AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-20-2011, 16:48   #111
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart

saddamın iktidara nasıl geldiğini
baas partisini
ve saddamı irana kimin saldırttığını araştır

birinci körfez savaşı dediğiniz olay ırakın kuveyti işgaliyle başladı...
peki saddam kuveyte kimin emriyle saldırdı onu bir araştır istersen...
kimle görüştü işgalden önce bi öğren istersen...
amerika ve bm vurdu vurdu vurdu ama saddamın karargahlarına birşey olmadı,kendisine birşey olmadı...

ikinci savaşta yani amerikanın fiilen işgale başladığı saldırıda biz neden direnişi halkta ve islami örgütlerde gördük hep...
saddamın askerleri,silahları,uçakları neredeydi ?
kendi kürt vatandaşlarına kimyasal silah atmaktan çekinmeyen saddam o güçlü silahlarını neden amerikaya karşı kullanmadı ?
ve saddamın yakalanışı
komediydi,bushun seçim çalışmasına çok faydalı oldu...
amerikan halkı gibi gerizekalı bir halkı çok başarılı dizginledi...
benzeri bir olayı 5-6 ay önce gördük...
kriz,kaos içindeki halk nasıl birden ladinin öldürülmesiyle rüyalara boğuldu yine...

yazık kendi zalimimizi bile amerikaya yargılatıyoruz...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2011, 16:58   #112
Kullanıcı Adı
werret
Standart

AKıncı34, üste eklediğim ''Kara progopanda örnekleri'' başlıklı yazıyı dikkatlice okumanı tavsiye ederim. ''Amerikancılık'' yaftalaması İrancıların, sünni örgütlere ve sünni yönetimlere karşı çok sıkça ve ustaca kullandıkları bir silahtır ama İrancılar nedense bu silahı ABD ile işbirliği yapan İran yandaşlarına karşı yöneltmezler.



''Gelelim İran'a: İran bugün "Falanca Suriyeli muhalif Amerika'ya iltifat etti, filanca Suriyeli muhalif NATO müdahalesi istedi, demek ki Beşşar Esed'e muhalefetin arkasında CIA var, demek ki muhalifler emperyalist uşağı, demek ki Siyonistlere kök söktüren Esed'e karşı bir komplo sözkonusu" deyip duruyor, sürgündeki birkaç muhalifin angajmanlarından yola çıkarak Suriye Devrimi'ni lekelemeye çalışıyor, daha ortada ABD yahut NATO müdahalesi yokken Suriyeli devrimcileri işgalci emperyalistlerle işbirliği yapmakla suçluyor; ama Irak'ın işgaline giden yolda ABD'ye iltifat edip duran Ahmed Çelebi ve İyad Allavi gibi kimselerden hareketle "Saddam karşıtları emperyalistlere çalışıyıor, Irak'taki muhalefet hareketlerini CIA başlattı, Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi de Amerikan uşağıdır, yaşasın antisiyonist kahramanımız Saddam Hüseyin" filan demiyordu. İşgal sürecinde emperyalistlerle siyasi, askeri ve iktisadi işbirliğine giden gönüldaşlarına da CIA yaftası yapıştırmadı. Zaten işgale de göz yumdu. Ara sıra Amerikalılara ayar vermek için gerginliği tırmandırıp çatışma çıkarmış olabilir, ama genel olarak işgalden istifade etmeye baktı. Menfaatleri öyle gerektirdiğinde Mukteda Sadr'a "İşgalcileri vurmayacaksın" bile dedi. İran'ı Amerikan uşağı yapar mı bu? Ahmedinejad'ı CIA ajanı yapar mı? Hayır, yapmaz. Ayetullah Sistani, El Hekim, işgalin bir sonucu olarak başbakanlık koltuğuna oturan ve Amerikalılarla petrol anlaşmaları imzalayan Nuri Maliki vs, vs, vs de CIA ajanı değil. Kendilerince bir maslahat siyaseti izlediler, Saddam ve Baas Partisi'inden kurtulmak için emperyalistlerden istifade ettiler veya onları düpedüz kullandılar. Onlar kullanınca iyi oluyor da Libyalı İslamcılar kullanınca mı kötü oluyor? İran devleti ve neredeyse blok halde Iraklı Şiiler "Hele şu Saddam bir devrilsin" diyerek ve kendilerine gün doğacağını umarak Amerikan işgaline göz yumarken, işgalcilerle beraber çalışırken veya en azından onlara tahammül ederken külliyen Amerikancı olmadıysa "Şu rejim bir devrilsin de nasıl devrilirse devrilsin" diyen Suriyeli rejim muhalifleri niye Amerikancı olsunlar?''

Hakan Albayrak
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2011, 17:09   #113
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
irancı ne la...
iranı adam gibi eleştirenlerde yine bizleriz...
yok şöyle itikadı bozuk böyle sapık diye eleştirilerin değil iran tarafından bizim tarafımızdan bile itibarı yok...
özgürlük düşmanlığı yapıyorlar,muhalifleri susturuyorlar...
yeri geliyor imam humeynin kemiklerini sızlatıyorlar...
ama devlet politikası,liderlik düzeyinde hiç bir zaman emperyalistlerle ortak hareket etmediler...
zaten etselerdi şah devrilmezdi...
şah zaten emperyalist köpeğinin tekiydi...
Allah imam humeyniden defalarca razı olsun...
saddamın yıllarca amerikanın köpekliğini yaptığını ortadoğuyla ilgili araştırma yapmış herkes bilir...
birkere baas partisini bilir insanlar...
hakan albayrakın saddamla ilgili güzel bir yazısı var bul oku iyi tanımlamıştır saddamı...
amerikanın uşaklığını nasıl yaptığını güzelde anlatmıştır o yazıda...
suriye meselesiyle ilgili süper bir yorum yapmış hakan abi yine baas yancılığı yapanların okuması lazım...
sadr işgal sırasında amerikaya destek oldumu bilmiyorum ama saddamın ordusunun göstermediği direnişi gösterdiler yıllarca...
şu günlerde sadrda esadı desteklemekte allah akıl fikir versin...
iradesiz tavırlar bunlar...
tabi sizin gibi gençleri türkiye konusunda da iki çift laf ederken görmek istiyoruz...
malum 1.körfezdede 2.körfezdede üs açtık amerikaya...
iranın amerikan uşağı olduğu hakkında somut hiç bir delili olmayan kafası karışık mezhepçi takıntısı olan kardeşlerimiz söz konusu türkiye olunca yine devletçilik kisvesine bürünüp gık çıkarmazlar...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2011, 17:29   #114
Kullanıcı Adı
werret
Standart
Ben ''devletçi'' filan değilim. Daha önce de yazmıştım bunu.

İran'ın, Ermenistan-Azerbaycan savaşında Azerbaycan'a karşı Ermenistan'ı desteklemesine nasıl bakıyorsun ?

Aşağıdaki yazıda ABD-İran ilişkileri irdelenmiş...


''Son dönemde ABD - İran gerginliği yine sınırları zorluyor. Gerilim siyasetinin merkezinde İran’ın nükleer çalışmaları var. Şimdilerde; gerginliği artırmak için kullanılan bu argüman, bir zamanlar iki ülkenin yakınlaşması için kullanılmıştı. Nitekim İran, ilk nükleer çalışmalarını 1957 yılında ABD’nin desteğiyle başlatmıştı.

Pragmatik ABD siyaseti için bu tarz argümanlar bulmak hiçbir dönemde zor olmamıştır. Yakın tarih, ABD siyasetinin İran’a adapte olan yönlerini ortaya koyarken son derece net ve cömerttir. Petrol rezervlerinin büyüklüğü ve doğalgaz üretimi açısından dünyada ikinci sırada yer alan İran’a daima ilgi duyulmuştur. Nitekim ABD’nin İran’a yönelik politikasında değişmeyen şeyin ‘’amaç’’ yani ‘’enerji eşittir kapital’’ olduğu herkesin malumu. Buna bir de ‘’İsrail’in güvenliğini sağlama’’ amacı eklenebilir.

II. Dünya Savaşı’ndan (ABD’nin İran’da etkin olma çabaları bu dönemde başlar) 1979 İslam Devrimi’ne kadar geçen süreçte, İran’ın ABD politikalarına direnebildiğini söylemek pek mümkün değildir.

Öyle ki; II. Dünya Savaşı’nda İran’ı işgal eden Müttefik Devletler (SSCB, Britanya, ABD), iktidara Şah Muhammet Pehlevi’yi getirir. Yeni Şah iktidar olunca, müttefik devletler lehine petrol arama imtiyazları tanır. Böylece amacına ulaşan işgal sonlandırılır.

1951’de İran siyasetinde milliyetçi söylemleriyle öne çıkan Muhammet Musaddık, İran petrollerini millileştiren yasayı meclisten geçirir ve başbakan olmayı başarır. Seçimle gelen Musaddık, iki yıl sonra ABD destekli bir darbeyle devrilecek; Şah, petrol imtiyazlarını bir kez daha teslim edecektir.

1955’ten itibaren ABD – İran stratejik ortaklığı güçlenmeye başlar. 1957’de Barış İçin Atom Projesiyle ABD destekli nükleer çalışmalara başlayan İran’da, aynı yıl CIA bağlantılı gizli servis SAVAK kurulur. Arkasına ABD’yi alan Şah, ülkenin silahlanmasına ayrı bir önem verir. Devam eden süreçte, bu silahları ve güçlü istihbarat ağını muhalefete karşı baskı unsuru olarak kullanır. Zulme maruz kalan halk, Ayetullah Humeyni etrafında birleşmeye başlamıştır. Bunun üzerine Şah, Humeyni’yi sürgüne gönderir ve İran’ı tek partili sisteme geçirir.

1975’ten itibaren ABD – İran ilişkileri yavaş yavaş bozulmaya başlar. Bunun sebebi; halkın zulme uğraması, Humeyni’nin sürgün edilmesi ya da tek partili sisteme geçilmesi değildir. Asıl sebep; Şah’ın SSCB’yi çevreleme politikasında yetersiz kalacağına dair ABD kanaatidir. Misyonunu tamamlayan Şah, gözden çıkarılır ve ülkesinden kaçmak zorunda bırakılır.

Bunun üzerine ABD, hazırda beklettiği projeyi devreye sokar: Yeşil Kuşak Projesi. Sosyalizm tehdidine karşı en sağlam duvarlar, İslami ideoloji sayesinde inşa edilecektir. ABD’ye göre dini ideoloji dahi bir argümandır. Gerektiğinde lehte ya da aleyhte kullanılabilir. 1979’da devrim için uygun şartlar artık oluşmuştur. İran tarihinin ilk referandumu yapılır. İran İslam Cumhuriyeti böylece ilan edilir.

Humeyni’nin ilk icraatları, İsrail’le ilişkileri kesmek ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Tahran Bürosu’nu açmak olur. Ardından ABD Tahran Büyükelçiliği İranlı gençler tarafından basılınca, iki ülke arasında rehine krizi yaşanır. İlişkiler kopar. ABD – İran dostluğu sadece bir yıl içinde yerini düşmanlığa bırakır. İran, tahminlerin ötesine geçmiş ve ABD’nin tabiriyle ‘’Şer Ekseni’’ oluvermiştir. ABD ise İran’ın tabiriyle “Büyük Şeytan”.''

Av. Süleyman Akdoğan

http://www.haber7.com/haber/20111216...ejik-ortak.php

Konu werret tarafından (12-20-2011 Saat 17:35 ) değiştirilmiştir..
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2011, 19:26   #115
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
werret Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Nedense İrancılar, Emevileri ve Hz. Muaviye'yi sevmezler...

Ama birçok İrancı, Osmanlı'yı çok zarar uğratan Safevileri ise çok sevmektedir.

Cihannur, önemli bir konuya değinmişsin.

Acaba bazı şiilerin, İslam'ın adil ve cesur reisi olan Hz. Ömer (radıyAllahu anh)'a olan kinleri, İran'ın, Hz. Ömer'in halifeliği zamanında fethedilmesinden mi kaynaklanıyor ?
Werret, Sasani İmparatorluğu 224-651 yılları arasında 427 sene gibi uzun bir zaman diliminde hüküm sürmüş. Bir nevi İranlıların Osmanlı İmparatorluğu denilebilir ona. İranlı şair Firdevsi, Sasani İmparatorluğu'nun yıkılışı üzerine şu şiiri söylemiş:

"Nereye gitti büyük Sasaniler?
Ne oldu Behram'a ve Samanilere?"

Türkiye'de şu an halkımızın büyük kısmı Osmanlı'ya gönülden bağlıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki karalamalara rağmen halkımızdaki Osmanlı'ya ve Osmanı Padişahlarına olan sevgi ve saygı azalmamıştır. Osmanlı bizim için her zaman şanlı tarihimizdir.

Forumumuzda paylaşmış olduğum Engin Ardıç'ın Osmanlı Partisi isimli makalesini okumanızı öneririm. O makalesinde Engin Ardıç, şunları söylüyor:

"(AK Parti'yi kastederek)
Çünkü "yerli" partidir. Çünkü bu, Osmanlı Partisi'dir. ("Padişahçı" demedik budala!) Çünkü burası Osmanlı toprağıdır.

Bunlar bizim temennilerimiz değil, gerçeklerdir; hoşunuza gitse de gitmese de. Osmanlı halkı, Osmanlı'ya küfür edenleri, reddedenleri, yok sayanları iktidara getirmez.
"

Osmanlı Devleti yıkılalı 89 sene olmuş, Türkiye'nin önde gelen köşe yazarlarından birisi makalesinde halkımıza Osmanlı halkı, toprağımıza da Osmanlı toprağı diyebiliyor. Osmanlı Devleti, Türk Milleti nazarında ne manaya geliyorsa, Sasani Devleti de İran Milleti nazarında o manaya geliyordur zannediyorum. Çünkü dediğim gibi
Sasaniler İranlıların bir nevi Osmanlısıdır. Şii İranlıların sahabe düşmanlığının temel sebebi, onların büyük imparatorluklarının İslam ordusu tarafından yıkılmasıdır.
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2011, 19:40   #116
Kullanıcı Adı
Ebuzer
Standart
Vallaha sesimi çıkarmıyorum ama..
Atıp tutuyorsun be Nur Abi..
Yok 'zannediyorum', yok bilmem ne..
Sasani İran'ın Osmanlı'sıymış, sapık Şia'ların sahabe düşmanlığı burdan geliyormuş..
Daha neler..
Bi kendinize gelin yav..
Ebuzer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2011, 19:45   #117
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Alıntı:
werret Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben ''devletçi'' filan değilim. Daha önce de yazmıştım bunu.

İran'ın, Ermenistan-Azerbaycan savaşında Azerbaycan'a karşı Ermenistan'ı desteklemesine nasıl bakıyorsun ?

Aşağıdaki yazıda ABD-İran ilişkileri irdelenmiş...


''Son dönemde ABD - İran gerginliği yine sınırları zorluyor. Gerilim siyasetinin merkezinde İran’ın nükleer çalışmaları var. Şimdilerde; gerginliği artırmak için kullanılan bu argüman, bir zamanlar iki ülkenin yakınlaşması için kullanılmıştı. Nitekim İran, ilk nükleer çalışmalarını 1957 yılında ABD’nin desteğiyle başlatmıştı.

Pragmatik ABD siyaseti için bu tarz argümanlar bulmak hiçbir dönemde zor olmamıştır. Yakın tarih, ABD siyasetinin İran’a adapte olan yönlerini ortaya koyarken son derece net ve cömerttir. Petrol rezervlerinin büyüklüğü ve doğalgaz üretimi açısından dünyada ikinci sırada yer alan İran’a daima ilgi duyulmuştur. Nitekim ABD’nin İran’a yönelik politikasında değişmeyen şeyin ‘’amaç’’ yani ‘’enerji eşittir kapital’’ olduğu herkesin malumu. Buna bir de ‘’İsrail’in güvenliğini sağlama’’ amacı eklenebilir.

II. Dünya Savaşı’ndan (ABD’nin İran’da etkin olma çabaları bu dönemde başlar) 1979 İslam Devrimi’ne kadar geçen süreçte, İran’ın ABD politikalarına direnebildiğini söylemek pek mümkün değildir.

Öyle ki; II. Dünya Savaşı’nda İran’ı işgal eden Müttefik Devletler (SSCB, Britanya, ABD), iktidara Şah Muhammet Pehlevi’yi getirir. Yeni Şah iktidar olunca, müttefik devletler lehine petrol arama imtiyazları tanır. Böylece amacına ulaşan işgal sonlandırılır.

1951’de İran siyasetinde milliyetçi söylemleriyle öne çıkan Muhammet Musaddık, İran petrollerini millileştiren yasayı meclisten geçirir ve başbakan olmayı başarır. Seçimle gelen Musaddık, iki yıl sonra ABD destekli bir darbeyle devrilecek; Şah, petrol imtiyazlarını bir kez daha teslim edecektir.

1955’ten itibaren ABD – İran stratejik ortaklığı güçlenmeye başlar. 1957’de Barış İçin Atom Projesiyle ABD destekli nükleer çalışmalara başlayan İran’da, aynı yıl CIA bağlantılı gizli servis SAVAK kurulur. Arkasına ABD’yi alan Şah, ülkenin silahlanmasına ayrı bir önem verir. Devam eden süreçte, bu silahları ve güçlü istihbarat ağını muhalefete karşı baskı unsuru olarak kullanır. Zulme maruz kalan halk, Ayetullah Humeyni etrafında birleşmeye başlamıştır. Bunun üzerine Şah, Humeyni’yi sürgüne gönderir ve İran’ı tek partili sisteme geçirir.

1975’ten itibaren ABD – İran ilişkileri yavaş yavaş bozulmaya başlar. Bunun sebebi; halkın zulme uğraması, Humeyni’nin sürgün edilmesi ya da tek partili sisteme geçilmesi değildir. Asıl sebep; Şah’ın SSCB’yi çevreleme politikasında yetersiz kalacağına dair ABD kanaatidir. Misyonunu tamamlayan Şah, gözden çıkarılır ve ülkesinden kaçmak zorunda bırakılır.

Bunun üzerine ABD, hazırda beklettiği projeyi devreye sokar: Yeşil Kuşak Projesi. Sosyalizm tehdidine karşı en sağlam duvarlar, İslami ideoloji sayesinde inşa edilecektir. ABD’ye göre dini ideoloji dahi bir argümandır. Gerektiğinde lehte ya da aleyhte kullanılabilir. 1979’da devrim için uygun şartlar artık oluşmuştur. İran tarihinin ilk referandumu yapılır. İran İslam Cumhuriyeti böylece ilan edilir.

Humeyni’nin ilk icraatları, İsrail’le ilişkileri kesmek ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Tahran Bürosu’nu açmak olur. Ardından ABD Tahran Büyükelçiliği İranlı gençler tarafından basılınca, iki ülke arasında rehine krizi yaşanır. İlişkiler kopar. ABD – İran dostluğu sadece bir yıl içinde yerini düşmanlığa bırakır. İran, tahminlerin ötesine geçmiş ve ABD’nin tabiriyle ‘’Şer Ekseni’’ oluvermiştir. ABD ise İran’ın tabiriyle “Büyük Şeytan”.''

Av. Süleyman Akdoğan

http://www.haber7.com/haber/20111216...ejik-ortak.php

yahu şu yazıyı objektif bir gözle okuyun Allah aşkına...


al yazıdan alıntılıyorum...



Alıntı:
Nitekim İran, ilk nükleer çalışmalarını 1957 yılında ABD’nin desteğiyle başlatmıştı.
Alıntı:
II. Dünya Savaşı’ndan (ABD’nin İran’da etkin olma çabaları bu dönemde başlar) 1979 İslam Devrimi’ne kadar geçen süreçte, İran’ın ABD politikalarına direnebildiğini söylemek pek mümkün değildir.
Alıntı:
Öyle ki; II. Dünya Savaşı’nda İran’ı işgal eden Müttefik Devletler (SSCB, Britanya, ABD), iktidara Şah Muhammet Pehlevi’yi getirir. Yeni Şah iktidar olunca, müttefik devletler lehine petrol arama imtiyazları tanır. Böylece amacına ulaşan işgal sonlandırılır.
Alıntı:
1951’de İran siyasetinde milliyetçi söylemleriyle öne çıkan Muhammet Musaddık, İran petrollerini millileştiren yasayı meclisten geçirir ve başbakan olmayı başarır. Seçimle gelen Musaddık, iki yıl sonra ABD destekli bir darbeyle devrilecek; Şah, petrol imtiyazlarını bir kez daha teslim edecektir.
gördüğün gibi paylaştığın yazıda şahın gelişinden icraatlerine kadar herşeyi amerikan emriyle yaptığı yazıyor...
hemde bizimde dile getirdiğimiz somut gerçekler paylaşılmış...


işte birde humeyni dönemiyle ilgili kısmı alıntılıyorum...

Alıntı:
Humeyni’nin ilk icraatları, İsrail’le ilişkileri kesmek ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Tahran Bürosu’nu açmak olur. Ardından ABD Tahran Büyükelçiliği İranlı gençler tarafından basılınca, iki ülke arasında rehine krizi yaşanır. İlişkiler kopar. ABD – İran dostluğu sadece bir yıl içinde yerini düşmanlığa bırakır. İran, tahminlerin ötesine geçmiş ve ABD’nin tabiriyle ‘’Şer Ekseni’’ oluvermiştir. ABD ise İran’ın tabiriyle “Büyük Şeytan”.''

ahanda bu da imamın dönemiyle ilgili alıntı...
şimdi efendi şahı anlatmış çünkü tarih yalan söylemez bunlarıda söylemezse madara olur...
iğrenç bir amerikan kuklası...
sonra devrimi amerikayla ilişkilendirmeye kalkışmış ama humeyni dönemini yazınca onunda iftira olduğu ortaya çıkmış...

Allah aşkına şu benim alıntıladığım kısımları objektif bir gözle okuyun...
teşekürler yazı için...
imama sevgim pekişti...


yazar yazısına şahın halka gösteri yapmaya devam ederseniz sizi öldürürüm dediğinde halkın beyaz kefen giyip sokağa döküldüğünüde anlatsın...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2011, 19:56   #118
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Azap Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Vallaha sesimi çıkarmıyorum ama..
Atıp tutuyorsun be Nur Abi..
Yok 'zannediyorum', yok bilmem ne..
Sasani İran'ın Osmanlı'sıymış, sapık Şia'ların sahabe düşmanlığı burdan geliyormuş..
Daha neler..
Bi kendinize gelin yav..
Hangi söylediğim atıp tutma Azap, söyler misin lütfen?

Sasani İmparatorluğu'nun
224-651 yılları arasında 427 sene hüküm sürdüğü mü atıp tutma!

427 sene hüküm süren Sasani İmpartorluğu'nun, 623 sene hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük bir imparatorluk olduğu mu ve böylelikle Sasanilerin İranlıların bir nevi Osmanlısı oldukları mı atıp tutma!

Şiilerin sahabe düşmanlığı mı atıp tutma! Şiiler; Hz. Ebubekir'e, Hz. Ömer'e, Hz. Osman'a ve başka pek çok sahabeye ve Hz. Aişe'ye düşmanlık yapmıyorlar mı? Bu mu atıp tutma!

Sapık Şia demedim hiçbir mesajımda; sapık kelimesini kullanmaktan kaçınıyorum. Şia'nın itikadı bozuk diyorum ve bu sözüm doğrudur ve itikatları bozuktur. İtikadı doğru olan fırka Ehl-i Sünnet Ve'l Cemaat fırkasıdır inşaallah.

Benim kanaatime göre Şiilerin sahabe düşmanlığının temel sebebi sahabelerin, İranlıların büyük impartorluğu olan Sasani İmparatorluğu'nu yıkmasıdır. Sahabelerin onların impartorluğunu yıkmaları İranlıların içlerine öyle oturmuş ki sahabe düşmanı olmuşlar. Kanaatim budur ve bu kanaatimin doğru olduğuna inanıyorum.

Konu Cihannur tarafından (12-20-2011 Saat 20:03 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2011, 20:26   #119
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Azap Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Vallaha sesimi çıkarmıyorum ama..
Atıp tutuyorsun be Nur Abi..
Yok 'zannediyorum', yok bilmem ne..
Sasani İran'ın Osmanlı'sıymış, sapık Şia'ların sahabe düşmanlığı burdan geliyormuş..
Daha neler..
Bi kendinize gelin yav..
Şu iki hususu da ilave etmemde fayda var:

1- Bazı Müslümanlarda şöyle bir anlayış var. Birine mesela kızarak Şii dersen neredeyse o kişiye küfür etmişsin gibi algılanıyor. Müslümanlardaki Şii karşıtlığının temel sebebi, Müslümanların Allah Resulü'ne ve onun temiz ashabına olan büyük sevgi ve saygılarından kaynaklanmaktadır.

2- Şiilerin her ne kadar itikatları bozuk olsa da sonuçta onlar Müslümandırlar ve bizim Müslüman kardeşlerimizdirler. İtikatlarında küfre varmayan Şiilerin gidecekleri yer de Cennet'tir inşaallah.
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-20-2011, 20:31   #120
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

2- Şiilerin her ne kadar itikatları bozuk olsa da
Allah özgüveninizi arttırsın ne diyeyim ben size başka be...
ya hu ne haddinize milletin itikadını değerlendirmek...
kimden alıyorsunuz bu garantiyi bilmiyorum ki...
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım