![]() |
#31 |
![]() Bulgaristan'da Yaşayan Türkler
Nüfus : 1.200.000 Bulundukları Başlıca Şehirler : Sofya, Şumnu, Kırcaali, Filibe, Dobruca İlk Göç : 11. -12. yüzyıllar Bölgedeki Türk Toplulukları : Bulgaristan Türkleri Siyasi ve İdari Konumları : Bulundukları ülkenin idari yapısına uymaktadırlar .Ayrıca Bulgaristan'da siyasi açıdan kilit bir azınlık konumundadırlar . Güney Rusya bozkırlarından 7 .yüzyılın başlarından itibaren çeşitli nedenlerle göç eden ve Balkan Yarımadasına gelen Bulgarlar aslında Türk soyludurlar. Ancak yeni geldikleri bu bölgede Slav halkları tarafından asimile edilmişler, kültürel kimlik bakımından büyük çoğunluğu Slavlaşmıştır. 15. yüzyıldan sonra Osmanlı Devleti Anadolu'dan Türk nüfusu getirerek bölgeye yerleştirmiştir. Ne var ki bütün bunlara rağmen genel nüfus içinde Türkler hep azınlıkta kalmışlardır. NüFUS Bulgaristan 1940'ta Türk nüfusun yoğun olduğu Dobruca'yı yeniden elde etmiş ve o günden sonra da sınırlarda değişiklik olmamıştır. Dobruca böl-gerisindeki Türkler'den başka Türk dili konuşan iki Türk azınlık daha bulunmaktadır. Bunlar, sayıları 7.000 kadar olan Tatarlar ve Gagavuzlardır. Bulgarlar ülkedeki azınlıkları sürekli asimile etmeye çalışmış 1984-1985 yıllarında ise Türkçe isimleri yasaklayarak göçe zorlamıştır. Ancak Türkler bu olguya tepki göstermiş 1989 yılında 160.000 kadar Türk Türkiye'ye göç etmiştir. Sonraki yıllarda bu sayı 300.000'e ulaşmıştır. 1985 yılından sonra Bulgaristan'da kalan Türkler, bazı alanlarda Bulgar yurt taşların hak ve özgürlüklerine sahip olmuşlardır. 1965 nüfus sayım verilerine göre Türkler 850.000'e yakın sayıları ile genel nüfusun % 10'unu oluşturmaktaydılar. 1985 sayımında ise Türk nüfus 1.600 .000 civarına ulaşmıştı. Genel nüfusun % 15'ini teşkil ediyorlardı. Bu nüfus yoğunluklarıyla Bulgaristan'da Türkler en kalabalık azınlık durumundaydılar. 1989'dan sonra gerçekleşen göçler, bu sayıyı aşağı çekmiştir. Nüfusun büyük çoğunluğu çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini sağlamaktadır. GÖÇLER Balkan Türklüğü, 1940 tarihinden itibaren sürekli olarak Türkiye'ye göç vermiştir. 1944'e kadar 140.000 kişi, 1950-1951'de 155.000 kişi, 1978 yılında ise 130.000 kişi Türkiye'ye gelmiştir. 1989 yılındaki göçmen sayısı ise 160 bin civarındadır. Bu göçlerden sonra Bulgaristan Türkleri kırsal alanlarda kalmışlardır. SİYASİ VARLIKLARI 1993'den sonra Bulgaristan'da Türklerin ''Hak ve Özgürlükler Partisi'' Bulgar Parlamentosu'nda yerini almış ve üçüncü siyasi güç olarak 15 milletvekili çıkarmıştır. ülkede halen 27 Belediye başkanı, 653 köy muhtarı Türk'tür. Devlet dini kurumları denetim altında tutmakta ve dini çalışmaları yönlendirmektedir EĞİTİM Bulgaristan'da eğitim devlet denetimindedir. ülkede konuşulan Türkçe, Türkiye Türkçesi'ne oldukça yakındır. Türkçe ilk yıllarda azınlık okullarında öğretim dili olarak okutulurken daha sonra kaldırılmıştır (1960). 1939' Türklerin yüzde 15'i okula giderken 1957' de bu oran yüzde 97'ye çıkmıştır. 1993'ten sonra ise yeniden Türkçe eğitim başlamıştır. Bulgar Ulusal Radyosu'nda Türkçe yayınlar başlamış, “Filiz Gazetesi “ adlı Türkçe bir gazete yayına girmiştir. |
|
![]() |
![]() |
#32 |
![]() İran'da Yaşayan Türkler
Nüfus : 35.000.000 Bulundukları Başlıca Şehirler : Tebriz, Urmiye, Zengan, Erdebil Bölgedeki Türk Toplulukları : Azeri Türkleri, Karapapaklar , Kaşkaylar , Türkmenler , Hamseler , Karapapalılar, Geymikler , Şahsevenler , Karadağlılar , Şatrunlu- Iar , Delikanlılar ,Beybağlılar , Bocağcılatlar , Halaçlar , Karaylar , Timurtaşlar ve Avşarlar. Siyasi ve İdari Konumları : Bulundukları ülkenin idari yapısına uymaktadırlar .Farsça'nın etkin olduğu bölge- Ierdeki Türk kökenliler Şii-müslümandırlar . Buna rağmen özellikle Tebriz'de yaşayan Azeriler milli benliklerini korumak için tarih boyunca mücadele etmişlerdir .Ancak acımasız asimilasyon hareketlerinden onlar da nasibini almıştır. İran’ın bilinen en eski ataları Pers, Furus, Fars ve Parsovalılardır. Firdevsi ünlü destanı Şehnamesinde ve 10 yy'da İRAN- TURAN savaşlarını anlatırken bölgedeki Türk varlığına değinir. 11. yy'ın ilk yarısından itibaren ''Yıva “ boyundan kalabalık bir Türkmen grubu İran'a yerleşmiş; 12. yy'da ise Solgurlarla birlikte Avşarlar, Huzistan'ı yurt edinmişlerdir. 10 yy'dan sonra ise yoğun biçimde Türk savaşçıları (Gazneliler, Selçuklular) ve sayısız Türk boyları Orta Asya'dan Ortadoğu'ya ve İran'a akın akın gelmişler ve Güney Azerbaycan'a yerleşmişlerdir. Dil olarak Batı Oğuz Türkçesi'ni kul- Ianmışlar, Arap alfabesiyle yazmışlardır. Ancak 1925-1979 yılları arasında Pehleviler döneminde Türklere zorla Farsça öğretilmek istenmiş ve Azerbaycan Türkçesi yasaklanmıştır. Türklerin yoğun olduğu Tebriz önemli. bir ticaret merkezi ve İran'ın dördüncü büyük kentidir. İran Türkleri şiidirler. Erkekler genellikle işçi ve memurdur. Türk kadınları ise ev işleriyle uğraşır. İran, tarih boyunca Doğu Türklüğü ile Batı Türklüğü arasında bir duvar ve engel oluşturmuştur. Devam eden bu politikalar karşısında İran Türkleri'nin durumu, her dönemde sıkıntılı olmuştur. |
|
![]() |
![]() |
#33 |
![]() Afganistan'da Yaşayan Türkler
Nüfus : 1.800.000 Bulundukları başlıca şehirler: Farab, Belh, Samamgan, Kunduz, Tahkar ve Budaksan Bölgedeki Türk toplulukları: Özbekler, Türkmenler, Kazaklar ve Kırgızlar Siyasi ve İdari Konumları: Afganistan 'da sürekli iç savaş yaşandığından durum belirsiz. Ancak Özbek General Raşid Dostum komutasındaki Özbekler ; Taliban vb. gruplara karşı mücadele vermektedirler . Afganistan'da Türk dilini konuşanlar genel nüfusun % 10'unu kapsarlar. Türkçe burada üçüncü sırada dil grubudur. Afganistan'da sağlıklı bir nüfus sayımı yapılamadığı için verilen değerler tahminidir. Afganistan'daki Türk grupları şunlardır; a) Özbekler: Afganistan'da, Farab, Belh, Samamgan ve Kunduz'da yaşamaktadırlar. Sayıları 1 ile 1.5 milyonu bulduğu sanılmaktadır. Çiftçilikle ve hay-vancılıkla uğraşırlar. b) Türkmenler: ülkenin Kuzeybatısında yaşarlar. Tahmini sayıları 200.000 civarındadır. Bunlar Teke, Şalar, Sarık, Çekra, Mavrı, Tarık aşiretleridir. Genellikle göçer vaziyette yaşamaktadırlar. c) Kırgızlar: Afganistan'ın kuzeybatısında Tahkar ve Budaksan bölgelerine yerleşmişlerdir, sayıları 90.000 civarındadır. Büyük çoğunluğu hayatlarını göçebe olarak sürdürmektedirler. d) Kazaklar: Sayıları azdır. Tamamı göçebe olarak yaşarlar. Çin bölgesinden göçebe olarak geldikleri zannedilmektedir. Afganistan'da Türk dili konuşanların okuma-yazma oranları çok düşüktür. Ekonomileri pamuk ve şeker pancarına dayanmaktadır. Ayrıca hayvancılık önemli bir yer tutar. Karakul koyunu ve el halıcılığı ile uğraşmaktadırlar. |
|
![]() |
![]() |
#34 |
![]() Ahıska Türkleri
Nüfus : 600.000 Bulundukları Başlıca Şehirler : Rusya'nın Moskova, Smolensk, Orel, Belgorod, Özbekistan'ın Fergana, Taşkent, Kırgızistan'ın Bişkek, Oş, Celal-Abad, Kazakistan'ın Almatı, Jambıl ( Taraz ), Türkistan ve Kentav şehirleri. İlk Göç : 1944 Siyasi ve İdari Konumları : 1944 yılından itibaren sürüldükleri bölgelerde azınlık olarak yaşayan Ahıska Türklerinin SSCB'nin dağılmasıyla birlikte kurulan az sayıdaki sivil-toplum kuruluşları dışında herhangi bir siyasi grupları yoktur. Ahıska, Türkiye sınırına 12-30 km. mesafede Gürcistan'ın güneybatısına düşen bölgenin adıdır. 31 Temmuz 1944 gün 6279 sayılı Devlet Savunma komitesinin ''gizli'' kararıyla top yekün sürgüne tabi tutulan Ahıskalıların çoğu, bu zor yolculuk şartlarına dayanamayarak hayatlarını kaybettiler. Ahıska Türkleri'nin neden sürgüne tabi tutuldukları tam 47 yıl gizli tutuldu. Ahıska Türkleri tarafından ,, vatana dönüş'' mücadelesi veren bir çok cemiyet oluşturulmuş ise de çeşitli ülkelerdeki sürgün hayatı hala devam etmektedir. Türkiye dışında 8 cumhuriyette 260 kadar yerleşim bölgesinde dağınık vaziyette yaşayan Ahıska Türklerinin sosyal, kültürel ve eğitimle ilgili pek çok etkinlik sunan kültür merkezlerinde Ahıskalılar kimliklerini koruma mücade- Iesi vermektedirler. Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan'da Ahıska Türklerinin kurduğu çok sayıda Türk Kültür Merkezinde bu çaba gösterilmektedir. Özbekistan'da bulunan Ahıskalılara ait kültür merkezi, Özbekistan Medeniyet Vakfı bünyesinde 1992 ylll başında ''Türk Medeniyet Merkezi'' adı ile kurul- muştur. Merkezin başında Dr. Ömer Salman bulunmaktadır. Dr. Salman bir mücadele ve gönül adamıdır. Hem Ahıskalılarca hem Özbekler tarafından sevilip sayılmaktadır. Kazakistan Ahıska Kültür Merkezi 1991 yılında Dr. Tevfik Kurdayev Haşimoğlu tarafından Almatı'da kurulmuştur. Merkezde Türkçe , din bilgisi gibi dersler verilmektedir. Ayrıca merkez Türkiye'den Kazakistan' a giden Türk vatandaşlarına da kapılarını açmaktadırlar. Kırgızistan Ahıska Türklerince 1991 yılında kurulan Türk Medeniyet Merkezi'nin başında eski milletvekili İzzet Maksudov bulunmaktadır. Bir işadamı olan Maksudov, Türkiye'den giden bir çok yatırımcıya yardımcı olmuş, Kırgızistan makamları ile ilişkilerini kolaylaştırmıştır. Bu üç merkezin stratejik açıdan önemleri çok büyüktür. Türk, Kazak,Kırgız, Özbek kardeşlikleri arasında nifak tohumları ekmek isteyenlere karşı bu merkez mühim görevler üstlenebilecek yapılanmalar haline getirilebilir. |
|
![]() |
![]() |
#35 |
![]() Karakalpakistan
Yüzölçümü : 164.900 km2 Nüfusu : 1.418.100 Başkenti : Nukus Karakalpak Özerk Cumhuriyeti, Aral Gölü'nün güneydoğu ve güneybatısında yer alır. Orta kesim, Amuderya ırmağı vadisi ve deltasından oluşur. 164.900 km2'lik bir araziye sahip olan Karakalpakistan'ın iklimi kara iklimidir. Değişik etnik grup ve milliyetlerin yaşadığı cumhuriyette 1.418.100 kişilik nüfus vardır. Karakalpakistan'ın en önemli yerleşim merkezi başkent Nukus'tur. Amuderya deltasının başında kurulmuş olan Nukus 1932'de şehir statüsünü kazandı. Başta gıda işleme tesisleri olmak üzere çeşitli hafif sanayi kuruluşlarının bulunduğu kentte , Özbek Bilimler Akademisi'nin Karakalpak şubesi ile öğretmen okulu, müze ve tiyatro mevcuttur. Uzun yıllar Kazaklarla da iç içe yaşayan Karakalpaklara ilişkin tarihi kayıtlar ancak 16.yüzyıla kadar iner. Eski yurtlarının Kazan ve Astrahan arasındaki Volga kıyıları olduğu, oradan Amuderya çevresine göç ettikleri bildirilmektedir. 18. yüzyılda Amuderya yöresine yerleşen Karakalpaklar , Özbekler ve Kazaklar dışında bölgede az sayıda Türkmen ve Rus azınlıkları da yaşamaktadır. Karakalpakistan, 1936 yılı Aralık ayında Özbekistan'a katılmıştır. 1 Aralık 1990'da Cumhuriyet Yüksek Konseyi tarafından Karakalpakistan'ın özerkliği kabul edilerek Özbekistan'ın ilk ve tek özerk cumhuriyeti olduğu onaylanmıştır. Kentlerde oturanların oranı % 48 dolayındadır. Başlıca kentler Nukus, Hoceyli, Biruni, Tahyataş, Çimbay, Turtkul ve Altıkıl'dır. EKONOMİ Anayasa çerçevesinde demokratik bir ülke olan Özbekistan'ın tecrübesine uymayı taahhüt eden Karakalpakistan, aynı zamanda piyasa ekonomisi politikasını gerçekleştirme yolundadır. Ekonomi büyük ölçüde tarıma dayanır. Sınırlı sanayi sektörü hafif imalat kuruluşları, petrol işleyen rafineriler, Hoceyli'deki tersaneyi, kireçtaşı, alçı, asbest, mermer ve kuvarst kaynaklarını kullanan çok sayıda yapı malzemesi fabrikası ve Tahyataş'taki enerji santralından ibarettir. Pamuğun yanısıra yonca, pirinç ve mısır yetiştirilir. Kızılkum çölünde sığır ve karakul koyunu beslenir. Çiftçilerin büyük çoğunluğu ipek böcekciliği ile uğraşmaktadır. Karakalpakistan , pamuk yetiştirme ve pirinç üretiminde önde gelen bir bölgedir. Özellikle tarım ürünleri ve zengin mineral ve hammadde kaynaklarına bağlı olarak çeşitli sanayii dalları bulunmaktadır. Karakalpakistan ekolojik bir felaketin eşiğindedir. Aral Gölün'ün kuruması tehlikesi cumhuriyetin en önemli problemidir |
|
![]() |
![]() |
#36 |
![]() Burada Türk Dünyasını tanımaya tanıtmaya çalıştık .
|
|
![]() |
![]() |
#37 |
![]() ARAŞTIRMAYA DEVAM EDİYORUZ. UKRAYNA'DAKİ HRİSTİYAN TÜRKLER. 1780’li yıllarda, II. Katerina döneminde Kırım’dan çıkarılarak önce Ukrayna’nın orta ve kuzey taraflarına yerleştirilen ve daha sonra da kendi irade ve istekleriyle Azak Denizi kıyılarına gelip yerleşen Hıristiyan topluluklar vardır. Ukrayna’nın Azak Denizi kıyılarında, adlarına Greko-Tatar[1] denilen bu insanlar kendi aralarında ikiye ayrılmaktadırlar: Urumlar ve Rumeyler. Greko-Tatarların nüfusu yaklaşık olarak 120 ile 130 bin civarındadır. Bunların % 60-65’i Urum geriye kalanları ise Rumeydir. Bu hesaptan Urum nüfusu yaklaşık olarak 70-80 bin arasındadır. 1780 yılında Kırım’dan çıktıklarında sadece Urum nüfusu 9.600, bir ifadeye göre 13.000 civarındadır. Urumların arasına, kendi ifadelerine göre 1821-1825 yılları arasında, Anadolu’nun Trabzon, Giresun, Erzurum ve Kars vilâyetlerinden Gürcistan’ın Tselka bölgesine göçen ve oradan da 1981-1986 yıllarında Kırım, Donetsk ve Dniyepropetrovsk’a yerleşen 2-3 bin kadar Urum da gelip katılmıştır. Bunlardan biri de Kırım Muhtar Cumhuriyeti Meclisi, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Malhazi Arudov’dur. Ruslan Kalacı ve Paşa Kostanov’un söylediğine göre Anadolu’daki yerleşim yerlerinden bazıları şunlar: Beştaş, Beşköy, Tekkilise, Yedikilise, Evreni, Kümbet, Tersun, Santa, İmira, Cinis, Ölenk, Hadit, Karakum, Parmaksız… Sonradan, Anadolu çıkışlı Urumların diyalektleri Kars, Erzurum diyalektindedir. Kırım çıkışlı Urumların diyalektleri ise Kırım Tatar Türkçesindedir. Bir farkla ki, Kırım Tatar Türkçesi’nde ilk hece ‘k’ sesi ‘t’ye dönüşmediği hâlde Urum Türkçesinde ilk hece ‘k’ sesi ‘t’ sesine dönüşmektedir. Bazı Kırım Tatar bilim adamları veya aydınları da Urumların Hristiyan Tatarlar olduğu hususunda görüş beyan etmektedirler. Greko-Tatarlar her sene bahar aylarında çeşitli şenlikler düzenlemektedir. Bunlardan birisi de güreş şenliğidir. Güreş şenliği sadece Kırım dışı Azak kıyılarındaki yerleşim alanlarında değil, Kırım’da da yapılmaktadır. Urumlar üzerine pek çok kişi çalışmıştır. İlminskiy, Garkavets, Ponamerova, Murzakeviç, Kandaraki, Nemeth, Eckman, Çarnışeva, Blau bunlar arasında sayılabilir. Bunların içerisinden Aleksandır Garkavets ve İrina Ponamerova’nın çalışmalarını yakından takip etme imkanımız olmuştur. Her iki araştırmacıya göre de Greko-Tatarları oluşturan topluluklar farklı milletlere mensuptur. Rumeyler Helen ya da Roma bakiyeleri olduğu halde Urumlar Türk soylu halktır. Aleksandır Garkavets tarafından Urumlar üzerine yapılan ve otuz yıl geriye doğru giden derleme faaliyetleri halen makara kasetlerdedir. Garkavets’in Urumlar hakkında yayımlanmış iki kitabı vardır. Bunların birisi sözlük çalışmasıdır ve Urumca-Ukraince sözlüktür.[2] İkinci çalışması ise Urumların tarih ve folklorlarıyla ilgili çalışmadır. Her ikisi de Almaata’da bastırılmıştır. Garkavets’in Urumi Nadazovya adlı eserinden edindiğimiz bilgiye göre Urum Türkçesiyle 18-19. asırlara ait yazılı belgeler de var2. Daha öncesine ait belge ve bilgilerin varlığından rivayet olarak işitip görme imkanına kavuşamadığımız da olmuştur. 1861 yıllı bir dini metinden alınan ve Yunan alfabeli Urumca metin de Alman General Otto Blau ve V. J Grigoroviç tarafından yayınlanmıştır. Greko-Tatar toplulukları, Mariupol şehrinde bir federasyon kurmuşlar. Federasyon başkanı Eski Kırım’daki okul müdiresi Aleksandra İvanovna Protsenko ***adji’dır. Aleksandra Hanım’ın kendi okulunda Yeni Yunanca dersleri veriliyor. Ayrıca Urum ve Rumey ayırt etmeksizin her kasaba veya şehir okuluna Yunanca öğreten öğretmenlerin görevlendirilmesi de bu federasyon tarafından sağlanıyor. Federasyon öğretmen ihtiyacını Yunanistan’dan gelen öğretmenler veya Yunanistan’a eğitilmeye gönderilen öğrenciler tarafından karşılıyor. Pek çok fikir ve düşünce kulübü de bu çalışmaya destek veriyor. Kırım’dan ayrılarak Azak kıyılarına yerleşen halk, Kırım’ı hiç unutmamış, bunların bazıları ölüm pahasına da olsa (bkz. Karadeniz Büngür Büngür Büngürder türküsü) Kırım’ı terk etmemiştir. Terk edenler de eski köylerinin adını yeni yerleştikleri yerlere vererek en azından hatıralarını yaşatmışlardır. Aşağıda isimleri verilen yerleşim merkezlerinin tamamını Kırım sınırlarında da bulabilmekteyiz. Donetsk, Japaroje ve Dniyepropetrovsk eyaletleri ve bu eyaletlere bağlı başta Mariupol şehri olmak üzere Beşev (Starobeşeva), Manguş, Kermençik, Bagatır, Ulaklı, Karan (Granitne), Laspi, Kamar, Gürdji, Karakuba, Eski Kırım, Andriyivka ve Telmanova da araştırma inceleme, tespit gezileri yapılmıştır. Eski Kırım'da Viktor ve Yelena Akritov ailesi, Polinary Nalça (Çocuk Pola), Arakelon İnna Tarasavna ve daha pek çok kişiye konuk olunmuş ve Urum folkloruna ait malzemeler derlenmiştir. Eski Beşev, Kamar, Bagatır, Granit, Anadol gibi yerleşim yerlerinde derlemeler yapılmış, isimler tesbit edilmiş ve kayda alınmıştır. Yapmış olduğumuz derleme, toplama ve araştırma faaliyetleri neticesinde elde ettiğimiz ürünleri arşivimizde bulundurmaktayız. Şair ve akademisyen Valery Kör’ün Urum Türkçesiyle yazdığı şiirleri Latin alfabesine çevirdik. Valery ile birlikte Viktor Borata cemaatin ileri gelenleri arasında sayılıyor ve Viktor Borata akademisyenliğinin yanı sıra eski bir milli güreşçidir. Şehirler içinde en yoğun nüfus Mariupol’de olup bu şehrin belediye başkanı da Urumdur. Ancak federasyon ile sıkı ilişki içerisinde gözükmektedir. Yunanca ve Urumca yayımlanmış kitaplara çok dikkat edilmeli, çünkü; bunlar ilmî gerçeklere de aykırı kitaplardır. Bu tür kitaplar çok hızlı bir biçimde de yayılabiliyor. Bu kitapların merkezi Donetsk şehridir. Kamar’da Viktor Perikop, Maşa Ölmezova’dan türküler (91 yaşında) ve 71 yaşındaki Anya Ölmezova’dan da Aşık Garip ve Arzu ile Kamber hikayesinden bölümler derledik. Urumlara Yunanistan veya Türkiye’den kendileri hakkında araştırma yapmaya gelen insanların olup olmadığı yolundaki sorularımıza aldığımız cevap ilginçtir. Yunanistan’dan gelenleri anlayamadıkları, çünkü onların dilini bilmedikleri, Türkiye’den gelenlerle de Yunanistan’dan gelenler gibi tercüman aracılığı ile konuştukları ancak Türkiye’den gelenlerin bazı cümle ve kelimelerini anlayabildikleri söylendi. Ayrıca Yunanistan’dan çok sık araştırmacıların geldiği de kaynak kişilerce ifade edilmiştir. 1780 yıllarında Kırım’dan çıkarılan Urum ve Rumey nüfus oranları ve yerleşim alanları aşağıda verilmiştir. Urumların kurmuş oldukları yedi folklor grubuyla kendi dillerinde türküleri seslendirmekte ve oyunlarını sergilemektir. Folklor ürünlerine baktığımızda etnografik malzemelerinin tamamının Türkçe olduğu ‘balta, tokaç, sandık, bardak, sofra, dügeç, kürek, yüzbezi, fırın, güzgü vb’ ve masallarıyla halk hikayelerinin Anadolu’daki gibi olduğu, (Arzu ile Kamber, Köroğlu, Tahir ile Zühre, Aşık Garip, Hurşit ile Mahmihri), oyun ve türkülerinde karşılaşılan motif ve söz kalıplarının Anadolu ile paralellik gösterdiği görülecektir. |
|
![]() |
![]() |
#38 |
![]() Müslüman olsun müslüman . örnek o başsavcı baykal önder savın türk olmalarına rağmen gözümde iğne kadar değerleri yok
HATIRLATMAK GÖREVİMİZDİR. GENEL TARİH BÖLÜMÜNE KONU AÇACAK ARKADAŞLARA 1) Türkiye Osmanlı Selçuklu Ve Dünya Tarihi ile ilgili her türlü tarihsel veriyi bizimle paylaşabilirsiniz, Konu sınırlaması yoktur. 2) Konu açmadan genel kuralımız olan Arama yapmayı unutmayın. 3) Aynı konuları bir daha açanlar sabit konularımızda olmasına rağmen konuyu yeni konu gibi ekliyenlerin mesajları silinir... 4) Tarihle ilgili sözler bölümüne tarihle alakası olmayan sözler ekleyenlerin mesajları silinir. 5) Dünyaca kabul edilmiş yanlış kişiler (Bunlar terörist şu bu gibi kişileri övgülerde bulunanların mesajı silinir. 6) Hiç bir din'in veya mezhep'e gereksiz eleştiri hakaret'de bulunanların mesajları silinir. MESAJLARI SİLİNENLERİN MESAJLARININ SİLİNMESİNİN SEBEBİ BUNLARDAN BİRİDİR. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#39 |
![]() AMACIMIZ : TÜRKLERİN HER İNANIŞTA OLABİLDİKLERİNİ GÖSTEREREK NİZAM-I ALEM DİYE BİRŞEYİN OLMAYACAĞINI KANITLAMAKTIR. TÜRKLERİN HEPSİ MÜSLÜMAN DEĞİLDİR. BU KENDİNE MİLLYETÇİİ DİYEN BİR TAKIM ŞAHISLARIN TÜRK İSLAM BİRLİĞİ ANLAMINDA KULLANDIKLARI KOSKOCA BİR YALANDIR. BURADA KRİŞELERİ YIKIYORUZ
|
|
![]() |
![]() |
#40 |
![]() Bugüne Kadar Hristiyan Olarak Gelmiş Türk Boylarından Biri:
GAGAUZLAR... Şu an yaklaşık 250 bin Gagauz eski SSCB topraklarında yerleşiktir. Büyük bir kısmı Moldova güneyi'ndeki Bucak yöresinde yaşamaktadır. Gagauz köyleri Ukrayna'daki Odesa ve Zaporojye Illeri'nde, Romanya, Kazakistan, Kırgızıstan, Özbekistan ve Kabarda'da da yer almaktadır. Moldova'da "Gagauz Cumhuriyeti" dışında, Kişinev'de 8.000, Bender'de 1.600 ve Dinyester nehrinin kuzey yakasında 3.300, Balkanlar'daki Bulgaristan ve Yunanistan'da yaklaşık 20 bin Gagauz yaşamaktadır. Gagauzlar Ortodoks Hristiyan kökenli etnik Türklerdir Bizans yazılı kaynaklarında Oğuzlar XI Yüzyılda Tuna nehrini geçip Balkanlardaki Makedonya, Paristrione, Yunanistan ve Bulgaristan.da yerleşen göçebe boyları olarak kaydedilmiştir. XI. Yüzyılda Balkanlara göç eden Gagauzlar Ortodoks Hristyanlığını kabul etmişler daha sonra Osmanlı yönetimi altında kalmışlardır. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Balkanlarda başlayan ve bağımsız olma hedefini güden hareketler sırasında Bulgarların baskısına dayanamayan Gagauzlar, 1750-1846 yılları arasında Tuna ırmağı üzerinden Rusya'ya göç etmişler ve Tuna bölgelerine (1769-1791) ve Besarabya'ya (1801- 1812) yerleşmişlerdir. Ruslar Gagauzlara toprak vererek Tuna sınırı boyunda yerleşmelerini sağlamışlar ve Rusça öğrenmelerini kolaylaştıracak bir ortam yaratmışlardır. Moldova'da yaşayan ve Türkçe konuşan, Ortodoks Hıristiyan Gagauz halkının bir bölümü XIX. Yüzyılın başında Türk - Rus savaşları sırasında Bulgaristan'dan Moldova'ya gelmiş ve 1906 yılındaki < 15 günlük bağımsızlık dönemi dışında, sırasıyla Rus, Romen ve Sovyet yönetimi altında yaşamışlardır. Çok sayıda tarihçi, etnograf ve dil uzmanları XIII. Yüzyılda Dobruca topraklarında Idari Merkezi Korbuna şehri olan "Dobruca Prensliği" veya "Uzi Eyalet" adı altında kurularak iki yüzyıldan fazla yaşamış devlete sahip olan Gagauzları Türk Dünyası'nın en orjinal halklarından biri olarak kabul etmektedirler. Köylülerin ayaklanması sonunda Komrat Cumhuriyeti.nin ilan edildiği 1906 yılındaki beş günlük bağımsızlığın dışında Gagauz halkı, Rusya Imparatorluğu, Romanya, Almanya (Ikinci Dünya Savaşı döneminde) ve Sovyet Birliği'nin egemenliği altında kalmıştır. Sovyet Birliği'nde demokrasiye yönelik değişikliklerinin başlatıldığı 1980.lerin sonundGagauz aydınları çevresinde yer alan milli bilinç yayılmaya başlamış olup, Gagauzların kültür ve ekonomik sorunlarının mevcudiyetini ileriye sürme imkanı ortaya çıkmıştır. Gagauz aydınlarının faal üyeleri, diğer etnik azınlıklarının gayretlerini de birleştirip 1988 yılında "Gagauz Halkı Hareketi" ni kurmuşlardır. 1989 Mayıs ayında ilk kongresini yapGagauz Halkı" adlı hareket, güney Moldova'da başkenti Komrat olmak üzere kurulacak özerk Gagauz Cumhuriyeti.nin kendi kültürel ve ekonomik işlerini büyük ölçüde kontrol etmekle birlikte, yine Moldova'ya bağlı özerk bir yönetim talebiyle ilk önemli çıkışını yapmıştır. Gagauzlar, 21 Ağustos 1990'da ÖzeGagauz Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.ni, güneyde Gagauzların en yoğun yaşadığı Komrat yöresinde ilan etmişlerdir. Bu karar, Moldova Yüksek Sovyeti tarafından iptal edilmiştir. 25 Ekim 1990'da Gagauzlar, Gagauz Cumhuriyeti'ni oluşturmaya yönelik seçimler yapmış, ancak Moldova milliyetçileri bu girişimi, yöreye 50,000 silahlı gönüllü göndererek önlemeye çalışmış ve Rus askerlerinin müdahalesiyle şiddet önlenmiştir. Devam eden seçimler sonucunda 31 Ekim'de Komrat'ta yeni bir Gagauz Yüksek Sovyeti kurulmuş, Stepan Topal Başkan seçilmiştir. Moldova'nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra (27 Ağustos 1991), Gagauzlar da kendi cumhuriyetlerini ilan etmişlerdir. Moldova Meclisi 23 Aralık 1994 tarihinde " Gagauz Yeri " Özel Hukuki Statüsünü yasa olarak çıkarmıştır. Yasaya göre, Gagauzlara Moldova Anayasası.na ters düşmemek şartıyla, çeşitli sahalarda yasa çıkarma hakkı verilmiştir. Gagauz Yeri'nin en yüksek mercii Başkandır ve Gagauz Yeri'nin tüm makamları Başkan.a bağlıdır. Gagauz Yeri.nin Resmi dili Gagauzca, Moldovanca ve Rusçadır. Gagauzlara bu kanunla self-determination hakkı tanınmıştır. Gagauzlara özel statü tanıyan bu yasaya göre ( Madde 113 ), Millet Kongresi, kültür, bilim, eğitim, iskan, belediye hizmetleri, sağlık, spor, bütçe, ekoloji, finans ve ekonomi alanlarında Moldova Anayasası.na ters düşmemek kaydıyla kanun yapmaya yetkili kılınmıştır. Kaynak: "Gagauzya'ya Hoş Geldiniz" Tanıtım Kitabı. Hazırlaya - PEACE CORPS CESI (Sosyo-Ekonomik Inisyatif Merkezi). |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 10 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 10 Misafir) | |
|
|