![]() |
#21 |
![]() Evet Türkiye'nin kökten değişmesi lazım. Mesela Atatürk İlkeleri kaldırılmalı. Şeriat gelmeli. Daha birçok köklü değişiklik olması lazım.
|
|
![]() |
![]() |
#22 |
![]() Atatürk ilkeleri bence de kaldırılmalı. Şeriat da talep eden Müslümanlara gelmeli.
|
|
![]() |
![]() |
#23 |
![]() Konunuzun başlığını doğru bulmuyorum zülcenaheyn. Türkiye, 12 yıllık AK Parti iktidarında nefes alıyor. Türkiye, AK Parti iktidara gelmeden önceki karanlık günlerden kurtuldu hamdolsun. 2 Kasım 2002 ve öncesindeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık günlerinde değiliz artık.
Laik zengin çocukları da AK Parti iktidarında rahatlar. Siz Kadıköy'de oturuyormuşsunuz. Eviniz Bağdat Caddesi'ne yakın mıdır bilmiyorum. Müsait bir zamanınızda Bağdat Caddesi'ne giderek CHP'li laik zengin çocuklarının, Bağdat Caddesi'nde nasıl zevk-ü sefa içinde yaşadıklarını kendi gözlerinizle görebilirsiniz. % 10 civarındaki laik vatandaşlarımız, Müslüman Türk Milleti'nin hâkimiyeti altında rahatllık içinde yaşıyorlar. Size bir önerim daha var. Önce Kadıköy'de, CHP'nin son yerel seçimde % 72 oranında oy almış olduğu Kadıköy'de gezin. Sonra da AK Parti'nin % 61 oranında oy almış olduğu Sultanbeyli'ye gidin ve orada gezin. Bu iki ilçe de Anadolu yakasında bulunmakta. Aralarında çok mesafe yok. Gidin ve bu iki ilçeyi gezin. Sonra da, Kadıköy'de yaşayan laik zengin vatandaşlarımızın bol paralarla nasıl rahatlık içinde yaşarlarken, orta ve dar gelirli vatandaşlarımızın Sultanbeyli'de nasıl hayat mücadelesi verdiklerini görün. Yaşayacağınız böyle bir deneyim belki sizin fikirlerinizde değişime neden olur. Laik vatandaşlarımızın ne kadar rahatlık içinde yaşadıklarını, milletimiz çoğunluğunun ise nasıl bir hayat mücadelesi içinde yaşadıklarını görerek CHP'nin haksızlığını ve AK Parti'nin haklılığını anlamış olursunuz. Türkiye nefes alıyor zaten. Nefes alamayanlar; ekonomisi batmış olan Yunanistan, % 25 civarındaki işsizlik oranıyla ekonomik kriz yaşamakta olan İspanya ve yere yatırdıkları ve "I can't breathe" (nefes alamıyorum) diyen Eric Garner isimli siyahi vatandaşını polisleriyle öldüren, silahsız siyahi vatandaşlarını çocuk-büyük demeden polisleriyle öldüren Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkeler... Siz Kadıköy'de yaşadığınız için belki de içinde bulunduğunuz ortamın etkisiyle Türkiye'nin nefes alamadığı yanılgısı içindesiniz ve bu yüzden, Türkiye nefes almalı diyorsunuz. Kadıköy'de çevrenizde çok sayıda CHP'li vardır; belki pek çok arkadaşınız da CHP'lidir. Oysa Türkiye, İstanbul'da; Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy; Ankara'da Çankaya; İzmir'de Karşıyaka'dan ibaret değil! Türkiye'de sadece, % 10 civarındaki laik vatandaşlarımız yaşamıyorlar. Bu konuda paylaşmış olduğum; 2002, 2007 ve 2011 genel seçim sonuç haritaları bu söylediğimin doğruluğunun açık misallerindendir. Laik CHP iktidara gelemiyor diye rahatsızlık yaşıyor olabilir. Laik CHP'nin yapması gereken şey şu: 6 ay kadar sonra muhtemelen 7 Haziran 2015 tarihinde genel seçime gideceğiz. CHP önümüzdeki 6 boyunca propaganda yaparak halkımızı kendisine oy vermeye ikna etmeye çalışmalı. Türkiye'de yapılan seçimler serbest ve demokratik seçimlerdir Allah'a şükürler olsun. Siyasi partilere bazı şartlar dahilinde dilediklerince propaganda yapma imkânı tanınmaktadır. Hazine yardımı alamayan partilerin para bulma sorunları var; fakat CHP yüklü miktarda hazine yardımı alabildiği için para sıkıntısı da yaşamamaktadır. İstediği gibi propaganda yapabilir. Konu Cihannur tarafından (12-13-2014 Saat 04:12 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
#24 |
![]() Evet, bu anlamda söyledim aslında. Türkiye nefes almalı derken iktidar olmayan kesimi kast ediyorum. Nitekim iktidar olan ve çıkarları bu doğrultuda kar eden kesim zaten nefes alıyor. He iktidar olmayan kesim de darbe dönemlerinde nefes alıyordu.
Ben ara sıra Halk TV ve +1'i de izlerim. Ve evet Kadıköy'de oturuyorum, burası CHP semti, caddeye de yakınım. Ama benim Erdoğan ve AKP eleştirilerim çevremdeki eleştirilerden farklıdır. Nefret ederek değil severek ve hatta oy veren biri olarak eleştiriyorum. Kadir Mısıroğlu bir gün Celal Bayar ile röportaj yapmaya gitmiş. Röportaj esnasında "sizin olduğunuz yerde ben CHP'nin yanındayım" demiş Celal Bayar. Benim durumum da tam tersidir. Eleştirimi yaparım, iktidarın yozlaştığını söylerim, fazla güçten dolayı haksızlık yapanların yakalanamadığını söylerim, zafer sarhoşluğunun verdiği hataları söyler ve kızarım ama Gezi olaylarının olduğu yerde hükumetin yanında olurum. Muhafazakar kesimde zenginleşen sermaye sahibi bir zümre oldu ve özgürlükler de sağlandı, artık kompleks yapacak bir durum yok Bağdat Caddesini göstererek. Ayrıca ben ekonomiden bir eleştiri yapmıyorum, milletin cebini konuşmuyorum. Başka bir alandan eleştiri yapıyorum. Rusya ile, Doğu ile yakınlaşabiliriz ve ekonomik, siyasi anlamda güçlü istikrarlı olabiliriz birlikler kurarak ama mesela: Osmanlıca dersi... Benim sempati ile baktığım bir olay... Ama bu seçmeli değil de zorunlu hale gelince o zaman bu bir dayatmaya giriyor, bir vatandaş tipi oluşturma yoluna giriliyor... Kemalizm İslam karşıtı olarak bir eğitim dayatmasında bulundu, bu artık kaldırıldı ama şimdi yeni bir dayatma başlıyor..... Demokrasi ne azınlıkların diktatörlüğü ya da dayatmasıdır ne de çoğunluğun bir dayatmasıdır, demokraside dayatma O-LA-MAZ! Çoğunluğun seçtiği iktidar olur, hükumet kurar ama azınlığın seçtiği de vardır, azınlığın seçtiğinin sesi az çıkıyor, sesi yetmiyor diye temel insan hakları görmezden gelinemez ve bir dayatmaya uğrayamaz. Şu Osmanlıcayı seçmeli yapıp cemevleri problemi çözülse ne olur? Hiçbir şey olmaz sadece demokrasi uygulanmış olur ama insanların dersi devleti ele geçirip hayallerindeki insan-vatandaş tipini yaratmak... Bunu Atatürk başaramadı, Erdoğan da başaramaz... Bu milletin her bir bireyi ne "Laik-Kemalist bir Türk" olacaktır ne de "Dindar ve Kindar Türkiyeli" olacaktır! Vatandaşı tek tipleştiren ideolojik akımların devri geçmiştir, böyle devletlerin de ömrü kısa sürelidir. Artık küreselleşen ve demokratikleşen bir dünyadayız. Evet şu anda Türkiye geçmişi ile yüzleşip kültürü ile yeniden barışıyor ama elbette Türkiye bünyesinde barındırdığı otoriterleşme ile de yüzleşecektir. Bu otoriterleşme Kemalizmde de var Sağ yapılarda da var. İşte olay bundan ibaret. |
|
![]() |
![]() |
#25 | |
![]() Alıntı:
AK Parti kadrolarının çekirdeğini oluşturan insanların Necmettin Erbakan ekolünde yetişmelerinin bazı avantajları olduğu gibi çok önemli bir dezavantajları da oldu: Devletçi zihniyet. AK Parti'yi kuran kadrolar maalesef ki Erbakan'ın devletçi zihniyetinin etkisi altında siyasi kimliklerini oluşturdular. Devletçilik ki en berbat şeylerden biridir. Temelden başlayalım: Niye bir devletimiz var? Bu kadar insan toplanıp niye devlet kurduk? Devlete gereksinimimiz var mı? Basitçe izah edeyim: Belli bir topluluk içinde yaşadığımız ve topluluk olarak bazı zorunlu ihtiyaçlarımız bulunduğu için zorunluluktan dolayı devlet kurduk. Mesela iç güvenlik ihtiyacı. Herhangi bir hırsızlık olayında vatandaşlar olarak hırsızı kendimiz yakalayıp kendimiz cezalandıramayacağımıza göre bunu bizim yerimize yapacak bir mekanizmaya ihtiyaç var; o da devlettir. Mesela dış güvenlik ihtiyacı. Herhangi bir düşman ülkenin Allah korusun ki ülkemize saldırması durumunda vatandaşlar olarak elimize tabanca tüfek alıp o düşman ülkeyle savaşamayız. Bunu bizim yerimize yapacak bir mekanizmaya ihtiyaç var; o da devlettir. Zorunluluklarımız olduğu ve zorunluluklarımızı bizim yerimize ancak devlet gibi bir mekanizma yerine getirebileceği için devletimiz var. Yani zorunluluklarımız olmasa devlet de olmayacak. Zorunluluklarımız ortadan kalkarsa devlet de ortadan kalkar. Devletin var olması şart değil. Peki ya, halkının olan ve halkına hizmet için var olan devlet, bir gün gelir de halkına savaş ilan ederse (28 Şubat döneminde olduğu gibi) ne yapılmalı? O devletle savaşılarak kendisine haddi bildirilmeli ve kendi halkının ve ülkesinin düşmanı olma zilletine düşmüş olan o devlet, halkına ve ülkesine düşman olmaktan vazgeçirilmeli. Müslüman Türk Milleti'nin, 28 Şubat 1997 Askerî Darbesine ve 28 Şubat sürecine verdiği tepki işte budur. Ülkesine ve milletine saldırarak gayrimeşru çizgiye düşmüş olan devlet, Türk Milleti'nin basiretli müdahalesiyle doğru yola çevrilmiş ve kendi halkına ve kendi ülkesine saldırmaktan men edilmiştir. JFK filminde geçen, aklımda kaldığı kadarıyla şöyle bir sözü hatırlıyorum: Bir vatanseverin en önemli görevi, ülkesini devletine karşı savunmaktır. Şimdi internetten baktım da bu sözü söyleyen kişi Edward Abbey isimli biriymiş ve o söz de şöyleymiş: Bir vatansever her zaman ülkesini hükümetine karşı korumaya hazır olmalıdır. AK Parti'nin bazı devletçi uygulamalarına ben de karşıyım. Dershaneler meselesinde baştan beri tavrımı koydum ve dershanelerin zorla kapatılmalarının doğru olmadığını dile getirdim. Dershanelerin zorla kapatılması benim demokrasi anlayışıma ters. İsteyen istediği dershaneyi açar, isteyen kişi de parasını verir ve orada ders görür, istemeyen kişi de dershaneye gitmez, hem ders almaz hem de para ödemez. AK Parti genel politika olarak her şeyi devletin öncülüğünde ve etkinliği altında yapmaya çalışıyor. Ben ise daha çok özel teşebbüs yanlısı ve daha özgürlükçüyüm. Bugün böyle yapıyorsun, her şeyi devletin etkisi altına alıyorsun iyi de, yarın bir gün devlet, tıpkı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi yine kötülerin eline geçerse ne yapacağız, ne yapılacak? Kapsamını genişletmiş, alanını büyütmüş güçlü bir devlet kötülerin eline geçerse; halkına, masumlara, gariplere ne büyük zulümler yapabilir maazallah. Evet, Erdoğan'ın mizacından kaynaklanan belirli bir otoriterleşme var. Bunu kabul ediyorum. Ayrıca bu otoriterleşmede Erbakan ekolünün de etkisinin olduğu kanaatindeyim. Lakin bunun büyütülecek kadar derin bir otoriterleşme olmadığı açıktır. Erdoğan, bir Putin kadar otoriter değil. Türkiye'nin genelinde baskıcı bir ortam yok. Türkiye'nin temel meselesi demokrasi ve özgürlüktür. İnsanlar demokrasiyi ve özgürlükleri içlerine sindirdiklerinde hem daha hoşgörülü hem daha gelişmiş hem de daha müreffeh bir toplum olacağız inşaallah. Türkiye'de özellikle laik kesimde hem demokrasiyi hem de özgürlüğü içine sindirememe sorunu var. Yerel seçimde bazı illeri AK Parti, CHP'den, bazı illeri de CHP, AK Parti'den aldı. Bu, demokrasinin güzelliğidir. Yarın bir gün AK Parti iktidardan düşüp ana muhalefet partisi olabilir ki, normaldir. Daha sonraki bir seçimde de tekrar iktidara gelebilir; bu da normaldir. Mahkeme kadıya mülk değil. Laik kesim hazımsızlık sorunu yaşıyor; iktidara gelemedikçe azgınlaşıp sağa sola saldırıyor. Demokrasilerde iktidarları millet belirler. Laik kesimin buna saygı göstermesi gerekiyor. Başka yolu yok; laik kesim ya serbest ve demokratik genel seçimlerle iktidara gelecek ya da hep muhalefet olarak kalacak. Laik kesim eninde sonunda şunu anlamak zorunda: 4 askerî darbe yaptılar da ne oldu?! Sağcı sayısı mı azaldı?! Milletin sağ partilere % 70'lere varan oranlardaki oy desteği mi azaldı?! Laik kesimin, iktidar hırsı için ülkede gerginlik çıkarmasına hem gerek yok hem de çıkarabileceği gerginlikler sonuç alıcı değil. Laik kesim, olayı en aşırı noktaya götürse de yine sonuç alamaz. Mesela diyelim ki laik kesim azdı azdı ve ülkeyi Allah korusun ki iç savaşa götürdü. İç savaş sonrası ne olacak ki?! Ülkenin iktidarını yine millet belirleyecek. Laik kesimin şunu mutlaka anlaması gerekiyor: Ne yaparlarsa yapsınlar milletten kurtuluş ve kaçış yok ve milletin onayı dışında elde edebilecekleri bir iktidar yok! Konu Cihannur tarafından (12-07-2014 Saat 06:25 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
#26 |
![]() Çok mühim bulduğum bazı hususlara da dikkat çekmek istiyorum. Kritik bir konu da şu: Laiklerin yasal olarak hiçbir sıkıntıları yok. Şöyle açayım: Varsayalım ki CHP, muhtemelen 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan genel seçimde % 50 oranında oy aldı ve 300'ün üzerinde milletvekili çıkartarak güçlü bir tek parti iktidarı kurdu. CHP'nin kuracağı o muhtemel tek parti iktidarının, laiklerin temel hak ve hürriyetlerine yönelik hiçbir düzenleme yapmasına gerek yoktur. Çıkın sorun laiklere; hangi yasanın değişmesini istiyorsunuz da kısıtlandığını düşündüğünüz bir özgürlük alanınız varsa o alanda özgürlük sağlansın. Yok böyle bir şey! Laikler, AK Parti iktidarında özgürler. Laikler kışın İstanbul'da; Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy; Ankara'da Çankaya; İzmir'de Karşıyaka gibi lüks ilçelerde; yazın ise; Bodrum, Çeşme, Marmaris, Kuşadası gibi en gözde sahil ilçelerimizde özgürce ve zevk-ü sefa içinde yaşıyorlar.
Meseleleri bu değil sizin anlayacağınız. Hani Memet Ali Alabora demişti ya: "Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel". Mesele laiklerin, Müslüman Türk Milleti'nden baskı görmeleri değil, mesele laiklerin % 10 civarında oldukları hâlde % 70 - % 80 civarındaki Müslüman Türk Milleti'nin çoğunluğunu yönetme; istek, arzu ve ihtirasları. Sen niye Türkiye'yi yönetmek için mücadele veriyorsun ki; sen % 10 civarındasın laik kesim, % 10! CHP % 25'ler civarında oy alıyor. % 10 civarında laik kesimden oy alıyorsa % 10 civarında da Alevi kesimden oy alıyor. Laikler, Alevileri kendilerine iktidar alanı açmada manivela olarak kullanıyorlar. Yoksa çok bayılmıyorlar Alevilerin Orta Asya köy kültürlerine. Laikler; Osmanlı'yı, Selçuklu'yu, hemen hemen bütün Türk Tarihi'ni reddetmişler, Alevilerin Orta Asya köy kültürünü mü kabul edecekler?! Peh! Sorun sadece burada da bitmiyor. Basit sorularla mevzuyu açalım: Soru: Laikler neyi temsil ediyorlar? Cevap: Batıyı. Soru: Batı nedir? Cevap: Türk dışı olandır. Basitleştirerek söyledim ama doğrunun önemlice bir boyutu da budur. Biz Türküz, onlar Batı ya da Batılı. Birbirimizden farklıyız. Dinlerimiz, tarihlerimiz, kültürlerimiz, değerlerimiz birbirinden farklı. Soru: Laikler ne istiyorlar? Cevap: Laikler, Batı'dan yani gâvurdan hiçbir farkımız kalmasın istiyorlar. Gâvur gibi düşünelim, gâvur gibi yaşayalım, gâvur gibi olalım ve nihayetinde gâvurlaşalım; Amerikalı, İngiliz, Alman ya da Fransız olalım istiyorlar. Soru: Peki biz Müslüman Türk Milleti ne istiyoruz? Cevap: Biz Müslüman Türk Milleti, tarihimizde ve bugünümüzde olduğu gibi; dinimize, tarihimize, kültürümüze, bütün değerlerimize bağlı olarak ve bağlı kalarak yaşamak; dinimizle, tarihimizle, ecdadımızla gurur duyararak yaşamak istiyoruz. Amerikalı, İngiliz, Alman ya da Fransız olmak istemiyoruz; dün olduğu gibi bugün de yine; Türk olmak, Türk kalmak, Türk olarak yaşamak istiyoruz. Bakın, bugün 7 Aralık 2014 tarhinde Sözcü gazetesinde Bekir Coşkun isimli şahıs, "Osmanlı seni saraya sokmadı..." başlıklı makalesinin bir bölümünde neler yazıyor: "1300 yıl öncesinden Orhon yazıtlarını anlıyorsun da, şunun şurasında dedense, Osmanlıyı niye anlamıyorsun?.. Ki "Osmanlıca"yı dayattınız… Çince sanki… Çünkü Osmanlı"ecdat" falan değil… Zaten Türkleri saraya sokmadılar…" Bir kısım laikler, ecdatlarını, soylarını inkâr ettiler. Sanmayın ki bir kısım laiklerde sadece Osmanlı ve Selçuklu nefreti var; onlarda Osmanlı ve Selçuklu nefreti olduğu gibi, aynı zamanda İslam nefreti de var. Yani onlar, bizi biz yapan, Türk'ü Türk yapan bütün değerlere düşmanlar. Bir kısım laiklerin içinde bulundukları durumu Self Hating Negroes (Kendilerinden Nefret Eden Zenciler) sendorumdan mülhem Self Hating Türkümsüler (Kendilerinden Nefret Eden Türkümsüler) sendromuyla açıklıyorum. Bir kısım Laikler; Türk'ten, Türk'ün dini olan İslam'dan, Türk'ün tarihi olan Türk Tarihi'nden, Türk'ün medeniyeti olan İslam Medeniyeti'nden, Türk-İslam Medeniyeti'nden nefret ediyorlar. Bazı siyahilerin kendilerinden nefret ederek beyaz olmaya özendikleri gibi, bir kısım laikler olan Self Hating Türkümsüler, Türk olmaktan nefret ediyorlar ve; Amerikalı, İngiliz, Alman ya da Fransız olmak istiyorlar. İçlerinde bulundukları aşağılık kompleksiyle de Türk'e ve Türk'ün bütün değerlerine saldırıyorlar. Meselenin özü budur. Korkunç bir yabancılaşma içindeler. İsimleri Türk ismi ama yaşamlarına bakınca gâvur yaşam tarzı görüyorsun. Namaz yok, oruç yok, zekât yok, hac yok, kurban yok, İslami yaşantı yok, Türk'ün kültürünü yaşamıyorlar, Batılı gibi yani gâvur gibi yaşıyorlar. Sadece böyle yaşamakla da kalmıyorlar, kendi dinlerine ve kültürlerine yabancılaştıkları için, Türk'e ait olan yaşam tezahürlerini dışlıyor, görmek istemiyorlar, gâvurun yaşam tezahürlerine ise hoş bakıyorlar. Self Hating Türkümsüler, eğer CHP'nin kurulduğu günden bugüne yapmış kötülükleri bizim gibi bilseler, CHP'nin, İslam ülkesi Türkiye'ye ve Müslüman Türk Milleti'ne ne kadar çok kötülük ve zulüm yaptığını bir bilseler, sadece Self Hating Türkümsü olmakla kalmayacak, aynı zamanda Self Loathing Türkümsü (Kendilerinden Tiksinen, İğrenen Türkümsüler) olacaklardır. CHP, ülkemize ve miletimize o kadar çok kötülük ve zulüm yaptı ki, demokrasilerdeki gelmiş geçmiş en kötü siyasi partilerden biri olarak lanetlendi. Konu Cihannur tarafından (12-07-2014 Saat 18:17 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
#27 |
![]() Arkadaşım, bana mı anlatıyorsun CHP kesimini? Bu kendi öz benliğinden nefret etme, aşağılık duygusunu derinden hissedip kendisini aşağı gören Batı'nın nefretini kendisinden, ait olduğu Türk halkına yansıtmasını, vs. ben bunları hep görüyor ve bu noktadan yazıp paylaşıyorum.
Fakat bu kesimde bu kadar sert olmayan, kararsız olan ve laik olsa da İslam'a meyili olan kesimler var. Eğitimli, entelektüel, laik kesimin İslamiyet ile iletişim kurabildiği alan tasavvuf alanıdır, oradan yola çıkıp İslamiyetin şerri hükümlerini kalben kabul noktasına kadar gelebiliyorlar ki ben şahidim ve öncelikle kendimden ve çevremden şahidim. Bu konular bir yana, Türkiye'nin muhalefet eksiği var dedik, demokrasiyi ve özgürlüğü hazmedip artık ona göre konumlanmaları gerekiyor dedik fakat muhalefetin bunu hazmetme sürecinden önce muhalefetsiz kalan iktidar yozlaşmıştır. Muhalefeti yeteri kadar eleştirdim ve tek parti devrini de yeteri kadar eleştirdim ama şimdi daha önemli bir problem varken tek parti devri ile uğraşmak abesle iştigal çünkü bugün yozlaşan bir iktidar var. Bunları da söyleyeceğiz elbette. Ağzınızdan da cımbızla laf alınıyor, o kadar konuştuk, şimdi söylüyorsunuz Erdoğan otoriter, dershane konusu anti-demokratik, vs. diye. Başta bunları söyleseniz ikiyüzlülükle suçlanmazdınız. Başta sevdiğimiz birini fazla benimseyince onun eleştirilmesi bizim canımızı yakar ama hataları göremeyiz. Ama "siyasetçiler babamın oğlu değil" diyerek haksızlıkları analiz ederseniz hakka hukuka daha çabuk varırsınız. Size tavsiyem bu hassasiyeti kazanmaya bakmak. |
|
![]() |
![]() |
#28 | |
![]() Alıntı:
Lafımı esirgeyen biri değilim. Bu söylediklerimi şimdi söylüyor da değilim. AK Parti Forum'da daha önce yazmış olduğum, mesela geçen yıl bu zamanlar yazmış olduğum mesajlarımı okuyun; orada dershanelerin kapatılmasına karşı olan mesajlarımı ve yorumlarımı göreceksinizdir. Mesela diğer bir konu başkanlık sistemi meselesi. Hakeza o konuda da aleyhte olmak üzere çok sayıda mesajım vardır. Başkanlık sisteminin Türkiye'ye faydasından çok zararı olacağı kanısındayım ve başkanlık sistemine karşıyım. Bunu da bugün söylüyor değilim. Siz benim o mesajlarımı görüp okumadıysanız bundan dolayı sorumlu tutulmam doğru olmaz. İkiyüzlü değilimdir. Forumumuzda yazmış olduğum mesajlarım bunun delillerindendir. Açın bakın yazdığım yorumları okuyun ve sözlerimi nasıl direkt, dolandırmadan söylediğimi görün. Siyasetçi olmadığım için, normal bir vatandaş olduğum için sözlerimi genellikle siyaset yapmadan söylüyorum. Erdoğan'ın belli bir otoriterliği olduğu doğrudur. Hatırladığım kadarıyla forumumuzda daha önce bunu dile getiren mesajım da oldu. Ama Erdoğan, Putin kadar otoriter değil. Bunun da büyütülerek sorun edilmesi doğru değil. Herkesin hataları, eksiklikleri vardır. Erdoğan'ın o kadar çok artısının yanında küçük bir iki eksisinin olması doğaldır. AK Parti iktidarının yozlaştığı şeklindeki yorumunuza katılmıyorum. AK Parti iktidarında yozlaşma yok; ülkemize ve milletimize yapılmakta olan olağanüstü ve muhteşem hizmetlere ciddiyetle devam etme var. Konu Cihannur tarafından (12-13-2014 Saat 04:15 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
#29 |
![]() O halde?
O kadar konuştuk ve tam olarak benim söylediklerimin neresine karşısınız anlamış değilim çünkü söylediklerinizin çoğuna karşı değilim ve bunlar zaten benim hep söylediğim şeyler. |
|
![]() |
![]() |
#30 | |
![]() Alıntı:
Türkiye'de 55.000.000 civarında seçmen var. 55.000.000 civarında seçmenin içinde siz 1 kişisiniz ben de 1 kişiyim. Siz, 2015 Genel Seçiminde büyük ihtimalle AK Parti'ye oy vermeyeceksiniz; ben ise Allah nasip eder oy kullanırsam, bundan önce olduğu gibi oyumu yine AK Parti'ye vereceğim inşaallah. Eğer seçmenlerimizin epey büyükçe bir bölümü sizin gibi düşünüp değerlendirirlerse önümüzdeki sene yapılacak olan genel seçimde AK Parti'ye 276'dan daha az milletvekili verirler. Yok eğer seçmenlerimizin önemli bir bölümü sizden farklı olarak benim gibi düşünüyorlarsa, Türkiye'nin zaten nefes alıyor hâlde olduğu ve AK Parti'nin yozlaşmadığı görüşünde iseler, genel seçimde AK Parti'nin 276 veya 276'dan daha fazla milletvekili çıkartmasını sağlayarak AK Parti'yi tek başına iktidara getirirler. |
||
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|