![]() |
#1 |
![]() Ülkemizde laiklik adına laikçilik yapılmaktadır.
Sizi anayasamızdaki bir çelişkiye dikkatinizi çekmek istiyorum. 1. Tc. Anayasasında Türkçe Kelimeden Başka kelime Kullanılamaz. 2. Tc. Laiktir. Laiklik Fransızca bir kelimedir Anayasamızdaki bu çelişkiyi msp mecliste düzelttirmeye çalıştı "Türkçesi neyse onu yazalım" diyerek. Bu gensoru büyük bir çoğunlukla reddedildi. Aslında laiklik rönesans reform ve sanayi inkılabıyla ortaya çıkan bir akımdır. Ülkemizde bu hareketlerin hiçbirisinin olduğuna inanmıyorum ve de görmedim. Tc. Laik değildir aslında laikçidir.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Laiklik, "din" in kendisini değil, din adına baskı ve zorbalığın devre dışı bırakılmasıdır; uzun bir evrim süreci içinde, koşulların zorlamasıyla doğmuştur.Laikliğe göre, insan yaşamında ibadetin dışında her türlü tasarruf, dîne, daha doğrusu kutsal kitaba göre değil, Anayasaya, yasalara ve kurallara göre yapılır. Din, kişinin özel yaşamının bir parçasıdır. Laiklik ise din ve dünya işlerinin ayrılmasıdır.“"Din bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karsı değiliz. Biz sadece, din işlerini devlet ve ulus işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz."”
Mustafa Kemal, birçok çağdaş değeri kendileri ile zamanında karşı karşıya gelmiş ve savaşmış olmasına karşın Batılı ülkelerden almış; bunun sebebini ise çağı yakalamanın gelişmiş ülkelerde olduğu gibi akıl ve bilimin kullanılabilmesine engel teşkil edecek kurum ve kuralların ortadan kaldırılması ile mümkün olabildiğini göz önünde tutmasıdır. Mustafa Kemal henüz genç bir subayken şu kanaate varmıştı: “Mevzuatını ve hareket tarzını Kuran’dan ve hadisten alan bir devlet, bilimin ve çağdaşlığın gerisinde kalır.” 1924 yılında yaptığı bir konuşmada Dünya yüzündeki her şey için, maddî ve manevî her şey için, yaşam için ve başarı için en doğru yol gösterici bilimdir, tekniktir. Bilimin ve tekniğin dışında yol gösterici aramak, düşüncesizliktir, bilgisizliktir, yanlıştır, demiştir. Mustafa Kemal, gerek partisinin içinde gerekse dışında, farklı ideolojik görüşlere karşı son derece hoşgörülü olmasına rağmen ödün vermediği tek bir konu vardı: Laiklik! Serbest Fırka'nın önderliğini üstlenecek olan Fethi Okyar'a yazdığı mektupta yer alan şu satırlar, bu konuda çok aydınlatıcıdır: Memnuniyetle tekrar görüyorum ki, laiklik esasında beraberiz. Zaten benim siyasi hayatta bir taraflı olarak daima aradığım ve arayacağım temel budur... Laik Cumhuriyet esası dahilinde fırkanızın her türlü siyasi faaliyetinin bir engelle karşılaşmayacağına güvenebilirsiniz efendim. Laiklik, devletçilik dışındaki diğer ilkelerin hepsinin de ön koşulları içinde yer alır: Demokrasinin ön koşuludur; çünkü laiklik olmadan gerçek bir düşünce özgürlüğü de olamaz, gerçek bir özgür seçim de. Milliyetçiliğin ön koşuludur; çünkü laiklik olmayan yerde önem taşıyan öğe ulus değil, inananların oluşturduğu ümmet tir. Devrimciliğin ön koşuludur; çünkü laikliği kabul etmemiş bir toplumda, bilimin ve çağın gereklerinin gerisinde kalmış kurumları değiştirmenin tartışması bile genellikle yapılamaz. Halkçılığın ön koşuludur; çünkü bir din devletinde halkın istekleri değil, dinsel "seçkin" lerin düşünceleri önemlidir. Atatürk, laiklik anlayışını, kendi el yazısı ile kaleme aldığı "Medeni Bilgiler" kitabında, sadece din ve devlet işlerinin değil, dinin de siyasetten ayrılması ve yasaların dine göre değil, toplumun gereksinmelerine göre yapılması ilkelerine bağlamaktadır. 3 Mart 1924 tarihinde Şeriye Vekaleti'ni kaldıran yasanın 4. maddesinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti'nde insanlar arası ilişkileri düzenlemek üzere kanun yapmak yetkisi yalnızca TBMM'ndedir. hükmü artık dine dayanılarak yasa yapılamayacağının belki dolaylı, ama açık bir anlatımıydı. Atatürk'ün Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur ve Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir özdeyişleri de onun laiklik anlayışının uzantılarıdır. Sözleri “Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir.(1215)” “Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz.(1926)”“Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir.(1930) L A İ K L İ K Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki batılılaşma hareketleri sırasında aydın kesimde beliren; din işleri ile devlet işlerinin ayrı tutulması, biçiminde özetlenebilecek laik anlayışı, bu hareketlerle ilgilenen Atatürk'ü de etkilemiştir. Bunun üzerine Atatürk din olgusunu çağdaş bir anlayışla belirlemiştir."Din bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece, din işlerini devlet ve ulus işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz." Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes, Allah'ına istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı, bir şey yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur. "Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse, hiç bir kimseyi ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne zorlayabilir. Din ve mezhep, hiç bir zaman, siyaset aracı olarak kullanılamaz." Ancak laik devlet uygulaması, Türkiye'de bir çok tartışmalara, çok defa yanlış anlaşılıp yanlış yorumlamalara konu olmuştur. Bilerek ya da bilmeyerek, bilinçli ya da bilinçsiz Atatürk'e ve Atatürkçülüğe hep bu çizgiden saldırılmıştır. Bu nedenle de laiklik ve laik devlet düzeni, Türkiye'mizde geç ve güç anlaşılan ve en zor benimsenen devrim olmuştur. Ve hatta halen bazı kendini bilmez şahıslar, saldırılarına devam etmekte ve dini siyasi amaçla kullanmaya çalışmaktadırlar. böyle acıklanmakta bunu laf saltası yapmak gerekmiyor laiklik acıktır yüce rabbimizin dedigi gibi oku ![]() |
|
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
2. İspanya kralının kararnamesi Bakınız bir hristiyanın insafına Ben göreve gelince baktımki Pazar günü hristiyanların dini tatili Cumartesiyide tatil yaptım ülkemde bir çok yahudi olduğu için. Ama baktım benim ülkemde bir çok müslüman yaşıyor lazım gelirdiki cumayıda tatil yapayım ne yazakki haftanın her gününü tatil yapamam diyor ve ekliyor. 1. Bir müslüman cuma günü resmi daireye gitmeye mecbur değildir. 2. Bir müslüman talebe cuma günü imtihana tabii tutulamaz. İmtihan cuma günüyse başka bir gün işmtihan yapılmak zorundadır. 3. bütün ülkemdeki müslümanlara saat 12.00 ve 16.00 arası resmi tatildir. Bizim ülkemize gelince OOO başörtüsüde ne oluyor OOO namaz kılmakta ne oluyor. Laikliğe aykırı bir durummuş. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Bugün Obama'nın başkanlık törenini izledim. Din adamı çıktı. Başkanı halka tanıttı. İncil getirdiler. Obama'ya el bastırdılar.
O an düşündüm de, benim ülkemde böyle şeyler olsa, yeni seçilen cumhurbaşkanımızı, başbakanımızı bir imam halka tanıtsa ve Kur'an getirilip el bastırılırsa neler olurdu acaba? Laiklik teriminin Türkçe karşılığını bulmak gerçekten çok zor. Lakin, Fransızlara ait laiklik terimi bile, ülkemizdeki mevcut sistemin karşılığı değil. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Bizler çok uçlarda yaşayan bir milletiz. Ya dinsiziz, ya yobazız. Laiklik şu an Fransa'da bile uygulanmıyor. Müslüman bir milleti dinden ayrı tutarak nasıl yönetebilirsiniz bu da belirsiz fakat laikliğe karşı değiliz elbette. Ama laiklik insanların hayatında değil sadece devlet yönetiminde olsun becerebiliyorlarsa.. Yabancı filmlerin hemen hemen hepsinde bir klise sahnesi, bir dua bir yakarış vardır. Bizde bir cami sahnesi olsa, eyvah irtica geldi dersiniz. Bütün filmlerde de Allaha bir isyan var. Allah'ım benim günahım neydi diye. Örnekler o kadar çok ki. Bırakın herkes dinini yaşasın, kendi inandığınızdan da bu kadar korkmayın nefsinize köle olmayın..
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Su anda Avustralyada yasiyorum ve buradaki Ozel Turk okulu var , Okulda kizlarin basortusu takmasi zorunlu ve hatta hristiyan ogretmenler bile okula basortusu ile giriyorlar. Bu Avustralya devleti tarafindan cok normal bir olay iken buranin Turk baskonsoloslugu okulu her zaman elestiriyor... Yani laikligi sadece Turkiyede degil biz tum dunyada sanki korumak icin gorevlendirilmisiz !
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Laiklik= Kiliseyle devleti ayıran yönetim biçimi. (papayı devlet işlerine katmamak için)
Ülkemizde laiklik olamaz camiyle devleti ayırmanda hiç bir tehlike yoktur. Ve çok büyük bir mantıksızlıktır. Çünkü Müslümanların bir halifesi yoktur. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir) | |
|
|