AK Gençliğin Buluşma Noktası

Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 09-28-2011, 11:07   #261
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart


ODA TV'nin Yalanı Deşifre Oldu

Oda TV davası sanıklarının yaptıkları 'virüs getirdi' savunması çökertildi...


Ergenekon terör örgütü bağlantılı Oda TV davasının sanıklarının bilgisayarlarında bulunan örgütsel dokümanlarla ilgili yaptıkları 'virüs getirdi' savunması çöktü.

İddianamenin en önemli delilleri arasında yer alan 'Ulusal Medya 2010' belgesinin sadece Oda TV'de değil, davanın sanıklarından Müyesser Uğur ve Barış Pehlivan'a ait 3 farklı bilgisayarda, 6 ayrı dosyada bulunduğu tespit edildi.'Ulusal Medya 2010' planı Oda TV iddianamesinin en önemli delilleri arasında yer alıyordu. Söz konusu belgede, Ergenekon terör örgütünün yeni medya stratejileri tek tek belirlenmişti.

Belgede Ergenekon davasının 'tertip' olduğunun işlenmesi ve soruşturmalara destek veren medya organlarına 'yandaş medya' damgasının vurulması, terör örgütü PKK'ya yönelik haberlerde yönlendirme yapılması isteniyordu. Belgede örgütün görsel ve yazılı kanadı tek tek belirlenmişti. Söz konusu belge ortaya çıktığında sanık ve sanık avukatları tarafından önce yalanlandı.

Ardından da belgenin 'Truva Atı' olarak adlandırılan bir virüs tarafından Soner Yalçın'ın Oda TV'deki bilgisayarına konulduğu ileri sürüldü. Soner Yalçın'ın avukatı, belgeyi bilgisayara koyan virüsün hemen sonra kendisini imha ettiğini bile anlattı. Ancak söz konusu savunma bilirkişi raporlarıyla yerle bir oldu.

Adli Bilişim uzmanları tarafından yapılan incelemede, tartışmalara sebep olan belgenin tek bir bilgisayarda bulunmadığı tespit edildi. Belgenin Oda TV'de yapılan aramada bulunan 'ST3120827AS_4MS1TF89' numaralı hard disk içerisinde hem silinmiş hem de hard diskin 'Unallocated Cluster' bölümünde yer aldığı belirlendi. Bununla birlikte dosya, aynı soruşturmada gözaltına alınan Müyesser Uğur Yıldız'dan ele geçirilen 'Müyesser Yıldız Uğur_2011-03-03 11-46-07' isimli hard diskin normal alanında (Allocated Space) ve System Volume Information kayıtları arasında bulundu.

Ayrıca aynı dosyanın bir kısmı da Barış Pehlivan'a ait 'FUJİTSU MHV 2060BH_NW18T6229459' isimli hard diskin 'Unallocated Cluster' bölümünde tespit edildiği gibi aynı hard diskin dosyalama sistemine ait 'MetaData' dosyalarından olan '$Logfile' isimli dosya içerisinde de bulundu.

SİLİNME DEĞİL, SON ERİŞİM TARİHİ


Adli bilirkişi incelemesinde ayrıca, Soner Yalçın'ın avukatı Feza Yalçın'ın başvurusu üzerine Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Ufuk Çağlayan tarafından hazırlanan rapordaki 'silinme tarihi' olarak bahsedilen tarihin de 'son erişim tarihi' olduğu belirlendi. Raporda, Word dosyasındaki 'MetaData' kayıtlarının sadece ilk oluşturulma ve son kaydedilme bilgisini verdiğine dikkat çekilerek, dosyaya ait her görüntülenme tarih ve saatinin tutmayacağı ifade edildi.

Ayrıca, sanık avukatlarının talebiyle hazırlanan teknik raporun, ilgili dijital medyaya ait imaj üzerinden yapılan bir incelemeye dayandığı aktarıldı. İmaj olmadan yapılan işlemler veya varsayımlarla yapılan yorumların adli bilişim incelemesi olamayacağı ifade edildi.

Zaman


  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-14-2011, 22:11   #262
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart
Mahkeme Çirkin İftiraya “Dur” Dedi




Tufan Türenç, TRT ile ilgili gerçek olmayan iddialarda bulunmuş, Genel Müdür İbrahim Şahin’i “sözde akrabalarını TRT’ye almakla” suçlamıştı. Gerçek dışı iddialara TRT hem yayın yoluyla cevap vermiş, hem de süreci bağımsız yargıya taşımıştı.
Ve mahkeme kararını verdi. Ankara 4. Sulh Mahkemesi yalan yazan yazar Tufan Türenç’i TRT’ye 2 bin lira manevi tazminat ödemekle cezalandırdı.
Karara göre, cezayı hem asılsız bilgileri sayfalarına taşıyan Hürriyet Gazetesi, hem de köşe yazarı Türenç birlikte üstlenecek.

Genel Müdür İbrahim Şahin kendisine yönelik asılsız suçlamalarda bulunarak TRT’yi yıpratmaya çalışanların girişimlerinin sonuçsuz kaldığına dikkat çekti.
Şahin, “Tufan Türenç yazdı “TRT Genel Müdürü yüzlerce akrabasını işe aldı”. E kardeşim sen köşende yazıyorsun, ben de meydan okudum. Bir tane akrabamın yaz adını soyadını ben bu kurumdan ayrılacağım” demişti.
Şahin’in Türenç’e cevabı oldukça netti:
“İlkeli duruşun neticesidir ki TRT’yi buraya taşıdık”


TRTHABER
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-22-2011, 23:19   #263
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart
Yine Emin Çölaşan, yine yalan...


Emin Çölaşan Sözcü Gazetesi'ndeki köşesinde yalan ve iftiralara devam ediyor. Son yazısında edep sınırını aşan ifadeler kullanan Çölaşan buna da Çukurca'da şehit olan Mehmetçiklerimizi alet etti. Çölaşan'ın imza attığı skandal www.medyafaresi.com sitesinin dikkatinden kaçmadı

Gazetedeki yazısında Başbakan Erdoğan'ın annesinin vefatı ardından verilen taziye ilanlarıyla 24 Mehmetçiğimizin şehit olmasının ardından verilen ilanları kıyaslayan Emin Çölaşan aradaki farktan dolayı üzüntüsünü yazmış. Sonrasında ise öyle bir iftira dizisine yer vermiş ki, en hafif deyimle "Edep Yahu" demek gerekiyor.

Çölaşan "O kadar ki büyük vatansever (!) Fethullah Hazretleri bile beleş dağıtılan kendi gazetesine başsağlığı ilanı vermemişti." Diyerek milyonlarca seveni olan bir gönül insanına hakaret ediyor hem de yalan yazıyor. Çölaşan'ın "kendi gazetesi" dediği Zaman'ın (20.10.2011) Perşembe günü çıkan sayısında Fethullah Gülen Hocaefendi'nin şehitlerle ilgili taziye mesajı vardı. İddiasının doğru olup olmadığını anlamak için gazetenin 2 günlük sayısına baksa yalanını gözleriyle görebilirdi. İşte o ilan...


"Güroymak ve Çukurca'da meydana gelen terör olaylarında şehit düşen ve yaralanan vatan evladının haberleri yüreğimizi dağladı. Yaşanan bunca müessif hadiselere ve istihbarat çalışmalarına rağmen, gereken hassasiyetin ve tedbirin alınmaması sonucu göstere göstere gelen saldırılar, karanlık oyunların bu topraklar üzerinde sahneye konulmasından ibarettir.

Üzücü terör saldırısı sonucu ahirete yürüyenlere Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyor, yaralılara geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, bütün bir milletimize taziyelerimizi arz ediyorum.

Terörden çok çeken insanımızın bu badireleri de metanetli ve vakur duruşuyla atlatacağını ümid ediyorum.

Fethullah Gülen."






Zaman
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-27-2011, 13:19   #264
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart
İNTERNETHABER ÖZEL-

Yılmaz Özdil'in bugün Hürriyet Gazetesi'ndeki köşe yazısını okuyan okurları hiç bir gazete ve köşe yazarının değinmediği çok önemli bilgilere ulaştı. Özdil yazısında Van'daki koordinasyonsuzluktan yakınırken hükümeti, Van Valiliğini ve Van Belediyesi'ni topa tutuyordu..


Yazısının büyük bölümünde haklı taraflar vardı elbet.. Örneğin çadırların dağıtımındaki rezalet ve kaymakamlığın gerek organizasyondaki eksikliği ve gerekse internet sitesindeki başıbozukluk konusunda haklılığı üst noktadaydı.

Ancak Van Valiliği'ni hedef alan sözlerinin tamamı asılsızdı..

Özdil yazısında,
"Ölenler kim? Kimler yaralı? Hangi hastanedeler? Şu an...Girin, Van Valiliği'nin internet sitesine. "Vali, panayır kütüphaneyi gezdi" yazıyor. "Vali, plaj turnuvasının kupasını verdi" yazıyor. Ayrıca... Otlu peynir, Van kedisi, inci kefali ve ters lale'yle ilgili "açıklayıcı" bilgiler var. Vatandaş enkaz altından twit atıp, yerini tarif ediyor... Bunlar hâlâ inci kefalini, ters lale'yi filan anlatıyor! Siber çağda... Bu kafanın çadır madır dağıtabilmesi mümkün değildir kardeşim." diyerek Vali'nin eksiklerini anlatıyor..

Peki olayın aslı böyle mi?

Değil?

Valiliğin internet sitesine girildiğinde, depremin olduğu saat ile, Erdoğan'ın kente yaptığı ziyaret, deprem ile ilgili geniş bilgilerin yer aldığı haberler ve Vali'nin halkı bilgilendirmeye yönelik açıklamaların günü gününe hatta saati saatine siteye kaydedildiği görülüyor.

Sitenin sağ üst tarafında ayrıca bir haber sitesi hassasiyetinde, depremle ilgili saniyelik bilgilerin geçtiği bir yazı butonu yer alıyor.. Depremden önce Kızılay'ın Van'a yaptığı ziyaret ve hava ambulansı alımıyla ilgili bilgiler de sitede yer alan diğer ayrıntılar..

Özdil'in bahsini ettiği Otlu Peynir, Van kedisi ve İnci kefali gibi bilgilerin sayfada ne aradığı konusuna gelince..

Bu bilgiler, hemen hemen tüm illerin ve hatta ilçelerin resmi sitelerinde, o yörenin coğrafik özelliklerini, kültürlerini ve meşhur yiyecek içecek veya diğer ürünlerini anlatan link bilgilerden oluşan ayrıntılar..

Van Valiliği, Van'la ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenler, turistik gezi yapanlar veya yapacaklar için resmi sitenin alt menüsünde bu bilgilere yer vermiş. bu menüde Van kalesi, Akdamar, Kuş Cenneti, Van Kilimi gibi ilin meşhur olan bilgileri yer alıyor..

Kasıcası Özdil sitenin orta kısmında yer alan devasa bilgileri görmezden gelip, sitenin sol alt tarafında yer alan bilgi menülerini ön plana çıkararak Vali'yi hedef tahtasına koyuyor.. Bu da ortada bir art niyet olduğunu belgeliyor..


  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-29-2011, 02:49   #265
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart
VATAN'ın Çeçen Yalanı






Vatan Gazetesi’nde yer alan 'O iki Çeçen, Moskova bombacılarıydı' başlıklı habere tepki gösteren İMKANDER Genel Başkanı Murat Özer, çarpıcı açıklamalarda bulundu.



Arzu Erdoğral'ın haberi

Rus makamları İstanbul, Zeytinburnu'nda 16 Eylül'de öldürülen üç Çeçen komutan hakkında ilk kez resmi bir açıklamada bulundu denilen ve “Öldürülen üç Çeçen komutandan ikisi, Moskova'da havalimanını basıp 35 kişiyi öldüren eylemcilerdi” sözlerine yer verilen haberdeki iddialarla ilgili olarak İMKANDER Genel Başkanı Murat Özer on5yirmi5'in sorularını yanıtladı.

İSTANBUL'DAYKEN MOSKOVA'DAKİ SALDIRI NASIL YAPILIR?

Vatan gazetesinde yer alan habere göre Zeytinburnu'nda öldürülen Çeçen komutanın Moskova'daki havalimanını basıp 34 kişiyi öldürdüğü yazıyordu. Ne söylersiniz bununla ilgili olarak?
Şehit edilenlerden iki kişinin orada bulunmasının imkânı yok, her şeyden önce yaşı tutmaz. Vatan gazetesi daha önce de böyle bir yalan haber yaptı. Komutanın iki yıldır Türkiye'de olduğunu biz defalarca söyledik. Türkiye'de bulunduğu sırada yaşanmış bir hadise o. Orada böyle bir şeyin olabilme ihtimali var mı? İstanbul'dayken Moskova'daki saldırıyı nasıl yapacak?


İKİSİNDEN BİRİ YALAN SÖYLÜYOR

Rusya Federal Soruşturma Komitesi adına konuşan sözcü Vladimir Markin, 16 Eylül'de öldürülen Zaurbek Amriyev Rüstem Altemirov cinayetlerinin havalimanındaki olayla bağlantılı olarak soruşturulduğunu ve Çeçen zanlıların kırmızı bültenle arandığını söylemiş…
Hayır. Hiç öyle bir şey yoktu. Bu yalan. Gazetenin mi yoksa Rus savcının yalanı mı onu bilmiyorum. Ama ikisinden biri yalan söylüyor. Kırmızı bültenle aranan biri Türkiye'de sığınmacı olarak kalabilir mi? Onları öldürdüler, katlettiler. Türkiye Cumhuriyeti yeterli bir karşı duruş sergileyemedi ne yazık ki. Katiller bulunamayacağı için şimdi Rus savcı, Rus yetkili ölümleri gölgede bırakabilmek için böyle yalanlar söyleyebiliyor. 3 kişi sokak ortasında infaz edilmiş, onların çıkıp da, hayır biz böyle bir eylem yapmadık diyebilme ihtimali var mı? Onlar da kendi ülkelerindeki dosyayı kapatmak için bu şekilde konuyu kapatmak istiyorlar. Aynı zamanda cinayetlerinin kendi işlediklerinin kabulüdür de bu.


19 YILDA 250 BİN ÇEÇEN ÖLDÜRÜLDÜ

Diyelim ki böyle bir olay var ve o saldırıyı öldürülen Çeçenler yapmış. Yargılanmadan öldürülmeleri normal midir? Ne ile açıklanabilir ki bu durum?
Rusya için bu çok normal. Hukuk devleti olmadığı için. Yargısız infazlar yapmaya alışkın. 19 yılda 250 bin Çeçen öldürüldü. Onların hukukunda normal bir şey. Asıl şaşırması gerekenler insan hakları diyerek dünyayı ayağa kaldıran batı dünyası olmalıdır. Çünkü Putin hükümetinin arkasında duruyorlar.


BİR DEVLETİN TUTUKLAMA İRADESİ VARSA NİYE SAVAŞSIN Kİ?

Soruşturma kapsamında Domodedovo saldırısını yöneten Umarov hakkında gıyabında tutuklama kararı çıktığını ve yakalamaya yardım edenlere 5 milyon dolar ödül verileceği de haberde geçiyor…
Rusya Çeçenistan'ı işgal ettiğinden beri kendisiyle savaşan mücahitlerin başkomutanı hakkında tutuklama kararı çıkartmış. Bu komik ve tuhaf değil mi ama? İşgal ettiği Devletin Başkanı hakkında tutuklama kararı çıkartıyor. Bir devletin bir kişiyi tutuklama iradesi varsa o zaman savaşmaz ki onunla. Tutuklama iradesi olan meşru bir hükümet zaten alır, tutuklar ve yargılar.
Türk yetkililerden iki Çeçen'in öldürüldüğünün kanıtlanmasını istenecekmiş…
İki kişinin ölüp ölmediğinin kanıtı olur mu? Sokak ortasında öldürülmüş işte.


SAVCILIK İDDİANEMEYİ HALEN HAZIRLAMADI

Şu anda Türkiye'de işlenen bu son Çeçen cinayetleri ilgili gelişmeler nedir?
Hukuki bir gelişme yok. Savcılık iddianamesini hazırlamadı hala. Savcılığa gidiyoruz. Emniyet bizi yeterince bilgilendirmedi diyor. Emniyete gidiyoruz biz bilgileri savcılıkla paylaştık diyor. Ortada bir şey yok.


En azından bir açıklama yapsınlar. Olumlu ya da olumsuz. Biz ülkemizde “katilleri bulacağız” da demesinler. Bunu da diyebileceklerini düşünmüyorum artık ama en azından “ülkemizde cinayet işlemelerini doğru bulmuyoruz” diyebilirler. Bunu bile deseler en azından biraz rahatlayacağız.
Rus istihbaratı ve Rus adli mercileri ile adli yardımda bulunmayı yaparlar mı yapamazlar mı bilmiyorum. 2009 yılında İstanbul'da gerçekleşen bir Çeçen cinayeti akabinde Fransa Cumhuriyet savcılığı Türkiye'ye bir heyet göndermişti. Kendi ülkesinde bir cinayet işlenmiyor olmasına rağmen adli yardım talebinde bulunmuştu Türkiye'den. Yani kendi ülkesinde bir cinayet işlenmesin diye… Türkiye Cumhuriyeti savcılığının verdiği bilgi notu şöyleydi: "İşlenene bu cinayetlerde siyasi bir neden olduğunu düşünmüyoruz. Terör eylemi olduğunu dair ciddi bir delil yok. O sebeple bu sizi çok fazla ilgilendirmez. Adli yardım talebinizi reddediyoruz"…


Neden?

Türkiye'deki hukuk sisteminin cinayetler karşısında bakışı bu. 2009'da buydu. 2011'de ne değişti bilemiyorum.

On5yirmi5.com
  Alıntı ile Cevapla
Alt 11-13-2011, 01:44   #266
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart







DHA nın ve Güneş'in 7.2'lik yalanı

Van'da düzenlenen etkinlik sırasında çocukların yüzüne '7.2 Van' yazılması ve ardından medyada koparılan kıyametin ayrıntıları ortaya çıktı.

Van'da Kimse Yok mu Derneği öncülüğünde düzenlenen etkinlik sırasında çocukların yüzüne'7.2 Van' yazılması ve ardından medyada koparılan kıyametin ayrıntıları ortaya çıktı.

Rotahaber'in edindiği bilgilere göre; söz konusu haberi yapan Doğan Haber Ajansı ve Doğan Haber Ajansı'nın Van Muhabiri...

Kimse Yok Mu Derneği'nin bayramın 2. günü Van'da oyun çadırında düzenlediği etkinlikte bir resim öğretmeninin bazı çocukların yüzüne '7.2 Van' yazması tartışma konusu olmuştu.

AK Parti MilletvekiliHakan Şükür ile Nuray Hafiftaş, Ahmet Yenilmez'in de aralarında bulunduğu sanatçıların, depremzeleri ziyaret etmesinin ardından sosyal yaşam çadırında ünlüler çocuklara hediyeler dağıtıp harçlık verdi. Buraya kadar normal seyrinde devam eden etkinlik, bir çocuğun yüzüne 7.2 Van yazdırmasıyla farklı bir boyut kazandı.

Medyada yer alan iddialara göre; çocukların yanına gelen bir muhabir, "Yüzünüze 7.2 yazdırıp arka tarafa gelin. Fotoğrafınızı çekip sizi ünlü yapacağım." dedi ve bu yönlendirme üzerine çocuklar kendi istekleri ile yüzlerine 7.2 Van yazısını yazdırdı.

Bu durum aynı gün internet sitelerinde, ertesi günde candaş medyada 'Depremin izlerini silmeye çalışan çocukların yüzüne depremi kazıdılar' başlıklarıyla yer aldı.

Rotahaber'in yaptığı araştırma sonunda söz konusu haberi medyaya Doğan Haber Ajansı'nın servis ettiği ve haberi yapan muhabirin de ajansın Van muhabiri Osman Bekleyen olduğu ortaya çıktı.

Doğan Haber Ajansı geçtiğimiz Pazartesi günü saat 14.08'de haberi ilk olarak medyaya servis ederken, ajansın Van muhabiri Osman Bekleyen, 'Depremin şiddetini çocukların yüzüne yazdılar' başlıklı haberinde aynen şu ifadelere yer verdi.




"ÇOCUKLARIN YÜZÜNE 7.2 YAZILDI -

Çocukların üzerindeki psikolojiyi atlatmaları için yapılan etkinliklerde bazı çocukların yüzlerinden depremin izi ve korkusu hala silinmedi. Farklı yüzlere bürünmeye çalışan çocukların bazılarının yüzüne 7.2 Van yazısı yazıldı. Deprem korkusunu üzerlerinden atmaya çalışan çocukların yüzlerine böyle bir yazı yazılması dikkat çekerken, depremin izlerinin silinmediği görüldü."

Bu haberin ardından Doğan medyası başta olmak üzere birçok haber sitesi Doğan Haber Ajansının haberini kaynak göstererek, haberi'Depremin izlerini silmek isteyen çocukların alnına depremi kazıdılar' başlığıyla yayınladı. Ertesi gün de bazı gazeteler '7.2'lik kafa' başlığıyla haberi manşetlerine taşıdı.



KİMSE YOK MU DERNEĞİ HEDEFE KONULDU

Söz konusu medya, akşam televizyon kanallarında, ertesi gün ise gazete manşetlerinde söz konusu fotoğraflar ve görüntülerle Kimse Yok mu Derneği'ni hedef aldı. Ancak başlatılan karalama kampanyası, çocukların ertesi gün medyaya gerçekleri anlatmasıyla boşa çıktı.

Çocuklar verdikleri ifadede, "Diğer çocuklar gibi biz de oraya oyuncak almak ve eğlenmek için gitmiştik. Orada herkes yüzünü boyamıştı. Ben ve arkadaşım boyatmamıştık daha. Bize bir muhabir geldi, 'görüyor musunuz bu kız çocuğunu nasıl çekiyorlar, siz de yazdırın dedi.' Biz de hemen gidip yazdırdık. O muhabir bize'çıkışta arkaya gelin ben sizin fotoğraflarınızı çekeceğim sizi dünyaca ünlü yapacağım'dedi. Biz de hediyelerimizi aldıktan sonra arka tarafa gittik, bizim fotoğraflarımızı çekti, sonra sanatçılar giderken o da gitti." diyerek, oynanan oyunu ortaya koydu.







DHA'NIN ÇADIR ARKASI FOTOĞRAFLARI

Çocukların bu ifadesini Doğan Haber Ajansı'nın aynı gün servis ettiği çadır arkası fotoğraflar da ortaya koydu. DHA'nın servis ettiği fotoğraflarda çocuklar çadır arkasında görüntülenmiş olarak görülüyor.

DHA, DAHA ÖNCE DE ŞORTLU KIZ YALANINI ORTAYA ATMIŞTI

Doğan Haber Ajansı geçtiğimiz aylarda Nurcan İbrahimoğlu isimli voleybolcunun, İETT otobüsünde şort giydiği için dayak yediğini iddia etmiş ve medya günlerce bu konuyu tartışmıştı. Doğan Haber Ajansı'nın yalanını ise Rotahaber otobüs şoförü ve yolcuların açıklamalarıyla ortaya çıkarmıştı.

Rotahaber
  Alıntı ile Cevapla
Alt 02-01-2012, 17:05   #267
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart



Baransu'nun iddiasını Başbakanlık yalanladı


Mehmet Baransu'nun Göksel Gümüşdağ iddiasıyla ilgili Başbakanlık Taraf'a bir açıklama gönderdi. Başbakanlık Basın Müşavirliği'nden gönderilen açıklama şöyle:



Baransu köşesinde dile getirdiği olaylara, bizzat bulunduğu bazı ortamlarda şahit olduğunu, Göksel Gümüşdağ'ın adaylıkla ilgili sürecinin de Dolmabahçe ve Ankara'da yapılan toplantılarda dile getirildiğini belirtti.

Başbakanlık'tan yapılan açıklama şöyle;

“Taraf gazetesinde 27 Ocak 2012 tarihinde ‘Sporun Yüzkarası' başlığıyla yayımlanan ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili Sayın Göksel Gümüşdağ'ı konu alan köşe yazınızda, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve de eşi Sayın Emine Erdoğan hakkında ileri sürdüğünüz iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Sayın Başbakanımızın özerk bir kurum olan Türkiye Futbol Federasyonu'nun başkanlık seçimi sürecinde, aday belirlemek ya da herhangi bir kişinin adaylıktan çekilmesini sağlamak türünden hiçbir telkini veya müdahalesi olmamıştır. Hakeza, Sayın Emine Erdoğan'ın Gümüşdağ'a atfedilen ses kaydında adı geçen ‘isimlerle tek tek telefon görüşmesi yapıp, gönüllerini almaya çalışma'sı gibi bir durum da asla söz konusu olmamıştır. Kamuoyunun doğru bilgilenme hakkına saygı doğrultusunda, işbu açıklamanın gazetenizde yayımlanarak okurlarınızla ivedilikle paylaşılmasını rica ederiz.”
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
cumhuriyet, güneş, haber, habertürk, hürriyet, kartel, kartel ve yalan haber, milliyet, oda tv, posta, radikal, sözcü, vatan, yalan, yalan haber


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım