AK Gençliğin Buluşma Noktası
Sahabiler ve Alimler Sahabilerimiz ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-17-2018, 08:45   #1
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart İslam büyükleri
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR

ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ

ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*

Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

 

murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-17-2018, 08:45   #2
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak tdv islamansiklopedisi.info
ŞEYH ŞÂMİL (1797-1871) KAFKAS KARTALI

*Ruslara direnişiyle tanınan Dağıstanlı lider ve mücahid.şamil Dağıstan’ın Gimri köyünde dünyaya geldi. Babası Avarlar’dan Muhammed, annesi Avar beyi Pîr Budak’ın kızı Bahu Mesedu’dur. kendisine dedesi Ali’nin adı verildi. Ancak sürekli hasta olduğundan ad değiştirmenin iyi geleceğine dair geleneksel inancın etkisiyle ailesi adını Şâmil olarak değiştirdi.ilk eğitimini dayısından aldı. Nakşibendî şeyhi Cemâleddin Gazi-Kumukī’den dinî ilimleri tahsil etti *Kuzey Kafkasya müslümanlarının XVIII. yüzyılda Ruslar’a karşı başlattıkları, müridizm, gazavât direnişinde lider İmam Mansûr’un ölümüyle Nakşibendî şeyhi İsmâil Şirvânî’ye biat etti Şâmil’in arkadaşı Molla Muhammed 1829’da gazavât liderliğine seçildi ve Kafkasyada Rus direnişiyle cihad yeniden başladı. Şâmil Molla Muhammed’in en önemli yardımcısı oldu.

*Molla Muhammed ve Şâmil 1830’da Hunzak Kalesi’ne taarruz etti ancak başarı sağlanamadı Hazar sahilindeki Tarku’ya saldırdılar, ancak
geri çekildiler. Tarku ele geçirilip Derbend ve Kızılyar kuşatıldı. 1832’de Ruslar’ın Çeçen ve Avar topraklarında ilerleyip Gimri’ye geldiler Yapılan savaşta Molla Muhammed şehid düştü Şâmil ağır yaralı olarak kurtuldu (20 Kasım 1832).
*Molla Muhammed’in yerine imam Hamzat kafkas mücadelesini sürdürdü Hamzat suikastle öldürüldü 19 Eylül 1834 te Şâmil, Avarlarca imam seçildi. Şâmil, Avaristan’ın tamamını kontrol altına aldı. Rus kuvvetlerinin kumandanı General Lanskoy, Gimriyi tahrip etti. Ruslar Hunzak’a sefer düzenleyip Akuşa ve Girgil’i ele geçirdi Kuzey Kafkasya Rus hâkimiyetine girdi.

*Şeyh Şâmil, Dağıstan’da güçlendirmeye çalıştı. Çeçenistan’da Hacı Taşov ile anlaşarak Dağıstan ve Çeçenistan’da hâkimiyet sağladı. Ruslar, Rus hükümetine sadık müslüman din âlimi Kazanlı Tâceddini bölgeye gönderdi Şâmil’i ortadan kaldırmak için Çeçenistan ve Dağıstan’a askerî harekâta karar verdiler. Zandak ve İrgin’i ele geçirildi Aşilta’da büyük kayıp verdiler; Avremenko ve Pisaref adlı kumandanlar öldürüldü.
*Rus General Fészé, Ocak 1837’de Grozni’ye ve Çeçenistana iki sefer yaptı. Mayıs 1837’de Dağıstan seferinde Hunzak, Ensal ve Aşilta’yı ele geçirdi. Şâmil’in direnişiyle Ruslar Hunzak’a geri çekildiler. Şâmil çara Kafkasya’daki hâkimiyetini tanımayacağını, vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmasa bile özgürlüğü esarete tercih etmeyeceğini bildirdi.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-17-2018, 08:46   #3
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak tdv islamansiklopedisi.info
ŞEYH ŞÂMİL (1797-1871) KAFKAS KARTALI

*1839 da General Grabbe, Ruslara baskınlar düzenleyen Hacı Taşo’yu etkisizleştirmek için 30.000 kişilik ordusuyla Şeyh Şâmil üzerine sefere çıktı. Şâmil, Ruslar’ı durduramayıp geri çekildi Ruslar 13.000 kişiyle Ahulgoh’u kuşattı 4000 kişiyle Ahulgoh’u savunan Şâmil ateşkes istedi ruslar Şâmil’in oğlunu Ahulgoh’un teslimini ve silâhları istedi Şâmil reddetti. Seksen günlük bir çarpışmadan sonra Ruslar 4 Eylül 1839’da Ahulgoh’u ele geçirdiler ve binlerce kayıp verdiler.
*Ahulgoh savunması Kafkas direnişinin dönüm noktasıdır Kuşatmadan yedi müridiyle kurtulan Şeyh Şâmil önce İçkeri Küçük Çeçenistan a gitti. Nâibleri Şuayb Molla, Hacı Taşov da geldi. Şâmil itirazsız itaat edilmesi şartıyla İçkeri yönetimini kabul etti Çeçenistan’ı dört nâibiyle paylaştırdı. Nâibleri Ahverdil Muhammed ile Şuayb Molla Nazran, Gurzul ve Grozni’ye saldırdı şamil Kuzey Dağıstanda Rus kuvvetlerini İşkarti ve İrpili yakınlarında ağır bir yenilgiye uğrattı

*Rus General Grabbe, Aşağı Çeçenistan ile Büyük Çeçenistan’a iki sefer düzenledi, başarılı olamadı. hanları kendi yanına çeken Şâmil, 1841 yılını Çeçenistan ve Dağıstan’da Ruslar’a saldırı hazırlıklarıyla geçirdi. nâ-ibleri Kibid Muhammed ile Cevad Han doğudan, Hacı Murad batıdan Avaristan’a, kendisi de Kasım 1841 de Dağıstan’a girdi. Ruslar, Şâmil’in saldırılarına cevap veremedi. 1842 de Şâmil, Çeçenistan ve Dağıstan’ın tek hâkimi oldu. *General Grabbe’nin Mayıs 1842’de 10.000 kişiyle Dargi harekâtını başlattı ancak Şuayb Molla’nın baskınları karşısında başarı sağlayamadı. Rus generalinin başarısızlığı Kuzey Kafkasya’da Şâmil’in gücünü sağlamlaştırdı. 1843 Eylülünde Şâmil, bir günden daha az bir zamanda 70 kilometre yol katederek Ensal’i ve Avaristan’daki Rus kalelerini fethetti.

*Şeyh Şâmil, General Dolgurukov’un Avaristan’a gelmesiyle geri çekildi yaptığı harekâtlarda Rusları yenilgiye uğrattı. Ruslar, Kafkas ordularına Gurko’yu getirdiler. Ancak Gurko Şâmil’in Girgil ile Tarku’yu ele geçirmesini önleyemedi. Şâmil 1844 te Kuzey Dağıstan’ın hâkimi idi. Çar I. Nikola, 1843’te General Neidhardttan Şâmil’in ordularının dağıtılmasını istiyor, ve 45.000 ruble gönderiyordu.
*Çar özellikle, Şâmil’in hocası ve kayınpederi Şeyh Cemâleddine Rus tarafına çekilmesini söylüyor, güçlü bir orduyla Kafkasya’ya saldıracağını bildiriyordu. Avaristan’a yönelik Rus harekâtı Şâmil’in savunmasıyla başarılı olamadı.
General Neidhardt görevden alındı yerine Prens Vorontsov, Kafkas valisi tayin edildi. 8 Nisan 1845’te Prens Vorontsov kafkas saldırılarına başladı 15 Haziran’da 21.000 asker, kırk top ve bir roket bataryasıyla Gertme’den ilk kafkas seferini başlatdı. *Ruslar Şâmil’in terkettiği Terengul’u aldı. Salatav ile Gumbet arasındaki Kırk Geçidi’ni geçti 4000 asker ve on topla Andi Geçidi’ni aşan prens Vorontsov Şâmil’in idarî merkezi Dargiye’ye girdi. Ruslar’ın büyük gücü karşısında savunma yapmanın uygun olmayacağını düşünen Şâmil, Dargiye’yi direnmeden terketti. Çeçenistan’a çekilip baskın hareketlerine yöneldi. üç general, 195 subay ve 3000’den fazla askeri öldürdüler.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-17-2018, 08:46   #4
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak tdv islamansiklopedisi.info
ŞEYH ŞÂMİL (1797-1871) KAFKAS KARTALI

*1846 Nisanında Şeyh Şâmil, Kabartay bölgesindeki Çerkezler’le birleşip Kafkas birliğini sağlamak amacıyla 14.000 asker ve sekiz sahra topunyla Şali’ye yürüdü. Kabartay’daki Kupra nehrine ulaştı. Ruslar gelince öğrenince geri döndü. 1847 yılının ilk Vedeno karargâhında geçirdi Şâmil, Gergebil önlerinde Prens Vorontsovun Rus kuvvetlerine kahramanca direndi gösterdi. Ruslar büyük kayıplar verdi *Ekim 1847’deki Prens Vorontsov’un Şalti harekâtı, Haziran 1848’de Gergebil, 1849 yazındaki Kibid Muhammed’in Çoh kuşatmaları ve Kırım savaşının patlak vermesiyle Şeyh Şâmil, Mart 1853’te Sultan Abdülmecid’e bir mektup yazarak kuvvet istedi Dağıstan’da Rus askerî yığınağına saldırdı Zakartala tepesiyle Meseldeger’e hücum etti. Şâmil’in Güney Kafkasya’daki eylemlerinin amacı, Osmanlı-Rus savaşına karşı Ruslar’ın askerî yığınak yapmasını önlemekti.

*Osmanlılar 1853’te, Şeyh Şâmil’e yardım gönderdi. 1853’te Kırım savaşının başlamasıyla Osmanlı Kafkasya ile ilgilenmesini zorunlu hale geldi. Sultan Abdülmecid 9 Ekim 1853’te Şeyh Şâmili Ruslar’a karşı cihada çağırdı Şeyh Şâmilin teklifleri Osmanlı Devleti’nce reddedildi 1854’te, Dağıstanlı Halil Bey’in teklifiyle Şeyh Şâmil’e Dağıstan serdar-ı ekremi unvanını verildi. Oğlu Gazi Muhammed, Danyal Sultan ve İsmâil Paşa mirlivalık, Şemhal Hanı Ebû Müslim feriklik rütbesiyle ödüllendirildi. *Şâmil, Temmuz 1854’te Gürcistan’ın Kaheti bölgesine girdi. Osmanlı-Batum ordusu Özürgeti bölgesindeydi. Şeyh Şâmil, Osmanlı ordusunun Tiflis’e hareket etmesini sağlayamadı ve Dargiye’ye çekildi.İngiliz Amirali Rusya’yı barışa zorlamak için Kafkasya’nın fethedilmesinin, bunun için Çerkezler ve Şeyh Şâmil ile antlaşmanın gerekli olduğunu söylüyordu.

*Paris Antlaşması’ndan (30 Mart 1856) sonra Rusya’nın Prens Baryatinsky’i Kafkas başkumandanlığına ve Kafkas valiliğine tayin etti, rus Prens Kafkas kuvvetlerini beş gruba ayırdı Haziran 1857’de 8500 piyade, 1400 süvari ve on toptan oluşan güçleriyle Salatav’ı ele geçirdi. Zandak ve Dilim bölgesi talan edildi. Baron Vrevsky, üç hafta içinde Kafkas sıradağlarını aşarak Didolar’ın ülkesini tahrip etti. Çeçenistan kumandanı Yevdokimov, 28 Ocak 1858’de Argun Geçidi’ni ele geçirdi nisan Aşağı Çeçenistan’daki 15.000 kişiyi itaat altına aldı. on beş Çeçen topluluğu Ruslar’a teslim oldu.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-17-2018, 08:47   #5
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak tdv islamansiklopedisi.info
ŞEYH ŞÂMİL (1797-1871) KAFKAS KARTALI

*1859 da Şâmil kafkasyada savunmaya geçti ruslar 21 Şubat 1859’da yeni Dargiye’yi kuşattı. 26 Temmuz’da büyük bir saldırı başlattılar. Şâmil, ailesi ve 400 müridi Gunib’e çekildi. Ruslar 21 Ağustos’ta 70.000 kişiyle Gunibi kuşattı .Şâmil ile görüşmek istediler ancak reddedildiler. Şeyh Şâmil vuruşarak ölmeyi düşündü*Şeyh şamil ve oğulları Gazi Muhammed ve Muhammed Şâfiî teslim olmak zorunda kaldı 6 Eylül 1859 da rus karargâhına götürüldü Şeyh Şâmil saygıyla karşılandı Şâmil Saint Petersburg ve Kaluga’ya götürüldü. Çar Aleksandr onunla kucaklaşdı 1869’da Şâmil, Ruslar’ın izin vermesiyle hac amacıyla 31 Mayıs 1869’da İstanbul’a gitti. sadrazamla görüştü, şeyhülislâm ve Dâhiliye nâzırını ziyaret etti. 15 Ağustos 1869’da Sultan Abdülaziz tarafından Koska köşküne yerleştirildi
*Sultan Abdülaziz, Şeyh Şâmil’e ve ailesine maaş bağlattı. Hac farîzasından sonra İstanbul’da Zarif Paşa Konağı kendisine tahsis edildi. 15 Ocak 1870’te Sultan Abdülaziz’e veda ziyaretinde bulunup 25 Ocak’ta İstanbul’dan ayrılan Şeyh Şâmil hac görevinin ardından 1871 de Medine’de vefat Cennetü’l-bakī‘ mezarlığına defnedildi.

*Şeyh Şâmil’in oğullarından Gazi Muhammed, Osmanlılar’ın hizmetine girip 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar’a karşı savaştı Muhammed Şâfiî, Rus ordusunda tuğgeneralliğe yükseldi Moskova’da ve Kazan’da yaşamıştır. Küçük oğlu Muhammed Kâmil’den olan torunu Said Şâmil 1920 de Dağıstan’ın bağımsızlığı için Ruslar’la savaşmıştır.*Nakşibendî şeyhi Şâmil imam seçilince güçlü hitabeti, askerî ve siyasî dehasıyla Dağıstan’da Kafkasya’da idarî ve dinî otoriteydi. yazışmalarında imam ve emîrü’l-mü’minîn unvanlarını kullanmıştır hükmündeki bölgelerde idareyi düzenlemiştir. Ülkeyi nâibliklere ve vilâ-yetlere ayırarak başlarına idarî ve askerî nâibler vermiştir. Her nâibin müftüsü vardır başlıca naib ve müritleri Hacı Taşov Danyal sultan Hacı Murad ile Gazi Muhammeddir*Şeyh Şâmil ordusu idarî ve askerî yapısıyla Ruslar’a Dağıstan ve Kafkasya’da yirmi beş yıl büyük direniş göstermiştir. Rus İmparatorluğu’nun güçlü ordularına karşı unutulmaz ve destanî bir mücadele vermiş Şeyh Şâmil adını Kafkas kavimlerine nakşeylemiştir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-17-2018, 08:47   #6
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
ŞEYH ŞAMİL KAFKAS KARTALI

*ŞEYH ŞAMİL Meşhûr Kafkas kahramanıdır âlim ve velîdir Rusların, Kafkasya’dan kaldırmak istediği İslâmiyeti, korumak ve yaymak için uğraşmıştır Kafkas-Rus mücâdelesinin en unutulmaz simasıdır Rus ordularını dize getiren büyük mücâhiddir 1797 de Dağıstan Gimride doğdu. Babası Muhammed, ona Ali ismini verdi. hastalığa yakalanınca Ali’ye, âdetlere uyularak, Şâmil ismini verdiler ve o isimle çağırdılar.*Şâmil, otuz yaşına kadar; tefsîr, hadîs, fıkıh gibi ilimleri, edebiyat, târih ve fen bilgilerini öğrendi büyük bir âlim, ve velî oldu. Rusların, Kafkas müslüman ve Türklerini esârete almak, îmânı sökmek ve İslâmı yok etmek için uğraşıyordu şamil îmân ve cihâd aşkıyla ortaya atıldı. Kafkas Türkleri, onu İmâm ve rehber seçti İmâm Şâmil, kabileleri saflarına katarak, küçük bir ordu kurdu. yirmibeş sene, İslâmiyeti yok etmek, isteyen Ruslara kan kusturdu. Nice generali harpte öldürüp, nicelerini küçük düşürdü, onları âciz bıraktı. Eşsiz bir mücâdele ile hayâtından sonra Şeyh Şâmil, 1876 Medîne-i münevverede vefât etti.

*Şeyh Şâmil, arkadaşları ile Bağdatta Mevlânâ Hâlid hazretlerinden ders aldı. tefsîr, hadîs, fıkıh, edebiyat, târih, ilimleri öğrendi hocasının eşsiz teveccühleri ile büyük bir velî oldu. Mevlânâ Hâlid-i hazretleri, kıymetli talebesine halifelik vererek, Allahü teâlâya kavuşmak arzusuyla yanan âşıkların kalblerine bir kıvılcım sunması için memleketi Kafkasya’ya gönderdi. Şamil zâhirî ilimleri Sa’îd Herekânî’den, kalb ilimlerini Cemâleddîn Kumûkî hazretlerinden öğrendi.*Şeyh Şâmil, otuz yaşlarında geldiği iki metreyi aşkın boyu, geniş omuzu, levent endamı, ilmî kudreti, sarsılmaz îmânı ve keskin bakışları ile muhteşem bir şahsiyet idi. Şeyh Mansûr ile başlatılan hürriyet ve cihat mücâdelesinde yerini aldı. Mansûr’dan sonra, Gazi Muhammed, Kafkaslıların başına geçerek İmâm oldu. gönül sahibi bir velî idi. Şeyh Şâmil’in çocukluk arkadaşıydı *Gazi Muhammed, Ruslarla yaptığı Gimri muharebesinde şehid oldu ölmeden “Kardeşim Şâmil! savaşta şehîd olmak isterim Benden sonra Hamzat İmâm olacak. Ondan sonra sen başa geçecek, Kafkasya’ya hükmedeceksin. Nâmın cihanı tutacak. Çarı perişan edeceksin. mezarımı düşman çizmeleri altında bırakma inşâallah” demişti.Şeyh Şâmil elindeki kılıcı ile Kılıç tutan eli makina gibi işliyor, her vuruşta bir kâfiri saf dışı ediyordu.

*Ruslar dehşet içinde gerilerken, imam şamil “Allah Allah” nidalarıyla hücum ediyordu. süngü, Şâmil’in mübârek göğsüne saplandı, Şâmil süngüyü eliyle düşmanlarını öldüre öldüre karanlığa karıştı. Şeyh Şâmil’in yarasını gören Gimri müezzini onu Şâmil yaralanmış, kaburga kemikleri ve köprücük kemiği kırılmıştı.göğsünde ve sırtı yaralıydı kan her tarafını kıpkırmızı etmişti.*tedâvi edilen Şeyh Şâmil, yirmibeş gün baygın hâlde yattı. annesini baş ucunda görünce, güçlükle; “Anacığım! Namazımın vakti geçti mi?” diye sordu. Namazlarını kılarak, aylarca yatakta yatan Şâmil’in yaraları kapandı, kırılan kemikleri kaynadı, sıhhate kavuştu.
*1832 de şehîd düşen Gazi Muhammed’in yerine, Hamzat Bey imamlığa seçildi. Hamzat 1835 de Hunzah Câmii’nde bir Cum’a günü şehîd edildi. Onun şehâdetiyle imamlık, ve liderlik vazîfesi Şeyh Şâmil’e teklif edildi. İri yapılı, sonsuz cesâreti ile bilgisi, ve silâh mahâretiyle şöhreti vatan sınırlarını aştı Şâmil , tevâzu ile imamlığa ehliyetli birinin seçilmesini istedi. âlimler ve milletin ileri gelen temsilcileri, her türlü yetkiyle Şâmili imâmlığa kabul ettirdiler.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-23-2018, 12:59   #7
Kullanıcı Adı
dostunuz
Standart
Timuru övün yakında M.Kemali de İslam alimi yapın tam olsun. Bi Cengiz bi Hülagu bi de Timur, şeytan üçlüleri. Allahın onun ateşini arttırsın, Hitlerin ve Stalinin yapmadığını yaptı o aşağılık yaratıklar

Konu dostunuz tarafından (01-23-2018 Saat 13:07 ) değiştirilmiştir..
dostunuz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2018, 10:04   #8
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com

MİMÂR SİNAN

*Türk’e şeref, cihâna yüzlerce eser veren bir san’atkâr ve Osmanlı mîmârıdır Koca Sinân 1490 da Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. Sultan Selîm zamanında devşirme olarak İstanbul’a geldi.
iyi bir eğitim ve öğretimden sonra acemi oğlanlar kışlasına verildi. Acemi oğlanlar çok sıkı bir askerlik eğitiminin yanında büyük inşâatlarda ve gemilerde hizmet eder askerlik ve meslek öğrenirdi. Sinân marangozluk öğrendi. Acemi oğlanlığı dokuz yılda tamamladı, 1521de Sultan Süleymân’ın Belgrad seferine yeniçeri olarak katıldı. kabiliyeti sebebiyle yeniçerilikte terfî etdi. 1522’de Rodos seferine atlı sekban olarak katılıp, 1526 Mohaç muhârebesinden sonra, takdir edilerek acemi oğlanlar bölük komutanına terfî ettirildi. Daha sonra kapıbaşı olup, 1534 Alman ve Bağdâd seferlerine zemberekçi başı oldu
*1533 te Sultan Süleymân’ın İran seferinde Van gölüne geldiklerinde, sadrâzam Lütfi Paşasahile gitmek ve düşmanı gözetlemek istedi. Mîmâr Sinân’a kadırga yapması emredildi. Sinân’ın iki haftada üç adet kadırga yaptı Lütfi Paşa, gemilerin idaresini ona verdi. büyük bir îtibâr kazandı. İran seferinden dönüşte, yeniçeri ocağında itibârı yükseltildi hasekilik rütbesi verildi.1537 Korfu, Pulya ve 1538 Kara Boğdan seferlerine katıldı.
batı ve doğunun mîmârîsini tedkîk etdi doğu ve batı üslûbunu birleştirerek orijinal eserler verdi. Kendisi şöyle anlatmaktadır: “Asker ocağına girdikten marangozluğa merak ettim, iyi ustalar yanında, yetiştim. Bıkmadan çalışarak san’atın inceliklerini öğrendim. Kendimi göstermek için fırsat gözledim

*ülkeler gezip görgümü arttırmak istiyordum. fırsat çıktı. Selîm Han’ın ordusunda Acem ve Arab diyarlarını gezdim. Mimarlığı öğrendim. Gördüğüm her binadan, harabeden ibretle dersler aldım.”
Kara Boğdan seferinde, ordunun Prut nehrini geçmesi için köprü yapılması gerekiyordu. bu işi kimse başaramadı. Lütfi Paşa, Sultan Süleymâna bunu ancak Sinân’ın yapabileceğini arzetti. Pâdişâh’ın verdiği emirle Sinân, ordudaki bütün mîmâr ve neccârları toplayarak on üç gün gibi kısa sürede köprüyü yapıp ordunun karşıya geçmesini sağladı.olaydan sonra, başmîmâr Acem Ali, ve vezîriâzam Ayas Paşa vefât ettiler. Ayas Paşa’nın türbesini yapmak için yeni başmîmâr Mîmâr Sinân tayin edildi. 1538 yılında Mîmâr Sinân, hassa başmîmârı oldu.*Mîmâr Sinân’ın, mîmârbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun san’atını gösterir ilki, İstanbul Şehzâdebaşı Câmii ve külliyesidir. Şehzâdebaşı Câmii, bütün câmilere öncülük etmiştir. Külliyede imâret, mutfak kervansaray ve medrese bulunur Süleymâniye Câmii, Mîmâr Sinân’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. kalfalık eseridir Yirmi yedi metre çapındaki büyük kubbe, gayet nisbetli ve ahenklidir Sükûn ve asaleti ifâde eden sâde ve ahenkli görünüşü ile Süleymâniye Câmii, olgun bir mimarîyi temsil eder Sekiz ayrı binadan meydana gelen Süleymâniye Câmii ve külliyesi, Fâtih’ten sonra şehrin ikinci üniversitesidir Mîmâr Sinân’ın en güzel eseri, seksen yaşında yaptığı ve ustalık eserim dediği Edirne’deki Selimiye Câmii’dir.

*Edirne’deki Selimiye Câmii için Mîmâr Sinân şöyle der: minareleri hem nâziktir san’attan anlayanlar takdir eder. Ayasofya kubbesi gibi bir kubbenin İslâm ülkelerinde yapılmadığını söyleyip duran kefere-nin mîmâr geçinen takımına cevâb olarak Allah’ın yardımı ile Selimiye kubbesinin bir zra’ ziyâde eyledim” mimarbaşı çok değişik konularla uğraştı. 1573’de Ayasofya’nın kubbesini onararak duvarlar yaptı. Bu günlere sağlam gelmesine sebeb oldu. Eski eserlerin görünümlerini bozan yapıların yıkılması onun göreviydi Zeyrek Câmii ve İstanbul hisarına yapılan ev ve dükkanların yıkımını sağladı.caddelerin genişliği, evlerin yapımı ve lağımlar ile uğraştı. yangın tehlikesine dikkat çekip ferman yayınlattı. *Hassa başmîmârı olarak çok değişik konularla ilgilendi Mîmâr Sinân, yapım işlerinin en ufak detaylarıyla bile ilgilenirdi. İslâm ahlakıyla ahlâklanmış mütevazı bir insan idi.Mühründeki El-hakîr-ül-fakîr Mîmâr Sinân” yazısı, bunun en iyi isbâtıdır Türk mimarîsinin ve, İslâm âleminin büyük mîmârı doksan küsür hayat sürdü. 364 yapıya imza attı. Eserlerinin büyük kısmı İstanbul’dadır. Osmanlı ülkesinde damgasını vurmadığı köşe yoktur. 1538’de vefât edip, Süleymâniye Câmii’nin yanında kendi yaptığı mütevazı ve sâde türbeye defnedilen Sinân, uzun bir ömre yüzlerce eserini İslâm âlemine yadigâr bıraktı Mîmâr Sinân dinlenmeden çalışıp, alın teriyle elde ettiği servetini bağışladı
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2018, 10:05   #9
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com

MİMÂR SİNAN

*Mîmâr Sinân’ın ailesini, mahalle ve çevresini, bütün müslümanları ve insanları düşündü köyü Ağırnas’da vakfettiği çeşme su içmeye gelen hayvanların dinlenmesi için çeşmenin etrafında geniş bir alanı kurdu Din ve dil eğitimini, dünyâ îmârının âhireti insanlar ve hayvanları ihmâl etmeyen Mîmâr Sinân, Allah rızâsının dışında bir şey düşünmeyip, ölümünden sonra rahmet ve hayır duâ ile anılmaktan başka bir şey gözetmediğini belirtir. Mîmâr Sinân, Avrupalı rönesans san’atçılarından farklı bir şekilde, İslâm san’atına bağlı kaldı tecrübe ve tekniğiyle mimarlığa çok önemli eserler kazandırdı. Arab, Selçuk, Roma, Bizans ve Orta Avrupa medeniyetlerini inceledi hassa başmîmârı olarak büyük bir teşkilâtı idare edti

*Mîmâr Sinân’ın başmîmârlığınfa Osmanlı Cihân Devletiydi Türk-İslâm devleti olarak dünyânın en güçlü devleti idi. kudretli devletin güçlü san’atçısı Sinân elli senelik mimarlık döneminde kendisine düşeni hakkıyla yerine getirdi. Mîmârî dehâsı disiplin kabiliyeti ile dünyânın hiç bir yerinde görülmeyen hassa mimarları teşkilâtını geliştirdi. teşkilât, devletin her tarafına mîmârî götürdü. Sarayda, mimarî atölyeler kurdu. atölyeleri mimarbaşı, hattatbaşı, doğancıbaşı gibi büyük devlet me’murları yönetti. Atölyelerden, Sultanahmed Câmii’ni yapan sedefkâr Ahmed Ağa ve Dâvûd Ağa gibi mimarlar yetişti Sinan, Selçuklu dönemini taş işçiliğini çok yakından bilir ve sentezlerdi

*her eserinde ayrı bir sisteme yöneldi. Eserlerinde iç mekân ferah, aydınlığa renkli cama yer verdi
Sinân, her mîmârî eserinde günümüzde de geçerli mimarlık ilkelerini bundan dört asır önce ortaya koydu. san’atı ile asırlar ötesi bir mîmârî dehâ olarak anıldı Mîmâr Sinân; seksen dört câmi, elli iki mescid, elli yedi medrese, yedi dârülkurrâ, yirmi türbe, on yedi imâret, üç dârüşşifâ, beş su yolu, sekiz köprü, yirmi kervansaray, otuz altı saray, sekiz mahsen ve kırk sekiz adet hamam olmak üzere üç yüz altmış dört eser vermiştir.

Kynak yunusemre.gov.tr

*Tapduk Emre, kesin olmamakla 1200 ile 1300’lü yıllarda Aksarayda İç Anadoluda yaşamıştır. Tapduk Emre, Hacı Bektaş Veli, Mevlâna ile çağdaştır hakkınfaki bilgiler çok azdır. Tapduk Emre, Yunus Emre’nin hocasıdır. Yunus Emre gibi bir Ulu yetiştirmiştir. dergâh sahibi pir, rehber ve mürşittir. Yunus Emre gibi gönül erenleri yetiştirmiştir. Tapduk Emre, Hacı Bektaş Veli ile ile ilişkiler geliştirmiştir. Rum erenleri, Hacı Bektaş Veli’ye giderken Emre’ye “haydi sen de gel”, dediler. Emre, çok güçlü idi “Dost divanında erenlere nasip veren Hacı Bektaş gibisini görmedik”, dedi ve Hacı Bektaş’a gitmedi. Emre’nin sözünü Hünkâr’a ilettiler. Hünkâr, Emre’yi çağırttı. Hacı Bektaş, “siz, dost divanında erenlere nasip veren Hacı Bektaş adında bir kimse görmedik demişsiniz, *siz nasip veren elin nişanesini bilir misiniz?”, diye sordu. Emre, “divanda perde vardı, bir el, bize nasip verdi. elin avucunda yeşil ben vardı, görsem tanırım”, dedi.Hacı Bektaş elini açtı. Emre, Hacı Bektaş’ın güzelim yeşil benini gördü “tapduk Hünkârım”, dedi. Bundan sonra adı, Tapduk Emre kaldı. Emre tacı Hünkâr’a teslim etti. Hünkâr, tacını tekbirle giydirdi. izin alıp makamına döndü. Tapduk Emre Anadolu erenidir. Ehlibeyt öğretisiyle derviş yetiştirmiştir. Bunlar arasında ünü günümüze gelen ve düşünceleri ile insanlığı kucaklayan Yunus vardır. Yunus çiftçilikle geçinen fakir bir adamdı Bir senelik kıtlıkta . fakirleşen Yunus, kerametlerini duyduğu Hacı Bektaş-ı Velinin dergahına geldi. Pirin ayağına yüz sürdü

*Hacı Bektaş-ı Veli yunusa lutf ile muamele edti misafir etti. Dervişler Pir’e Yunus’u anlattılar Gafil Yunus buğday istedi. Pir “isterse o alıca nefes edeyim dedi Yunus buğdayda ısrar edti. Hacı Bektaşi üçüncü kez isterse her çekirdek sayısınca himmet edeyim dedi. Yunus buğday isteyince pişman oldu. kusurunu itiraf etti. Hacı Bektaş onun Tapduk Emre’ye gitmesini söyledi. Yunus himmete kavuşmak kırk yıl Tapduk Emreye hizmet etti. Yunus’u asırlardır gönül Sultanı yapan bu himmettir. Eli böğründe Yunus gider Tapduk’un kapısına. Tapduk’a kul olur. Yıllarca şeyhine odun taşır. ondan feyz alır. pişer. Yunus’un Şeyhine taşıdığı odunlarda hiç eğri bulunmaması Tapduktan kaçmaz. Yunus’a odunları gösterir:
*Yunus, der. Bakıyorum, dağdan kestiğin odunlar kuru, hepsi düz. Meraklandım. Ormanda hiç eğri odun yok mu?” Yunus Gülümser. Vereceği cevabı Öylece, dudaklarına geldiği gibi söyledi: “Ormanda eğri odun var var amma, Senin dergahından içeri odunun bile eğrisi giremez, efendim.” Yunus’un Sarıköy de yatmakta olduğu yazar, Onun gömülü olduğu yer Türk Milletinin ve bütün Müslümanların cefakar ve vefakar göğsüdür. Bu Yunusu anlayabilmek ve anlatabilmek için yeter bir kanıttır.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-15-2018, 10:05   #10
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Question
Kaynak vikipedi


Ahmed Yesevi

*Tarihte bilinen ilk büyük*Türk*mutasavvıfıdır Tam adı:*Ahmed bin İbrâhim bin İlyâs Yesevîdir Yesevîlik*akımının mimârıdır" Hazret-i*Türkistan"* nâmıyla da meşhurdur müridi*Hacı Bektaş Veli gibi Alevi*âlimdir. öğretileriyle*Alevî-Bektâşî Tarikâtı*ile Sünni İslam'ı etkilemiştir. Kuvvetli bir medrese tahsili gördü din ilimleri ve tasavvufu öğrendi Babası*Ali el-Mûrtezâ'nın soyundan olan*"Şeyh İbrâhim",*mürşidi*ise*Hanefî*âlimlerinden*Nakşîben dî*Şeyhî*Yûsuf el-Hemedânî'dir.Anadolu'ya hiç gelmemesine rağmen Anadolu'da sevilen*"Hoca Yesevî", Mevlana Hacı Bektaş gibi Anadolu ekolleriyle Anadolu'daki tasavvufunda büyük tesirler meydana getirdi inandıklarını ve öğrendiklerini yerli halka ve göçebe köylülere anlattı*Karahanlılar'ın hüküm sürdüğü çağlarda* Orta Asyada önemli yer tutan,*Türkistan*şehri Sayram kentinde doğan Ahmed Yesevî,* Yesi'de*Arslan Baba'ya katıldı Menkıbeye göre*Arslan Baba Yesi'ye gelerek*Ahmed Yesevî*ile buluştu İslâm Peygamberi Muhammed sav ın kendisine teslim ettiği emanetleri vermesi, terbiyesi ile ilgilenerek onu irşat etmesi hz Muhammedin mânevî işaretine dayanmaktaydı. Babası Hace İbrâhim Şeyh ve mânevi babası*Arslan Baba'nın vefatlarıyla Nakşîbendiyye-*şeyhi Hâce Yûsuf el-Hemedânî'nin yanında eğitimini tamamladı Yesevi'nin*isimlerini zikrettiği şahsiyetleri Melâmetîyye Kalenderiyye* çevrelerine mensuptur müridlerden*Kutb'ûd-dîn Haydar, 12. yüzyıldan itibaren*Kalenderî kolu Haydarîliğin kurucusudur.*İmâm Muhammed Bakırın soyundan gelenlerin hepsine*Hâce*unvanı verilmiştir Ahmed-i Yesevî Kul Hâce Ahmed*olarak anılır

*Hâce Yûsuf el-Hemedânî'nin vefatı üzerine irşata önce*Berkî*daha sonra Şeyh Endâkî*Endâkî'nin ölümü üzerine Ahmed-i Yesevî irşad postuna oturur.[mürşidi*Hâce Yûsuf el-Hemedânî'nin olduğu talimatıyla irşat makamını Gucdevanî'ye devrederek*Türkistan'da*İslâmiyeti*yaymak maksadıyla*Yesi'ye döner. En büyük eseri*"Divan-ı Hikmettir Ahmet Yesevî,*Türklere*İslam'ı kolaylaştırarak benimsetmiştir. İslam inancını, Türk gelenek, ve yaşam tarzı ile sentezlemiştir Ahmed Yesevî,*Yesevîlik*tarikatı kurucusudur İslâm'ı yeni kabul etmiş Türk topluluklarına ifanı tanıtmıştır.
Türkistan*Türkleri'nin İslam’ı kabul ettiği 10. yüzyıl, Türk dünyası için tarihi bir dönüm noktasıdır Bu yüzyıldan itibaren Türkler İslamiyeti benimsemişdir. *Ahmed Yesevî, *İslâm*şeriatını öğretirken bir yandan da*İslâmiyet'i*Türklere sevdirmeyi,*Ehl-i Beyt âkidesini*yaymayı kendine gaye edinmiştir. Yesevî, Arapça ve Farsçayı çok iyi bilmesine rağmen eserlerini Türkçe vermiştir. Edebiyatçı* Yahya Kemal ın Ahmet Yesevî hakkındaki yorumu şöyledir.Şu Ahmet Yesevi kim? Bir araştırın göreceksiniz. Bizim milliyetimizi asıl O'nda bulacaksınız Hoca Ahmed Yesevi Türbesi
Kazakistan'ın güneyindeki*Türkistan kentinde 1389 ile 1405 yılları arasında*Timur tarafından yapıldı. 2002 de UNESCO*tarafından dünya tarih eseri olarak kabul gördü. Ahmet Yesevî'nin türbesi Türkiye Cumhuriyeti tarafından TİKA marifetiyle tamir edilmiştir.Divan-ı Hikmet*şiirleri, Türk tasavvuf edebiyatının çok önemli en eski kitabıdır.Akaid, İslam esaslarının yer aldığı temel eseridir.Fakr-Nâme*öğrencileri tarafından yazılmıştır
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi