09-09-2007, 20:05 | #41 |
SESSİZ OLUN! SÂLAM OKUNUYOR
İki elim kalbimde,bastırdıkça kan sızıyor. Nerde yanlış yapıyorum. “tütün bas dinsin “ diyorlar. Bilmiyorlar.. Ben kanımı yandıkça tüten ölü kokusuna gömüyorum.. Mazgallar da can çekişen izmaritleri, deva olur diye göğüs kafesime mahkum ediyorum. Ucu ateş olmayan tütün ne çare yarama… Harmanları savuruyorum karanlık göğe, Har vuruyorum dikiş tutmaz gönlüme. Sonra bir düşten uyanıyor, Elimi eteğimi çektim diyorum laf tutmaz , ahmak gönlüme.. Elimden tutup sırrı gizlenmiş aynaya döndürüyor suretimi , Dudağımdaki kana bakıyorum , Ve korkunun tene yansıyışıyla , Korkmuşum diyorum düşümde… Her infaz öldürmüyor insanı, Bunu öğreniyorum. Ve biliyorum, yavaş yavaş gelecek sonum… Gece bana mahkum,ben müebbete. Onun sonu göz tırmalayan ışık, Benimki sadece içime duyurulan bir çığlık.. “biter” , ”geçer” diyor sağ yanımdan bir ses, “kimsin “ çıkıveriyor kurumuş dudaklarımdan, meleğinim senin diyiveriyor. Ona söylemiyorum ama, ben her defa sol yanımdakini dinliyorum… “bitmeyecek”, ”geçmeyecek “ yükünü bırakıyor. Sağda ki direnişe rağmen , sol yanıma selam veriyorum.. “hiç” kimsenin yaşattığı bu.. Biliyorum; üzerimde son moda durması beyaz bezin. yakıştırsam belime kırmızı kuşak,başıma duvak yapardım, yine kefen biçiyor kendime makasım. Hazırsa her şey, başlasın sefer! Yolcu yolunda gerek… Aşkın yanına gömün hala can çekişmiyorsa eğer, Ki ölü değilse toprağımı o serper. Ve yüzümü şehri yar/a döndürün… Bana müsaade…ölümle randevum var, Bedenimde ki beyazlıkta kan lekem.. Elinizi değmeyin,sıcağı soğumayan tenime, yar/dan yaram var… ateşin koru cehenneminizi yakar…. Keskin bir leş kokusu şimdi tenime dolan, Sessiz olun! Sâlam okunuyor… |
|
09-09-2007, 20:23 | #42 |
BAŞÖRTÜM
Uzun zamandır defterlere
Yazmadım adımı. Defterimi kalemimi de zincirlediler okulum Gibi. Hocalar; Robokoplar ellerinde res niyetine copları, kelepçeleri Öğrendik; Vatan haini muamelesini, Yeşeren fidanların baltalanışını gözaltı sonraları, Tevekkül, umut pırıltısı saçan gözlerin onurlu bekleyişini, Gözyaşlarının ılık sağnağı boşalırken Seller gibi, dik durmayı öğrendim şemsiye niyetine tutarken vakarımı.. Tek amacım Okumaktı, koca yunus gibi, ben de kavga için gelmemiştim. kültürsüzdüm; ne cam kırmayı Biliyordum,ne de taşlamayı polisleri. Vatanın selameti(!) için yasaklanan okulumda Fazileti Öğrenmiş, hoşgörmüştüm.. henüz yaşım 18 çocukluktan yeni çıktım daha. hani şu Yaşıtlarım banka Reklamlarında zıplarken hala , oyuncaklarımdaki polis Minyatürü Canlanıp, dikildi karşıma.. bunlar gerçekti; vurduğunda acıtacak kadar gerçek Elindeki Kanunla.. suç onların değildi; onlar emir kuluydu çünkü. kimi amcam Kimi Babam, kimi ablam, asıl işleri hırsızı, katili yakalamak, durdurmak terörü 'emir büyüük Yerden''diyor her üst makam. eyy büyük yer neredesin?? seni Bilmiyorum ama senden Büyük bi yerim var ki, nereye kaçsan yine onun Gözetimindesin. o kadar küçük bi zekan Var ki, iki günlük dünya hayatına Değiştin ebedi cenneti.. bu zulüm bir gün bitecek Yıldıramazsınız imanlı Sineleri.. hak vaadini yerine getirecek inananların büyük olacak ecri! |
|
09-09-2007, 20:50 | #43 |
kendine bir bak....!
Dünyaya bak Sonra daralt pencereyi; yaşadığın ülkeye... Ve şehrine..Sonra evine... Daha daralt ya da genişlet kainat kadar! İçine, sana bak!.. Ne görüyorsun?.. Keşmekeş, bin çeşit huzursuzluk, gözyaşı, ıstırap mı?.. Öyleyse düşün; neden?.. Neyi kaybetti ki insan?.. Ve neyin sancısında?.. Ya da neyi bulamıyor ki?.. O'nu mu? Cevaplar bin gizemli sır içinde... Arala pencereni...Ötene, ötelere bak!.. Bil ki O; Sana en Sevgili... En merhametli... O, sen bıraksan da seni; Seni asla bırakmayandır... Kulak versen mahlukata; O akışa, o çağrışa, o yanışa... Başın döner, mest olursun O'nu tesbihlerinden... Yani?.. Yani, O daima hazir ve nazir... Gaib olan sensin... O hep sende...Seninle... Görmesen de aslında sen de maddeten, her an onunlasın, Zerrelerinin tek tek şehadetiyle... Öyleyse?.. Sorgula içini! Sen! Sen neredesin... Bir sen vardır sende senden içeru... İşte anla; Ayrı düşünce senden, sen O'ndan ayrı düştün... Neredesin?.. Ara seni... Bil ki; Seni bulduğunda O'na kavuşacaksın... Bil ki; O'nu bulmanın yolu, seni aramaktır. Durma! Çok geç olmadan ara seni... Ki, O'nu bulasın...Aleme sultan olasın... Ve... Ol cümlesi, şu sırdandır; Kim ki kendini bildi, işte o Rabb'ini bildi." |
|
09-18-2007, 00:54 | #44 |
█▄..Senden sonra bir daha ben olamadımki..▄█
Ve sen yoksun artık Ne sıcacık bakan gözlerin Ne sarıldığım zaman yok olduğum, Senin benliğinde var olduğum dünyan Ne beni yakan yüreğin Ne yüreğime saklayacağım tek bir sözün var Ve sen yoksun artık yaşayamıyorum, nefes alamıyorum çok canım acıyor kanıyor yaralarım sevemiyorum insanlarıçünkü hiçbiri sen değil beni saran varlığın nerde ve sen yoksun artık ben yapayalnız kaldım bu acımasızlıklarda ben sensiz kaldım gittin değilmi tek söz yok yüreğime saklayacağım, tek bakış yok gözlerimde saklı kalan kokun yok dudaklarımda ıslaklığın ve senin hayatında da ben ve sen yoksun artık uyuyamıyorum oysa ben günlerce sadece uyumak istiyorum tek kavuşabildiğim rüyalarımda seninle buluşmak için senin için hani seninleyken en güçlü fırtınalara dayanabilen bir çınardım ya şimdi bir meltem beni yıkıyor sensizim gittin ya beni, BENi ANLAMAYAN iNSANLARLA BIRAKTIN YA neydi bana nefretin bu kadar acıyı bana yaşattın bir terkediliş değil yokluğunun varlığını hissetmeme neden olan acı sensizlikle dövüşmem de değil sanki yemin etmiş gibi acılarını sahiplenmekte değil gidişin bir ihanete bir yalnızlığıa bir yok oluşa kabul edememek bunu anlamamak içimde fırtına kayboluş aşklara insanlara son çığlık içimdeki yıkılışta yapamam dayanamam bunu anlayamam, anlatamam bir tarafım seni inkar ederken bir tarafım seni delice kabulleniyor çıkıp karşıma yapmadım demeni bekliyor ama sen yüreğime inat susuyorsun ve sen yoksun artık keşke son kurşunu yüreğime sıksaydın bu kadar kanarmıydı içim. sen benim canımdın, canımı aldın Senden sonra bir daha ben olamadımki... |
|
09-18-2007, 00:58 | #45 |
GÖNÜL..
Yüreğimin Gözlerinde Sen Varsın
O kadar yürekten bakma bana Zaten gökler bir ağıt armonisi Rüzgârlar şaşırmış bir çağın bestesi O kadar derinden bakma diyorum Sabrın duvarlarını yıkar Suç işlerim sonra Kaderin cidarını zorlamaya Ne senin hakkın Ne benim hakkım var. Kımıldamadan böyle ufka daldığımda Ne güzel geceleri bu şehrin Ne körfezin sessizliği Dindiremiyor içimde başlayan fırtınayı Ağlıyorum Ağlıyorum öylesine ferahlıyorum bazen Ve sen bırakıp gittiğin zaman beni Deniz yeniden köpürüyor Dalgalar sığmıyor yüreğime Yüreğimin gözlerinde sen varsın... |
|
09-18-2007, 01:01 | #46 |
!!!SANA BAKMAK!!!
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla uçak örneğin uçurtma mesela altına konulabilir bir ayağı ötekinden kısa olduğu için sallanan bir masanın veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine. bir beyaz kağıda her şey yazılabilir senin dışında güzelliğine benzetme bulmak zor sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim anlarım bitkiden filan ama anlatamam toprağın güneşle konuşmasını sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla sen bana ışık ver yeter bende filiz çok köklerim içimde gizlidir gelen giden açan soran bere budak yok bir şiir istersin “içinde benzetmeler olan” kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok uzun bir yoldan gelen tedariksiz katıksız bir yolcuyum yaralı yarasız sevdalardan geçtim koynumda bir beyaz kağıt boşluğu her şeyi anlattım olan olmayan acıtan sancıtan bilsem ki sana varmak içindi bütün mola sancıları bütün stabilize arkadaşlıklar daha hızlı koşardım severadım gelirdim gözlerinin mercan maviliğine sana bakmak suya bakmaktır sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır aşk sorgusunda şahanem yalnız kelepçeler sanıktır ne yazsam olmuyor çünkü bilenler hatırlar hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar bahçıvanlar değil tüccarlardır sen öyle göz sen öyle toprak ve güneş ortaklığı sen teninde cennet kayganlığı iken sana şiir yazmak ahmaklıktır bir tek söz kalır dişlerimin arasından ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim ben sana gülüm derim gül sana benzediği için ölümsüz yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır her şey olmaya hazır sana bakmak suya bakmaktır gördüğün suretten utanmak sana bakmak bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır sana bakmak Allah’a inanmaktır |
|
09-18-2007, 01:05 | #47 |
Sevmekten Korkuyorum
Her gün yanında olamamaktan korkuyorum
Sesini duyamamaktan Seni görünce, sana alışmaktan da korkuyorum Nedense sensizlikten de korkuyorum Bir gün hoşça kal demenden İstemesem de; Bir gün, bir gül gibi İçimde solmandan korkuyorum Hafızamda bırakacağın hatıralardan Hatıralardan kaçamamaktan Adını unutamamaktan korkuyorum Ah be güzelim; Ben seni sevmekten korkuyorum. Benimkisi sadece bir sevda Göz yaşlarımla söndüremediğim Korkularımı yenemediğim Söyleyemediğim Fakat, kendimi tükettiğim Ve beni; Yedi kat yerin dibine sokan Utandıran, korkutan An be an içimi yakan Cesaretsiz bir sevdan Bu nasıl bir sevda ? Anlayamıyorum Ah be güzelim; Ben seni sevmekten korkuyorum. Biliyor musun; Aklımdan hiç çıkmıyorsun. Sen benim; İmkansızlar bahçesinden koparttığım Edâlı gülümsün. Hiçbir zaman koklayamayacağım Adını söylerken burkulacağım Sevmekten hep korkacağım Fakat, ömrüm boyunca unutmayacağım Edâlı gülümsün. Ah be güzelim; Aslında sen benim, Kendi ömrümsün |
|
09-18-2007, 01:09 | #48 |
__"Hadi Hesapla"__
Birlikte yürüdüğümüz yolun uzunluğunu değil, yaşadığımız yolu hesapla!
Ben sana yağmur yağarken, gökyüzüne bakıp sevinmeyi öğrettim! Sevinmeyi hesapla! /// Gün gelir; ölürüm... Yokluğumu hesapla! /// Kainat boşluğunun sonsuzluğunda ritmik bir noktacık; dünya... Koca dünyada ritmik bir noktacık; kalbim... Rabbimin “Hiçbir yere sığmam; oraya sığarım” övgüsüyle yüce... Ve ama, hırsının örsünde vahşice; Kırılmayı hesapla! /// Başucundaki eski bir kitap gibiyim çocukluğunu fısıldayan... Beni değil, kendini verirsin eskiciye! Ve seni kime sorarlar sonra? Sen kime sorarsın kendini? Kaybolmayı hesapla! /// Beni bulabilirsin belki... Ama belki... Güvercinlerin olduğu yerde; Fatih’te, Eyüp’te veya Yenicami’de... Bir avuç yemi savururken havaya... Sessizce ağlarken, Veya. Bıraktığın yerde; Bulabilmeyi hesapla... /// illa ki ölürüm... Yokluğumu hesapla! |
|
09-18-2007, 01:11 | #49 |
Bu Gece En Hüzünlü şiirleri Yazabilirim..
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
şöyle diyebilirim : 'Gece yıldızlardaydı Ve yıldızlar, maviydi, uzaklarda üşürler' Gökte gece yelinin söylediği türküler Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim Hem sevdim, hem sevildim, ya da o böyle söyler Bu gece gibi miydi kucağıma aldığım öptüm onu öptüm de üstümde sonsuz gökler Hem sevdim, hem sevildim, ya da ben böyle derim Sevmeden durulmayan iri, durgun bakışlı gözler Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim Duymak yitirdiğimi, ah daha neler neler Geceyi duymak, onsuz daha ulu geceyi çimenlere düşen çiy yazdığım bu dizeler Sevgim onu alakoymaya yetmediyse ne çıkar Ve o benimle değil, yıldızlıdır geceler Yürek zor katlanıyor onu yitirmelere Bakışlar sanki onu bana getirecekler Böyle gecelerdeydi ağaçlar beyaz olur Artık ne ben öyleyim ne de eski geceler Sesim ara rüzgarı ona ulaşmak için şimdi sevmiyorum ya, eskidendi sevmeler şimdi kimbilir kimin benim olduğu gibi Sesi, aydınlık teni, sonsuz uzayan gözler Sevmiyorum doğrudur, yürek bu hala sever Sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer Bu gece gibi miydi kollarıma almıştım Yüreğimde bir burgu ah onu yitirmeler Budur bana verdiği acıların en sonu Sondur bu onun için yazacağım dizeler |
|
09-18-2007, 01:13 | #50 |
Ben Ölürsem...
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar Yollar kalbimle örtülür Parmaklarımın arasından Gecenin geldiğini görürüm Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Çocuklar sinemaya gider Yüzümü bir çiçeğe gömüp Ağlamak gibi isterim Derinden bir tren geçer Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Alıp başımı gitmek isterim Bir akşam bir kente girerim Kayısı ağaçları arasından Gidip denize bakarım Bir tiyatro seyrederim Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Uzaktan bir bulut geçer Karanlık bir çocukluk bulutu Gerçeküstücü bir ressam Dünyayı değiştirmeye başlar Kuş sesleri, haykırışlar Denizin ve kırların Rengi birbirine karışır Sana bir şiir getiririm Sözler rüyamdan fışkırır Dünya bölümlere ayrılır Birinde bir pazar sabahı Birinde bir gökyüzü Birinde sararmış yapraklar Birinde bir adam Her şeye yeniden başlar |
|
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
|
|