AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-26-2010, 18:21   #311
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
İnsan hayatı her zaman sakin değildir. Bazen bu denizde fırtınalar kopar.
Böylesi durumlarda size, sığınılacak bir liman olacak dostlar edininiz. Öyle
dostlar ki, düştüğünüzde kaldıracak, tökezlediğinizde tutacak ve hatta
dizleriniz tutmaz olduğunda sırtına alacak…
Bireysel saldırıya savunma yapabilirsiniz. Ancak toplumsal saldırıya karşı
bireysel savunma işlemez. Toplumsal savunma yapabilmek için karşı-toplum
oluşturmak zorundasınız. Caddelerin, yığınların ruhunuzun üzerindeki olumsuz
etkisinden arınmak için, vizesiz, pasaportsuz kendinizi kaldırıp atacağınız
gönül okyanusları taderik ediniz.
Müslüman girdiği çevreye uyan değil, girdiği çevreyi inancına uydurandır. Bu
anlamda etken ve etkin insandır. Eğer etken olabiliyorsanız, imanınız
iktidarda demektir.

Kötülülüğü yaşayarak öğrenmeye kalkmayınız. Bu,ölümü denemeye benzer. “Bir
kez ölümü deneyeyim, eğer hoşuma gitmezse bir daha ölmem” diyemezsiniz.
Günah denenmez. Herkes için kötü olan, sizin için de kötüdür. Kötünün ve
iyinin belirlenmesinde ALLAH’a itimadınız tam olsun. Zaten iman da bu değil
midir?
Sadece insanî değil tabiî çevrenize de ihtimam gösteriniz. Biliniz ki
tabiatla aynı dine mensupsunuz. Onlar şuursuz din kardeşlerinizdir. Bir
ağacı keserek kıyamına, gereksiz yere zararsız bir hayvanı telef ederek
rükuuna, bir bardak suyu israf ederek secdesine engel olmayı nız. Doğal
çevre ALLAH’ın size emanetidir, ona ihanet etmeyiniz.
Irmak kıyısında abdest alırken dahi suyu israf
etmemeyi öğütleyen bir din olan İslam’ın bu hassasiyetinin dünyevi hikmeti,
tüm nüfusu yaklaşık 80 milyon olan 1400 yıl önceki dünyada bilinemezdi. Bu
hikmet günümüzde olanca çıplaklığıyla kendini göstermektedir. Öyle ki,
parasını ödeyerek dahi olsa, bir istanbullu’nun israf ettiği bir kova su,
bir başka ailenin hakkına tecavüz olabilmekte, dolayısıyla israf’ın
haramlığının hikmeti hayatımızda tecelli etmektedir.







Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-06-2010, 23:14   #312
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
Kanlı provokasyonlarla, milli bünye içinde nasıl ayrılıklar tezgâhlandığını artık çok iyi biliyoruz. Artık, Savcı Doğan Öz, Çetin Emeç, Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi cinayetlerinin ne anlattığını çok iyi biliyoruz. Laik kesimi tahrik etmek, onları irtica tehlikesi ile korkutup, vesayet rejimini sürdürmek için işlendi bu cinayetler. İşte en son Danıştay saldırısı... Ergenekon davası ile birleştirilince, orada da kanlı eller görünüverdi. Adı Sezer olmasına rağmen, bir Cumhurbaşkanı, cunta planlarını hiç sezemedi. Saldırıdan birkaç saat sonra, vesayetçilerin istediği gibi konuştu. Bakın, şimdi susuyor. Kendi arkadaşları katledildiği halde, yüksek yargı mensupları bile yangına körük salladılar...
Bu kanlı cinayetlerin ardından kozmik gazeteciler, kozmik yazarlar, velhasıl kozmik medya sayesinde, insanların nasıl dehşete düşürüldüğünü, onların "kahrolsun şeriat" diye nasıl meydanlara döküldüğünü artık herkes biliyor... Bütün kanlı cinayetler, hem de öldürülenler kendi arkadaşları olduğu halde, gazeteci-yazar yapılmış kozmik adamlar marifetiyle, dindar insanların üzerine yıkılmak istendi. Başbakan asarak siyasetçiler, gazeteci-yazar katlederek medya korkutuldu. Yassıada'da bir masum başbakan da, bu korku salma psikolojik harbinin gereği ipe çekildi. Yine Sivas'ta Madımak Oteli, içinde Alevi kardeşlerimiz varken yakıldı. Misilleme diyerek Başbağlar katliamı yapıldı. 1 Mayıs 1977'de Taksim'de işçiler katledildi. Hepsi korkutmak, sindirmek, vesayeti sürdürmek içindi...
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-06-2010, 23:31   #313
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
İşbirliğinin ve sahte kurguların gerçek yüzlerini görmek için kritik süreçleri iyi analiz etmek gerekiyor.

Birbirleri ile düşman görünen “kanka” ların kritik süreçlerde ortak hareket etmeleri, vatan millet edebiyatı yapanlarla terör örgütünün siyasi uzantılarının aynı kurgunun dişlileri ve kontrole açık unsurları olduklarını gösteriyor.

Meclisteki anayasa görüşmeleri muhalefet partilerinin özgürlükçü anayasadan çok darbe yanlısı anayasayı desteklediklerini, parti kapatmanın şiddetli savunucu olduklarını gösteriyor.

Üstelik, BDP gibi kapatma kararının mürekkebi tabelasında kurumamış bir partinin parti kapatmanın kolaylaştırılması yönünde diğer muhalefet partilerle ortak hareket etmesi, halkın temsilcisi olmaktan çok güç merkezlerine hizmet eden kurgusal bir parti olduğu imajını pekiştirmiş oldu.

Geldiğimiz son süreç, kurgulara emanet edilmiş bir siyaset sistemimiz olduğunu gösteriyor.

Anayasa görüşmelerinde meclisi temsil eden üç muhalefet partisine ülkemizi darbe anayasasının kucağına oturmaya başardıkları için Üstün hizmet madalyası takılmasına müteakiben,

“En iyi vatansever” rolü,

“Düşman kardeşlerin darbe için seve seve işbirliği” rolü

“Parti kapatmaya destek ve en iyi göbek atma gösterilerindeki başarıları”

Dolayısıyla nobele aday gösterilmelerini teklif ediyorum.

Velhasıl,

Nobel ödülü muhalefete verilsin ülke kurtulsun!


Ekonomi gazetesi
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-09-2010, 15:56   #314
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
Mantığım bana bu işi AKP’nin ya da ona yakın çevrelerin yapmadığını söylüyor.

Çünkü seçim öncesinde değiliz.

Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın bu yayına tepki göstererek sitelerden kaldırtması, Gül’ün üzüntülerini belirtmesi, RTÜK’ün ve yargının acele biçimde yayın yasağı getirmesi bunu açıkça ortaya koymakta.

Geriye kalıyor iki seçenek:

Ya CHP’ye yakın bazı çevreler sızdırdı bu kaseti
ya da CHP’de değişim isteyen bazı uluslararası güçler.

Çünkü önümüzde kurultay var.

Kasetin zamanlaması 14 ay sonraki seçimle değil, bu ay içindeki kurultayla ilgili.

Belki de Baykal’ı istifaya zorlayarak CHP’nin başına yeni bir kişiyi geçirme niyetinin başlangıç hamlesidir bu.

Böylece önümüzdeki seçimlerde CHP’yi iktidara getirme hesapları yapılıyor olabilir.

Uluslararası bazı çevreler de yapıyor olabilir bu hesabı.


Zülfü LİVANELİ
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-12-2010, 10:53   #315
Kullanıcı Adı
0000000000
Standart
İslam fıkhının kabul ettiği en ağır suçlardan biri "zina"dır. Zina suçunun cezayı gerektirecek şekilde tespiti için dört adil şahidin bu fiile açık bir biçimde tanıklık etmesi gerekir. (4/Nisa, 15; 24/Nur, 4) Öyle ki bu, "kılıcın kınına girişi" şeklinde tasvir edilmiştir. Aynı örtü altında bir arada yakalanan bir çifte uygulanacak ceza ise bilginlerin çoğuna göre "te'dip"ten ibarettir. Takdir olunacağı üzere, neredeyse hiç kimsenin bu fiili dört kişinin açıkça görebileceği pozisyonda işlemeye kalkışması düşünülemez. Hatta zina suçunu itiraf etmek üzere gelen bir kadını Hz. Peygamber geri çevirmek için defalarca uyarmıştır.
Pekiyi, suç fiilini işleyenlerin suçlarını araştırıp çıkarmak caiz mi? Tek kelimeyle hayır! 49/Hucurat, 12. ayette "birbirinizin gizli fiillerini/gizliliklerini araştırmayın" buyurulur. Bunun ne anlama geldiğine bakalım:

1) Allah'ın Elçisi (s.a.): "Ey diliyle inanıp, iman kalbine girmeyen kimseler. Müslümanların gıybetini yapmayın; gizli kusurlarını araştırmayın. Kim onların gizli kusurlarının peşine düşerse, Allah da onun gizli kusurlarını araştırır. Allah kimin gizli kusurlarını araştırırsa, evinde dahi onu rezil eder." (Tirmizi, IV, 378; İbn Hıbban, Sahih XIII, 75)
2) İbn Mes'ud'a bir adam getirilir ve "Bu sakalından şarap damlayan biridir" denir. Büyük fakih sahabe "Bize tecessüs (gizlilikleri araştırma) yasaklandı. Apaçık görürsek başka" der.
3) Abdurrahman bin Avf'tan naklen: Bir gece Hz. Ömer'le dolaşıyorduk. Kapısı bir parça aralık bir evden kandil ışığı geliyordu. İçerde sesleri birbirine karışan kimseler vardı. Ömer "Bu Rabia b. Umeyye b. Halef'in evidir, şu anda içki içiyordur. Ne yapalım?" diye sordu. Ben de, "Benim görüşüm, biz şu anda Allah'ın yasakladığı bir şeyi yapıyoruz." dedim ve Hucurat 12. ayete atıfta bulundum. Ömer beni haklı buldu, geri döndük. Sonuç: Mahrem alan korunmuştur
0000000000 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-14-2010, 20:18   #316
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Kapalı kapılar var hayatımızda..
Nicedir açmadığımız, bilerek kapattığımız, üstüne kör bir kilit vurduğumuz kapılar..
Bazen açmaya korktuğumuz, bazen ardındakilerle yüzleşmekten çekindiğimiz kapılar..
Eski bir dostluk bazen, eskiden yapıp ettiklerimiz bazen..
Eski “biz”, eskimeyen izlerimiz..
Kapıların ardında kalan..Hayatımızdan uzak durmasını istediklerimiz.
Cesaretimizdir bu bazen, bazen yenilgimiz..Bazen hayretimiz, bazen isteklerimiz.
Ne çok kapıyı kapattık dostlar, ne çok kapı kapandı yüzümüze.
Nasıl kapılar açıldı, kapattıklarımızın yerine?...
Masumiyeti, insafı kapatan insanlar gördüm, üzerlerine kör bir kilit taktıklarını..Anahtarlarını da dipsiz kuyuya attıklarını..
Nice erdemin üzerine kapatılan kapıların yerine, ardına kadar zevk-ü sefanın ışıltılı kapılarının açıldığına şahit oldu bu yeryüzü..
Kendisini sevenlerin üzerine kapılar çarptı yeryüzünde kimileri..
Kimileri kendini gelip geçici “dünya”ya kapattı..
Dünya, sadece kendisi için yaşayanlara en büyük kapalı kapı oldu.
..
Kapattık bazı kapıları dostlar…kör bir kilit vurduk üzerlerine..
Şimdi açılırlar mı yeniden, en tılsımlı sözleri söylesek?..
Yahut yeni kapılar açsak, kaybettiklerimizin peşine düşsek..
Kör kilitli kapıları açmak gerek dostlar..Biraz cesaret gerek belki..
Gerçeklerle yüzleşmeye cesaret, gerçekleri kabullenmeye cesaret..
Ve gayret, ve gayret…




Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-14-2010, 20:28   #317
Kullanıcı Adı
Fırat
Standart
"Çok şükür ki mazlum oldum, zulmeden olmadım!..."
İKİ DARBE ARASINDA
  Alıntı ile Cevapla
Alt 05-15-2010, 13:59   #318
Kullanıcı Adı
Hıfz-ı lisan
Standart
Aşk; sevilen için bir "hiç" ise de,seven için "hep"tir... (katre-i matem-İskender Pala)


Hıfz-ı lisan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-17-2010, 10:07   #319
Kullanıcı Adı
rizzelli
Standart
İçerideki ayak bağları - Ekrem DUMANLI - ZAMAN
Eski nizamdan beslenen bazı güçler, Türkiye'nin bir dünya devleti olmasını istemiyor; onu küçük ve ideolojik kavgaların içinde boğmak istiyor. Bu saatten sonra bu mümkün mü? Tabii ki hayır. Çünkü Türkiye'nin ufukları zorlamasının sebebi halkın bizzat kendisi. Ondaki bu iç dinamizm herkesi değişime zorluyor; daha da zorlayacak.

Bir türlü normalleşemiyoruz - Ahmet SELİM - AKSİYON
“Köylü ağlıyor, işçi ağlıyor, esnaf perişan, memur-emekli acınacak halde, dış politika çıkmazda, ekonomi berbat…” deyip duruyorsunuz. Eğer böyle ise, önümüzdeki seçimleri AK Parti kaybedecek demektir. O halde hazırlanın iktidar olmaya! Propagandanızı, sloganlarınızı, proje sunuşlarınızı şimdiden belirleyip hazırlayın. Ülkeyi nasıl yöneteceğinizi düşünün. Ekonomide dış politikada, diğer alanlarda, hangi projelerle hangi kadroyla neler yapacağınızı tespite başlayın. Hatta, AK Parti dışındaki koalisyon imkanlarını ve şartlarını da şimdiden araştırıp tahlil edin. Dedim ya: hazırlanın iktidar olmaya!

Muhalefetle İktidar ne zaman aynı ligde oynayacak? - Yasin AKTAY - YENİŞAFAK
Türkiye'nin AK Parti yönetiminde sadece son bir hafta içinde yapmış olduğu uluslar arası açılımlara bakmak yeterdi. Rusya Devlet başkanı Medvedev'in 4 uçak dolusu insanla geldiği Türkiye'de yaptığı anlaşmaların kısa bir süre içinde 100 milyarlık bir hacme ulaşması telaffuz edilebilirken Rusya ile vizelerin kaldırılması bir gerçek haline gelmiş oldu. Daha Medvedev'in gezisi üzerinde doğru dürüst konuşmaya fırsat bulamamışken Başbakan'ın 10 bakanıyla birlikte Yunanistan'a ikili ilişkilerin tarihindeki emsali bulunmayan gezisi başladı. Bu gezinin de çok başarılı geçmiş olduğunu detaylarıyla izledik.

Siyasette çiviler bir kere daha zorlanırken...- Ahmet TAŞGETİREN - AKSİYON
İslamcı bir zeminden geliyor olmalarına rağmen, AK Parti lider kadrosunun, Türkiye’nin demokratikleşmesi noktasında AB reformlarına sahip çıkması, önce, Osmanlı’nın çözülüş döneminden bu yana, Batı yanlısı olarak gelen çevrelerde şok etkisi yaptı.
-Batılı değerlerse alın size Batılı değerler, demek, ve bu klişe altında statükoyu sorgulayan, sarsan reform paketleri devreye sokmak, statüko adına keyfî yönetimler kuran çevreyi karşıt pozisyona itti.
Bu süreç halen devam ediyor.
Bu süreçte, dünün Batı yanlıları, adeta Batı karşıtı hale geldi.
Ama buna karşılık, AK Parti etrafında, geniş bir ilgi uyanmasına sebep oldu.
“İslamcı çizgi” belki bu net iddiasında değildi, ama, bir kadro olarak, kendisini büyük kitlelere (yüzde 47 gibi) taşıma imkanı buldu.
Erdoğan liderliğindeki bu hareketin, Özal’a benzer şekilde, Kürt dünyasında da önemli bir karşılığı oldu.
Erdoğan, Batı’dan olduğu kadar, Doğu’dan, Güneydoğu’dan da oy aldı.
Bunun anlamı, Türk’ten aldığı kadar Kürt’den de oy alması demekti.
Bunun anlamı, Türkler nezdinde olduğu kadar Kürtler nezdinde de, karşılık oluşturmak demekti.

Anayasa değişiklikleri, muhalefet ve özellikle sol… - Ali BAYRAMOĞLU - AKSİYON
Ülke için demokratik sınırları genişletecek politika yapmak yerine, demokrasi üzerinden kendi yaşam alanını genişletecek politika yapmak, bir tür cemaatçilik...
Siyaset denilince sıkça siyasi iktidar akla gelir... Oysa Türkiye’nin siyasi aktörler açısından ana sorununun muhalefet sorunu olduğunu düşünen pek çok kişi var...
Bu doğal ve doğru tespit...
Zira demokratik siyaset, doğası gereği çoğulculuk, sadece sayısal değil, fikrî çoğulculuğu gerektiriyor.
Türkiye ise bu durumun çok uzağında...
Sorun sadece BDT ile ilgili değil…
Tarih, CHP’yi herhâlde unutmamak üzere bir kenara not etmiştir.
CHP’nin en azından sol ve sosyal demokrasi adına utanç verici tutumunu anayasa değişikliği paketinde bir kez daha izledik. 12 Eylül Anayasası’na ve 12 Eylül darbecilerine destek verdi CHP, bir bakıma…
Açıktır, Meclis’teki son oturumlar, yani anayasa değişikliği tartışmaları, Türkiye’nin her anlamda MHP’den Kürtlere ve ama en önemlisi sola ciddi bir muhalefet sorunu olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Açıktır, kendisini devlet yerine koyan, ideolojik krizlerden beslenen, ülke politikasına hemen hiçbir katkıda bulunmayan bir muhalefet siyasetinin egemenliği var.
Eğer bugün Türkiye’de demokrasi istikametinde bir sorun yaşanıyorsa ya da sıkça tıkanıklıklarla karşı karşıya kalınıyorsa, bunun temel nedenlerinden biri, muhalefet ve sol meselesidir.
rizzelli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-17-2010, 13:07   #320
Kullanıcı Adı
0000000000
Standart
Rizzeli güzel bir çalışma olmuş....


-Bir dakka başkan; aydınlık orucu nasıl tutuluyor, mesela ne zaman niyet edeceğiz?
-Ne niyeti oğlum, tırışkadan tutuyor gibi yapıyoruz. Arkadaşlar, siz erkenden ödleklik ettiniz. Aydınlık orucunun ölüm orucundan farkı yok aslında. Çadırın içine zulaladığımız erzaktan sırayla içeri girip yiyip içeceğiz, fakat öyle aşırı tıkınmak, kameralar önünde geğirmek filan olmaz tabii. Aydınlık orucuna yatan arkadaşlar, sanki böyle rengi solmuş, çok üzgün, kıyamete birkaç dakika kalmış gibi ümitsiz duracak. Ha, arada karnı acıkan çadıra girer, dipte buzdolabı olacak ufak bir şey, ne bileyim; meyvesuyu, bisküvit, galeta filan atıştırırız... Âdet budur zaten devrimci gelenekte, en radikaller çaktırmadan şekerli su içerler...
-Sucuklu tost süper olur başkanım; ben makinasını getiririm; sucuğu da genel merkez alır. Çay ve neskafe makinası da var bizim Abidin'de, getiririm üç günlüğüne... -Abidin'e sor bakalım, döner tezgâhı varsa döner genel başkanın şerefine döner çevirelim bari! Arkadaşlar ciddi olalım lütfen. Kendini bu davaya vakfetmeyenler gitsin keyfine baksın. Genel başkanımız zaten, "birkaç gün yatsın evin önünde çocuklar, ben onları fazla üzmem" dedi. Eski-püskü şeyler giyin gelirken, kirli sakal olacak. Gazeteciler fotoğraf çekerken kameralara ölü balık gibi melül melül baksak yeter. Okey? Haydi bakalım...
0000000000 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
bugün, bölüm, bölümler, etkileyen, hayat, hayatınızı, okuduklarınızda


Konuyu Toplam 11 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 11 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi