AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-02-2011, 23:47   #1
Kullanıcı Adı
Ebuzer
Standart İran İslam Cumhuriyeti'ni Doğru Anlamak
Son günlerde İran, yeniden Batı’nın hedef tahtasında…
ABD ve Avrupa, kısacası Batı dediğimiz bu ülkelerde ki, İran’a karşı olan bu denli husumet, bu denli saldırı isteği, aslında İran’ın bizatihi kendisine yönelik değil.
İran, bu gün var olmuş değil ki! İran, binlerce yıldır kendi coğrafyasında var olan bir ülke…
Ama bu husumet, son Otuz yılda var olan bir durum!
Ne zaman ki İran’da, İslam Devrimi gerçekleşti; İran, “Kur’an Anayasamızdır” dedi; İran, batının gözünde, bir düşman oluverdi!
Bu değişim ve dönüşümü hangi ülke yapsaydı, o ülke düşman olacaktı. Başkası yapsaydı, başkası; biz yapsaydık; biz olacaktık.
Bundan hiç şüpheniz olmasın!
Nihai olarak; ne o ne şu, cümlenin tam ifadesi ile “Batı, aslında İslam’a düşman!”
Son zamanlarda ki her saldırılarında, “bu bir haçlı savaşıdır” narasını atarak, yürüdüler Batı’nın önderleri; sahipsiz mazlum ümmetin üzerine…!
Haçlı savaşlarının ne olduğunu, kimlere karşı ve niçin yapıldığını, her halde izahata gerek yoktur!
Son yıllarda, dört “İslam Devleti” vardı; Çeçenistan, Afganistan, Sudan ve İran.
Gel görün ki, İran’ın dışında ki İslam Devletleri yok edildi!
Çeçenistan’ı Ruslar işgal etti. Afganistan’ı Amerika işgal etti. Sudan’ı Amerika şu an ikiye bölmüş durumda. Ve akıbetinin ne olacağı meçhul!
Bunlar, birer tesadüf değil!
Ayakta kalabilmiş tek İslam Devleti, İran.
Batı, uzun zamandır, İran’a karşı da bir saldırı hazırlığı yapmaktadır.
Batı, Afganistan ve Irak’ı işgal ederken; aslında, “İran’ı doğu ve batıdan kuşatma” programını uygulamaya koymuş oluyordu.
ABD ve Avrupa’dan fazla, İsrail’in İran’a saldırısı konuşuluyor.
Hangi silahı, kullanırsa kullansın, “İsrail’in İran karşısında şansı yoktur.”
İsrail, daha yakın bir zamanda, Hizbullah karşısında yaşadığı hezimetin şokunu üzerinde atmış değil!
Gidip İran’a saldırması, olası şey değil! Akla ziyan…
Bu tür haberler, sadece birer spesifik propagandadan öteye geçmeyen şeyler!
Dünyada ki haber ajansları, ağırlıkla Siyonist kökenlidir. Konu İsrail ve Müslümanlar olunca, böyle uçuk haberler, en ciddi zannedilen ajanslar tarafından gündeme getirilebiliniyor.

Aslında Batı’da, İran’dan çekiniyor!
Çünkü İran’ın gerçek gücünü ve hangi silahlara sahip olduğunu yeterince bilmiyorlar…
En önemlisi de İran, ciddi yer altı kaynaklarına sahip.
Dünyanın en gereksinim duyulan, petrol ve doğal gaz gibi, iki yer altı kaynağının ikisinde de “dünya ikinciliği” rezervliğini elinde bulunduruyor…
Yılda, 140 milyar varil petrol üretimi ile tek başına, dünya petrol rezervinin % 11,2’ sine sahip. Yine, yılda 28 trilyon metreküp doğalgaz üretimi ile tek başına dünya doğalgaz üretiminin % 16’ sına sahip.
Tüm bu zengin yer altı kaynaklarına rağmen, İran’ın fert başına düşen milli geliri, uluslar arası listelerde çok düşüktür. Yıllık 4500 dolarla, fakir ülkeler arasında yer almaktadır.
Bu veriler, bizlere ciddi bir şey hatırlatıyor;
Demek ki İran, gelirinin önemli bir kısmını, silah yapımına yatırıyor.
Dolayısı ile bu gelirin, ekonomik dönüşüme katkısı olmuyor. Bu sebepten, sadece GSMH’ sı değil GSYİH da düşük kalıyor. Bunu, Batı gayet iyi bilmektedir.
Batının ne yapıp ne yapamayacağını anlamak için Batı’nın mantalitesini bilmek ve O’nu iyi tanımak lazım.. Batı’nın sürekli, olmazsa olmaz, kırmızıçizgileri vardır!
Bunların başında; “Dünya hegemonyasını kaybedebilecek, bir gelişmeye mahal veriliyor olması” gelir
Batı Âlemi, aslında İran’ı dize getirmeyi düşünmüyor değil; lakin, silah bakımından güçlü, hatta hangi silahlara ne kadar sahip olduğu da pek net olarak belli olmayan, böyle bir ülke ile kolay kolay savaşı göze alamadığı da belli!

Ayrıca, ABD ve Avrupa ekonomik bir kriz yaşamaktadırlar.
Bu gibi durumlarda, bu güçlerin yerine göre sığındıkları bir limanın da “savaş” olageldiğini biliyoruz.
Mutlak galip gelebilecekleri bir savaşın; çoğu sorunun üzerini örtebileceği, düşüncesinde de olabilirler!
Dolayısı ile Batı’nın böyle bir çılgınlığa girişmesi, bir ihtimal harici de değildir!
Dediğimiz gibi, dişlerine göre, bir ülke bulmaları gerekmektedir!
Sonuçta, Batı’nın son yıllarda savaştığı iki ülke, Irak ve Afganistan’dır. Bunların askeri gücü, hal-i pür melali ortadaydı. Dolayısı ile ciddi bir devletle kolay kolay savaşı göze alamadıkları alenen biliniyor…
Kaldı ki, ABD İran ile birkaç kez dalaştı! Ama her seferinde hezimete uğradı.
Rehineler krizini hatırlayınız!
Nisan 1980’da ABD hava komandolarınca, “Çöl-1. Kurtarma operasyonu” gerçekleştirilmiş; Ama ABD Ramboları, daha İran’ın çöl bölgesinde iken, kendi kendilerine; uçakları ile helikopterlerini çarptırmış; çölün ortasında, bir enkaz yığını haline gelmişlerdi!
İranlılar sabahleyin kalktıklarında; Süper Gücün, ileri teknolojiye dayalı ekipmanının çölde, kendi kendine nasıl enkaza dönüştüğüne şahit olmuşlardı.
Tıpkı, “fil vaka’sında” olduğu gibi; “yenilmiş bir ekin e dönmüşlerdi” ya!
Unutulmamalıdır ki, Ebrehe’ler azdıkça, Ebabiller üzerlerine uçmaya devam edecektir…
Anlaşılan, ABD bunları unutmuşa benziyor!
Ama bence bunları hatırlasa, kendisi için çok iyi olacaktır!

Biz bu ümmetin bir parçasıyız. Bizim aidiyetimiz ümmettin kendisinedir.
İslam Ümmetinin arasına çekilmiş, sun’i sınırlar, hafızalarına dayatılmış; ırka, dile dayalı sun’i ayrılıklar; İslam Düşüncesinin kabul edeceği şeyler değildir. Bir Müslüman için, İslam ümmetinin bir bölgesine yapılan saldırı, diğer bölgelerine de yapılmış gibidir.
Daha önce, Irak’a, Afganistan’a yapılan saldırıları kendimize saydığımız gibi…
İran’a yapılacak bir saldırıda, bütün ümmete yapılmış sayılır.
Her Müslüman, bunu böyle bilir ve böyle idrak eder.
İslami düşünce, İslami mantık budur.
Tabi ki, İslami olan…!

Efendim İran, Caferi mezhebindedir.
Evet… İran, İmama-ı Cafer-i Sadık’ın mezhebine tabi olanların söz sahibi olduğu bir ülkedir.
Burada tabii olmayan ne var ki?
İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam-ı Caferi Sadık’ın ders halkasına katılmış; O’nu dinlemiş, ondan ilim almıştır. İctihadlarında çok azda olsa bazı farklılıklar söz konusu olmuştur. Ama iki İmam arasında hiçbir zaman, saygı- sevgi ve birbirlerini takdir, eksik olmamışken; aralarında hiçbir sorun yokken; Onlardan Bin üç yüz yıl sonra gelmiş ve onlara tabi olmaya çalışan, bizlere ne oluyor?
Ehil olan Müctehid-i Kiram arasında ki, İctihad farklılığı, sadece fıkha gelen bir çeşitlilik, bir zenginliktir.
Müctehitler arasında ki görüş farklılığı, onlara tabi olanlar arasında neden bir sorun olsun? Bunun mantalitesini anlamakta sıkıntı çekmemek, mümkün değil.
Böyle bir sorunun “mantığı ve gerekçesi” yoktur.
Aslını sorarsanız, böyle bir sorunun kendisi da tabii olarak yoktur!
Bunlar, başkalarının bizim için özel ürettikleri sun’i olan sorunlardır! Bu sorunların, meselenin tabiatından kaynaklanıyor olması mümkün değil! Sakin bir mantıkla şöyle düşünelim;
İşin ehli olan ve Allah’ın Dininde samimi iki müctehit imam; Allah’ın Yüce Kelamı ve Peygamberinin Sahih Sünneti kaynak alınarak, iki farklı ictihad ortaya koymuşlarsa;
siz isterseniz birincinin; isterseniz de ikinci müçtehidin içtihatlarına tabi olursunuz. Siz birine tabi oldunuz; diğer bir kardeşiniz ötekine tabi oldu diye; aranızda bir sorunun mu çıkması gerekir?
Böyle bir sorunun mantığı olabilir mi?
Buradan bir sorun çıkararak, ayrılığa düşmenin izah edilebilinir bir tarafı var mıdır?
Altını çizerek söylüyorum,
Müslümanları kardeş yapan, Allah (c.c)’ın bizatihi kendisidir.
Hucurat Süresinde, “Muhakkak ki Müminler kardeştir” demiyor mu?
Allah’ın kurduğu böyle bir bağı, kim çözebilir?
İslam düşmanlarının, buna gücü yetmemeli! Yetmeyecek inşallah..

İslami İran’ın, böyle bir ayrılıkçı mantaliteyi taşımadığı kanaatindeyim…
Bütün yeryüzün de ki İslam düşmanı müstekbirlerin hasımlığını üzerine çekmek pahasına da olsa; Allah’ın yasalarını hayatın her alanına uygulayarak; O’nun rızasını her şeyin üstünde tutma kararlılığı içinde olanların; kendisinin tabi olduğu müçtehidin ictihadlarına tabi olmadı diye, Allah’ın rızasını çiğneyerek, diğer mezheplerde ki kardeşlerine farklı bir gözle bakabilecek bir seviyeye düşemez / düşmemeli..
Şayet, - İran, sun’i olarak üretilip servis edilen bu mezhepçilik girdabını aşamaz; içinde boğulursa, kendisine de İslam ümmetine de yazık etmiş olur!-
Ama İran’ın dakik siyasetinde, bu güne kadar böyle bir şeyi net olarak, müşahede etmedik.
Bu ve benzeri sun’i üretimler karşısında, İran’ın daha dinamik ve uyanık olduğuna şahit olduk. Rabbim, tüm İslam Ümmetine Nur-u ferasetini nasip eylesin…
Diğer taraftan bizler de, aynı mantık çerçevesinde, bütün İslam Ümmetini ve bütün Müminleri kardeş biliyor;
Ve dolayısı ile Caferi kardeşlerimizi de her yönü ile destekliyor ve yüreklerimizle yanında olduğumuzu belirtiyoruz.

Aslında İran, Ümmet için çok şey ifade ediyor!
Her şeyden önce İran, İslami bir Devlettir. Dolayısı ile İslam’ın 21.Asırda da devlet olacağının örnekliğini teşkil etmektedir.
Allah(c.c)’ın, yaratmış olduğu kullarının yaşamlarına, uygulamaları için indirdiği esaslara, gayet net olarak, İslam Devleti olma hasebi ile fert ve devlet bazında, bütün kurum ve müesseseleri ile uyan tek ülkedir.
Bu basite alınabilinecek, önemsiz addedilecek bir konu değildir. Bu konu, olmazsa olmaz; her konunun başında gelebilecek bir konudur!
Ayrıca, Siyonist-Haçlı ittifakının orta doğuda, istediği gibi at koşturmasına engel olabilecek bir güçtür.
Mazlum Filistin başta olmak üzere, tüm mazlumların hamisi olabilen bir ülkedir.
İran İslam Devleti’nin bölgede yok olması; baykuşların her tarafa üşüşmesi, ümmetin daha da ayaklar altı olmasının ifadesidir!

Yeni İran’ların doğması yolunda; Ümmetin kolu kanadı olması dileği ile Rabbim, müstekbirler karşısında, tüm İslam Ümmetini ve dolayısı ile İslami İran’ı da muhafaza etsin.
Rabbim tüm İslam Ümmeti’nin, yar ve yardımcısı olsun.

İslamigundem.com-Fazlı Kayaduman

 

Ebuzer isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-05-2011, 00:06   #2
Kullanıcı Adı
xhidayet
Standart
İran ümmetin yüz akıdır...
xhidayet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-05-2011, 00:42   #3
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
AMİN İNŞ...

makalede değinildiği gibi İran islam'ın kalesidir !
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-05-2011, 00:49   #4
Kullanıcı Adı
EpiVaTeS
Standart
alakası yok...
EpiVaTeS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-05-2011, 01:00   #5
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
alakası kurulduğunu da değiştirdiği dengelere ve oluşturduğu kaygılardan bellidir.
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-05-2011, 01:02   #6
Kullanıcı Adı
EpiVaTeS
Standart
bana göre değil...
EpiVaTeS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-05-2011, 01:07   #7
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Benim iran konusunda çekincelerim var... açıkçası makalede yazdığı gibi iranı görmüyorum... iran K. Kerimi şiice yorumlayıp kendisini onunla yönetiyor... tarihe baktığımda da bu beni ürkütüyor....
Tarih boyunca iran bize hiçbir zaman güven veren bir ülke olmamış... biz onlar için bazı şeyleri göze alsak bile onlarda bir değişm yok... ve ben şu karayılan meselesinde bir iş olduğunu düşünüyorum... hepsi birleşince irana soğuğum... ve şunuda eklemek istiyorum ki iran o kadarda güçlü bir ülke değil. doğrudur çoğu işini kendi başına hallede biliyor fakat okadar...
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-05-2011, 01:14   #8
Kullanıcı Adı
onurcan
Standart
İran yazıdaki gibi tam bir ülke değil..
bence tam anlaşılan bir ülke değil...
onurcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-05-2011, 01:16   #9
Kullanıcı Adı
BeldeiTAYYIBe
Standart
Sünnilere baski yapan bir Iran Islamin kalesi olamaz.
Ancak SIIligin kalesi olur. Imami Caferi Sadik hazretlerimi demis onlara Imami Azam'in pesinden gidenlere baski yapin diye?

Buram buram propaganda kokan bir yazi.


Haksizlik karsisinda Iranin yaninda olalim...eyvallah...lakin iranida sütten cikma kasikmis gibi göstermeyelim.
BeldeiTAYYIBe isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-05-2011, 01:46   #10
Kullanıcı Adı
EpiVaTeS
Standart
propagandanın kralı...
kızabilirisiniz...
ama nedense akabe vakfı vahdet adı altında resmen şii'cilik propagandası yapıyor...
değil diyenlerin mutlaka beni ikna etmesi gerek...
EpiVaTeS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi