![]() |
#131 |
![]() Kaynak dualarhazinesi.com
Bayram Duası *Ya İlaahii,bayram sabahı rahmetin sağnak sağnak yağdığı bu sabah senin kapına, boyun bükerek, duayı en samimi ibadeti bilerek, sığınılacak tek kapının “Senin kapın” olduğunu bilerek geldik Ya rabbi Yalnız sana inanıyor ve senden yardım diliyoruz! Sen “SEM’İ”sin, duamızı işitensin! Sen “BASİR”sin, bizleri gören ve gözetensin! Kapına geldik bayram sabahı beytullahı dolduran mü’minlerle el açtık, dualarımızın kabulu için vesile kıldık,aciz ellerimizi kudretinle tut boş çevirme bayram sabahında Kâbe’de, tavafta olup, gönlü seninle olanların, Mültezemde yaşlı gözlerle sana sığınanların, Ravza’da Yeşil Kubbede rasulunun huzurunda sana el açanların dualarına kat dualarımızı! Ve kabul eyle Yarabbi! *Ey Âlemlerin Sultanı ve her şeyin sahibi Allah’ım; Sen koru bizleri. Varlığın şerrinden, azdırmasından sana sığınırız. Bizleri dünya nimetlerini senin yolunda harcamaktan zevk alan kullarından eyle Ya Rabbi Yediğim, giydiğim ve verdiğinin sahibisin, H.z Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in yolunun yolcularından olmayı nasib eyle Ya Rabbi! Ya İlahel Alemin İçimize öyle bir merhamet ver ki, “Rahim” isminin tecellileri ile saadet Asrındaki sahabeler gibi sevgili olalım birbirimize. Bizi birbirimize sevgili, düşmanlarımıza karşı kuvvetli kıl Ya Rabbi Öyle bir ömür sürdür ki, sevginle ömrümüzü öyle doldur ki, her gittiğimiz yere sevgini ve ismini götürenlerden olalım Ya Rabbi! Mübarek Ramazanda Kur’an-ı Hakimini Okuduk, Okuduklarımızı anlamayı, anladıklarımızla amel etmeyi nasib et *Rasulu Kibriya (S.A.V.)’in havz-i kevserinde buluşanlardan eyle bizleri Ya Rabbi Yüzümüzün karasına, eksiklerimizin çokluğuna bakma ne olur Ya Rabbi Biz aciziz sen kudretli, Biz zayıfız sen kuvvetli, Kudretinle Bizleri Koru Kuvvetinle Zalimleri Kahreyle Ya Rabbi cezandan affına gazabından rızana sığındık. Allah’ım sen affedicisin, ikram sahibisin, affetmeyi seversin, bizleri affet Yâ Rabbi, hatâlarımızı, bilmeden yaptıklarımızı, hallerimizi mağfiret eyle. Allah’ım, hatâen ve kasten yaptıklarımızı ve bizde olan her şeyimizi mağfiret eyle Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, takatsızlıktan, kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, darlıktan sana sığınırız. Fakirlikten, küfürden, nifaktan, yapdığını insanların medhi için yapmaktan, riyâdan, kibirden, sana sığınırız. *Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, ve kötü hastalıklardan sana sığınırız. Ey Rabbim! Bizleri, iyiliğe sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl. Ey kalbleri çeviren Rabbim! Kalplerimizi dînin üzere sâbit kıl.Tuttuğumuz oruçları, kıldığımız namazları, verdiğimiz fitre ve zekatları Kabul eyle Ya Rabbi huzurunda bulunamayan kulların akıbetlerini hayırlı eyle. Makamlarını Cennet eyle. Kabirlerini nurlandır Ya Rabbi Bizi her türlü felaketden, Musibetden, Kaza Bela ve Afetlerden, Cinlerin, Şeytanların ve İnsanların Şerrinden muhafaza eyle Ya Rabbi! Son nefeste cümlemize kelime-i şehadetle Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasülühü diyerek çene kapamayı nasip eyle…. Taha ve Yasin. Veselamün alel mürselin. Velhamdülillahi rabbil aleminel*FATİHA. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#132 |
![]() Kaynak sorularlaislamiyet.com
Ramazan Bayramı ve Efendimizin Bayramı *Bayram sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi saygı, hislerinin mü'minler arasında canlandığı güzel günlerdir. yardımlaşma ve kaynaşma son sınıra varır. Bayram insanları kaynaştırıp biraraya getiren en güzel vesiledir bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara değil dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar uzanır. mü'minler bayramda kabirleri ziyaret eder Kur'ân'lar, Fatihalar ve dualar okuyarak onları sevindirirler.Ramazan Bayramının mü'minlerde ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder. Bir ay gibi uzun bir süreyle, Ramazan'ın yaz mevsimine denk geldiğinde sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan mü'minler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşarlar.*Ramazan ve Kurban bayramları Hicretin 2. yılından ıtibaren kutlanmaya başlanmıştır. Ramazan orucu da ilk defa bu yıl farz kılınmış, bu ayı oruçla geçiren rnü'minler şevvalin ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. bu bayrama Ramazan Bayramı denmiştir. Bu gün yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır" Ramazan ve Kurban bayramları bayram namazlarının kılınmasıyla başlar. Hz. Peygamber, "Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri biz Müslümanların bayramıdır. yeme içme günleridir buyurmuştur.bayramı Ramazan orucunun iftar günü olarak nitelendirmiş Ramazan ve Kurban Bayramlarında oruç tutmak haram kılınmıştır. Bir gün önce oruç bozmak haramken, bir gün sonra oruç tutmanın haram olması, mü'minlerin dünyasında nimetlerin gerçek Sahibini hatırlatan en etkili bir sebeptir. *Herkes bir gün önce kimin emrine uyarak oruç tutuyorsa, O'nun rızasına uyarak oruç açar. Ve nimet Sahibini hakkıyla idrak ederek, şükreder Bayram bir aylık orucun toplu iftarıdır günlük iftarların sünnet türünden âdabı bayramda yerine getirilir. orucunu tatlı bir şeyle açmayı adet edinen Efendimiz Ramazan Bayramına tatlı yiyerek başlardı. Bayram sabahında hurma ile oruçlarını açmadan evlerinden ayrılmazdı. bizleri ibadete ve ahiret amellerine teşvik buyuran Efendimiz yılın iki bayram gecesinde kalkıp ibadet etmeyi tavsiye ederlerdi. gecelerde uyanık bulunmanın, kalbin uyanıklığına vesile olduğunu bildirirdi. Bunu hadis-i şeriflerinde şöyle ifade etmişlerdi"Sevabını Allah'tan umarak iki bayram gecesinde kalkıp ibadet eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez." *Bayramlar saadet asrında bambaşka bir hava ve neş'e ile yaşanırdı. Efendimiz bayram sabahında namazgaha çıkardı. Peygamber hanımlarının da, diğer hanımlar ve kızlarla namazgaha çıkması istenirdi. Kadınlar cemaatin arkasında yer alırdı Kılınan bayram namazından sonra Peygamberimiz hutbe okurdu kadınlara şu ayeti okudu: “Ey Peygamber! İnanmış kadınlar Allah’a hiçbir şey ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında uydurdukları iftira ile gelmemek, iyi işlerde isyan etmemek konusunda biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlara af dile! Şüphesiz ki Allah, Gafûr ve Rahîm’dir.” Sonra Bütün bunlara biat eder misiniz? diye sordu. İçlerinden biri Evet Yâ Resûlallah! dedi. *Allah Resûlü (a.s.m.) Sadaka verin! buyurarak zekât vermeye teşvik etti. hanımlar kulaklarındaki küpeleri, kollarındaki bileziklerikardılar. Bilâl-i Habeşî elbisesini yere serdi Anam babam size feda olsun bağışlarınızı getirin diye seslendi. Hanımlar bileziklerini, küpelerini, Bilâl-i Habeşî’nin elbisesine koydular. Elbise takılarla doldu. Allah Resûlü (a.s.m.) bayram bittikten sonra ailesinin yanına döndü.Ebu Saidi(r.a.) bayram gününde en çok sadaka verenlerin kadınlar olduğunu anlatır. Ramazan Bayramı, bağışlanmış olmanın sevinç işaretidir. bağışlanma müjdesini insanlara melekler veriyor.Resulullah buyurmuştur. Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve seslenirler: "Ey Müslüman topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. *O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. bol bol mükâfat verir. Siz gece ibadetle emrolundunuz emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emrolundunuz, orucu tuttunuz Rabbinize itaat ediniz, mükâfatınızı alınız.Bayram namazındann sonra bir münadi şöyle seslenir: Dikkat ediniz, müjde Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram mükâfat günüdür. Bugün semâ âleminde mükâfat günü ilan edilir."Bayram günleri sevinç günleridir sevincin gösterilmesine vesile olacak oyun ve eğlencelere de müsaade edilmiştir. Hazret-i Âişe (r.a.) şöyle anlatır: Bir grup Habeşli, bayram günü mızrak ve kalkanla oynuyorlardı. Peygamberimiz beni çağırdı. Başımı omuzuna dayadım. onların harp oyununa bakdık. Ta onlara bakmaktan ilk vaz geçen ben oluncaya kadar *bayram sevincinin gaflete dönüşecek kadar taşkınlığa varmaması lazımdır. Eğlence meşru olmalı ve günah taşımamalıdır. bayram Allah'ın bize verdiği İlahi bir ziyafettir. bayram gününde en çok Allah'ı hatırlayıp şükretmeye ihtiyacımız vardır. bayram değişim ve muhasebe vaktidir. Ömürden bir yılın gittiğini, kabir alemine yaklaşıldığını hatırlatır bayramlarda gaflete sapmamak için, rivayetlerde zikrullaha ve şükre azim için teşvikler vardır. bayramlarda o sevinç ve nimetlerini şükre çevirip, nimeti ziyadeleştirmeliyiz. şükür nimeti ziyadeleştirir, gafleti kaçırır." büyük cemaatlerle getirilen tekbirler, gafletin giderilmesine şükür vazifesinin yerine getirilmesine vesiledir. milyarlarca Müslümanların aynı anda tekbir getirdiklerini hayal ettiğimizde, karşımıza çıkan muhteşem tablo, bayramlarımızı kâinatda manaya kavuşturur. *yeryüzü tek bir ağızdan tekbir getirip namaz kılar Misâl âleminde birleşen o seslerin yeryüzünden yükselişi, muhteşem bir koro halinde dünyamızın göklere doğru tevhidi haykırmasıdır. muhteşem manaların yaşandığı bayram günlerinde küçük kırgınlıkların, ne önemi olabilir? bayramda her mü'min kardeşleriyle kardeşlik sözleşmesini yenilemesi, kuvvetlendirmesi, fakirlere koşması, çocuklarını sevindirmesi lazımdır ki, o manalar yaşanan hayata geçsin.Bayramların asıl süsü ve zineti tekbirdir. Getirilen her tekbir ruh ve gönülde manevi coşkuyu ve heyecanı canlandırır. Kulu, Rabbine taşır.Resulullah buyurmuştur: “Bayramınızı tekbir getirmek suretiyle süsleyiniz.” *Bayramlara sünnet çerçevesinde hazırlanmak bu âdeti de ibadet haline getirir, sevinç günlerini iman ile geçirmeyi temin eder. bayrama önceden hazırlanmak, temiz ve güzel elbiseler giymek, gusletmek, misvak kullanmak diş fırçalamak, güzel kokular sürünmek, güler yüzlü olmak, Ramazan Bayramında hurma vb. tatlı yemek bugünlerimize bir mana kazandırır. fıtır sadakası fitre de bayram günü de verilebilir. Ramazan ayı verilmemiş fitrenin de gün verilmesi gerekir. Ramazan Bayramının hadislerde geçen adı "ıydü'I-fıtr", yani Fıtr Bayramı demektir. kulluk görevleri yapıldığı için bu adı almıştır.*Bayramların en güzel şekli tüm mü'minlerin tokalaşarak, kucaklaşarak birbirleriyle bayramlaşması, bayramlarını kutlaması ve tebrikleşmesidir. Saadet Asrında Sahabiler Bârekâllâhü lenâ ve leküm" diyerek bayramlaşılardı, yani "Allah bizden de, sizden de kabul etsin" dedikleri rivayet edilir. tebrikleşme dilimizde "Bayramınız mübarek olsun, bayramınız kutlu olsun, hayırlı bayramlar" gibi sözlerle ifade edilir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#133 |
![]() Kaynak yeniakit.com.tr
Orucun faydaları neler? *Ramazan Orucunun Bilimsel açıdan vucuta pek çok faydası vardır. Ramazan ayının en önemli ibadeti Orucun sağlığa faydası ispatlanmıştır. sindirim sitemine fiziki katkıları, psikolojiye faydaları vardır. Oruç sağlıklı kilo vermeye yardımcı olur Oruç esnasında vücuttaki yağ hücreleri aracılığı ile depolanmış yağlar yakılır.Depolanan yağların yakılmasıyla sağlıklı zayıflama gerçekleşir, sporcular zayıflamak için Ramazan ayları dışında bile düzenli oruç tutmaktadır Oruç, kandaki şeker seviyesini dengeler Oruç, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Oruç sindirim sisteminin dinlendirip kalori yakmayı sağlar. Sindirim sistemi iyi olmayan kişilerde Oruç, gıdaların enerjiye dönüştürülmesi ve yağ yakımına katkıda bulunur.*oruç tutmak, metabolizmaya ve bağırsak fonksiyonuna katkı sağlar. az yemek ömür uzatır, çok yaşamayı sağlar. Yaşamı kısaltan en önemli faktörlerden metabolizmanın yavaş olmasıdır. Oruç metabolizmayı hızlandırarak uzun yaşamayı sağlar, sindirim sistemine faydalıdır. Oruç açılığa direnme gücünü arttırır. Ramazan ayından sonra bile belirli aralıklarla oruç tutabilirsiniz.Oruç vücutta hormonların sağlıklı çalıştırır Oruç açlığa direnci arttırır Böylece doğru çalışan hormonlar, metabolizmanın hızlanmasını, sindirim sağlığının korunmasını, hem de hızlı kilo vermeyi sağlar yeme bozukluğunu giderir Yeme alışkanlığı, sindirim sağlığı ve, sağlık açısından oldukça önemlidir. *oruç yardımıyla beslenme kuralları bünyeye kabul edilir aşırı yeme alışkanlığını obezite ve kilo sorunu ortadan kaldırır Oruç zihinsel fonksiyonları arttırır Beyinde yeni kök hücrelerin oluşturur Oruç parkinson ve alzheimer gibi zihinsel hastalıklara karşı koruyucudur bağışıklık sistemini geliştirir, iltihapı azaltır ve kanser hücrelerinin yayılma hızını yavaşlatır. hayvanlar doğada hasta olduklarında yemeyi azaltıp dinlenir Oruç sürecinde vücut sağlığını olumsuz etkileyen enfeksiyon azalır. Oruç bağışıklık sistemini geliştirir bir çok hastalıktan korur tedaviyi hızlandırır Kontrol Sistemini Geliştirir:*vücudu açlık olmak üzere fiziki zor şartlara hazırlar Oruç da aynı şekilde vücudun kontrol sisteminin arttırıp fiziksel ve bilinçsel olarak vücudun zinde tutar*Oruç sağlığa çok faydalıdır vücudu temizler Aç kalınarak karaciğer ve böbrekdeki toksinler temizlenir Oruç, cilt temizliğine katkıda bulunur.Oruç ruhen kişinin zinde kalmasına yardımcı olur Psikoloji alanında 21. Yüzyılın en önemli doktoru Dr. Otto Buchinger oruç hakkında, ‘‘ oruç tutmak, ameliyatsız, en önmeli biyolojik tedavi yöntemidir’’ demektedir. Ki, Almanya’da orucu önererek bir çok hastayı iyileştirmiştir.Bir kişi İmam Askari’ye sormaktadır… ‘‘ Allah Orucu neden mecbur kıldı’’ Cevap ise günümüzdeki en önemli sosyal sorunu ortadan kaldıracak niteliktedir…* İmam Askari, ‘‘ Allah, zenginin, fakirin açlık hissini anlaması ve ona merhamet etmesi için emretmiştir’’ demiştir. sosyal dayanışma içerisinde yapılan oruç insanın uhrevi gelişmesine ve kişinin kendisinden sosyal düşük olanlara karşı şefkatli davranmalarını teşvik edecektir… *oruç, günümüz toplumunun en büyük hastalığı olan kişilerin birbirine karşı şefkat ve merhamet duygularının artmasını sağlar Ruhsal Şifadır:*ruh sağlığının korunması için Oruç tutulmalıdır Oruç tutan ruhen ve fiziken dinçtir. zengin-fakir arasında bağ kurarak toplumsal barışa katkıda bulunur.Kişiyi sözünde sözüne vefa göstermesini sağlar. Oruçta verilen söze riayet edilir, İftar ruhen zirvedir verilen söz tutulmuş mükafat alınmaktadır, anlaşmaya uyulmuş kişisel gelişime sağlanmıştır ruh mutludur.Kolaylığı ve güzelliği herkes paylaşabilir ama zorluğu aylaşmak istemez. Oruç, açlığı toplumsal olarak paylaşmayı sağlayarak toplumsal bağları güçlendirir.Oruç kötü, kırıcı, yıkıcı konuşmalardan, söz ve fillerden uzak durmaktır*oruç kişinin bu kötü eylemlerden zihnini temizler Ramazan ayı boyunca zararlı maddeler*tüketen kişiler bir ay boyunca bu maddelerin zararından kendi sağlıklarını korur ve savunma sistemini toparlamasına yardımcı olunur. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#134 |
![]() Kaynak biriz.biz
Ramazan Fıkraları Anladık Ramazan başlamış Ramazan hilali görülmeyince oruç tutmanın caiz olmayacağını bilen tiryaki, hilali görmemek için evini kapayıp perdeleri sımsıkı örter geceleri kahveye giderken başını önüne eğermiş bir su birikintisinde hilalin aksini görünce ürkerek şöyle demiş Hey mübarek! Gözüme mi gireceksin, anladık işte ramazan başlamış!.. Bir gün fazla tutmuş Adama sormuşlar :Kaç gün oruç tuttun? Hastalığım nedeniyle, ancak bir gün tutabildim! . Aynı soru Bektaşi’ye sorulunca, istifini bozmadan yanıt vermiş Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş! Bir eşek bir öküz İki softa, ramazanda bedava yeriz diye Bektaşi köyüne misafir olurlar. içlerinden biri tuvalete gider. Bektaşi sorar Senin arkadaşın nasıl bir adam Bilgisi var mı, yok mu O da kendini üstün göstermek için* eşeğin tekidir", cevabını verir.*öteki softaya da aynı soruyu sorar:*Senin arkadaşın nasıl bir adam? öküzden farkı yoktur", cevabını verir.*Akşam iftar kurulur.tepside arpa ile samandan başka bir şey göremeyen softalar sorarlar:*Bunlar ne erenler?* Bektaşi gülerek cevap verir:*Biriniz eşek, ötekiniz öküz. Sizin için daha iyi azık olur mu?" Bizi de yedirirsin! toplu ramazan yemeklerinde, iftardan artan yemekleri, yemek masasına hizmet eden çocuklar yermiş.. artan yemekler onların hakkı imiş. iftarda hoca cemaata: Çorbayı arttırmayın israf haramdır. Yemeği bitirmek sünnettir, der. Ve çorba tamamen biter. sebze yemeğine gelince hoca yine Arttırmayın sünnettir” der yemek biter.çocuklar aç kalır hoca şakalaşmak ister:Balam sizin adınız ne, der.Çocuklar: Farz hoca efendi, derler.Hoca: Balam hiç farzdan ad olur mu?” der. Çocuklar Olur ya, sünnet diyelim de bizi de cemaata yediresin öylemi ?” derler… Bizim eve de buyursun! Bir zat Ramazan’da hiç evine gelmez, boyuna davetsiz iftarlara gidermiş. Bir akşam birisi evine gelerek: Bu akşam sizin efendiyi davet ediyoruz, buyursunlar,deyince,*Evin hanımı:*Ramazan neredeyse bitecek, efendiyi gören yok. Siz görebilirseniz söyleyin. Bir gece de kendi evinde iftara buyursun! Borcun var mı? Bir ramazan III. Mustafa'nın veziri Koca Ragıp Paşa'nın konağında Ragıp Paşa Şair Haşmet'e hitaben Senin borcun var mı Haşmet?' diye sorar ve şu cevabı alır:Evet efendim, mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş...*Ragıp Paşa 'Ben onu sormuyorum, oruç borcun var mı?'*Şair Haşmet cevaplamış:Paşam, oruç borcunu Allah sorar; sizin soracağınız kul borcudur. Bu mahalleden değiliz de... Evvel zaman içinde iki şair ve edip ahbap Mehmet Celâl ile Faik Esad, Beylerbeyi’nde iftar davetine icabet için yola koyulur fakat vakti hesap edememişlerdir ve iftara saatler vardır. iki ahbap, Camiye gidelim, vaaz dinleriz, vakit geçer, fikriyle Beylerbeyi Camii’ne gidiyorlar.*Vaiz cehennemden bahsetmekte, diliyle zebânileer, alevleer, katran kuyularıı” dedikçe cemaat dehşetle tir tir titremekte Bizimkiler vaize kulak asmamakta ama ahali hüngür hüngür ağlıyor. Ağlayanlardan biri, kısık sesle, Siz vaizi dinlemiyor musunuz? diye sorar.dinliyoruz elbet” diye cevap veriyor Peki ne dediğini anlıyor musunuz?” "Anlıyoruz elbette, soruyorsun peki?”Adam hayretle Yahu bizim ağlamaktan ciğerimiz sökülüyor, sizde ise hiçbir elem işareti yoktur, nasıl oluyor Şair cevap veriyor: Efendim biz bu mahalleden değiliz, yabancıyız, misafirliğe geldik “Buba Ramazan nedur?” Temelin küçük kızı Emine, Ramazanda babasına:* -Buba Ramazan nedur? diye sorar.Temel Kiizz Emunem, Üstadum dedu ki: Ramazan İslâmun şartlarunun birunculerindendur. Bülûğ çağuna eren her Müslümana oruç tutmak farzdur.Emine: -Buba ver elime, ben de tutayum” der.Temel:* -Kizum elle değül, bir gün yemek yemeden, içmeden aç kalarak oruç tutacaksun” der.* Emine:*-Anladum buba, der.*Temel:* -Emunem, diluna, gözuna, kulağuna da sahip olacaksun yoksa aç kalman fayda etmez” der.* Emine:“Vuuyyy, o zaman arkadaşım Hatice’ye de bir daha karuşmuyacağum buba, der. Bunları Ramazana Verin Vaktiyle adamın birisi her şeyin en güzelini ayırır, "Hanım Ramazan'a sakla" dermiş. Gel zaman git zaman Ramazan gelmiş, güzel güzel yemekler pişmeye, iftar sofraları dolmaya başlamış. kapıya bir dilenci gelmiş ve Allah için yardım istemiş.Kadın: Adın ne senin?" "Ramazan" Dur öyle ise..."Evde ne kadar güzel yiyecek, içecek varsa kaplara doldurmuş."Al git bunları, bizim bey sana saklıyordu" demiş. Çayımı içim gelirem Erzurum kahvelerinde insanlar iftar beklerken içeriye biri girmiş:-Abi çabuk goşu gelin bi tenesi orucuni basır cigara içirdi gözümün ögünde kahveden biri cevap verir:-Ola tamam bi dur neye fenikisen ambu çayımi içim gelirem. Çömlek hesabı Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur Hoca'nın yaramaz oğlu,muziplik olsun diye. Bir zaman sonra arkadaşları:*Bugün Ramazan'ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca'da:* Şimdi eve gider öğrenirim, der ve evin yolunu tutar. Çömleği boşaltır; Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkındır Hoca. Arkadaşlar, bugün, Ramazan'ın kırkbeşi" der.Hocaya gülüşürler Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan'ın kırkbeşi olur mu? diye itiraz eder. Hoca, kızgın bir ifadeyle: Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan'ın yüz yirmi beşi!"der. Deniz oruç bozar mı? Naim Hoca`ya sormuşlar;*Denize girersek orucumuz bozulur mu?´ diye.Naim Hoca Ula uşahlar, Remazanda siz denize girersez orucuz bozulmaz. Amma deniz size girerse orucuz bozilir. Ona göre... Gökte Misafir Edilen Ne Yer? Nasreddin Hoca, Ramazan ayı vaazlar etmek, namazları, teravihleri kıldırmak üzere evine uzak köyde işe başlamış. Hoca’ya köyde oda tahsis etmişler. Görevi kısa olduğundan getirmemiş, Köyde vaaz ederken bir ara Hz. İsa’nın göğe çekildiğinden söz etmiş. yaşlı bir kadın Hoca efendi, Hz. İsa göğe çekildi dedin, ama ne yeyip ne içtiğini anlatmadın! Hoca:*Bre kadın, günlerdir köyün misafiriyim. Bir gün olsun misafirimiz ne yer ne içer demediniz de, gökte misafir edilen Peygamberin ne yeyip ne içtiğini soruyorsun ! demiş Halim Mecalim yok Bektaşi’ye sormuşlar:Baba Erenler niçin oruç tutmazsın? Bektaşi’de mazeret hazırdır: -Vallahi tutmak isterim ama halim yok. Bektaşi’yi zorda bırakmak için sorarlar: -İftara çağırsalar gider misin ne yapar eder giderim.Bektaşi’nin cevabına Bu nasıl olur? Allah’ın emrini dinlemiyorsun kulların davetini kaçırmıyorsun Bektaşi’nin cevabı hazırdır: Bunda şaşılacak ne var? Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir affedicidir. Fakat insanlar böyle midir? Onlar, en küçük sebepten güceniverirler. Bunun için kulların davetlerini kaçırmamak gerekir Nasıl Yetişeceksin Sultan II.Mahmud Han Ramazanda ahbablarını iftara davet etmiş. şair İzzet Molla da davetliler arasındaymış.Yatsı ezanı okunmuş, cemaatle namaza başlamışlar. İmam namazı iki secdeyi bir edecek kadar acele kıldırıyormuş. Çok kısa zamanda sonuncu rekatın tahıyyatına gelmişler. bir adam -Hazır abdestim varken cemaate yetişeyim, diye düşünüp safa dahil olacağı sırada selam verilmiş.*İzzet Molla adama şöyle demiş: Be adam! Biz içinde iken yetişemiyoruz, sen dışarıdan gelip nasıl yetişeceksin? |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#135 |
![]() Kaynak biriz.biz
Ramazan Fıkraları Niyet* Bektaşi'ye, sahurda sorarlar:Oruca nasıl niyet etmeli Bektaşi, tıka basa yedikten sonra cevap verir: Dayanırsam tutarım, dayanamazsam yutarım diye niyet edip ağzını çalkalamalı. Oruç farz sahur sünnet Adamın biri hanımını zorla sahura kaldırıyor yemek hazırlatıp sahur yiyormuş sonrada orucu.* kadın dayanamamış Ula herif sende vicdan yokmu orucu tutmuyorsun zorla sahur hazırlatıyorsun, demiş.Adam Oruç farz.sahur yemek sünnet değilmi diye sormuş*Kadın Evet demiş* Adam hanım farzı yapmıyorsak sünneti demi yapmayalım, demiş. Oruç gitti ama Oruç tutan Bektaşi susamış. kırda giderken bakmış gürül gürül bir çeşme...*kendinden geçmiş bir lıkır lıkır içmiş Aman erenler ne yaptın? Oruç gitti, diye seslenmişler Bektaşi, sular bağrına doğru inerken cevap vermiş Oruç gitti, ama fakire can geldi! Oruç Tutayım Diye Bozdum Günler sıcak ve uzun. Aylardan Ramazan. gün boyu tırpanla ot biçmiş Tonyalı. Hararetten, dili bir karış varmış eve. Kafaya takmış, orucu bozacak ama, arkadaşı Orucunu bozma, akşama ne kaldı ki? Bir punduna getirip bozmuş orucunu Tonyalı. Arkadaşı:Ne yaptın? Nasıl bozdun orucu? cevap vermiş Tonyalı Baktum ki, orucu bozmazsam susuzluktan öleceğum. Ölürsem bir daha Allah için oruç tutamayacağum. Dedum, ey Rabbum, yaşayup senin için oruç tutayim diye orucumu kestum. Pabuçları yürüteyim derken... Ramazan gecesi Ayasofya Camiinde teravih namazı açıkgöz yankesici yanındakinin cebindeki enfiye kutusunu aşırır. yetinmez, kunduralarını da çalar. Malları çalınan, hırsızlığın da farkındadır. ses çıkarmaz. tam camiden çıkarlarken, hırsızın omzuna vurur ve koluna girer. Hırsız, şaşırır Efendi, nezaketle:Siz, namazdan evvel enfiyemi sormuştunuz, takdim edememiştim. İnanmanız için enfiye kutusunu size vermiş, namaza durmuştuk. eksik olmayın, kunduralarımı da taşıyorsunuz. Zahmetinize teşekkür ederim. Bu lûtfunuza artık hacet kalmadı. hırsızın yüzü mor! Enfiye kutusunu ve kunduralarını alanın sözlerini halkı güldürür, hırsızın yakasına yapışırlar ve karakola götürürler. Komiser, hırsıza çıkışır:herif! Bu kaçıncı rezaletin? Kaçıncı kundura hırsızlığın? Neye yaparsın bu işi?Hırsız, boynunu bükerek Hakkınız var efendim, Kusurum var, kötü alışkanlık! Fakat çok şükür cemaatten dayak yemeden pabuçları geri verdim, Şaşkınlığım yeter. Ancak, Allah aşkına siz de halime merhamet buyurun, hiç olmazsa bir kerecik dayak yemiyeyim. Sohbet Arkadaşı* Osmanlı’da her devletlünün Allah dostu arkadaşı vardır. Paşa’nın musahibi Haşmet Baba haramdan sakınıp, sözünü sakınan, hikmet ehli bir zattır. Koca Ragıp Paşa “tebasında* bulunanlara kolaylık gösterenler affonulur” müjdesince Haşmet’i de yanına alarak, çarşı defterlerini kontrole gider. Paşa’nın her ramazan yaptığı bu gizli işini sadece Haşmet Baba bilir.*Ragıp Paşa manava girip:* “Selamün-aleyküm. veresiye defteriniz var mı?”, Ve defterde ne borç varsa öder. Esnaf Paşa’nın gizlilik tembihine uyar. Borcu ödenenler, Allah’a hamdü senâ eder. Ragıp Paşa Haşmet’e takılır Bre Haşmet ölümü düşünürüm de. Kabir taşıma ne yazdırayım?Dün altımda olanlar, bugün üstümde” yazdır Paşam!*Hoş cevap verdin. Senin borcun var mı?”*Vardır bakkal tayfasına 2 altın, manava 3 altın...”*Sana kul borcunu değil, orucu sordum ” Siz sadece kul borcunu sorarsınız, orucu ancak Yüce Allah sorar.” Su katıyorlar Bektaşiyi ramazanda içki içtiği için yaka paça kadıya götürürler.*Çakırkeyif Bektaşi'yi gören kadı:* Behey kafir! Bu yaşta içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu? der.*Sırtınızdaki ipek kaftan haramdır..." diye karşılık verir Bektaşi.*Kadı:*Buna pamuk katarlar.*Bektaşi Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar, der. Temel oruç tutarsa Temel, Ramazan günü Sultan Ahmette iftarı bekler. Güneş tepede,Temeli kurutmaktadır.*turist kafilesi satıcılardan iri bir karpuz alır ve temelin gözü önünde sapır şupur yer. bizimki yerinden kalkar usulca eğilerek Uy,dininizun kiymetini pilesinuz ha!* Teravihi Unuttu İki kafadar Ramazan’da kadı kıyafetiyle köy köy dolaşıp köylüleri falakaya yatırıp para kazanmaya başlar. Kadı Efendi bunları yakalatır 5 vakit namaz için kırk sopa attırıp bırakır İki kafadar köyden uzaklaşınca Tabanlarım sızlıyor, dinlenelim, deyince diğeri Yürü yürü! Dinlenmenin sırası mı Kadı Efendi teravihi unuttu. Hatırlarsa vay halimize! Yalansa Abartıcı kişi hattat İzzet Efendi dostuna: Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kur’an yazıp bitirdim, demiş.dostu söze girmiş Geçen Ramazan Kandilli’ye, iftara gidiyordum. Boğaziçi’nde fırtına çıktı Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalarda sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.Mustafa İzzet Efendi bağırmış Yalan Yalansa, senin dün gece yazdığın Kur’an-ı Kerim çarpsın. Yumuşasın Diye Adamın biri Ramazanda erik yiyormuş. adam:* -Yahu, Müslüman oruç yer mi? demiş.Adam:* Hayır oruçluyum, cevabını verince adam, avurdunun şişliğini işaret ederek Ağzındaki nedir? diye sormuş.Adam-Eriktir, iftara kadar yumuşasın diye ağzımda tutuyorum!*demiş. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#136 |
![]() Kaynak biriz.biz
Oruç ve Ramazan Hikayeleri Ayeti Kerimenin İndirdiği İftar Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin küçük yaşta hastalanır Hz. Ali ile Hz. Fatıma çocuklar iyi olunca, oruç tutar. Birinci gün, iftar yemeğini, o yetimlere vererek, iftar etmeden, ikinci gün oruca başlarlar. akşam yine kapıya gelen Allah için diyen fakir ve miskinlere verirler. O gece de, iftar etmez üçüncü gün orucuna başlarlar. Bunun üzerine, Ayet-i Kerime iner Meal-i şöyledir:*"Bunlar, adaklarını yerine getirdiler. Uzun ve sürekli kıyametden korktukları için, çok sevdikleri yemekleri miskin, yetim ve esirlere verdiler. Biz bunları, Allahu Teala'nın rızası için yitirdik. Sizden karşılık teşekkür, beklemedik, bir şey istemeyiz dediler.* Bunun için, Cenab-ı Hak, onlara Şarab-ı Tahur içirdi."*(İnsan suresi) Beşikte Oruç Abdulkadir Geylani Hazretleri, henüz üç aylıkken görülen kerametleri annesi söyle anlatır:Oğlum birkaç aylıktı. Mübarek Ramazan geldi. Birinci gün şafak söktükten güneş batıncaya kadar hiç süt emmedi. İkinci gün de ayni durum tekrar edince anladım ki Abdulkadir oruç tutuyor.İkinci sene Şaban ayının sonuna doğru hava bulutlu olduğu için halk Ay'ı göremedi. Ramazanın başlama tarihini tespit edilemedi Abdulkadir'in meziyetini bilenler annesinin*yanına gidip süt emip emmediğini sordular. o gün Abdulkadir şafaktan beri süt emmemişti. Ve o günün ramazanın birinci günü olduğu anlaşıldı.Beşikteyken oruç tuttuğunu şu beyit ile dile getirir. "Başlangıcım şöyleydi, dillerde söylenirdi.*Beşikteyken oruçtum, bunu herkes bilirdi.Allah ona ayağını veli kullarımın omuzlarına koy derken sebebi bu olsa gerek ... Bir Ramazan Masalı *Bir varmış, bir yokmuş. uzak dağlarda, bir ülke varmış. insanlar büyük işler yaparmış; İşler büyük olunca, her an yoğun olurmuş. kimse kimseyi görmezmiş Sabah erkenden halk, işbaşı yapar; akşama kadar işden ayrılmazmış. büyük işlerin adamlarıymış ne onları hiç ilgilendirmezmiş güneş... papatyalar, yapraklar dokunmazmış yüreklerine... Onlar papatya suyunu şifa diye satmayı, sonbaharda kış öncesi yakıt azaltma planları yapmayı severmiş. Kıyıda köşede hastalar, fakirler ve yaşlılar; kalırmış onlar için...*Hayat, bu Hastalanırsan devre dışısın derlermiş Fakirler için kimse tek lâf etmezmiş. Onlar, yokmuş ülkenin gündeminde...*Gel zaman git zaman; sokakda tellâllar bağırmışlar.Duyduk duymadık demeyin! Padişahımız hastalığa dûçâr olmuştur. Herkes, şifa için elden geleni yapın; duâsı makbûl olanlar el açsın; duâ eden olmamış ama; "Nasıl şifa oluruz?" diye düşünen hekimler, saraya akın etmişler. padişah kocaman olmuş!!! Masalda padişah yemek yemeye çok düşkünmüş Padişah yemek yiye yiye hasta vücudu kocaman olmuş. Artık oturup kalkamıyormuş. Hiç kımıldamadan yatıyormuş midesinde kalbine yer kalmamış. mide büyüyünce, kalp küçülmüş Hekim ilaçları.kâr etmemiş. kalbine hiç bir şey yaramamış. Padişahın yakınları ümîdi kesmişler. *kalbi sağlam bir hekim:*Allah'tan ümit kesilmez!.." Ümit, kulların en sağlam ipidir."demiş ümitlerini yeniden yeşerterek beklemişler. Bir gün, ülkeden yaşlı bir adam girmiş. gözü ve gönlü yaşlı adamın bilmezlermiş gözünden çıkan yaşları, gönlündeki sızıyı... O, dimdik, gezmiş, Allah'ın yol verdiği ülkede.Az gitmiş, uz gitmiş, serçeler ve karıncalar fark etmiş, bu adamda bbaşkalık olduğunu... ülke insanlarına inat, her âna anlam katıyormuş. Güneşe gülümsüyor, karıncalara yol veriyormuş. O yürüyor, ardından bir "huzur" bırakıyormuş huzura alışık değilmiş insanlar. içlerine çekmişler huzur rüzgarını. Hayat yavaşlamış Bir adam, tek başına nasıl değiştirebilirmiş bunca şeyi, sözsüz, kelâmsız?! Nihayet; yolunu kesip adını sormuşlar. adam, tebessüm etmiş:*"-Ramazan..." demiş. *Ramazan'ın yürüyüşü devam ediyor. Ünü her yere yayılmış, saraya ulaşmış. Ümidi kuşanmış saray halkı, Ramazan'ı lütuf saymışlar ve saraya dâvet etmişler.Saraya giren Ramazan, lükse, şatafata hayret etmiş. ülke gündemine düşmüş fakirler... israf kanına dokunmuş; üzülmüş, kalbine yaşlar inmiş. padişahın huzuruna... giren Ramazanın sızlamış kalbi, padişaha yaklaşmış; kalbini dinlemiş. cılızmış kalbi; Padişahın yakınlarına dönmüş Ramazan; Bu hastalığın hekimlikde adı; şişmanlıktır. Mânevi âlemde ise biz buna «ağır ruh hastalığı» diyoruz."Çare Allah'tır, Allah'tandır. 30 gün, 30 gece kalacağım ülkede... İlan edin halka; 11 ay beden doymuştur; bir ay ruh doyacak! Fakirler kardeş bilinecek, duâlar alınacak. zamanın kıymetini bilecek bütün insanlar. *Seheri, sabah bilecek; «vaktin oğlu» olma yarışına girecekler Vaktin oğlu na Biz ona «ibn-ül vakt» deriz. bu hâle erişenler, aldıkları nefesi hissedebilirler, ciğerlerinin her köşesinde... kalbin her atışı bir hayra alâmettir padişaha dönmüş, Ramazan:Sen de iyilik yap. Hâl-hatır sor güle, böceğe!.. Tâ ki, kalbinin ‘tıp tıp'larını duyasın..." saraydan çıkmış Ramazan. Ardında, rüzgarını bırakmış. Ülkenin şehrini, sokağını, dolaşmış. Bir ay sürmüş yolculuğu... Bir akşam ezanı, terk etmiş ülkeyi. Bir dahaki seneye niyetlenmiş; yine düzen, yine sekînet getirmeyi...Burda da masal bitmiş.* masalda hiç mi kötü yok?" Ramazan geldiğinde; kötüler, esir edilirmiş Gökten üç rahmet inmiş; biri padişahın kalbine; biri "vaktin oğlu" olabilenlere, biri de Ramazan'ın rüzgârını yüreğinde hissedenlere... Bizzat Şeytan Uğraşıyor Bir Ramazan günü Abdulkadir Geylani Hazretleri dostları çölden geçiyorlardı. Hava sıcaktı. oruç takati kesmiş. yola devam ediyorlardı. ışık şöyle seslendi:Ben rabbinizim Ramazan'da yemek içmek size haramdır. Ama şimdi size helal kıldım. Yiyiniz içiniz.hemen su kaplarına ve yiyeceğe el attılar. Abdulkadir Geylani hazretleri uyardı Sakın oruçlarınızı açmayın! Sonra sesin geldiği tarafa dönüp:"Euzu billahi mine'ş-şeytani'r-racim. Euzu billahimine şerri zalike" kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım.*görünen şeyin zararından Allaha sığınırım, der demez nur kapkara kesildi! Şeytan kendisini göstererek onları aldatmaya yeltenmiş ama oyunu ortaya çıkmıştı. Cehennem Korkusu Haccac ve adamları Mekke ile Medinede yolculuk ya*parken su başında mola verdiler.Sofra kurulunca; Haccac fakir birisi getirin beraber yiyelim dedi. Hizmetçiler üzerinde hırkalı birini gördüler. Ve Haccaca götürdüler. Gel yemek yiyelim, dedi. Adam yemem diyerek Haccac'ı reddetti Haccac sebebini sorunca:-Beni senin sofrandan daha iyi. bir yere çağırdılar.-Nereye çağırdılar? Deyince adam:-Allah'ın misafirliğine çağırdılar. Ben oruç tutuyorum deyince,Haccac sıcak ta mı tutuyorsun? Deyince adam şöyle cevap verdi:-Evet, sıcak ta tutuyorum ki kıyametin sıcaklığından kurtulayım, dedi. Çoban ve Elma Ağacı Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında elma ağacının altında dinlenir ve onunla konuşarak:*Hadi bakalım evladım ihtiyarın elmasını ver artık".*Ve bir elma düşerdi, en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam çakısıyla onu dilimlere ayırır ve küçük bir yoğurtla ekmeğe katık ettikten sonra, babasından kalan Kur'an'ını okurdu Çoban, ağacı yirmi yıl önce diktiğinde sık sık sular, abdest suyundan geriye kalanı kullanırdı. Elma ağacının kökleri, bu sularla kuvvet bulmuş serpilip meyve vermişti. Çoban gençti şimdi bükülüp boyu kısalmış, ağacınki çınar gibi büyüyüp göklere yükselmişti. ağaç Onu bir evlat sevgisiyle okşarken :*"Ver yavrum, bu günkü kısmetimi."* Ve bir elma düşerdi nazlanmadan, yıllar boyu aksamadan. Köylüler, uzaktan uzağa yaşlı çobanın veli bir zât olduğunu söylerlerdi. Yaşlı adam, namazını kıldığı gün, yine elmasını istedi. Ancak düşmemişti. Beklediği gelmiyordu. Gözyaşları, doğmuş kuzuların tüylerini ıslatırken, ağacın altından uzaklaşıp koyunların arasına attı kendini. Yavrusu, ilk defa reddediyordu onu. İhtiyar çobanın beli bükülmüş, güçsüz bacakları vücudunu taşıyamaz olmuştu. Hayvanlarını toplayıp köye yöneldiğinde, caminin her nurlu minarelerinden yankılanan ezanla irkildi Yeniden doğmuştu çoban. Birşey hatırlamıştı.*Çocuklar gibi sevinerek ağaca koştu şefkatle sarılırken :*hıçkırıp ağlayarak.*"Benim güzel evladım, mis kokulum. Şu unutkan ihtiyarı üzmeden neden söylemedin, bu günün Ramazan'ın ilk günü olduğunu ?"* Ebubekir (r.a.) Oruç Açıyor Hazreti Ebubekir kavurucu bir yaz günü oruç tutmuş ve iftar sofrasında bir tas su vardır İftar vakti gelince soğuk su ile oruç açmak için bardağı ağzına götürdü. Ve bardağı bırakması bir oldu. hıçkırıklara boğuldu Hz. Ebubekire neden hıçkırıklara büründüğünü sordular.*Hz. Ebubekir cevap verdi Bir gün Allah Resulü ile otururken eliyle hareketler yapıyordu. karşısında birisi varmış gibi git diyordu sordum.Resullailah cevap verdi Dünya yanıma geldi kendini kabul ettirmek istedi, git kendini bana kabul ettiremezsin dedim.-Yeminler olsun sen kurtulsan senden sonrakiler kurtulamayacaklar kendimi onlara kabul ettiririm. Hazreti Ebubekir Bende soğuk su içerken dünyayı kabul edenlerden mi oldum diye ağladım.O soğuk su içerken bunu düşünüyorsa biz soframıza inip kalkan yemekler için ne demeliyiz? Dünyanın kullarıyız dersek doğru olur mu? Gıybet Dinledim Orucum Bozuldu Allah dostlarının orucu akşama kadar aç kalmak de*ğildir. orucu haram ve mekruhlara şüpheye karşı bile kendini kapatmaktır. Onla*rın derdi sadece akşama kadar aç kalmak değil, oruçla Rıza-i ilahiye kavuşmaktır. Onlar için yılın her ayı ramazan ayıdır Sürekli oruç tutarlardı.*Bir gün oruçlu iken yanın*da Hindistan sultanı, gıybeti yapılınca; Dıhlevi hazretleri;"Eyvah orucum bozuldu" dedi. Yanındakiler; efendim gıybet yapan siz değildiniz" de*yince Gıybeti yapan da dinleyende ortaktır." hadisi şerifi ile karşı*lık verdi Hayvanlar Oruç Tutmaz Son Asrın Evliyalarından Hacı Cemal Öğüt Fatih Camiinde, Ramazan vaazı veriyor. oruç tutmayanları, başı açıkları, namaz kılmayanları görüyor, onlara bir şeyler demesi lazım, Konuya şöyle giriyor: Şu Hacı Cemal var ya, bu saf hanımla nasıl yaşayacak, nasıl idare edecek, Diyeceksiniz ki: "Senin hanım çok mu saf?"sormayın, o kadar saf, o kadar saf ki, isterseniz örnek vereyim de anlayın. Hacı Cemal'in nasıl yaşayacağını siz düşünün. Efendim, cübbemi buraya gelirken bizim hanım mutfakta iftarlık hazırlı*yordu. feryadı bastı. ayakkabılarımı çıkardım mutfağa koştum, mutfakta bir şey yoktu Dedim ki: Hanım, yangın alarmı ve*rir gibi ne bağırıyorsun Dedi ki:"Görmüyor mu*sun kediyi?" kediye ne olmuş?"İftarlık pideleri yiyor" Tepem at*tı. Hanım ne kadar cimrisin. İnsan pide için bu kadar çığlık atar mı? camiye gidiyorum. Ne kadar pide istersen getiririm, deyince, hanım dedi ki: "İlahi hoca, asıl saf olan sensin! Ben pideye mi acıyorum? Görmüyor musun, mübarek Ramazanda hayvan oruç tutmuyor, oruç? Şapur şupur pide yiyor. hay*vanın oruç yediğine kızıyor ve üzülüyorum."Tepem attı. dedim ki hatun sen bilmiyor musun hayvanlar oruç tutmaz, sen bilmiyor musun hayvanlar namaz kılmaz, sen bilmiyor musun hayvanlar açık yerlerini örtme ihtiyacı duymazlar" Cemal Hoca cemaate Nasıl bizim saf hatuna iyi söylemiş miyim?" Cemaatte gülüşmeler, mesaj alınmıştır. Huzura Oruçlu Gitmek Ramazan ayının ilk günleriydi. Nasuhi Efendi, dergahın bahçesinde dolaşıyordu. Onun bahçede hanımı, gece vakti niçin geziniyorsunuz?" diye sordu. O da;*Allah Teala bilir bayramı burada geçireceğiz.kendime yer hazırlıyorum." buyurdu. Hanımı Niçin böyle söyleyip yüreğimizi yakıyorsunuz." dedi.Nasuhi hazretleri;* "Takdir-i İlahi böyledir." cevabını verdi.*Aradan günler geçti. Ramazan-ı Şerif te sevenlerini etrafına toplayıp, oğlu Alaed din Efendiyi halife tayin etti ve vasiyeti bildirdi. Muhammed Nasuhi Hazretlerinin talebesi Şami Efendi, vefat edeceği gün hocasını ziyaret etti. Nasuhı Efendinin hastalığı artmıştı. Şami Efendi "Efendim az oruç tutup ilaç kullanırsanız rahatsızlığınız iyileşebilir." deyince,*Nasuhi Efendi;* Oğlum! Cenab-ı Hakk'ın inayetiyle otuz senedir farzları değil nafileleri dahi noksan yapmadım. İnşallah bu gece dergah-ı iz*zete oruçlu giderim." buyurdu.*Nasuhi hazretleri vefat ettikleri gün dervişlere;*"Bu gece Cüneyt-i Bağdadi, Abdülkadir-i Geylanı, hazretleri teşrif buyuracaklardır. hizmette kusur etmeyin.*İftar vaktinde Nasuhı hazretleri lokma yerken "Hu" diye seslendi.*Allah Teala'nın ismini zikredip ruhunu teslim etti.- |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#137 |
![]() Gitme Ramazan Savaşın çocukları, mazlumlar, yetimler, öksüzler, kimsesizler... Karnı Ramazan’da doyanlar Şevval'de yine aç kalacak; gitme Ramazan.sorularımız tükenmedi cevaplarımız bitmedi. “Kurşun yemek oruç bozar mı?” Tan yerini ağartıp duran bombalardan siyah ip ile beyaz ip ayırt edilemiyorsa ne yapılacak, bilmiyoruz. gençlerimiz oruç tutuyor Sahur da iftar yapamayanlarımızın oruçları kabul olur mu? Öğrenemedik. ... Gitme. Mukabelelerimizin ‘anladıklarımız’ kısmına geçemedik. Nasıl okunacağından nasıl anlaşılacağına sıra gelmedi henüz. Biraz daha kal, gitme. Vahyin* kadrini bilemedik, Şükürlerimiz nimetlere yetmedi, .
*Gösterişli sofralarda zenginlerden fakirlere yer kalmadı, oturma sırası toklardan açlara gelmedi biz yine yoksulların halinden anlayamadık. Aynı ezanda sabırlarını, dualarını, iftarlarını sofralarını ‘bir’leştirenler hakikatte birleşemedi , birleşmeden gitme.Ramazan’da da süren . Zulümler son bulmadı, kanayan yanlarımızın kanı durmadı. Gitme.Sahurumuzu, orucumuzu, iftarımızı kurtaramadık. Allah Rasulünün orucu nasıldı? İftarı nasıldı? Ramazan’ı nasıldı? Öğrenemedik, gitme.Midemiz gözümüz kulağımız dilimiz kalbimiz oruç tutacaktı. Sonra da hayat biçimimiz olacaktı... hayatlarımız; düzenlenmedi sabahlarımız, huzura ermedi Gitme. *Farzlar teravihleri yenemedi; aylık Müslümanlar yıllık Müslümanlıklara dönemedi, gitme. Terbiye etmeden nefislerimizi, diriltmeden kalplerimizi, ıslah etmeden bizi, ihya etmeden nesillerimizi, adam etmeden hepimizi, inşa etmeden ümmetimizi... Gitme Ramazan! Bayram? Hak etmedik ki henüz.. Gitme...!!** 😔 *Gelecek Ramazana sorunlarımızı çözmüş, cevaplarımızı almış, huzura kavuşmuş inşaallah* ramazanı layıkıyla idrak etmiş, tüm ınsanlığa hayırlı bir ümmet olabilme umudu ve duası ile Ramazan Bayramınız kutlu, Cumanız mübarek olsun. Selam ve Saygılar. "Osmanlı'nın artığısınız dediklerinde kahroluyorum" diyen Kerküklü nineye; Bizi kimlere bırakıyorsunuz?diye haykıran Şamlı dedeye; Bu vazifeyi Yavuz Han verdi, 500 yıldır İstanbul'u bekliyoruz" diyen Halepli mücahide Türkiye için dua etmeden seccademi kaldırmam" diyen Bosnalı teyzeye İki patik ördüm, köyüme ilk gelen Türk askerlerine vereceğim" diyen Ahıskalı geline ordumuza katılmak için ceketini satan Pakistanlı gence Kolundaki bilezikleri ve yüzükleri göndererek kurtuluş savaşında bizlere destek veren pakistanli Kadınlara şahadet parmağıyla İsrailli askere Bir gün gelecekler" diye ağlayan Gazzeli çocuğa... Baykal'a, Hazar'a,* Tuna'ya, Fırat'a ve Nil'e... Türkmen dağına, Apşeron'a, Elbruz'a ve Erciyes... Ahlat'a, Urumçi'ye, Fergana'ya ve Tebriz'e... Velhasıl-ı kelam... Yürek bohçasında bizlere dair ağıt ve umut taşıyan her yer, her ses ve siz kıymetli dostlarım , kardeşlerim...Ramazan ve Cuma Bayram'ımızı en kalbi duygularım ile kutlarım Ahir ve akibetimiz hayrolsun inşaallah. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#138 |
![]() Kaynak yenidünyadergisi.com
Şefkat ve Vefânın İki Güzel Örneği İslâm’da Baba-Oğul Diyaloğu İslâm dîninin getirdiği hükümler Müslümanın hayâtını nasıl düzenlemesi gerektiğini açıklamıştır. Toplumsal bir varlık olan insanın ilişki ve iletişimde bulunduğu kişilerin başında babası ve annesi oğlu ve kızı gelmektedir. Toplumun en küçük yapıtaşı âilenin sağlam olması için âile içindeki ilişki üst düzeyde olmalı söz ve davranışlarda uyum olmalı İslâm’ın dışına çıkılmamalıdır Kur’ân-ı Kerîm’de anne/baba ile oğlun/kızın tavırlarında birçok örnek vardır. âyetler incelendiğinde şefkat ve vefâ duyguları görülecektir. Bu şefkat ve vefâ şahsiyetleri ancak İslâm’ın boyasıyla boyanmış ve Yüce Allâh’ın (cc) emir ve yasakları doğrultusunda hayâtına yön veren kişilerdir şefkat ve vefâ baba-oğul ilişkisinde en önde gelir güzel insanlar ve yol gösteren peygamberlerde gördüğümüz ulvî hasletler, evlâdını sâlih görmek isteyen baba duâsını almak isteyen her Müslümanın örnek alması gereken ahlâkî niteliklerdir. Hz. İbrâhîm (as) ile oğlu Hz. İsmâîl (as) arasında geçen diyalog, şefkatli bir baba ile vefâlı bir evlâdın en güzel örneğidir. Bir oğlu olduğu takdirde onu Allâh’a (cc) kurban adayan Hz. İbrâhîm’in, oğlu İsmâîl (as) yürüyecek yaşa ulaşınca*‘Oğulcuğum! Rüyamda seni boğazladığımı görüyorum ne dersin’*sorusuna oğlu İsmâîl (as)*‘Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun’*şeklinde cevap vermiştir. evlâdını kurban edecek bir babanın yüreğindeki şefkat ‘oğulcuğum’ hitâbıyla ortaya çıkmış canından olma pahasına, babasına olan vefâsını gösteren İsmâîl (as) sarsılmaz bir itâat ve saygı sergilemiştir. örnek bir baba-oğul karşılıklı saygıdan asla tâviz vermemelidir. Hz. İbrâhîm in babası Azer’e olan tutumu dikkat çeker Babasına yaptığı İslâm tebliğe her cümleye ‘babacığım’ diyerek başlamış babası müşrik dahi olsa saygı ve hürmetinden vazgeçmemiş her şartta babasına yumuşak davranmıştır Hz. İbrâhîm kavminin babasının kendisini taşlama tehdîdine karşı nâzik olması âileyr yapılacak tebliğde bize yön vermektedir. Bir evlat olarak Hz. İbrâhîm (as) Hz Muhammed (sav) Efendimiz örnek alınması ve yoluna tâbi olunması gereken şahsiyetlerdir İbrâhîm’in dînine tâbi olmanı*vahyettik. İbrâhîm’de güzel bir örnek vardır…’4 dînini kabul etmeyen evlâdını son bir hamleyle de olsa kurtarma çabasında olan Hz. Nuh’un (as) oğluna olan hitâbı baba şefkatinin büyük bir duygu olduğunu göstermektedir;* ‘Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzaktaki oğluna: Yavrucuğum! Sen de bin, kâfirlerle berâber olma! diye seslendi.*Bu hitap yüreğinde evlat sevgisi ve Allah korkusu had safhaya ulaşmış bir peygamberin boğulmakta olan oğluna son seslenişidir. Ya’kûb’un (as) oğlu Yûsuf’a (as) olan konuşmasında ‘oğulcuğum’ Hz. Yûsuf’un da babacığım’ diyerek başlamışdır. Ya’kûb’(as) oğlunun anlattığı rüyâsına kayıtsız kalmadığı ona verdiği değeri gösterdi Yavrucuğum!’ dedi, ‘rüyânı kardeşlerine anlatma. Sonra sana tuzak kurarlar. şeytan insanın düşmanıdır.’ babasıyla karşılaşana dek onlarca sıkıntı çeken Yûsuf (as) ana-babasını ve kardeşlerini bulduğunda:*Hep berâber Yûsuf’un yanına girdikleri zaman, ana babasını kucakladı, ‘Güven içinde Allâh’ın irâdesiyle Mısır’a girin!’ dedi.’ Bu ana-babasını yıllarca görmeyen özlem çeken bir evlattan müthiş bir vefâ gösterisi ve ibret sahnesidir Lokmân’ın (as) oğluna verdiği nasihatler babanın oğluna neleri tembih etmesi gerektiğini gödterir*‘Lokmân, Yavrucuğum! Allâh’a ortak koşma! şirk büyük bir zulümdür, demişti. Lokmân, şöyle demişti Yavrucuğum! Yaptığın iş iyilik veya kötülük hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve kayanın içinde göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine Allah onu sana getirir. Allah, en ince işleri görüp bilir ve herşeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir, sabret. bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.bir baba oğul ilişkisinde en önemli husus, sorun ve netîcen karşısında sevgi ve saygıyı bırakmamaktır. Babaların âile geçimini temin etmek nafakayı sağlamak için çalışmak gibi sorumluluklarının yanında çocuğunun iyi bir ahlâka ve terbiyeye sâhip olmasını sağlamak gibi görevleri vardır. Peygamber Efendimiz’in (sav)*‘Hiçbir baba evlâdına güzel edepten daha üstün bir bağışta bulunamaz hadîs-i şerîfi edepli bir çocuk yetiştirmek isteyen babalara bir uyarıdır. çocuğa güzellik sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşılmalıdır. Çocukların fikirlerine saygı duymak, ilgiyle dinlemek, âile ve toplumda söz sâhibi olmalarına fırsat vermek onların özgüvenlerini geliştirecek onlarla diyaloğumuzu olumlu yönde etkileyecek onların basîret ve ferâset sahibi olmalarına katkıda bulunacaktır. Hayırlı ve vefâlı bir evlattan beklenen ana-babasına saygı ve hürmet merhamet ve Allâh’a (cc) duâ ve niyazdır Kur’ân-ı Kerîm emir etmektedir*‘Rabbin, sâdece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi yaşlanırsa, ‘of!’ bile deme; azarlama; güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, sen de sen onlara öyle rahmet et!’ diyerek duâ et. ana-babaya ‘of’ bile denmemeli saygısızlık ve bıkkınlık gösterilmemelidir. of’ ifâdesi kâfir bir evlâdın ana-babasına söylediği kaba ve çirkin bir sözdür. ana-babaya âsî olmak onları üzecek kalplerini kıracak ve kişi Rızâ-i İlâhî’den uzaklaşacaktır Efendimiz (sav) Allâh’ın (cc) rızâsının ana-baba rızâsında, Allâh’ın (cc) gazabının da ana-babanın gazabında olduğunu söylemiştir. Kur’ân-ı Kerîm baba-oğul ilişkisinde evlatların vazîfelerini şu şekilde açıklamıştır: Ana-babaya ihsanda bulunmak, iyilik etmek iyi niyet beslemek, kötü sözden sakınmak ve güzel söz söylemek,ana-babaya itâat onlara şükretmek teşekkür etmek hesap gününde anne ve babasının bağışlanması için duâ etmek nesillerin Allâh’a (cc) bağlı ve itâatkâr olmaları için ana-babaya ve evlatlara önemli görevler düşer. Bu görevlerin başında ebeveynlerin şefkat ve merhametle hareket etmeleri, evlatların ana-babalarına vefâ ve saygı ile davranmaları gelmektedir. İyi bir baba-oğul için sevgi ilgi, hoşgörü, sabır, inanç gerekir. çocuklarla istişâre etmek, fikirlerine değer vermek; onların kişiliklerini oluşturur, baba imajının mükemmel olması açısından izler bırakacaktır. Bir baba ve bir evlat olarak yapacağımız en güzel duâlarla sözlerimizi tamamlamak istiyoruz.* ‘Rabbim, bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin râzı olacağın sâlih amel işlememi ilhâm et. Neslimi de sâlih sana döndüm. sana teslîm olanlardanım.’Ey Rabbimiz! Amellerin hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve bütün mü’minleri bağışla. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#139 |
![]() Kaynak buldumbuldum.com babalar günü
Anneler günü, sevgililer günü, öğretmenler günü olur da babalar günü olmaz mı? Babalar günü dünyanın birçok yerinde kutlanır. Bizler neden babalarımızı tek bir günde mutlu etmeye çalışırız. Bu özel günlerin en önemli özelliği hediyedir.oysaki babamızı her gün hatırlasak olmazmı Her sene Haziran ayının üçüncü Pazar günü kutlanan Babalar günü Amerika’ya dayanır. Bir Amerikan gazisinin kızı Sonora Dodd, anneler günü gibi babalar gününün de olması gerektiğini düşünmekteydi. Dodd’un babası, anneleri olmadığı için 6 çocuğunu tek başına büyüttü. Çocukları onu sevmekteydi. Dodd babasının doğum günü olan 5 Haziran’ın babalar günü ilan edilmesi için çalışmalara başladı ancak geciktiği için İlk defa 19 Haziran 1910’da Washington/Spokane’de babalar günü kutlanmıştır. 1966 da ABD başkanı Johnson, Haziran ayının üçüncü Pazar günü Babalar Günü’nün kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayınlamıştır. 1972 de ise başkan Richard Nixon’un imzasıyla babalar günü ABD’de yasal olarak tatil ilan edilmiştir. Katolikler babalar gününü dini açıdan ele alıp Hz. İsa’nın babasının anısına Mart ayının 19. gününü St. Joseph Günü altında kutlamaktadır Babalar, hayatımızın merkezidir kişiliklerimiz onlarla örtüşür Onlar sevgilerini belli edemeseler de bize ne kadar değer verdiklerini biliriz. Güven ve kahraman sözcüklerinin eş anlamlısı babadır. Babalar hakkında sayfalar yazılabilir İşte bu insanı bir gün değil, her gün mutlu etmek görevimizdir babalar günü evrensel bir gündür Babalar günü, bir babanın beklentisi olmamalıdır Ancak babalar hatırlanmak ister, bir el öpülmesini ister. Babalar, evlatlarına tavır koymazlar. Babalar, dünyanın en yürekli insanıdır ve o yürekli insan unutulmamayı sonuna kadar hak eder. Kaynak sorularla islamiyet.com Babalar günü kutlamak caiz midir? Babalar günü de anneler günü gibi Batı kaynaklıdır.*baba ve anneyi yılda bir kez hatırlamak, dinimize göre uygun değildir., İslam, anne - baba hakkında, sürekli tavsiyede bulunur Rabbin sadece kendisine ibâdeti anne-babaya iyiliği emretti. yaşlanırsa, onlara*“Öf!”*deme. azarlama, güzel ve tatlı söz söyle. daima alçak gönüllü olup, şefkat ve merhamet kanatlarını ger. Rabbim! Ben küçük iken onlar beni merhametle yetiştirdi sen de onlara merhamet et' de."*(İsra,).Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu zayıflık çekerek karnında taşımıştır. Sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. biz insana “Bana ve ana-babana şükret.”*diye tavsiyede bulunduk. Dönüş, ancak Bana’dır. Eğer anne ve baban, bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, itâat etme. Fakat onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yolunu tut. dönüşünüz yalnız Bana’dır. Yaptıklarınızı haber vereceğim."*(Lokman,). "Ey insan! Eğer anne-baban, seni Allah'a karşı isyan etmeye teşvik etseler onların dediğini yapma, ama yine de dünyada onlara karşı saygıda, kusur etme!.."Allah'ım! ne müthiş merhamet, ne harika şefkat, Seni inkâr edennkâfir bile olsa- anne ve babaya karşı inanılmaz hoşgörü saygısızlara karşı, bu ne incelik, İslam dini, her konuda kusursuz meziyetlere sahiptir.*Babalar Günü*ilk kez 19 Haziran 1910'da Washingtonda kutlanmış. resmi olarak 1924 te Amerika Başkanı Calvin Coolidge'in desteğiyle kutlandı. 1966 yılında Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar Günü olarak kutlanacağını açıklayan bildiri yayımladı. Kur'an-ı Hakîm,*ise yılda bir defa değil, her gün babalar gününü kutlar Batılılar*"tereciye tere satıyor Batılılar hep bunu yapıyor, kendi malımız olan güzellikleri bozarak, -küflendirerek bize satıyorlar. Biz de yeni bulmuş l gibi, kaliteyi, fiyatı sormadan sırf Batılı olduğu için, alıyoruz. Özel günlerin kutlanması, dinî ritüel değildir. başka bir dini taklit etmek değildir. Evrensel günlerde,*İslam'a aykırı haram işlenmediği takdirde,kutlanmasında sakınca yoktur.* eğer anne-babaya karşı gerçekten saygı ve sevginin geliştirilmesine ve onlara yardım ellerinin uzanmasına katkı sağlıyorsa, İslam açısından hoş görülür. "Karşılıklı hediyeleşin, bu vesile ile sevgiyi paylaşın."mealindeki hadis-i şerifte kutlamalar, meşru dairede cereyan eder hediyeleşmelerle aile arasında sevgi ve saygının paylaşımına katkı sağlayacaksa, bu güzel davranışa, dinlerin en güzeli İslam karşı çıkmaz, teşvik eder. Prensibimiz şu olmalı:*Allah'a isyan taşımayan, insanlara yararlı olmayı ön gören her davranışa, İslam vize verir İslam'da:*Vacibe vesile olan şeyler vacip, harama vesile olan şeyler haramdır Allah'ın emri olan anne-babaya karşı saygı ve sevgiyi öngören bir davranış insanlık adına alkış alır. Yeter ki, kutlamalar, içki, kumar vs. gibi haram işlere bahane teşkil etmesin Selam ve dua ile... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#140 |
![]() Kaynak sorusorcevapbul.com
Anne-Baba Hakkı ile Alakalı İbretlik Kıssalar Son nefesinde şehadet Bir gün Hz. Peygamber’e (asm) birisi Ya Resulullah Bir genç ölmek üzere. La ilahe illallah...’ sözünü söylemedi." der. Resulullah (asm):*Namaz kılıyor muydu?” diye sorar. Adam:*Evet, diye cevap verir Resulullah (asm) ile birlikte gence giderler. Hz. Peygamber (asm) ölmek üzere olan delikanlıya”:* La ilahe illallah de diyince O Söyleyemiyorum, gücüm yetmiyor." der. Hz. Peygamber (asm):* Niçin?" diye sorunca, Annesine isyan ediyordu” diye cevap verirler. Hz. Peygamber (asm) ile genç çocuğun Annesine Kızgın alevlerle yanan kocaman bir ateş gördüğünde sana:*oğlunu bağışlarsan bırakırız, yoksa onu ateşe atacağız denilse bağışlamaz mısın?“Ya Resulullah onu affediyorum.”*Allah’ım! Sen ve Peygamberim şahidimsiniz, oğlumdan razıyım” dedi.*Hz. Peygamber (asm) delikanlıya dönerek:*“Ey Delikanlı ‘La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh ve Eşhedü enne*Muhammeden Abdühü ve Rasülühü’ de, diyince delikanlı söyler.” Bunun üzerine Resulullah (asm):*Şefaatim sebebiyle onu ateşten kurtaran Allah'a hamd olsun, der.”* Annesini sırtına alıp tavaf ettiren sahabe “Hac sırasında bir sahabe hasta annesini omzuna alarak Kâbe’yi tavaf ettirmişti. Resulullah'ın (asm) yanına gelerek:*Ya Resulallah, annemi sırtımda taşıyıp tavaf ettirerek hakkını ödedim mi?" diye sorunca, Resülullah (asm):*Hayır, sana hamile iken alıp verdiği bir nefesin hakkı bile değildir.”(Kütüb-i Sitte)* Annesinin duası ile Hz. Musa’ya (as) komşu oldu Musa (as) “Ya Rabbi cennetteki arkadaşımı göster!” dedi. Allah ü Teâlâ:*Filan şehrin, çarşısına git. bir kasap vardır. cennetteki arkadaşın odur” buyurdu.*Hz. Musa (as) dükkâna gitti. kasap, Dükkândan ayrılırken, Musa (as):*Ey genç, misafire yanında yer var mı?” buyurdu. Genç “evet” deyip, gittiler. Eve gelince, etten çorba pişirdi. evin köşesinden zembil çıkardı. İçinde çok yaşlı, güçsüz bir kadın vardı. güvercin yavrusunu andırıyordu. zembilden çıkardı. ağzına yemek koydu. elbisesini kuruttu ona giydirdi. zembile yerleştirdi. annesinin dudakları kımıldadı. adam zembili duvara astı. Hz. Musa (as):*Bu nedir?” buyurdu.*“Bu annemdir. Çok yaşlandı gücü yok. Oturacak halde değildir. gelince, onu yedirmeden, doyurmadan, ne yerim ne de içerim” dedi. Hz. Musa (as):* annenizin dudaklarını kımıldattığını gördüm” buyurdu.*Ya Rabbi oğlumu cennette Musa’ya (as) arkadaş eyle” diye dua ederdi. Hz. Musa (as):*Gözün aydın olsun, Musa benim ve benim cennetteki arkadaşım sensin” buyurdu.* Annesine hakaret ettiği için eşek suretine çevrildi Avvam (ra) der ki;*bir yerde konaklamıştım. bir kabir açıldı. İçinden başı merkep, vücudu insan vücudu bir adam üç kez anırdı. kabir, adamın üzerine örtüldü. Yaşlı bir kadın, “Şu ihtiyar kadını görüyor musun?” Nesi var?” dedim.* “O adamın anası!”*meselenin aslı nedir “Adam içki içiyordu.Anası ‘Yavrum Allah’tan kork! Daha ne zamana kadar içeceksin deyince, adam anasına:*‘Sen eşeğin anırması gibi anırıyorsun’ dedi ikindiden sonra öldü. Öldüğü günden bu yana her ikindiden sonra,kabir açılır. üç kez eşek gibi anırır. Sonra kabir üzerine kapanır.” dedi. Hz. Üsame (ra) annesinin isteğini yerine getirmesi Hz. Osman zamanında hurma ağacının fiyatı bin dirheme yükselmişti. Buna rağmen Üsâme, hurma ağaçlarından özünü çıkararak annesine yedirdi. Ona:*Bunu ne için yaptığını anlayamadık. hurma ağacının bin dirheme çıktığı zamanda bunu nasıl yapabildin?” dediler. O da:*Annem hurma ağacı özü istemişti. Gücüm yettiği sürece onun her istediği boynumun borcudur” diye cevap verdi Veysel Karâni Hazretleri’nin (ra) annesine hürmeti* “Yemen illerinde ömür geçiren Karâni Hazretleri daima Rasûlü (asm) dünya gözü ile görmek isterdi. Allah sevgilisi görmeden âşıktı. Hasretiyle tutuşurdu. hatırını çok saydığı anasının ayaklarına kapanarak şöyle dedi:*Yâ ana! İznin olursa Hazret-i Muhammed (asm) Efendimizi görmeye gideceğim. hizmetini aksatsam bile gitmeme izin ver.” Annesi cevaben;*Elbet izin veriyorum, bir şartla; Rasul-i Kibriya’nın (asm) mübarek evlerinden başka yere gitmeyeceksin. vasiyetimdir . Haydi, yolun açık olsun” dedi.* Anasının iznini alan Üveys (ra), Rasul (asm) kapısına gitti.“İki cihan serverini görmeye izin var mı?” diye seslendi. Hz. Aişe (ra) anamız, mescitte olduğunu, beklerse görüşebileceğini söyledi. Veysel Karâni (ra):*fazla bekleyemeyeceğim” cevabını verdi. Aişe anamız (ra) “Hz. Peygamber (asm) geldiğinde kim aradı diyelim?” dedi. Üveys üzüntü ile:*Adım Üveys” buyurdu. Ağlaya ağlaya tekrar Yemen’e döndü. Kapıda Üveys’in nurunu gören Hz. Peygamber (asm), Hz. Aişe’ye (ra):* “Yâ Aişe! Üveys gelmiş, bana fani âlemde enis olmak istemiş. beni bdünya gözleri ile göremeyecek. Allah onu imtihan ederek, azim mükâfat vermiş buyurmuştur.*Veysel Karani Hazretleri ağlayarak anasının ayaklarına kapandı:* “Yâ ana! Habib-i Ekrem’i (asm) görüp, mübarek ayaklarına yüz süremedim. mescitte imiş, sana asi olmaktan korktum. Ne fena talihtir ki bu kadar yol gittim, onu göremedim.” Anası cevaben:* “Kaygılanma oğul, nasıl olsa onu ahirette göreceksin. Benim rızamı aldığın için de sana şefaatçi olur” buyurdu.* |
|
![]() |
![]() |