06-17-2018, 08:03 | #51 |
Kaynak incesöz.com
Nuri Pakdil Sözleri ”Kalem benim kal’em.” ”Acıyı güzele, kötüyü iyiye çevirmek lazım. Bunu ancak sanatla yapabiliriz. Ölümsüz olan, bir tek o çünkü.” ”Gerçek değil düzme bir dünyaydı, okuduğum bütün okullarda, önüme konulan. Hayal gücümü harekete geçirmesem yıkılmıştım.” ”Gerçek İman: Dönüştürücüdür: tüm yeryüzünü; Hakka doğru…” ”Çürüme başlamaya görsün insanda, akıp gidiyor hiçliğe.” ”Anlamak fiilinden meşaleler yapılmalı : Yeryüzünde birbirimizi görebilmek için.” ”Sözümüz eksik, hayatlarımız yarım,*kalbimiz sallanıyor içimizde*direnmeye hazır hayatlar ver bize Rabbim !” ”Biz, yitire yitire kazandık kendimizi.” ”İnsan, kendi sesini, daima başkalarından önce işitir.” ”Yasa batmış Kudüs bu! Elinizi uzatınız; zincirleri mi kıracaksınız? Yurtsuz kalan Filistinlilerin direniş ateşinin çığlıkıları göklere saçılır ve İstanbul gecelerinde toplarsınız bunları.” ”Boynumuz ağrıdı batıya bakmaktan.” ”Hüzün; hissedilmesi kolay olmayan, çok narin, ince bir sestir.” ”Ancak eylemin içinde kurulabilir düşünce birliği.” ”İnsanı kalbinden tutamadınız mı, görün; nasıl kayıp gidecek elinizden…” ”İnsanın damarlarında sağlam cümleler dolaşmalıdır.” ”Eğilip kalbimi dinlemek istiyorum ya, bazen, öylesine uzağındayım ki!” ”Ağlamak, anlamak anlamına geliyor benim için.” ”Pası silinir gözümüzün: upuzun bir fetihtir aslında hayat; kendi özümüzü daha bir kavradıkça.” ”Çocukluğum sınırsız bir ülkedir.” ”Bir cümleyi bıraktım; yetkinleşsin haberim olur.” ”Bazen başımı ayrı mı taşısam, diye düşündüğüm oluyor;çünkü, aşırı gürültüyle dolu içi.” ”Çağ ancak, bilinçle sorumluluk yüklenenlerin yüzüne güler.” ”Okumadığın gün, karanlıktasın ve bu karanlıkta hiçbir şey meşru değildir.” ”Bütün yalınlığıyla hayatı kucaklayabilmek,*tartıya vurabilmek akıp giden suları,*saat şöyle dursun, dakikaların değerini anlayabilmek,*ateşi avucumuzda tutabilmek açıkçası sükûnette mümkün.*Yeryüzünün en melodik dili, sükûnet.” ”Bize lazım olan soylu bir öfkedir.” ”Bildiğim her şeyden sorumlu olmazsam, nasıl hak edebilirim yaşamayı?” ”Hayat; hem yürünülen yoldur, hem taşınan dağ.” ”Yazı, daima bıçak sırtına yazılır; durursanız, bilirsiniz ki, bıçak etinize saplanacaktır.” ”İnsanın, içinden kurduğu cümlelerin ağırlığını omuzlarında hissettiği vakitleri iyi yaşaması gerekiyor. İçimiz: büyük şansımızdır çünkü.” ”Yazı: Doruk noktasına ulaşmış aşktır.” ”Kuşkusuz, en etkili ve evrensel silah, kelimedir. Okumadığın gün karanlıktasın.” ”Durmadan vurmalıyız vicdanımızın üzerindeki kayaya; mor puta. Özgürlüğümüzü ancak böyle varedeceğime inanıyorum. özgürlüğü, kotarılmış ve bana sunulmuş bir yemek olarak bulmadım ki ben!” ”Hiç yazılmamış uzun bir destandır annelerin yüzleri.” ”Yalnızlıkta kendi cümlesi bile eşlik edebiliyor insana.” ”İzin verirseniz şuracıkta, kendi kendime düş görmek istiyorum.” ”İnsan yitire yitire kazanabilir kendi kendini.” ”İnsanın özü artık yok. Tüm çılgınlıklar bundan kaynaklanıyor olmalı. Çağın kanseri, bu ‘insan özü’nden yoksunluk. ”Çok vefalı bir dostun elini tutarcasına Sağ elimi sol elimin üstüne getirdim..” ”Kim bıraktı uçurumu bu kadar yanıma.?” ”Her şey olabilir: İnsan: Yitirmişse.” ”Pası silinir gözümüzün: upuzun bir fetihtir aslında hayat; kendi özümüzü daha bir kavradıkça.” ”Çoğu zaman, susmak, konuşmaktan daha kıymetlidir, hayırlıdır. Söz bitebilir, fakat sükût hiç bitmez. Çünkü o, dünyanın en uzun cümlesidir.” ”Sorumlusunuz, bütün yaptıklarınızdan, olanlardan ülkenizde ve ülkeniz olmayan yerlerde, ilginiz ve bilginiz oranında.” ”Yürüyecek miyim? Karar. Adımların tadını bir aldı mı, hiç bırakası gelmiyor insanın.” ”Kutsal inadı olanlar gerekli.*Bir kalbi daha olanlar gerekli.” ”Harikadır cümle ilk yazıldığında.*Koşmaya başlasın da o zaman gör sen.” ”Hayat : hem yürünülen yoldur, hem taşınan dağ.” ”Gül nevileri de dahil kirlenmeyen çiçek mi kaldı ”Sen hiç martı yüreğinin çarpıntısını duydun mu?*O, bir mücadeleci yüreği gibi, dik dik atar.. Kıyıya inince besmeleyi unutma.!” ”İnsan kendini de pusuda beklemeli.” ”Her cümlenin vebali ağırdır. Kapsama alanına tüm insanlık girmektedir.” ”Gerçek değil düzme bir dünyaydı, okuduğum bütün okullarda, önüme konulan. hayal gücümü harekete geçirmesem yıkılmıştım.” ”Süpürülmekten korktukları için her süpürgenin sapına yapışanları iyi ayırt etmeli.” ”Bildiğim her şeyden sorumlu olmazsam, nasıl hak ederim yaşamayı?” ”Susuzluktan çatlamış toprak nasılsa, İstanbul’un yüreği de öyle!” ”Kudüs’süz ve İstanbul’suz Aşk yoktur…” ”İçe bakış dehşetli hazinedir.” ”Öyle kötü biriyim ki seni sonsuza kadar yanımda tutarak hayatını benim yanımda cehenneme çevirmek istiyorum. Seni defalarca kırmak, belki defalarca yaralamak. Sırf günün sonunda bana sığın diye elindeki her şeyi almak istiyorum.” “Direnç gömleğimi giydim!” sözü “Sürekli okuyorum” anlamına geliyor.” ”Tartışma hiç kimseyle. Sadece düşün. Düşündür başkalarını.” ”İnsanın, içinden kurduğu cümlelerin ağırlığını,*omuzlarında hissettiği vakitleri iyi yaşaması gerekiyor..İçimiz: büyük şansımızdır çünkü…” ”Susmakta konuşmak kadar önemli oluyor bazen.” ”Kuşkusuz, en etkili ve evrensel silah, kelimedir.” ”Nergis sızısı bir yağmur idim ben*insan kalıbına döküldüm ..” ”Ben bir şeyi hiç mi hiç az sevemedim. Hele orta hiç sevemedim. Hep çok sevdim. Arkadaşlarımı da severim. Yeryüzüne biterim. Eve portakal aldığımda kasayla alırım. Dayanamayanlar çürür.” ”Daima bana inanmalısın.” diyor içim..” “Öldünüz. Birbirinizi öldürüyorsunuz.. Öldürüldüler. Öldük. Gömülme törenlerimize hemen başlanabilir.” ”İnsan aşık olmadan kendini tanıyamaz.” ”Korku” derdi, ”bir arkadaş gibi yanında olmalı insanın” derdi, ”umutla dengelemek için: içimizi.” ”İnsanda adalet duygusunu oluşturan, bu duyguyu canlı tutan kaynak, insanın ruhsal derinliği, insanın manevi yönüdür. Bir toplulukta ruh unutulmuşsa, manevi istekler yoksa, o toplumda gerçek anlamıyla sağlıklı insanların bulunmadıklarını hemen anlarız. ”Gökyüzü, dörtbaşı bayındır bir ülkedir.” ”İnsan, seni savunuyorum sana karşı!” ”İnsanın en çok kalbi temiz olmalıdır. Ne emek, ne ekmek; Önce kalbimiz bozuluyor çünkü.” ”Yargılıyız acı çekmeye. Acının her şeye egemen olduğu bir çağda yaşıyoruz: en çok insan öldürülen bir çağ çünkü bu. Türkiye’de her şeyin üstünü yoğun bir acı kaplamış: gülüşümüz bile acıdır bizim. Büyük bir ulusun son küçük parçasında bırakıldık. Hem toprak yitikliğinin, hem de ülkü yitikliğinin acılarından kaynaklanıyor bizim acımız.” ”Aslında konuştuğumuz filan yok, düpedüz açık açık, çığlık çığlığayız.” ”İnsan aşmak zorundadır kendi kendini: kendi kendini öldürmeye, bir çukura düşmeye karar verebilen insan, niçin, kendini aşmaya, doruklara çıkmaya karar veremesin?: i nsan, manevi kaynaklardan uzaklaştıkça parça parça öldürmüş olur kendini: taksitli öz öldürüm bu.” “Birbirimize tutundukça bıçakların ağzı kapanacak.” ”Yönelişlerin en ayrıcalıklısı, insanın kendi vicdanına doğru olandır.” ”İnsanın, kendi kendi olabileceği sessiz bir mekan, meğerse ne kadar önemliymiş!” umut, konuştukça büyür, aşar sizi, kentinizi de, ülkenizi de aşar: yeryüzüne bir elektrik akımı gibi geçer umut.” Avrupa’dan almak” hastalığına tutulalı beri, tarihimizi okumaz olduk. Kendi tarihine yabancı kuşaklar yetişti Türkiye’de. Geçmişle aramıza bir Avrupa setti inşa ettik. Ve hiç utanç da duymadık bu setti inşa ederken.” ”Hiç kimse kahır yaşamak için aşık olmaz: “Kahrın da hoş” diyebilmektir aşk.” ”Bağımsızlığa dışsal davranışlarla değil içsel bileşimlerle ulaşılabilinir kurtarmamız gereken ilk yurt içimiz iç dünyamız kimliğimiz.” ”Heykele saygı duyula duyula inanç yitebilir insanın içinde. Çünkü saygı taş kesilirse, insan kolaylıkla aşamaz önündeki engeli.” ”Benim siyasetim inancımdır, benim inancım siyasetimdir.” ”Ruhumuzun özünden yola çıkmalıyız.” ”Her ânı o ânda yaşamalıyız ki, seçimimizi sağlıklı yapabilelim: her ânında seçimle karşı karşıya insan.” ”Kuşkusuz bir ‘giz’dir içdünyası insanın: öyle olmasa, insan, şimdiye değin dayanabilir miydi ağırlığına yeryüzünün?” ”Daima, terazinin ibresi vicdandır. Artık, vicdan dışında hiçbir şey namusluluğu açıklayamaz.” ”Yabancılaşma uygarlığından kopan bir ulusun alınyazısıdır.” ”Mekke yönünde tek buğdayı sürükleyerek ilerleyen karıncayı hiç usumdan çıkarmayacağım, her zaman düşüneceğim. Çünkü, karınca, yolunda yanarken, eşsiz bir güzelliği de yazıyor: yeryüzündeki bütün dillerle.” ”Ölüm korkusunu, ancak ölüm ötesi hayata inanarak yenebiliriz.” ”Bir ülke, utanma duygusunu yitirmişlerle dolunca, sürgünler ülkesi olur. Utanma duygusunu yitiren, kendi kendisini yitirmiş bir sürgündür.” ”Batı üstüne, çok okuduk. uygarlığımızı bırakıp, nasıl olursa olsun, Batılılara benzemeye çalışıyoruz. Onların sözlerini tutmadan, onların kurumlarını almadan, onların yasalarını uygulamadan, sorunlarımızı çözemeyeceğimiz kanısına varmışız. “Çok genişlemeli kalbimiz“Sevebilmek için” ”Bir ulus, kendi uygarlık değerlerinden kopuk bir düzeyde bulunuyorsa, o ulus için ne ekonomik, ne de siyasal bir bağımsızlık söz konusu olabilir.” ”Çileyi çeken yazıyı yazandır.*Bin çile de bin çeşit yazı demektir.” ”İnsan, vicdanıyla sürekli hesaplaşıyorsa, genç kalır, tığ gibi.” ”Hiç alışamadım gülmeye,*hüzün vicdanıma daha uygun.” ”Doğrudur aşınma acıdır. Aşınan ayak topa vuramaz. Aşınan beyin devrim yapamaz.Aşınan aşık şık bir görüntü vermez. Aşınan kumaştan güzel bir elbise dikilebilir mi?” ”Mezar taşı çok alçak gönüllü bir işarettir ölüye ve ölümün “aşılması gerekli bir köprü” olduğuna.” ”Ne söylüyorum ben? Eğriyse düzeltilmeli, kirliyse arındırılmalı, kanlıysa kazına kazına temiz yeri ortaya çıkarılmalı demiyor muyum?” |
|
06-17-2018, 08:03 | #52 |
Kaynak sözünengüzeli.com
Necip Fazıl Kısakürek Sözleri Aşk… Her şeyin başı ve sonu aşk… Çilesi çekilmeyen şeyin aşkı olmaz. Aşk olmayınca, çile olmaz. Çile olmayınca ibda ve cehd olmaz, şevk olmaz, hiçbir şey olmaz, olmaz. Kalplerinizi değiştirin. Size hakikat gibi görünen şeylerin hemen değiştiğini görürsünüz. Kalp değişir mi istenince? Dünyanın en sert ve en yumuşak madeni, kalp. Ateşini bulsun, hemen değişir. Bazıları, “Ben Allah’ı severim, O’ndan korkmam!” der. Bilmez ki, korku, sevginin ta merkezine yerleştirilmiştir. Sevgi korkunçtur. Dağın tepesini seven, uçurumdan nasıl korkmaz? Bir bekleyenin olmalı. Sen kendinden vazgeçsen de senden vazgeçmeyen… Sen çok sev de bırakıp giden yar utansın. Aşkın kanatlarını saymaya sayılar yetmez. O kanatlarla uçulmayacak, çıkılmayacak makam ve derece mi var? Bir hoşça kala sığdırdı beni, yere göğe sığdıramadığım. Üstad’a sorarlar, “Sevgi mi, nefret mi?” diye. “Nefret.” diye cevap verir. Ve ekler, “Çünkü onun sahtesi olmaz.” Sevdiğini belli et. Gizlemek başkalarına fırsat vermektir. Bir giden var, bir de beklenen. İnsan sevme hissini israf etmemeli, kim ne kadar sevilmeye layıksa, onu o kadar sevmeli. Yusuf, baştan aşağı iffet olduktan sonra; Züleyha, baştan aşağı afet olsa ne yazar? Sokak lambası gibi olma ey yar! Kime yandığın belli olsun. Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; değerimi bildiğin gün, beni yanında bulamazsın. Ateşin yakamayacağı tek şey, Aşk! Zaten sensiz ve senden habersiz alınan nefes, varlığın değil, yokluğun soluğu. Bin “günahın” olsa da bana, bir “gün âhım” yok sana… Önüne gelenle değil, seninle ölüme gidenle beraber ol. Konuşsam dilim yanar, sussam kalbim… Sonunda, “Eyvah!” diyeceğin şeye, başında, “Eyvallah!” deme. Pişman ol, fakat pişman ölme! Kızgınlık gürültülüdür, kırgınlık sessiz. Güneş karşısında ancak kamer vücut bulabilir; başka bir güneş değil… Çok sıkıldıysan hayattan, bir mezarlığa git. Ölüler iyi bilir; yaşamak güzeldir. Hayatı müsvedde yaşamayın. Temize çekmeye vaktiniz olmayabilir. İdrakin aczini idrakten büyük idrak yoktur. Küçük parçalara hor bakmayın, onlar bütünden habercidir. Basit kişiler hep ilgi görür. Kaliteli kişiler hep yalnızdır. Ucuz malın alıcısı çoktur. İnsanları tanıdıkça, seveceksin yalnızlığı. Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil. Gökler dolusu sustum ve gök gürültüleriyle doldum. Tereddüt edersen bacakların seni taşımaz. “Yürüyeceğim!” de. Bas ve yürü. Siz hiçbir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli*malı olanlar bağırmaz. Aydınlık yolu herkes bulur, mesele karanlık yolda ışık aramak. Zaten bütün dünya, başı dönen milyonlarla başı dönmeyen birkaç kişiden ibaret. Ulvî mantık, mantıksızlığa benzer. Baktığımız her ufkun öte yanına hasret bir ömür sürüyoruz, nereye varsak hicret… İnsanı olgunlaştıran, yaşı değil, yaşadıklarıdır. Herkesi bu hale birbiri getirdi. Herkes, herkesi affetsin. Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler. Edep, hududu muhafaza etmektir. En büyük edep, ilahi hududu muhafaza. Ölmeyi bilmek lazım, yaşamaya hak kazanmak için. Anlamak lazım değil, inanmak lazımdır. Hayatımızın yarısını uyuyarak geçiriyoruz, diğer yarısını da uyutularak. Bir sigara kâğıdı kadar yaşayamıyoruz. Kefenimizden evvel çürüyoruz. Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım! Kendinden kurtul ve ol! Olmak, işte bütün mesele… Biz dünyada kimsenin bulamadığı huzuru arayacak değiliz. Kalkar, abdest alır, huzurda eğiliriz. Dünya, Ahiretin tarlası… Bilerek bilmeyerek Allah’a doğru yol almak vardır, varmak yoktur. Varabildiğimiz hiçbir şey, hiçbir ufuk Allah değildir. Allah, sonsuzluktur. Filozofların bahsettiği değil, Peygamberlerin haberini getirdiği Allah! Susmak, “Ya Sabır!” diyebilmektir. Öyle bir duadır ki, yürekte çınlar. Gerçek hayat, burada olmayandır; var olup burada olmayan… Allah, ıstırabını çektirmediği şeyin, nimetini vermez. Ayağın taşa takıldığında, “Allah kahretsin!” bile deme, dua et ki; taşa takılan bir ayağın var. Kurban olduğum Allah’a bile günde beş vakit ulaşabiliyorken, kendini ulaşılmaz sananlara selam olsun! Allah’ın sevdiği cihad, zalim Emire söylenen Hakk kelimesi… Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez. Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez. Büyük cihat, milyonlarca insanın bir o kadar insanla kavgası değil; tek kişinin öz nefsiyle cengidir. Tek dava O’nu bulmakta, bulduracak olanı bulmaktaydı. Kâfire karşı dimdik, Allah’a karşı Vav gibi eğilirim! İnsanlar ikiye ayrılır: vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar. Sen oku, dedi; her şeyden evvel oku! Ama okumaya başlamadan evvel bil, ne okuyacağını bil! Mekke, Kâbe’nin etrafında bir fanus… Kâbe, Mekke’nin içinde bir nur… Mekke bir şehir, Kâbe bir sır… Allah düşmanı yola getirilmedikçe, Allah’a yol açılmaz. Ne mutlu o kimseye ki, O’na iman eder; O da kendisine hidayet… Allah’a malik olan neden mahrumdur? Allah’tan mahrum olan neye maliktir? Allah, de ve sus! Başka hiçbir şey söylemeye değmez. İslam’ın kılıcı bizzat merhamettir. Sermayem tek kelime, ALLAH azze ve celle. Yalnızca Allah’a inanın, gerisi inanılacak gibi değil. Gerçek keramet, kerametin gizlenmesidir. Zor, çok zor bir gün… Ama Allah, verdiği her zorluğu misillerce fazla kolaylıkla takip edecektir. Öyleyse kumbara gibi biriktiriyorum. Dayanmalıyım. Sarf edenler! İflas edeceksiniz! Biriktirenler! Kazanacaksınız! Her şeyden evvel bize dua nasib et, bizi duadan kesme Allah’ım! Duadan ve gözyaşından… Duayı kabul eden, dilekleri veren, vermeyi murad edince el açtıran, ancak sevdiği kuluna dua ettiren, sevmediklerinin elini ve dilini bağlayan ve kendisine yönelmekten alıkoyan Allah’ım! Bizi affet! Ya Rakîb! Ey isimleri arasında beni en çarpan ad olarak “Rakîb” ismini gördüğüm Allah… Neyi karıştırsam, neyi eşelesem “Rakîb” ismin çıkıyor. Elimizi yakmaması için gaflet maşasıyla tuttuğumuz her şeyin üstünde ve altında sen, her hasretin içinde ve dışında sen varsın! Bir ismin de “Karîb”… Yakın… Yakın olan Sensin! Her şey uzak, Bir hadis var, ürpertir beni: “Hesaba çekilmeden, nefslerinizi hesaba çekiniz.” Camiye dikey olarak gel! Yatay olarak zaten geleceksin. Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür. Adam olmak; cinsiyet değil, şahsiyet meselesidir. İki çeşit insan vardır: zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe yüzsüzleşen. Ben geçmişimi dürdüm, büktüm, çöpe attım. Çöpü karıştırmak köpeklerin işidir. Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur. Sakın ola köprüyü geçene kadar dahi olsa, ayıya dayı deme! Olur ya, tam yarı yolda köprü yıkılıverir… Öteki tarafa ayının yeğeni olarak gidersin. Reis Bey, beni asacaksınız. Fakat ruhum sizi bu dünyada ve ötelerde adım adım takip edecek! İnsan olmanın baş şartı hür olmak iken, eşek olmanın tek vasfı da hiçbir had tanımamak ve dilediği yerde işemek değil midir? Cevabımın şiddetinden susuyorum! Bazı kişiler vardır ki, onlara alçak bile diyemem. Çünkü alçaklık bir seviyedir, onlar bir çukurdur. İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork! Avrupalı kızağından Kaptanı Yahudi, çarkçısı mason, tayfası dönme, rotası dinsizlik, hürriyet gemisinden ne bekliyorsun? Hayvandan insana dönen yoktur ama, insandan hayvana dönen çoktur! Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu. Kendini dünyalar değerli sananlara kısa bir not: Dünya beş para etmiyor. Öyle insanlar vardır ki, lağıma düşseler, lağımı kirletirler. Gözyaşı, suçun rengini soldurmaz. Hava kirliliğinden değil, hayâ kirliliğinden nefes alamıyoruz. Davası olmayan fikir işsizi, sadece dedikodu yapar. İslamiyet, Avrupa’dan gelse Müslüman olacaksınız. Güzele bakmak değil, güzel bakmak sevaptır. Felaket bilinen şey, saadet zannedilen şeyden çok daha az yakıcıdır. Üstad’a sormuşlar, “Kırılan kalp yine sever mi?” Üstad, “Evet.” demiş. Yine sormuşlar, “Üstadım, siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi?” Üstad yine cevap vermiş, “Peki, sen bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtin mi? İnsan ne aptaldır! Mucize içindeyken mucize bekler! Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur. Bizler açlıktan karnına taş bağlayan peygamberin, doymak bilmeyen ümmetiyiz. Tövbe kapısı açık dediysek, yeni günahlara koşman mı gerek? Elin oğlu okur atomu böler… Bizimkiler okur, milleti böler. Kula kulluk etme! Unutma ki, sen de kulsun. Ve kimseye gerektiğinden fazla önem verme’ Yoksa unutulursun… Ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkûmsa, gönülden düşen insan da unutulmaya mahkûmdur. Evdeki hesabımız bile çarşıya uymuyorken, ahiret hesabımızın vay haline! yaşamak dediğin nedir? Yaşamanın manasını mı soruyorsun? cevap vereyim: Her işte ölümü unutmak faaliyetinden başka bir şey değil. Ölüme ilaç ölümdür. Asırlardır zindandayız! Neyin, hangi halin zindanıdır hakikate ulaşamamanın,, aşkı kaybetmenin, hayallere kapılmanın, edeme erişememenin, muazzam zindanı… Kafası, ruhu, bilgisi, ahlakı, disiplini, iradesi olmayan ordu, tepelemeye değil, tepelenmeye memurdur. Bu iş için bir avuç çöl faresi yeter. Roman, icatçı bir hayat taklididir. Mutlak istiklal, mutlak hakikat sahibinindir. İslam, ona teslim olup selameti bulmaktan ibarettir. Hürriyet ve istiklalin hakikati de bu hakikate teslimiyet ve esaret… Kendini Allah’a esir ver ki, hürriyeti bulasın ve hayvan hürriyetinden kurtulasın. Eller… insan ruhunun en zengin ifadesi eller… Okşayan, tırmalayan, yalvaran, yumruklayan, dilenen, sadaka veren, bıçağa ve duaya açılan eller… Akıl, kendi kendisini patlatmaktan başka hangi güce sahiptir ki? Bugün Pazar., dinlenme ve eğlenme günü… Pazar, kendine gelme günü… Dinlenmeye, eğlenmeye, kendine gelmeye imkân bulanlar için bugün o gün. Bütün Uhud Dağı altına döndürülse de benim olsa, onun tek dinarını yanımda alıkoymak istemezdim. Yalnız borcumu ödemeye yetecek miktarını saklardım. Akıldan büyük nimet, zekâdan ağır yük tanımıyorum. Felsefe, çürük cevizlerle dolu bir denizde sağlam cevizi aramaktır. Toprağa bağlan! Okuyup bilmekte şehirliyi aş, fakat şehirde gözün olmasın! Topraktan kitaba, kitaptan toprağa… Başka işe yer verme! Köylüye onun diliyle seslen, dünyayı onun kafasına göre anlat. Batı adamı aya gitse, yıldızlara kement atsa, ona inanma! Onun marifetini öğren, ruhunu ondan koru! Dava; bilen ve bilmeyen, anlayan ve anlamayan için tek: Hep solmayan renge, geçmeyen pörsümeyen yeniye, bölünmeyen bütüne ulaşmak. Tanzimat’tan sonrasını şöyle gör: İstanbul’da donanma, düğün, dernek… Anadolu’da karanlık, cenaze, kıtlık… Sınırlarda ateş, kan, göç… Her bucakta kargaşalık, kopuş, baş kaldırış… |
|
06-17-2018, 08:04 | #53 |
Kaynak sözlervereplikler.com
Nihat Hatipoğlu Sözleri İslam’ın güzelliğine bak Hz. Musa’yı da Hz. İsa’yı da kabul ediyor. Hz. İsa’yı bütün yüreğiyle anlatan bir mümin olarak ben yahudi din adamlarından ve Papa’dan. Siz Müslümanlar nasıl Hz. İsa’ya iman ediyorsanız biz de Muhammed sav.in peygamber olduğunu kabul ediyoruz demesini beklerdim. Günahınız ne kadar büyük olursa olsun,*unutmayın; Hiçbir günah Allah`ın merhametinden daha büyük değildir. Özgecanın benzerlerine ve küçük çocuklara yönelik tecavüz ve cinayet suçlarına mutlaka idam cezasının verilmeli ilahi adalet, vicdan bunu gerekli kılıyor. Azgınlığın cezası vicdanları rahatlatmalı. Gelecek İslam’ındır. Hiç şüphesiz gelecekte gündeme oturacak tek kişi*Hz. Muhammed (S.A.V.)*dir. Allah var diyorsunuz, neden yok gibi yaşıyorsunuz Duanın kabulü için aceleci olmayın. Önce eyleminizle Allaha yakınlaşın, sonra Dua edin Hz. İsa içki tüketilmesini, çamların kırılmasın, insanların aldatılmasını istemezdi Noel baba bizim kültürümüzde yok; bizim kültürümüzde Nasreddin Hoca Karacaoğlan var. Bizim noel babaya ihtiyacımız yok Gençlerimize, çocuklarımıza örnek göstereceğimiz yığınla kültürümüz var…Yılbaşı karşılayacaksanız Müslüman gibi karşılayın Yılın başı onların bayramı kabul edildiğinden evi çam ağaçları ve süslerle süslememiz onların bayramına ortak olduğumuzu gösterir.Yılbaşına özel şeyler yapmak kutlama niyetinde olduğunuzun göstergesi olur. Noel günü ve gecesinde, kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapan küfre girer.Hıristiyanların değil, Yahudilerin ve bâtıl dinlerin ibadetlerini yapmak, onlara benzemek olur. 21 Mart Nevruz Bayramını kutlamak da böyledir. Noel ile ilgisi olmayan yılbaşında bir Müslümana tebrik kartı yazıp, yeni bir yılın insanlık için, Müslümanlar için hayırlı olmasını dilemek günah değildir. yeni yılın kutlu olsun demek günah olmaz. Hıristiyanların bayramı Yılbaşı veya Noel kutlamaları caiz değildir. Kurbana inanmamak başka, kurbanı vahşet gibi görmek başka. Birincisinde dini terkedersin, ikincisinde hem dini terkeder hem başkasını çiğnersin. Ne adına olursa olsun Kobanide kadın ve çocuklara yönelik bir katliam ve sertliği şiddetle kınamalıyız. İmanımız mazlumdan yana olmayı emrediyor. Rabb’imiz hidayete erdikten sonra kalplerimizi kaydırma.. Rabb’imiz biz bizi terk etsek de, sen bizi terk etme.. Rabb’imiz bize merhamet et.. İnsanların sırtından haksızca kazanç kul hakkıdır. Bir gram kamu malına ve kul hakkına el uzatan zalimdir. Devlet bu tür elleri kırmalıdır. Maden işçilerine insanca şartlar sağlanmalı. İhmali olanlara acınmamalı. Ücretler yükselmeli. Şartlara uymayanın iş yerine devlet el koymalı. Sebep ne olursa olsun bir*hocaefendi, bir şeyh veya alime çirkin sözle hitap etmenize rızamız yoktur. Edebimiz bunu gerektirir. Bugün sabahtan beri küfür, iftira ve çirkin sözlerle saldıranları en büyük hakim olan Allaha havale ettim. Allah haksızı imanıyla imtihan etsin. Ey yolcu, yoluna güller sermek isterdim, gülden çok dikenlerle uğraşmaktan gülün rengini unuttum sanma,sadece mevsim son bahar. Hiç bir dini veya siyasi örgüt, adı ne olursa olsun islam adına konuşamaz, insan öldüremez. Hele çocuk ve kadınları. İslamafobinin sebebi biziz. Düşmanın da olsa iyi olanı öveceksin |
|
06-17-2018, 08:05 | #54 |
Kaynak pekgüzelsözler.com
EN GÜZEL YUNUS EMRE SÖZLERİ Maharet güzeli görmektir. Sevmenin sırrına ermektir. Cihan alem herkes bilsin ki en büyük ibadet sevebilmektir. Üzenlerin üzüldüğü vakit da gelir. Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın. Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü. Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır. Türlü türlü cefanın adını aşk koymuşlar. Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur. Dil söyler kulak dinler, kalp söyler kâinat dinler. Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür. Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür. Aşk aşıkı şir eder, aslanı zencir eder, katı taşı mum eder. Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun. Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara. Her kim Kuran bilmedi sanki dünyaya gelmedi. Davet söz ile değil hal iledir. O hal ki kulağı sağıra da görünür, gözü köre de. Bir avuç toprak biraz da suyum ben. Neyimle övüneyim işte buyum ben. Elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü, Yaratılmışı hoş gördük, Yaratandan ötürü. Bu dünyaya gelen gider. Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır? Ey Yunus Hakk’ı bilen söylemez hergiz yalan, ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil. hürmet kişiye sözden gelir. Zehr ile pişen aşı yemeğe kim gelir. Ya Rabbena hayreyle, Muhammed’e yâr eyle, Kabrimizi nur eyle, Kabre vardığım gece. Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa erinirim, aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni. Ya elim al kaldır beni. Ya vaslına erdir beni. Çok ağlattın güldür beni. Gel gör beni aşk neyledi. İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır. Aldanma dünya malına zehir sunma balına düşüp dünya hayaline dalma gözüm bundan sonra. Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum; bana seni gerek seni. Biz gelmedik dava için, bizim işimiz sevda için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik. Bir bahçeye giremezsen, durup seyran eyleme. Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme. Mansur’um, uş dâra geldim, Yusuf’um, pazara geldim.*Aslanım, şikâra geldim, Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri. İsteyene ver onları, bana seni gerek seni. Kalem eğri dilli mürekkep siyah yüzlü, kağıt ikiyüzlü. Şimdi kalkıp arzuhalimi yazmaya kimi mahrem kılayım. Benlik davasını bırak, muhabbetten olma ırak, sevgi ile dolsun yürek, hoşgörülü olmaya bak… Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır. Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin, yüzün, yumaz değil. Olsun be aldırma Yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kârdır. Mazlumun ahı indirir şâhı. Her şeyin bir vakti vardır. Aşk ile yola çıkmaksa niyetin bela ile imtihan edilirsin. Zü’l Celali vel İkram. Önce kahır sonra ikram… Taptuk Emre Hoştur bana senden gelen. Ya gonca gül yahut diken. Ya hayattır yahut kefen. Nârın da hoş, nurun da hoş… Kahrın da hoş, lütfun da hoş. Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada bakî kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan. Ey hayat ırmağından su içenler! Gelin soralım canlara ki güzelliği ne oldu da gidiyor. Ben hep seninim diyordu, şimdi neyi buldu da gidiyor? |
|
06-17-2018, 08:05 | #55 |
Kaynak orjinalsözler.com
HACI BEKTAŞİ VELİ SÖZLERİ Hacı Bektaşi Veli büyük Türk düşünürü ozanı ve gönül adamıdır. Nevşehir’e bağlı Hacıbektaş ilçesinde Sulucakarahöyük te 1271 yılında hakka yürümüştür.*Hünkâr’ın adına, Hacı Bektaşi Veli Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak 16 Ağustos l964 tarihinde, Hacıbektaş ilçesinde hizmete açılmıştır. HACI BEKTAŞİ VELİ ‘NİN ŞİİRLERİ Hararet nârdadır, sacda değildir, Keramet sendedir, tâcda değildir. Her ne arar isen, kendinde ara, Kudüs’te, Mekke’de, Hâc’da değildir. Sakın, bir kimsenin gönlünü yıkma, Gerçek erenlerin sözünden çıkma. Eğer insan isen ölmezsin, korkma, Gönül Kabesine girmesin hülya, Nefsine hâkim ol düşme bed huya. Kirleri arıtan baksana suya, Hep yüzü yerlerde, Âşığı kurt yemez, uc’da değildir. Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız, Her nefeste aşk ile yaratanı anarız. Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör, Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız. Edep, erkâna bağlıdır, ayağımız başımız, Güllerden koku almıştır, toprağımız taşımız. Soframızda bulunan, lokmalar hep helâldir, Yiyenlere nur olur, ekmeğimiz aşımız. Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde Hakk’a talip olan kişi, başka murat isteme, Dostun seninle beraber, başka vuslat isteme. Bu dünya bir sofradır, arzular gelir geçer, Eğer bizi buldun ise, başka murat isteme. Sevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda, Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda. Hırslar, kinler yok olur, aşkla meydanımızda, Aslanlarla ceylanlar, dosttur kucağımızda. Madde karanlığı, akıl nuru; Cehalet karanlığı, ilim nuru; Nefis karanlığı, marifet nuru; Gönül karanlığı, aşk nuru ile aydınlanır. Malım mülküm servetim, hepsi evde kaldı, Eşim dostum akrabam, geçtiğim yolda kaldı, Dostlarımdan birisi, benden hiç ayrılmadı, Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı. Sensiz benim bir dem karara mecalim yok, İhsanını ta’dâ da imkânım yok. Tenimdeki her tüy eğer dillense, Binde bir şükrümü ifaya imkânım yok. EN GÜZEL HACI BEKTAŞİ VELİ SÖZLERİ Abdal, Hakk’a hayran olandır. * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Adalet her işte, Hakk’ı bilmektir. Âdem suretinde olan herkes, Âdem değildir.Âdem’in Âdemliği; akıl, hayâ ve ilim iledir. Âlimlere ve kendini bilenlere, alçak gönüllülük yaraşır.Allah ile gönül arasında perde yoktur. Ara, bul.Araştırma, açık bir sınavdır. Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.Ariflerin içinde, murdar nesne eğlenmez. Aşk meydanı, erenlerin ve bilenlerindir. Bilim, gerçeğe giden yolları aydınlatan ışıktır. Bir olalım, iri olalım, diri olalım. Bizi sevenlerin gönüllerinde biz oturur, dillerinde de biz konuşuruz. Bizim erkânımız; ahlâkı Muhammed’i ve edebi Ali’dir. Cahiller ve hak tanımazlara, sükût ile karşılık veriniz. Çalışan insan kötülük düşünmez.Çalışmadan geçinenler, bizden değildir. Daima iyiyi, güzeli, doğruyu öğrenebilmek için okuyunuz, okutunuz. Devletli odur ki; cehli sile, gafletten uyanıp kendini bile. Dil mızraktan, daha derin yaralar. Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir. Dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan. Doğruluk dost kapısıdır. Düşmanınızın bile, insan olduğunu unutmayınız. Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu Düşünce, davranış ve sevgiyi, Allah lezzeti olarak tadın. Edep elbisesini, sırtınızdan ölünceye kadar çıkartmayınız. Elden gelen her iyiliği, herkese yapınız. Eline, diline, beline sahip ol. En büyük keramet çalışmaktır. En yüce servet, ilimdir. Göze nur gönülden gelir. Hak güneşten daha zahirdir.Hakk’a erişebilmek için, büyüklere ve doğrulara yaklaşın.Hakikatin ilk makamı, toprak olacağımızın bilinmesidir. Hamı pişiremezsen bari pişmişi ham etme.Her ne arar isen, kendinde ara. Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız. Hükümdar ancak adaleti ile başarılı olur.İbadetin yeri başkadır, işin yeri başkadır. İçi murdar kimseyi ne kadar dıştan yıkarsan arınmaz. İlim, hakikate giden yolları aydınlatan ışıktır.İlim beşikte başlar, mezarda biter.İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.İlmi ve bilgiyi yüce tutan kimse hiçbir zaman küçülmez, alçalmaz. İncinsen de, incitme. İnsan dilinin arkasında gizlidir.İnsanın kemali, ahlâk güzelliğidir. İnsanın olgunluğu, davranışlarının doğruluğundadır.İnsanın gerçek güzeIIiği, sözünün güzeIIiğidir. İslâm’ın temeli güzel ahlâk; ahlâkın özü bilgi; bilginin özü akıldır. Kadınlarınızı okutunuz, kadınları okumayan millet yükselemez. Kanaatkâr olanlar, en büyük zenginliğe sahiptir. Karşısındaki insanın iyi olmasını isteyen, önce kendisi iyi olmalıdır.Kendini tanımayan, Yaratan’ı da bilemez. Kibrin aslı şeytan, tevazuunun aslı Rahman’dır. Kimsenin ayıbını arama, kendi ayıbını görür ol. Marifet, nefsi silmek değil, bilmektir. Mevki hırsı, gıybet, edebisizlik, hıyanet Hakk’ı inkâr eder. Murada ermek, sabır iledir.Mürüvvet hoş görme ve affetmektir. Nebiler, Veliler, insanlığa hediyedir.Nefsine ağır geleni, kimseye tatbik etme.Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et. Özünde ve sözünde temiz olmayanların, imanı tam değildir. Sevgi ve acıma, insanlık; hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasfıdır. Yolumuz; ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur. |
|
06-17-2018, 08:06 | #56 |
Kaynak pekgüzelsözler.com
EN GÜZEL UĞUR MUMCU SÖZLERİ BiIgi sahibi oImadan, fikir sahibi oIunmaz. KapIanın sırtında hüküm sürenIer, bir gün o kapIana yem oImaktan kurtuIamazIar. Bir kişiye yapıIan haksızIık, bütün topIuma karşı işIenen bir suçtur. ÖyIeyse vurun, parçaIayın! Her parçamdan benim gibiIer, beni aşacakIar doğacaktır. Kimi öIüIer bize ne kadar yakın. YaşayanIarın birçoğu ne kadar da öIü. Hangi iktidar din sömürüsüne sığınmışsa, mutIaka yıkıImıştır. HakIıdan yana değiI, güçIüden yana oIanIar korkak ve kaypak oIurIar Güç merkezi değiştikçe dönerIer; fırıIdak oIurIar. Bir topIum böyIe çöker işte. DevIetin yerini kaba kuvvet aIır, susuIur! Yasanın yerini din aIır, korkuIur! YoIsuzIukIar, cinayetIer birbirini izIer, eIIer koIIar bağIanıp götürüIür! İnsanIar sadece konuştukIarı şeyIerden değiI, sustukIarı şeyIerden de sorumIudurIar. SürekIi güçIünün yanında yer aImak adamı yaIaka, daIkavuk yapar. Çünkü güç dengeIeri sürekIi değişir. EvrenseI küItürün sanat ve düşün rüzgarIarı iIe Türkiye er geç çağdaş uygarIığa demir atacak. Bir gün mezarIarımızda güIIer açacak ey haIkım, unutma bizi. Bir gün sesimiz, hepinizin kuIakIarında yankıIanacak ey haIkım, unutma bizi. Ne zaman uygar oIacağız biIir misiniz? Bir katiI ya da kaçakçı iIe bir aydın arasındaki farkı anIadığımız gün! SusanIar insanIık suçIarına katıImış oIur. masum insanIar, Yahudi de oIur, Arap da, Hıristiyan da. ÖIenIerde ırk ve din ayırımı yapıImaz. ÖIen insandır. Bir uIus, ne kadar okuma-yazma, öğrenme, araştırma eğiIimde ise, o kadar sağIam, o kadar hoşgörüIü ve demokrat yapıda oIur. Biz unutkan bir uIusuz. Unutuyoruz oIup bitenIeri. Unutuyoruz ve oğuIIarı kızIarı öIen ana babaIarı, kanIı gözyaşIarıyIa baş başa bırakıp gidiyoruz. UnutmayaIım ki cesur bir kez, korkak bin kez öIür. ÖnemIi oIan, insanın böyIe bir topIumda “mezar taşı” gibi susmamasıdır. GeIecek nesiIIeri değiI, geIecek seçimIeri düşünen poIitikacıIarımız bu tabIonun ressamIarıdırIar. Bırakınız yapsınIar, bırakınız geçsinIer” paroIası iIe IiberaIizm, en acı örneğini Türkiye’de vermiştir. Ben, cumhuriyetçiyim… antiemperyaIistim… Ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım… Ben insan hakIarı savunucuyum…* Ben, terörün karşısındayım… Ben, yobazIarın, hırsızIarın, vurguncuIarın, çıkarcıIarın düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yaIanIayamadınız. ÖyIeyse vurun, parçaIayın, her parçamdan benim gibiIer beni aşacakIar doğacaktır. Türk vatandaşı; İsviçre medeni kanununa göre evIenen, İtaIyan ceza yasasına göre cezaIandırıIan, aIman ceza mahkemeIeri usuIü yasasına göre yargıIanan, Fransız idare hukukuna göre idare ediIen ve İsIam hukukuna göre gömüIen kişidir. Bir kişiye yapıIan haksızIığı her insan yüreğinde ve biIincinde duymaIıdır bütün ağırIığınca. Bu sorumIuIuk biIinci kuruImamışsa her yeni haksızIık bir ‘’Kader’’ gibi benimsenir bütün topIumda. Oysa ne yoksuIIuk ne de haksızIık ‘’Kader’’ değiIdir. YoksuIIuğun ve haksızIığın nedenIeri vardır. BunIarı birer birer saptayıp topIumun önünde haykırmak gerekiyor. Baskıya boyun eğmeyen, geIen geçen yönetimIere maşaIık etmeyen, içinde insanIık onurunu bir değişiImez hazine gibi sakIayan insanIardır çağIarına ve topIumIarına yakışanIar. bağımsız Cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyaIistIerin ahtapot koIIarına tesIim ediImiştir. ÖyIe bir tesIimiyettir ki, yer aItı zenginIikIerimiz çokuIusIu şirketIerin emrindedir; öyIe bir tesIimiyettir ki, petroI, maden ve yabancı sermaye yasaIarı yabancı uzmanIarca hazırIanmıştır; öyIe bir tesIimiyettir ki, üIke toprakIarının bir böIümü üs adı aItında başka devIetin geneIkurmayına armağan ediImiştir; öyIe bir tesIimiyettir ki, ordumuzun siIahIarı, araç ve gereçIeri okyanus ötesi üIkeIerin buyrukIarına bağIanmıştır. |
|
06-17-2018, 08:06 | #57 |
Kaynak negüzelsözler.com
İlber Ortaylı Sözleri Kütüphane nedir? Beşeriyetin hafızasıdır. İyi muâmele edildiği yerde azınlıklar erirler. Atatürk döneminde Avrupa’da demokrasi falan yoktur. Kanuni’yi sevmek için Atatürk’e düşman olmaya gerek yok. Tarih kâğıtla ve sözle olmaz, coğrafyayı bilmek gerekir. Türkler olmadan bir dünya tarihi yazmak mümkün değildir. Bugün müzede düğün yapılmasına izin veren görevli, yarın müzede çamaşır yıkar. İkinci Dünya Savaşı, cephede öldürdüklerinden çok, geride yaşayan ölüler bıraktı. Okumadan yapılan siyaset tehlikelidir, belediyeciliğe benzemez. Teferruatın bilinmesi gerekir. Bizim hayali Türk kahramanlara ihtiyacımız yok; her devirde, coğrafyanın her yerinde varız zaten. Türkiye’de temel problem şu: Bilgili olanların yetkisi yok, yetkisi olanların çoğunun da bilgisi yok. Osmanlıca, sadece Türkçenin Arap harfleriyle yazılmasıdır. Bunun ayrı bir dil olamayacağı çok açıktır. Küçük Asya denen kıtanın üzerinde Türk devletlerinin kuruluşunun hazmedilemediğini çok açık görürsünüz. Tarihte hiç bir ülke Gazze kadar küçük yüzölçümüyle bu kadar büyük bir trajedi ve acı yaşamış değildir. Her nefis ölümü tadacaktır ayetini bankalara ve makam koltuklarına yazmalı. Tabutlara mezarlıklara değil. Cahillik hiç ayıplanacak bir şey değildir hatta cahil tutarlıdır kendi içinde. Kötü olan yarı cahillerdir. Osmanlıca bilmeyen Tarihçiler İngilizce bilmekle övünüyor. Bre cahiller! Osmanlıca bilmeden Tarih olur mu? Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi mirasının anıtlaşmasına önem veren bir hükümdardı. Türkiye’nin içine kapanması, Batı medeniyetini reddetmesi, bir ‘Taliban rejimi’ne dönüşmesi mümkün değildir. Birileri çıkmış yakın tarih öğretilmiyor diyor. Yakın tarih değil kardeşim, çocuklara önce tarih öğretilmeli. Bir opera eserini icra eden cemiyet, bir çok işi topluca yapabilme ve örgütlenme kâbiliyetine sâhip demektir. Tarihimizi düzeltilmesi zor hatalarla inşa etmekten kaçınmalıyız. Heyecan değil; düşünmek, planlamak lazımdır. En utanılacak yönümüz tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek, tarih yazmamak konusundaki cahilce ısrarlarımız. Koca bir kavmin binlerce kilometreyi üç asır içinde geçtiğini düşünün; bu kadar kısa bir dönem içinde bir fenomen. 1950 öncesinin tek partisinden bahsetmek artık politika kürsülerinin değil, 20. Yüzyıl tarihçiliğinin işi olmalıdır. Türkiye’de yaşayıp ‘ben Türk değil, Kürt’üm’ diyebilir, ne var bunda. Şimdi o Kürt oldu diye ben mi Türklük’ten çıkacağım? Türklerin son iki asrı bütün Doğu dünyasında ve Balkanlar’da dikkatle gözden geçirilmesi gereken büyük bir tarihi yolculuktur. Türk Milleti olarak Osmanlı da biziz, Cumhuriyet de biziz. Osman Gazi de Atamız, Fatih de Atamız, Atatürk de Atamız. Birbirlerini tanımayan, birbirlerinden şüphe eden kitlelerin bulunduğu yerde ne sulh ne de onurlu bir eşitlik olur. Türkler teşkilâtlanma yeteneği yüksek, askeri bir toplumdur. Her Türk askerdir Enteresandır ve doğrudur, hafızası olmayan toplumların nerelere gideceğinin, sürükleneceğinin, dahası neler yapabileceğinin hesabı olmaz. Cumhuriyet monarşiyi, hükümdarlığı reddedecek ve tenkit edecektir; bu kaçınılmazdır. Fakat bizde ölçü kaçırılmıştır. Herkese yüksek tahsile kadar eğitim verirsen olmaz. Dolayısıyla bu uyduruk üniversite, uyduruk lise eğitimiyle yarı cahil bir nesil yetiştiriliyor. Amerikalılar tarihi yapıyorlar ama tarihi geçmişleri yok. Türkler tarih yazdı ama film çeviremiyor. Hollywood endüstrimiz yok çünkü. Her devşirme öyle bazılarının sandığı gibi zorla alınmaz. fakir köyler çocuklarının bu yolla kurtulacağına, inanarak gönüllü olurlar. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti 300 bin Türk’ü bir anda sınırlarının dışına atmış; Edirne’de sınır kapısının önüne yığarak, “gelin, halkınızı alın” demiştir. Nitekim aldık da. Besleyemeyeceği nüfusu üretmek çok ağır bedeli olan toplumsal bir hatadır. Zira, eğitilemeyen ve beslenemeyen göçmen kalabalıklar eninde sonunda marjinal cemaatlere dönüşürler. Orhan Pamuk Hakkında “Kendisi İngilizce bilmediği gibi, Türkçe de bilmiyor. Yaşadığı bir toplumun kültüründen haberi olmayan bir yazar, Nobel de alsa doğru eserler ortaya koymaz. Türk kimliği ve şuuru; tarih kitabı okuyarak, tarihi piyes seyrederek, tarihi film çekerek veya şiirle, müzikle oluşmuş değildir. Doğrudan doğruya kan, ateş ve kavga ile oluşmuştur. Türk ordusu ricat etmeyi bilmezdi. İlk defa ricat etmeyi İstiklal Savaşı’nda öğrenmiştir. Gazi Mustafa Paşa’nın harp tarihimizdeki büyük katkısı geri çekilmeyi öğretmesidir. 19. ve 20. yüzyılın ilk yarısında popüler tarih yazımı Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu ve Selçuklu Hanedanı’ndan Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ı Osmanlı’nın Ata’sı olarak tasvir etmiştir. Bazen insan nasıl bir iş başardığının farkında olmaz. o gün Malazgirt Savaşında Alparslan’a sorsanız on sene sonra Türklerin Sivas’a, iki yüz sene sonra da Balkanlara açılacağını bilemezdi. İslam aleminde Türkler için bir model yoktur; biz dünyada medeniyeti benimsemek, onunla kavga ederek tarihimizi ve kimliğimizi korumak zorunda olan bir milletiz. Türkler Avrupalıların sevmediği bir unsurdur. Çünkü Türkler askerdir. Şimdi İngilizce eğitim modası var. herkes yarım yamalak İngilizce öğrense Türkçe geriler, çünkü abuk sabuk Türkçe konuşmaya başlar ve karıştırırlar; iyi öğrenenler Türkçeye İngilizce karıştırmaz. Türkler olmadan tarih düşünülemez, Türklerin kendilerini ifade etmeleri, yazıyla mümkün olduğuna göre, bizde tarih 6. asra kadar geriye uzanabilir. İkinci Dünya Savaşı’nın en belirgin görüntüsü, tonlarla bombanın harabeleri değildir; toplama kamplarındaki cesetler sivil esirler ve kucağında çocuğuyla kurşunlanan analardır. Tanzimat hareketi her şeye rağmen Türkiye idaresini modernleştirmek, merkezileştirmek yolunda önemli ilerlemeler sağladı. Tanzimat görkemle açılıp rezaletle kapanan tarihî olaylar değildir. Hüzünlü ve buhranla başladı ve devam etti. Sağcıyız, muhafazakarız diyor, hiç zannetmiyorum ben, Yahya Kemal’in muhteşem tasvirini kavrayamadığımız, bu şehri sevip Necip Fazıl gibi ciddiyetle baktığını, kaldırımlarını bile hissettiğini. Solcuyuz diyor; hiç zannetmiyorum, Nazım Hikmet veya Orhan Veli gibi severek, özlemle ve ciddiyetle baktığını. Sloganımız başka kültürleri sevin ya da sevmeyin ama saygı duymak zorundasınız. Bu saygıyı Türkler de bekliyor. Bütün mesele bu. Hepsinin yeni Türkiyesi var. kimine göre yeni Türkiye kadınların başını örtüp gezdikleri bir yer. Kimine göre herkesin namaz kıldığı bir yer. Kimine göre gökdelenlerin dikildiği bir yer. Kimine göre yeni Türkiye İslam birliğinin başını çeken bir memlekettir. Yeni Türkiye içine kapanık, dünyayı bilmeyen, lisan bilmeyen, yabancı milletleri okumayan, takip etmeyen, onlarla konuşamayan, onlarla birlikte mekanı, havayı soluyamayan insanlar olması düşünülemez. Her gün her hastanede hekim dövülüyor. Birtakım adamlar, 80 yaşında amcası öldü diye kabile halinde basıyor doktorun ofisini. İnsaf birader Takım halinde önce doktoru, onu bulamadıysa hemşireyi, hastabakıcıyı dövüyorlar. Hastaneye giden insanların sesi çıkmıyor. Böyle hödükler Hödükler doktor dövecek, o poliklinikten hizmet alan “Bana ne diyecek. Çağrı Bey’in oğlu Alparslan vatanımızın kurucu babasıdır. kurucu Malazgirt Savaşı’na ve müthiş galibiyete, Bizansı ezip düşman başkomutanını esir etmesine rağmen Bizans’ı yutma gibi bir hırsı yok. Batı’da insanlar vardır, bilerek dini reddederl Vaftiz bile edilmemiştir Hristiyanlığı bilir. korkunç bir cehalet hakim. Allah hiç bir zaman insanları eşit yaratmıyor. biri güzel, biri çirkin. Bir tanesi zeki, öteki değil. İnsanları eşitlemeye çalışmak Stalinist bir anlayıştır. Bizimkiler parası olmayanlarla parası olanları eşitleyeceğine zekaları eşitlemeye çalışıyor. Zeki olmayan bir çocuğa vereceğin eğitimle zeki olanı nasıl ziyan edersin? Türkiye bir memleketin adıdır. Türklerin ülkesi demektir. etnik grupların kendi kimliklerini, dillerini, kültürlerini yaşatmak haklarıdır. bunu yapmak için münevverlerinin gayretli ve çalışkan olmaları gerekir. Mühim mesele herkes kendi kimliğine sahip olur, kendi adını söyler, kendi dilini öğrenir, kendi kültürüne sahip olmaya çalışır. Fakat siz kalkıp öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Bu gülünç ve, mantık dışıdır |
|
06-17-2018, 08:07 | #58 |
Kaynak negüzelsözler.com
Nizamülmülk Sözleri Adalet mülkün temelidir. Acelecilik, kudretlilerin değil, zayıfların işidir. Küfr ve zulm ile payidar kalmaz memleket. Zulüm mülkü zevale sürükler,nankörlük nimeti yok eder. Ordu, devlet başkanının emrine her zaman amade olmalıdır. Nâma şâna aldanan ekmekten olur; ekmeğine tüküren canından olur. İlmin değeri de diğer mumların kendisinden ışık aldığı enerji kaynağına benzer. Yükselmiş ve büyük kimseler o makama gelinceye kadar birçok sıkıntı çekmiş olmalıdırlar. Sultanların en iyisi ilim erbabıyla düşer kalkar.Âlimlerin en kötüsü de sultanlarla düşer kalkar. Dünyada ilimden iyi dostum yok. İlim hazineden üstündür.Çünkü hazineyi koruman gerekirken,ilim seni korur. İtaatkar bir hizmetkar üç yüz evlattan iyidir evlatlar babanın ölümünü, hizmetkar uzun ömrünü ister. Bütün insanların kabiliyetlerine göre bir işi olmalı, bunun aksine hareket edilmesine padişah izin vermemeli. Sultanın tacının varlığı vezirlik divitine bağlıdır. Divitin kapağını kapatırsam, onun hükümdarlığı da yok olur. Öyle insanlar vardır ki, dostlukları ile düşmanlıkları arasında bir fark yoktur. En iyisi, bu tür insanlardan uzak durmaktır. İnsanın mükemmelliği ve aklı kızmasındadır; eğer kızarsa kızgınlığın aklına değil aklının kızgınlığına galip gelmesi lazımdır. Birlikte çalıştığı kişilerin sadâkâtını önceleyen yönetici, günü kurtarır; liyâkâtını önceleyen ise tarihte kalıcı izler bırakır. Lokman Hekim,Dünyada bana ilimden daha iyi yardımcı yoktur. İlim hazineden daha iyidir.Çünkü, sen hazineyi korumak zorundasın; ilim ise seni korur. diyor. Devlet adamı zulmetmemeli, zulmetmiyorsa bile vazifelendirdiği adamların zulmedip etmediğini bilmelidir. Yoksa mazlumların ettiği ah, eninde sonunda dönüp kendisini bulacaktır. Elçiler kusur arayıcıdırlar. Gönderildiği memleket ve padişahında kusur olan ne şeyler olduğuna bakar dururlar ve sonra o padişaha bu kusurlardan dolayı ayıplama va baş kakıncı gelir. eryüzünde makbul ve dosdoğru yolda ilerleyen,Allah’ın rahmetinin üzerinde olası Hanefî ve Şafiî diye iki mezhep vardır. Geride kalanlar beyhude ve sapkınlık,şekten ibarettir. Padişah, herhangi bir kimseye büyük bir makam verirse birini gizlice ve makam verdiği kişinin bilmeyeceği şekilde, onun faaliyetlerini bildirmesi için müfettiş olarak görevlendirmelidir. Padişah ülkede cereyan eden fesadı,haksızlıkları biliyor veya bilmiyor.Biliyor da tedbirini almıyorsa onlar gibi zalimdir.Zulme rıza gösteriyordur. Bilmiyorsa,gaflet ve ihmal içindedir cahildir Memlekette olup biteni bilmek padişahın vazifesidir. Yoksa gaflete ve zulme kalkışırlar. Eğer padişah bunu biliyor da https:// çaresine bakmıyorsa, tıpkı onlar gibi zalimdir ve eğer bilmiyorsa gaflete düşmüştür; tembel ve cahildir. Padişahlar dört gruptaki insanı bağışlamamalıdır: Biri memlekete kasteden,biri memleketin haremine kasteden,diğeri onların sırrını tutmayan,bir diğeri de dilde padişahtan,gönülde muhaliften yana olup muhaliflere bilgi sızdıranlar. Devlet işlerinde dini bütün, Allah korkusu olan, haram yemekten kaçınan bir yardımcıyı herkes ister. Ancak aksi durumda, yardımcı yerine bir casus beslenmiş olur. Bu da devletin bekâsını sarsacak bir olumsuzluktur. Din ve padişahlık kardeştir Memlekette karışıklık olsa, dinde bozulur; kötü din sahipleri baş gösterir. Ne zaman din bozulur, memeleket karışır, fesatçılar kuvvetlenir padişahı güçsüz bırakırlar. Devlet işlerinde vazife yapanlar, başkalarının hakkına ulaşabildikleri, bütün gücü kendilerinde gördükleri için, yaptıkları her iş kayıt altında olmak zorundadır. Devletin vazifelendirdiği birisi, mazlumun, yetim ve fukaranın hakkını yerse, vay o devletin haline! Merhamet son derece güzel bir haslettir. İnsanoğlu yeri geldiği zaman merhametli olmayı bilmelidir. Acıma duygusu Allah korkusuyla birleşince, adaletli bir devlet adamı ortaya çıkacaktır. Devlet, kolay kolay herkese nasip olmayacak büyük bir nimettir. Bu nimete sahip olan, âhirette büyük bir külfetle de karşı karşıya olduğunu bilmelidir. devletin malı devlet için harcanmalı, dünyalık yerine âhiret için hazırlık yapmalıdır. Kendisi rahat yaşarken halkı yoksulluk çeken devlet adamını çetin bir hesabın beklediği çok açıktır. Hazret-i Ömer (r.a.) bu azaptan korkuyorsa, diğerlerinin vay haline! Herkes liyakatine göre değerlendirilmelidir. Kişide aranması gereken şey mal mülk değil hünerdir. Soyu sopu belli olan kimseler varken devlet vazifesi ne idüğü belirsiz olanlara verilmemelidir. Devletin bekası için, ehil olmayan kimselere iş buyrulmamalıdır. Bir kişiye birden fazla iş yükleyip, onlarca kişiyi işsiz bırakmak akıl kârı değildir. Devlet adamı dengesini gözettiği sürece iyi bir devlet adamıdır. Aksi takdirde saltanatının zeval bulması çok yakın olacaktır. |
|
06-17-2018, 08:07 | #59 |
Kaynak pekgüzelsözler.com
DİRİLİŞ ERTUĞRUL SÖZLERİ Er sözü, er yüzüne söylenir. Aslan kapana girdi mi, çakallar bile diş bilermiş. Aslı kurt olanın, nesli kurt olur. Düşmanın zalimliği, hileleri hiçbir zaman bitmeyecektir.* Bir Türk son nefesini vermeden, son söz söylememiştir. Toy senin, av benim olsun ağabey. Bırakın onlar oyun kursunlar. Zor oyunu bozar. Sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır. Eğer geri dönemezsem bil ki içimde eksik olan ne varsa sende buldum. İftiralar, sahibinin kötü yüreğinin aynasıdır. Halep’ten ya yurdu alıp çıkacağız ya da canlarımızı bırakacağız. Oğuz töresi, duymasını bilene çok şey söyler. Bizde kuş avlanmaz, yemlenir. Kuş avlayacağım derken kurda yem oldunuz. Bir nefesine bile hükmedemediğimiz bu dünya için boyun mu bükeceğiz? Deveci ile ahbap olan, kapısını ona göre yaptırırmış. Allah şahidimdir. Bu yüzden başım diktir. İnandığım dava Hak’tır. Sadece ihanet edenler değil; işini düzgün yapmayanlar da bedel öder Bizim hayır bildiklerimizde şer, şer bildiklerimizde hayır vardır. Sınırımızın ötesinde sandığınız düşmanlar, sarayınızın içinde farkında değilsiniz! Bir canım var, o da Allah’tan emanet. Beni neyle korkutabileceksin ki? Okla yay iyidir. Öyle hançer gibi, kılınç gibi adamın dibine girmen gerekmez! Kader gayrete aşıktır derler, çektiğin zahmet gün gelir rahmete dönüşür. İhanet, adaleti zedelerse; eğri kılıçlarımız, yoldan sapanları doğru yola getirecektir. Elindeki kılıcı, Yaradan’ın emriyle savuran Alp’lerin piri Hz. Ali. Unutmayasın! Elindeki sırrı saklayamayana yeni sır vermez, sırların sahibi. Aşık isen can baş üzre gel beri, münkir isen bak kapıdan dön geri. Bu alemin sahibi de, İslam’ın sahibi de Allah’tır. Sana düşen Hak yolunda gayrettir. Yiğidi en çok korkutan tek bir dert vardır. O da sevda. Bey deyip şah bilip başımıza taç ettiklerimiz canımıza kast eder mi baba? Allah, yar ve yardımcımız olsun. Allah’ım sen bizi çaresiz bırakma! Kalpler ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur. Sana verdikleri yalandan kaç sadece hakikate sığın. esas olan doğru yolda olmak değil doğru yoldan bir an olsun çıkmamaktır Hilal’in önünde bulut durunca, gece karanlığa kaldı sanılır. Hilal elbet yeniden parıldayacaktır. Gitme, benimle kal! Gönlümün sultanı, çocuklarımın anası, ömrümün candaşı ol. Dünyevi aşkına kavuşamayacağını bildiğinde, ilahi aşka kavuşmak isteği ile yanıyor insan. Dünya hancı, biz yolcu, yiyecek lokması, alacak nefesi biten giriyor kara toprağın altına. Töre bilmeyen adamdan sultan olmaz. Bey de olmaz, adam da olmaz. Adam olmayanla da bizim işimiz olmaz. Bu topraklar yiğidin harman olduğu diyarlardır. Biz seve seve can veririz lakin bir karış toprak vermeyiz. İmtihanı geçen, kendini yere deviren adam olmak gerek evlat. O zaman en büyük pehlivan da sensin, en büyük kahraman da. Gözlerini kapattığında ışığıyla içindeki karanlığı aydınlatan her kimse, onu düşünmeyi bir an bile bırakma. Derler ki; Güneş belirmişken yıldızlara bakıp yön tayin edilmez. Bırak yıldızlarla uğraşmayı, görmek istersen güneş benim elimde. Sancak sahibine teslim edilmelidir. O, sahibi ki cenkten geri durmaz. Yaradan’dan umudunu kesmez. Cesur, dürüst, güzel yürekli bir yiğitsin Ertuğrul Bey. Sana can borcumuz bir değil bindir! Ama benim kaderim çok önceden yazılmıştır. Kayı’nın yiğit hatunları bir dağ gibi muhkem duracak ki Kayı’nın yiğit erleri dağ aslanı gibi kükresin. Allah, kulunun zahirine bakar, batınını görür. Nice içi kafir dışı Müslüman, dışı kafir içi Müslüman vardır. O vakit mezardaki ölülerimiz, beşikteki bebeklerimiz için, Oğuz kavlince yeni yurdumuza yürüyeceğiz. Gittiğin topraklarda şifa bulasın inşallah. Şifa bulasın da yeni yurdunda obanı dimdik ayakta karşılayasın. Her daim temkinli olmak iyidir beyim. Artık tepemizdeki buluta esen rüzgara bile güvenemez olduk. Güneşi bayrak, göğü çadır eyleyeceğiz. Kısraklarımızı uçsuz bucaksız ovalara süreceğiz. Pusatlarımızı yar eyleyip ordularımızı gür kılacağız.* Alp o adamdır ki; yenilince yerinmesin, kazanınca öğünmesin, zafere değil sefer ile yükümlü olduğunu bilsin. İşte onlar, hidayete karşı dalaleti satın alanlardır. Fakat ticaretleri kar getirmemiştir. Onlar doğru yolu bulmuş kimseler değildir. Bakara Suresi, 16. Ayet Allah’ın varlığını unutmadan, kardeşini dardan kurtaracak vesileyi aramaktır tevekkül. Yiğidin imtihanı çetin olur ve yiğide durmak yaraşmaz. Çaresiz kaldıkça Rabbin El-Kadir olduğunu hatırla. Aç kaldıkça onun Er-Rezzak olduğunu tekrar et kendine. Burada Rabbinlesin tastamam, unutma! |
|
06-17-2018, 08:08 | #60 |
Kaynak sözlervereplikler.com
Payitaht Abdülhamid Sözleri Hür olmak için devletin nizamını bozarsan dünyan zindan olur! Bir müslümanın devleti güçsüzse ve o geceleri rahat uyuyorsa vay onun haline! İşittik ki peygamberimize hakaret içeren bir tiyatro tertiplermişsiniz. O temsili durdurmazsanız dünyayı başınıza yıkarım. Haktan ayrılmayız, bize emanet olan İslam’ın sancağını bırakmayız !Osmanlı her daim tebasına şefkat ve iyi niyet sunmuştur! Günahlarından ötürü pişman, ibadet ve taatle neşeli değilsen ölüsün! Ölüm haktır, kalanlara nasihattır! Biz alemlerin nuru Resul-i Ekrem Efendimizin açtığı sancağı taşımaya devam ettikçe, onlar yerinde durmayacak Osmanlı her vakit insanı yaşatma gayesindedir! Şehit az ya da çok olmaz. Onların biri de bini de birdir Ya devlet başa, ya kuzgun leşe Zulme uğrayacak dul kadınların, evlatları yetim kalacak kardeşlerimin hürmetine bana güç, kuvvet ver Allah’ım Tohum toprağa gömülünce ölüyor mu ki, insan gömülünce ölsün Halkı esir alanlar, gün gelecek merhamet dileyecek!“ Biz yerin üstünde mücadele ederken, siz yerin altında mücadele edeceksiniz Vakit mücadele günüdür, Allah muvaffak eylesin! Ömrüm yetene kadar, zafere ulaşana kadar bu mücadele bizim için farzdır.Vatan topraklarına her kim fitne sokmaya çalıştıysa, karşısında Sultan Abdülhamid Han’ın adaletini görmüştür! Allah’ın ayetleri üzerine yemin olsun ki toprağa girene kadar mücadele bizim için farzdır Sulhta merhamet ordusu, harpte korku veren bir ölüm ordusu! Bu benim haritam! Bu benim rüyam Haç ile Hilal’in savaşı, hiç bu kadar çetin olmamıştı Savaş başlamıştır! Ya kurt olup çakalları kovacağız, ya koyun olup çürümeye mahkum olacağız Hainlerin karşısında savaşarak geçen bir ömrün şanlı hikayesi Beni evhamlı sanıyorlardı hayır! Ben sadece gafil değildim, o kadar! |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|