bir oligarşidir. Oligarşinin gücü ise çoğu zaman askeri veya maddi gücünün miktarı ile doğru orantılıdır. Oligarşide yönetici kadrosu birkaç kişiden oluşabileceği gibi daha geniş kapsamlı da olabilir. Ancak her koşulda halka oranla bu küçük bir azınlıktır. Bu kişiler halkı kendi menfaatlerine göre, keyfi olarak yönetirler. Firavun düzeni de ayetlerden görüldüğü gibi bir oligarşidir.

"Firavun'a ve ileri gelen çevresine; fakat onlar büyüklendiler. Onlar, 'büyüklenen-zorba' bir topluluktu." (Müminun Suresi, 46) ayetinde bildirildiği gibi, Firavun ve çevresi de kendi isteklerini zorbalıkla yaptıran bir topluluktu. Firavun'un yanındaki danışmanlar, büyücüler ve askerlerden oluşan oligarşik sınıf, halkın Firavun sistemine bağlı kalması için onu fikri yönden egemenlik altına almış, kitlelere Firavun'un üstün bir varlık olduğu yalanını telkin etmişti. Firavun ve yakın çevresi halka zulmetmekteydi. Bunu haber veren ayet şöyledir:

Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı. (Yunus Suresi, 83)

Firavun sisteminin zalimliğini gösteren çok açık başka bir kanıt da, ülkedeki insanları, ırk veya inançlarına göre "fırkalara" (zümrelere) ayırması ve bir kısmına kasıtlı olarak zulmetmesidir. Özellikle İsrailoğulları'nı hedef alan bu zulümden bir ayette şöyle söz edilir:

Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır'da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı. (Kasas Suresi, 4)

Araf Suresi'nin 127. ayetinde ise Firavun'un, "kahir bir üstünlüğe" sahip olduğu bildirilir. Bu kahredici üstünlük Firavun'un güçlü ordusundan kaynaklanmaktadır. Bu sistemin ne kadar gelişmiş ve gücün ne kadar büyük olduğunu Firavun'un askerlerine verdiği emirlerden anlayabiliriz:

Bunun üzerine Firavun da şehirlere (askerler) toplayıcılar gönderdi. (Şuara Suresi, 53)

Dediler ki: "Onu ve kardeşini şimdilik bekletiver, şehirlere de toplayıcılar yolla." (Araf Suresi, 111)

Yukarıdaki ayetlerin de işaret ettiği gibi, Firavun çok baskıcı bir devlet mekanizmasına ve özellikle istihbarat sistemine sahipti. Öyle ki; belli bir hiyerarşi içinde ülkenin en ücra köşelerini bile denetleyebiliyordu. Bu denetim, Firavun yönetiminin katı disiplinini ve baskıcı uygulamalarını da göstermekteydi.

Sebe Melikesi'nin Hz. Süleyman ile görüştükten sonra, Allah'a iman ettiğini ve Hz. Süleyman'a tabi olduğunu belirtmesi ise, Sebe Ülkesi'nde bu tarz bir baskının söz konusu olmadığına bir işaret olabilir. Sebe Melikesi'nin bu sözleri Kuran'da şöyle bildirilir:

... Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (Neml Suresi, 44)

Sebe Devleti'nin yönetim şekli, ayetlerden de anlaşıldığı gibi, dönemin şartlarına göre "demokratik" ruha sahip bir sistemdir. Firavun sisteminin aksine, insanlar üzerinde bir baskı mevcut değildir. Devlet yönetiminde en önemli kararların dahi istişare ile alındığı, devlet kademeleri arasında uyum ve işbirliğinin sağlandığı, karşılıklı hoşgörünün, vicdan özgürlüğünün yaşandığı, hakların gözetildiği bir modeldir. Allah bizlere Firavun ve Sebe kıssalarındaki farklı sistemleri açıklayarak, hem din ahlakına şiddetle karşı olan bir sistemi, hem de din ahlakına yatkın bir toplum yapısının temel esaslarını öğretmektedir.


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi