AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-28-2010, 17:21   #251
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Kurumların yanlış davranışları anayasa değişikliğini kaçınılmaz hale getirdi; ancak yanlış ortadan kaldırılırken başka yanlışlara kapı aralanmamalıdır. Hazırlanan değişiklik metni, halkın önüne sunulana kadar, tartışmalarda dillendirilen öze ilişkin eleştiriler göz önünde tutularak sürekli geliştirilmelidir. Toplumsal mutabakat metni sayılan anayasada değişiklik yapma fırsatı eline geçtiği için heyecanlanan halk, oyunu vereceği metnin ülkeye yararından emin olmalıdır.

Bu da bizi değiştirilecek maddelerin mutlaka halkoyuna sunulması gereğine götürüyor.
Meclis'ten 367 oydan fazla oy alarak geçen anayasa değişikliği maddeleri için halkoylamasına gitmek gerekmiyor; Cumhurbaşkanı onaylayınca değişiklikler yürürlüğe giriyor. Ancak Cumhurbaşkanı, gerekli gördüğü taktirde, 367'den fazla oy bile almış olsa, anayasa değişikliklerini halkoylamasına sunabiliyor (m. 104). Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis'ten büyük bir kabul oyuyla çıksa ve gerekmese bile, halkı heyecanlandıran bu anayasa değişikliği paketini mutlaka halkoyuna sunmalıdır.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2010, 11:48   #252
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Kürsü hâkimleri: Yüksek yargı, kurduğu düzenin bozulmasından korkuyorYerel mahkemelerde görev yapan kürsü hâkimleri, anayasa değişiklik paketinden umutlu. HSYK'ya yüksek yargı dışından da hakim ve savcıların seçilmesine destek veren Ödemiş Hakimi Özsu, "Yüksek yargının reaksiyonunu anlayabiliyorum. Kapalı devre yargı mekanizmasının bozulmasını istemiyorlar." diyor. Kazan Hakimi Şahin de 'küçük bir zümre'nin 12 bine yakın yargı mensubu hakkında karar aldığını belirtiyor.
Meclis'in gündemine bu hafta gelmesi beklenen anayasa paketinin en önemli bölümünü yargı reformu oluşturuyor. Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı demokratik meşruiyet ve geniş temsil esasına göre değiştiriliyor. Yüksek Mahkeme'ye Meclis'in, HSYK'ya da hâkim ve savcıların üye seçmesi öngörülüyor. Reforma karşı çıkanların başında ise CHP, MHP ve yüksek yargı geliyor. Ancak yerel mahkemelerde görev yapan kürsü hâkimleri, Yargıtay ve HSYK'nın öne sürdüğü görüşlere katılmıyor. HSYK'ya yüksek yargı dışından hâkim ve savcıların seçilmesine destek veriyorlar. Reforma karşı çıkan yüksek yargıya ise tepki gösteriyorlar. Ödemiş Hâkimi Faruk Özsu, "Yüksek yargı içerisindeki al gülüm ver gülüm sisteminin değişmesine karşı çıkıyorlar. Kapalı devre yargı mekanizmasının bozulmasını istemiyorlar." diyor. Beypazarı Hakimi Dr. Orhan Gazi Ertekin ise Yargıtay ve HSYK'dan gelen açıklamaları analiz ve altyapıdan yoksun buluyor. Ertekin'e göre, ellerindeki gücün alınması yüksek yargının işine gelmiyor.

AK Parti'nin pazartesi günü görüşünü almak için muhalefe sunduğu anayasa değişikliği paketine yargıdan ilk tepki Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'den gelmişti. Başkanlar Kurulu'nun pakete ilişkin aldığı kararı kamuoyu ile paylaşan Gerçeker, yargı ile ilgili olan düzenlemelerin Anayasa'ya aykırı olduğunu savunmuş, HSYK'nın yapısında öngörülen değişikliğe de karşı çıkmıştı. Gerçeker, "Bu düzenlemeler şunu gösteriyor ki yüksek yargının, yüksek mahkemelerin devreden çıkarılmak istenmesi, etkisinin azaltılmak istenmesi öngörülüyor. Biz buna kesinlikle karşıyız. Yargıdaki sorunlar giderilmeden Anayasa Değişiklik Taslağı'nda yer alan düzenlemelerin yapılması, yargıyı kuşatmanın ötesinde yargıyı ele geçirmekle eşanlamlı olacaktır." şeklinde konuşmuştu. Düzenlemeye bir tepki de HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek'ten gelmişti. "Elimizdeki metin yargının sorunlarına yanıt verecek nitelikte bir metin değil.'' diyen Özbek, yüksek yargı ile dalga geçildiğini savunmuştu. Ancak, yerel mahkemelerde görev yapan kürsü hâkimleri, HSYK'ya yüksek yargı dışından da hâkim ve savcıların seçilmesini olumlu bir adım olarak değerlendiriyor.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2010, 12:10   #253
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Kazan Hâkimi Kemal Şahin: Bugüne kadar "yargı" denilince hep yüksek yargı anlaşıldı. Halbuki, yüksek yargı neticede yargı mekanizmasının denetleyicisi konumundadır. Temyiz mahkemeleri gibi işlev görür. HSYK'nın bugünkü yapısı da, yargının temsilinden uzak. Danıştay ve Yargıtay'dan üyeler seçiliyor HSYK'ya. Ancak Kurul'un, Danıştay ve Yargıtay üyelerini ilgilendiren herhangi bir karar alma durumu yok. Yerel mahkemelerin temsili hiç yapılmıyor. Çok küçük bir zümre 12 bine yakın yargı mensubu hakkında karar alıyor, üstelik o döngü yalnızca kendi arasında yürüyüp gidiyor. Anayasa paketi eksikleri de olan bir reform girişimi, ancak diğer yandan olumlu adımları da desteklememiz gerekiyor. Emekli Hâkim Beyazıt Boran: Bir kere kürsü hâkimlerinin sorunlarını en iyi kendi aralarından seçecekleri temsilciler çözecektir. Terfi sorunları, iş yükü fazlalığı, tayin meseleleri gibi bir sürü ihtiyacı en iyi kürsü hâkimleri bilecektir. Özbek'in "yüksek yargıyla dalga geçiyorlar" sözü kesinlikle yanlış. Peki dalga geçilmemesi için HSYK'nın böyle devam etmesi mi lazım? Hiçbir kararı yargıya götürülemiyor. Yapılan itirazlar yine kararı verenlerin önüne gidiyor. Bugüne kadar itiraz için kurulun önüne gelen dilekçelerle herhangi bir kararın değiştiğini görmedim. Bu yapının değişmesi zorunludur.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2010, 12:31   #254
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
"Devlet merkezli anayasa"yı hazırlayanlar askerî cuntanın arzusu doğrultusunda masa başına oturan bilim adamları ve hukukçular oluyor. Pekiyi "birey merkezli anayasaları" kim ve nasıl hazırlıyor? Konunun can alıcı sorusu budur!
"Birey" insan teki varlıktır, yani ferd-i vahid olan insandır. Ferd-i vahid olan insan "devlet" ve "toplum" gibi soyuttur. Dünyanın hiçbir yerinde bireyler insan teki varlıklar olarak bir araya gelip metin yazamazlar. Türkiye 72,5 milyon nüfusa sahipse, rüşd çağında olan 50 milyon insanın salt birey kimlikleriyle bir araya gelip tartışması, müzakere yapması ve ortak bir anlaşma zemini bulması mümkün değildir. Bu durumda yine birilerinin ortaya çıkıp bir metin yazması zarureti hasıl olmaktadır. Nitekim Batı'da da böyle oluyor. "Birey merkezli metni" yazanlar yine bilim adamları, akademisyenler ve hukukçular olmaktadır. Onlar da liberal filozof ve bilim adamlarından ilhamlarını alırlar, kitaplarda okuduklarını, liberal felsefe tarafından tanımı yapılmış, muhtevası belirlenmiş hak ve sorumlulukları, vecibe ve görevleri bir anayasa metni olarak ortaya dökerler. Kısaca onlar da masa başında metin yazarlar.
İşte benim temel itirazım burada başlıyor. Bana göre "devlet merkezli anayasa" ile "birey merkezli anayasa" metni arasında -içerik farklı olmakla beraber- usul yönünden fark yoktur. Her iki metinde de karşılıklı müzakere, tartışma söz konusu değildir. Pekiyi "toplum merkezli anayasa" nedir ve nasıl olmalıdır? Bunu da çarşamba günü ele almaya çalışacağız.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2010, 14:04   #255
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Grubun yaşadığı sıkıntıların sebebi, iktidardan baskı görmesi değil, siyasi gelişmelere doğru teşhis koyamamasıdır. Eskiden başka siyasilerle alıştıkları türden bir ilişki tarzını bu iktidarla da kurabileceklerini sandılar: İstediğini alıncaya kadar keskin muhalefet... "Sana günyüzü göstermem ha!" mesajıyla yanına çekme... Bu yolla yakalanan 'al-gülüm ver-gülüm' dönemlerini grubun ekonomik çıkarları için kullanma...
"Merak etme patron, bunları da hizaya getiririz; gelmezlerse göndeririz" diyen olduysa Aydın Doğan'a, bugünkü tablonun sorumlusu odur.
3 Kasım 2002 seçiminden de 22 Temmuz 2007 seçiminden de Ak Parti'yi dışarıda bırakacak bir koalisyon çıkmasını bekledi grup; bugün de patrona "İlk seçimde gidecekler" denildiğini işitiyoruz. Bu görüşleri savunan akıldâneler, "Sıkı muhalefete devam edersek, göreceksin, kapına kadar gelecekler" aldatmacasını da dayattılar. Ak Parti'nin kapatılması için 'kes-yapıştır' malzemesi böyle verildi; 'e-muhtıra' bu sebeple desteklendi; 367 mantıksızlığı bu amaçla savunuldu; Cumhurbaşkanı seçiminde akıl-almaz tavırlar bu yüzden takınıldı.
"411 el kaosa kalktı" ile zirve noktaya varan demokrasi-karşıtı söylemin arkasında o mantık yatıyor.
Aynı mantık şimdi Ergenekon davasına konu olan Danıştay saldırısı için "Türkiye'nin 11 Eylülü" çarpıtma teşhisini de koymuştu.
Bunlar Aydın Doğan'ın kişiliğini yansıtmıyor; faturayı o ödese de... Ödediği faturayı hükümet, iktidar partisi veya Başbakan Tayyip Erdoğan çıkarmadı, yanlış öngörüleriyle kendisini sürekli aldatanların faturasını ödüyor patron... Böyle giderse ödemeye de devam edecek...
'Kayıp davaların adamı' Ertuğrul Özkök şimdilerde anayasa değişikliğine karşı çıkanlar cephesinin kılavuzluğuna soyundu da... Siyasileri de rezil ederse şaşırmayın.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2010, 15:40   #256
Kullanıcı Adı
NûN
Standart
...

- Dünkü gazetede Paris'te düzenlenen müzayedenin haberini okudun mu, Diana?

- Yoo, neden sordun anneciğim?

- Descartes'in yeleği 125.000 dolara alıcı bulmuş da...

- Yaaa! İyi ki gitmemişiz. Sen satın almazdın, benim de içimde kalırdı. Hem bak, benim gömleğim kesin onun yeleğinden daha şıktır.

- Tam tamına 125.000 dolar, Diana.

- Ha tamaaam, şimdi anladım. Sen bana, 1100 doların böyle bir gömlek için az bile olduğunu söylemeye çalışıyorsun, değil mi anişkom?

Annesinin böyle düşünmediğini adı gibi biliyordu ama, işi şirinliğe vurup, bi an önce yeni gömleğini gönül rahatlığıyla diğerlerini yanına asmak istiyordu.

- Bir konuda haklısın yavrum. Senin gömleğin Descartes'ın yeleğinden çok daha şık. Descartes'ın yeleği, ne ipek, ne de kaşmir...
Ne Donna Karan, ne de Prada... Hatta bir mağazaya götürsen, beş dolar bile etmez.

- Eee, o kadar da olsun anne, fiyat gayet makul, o yeleği Descartes giymiş sonuçta.

- Doğru. Descartes gibi insanlar, giydikleri kumaş parçalarına değer kazandırıyorlar. Bir de tam tersini düşünsene.

- Ne gibi?

- Kumaş parçalarını insanlara değer kazandırdığını.

Diana bir an başını öne eğmiş ve annesinin yeri geldiğinde kendine has yöntemlerle kızına hissettirmeye çalıştığı şeyi düşünmüştü:

Kendini özel hissetmek için ihtiyacın olan tek şey, kendinsin.

(Kayıp Gül / Serdar Özkan)
NûN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2010, 16:21   #257
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Taraftar veya taraf olmak
Gerçekten yeni bir anayasal düzen içinde özgür bir toplumu hayal edenlerin kendileri de özgür düşüncenin yansımalarını seslendirmelidirler.
Amerikan yakın tarihinin en seçkin siyasetçilerinden biri olan Adlai Stevenson, Demokrat Parti'den Başkan adayı olduğu 1952 seçim kampanyasında "Üç metrelik bir zincirle duvara bağlı olan köpeğin havlaması özgür düşünce değildir" demişti.
Sovyet sisteminin totaliterliğine karşı olan ve kendilerini "Hür dünya"nın sözcüleri olarak niteleyenlerin tek merkezden yönlendirilmelerine dönük bir eleştiriydi bu.
Bugünün siyasetinde "AK Parti'den ne gelirse tümüne karşıyız" diyenlere karşı, "AK Parti'den ne gelirse destekleriz" demek de herhalde çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin tanımına uygun düşmez.
Bunun gibi "Madem yargı mensupları Anayasa değişikliğine karşılar, o zaman yargının da hesabını görelim" anlayışı "Kuvvetler ayrılığı"nı pekiştirmesi beklenen bir anayasa sürecinde ağırlık kazanmamalıdır.
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim.
Bir kampın içinde bulunmadan da, siyasi tartışma konularında taraf olabiliriz.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2010, 16:57   #258
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Bakın, iktidar partisinin ortaya koyduğu anayasa değişikliği paketi, hakkında konuşan bütün cenahların işe sarılmasıyla -hepten karşı çıkanlarının dolaylı katkısından bile söz edebiliriz- giderek toplumun sevdiği-benimsediği bir büyük tartışma konusu olma yoluna girdi. İlk günlerin epeyce heyecansız havası yerini sanki bambaşka bir "pathos"a bırakacak gibi görünüyor. Toplumun giderek hemen her kesiminin bu işi "sevmesi", yani konuşmaya katılması büyük bir nimettir. Bilinmez, belki de toplum olarak o "anayasal an"ın etrafında dolaşmaya başlıyoruz.
Anayasa değişikliğine ilişkin ortaya atılan taleplere bakın... Memurlara grevli toplu sözleşme hakkının tanınması, seçim barajının düşürülmesi, zorunlu din dersinin kaldırılması, 42. maddede belirtilen "anadil" şartının kaldırılması, 66. maddede tarif edilen "Türk-Vatandaş" tanımının değiştirilmesi, siyasi partiler yasasının değiştirilmesi, sendikal haklara ilişkin talepler, "Diyanet"e ilişkin maddenin gözden geçirilmesi, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın oluşumuna ilişkin son derece yerinde öneriler, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kaldırılması, "su kaynaklarının korunmasının anayasal güvence altına alınması" (TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar'ı bu önerisi için kutlar, çok geçmeden bizim parlamentomuzda da "Yeşil" grubun yer almasını dileriz...)
Hepsi bu kadar değil tabii ki.
İktidar partisi, hazırlamış olduğu "paket" sayesinde toplumda büyük bir tartışmaya yol açtığı için ne kadar övünse azdır... Ancak unutmayalım ki, toplumun önemli bir bölümünün "paket" dolayısıyla başlattığı bu anayasa tartışmayı ciddiye alması gerekenlerin başında da iktidar partisi geliyor.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2010, 17:53   #259
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Bununla birlikte, paketin hazırlık aşamasında, muhalefet partilerinden hiçbir pozitif elektrik alınmadığı halde, onların süreç içindeki tahmini eleştirilerinin gereğinden fazla dikkate alındığına dair bir eleştirim var benim de. Anayasa Mahkemesine veya HSYK'ya parlamentonun üye seçmesiyle ilgili, mesela, süreç içinde dile getirilen eleştiriler, belli ki sözümona "uzlaşma hurafesi" adına fazla dikkate alınmış ve bu sefer çağdaş yargı ufkundan epey geriye düşülmüş. Bu da zaten hem Bumin'in hem de atıfta bulunduğu hukukçuların eleştirilerinin önemli bir kısmını oluşturuyor.
Oysa zaten hiçbir destek vermeyeceği belli olan muhalefetin uzlaşma denkleminin dışında kalmasını bu geri adımdan dönmek için bir vesile görmek ve meclise sunulacak olan paketi muhalefete şirin gösterme baskısından kurtarmak gerekiyor. Bu, anayasayı, emin olun şimdi değilse bile gelecekte muhalefetin de memnun kalacağı daha yüksek bir standarda kavuşturacaktır. Bu konudaki bir düzeltmenin siyasi karşılığı konusunda ise ciddi bir endişem yok. Referandum değerlendirmesinde bu tarz bir düzenlemenin getirisi, götürüsünden çok daha fazla olacaktır.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2010, 18:24   #260
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Sayın Baykal çıkıp "AK Parti'nin hazırladığı Anayasa değişikliği taslağının mevcut Anayasa'nın temel ilkelerine aykırı olduğunu" söylüyor.
Bunu nasıl bir mantıkla söylüyor. Yılların siyasetçisi olarak konuşmadan önce biraz düşünmesi gerekmez mi? Yoksa nasıl bir niyetle söylüyor, demeli miydim?
Mevcut Anayasa'nın bir darbe Anayasası olduğunu herkes gibi kendisi de çok iyi bilmiyor mu? Hem Anayasa değişikliği mevcut Anayasa'ya uygun olacaksa buna değişiklik denmez ki. Kaldı ki söz konusu taslak mevcut Anayasa'nın sadece bazı maddelerinin değiştirilmesini öngörüyor. Anlaşılan o ki bir parça değişikliğe bile tahammülü yok Sayın Baykal'ın, ama neden.
Oysa olması gereken tamamen yepyeni bir anayasanın yapılması... Demek ki toplumsal uzlaşmanın tam olarak sağlandığı bütünüyle yepyeni sivil bir anayasa taslağı gündeme gelse, Sayın Baykal hepten isyan edecek, ama neden.
Şu bir gerçek ki, aslında tümüyle yepyeni bir anayasaya ihtiyaç var ve eninde sonunda bu güzel ülkenin güzel insanları bunu gerçekleştirecekler. Ama bugün ama yarın. Elbette yarın derken bildiğimiz yarından değil gelecekten bahsediyorum, bu elli yıl sonra da olabilir ancak bir gün mutlaka olur diye düşünüyorum, en azından umut ediyorum.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
bugün, bölüm, bölümler, etkileyen, hayat, hayatınızı, okuduklarınızda


Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi