AK Gençliğin Buluşma Noktası
Bütün Peygamberler Bütün peygamberlerimiz ile ilgili konularımızı bu bölümde paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-23-2008, 04:41   #61
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
SEBE HALKININ UĞRADIĞI SON


Sebe Devleti'nin çok güçlü ordulara sahip olduğundan çeşitli ayetlerde bahsedilir. Sebe ordusunun komutanlarının Kuran'da aktarılan bir ifadesi, bu ordunun son kararı Sebe Melikesi'ne bıraktığını göstermektedir. Komutanlar, Sebe'nin kadın yöneticisine (Melikesi'ne) şöyle derler:

... Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. İş konusunda karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız). (Neml Suresi, 33)

Ancak Sebe Devleti'nin bu askeri gücü onlara hiçbir fayda sağlamamış ve peygamberlerinin uyarılarını dinlemeyen ve Allah'ın nimetlerine nankörlük eden Sebe halkı, nesiller sonra korkunç bir sel felaketiyle cezalandırılmıştır. Kuran'da Sebe halkının yaşadığı yerler şöyle tarif edilmektedir:

Andolsun, Sebe' (halkı)nın oturduğu yerlerde de bir ayet vardır. (Evleri) Sağdan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demiştik ki "Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabb(iniz var)." (Sebe Suresi, 15)

Yukarıdaki ayetlerde de vurgulandığı gibi, Sebe halkı, estetik yönüyle çarpıcı, bereketli bağ ve bahçeleri olan bir toprakta yaşıyordu. Ticaret yolları üzerinde bulunan ve bu nedenle de refah düzeyi oldukça yüksek olan Sebe Ülkesi, dönemin en gözde beldelerinden biriydi. Hayat şartlarının ve ortamın böyle olumlu olduğu ülkede Sebe halkına düşen, ayette bildirildiği gibi "Rablerinin rızkından yemek ve O'na şükretmek"ti. Ama öyle yapmadılar ve nankörlerden oldular. Ayetlerde Sebe halkının tavrı şu şekilde haber verilir:

Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük. Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık. Biz (nimete) nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız? (Sebe Suresi, 16-17)

Sebe halkı, başarılarını ve zenginliklerini kendi çabalarının bir sonucu sandılar. Yüz çevirmelerinin karşılığını ise ayette bildirildiği gibi büyük bir selle aldılar ve helak oldular. Bu Allah'ın inkar eden tüm kavimlere verdiği İlahi bir karşılıktır. Allah'ın nimetlerine nankörlük eden, elçilerin gösterdiği hidayet yoluna uymayan ve gönderilen kitapları inkar eden her halk, mutlaka bu yaptıklarının karşılığını hem dünyada hem de ahirette alacaktır. Bu adetullahın (Allah'ın kanununun) bir sonucudur. Allah Hud Suresi'nde şu şekilde buyurmaktadır:

Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak aktardığımız (geçmişteki) nesillerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hala izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerlebir edilmiş, kalıntısı silinmiş) dir. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler. Böylece Rabbinin emri geldiği zaman, Allah'ı bırakıp da taptıkları ilahları, onlara hiçbir şey sağlayamadı, 'helak ve kayıplarını' arttırmaktan başka bir işe yaramadı. (Hud Suresi, 100-101)
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:41   #62
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Arim Seli İle Helak Olan Sebe Kavmi


Tarihi kaynaklara göre Sebe halkı, Güney Arabistan'da yaşamış olan dört büyük uygarlıktan birisidir. Sebe halkı, tarihte medeni bir kavim olarak bilinmişlerdir. Bu kavmin en önemli eserlerinden olan Marib Barajı da, ulaştıkları teknolojik seviyenin önemli göstergelerindendir. Sebeliler daha uygarlıklarını kurma aşamasındayken buraya bir baraj inşa etmiş, sulama yapmaya başlamış ve bu baraj sayesinde de çok ileri bir refah seviyesine kavuşmuşlardı.

Marib'deki bu barajın yüksekliği 16 metre, genişliği 60 metre ve uzunluğu da 620 metreydi. Hesaplara göre baraj aracılığıyla sulanabilen toplam alan 9.600 hektardı ki, bunun 5.300 hektarı güney, geri kalanı ise kuzey ovasına aitti. Bu iki ova, Sebe kitabelerinde bazen "Marib ve iki ova" diye anılırdı.1 İşte Kuran'daki "sağdan ve soldan iki bahçe" ifadesi, muhtemelen bu iki vadideki gösterişli bağ ve bahçelere işaret eder. Bu baraj ve sulama tesisleri sayesinde bölge, Yemen'in en iyi sulanan ve en verimli kesimi olarak ün yapmıştı.

Bu baraj, MS 5 ve 6. yüzyıllarda geniş çaplı onarımlar görmüştü. Ancak bu onarımlar barajın MS 542 yılında yıkılmasını önleyemedi. Bu tarihte yıkılan baraj, Kuran'da bahsedilen "Arim seli"ne yol açmış ve büyük tahribata neden olmuştu. Sebe halkının yüzlerce seneden beri işletmekte olduğu bağları, bahçeleri ve tarım alanları tamamen yok olmuştu. Barajın yıkılmasından sonra Sebe kavminin de hızlı bir gerileme sürecine girdiği görülmektedir; barajın yıkılmasıyla başlayan bu sürecin sonunda Sebe Devleti'nin de sonu gelmiştir.

Bu tarihsel gerçekler ışığında Kuran ayetlerini incelediğimiz zaman, ortada çok büyük bir uyum olduğunu görürüz. Arkeolojik bulgular ve tarihsel gerçekler, Kuran'da yazanlara işaret etmektedir. Kuran'da Sebe kavmine gönderilen azaptan "Seyl-ül Arim" yani "Arim seli" olarak bahsedilmektedir. Kuran'da geçen bu ifade, aynı zamanda bu selin meydana geliş şeklini göstermektedir. Zira "Arim" kelimesinin bir anlamı da baraj ya da settir. Dolayısıyla "Seyl-ül Arim" ifadesi de, setin yıkılması sonucunda meydana gelen bir sele işaret etmektedir.

"Kutsal Kitap Doğruyu Söyledi" (Und Die Bibel Hat Doch Recht) kitabının yazarı Alman arkeolog Werner Keller de, Arim selinin Kuran'a uygun olarak gerçekleştiğini kabul ederek şöyle yazar:

"Böyle bir barajın olması ve yıkılarak şehri tamamen harap etmesi, Kuran'daki bahçe sahipleriyle ilgili verilen örneğin gerçekten de meydana geldiğini kanıtlıyor." 2

Sebe halkının yaşadığı ve artık tümüyle ıssız bir harabe konumuna gelmiş olan Marib, şüphesiz, Sebe halkıyla aynı hatayı işleyen tüm insanlar için bir ibrettir. Onlar Allah'ın nimetlerine nankörlük edip zalimlerden olmalarının karşılığını bu felaket ile almış, sahip oldukları tüm zenginliklerini bir anda kaybetmişlerdir. (Detaylı bilgi için Bkz. Kavimlerin Helakı, 6. Baskı, Harun Yahya, 2001, Vural Yayıncılık
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:41   #63
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
ESKİ AHİT’TE HZ. SÜLEYMAN


Kitap boyunca Hz. Süleyman'ın birçok özelliğinin yanı sıra üstün sanat anlayışının ve zenginliğinin de üzerinde durduk. Onun her göreni hayran bırakan sarayından, emrinde çalışan cin ve şeytanları kullanarak yaptığı sanatsal çalışmalardan bahsettik. Aralarında bina ustalarının ve dalgıçların bulunduğunu, emrindeki şeytanların, Kuran'da bildirildiği üzere "kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar" yaptıklarını anlattık.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Allah Hz. Süleyman'ı -aynı babası Hz. Davud gibi- İsrailoğulları'na peygamber olarak göndermiştir. Hz. Süleyman onları Allah'ın ayetleriyle uyarmış, güzel ahlaklı olmaya davet etmiştir. Bu nedenle, İsrailoğulları'nın kitabı olan Eski Ahit'te de Hz. Süleyman hakkında pek çok bilgi yer almaktadır.

Öncelikle Eski Ahit'in yapısını açıklamak gerekir. Eski Ahit, Hz. Musa'ya verilen Tevrat'ı, Hz. Davud'a verilen Zebur'u (Mezmurlar) ve çeşitli Yahudi peygamberleri tarafından yazıldığı kabul edilen veya onların hayatını anlattığı kabul edilen yazıları içeren bir kitaplar bütünüdür. Yahudiler tüm Eski Ahit'e inanırlar. Hıristiyanlar ise hem Eski Ahit'e hem de ona ilave olarak "Yeni Ahit" adını verdikleri ve Hz. İsa hakkındaki "İncil" adlı dört kitabın ve diğer bazı mektupların bulunduğu ikinci bir kitaplar bütününe inanırlar.

Ancak Kuran'a göre, Tevrat, Zebur ve İncil, Allah'ın vahyinden sonra insanlar tarafından tahrif edilmişdir. Bu tahrifat nedeniyle mevcut Eski Ahit ve Yeni Ahit'e birer İlahi kelam olarak değil, içinde hak kısımlar bulunma ihtimali olan, ancak bunun yanında çeşitli efsane ve hurafeler de içeren kaynaklar olarak bakmak gerekir.

Dolayısıyla Eski Ahit'ten, daha ziyade tarihsel bir kaynak olarak yararlanmak doğru olur. Bu tarihsel kaynağın doğruluğunu ise Kuran'a mutabık olup olmamasına göre anlayabiliriz.

Hz. Süleyman'ın hayatının aktarıldığı Eski Ahit kitaplarındaki açıklamalarda ise pek çok tarihi bilgi bulmak mümkündür. Bunlar arasında özellikle de Hz. Süleyman'ın dünya üzerindeki güçlü hakimiyetinin, üstün hikmet sahibi bir kul olduğunun, Allah'a olan güçlü imanının anlatıldığı açıklamalar Kuran'la son derece mutabıktır. Eski Ahit'te Hz. Süleyman'ın krallığının Nil ve Fırat Nehirleri arasında kalan toprakları içerdiği yazılıdır ki, o dönemde dünyanın ekonomik ve kültürel merkezi olan Mezopotamya'da bu kadar geniş bir alana hakim olmak, dahası Sebe örneğinde olduğu gibi civar ülkeleri yönlendirecek bir güç göstermek, elbette çok büyük bir siyasi iktidarın işaretleridir.

Bunun yanısıra Eski Ahit'te Hz. Süleyman'ın zenginliği ile ilgili verilen bilgiler de son derece dikkat çekicidir. Onun sarayının yapılışı, yardım aldığı kişiler, sarayını yaparken kullandığı malzemeler hakkındaki detaylar ve sarayın büyüklüğü ile ilgili bilgiler şu şekildedir:
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:41   #64
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Hz. Süleyman Allah'ın Dilemesiyle Büyük Bir Ev Yapmıştır


Allahım Rabbin ismine bir ev yapacağım... Ve yapmak üzre olduğum ev büyüktür... (2. Tarihler, Bab 2/2-5)

Ve işte, bana bol kereste hazırlasınlar diye kullarım senin kullarınla beraber olacaklar; çünkü yapacağım ev büyük ve şaşılacak bir şey olacaktır. (2. Tarihler, Bab 2/9)

Ve tunçtan bir mezbah yaptı; uzunluğu yirmi arşın (4 arşın 1.78 metreye denk gelmektedir), ve genişliği yirmi arşın, ve yüksekliği on arşın. (2. Tarihler, Bab 4/1)

Ve kıral Süleyman'ın Rab için yaptığı evin uzunluğu altmış arşın, ve genişliği yirmi, ve yüksekliği otuz arşındı. Ve evin mabedi önünde olan eyvanın (teras) uzunluğu evin genişliğine göre yirmi arşındı; ve onun genişliği evin önünde on arşındı. Ve ev için kafesle kapalı pencereler yaptı. Ve evin duvarı etrafına bitişik, hem mabedin, ve hem de iç odanın etrafındaki evin duvarlarına bitişik katlar yaptı; ve etrafında yan odalar yaptı. Alt kat beş arşın genişliğinde, ve orta kat altı arşın genişliğinde, ve üçüncüsü yedi arşın genişliğinde idi; çünkü kirişler evin duvarını tutmasın diye evin duvarı etrafında dış tarafta omuzlar bıraktı. (1. Krallar, Bab 6/2-6)
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:41   #65
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Evin Yapımında Hünerli İşçilerle Çalışmıştır


Ve şimdi, babam Davud'un hazırlamış olduğu, Yahudada ve Yeruşalimde yanımda bulunan hünerli adamlarla beraber olmak üzre bana bir adam gönder, altın, ve gümüş, ve tunç, ve demir, ve erguvanî, ve kırmızı, ve lâcivert işlerinde hünerli olsun, ve her türlü oyma işlerini oyabilsin. Ve bana Libnandan erz ağacı, ve servi, ve sandal ağacı gönder; çünkü bilirim ki, senin kulların Libnandan kereste kesmeği bilirler. (2. Tarihler, Bab 2/7-8)
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:42   #66
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Oyma İşlerinde Çeşitli Ağaçları Kullanmışlardır


Ve ev yapılmakta iken, taş ocağında hazırlanmış taştan yapıldı; ve yapılırken evin içinde ne çekiç, ne balta, ne de demir bir âlet sesi işitilmedi. Orta yan odaların kapısı evin sağ tarafında idi; ve dolambaçlı merdivenle orta kata, ve orta kattan üçüncüye çıkarlardı. Evi böyle yaptı, ve onu bitirdi; ve evi erz ağaçlarından kirişler ve kalın tahtalarla örttü. Ve bütün eve bitişik katları her birinin yüksekliği beş arşın olarak yaptı, ve onları erz ağacı kerestesile eve bağladı. (1. Krallar, Bab 6/7-10)

Ve iç odada her biri on arşın yüksekliğinde zeytin ağacından iki kerubi (Kerubiler Yahudi inancına göre Sfenkse benzeyen, aslan vücutlu, insan başlı, kanatlı meleklerdir) yaptı. Ve kerubinin bir kanadı beş arşındı, ve kerubinin obir kanadı beş arşındı; bir kanadının ucundan obirinin ucuna kadar on arşındı. Ve obir kerubi on arşındı; her iki kerubi bir ölçüde ve bir biçimde idi. Bir kerubinin yüksekliği on arşındı, obir kerubininki de böyle idi. Ve kerubileri iç evin içine koydu; ve kerubilerin kanatları gerilmişti, şöyle ki, birinin kanadı bir duvara, ve obir kerubinin kanadı obir duvara değiyordu; ve kanatları evin ortasında birbirlerine değiyorlardı. Ve kerubileri altınla kapladı. (1. Krallar, Bab 6/23-28)

Ve içerde ve dışarda çepçevre evin bütün duvarlarına kabartma şekiller, kerubiler, ve hurma ağaçları, ve açılmış çiçekler oydu. Ve içerde ve dışarda evin döşemesini altınla kapladı. Ve iç odanın girilecek yerine zeytin ağacından kapı kanatları yaptı; üst eşikle kapı süveleri duvarın beşte biri idi. Böylece zeytin ağacından iki kapı kanadı yaptı; ve üzerlerine kabartma kerubiler, ve hurma ağaçları, ve açılmış çiçekler oydu, ve onları altınla kapladı; ve altını kerubilerle hurma ağaçları üzerine döşedi. Mabedin girilecek yerine de zeytin ağacından duvarın dörtte biri olmak üzre kapı süveleri (çerçeve) , ve servi ağacından iki kapı kanadı yaptı; ve bir kanat iki parçadan olup katlanırdı, ve obir kanat iki parçadan olup katlanırdı. Ve üzerlerine kerubiler, ve hurma ağaçları, ve açılmış çiçekler oydu; ve oyma işine uydurulmuş altınla onları kapladı. Ve iç avluyu üç sıra yonulmuş taşla, ve bir sıra erz ağacı kiriş ile yaptı. (1. Krallar, Bab 6/29-36)

Ve Süleyman on üç yıldır kendi evini yapıyordu, ve bütün evini bitirdi. Ve Libnan ormanı evini yaptı; uzunluğu yüz arşın, ve genişliği elli arşın, ve yüksekliği otuz arşın olarak, direkler üzerinde erz ağacı kirişler olmak üzre erz ağacından dört sıra direkler üzerinde idi. Ve direklerin üstünde olan kırk beş kirişin üzeri erz ağacı ile örtülü idi; bir sırada on beş. Ve kirişler üç sıra idi, ve pencere pencereye karşı idi, üç kat. Ve bütün kapılar ve süveler kirişlerle dört köşeli yapılmıştı; ve pencere pencereye karşı idi, üç kat. Ve direkler eyvanını yaptı; uzunluğu elli arşın, ve genişliği otuz arşındı; ve önlerinde bir eyvan; ve önlerinde direkler ve eşik vardı. Ve taht eyvanını, orada hüküm vereceği hüküm eyvanını yaptı; ve döşemeden tavana kadar erz ağacı ile kaplı idi. Ve kendi oturacağı ev, eyvanın iç tarafındaki avlu da, aynı yapıda idi... (1. Krallar, Bab 7/1-8)


dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:42   #67
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Yanında On Binlerce İnsan Çalışmıştır


... Ve Süleyman, babası Davudun İsrail diyarında olan bütün garipleri saydığı sayıdan sonra onları saydı; ve yüz elli üç bin altı yüz kişi bulundular. Ve onlardan yük taşıyan yetmiş bin, ve dağlarda taş kesen seksen bin, ve kavmi işletmek için iş başı olarak üç bin altı yüz kişi koydu. (2. Tarihler, Bab 2/17-18)

Ve kıral Süleyman bütün İsrail'den angaryacılar topladı; ve angaryacılar otuz bin adamdı. Ayda on bin adam olmak üzre bunları sıra ile Libnana gönderdi; bir ay Libnanda, ve iki ay evde kalırlardı; ve angaryacıların başında Adoniram vardı. Ve Süleymanın yük taşıyan yetmiş bin, ve dağlarda taş kesen seksen bin adamı, bunlardan başka Süleymanın işte çalışan kavmin üzerine hükmeden, işin başında bulunan üç bin üç yüz baş kâhyaları vardı. Ve kıral emretti, ve onlar evin temelini yonulmuş taşla atmak için büyük taşlar, değerli taşlar kestiler. (1. Krallar, Bab 5/13-17)
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:42   #68
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Hz. Süleyman'ın Yaptığı Evin Temeli


... Ve Allah evinin yapılması için Süleymanın attığı temeller şunlardır. Uzunluğu arşınla, eski ölçüye göre, altmış arşın, ve genişliği yirmi arşın. Ve evin önünde olan eyvanın uzunluğu, evin genişliğine göre, yirmi arşın ve yüksekliği yüz yirmi... (2. Tarihler, Bab 3/2-4)
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:42   #69
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Evin Hem Dışı Hem de İçi Halis Altınla, Tunçla ve Değerli Taşlarla Kaplanmıştır


... Ve onu içerden halis altınla kapladı. Ve büyük eve servi ağaçlarından tavan yapıp onu saf altınla kapladı; ve onun üstüne kabartma hurma ağaçları ve zincirler işledi. Ve güzel olsun diye, evi değerli taşlarla süsledi; ve altın Parvaim altını idi. Ve evi, kirişlerini, eşiklerini, ve duvarlarını, ve kapılarını altınla kapladı; ve duvarlara kerubiler oydu.

Ve kudsülakdas evini yaptı; onun uzunluğu evin genişliğine göre yirmi arşındı, ve genişliği yirmi arşın; ve onu altı yüz talant kadar saf altınla kapladı. Ve çivilerin ağırlığı elli sekel altındı. Ve yukarı odaları altınla kapladı. (2. Tarihler, Bab 3/4-9)

Ve Süleyman evi içerden halis altınla kapladı; ve iç odanın önüne altın zincirler çekti; ve onu altınla kapladı. Ve bütün evi altınla, bütün evi tamamen kapladı; iç odanın bütün mezbahını da altınla kapladı. (1. Krallar, Bab 6/21-22)

Ve bütün kuvvetimle Allahımın evi için, altın şeyler için altın, ve gümüş şeyler için gümüş, ve tunç şeyler için tunç, demir şeyler için demir, ve ağaç şeyler için ağaç; akik taşları, ve kakılacak taşlar, ziynet taşları, ve çeşit çeşit renkli taşlar, ve her türlü değerli taşlar, ve pek çok mermer taşları hazırladım. Ve bundan başka, mukaddes ev için hazırlamış olduğum herşeyden fazla olarak, mademki altın ve gümüş hazinem vardır, Allahımın evine olan sevgim uğruna onu, Ofir altınından üç bin talant altını, ve evlerin duvarlarını kaplamak için yedi bin talant saf gümüşü; altın şeyler için altını, ve gümüş şeyler için gümüşü, sanatkarlar elile de yapılacak bütün işler için veriyorum... (1. Tarihler, Bab 29/2-5)

Ve Süleyman Allahın evindeki bütün kapları, ve altın mezbahı, ve üzerinde huzur ekmeği bulunan sofraları; ve usule göre iç odanın önünde yanmak üzre halis altından kandiller ile beraber şamdanları; ve altından (bu da tam altından) çiçekleri, ve kandilleri, ve maşaları; ve halis altından makasları, ve leğenleri, ve kaşıkları, ve tablaları yaptı. Ve evin girilecek yerine gelince, onun, kudsülakdasa açılan iç kapı kanatları, ve evin, mabedin kapı kanatları altın idi. (2. Tarihler, Bab 4/19-22)

... Ve babası Davudun tahsis ettiği şeyleri, gümüşü ve altını, ve bütün takımları Süleyman içeri getirdi, ve onları Allah evinin hazinelerine koydu. (2. Tarihler, Bab 5/1)

Bunların hepsi, içerden ve dışardan, temelden dama kadar, testere ile kesilmiş, yonulmuş, ölçüye göre taştan, değerli taştandı; dışardan büyük avluya kadar da böyle idi. Ve temel değerli taşlardan, büyük taşlardan, on arşınlık ve sekiz arşınlık taşlardandı. Ve üstünde ölçüye göre değerli taşlar, yonulmuş taş ve erz ağacı vardı. RAB evinin iç avlusunda, ve evin eyvanında olduğu gibi büyük avlunun da çevresinde üç sıra yonulmuş taş ve bir sıra erz ağacı kirişleri vardı. (1. Krallar, Bab 7/9-12)

Ve tunçtan on ayaklık yaptı; bir ayaklığın uzunluğu dört arşın, ve genişliği dört arşın, ve yüksekliği üç arşındı. Ve ayaklıkların işi şu biçimdi: yan levhaları vardı; ve pervazlar arasında yan levhaları vardı; ve pervazlar arasında olan yan levhalarında aslanlar, öküzler, ve kerubiler vardı; ve yukarı pervazlar da böyle idi; ve aslanların ve öküzlerin altında sarkık çelenkler işlenmişti. Ve her ayaklığın dört tunç tekerleği, ve tunç dingilleri vardı; ve onun dört ayağının omuzları vardı; her birinin yanında çelenkler olarak omuzlar kazanın altında dökülmüştü. Ve onun ağzı başlığın içinde ve yukarıda bir arşındı; ve ayaklık işine göre ağzı değirmi (yuvarlak), bir buçuk arşındı; ve ağzında da oymalar vardı, ve onların yan levhaları yuvarlak değil dört köşeli idi. Ve dört tekerlek yan levhaları altında idi; ve tekerleklerin dingilleri ayaklıkta idi; ve bir tekerleğin yüksekliği bir buçuk arşındı. Ve tekerleklerin işi araba tekerleği işi gibi idi; dingilleri ve ispitleri, ve parmakları ve başlıklarının hepsi dökme idi. Ve her ayaklığın dört köşesinde dört omuz vardı, ayaklığın omuzları kendisindendi. Ve ayaklığın başında yarım arşın yüksekliğinde yuvarlak bir şekil vardı; ve ayaklığın başındaki kollar ve yan levhaları kendisindendi. Ve her birinin genişliğine göre kollarının düz yerlerine, ve yan levhalarına, kerubiler, aslanlar, ve hurma ağaçları, ve çepçevre çelenkler oydu. Böylece on ayaklığı yaptı; hepsinin dökümü bir, ölçüsü bir, ve biçimi birdi. (1. Krallar, 7. Bab/27-37)
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-23-2008, 04:43   #70
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti Süleyman (a.s)
Heykeltıraşlar Evi Süslediler


Ve kudsülakdas evinde heykeltıraş işi iki kerubi yaptı; ve onları altınla kapladılar. Ve kerubilerin kanatları yirmi arşın uzunluğunda idi; kerubinin bir kanadı ben arşındı, evin duvarına erişiyordu; ve obir kanat da beş arşındı, obir kerubinin kanadına erişiyordu. Öteki kerubinin de kanadı beş arşındı, evin duvarına erişiyordu; ve obir kanat da beş arşındı, öteki kerubinin kanadına yetişiyordu. Bu kerubilerin kanatları yirmi arşın yayılıyorlardı; ve kerubiler ayakta duruyorlardı, ve yüzleri eve doğru çevrilmişti. Ve perdeyi lâcivertten, ve erguvaniden, ve kırmızıdan, ve ince ketenden yaptı, ve üzerine kerubiler işledi. (2. Tarihler, Bab 3/10-14)
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi